16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHUKlYtl/ö 1 HAZJRAN 1986 SHP GENEL BAŞKANI ANLATIYOR Doğmuşum Sevinmişler JÜLİDE GÜLtZAR ANKARA "Kunrftay öncesinde konusmaın" demcyi, kurultay öncesi sloganı yapan bir Erdal tnönö'ydü karşımızdaki. Genel başkanlık odasına "vaktiaden önce" adım atmaktan, genel başkanlık arabasma binmekten, genel başkanlık korumalannın arasına girmekten ve de kendisine kazara genel başkan de' nilmesinden günah işlemekten korkar gibi kacan bir politikacıydı kurultayın dört gün öncesinde. Seçiınin hemen sonrasındaki haberde kullanılmak üzere, genel başkanlık makamında bir fotografını çekmek isteyen foto muhabiri arkadaşınıızın bütün çabalan, bu nedenle çetin bir direnişle karşılaştı. Karşı direnişe geçtiysek de bu engeli asamadık. Bir gazeteci için gaJiba en zor sey, bir süre genel başkanlık yapmış ve dört gün sonraki genel başkaolığı neredeyse kesinleşmiş bir politikaayla "politika dışı" konuşma yapmak, hele o insan Erdal Inönü'yse.. Oylesine az konuşan bir insan ki Erdal Inönü, sanırsınız dunyaya yalnızca dinlemek, düşünmek, kafasında yorumlar yapmak, vardığı karan uygulamaya koyunca da ondan dönmemek için gelmis. Bir SODEP kurucusunun deyisiyle "kanpsmdald Idm we hangi difâacenin sahlbi olursa olsun, ono sabırta ve sözttnö kesmedcn dtnleyen, yanıtlamak istemedigi soralardan nsturnphı Mçtande kaçan, sabtrkararHkkterokin timsali insan." Genel başkanhğı döneminde SHP'yi izleyecek gazeteci arkadaşlan zor bir görev bekliyor. "Sİyın tnönü, dognmiınıızdan bajlayıp arayta gkMtan" demeye kalmadan yanıtı geliyor. "1926'da Ankara'da dofdıım." u Sonra?" tNÖNÜ Sonrası bu işte.. tnönü dftinin sizden önce iki oglu olmuş, Okini kaybetmişkr. Arada Omer tndnfi w ve sonra siz dogmnşsunnz. rlaai arka arkaya ikl oguldan sonra, anneniz babanız örnegin, bir ku bekleatU içine fUan girnüşkr mi? tNÖNÜ Bilmem.. Bana böyle bir şeyden bahsetmediler. Doğmuşum işte ve sevinmişler. Cnmhurbaskanı çocugu odnak hernalde güzd I * jey Belld bazı gttçlüUeri de vardır ıma, sizJeria dnnunanaz birçok çocugun düşkrini süslemistir. Siz, hiç normal çocoklann daramlanna özendiniz mi, zaman zaman öyle biri olmayı istedlniz mi? tNÖNÜ Böyle bir özenme hatırlamıyonım. Başka bir gazeteci arkadaşa söylemiştim, cumhurbaskanı çocugu olmanın yararlan da var, zararlan da. Ama birincisi biraz daha ağır basıyor. Zaten ben her zaman içinde bulunduğum dunımu kabul eden ve o durumda neler yapmak gerektiğini düşünen bir yapıya sahibim. Evet, bu yapısından olacak, uluslararası üne sahip fizikçilikten sonraki politikacılığı, genel başkanlıgı, genel başkan olarak konseyden gelen vetoyu, veto sonrası günleri, 6 Kasım secimlerini, sonra tabanın sesine uyarak yeniden genel başkanlığa gelişi, SODEP'teh SHP'ye dönüşte genel başkanlıktan çekilişi ve yeniden genel başkanlığa gelişi, rahat bicimde ve "o dunımlarda neler yapılması gerektigiııi düşünerek" geçirdi. Hiçbirini dert edinmedi ya da dert edinmemiş göründü. Veto ve sonrası günleri, adlannın yazılmasını istemeyen SODEP kuruculan anlatıyor: "Çok üzülmüştü. İnanamamıs gibiydi. Yine de bunun bir vakıa oldugunu, kabul etmek gerektigini söyledi. Hemen o akşam mücaddeaün yürüyecegini ve SODEP'in devam edecegüü bildirdi. Besbeiliydi vetoyu içine stadlrcmedigi. Ük kez bir gend baskan veto edilmişti. Bnnn kendisine oidnfn kadar, partiye de yö•eük bir güvenlik olarak degeriendirmisti. Ama hiçbir fevri davrantsı olmadı. Vetonun da SODEP'in de birer vakıa oldugunu ve veto edenlerin de edilenlerin de buno böyle bilmesi gerektiginisöyledL" Vetonun ertesi günü.. Hemen herkes yoıgun, bezgin ve buruk. Erdal lnönü, vetolu bir arkadaşının kapısını çaldı. Vakit akşam üstüydü. Bir kahve içmeye geldiğini söyleyerek içeri giıdi. Kurucu arkadaşına, birçok kişinin yaşamının yönünü degiştirdigini, çağnsına uyup gelerek özveride bulunan bu insanlar için üzüldüğünü söyledi ve "Asünda hepsini teker teker ziyaret edip kendilerinden özür dilemek isterdim" dedi. * *3 if W • • • Siyaset sahnesinde ikinci İNÖNÜ OSMAN S.AROLAT Gelişmekte olan ülkelerde toplumun bireyleri geniş ve çok yönlu bir sosyal örgütlenme içinde olmadıklan ve toplumsal Orgütlenmderie yeni yeni yiiz yüze geldikleri için, liderlerini olağanüstü yetkilerle donatılmış, adeta insanüstii yaratıklar olarak görme eğilimindedirler. Liderler, onlar için en kahraman, en başanlı, en iyi konuşan, en iyi düşünen, en iyi yol gösteren birer umuttur. Lider kavramı bir simgedir. Her türlü sorunu çözebilecek bir simge... Ancak, bu ülkelerde toplumsal değişimler çok htzlı olduğu için, iyi kadrolaşabilen liderler, çok htzlı toplumsal dönüşümleri yapabilirler. Toplum inancını iyi kuüanarak büyük başanlar elde edebilirler. Bu nedenle düzenleri oturmuş, kültürleri yerleşmiş toplumlardaki liderlerden çok daha önemli sonuçlara ulaşabilirler. Turkiye Cumhuriyet tarihi de bu nedenle liderlerin büyük önent taşıdığı bir tarih olarak yaşanmıştır. Toplumu kendine inandırabilmiş olan liderler, iyi kadrolaşabildikleri oranda başan elde etmişlerdir. Gelişmekte olan toplumumuziçinde lider, çok önemli bir kavramdır. Bu nedenle biz, bu araştırmamızda yeni bir lider tipi olarak Erdal lnönü 'nün halktan kişiler, bilim adamlan, politikacılar, karikatüristler, işadamlan gözünde nasıl göründüğünü sergilemeye çalıştık. Ve bunun yanı sıra, kendisiyle yetiştiği çevre ve lider özellikleri konusunda tartışma fırsatım bulduk. Toplum önüne çok kısa süre önce çıkan ve alısılmtş liderlerden farklı özellikler taşıyan Erdal tnönü 'yü liderlik döneminin başlangıç adımlannda farklı pencerelerden gözledik. BİLtMSEL AÇIDAN LİDER KİMDİR? Sosyolog Emre Kongar ile bilimsel açıdan lider sıntflamalanm ve Erdal lnönü 'nün eski konuşmalarında lider olarak karakterini bulmamıza yardımcı olacak ipuçlanm elde etmeye çalıştığımızda, söyleşimiz şu sonuçlan ortaya çıkardı: AROLAT: Öncdikle liderierin özeUikkri neJerdSr, onlan eie alalım? lnönu'yu bu konuda inceleyelim. KONGAR: Liderler iki tür oluşuyor. Bir doğal, nonnal toplumsal gelişme ve değişmeler çerçevesinde, örgütler içindeki normal yollarla ortaya çıkıyorlar. Bu dönemlerde gerek toplumsal geü'şme ve değişmede. gerekse örgütlerde olağanüstülükler yok. Toplumda ve örgutle doğal gelişme olurken, lider olmak için iki yol vardır. Birinci olarak mevcut liderin asistanı olursunuz, birincı derecede yardımcısı olursunuz. Ve o doğal lider, asıl lider işinden şu ya da bu nedenle aynldığı zaman, siz onun veliahtı olarak liderlik koltuğuna oturursunuz. İkinci bir normal daha vardır. Mevcut örgütun içindeki yapının muhalefeti olarak çıkarsınız. Ve o andaki lidere muhalefet göstenrsiniz. Örgül içinde belli çalısmalar yapıp, örgütü ele geçirirsiniz. Ve lideri düşürürsünüz. Veliahthk da muhalefet de normaldir. Erdal lnönü olayında bu ikisi de söz konusu değil, çunkü Erdal İnonü'nün lider olduğu dönemde ulkede normal bir ortam yok. Nasıl ortaya çıktı Erdal tnönü, onu görmek lazım. Liderlerin ikinci olujum yolu olan, anormal şartlarda ortaya çıkan liderler, genellikle o anormal sartların yaratoğı kişilerdir. Bu kişiler o anormal şartlan kullanmak veya dizginlemek, ya da belli yönlere göturmek isteyen, öne atılmış insanlardır. Erdal lnönü' nün vakasında buna da tanık değiliz. Yani Erdal tnönu, literatürdeki anormal koşulların ortaya çıkardığı karizmatik lider tipine de uymuyor. Koşulların en anormaü nedir? Avrupa'da Fransız Ihtilalidir, Napolyop cıkrmştır. Türkiye'de Osmanlı İmparatorluğu'nun çökuşüdür, Mustafa Kemal Atatürk çıkmıştır. 1980 12 Eylül olayı, bu kadar buyük bir çalkanü değil. Dolayısıyla o kadar olağanustu şeyler olmadı. Olağanüstü şeylerin olmadığı dönemde de olağanustu bir biçimde bir liderin ortaya çıkması beklenemez. Yani lnönü, olağanustu dunımlarda ortaya çıkan "kurtana lider" tipine de uygun değil. AROLAT: Bu genel çözümlemevi, analizi yaptıktan sonra, isterseniz niye Erdal tnönıi ve Türkiye'ye özgiı koşullardalu olağanustülük ae, ona giretim? KONGAR: Erdal tnönü'nün liderlik misyonu neydi? Bunu anlamak için 12 Eylül ne yaptı, ona bakmalı. Ne yaptı 12 Eylül? Maalesef Türk demokrasisinin gelişmesi açısından bir kesinti getirdi. Yani bir ölçüde demokratik birikimi yok saydı. Bunu bir tek eylemı için söyluyorum: Siyasal partılerı kapattı. Erdal tnönü'nün görevi burada ortaya çıkıyor. Erdal lnönü'nün görevi, kapatılmış olan Halk Partisi'nin oy potansiyelini sosyal demokrat oylan, tekrar yasama organına, Türk politikasına aktarmak. Bu görev, 12 Eylül yönetimince Necdet Calp'e verilmisti. 12 Eylül'ü yapanlarm kafalanndaki modele göre, sağda bir iktidar partisi, solda da bir muhalefet partisi olacaktı. Bu muhalefet partisi kapa tılmış olan CHP'nin oylannı toplayacaktı. Bu görev, Necdet Calp'e verildi. Fakat toplanacak oylar muha ' lefet olacağı için, bu kesimin liderliği atama ile olamazdı. Resmi görevle olamazdı. Resmi göriiş. ancak iktidan belirleyebilirdi. ı îşte, Erdal tnönü'nün ortaya çıkışı budur. Muhalefetsiz demokrasi olmaz. Muhalefetsiz iktidar olmaz. tşte Erdal Inönu, doğal muhalefetin kısıtlamalar sonrası, vârisi olarak ortaya çıktı. Toplumsal işlevi budur. Erdal tnönü'nün ortaya atılmasının en önemli nedeni, babası tsmet tnönü'dür. Bunu görelim. Ismi, kendisinin kişisel yetenekleri birinci plana alınarak ortaya atılmış değildir. Erdal tnönü'nün ısmi, babasının karizmasından, tarıhten gelen ve adeta tabıatustu olarak görülen liderliğinin bir devamı olarak ortaya atılmıştır. Bu, çok önemli bir nokta. Erdal tnönü'nün bir karizmatik özelliği vardır. Ama bu özelliği kendisinden gelmemektedir. Babasından gelmektedir. Yani onu da tevarus etmiştir. Bu yeterli mi? Hayır. Lider olabilmek için kesinlikle yeterli değil. Ama bir insanın lider olarak düşünülmesi, lider olarak seçilmesi için aileden gelen karizma yeterb gibi gözüküyor. AROLAT: tsterseniz şimdi fazla tanı>amadığımız bu liderin, liderlik birikimine neden olabilecek noktalan bulmaya çalışalım. Bunlan mümkün olduğu oranda daha önceki konuşmalanndan omekleıie acıklamay a çabşahm. V e oncelikle lider tıirleri uzerinde duralım. KONGAR: Klasik teoride üç türlü lider vardır: Birısi otokratik İiderdir. Biri demokratik lider, biri de "bırakınız yapsracı" lider. Otokratik lider, tek başına karar alıp bun Demokratik lider Birisi belli amaçlara, belli hedeflere. somut işlere varmayı hedefleyen bir lider. Diyelim ki, bir grupla bir iş yapacaksınız, o işi en iyi bu liderin önderliğinde yapabilirsiniz. öbürü de, diyelim ki, yeni bir grup kuracaksınız, insanlan kim birarada tutabilir. Toplumsal duygusal dediğimiz toparlayıa lider tutar. Yani toparlayıcı lider, son zamanlann moda terimiyle, "biriik ve beraberiik saglayan" kişidir. Yeni bir lider olarak Erdal lnönü'yü bir de bu açıdan irdelemek lazım. Görev liderliğine mi, toplumsal duygusal toparlayıcı lider kisiliğine mi daha yatkın? Bu çok önemli. Çünkü, Erdal Inönu, Türkiye'de sol muhalefeti toparlamak için ortaya atılmış bir isimdir. Acaba, görevi yalnız bununla mı sınırlı veya kısıtlı kalacak, ya da yetenekleri yalnız buna mı müsait. Erdal lnönü, muhalefeti toparlayacak, belki iktidara da getirecek, ama acaba partisinı ve iktidannı belli görevlere doğru yöneltebilecek mi? Yani becerikli bir lidCT olabilecek mi? Becerikli bir başbakan olabilecek mi? Elimizde veri olarak ne var? Elimizde ömeğin sizin tarafınızdan yapılart bir tefrika var. Bu tefrikada babasıru anlatan Erdal tnönü, aslında kendisine an kişisel ipuçlanndan önemli bir bölümünü veriyor. tsmet tnönü ile birlikte Erdal tnönü'yü de görüyorsunuz. Erdal lnönü, demokratik, otokratik ya da bırakıruz yapsınci bir lider mi sorusuna bu tefrikada cevap arayalım. Erdal lnönü, çok kesin ipuçları var ki, demokratik bir lider. Otoriter, otokratik bir lider değil, bırakıruz yapsıncı bir lider değil. Bu yargıya demokrasiyi nasıl gördüğü yolundaki bir soruya verdiği yanıttan varıyonım. Emre Kongafla Erdal tnönü üstüne Erdal tnönü, demokrasiyi, yalnızca ülkeyi selamete çıkaracak, ülke açısından en iyi, en ideal bir rejim olarak değil, aynı zamanda kendi şahsi, kişisel güvenliğini de sağlayacak bir rejim olarak görüyor. Bu fevkalade önemli. Demokrasi sadece Türkiye'yi selamete çıkaracak bir şey değil, tek tek Türk insanlannı da mutlu birer kişi kılacak, can guvenliği sağlayacak bir rejim olarak görülüyor lnönü tarafından. ERDAL İNÖNÜ lnandıncı ve güven vericl bir uslübu var. ları empoze eder. Demokratik lider, tartışma yoluyla kararlan alan liderdir. "Bırakıruz yapan"cı lider,"Herkes ne isterse yapsın"cı liderair. Aslında üçüncüye lider demek çok zor. Erdal Inönu, ne kadar demokrat, ne kadar otoriter, ne kadar ilgisiz, önce buna bakmak lazım. Bunların hepsi Erdal tnönü tartışmasında önemli. Milli Şef Ismet tnönü'nün, bir başbakanın oğlu olarak büyüdüğü için Erdal tnönü, otokratik bir adam olabilir. Bir otoriter lider olabilir. tkincisi, son günlerde ve özellikle Gürkan'ın aday olmayacağını açıklamasından kumltaya kadar geçen zamanda benimsediği yolda, •'bırakınız yapsuT'cı bir lider tipi gözüküyor. Yani "Herkes ne isterse yapan, BC isterse söylesin" dediği düşünülebilir. Partisinde kazan kaynarken, rahatlıkla Avrupa'ya gidebiliyor. Acaba öyle mi? Sonra bir başka ayrımı ele almabyız. tki tür liderlik vardır. Şöyle: Birine görev lideri, diğenne toplumsal duygusal, toparlayıcı hder, diyoruz. Bir üçüncü ipucu daha var. Çok önemli bir müsamaha duygusu var. Yanlış anlaşılmaya tahammül meselesı. Yine babasından naklen söylüyor, ama tekrar edeyim babasından naklen söylediklerinde babası mı öyle düşünüyor, Erdal Bey mi öyle düşünüyor. çok kansmıs durumda. Babadan naklen söyledıği sözler ile kendi inancı aynı. "Çok partili hayata gecerlcen arkadaş çevrenizde bfr degisim oldu mu?" sorusuna Erdal Bey, babasının ağzından cevap veriyor: "Bu akıntılar geçecektir. Ben, bo nedenle ne kadar yaahs anlasılsam, bunlara aldırnıyorum. Aldınnayacagını" ve sonra kendisi devam edıyor: "Biz de sık ak bunlan duydugumıtz için, anlaşıuııamayı •e yanlıs anlasdmayi nonnal karsıbyorduk. 1946 da ben hernaMe oy verecek yasta degOdin. Oy vermedim. Oy versem Halk Partisi'ne oy rerirdim. Yani ben dogrn duşundögiıme inanıyordum. ArkadasUnmın bunu görmemesini de pek aylon bnlmuyordum. Çünku tek partili baskılı bir icradan sonra böyle bir tulama girilmesi normaldir." Bu fevkalade önemli bir olay. Oy verecek yaşta bile olmayan bir deükanlı, babası bir partinin genel başkanı, cumhurbaskanı, milli şef, her şey, birdenbire bunlardan soyunuyor, sıynlıyor. Bütün dünyası değişiyor. Ve çocuk diyebiüyor ki, "Ben, Halk Partiliydim, ama baska insanlar de Demokrat Partili olabilirdi. Ben, bunu çok normal goriıyordum" •diyor. Nereden? Babadan alıyor bu müsamahayı ve kendisi inanıyor. Yani yetiştirih'şi müsamahalı ve demokrat. Böylece liderlik meselesindeki Erdal lnönü'nün tavrını. bu üç esasa göre saptamış oluyoruz. Yani bir, demokrasiyi yalnız ulkenin selameti değil, kendi can güvenliği için de bir garanti olarak görüyor. tki, demokrat yetiştirümiş bir insan. Üç, karşı fikirlere müsamahalı. özellikle farklı siyasal partileri desteklemenin fevkalade doğal oldugunu öğrenerek büyümüş olduğu için kabul edebiliriz ki, gerçekten demokrat bir kişiliği, demokrat bir liderliği olacaktır. POLİTtKAa GÖZÜYLE Siyaset performans ister SÜLEYMAN DEMÎREL Ben, Erdal lnönü'yü çok yakından tanımam. Sayın ömer lnönü ile 4O'lı yıllarda mühendis mektebinde beraber okuduk. Aynı sınıfta değildik, ama o sıralarda mühendis mektebinin çok az öğrencisi vardı. Onu daha yakından tanırım. Erdal lnönü'yü TÜBlTAK'ın kurulması sırasında tanıdım. Ben, Devlet Planlama'da çalışıyordum, birtakım mesaimiz oldu. Daha sonra 1970*li yıllarda biz iktidardayken Ortadoğu Teknik Universitesi'nde görev yaptı. Kendisi fevkalade nazik, iyi yetişmiş bir bilim adanudır. Siyasete gelince, siyaset sahnesinde sadece karşıdan tanıdım. O da şartlan raalum bir ortamdaydı. SODEP partisinın kuruculan arasında yer aldı. Veto edildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı teşkil edildikten sonra tekrar partiye girdi. Siyasetin şanlannın fevkalade eksik olduğu bir ortam da ne gösterebilirdi? Ne göstermedi? Veya ne göstermeyebilirdi de, ne gösterdi? Bunlan tasnife tabi tutmak imkânlanndan mahrumum. Siyasetçileri değerlendirirken insaf sahibi olmak lazundır. Ve çok aceleci de olmamak lazundır. Siyaset performans ister. Yani ortaya bir sey konmasmı ister. Bu çok zaman kişinin elinde değildir. Ama kişinin elinde değildir derken, hiçbir sey kişinin elinde değildir demek istemiyonım. Bazen ummadığınız şartlar önünüze gelir. Bu şartlann icersinden, çok kötü şartlann icersinden, basan ile cıkarsımz. Bu size itibar sağlar. Bildiğim kadanyla siyaset zor iştir. Ve bir kaideler mecmuası olması lazım gelen egiüm, eğer kaidelerinin bir kısmı geçerliliğini yitirmışse veya çift standarda tabi hale gelmisse, iyinin kötü, kötünün iyi zannedildiği durumlar varsa veya vatandaş, zihninde hadiseleri yargılamaktan, birtakım imkânlardan, aydınlatılmadığı için mahnımsa, tek taraflı zihin yıkamaya yönelinmişse, bu şartlar altında siyaset yapmaya yaiiîflnlan insaf ile değerlendirmek lazınıdır. Erdal lnönü'nün siyasetteki başansı hakkında şu anda söyleyebileceğim bir sey yok. Başansızlığı hakkında da söyleyebileceğim bir sey yok. Yasadıgımız günler, esasen siyasetin bütün zeminlerinin açık oldugunu da göstermemektedir. Önümüzdeki günlerde açılırsa, o zaman kişiler, kapasitesini ortaya koymak imkânlanna kavuşur. Şunu demek istiyonım; bir defa kendisi parlamentonun üyesi değildir.Parlamentonun üyesi olmadan Türkiye'de siyaset yapüamaz mı? Yapılır. Ve bir secime girebilmiş değildir. Partisi bir secime girebilmiş değüdir. Sonradan seçime girmiş, aynı oy tabanına sahıp bir parti ile birlesilmiştir. Ama bu parti 117 üye ile gelmişken, dağümış, 80 üyeye inmiştir. Türkiye'de pek çok şey boyutsuzdur. Pek çok şey çatlamıştır. Pek çok sey, yeniden değer kazanmaktadır. \e yeniden değerlendirUmektedir. önümüzdeki günlerin siyasetı gecmiş günlerinkinden daha kolay değüdir. Ülke korkuyu tümüyle silip atamamıştır. Ve nihayet bir güdümlü rejimin icersinde gerçek demokrasinin müesseselerinin oynadığı rol başkadır. Gerçek demokrasi içersinde demokrasinin müesseselerinin oynadığı rol başkadır. Bekleyelim, görelim. Siyaset sadece bilgiü olmak, güçlü olmakla bitmıyor. Benim söyleyeceğim sey, Türkiye'ye yararlı hizmetlerde kendisine başarı dilemektir. Partisine de başan dilemektir. Kişiler ülke için vardır, düşüncesinden hareket ediyorum. Kişiler ülke için vardır, derken, kişiyi ortadan kaldınyor değilim. Kişilerin şunu veya bunu yapmasını değerlendirirken, bundan ülkeye ne yarar çıkacakur, yahut çıkmıştır, ona bakmak gerekir. Önümüzdeki günlerde bunlan görme fırsatlannın olacağını samyorum. StHECEK İşadamı gözüyle Babam, bazı ünlü insanların çocukları gibi, bizim de disiplinli bir eğitimden kaçmamızdan, baba nüfuzuna dayanarak rahat bir yaşam seçmemizden korkardı. Ben, aslında felsefeye meraklıydım. Ama, fiziği de göz ardı etmiyordum. 'Felsefeyle ömür tüketilmez' dedi babam, 'Madem ki i de seviyorsun bence bu yolda git'. Bir iki gün sonra tstanbul'a gidiş. Ama vetolu günlerde paıtiyle hiç kesümeyen ügi.. Partili arkadaşlan "Erdallnönü miicaddeye devam karan vennişü ve geregini yapıyordu. O bir kez düşiinüp karar verdi mi, tamamdır" diye anlatıyorlar. " Sayın lnönü, sizin babanız da bizimkiler gibi miydi? Yani tabuızı bsba gibi görür ve areda bir ona sunanr, naz rapar mıyduuz? Yoksa babanu sizin için hep Cumhurbaskanı Ismet lnönü müydü? tNÖNÜ Baba diye görürdük onu ama, çevredeki berkesin kendisine gösterdiği aşın saygı, ister istemez bizi de etkilerdi. O nedenle bizim davranijimız başka çocuklann babalarına davranısı kadar özgür değildi. Bu, kendiliğinden böyleydi. Şımardığım, naz yaptığım herhalde olmuştur. O da bizim normai davramşiar içinde olmamızı, büyüdükçe de bu ilişkinin arkadaşhğa dönüşmesini isterdi. Babanıztn sizlerie UgUi kaygılan nelerdi? tNÖNÜ Bazı ünlü insanlann çocuklan gibi, bizim de, disiplinli bir eğitimden kaçmamızdan, baba nüfuzuna dayanarak rahat bir yasam seçmemizden korkarda. O nedenle okul hayatımızı dikkalle izlerdi. Dcrtcr ki babanız üçünüze de ayni ilglyi, sevgiyi yakınlıgı gösterir, ama sizi bazı konularda biraz ayınrmış. Oraegin birçok göriişmesine daha kücük yaslannızdan itibaren sizi de cagınrnuş. Oysa babanızın, sizlerin politikayla Ugüenmenizden yana olinadıgını biliyoruz. Buaa karsın sizi politikaya da mı yönlendirmek istiyordu babanız? tNÖNÜ Evet, babamın beni bazı görüşmelere çağirdığını haürlıyorum, ama böyle bir yönlendirme amacıyla oldugunu sanmıyorum. Belki de benim bildiğim bazı konularda vardımım olacağını düşünerek çağırırdı, bilemiyorum. Neden fizigi seçtiniz, bu seçimde babaıuzın etkisi oldu mn? tNÖNÜ Fiziği seçmemde babamın etkisi degü, payı olmuştur. Lise son sınıfu okuduğum yıl meslek seçimi üzerinde konusmuştuk kendisiyle Ailenin akiına ük gelen, ömer ağabeyim için de baba mesleği askerlik oldu. Ama ikimiz de gözlük kullanıyorduk ve bu, askerlik için bir engeldi. O sınüarda gödüklö oldagnnuza sonralan sevindiniz mi, üziUdnnüz mü? İNÖNÜ Isterseniz bu sonınun cevabını gecelim. Insana *Sen 27 Mayıs'a karşı mısın?' der gibi bir sonı oldu. Peki geçeüm ve devam edelim. Nasıl fizikçi olduouz? İNÖNÜ Ben aslında felsefeye meraklıydım, ama fiziği de gözardı etmiyordum. 'Felsefeyle ömür tüketilmez' dedi babam, 'Madem ki fiziği de seviyorsun, bence bu yolda git'. Benim o zamanlardaki düşüııcem kuramsal alanda çalışmaktı. Babanızın neden fiziği önerdigini hiç düşnndflnüz mü? tNÖNÜ Babanun hayatE yaklaşımmda müsbet ilimleri öne almak vardı. Kendisi topçu subayıydı ve matematik,fizik,kimya gibi ilimlere sonsuz hayranlık duyardı. Yeteneklerimizi geliştirmemizi isterdi ve fıziğe ilgimi görünce bu alanda yetişmemi istemiş olmalı. Samyorum ki, ağabeyimin mühendis, benim de fizikçi olmamız babanu çok memmun etmi$tir!' Erdal Inönü'yle okul yülanna dönüyoruz. Ortaokul, lise yıllanna. öğretmenlerin, bir cumhurbaşkanımn oğluna biraz farklı davranıp davranmadıklannı merak etmemek mümkün değil. lnönü, özel bir durumun birazcık kendini belli ettiğini anımsıyor o günlerden. Batılı bir adam ALİ KOÇMAN ~ 1946'don beri ıç polıtıkada yöneten ve yönetılen olarak demokrasiyi "kendine özgü " yorumlarla uygulamaya çalısıyoruz. Bu "kendine özgü" yorumiar sonucu durmalar, tıkanmaiar meydana gelince de şaşınp kalıyoruzŞekılde Batı yanlısı, özde "kendine özgü"yorum bir türlü kaynasamıyor. Batılı olmak ile Batıcı olmak arasındakı farkı anlamamak ve anlatamamak yuzunden temel tariflerde dahi henüz mütabakaı sağlayamadık. Erdal tnönü Batılı bir adam. SODEPHP birleşmesinde başkanlıktan aynlış tarzı ük göstergeydi. Çok yadırgandığı için beğenilmıştir. An geldiğinde btrakır gıder izlenimini daha gelmeden akılltca vermektedir. Politikaya yatkın gOrülmeyen bir akademik çevreden gelmesi en büyük yardımcısıdır. Yadırgandığı oranda güçleneceğini, "kendine özgü " mayın tarlalanndan geçerken tökezlemez ise başanlı olacağını zannediyorum. StYASET BtLİMCl GÖZÜYLE Erdal Inönü'nün düşündürdükleri Prof.Dr. TOKTAMIŞ ATEŞ Siyaset bilimi ve toplumbilimde "lider tipolojisi" adıyla bir tipleme yapılmasına karşın, "parti baskaru tipolojisi" adıyla bir tipleme bulunmamaktadtr. Bu bakımdan Sayın Erdal lnönü'nün SHP Genel Başkanlığına seçilmesinin değerlendirilmesini salt tarihsel bir açı altında incelemek istiyoruz. Yakm tarihimize bir göz attığımızda Ittihat ve Terakki çizgisi içinde CHP ve bunun uzantısı olduğuna kuşku duyulmaması gereken HP'yi ve bunun uzantısı olan SHP'yi, hep "bürokratlann" yöneıtiklerini görüyoruz. Bu bürokratlar arasında en az bürokrat görünen ve bunu sürekli asmaya çabalayan Sayın Bülent Ecevit'in bile; yaşamının şu ya da bu dönemde "serbest meslek erbabı" vb. gibisinden, devlet hizmeti dışında ekmeğini kazandığını göremiyoruz. Buna karşılık Türk siyasal yaşamına ağırlığını koyan diğerpartilerin kurucu ve yöneticileri arasında "bürokratlar" ve "bürokrat kökenliler" çok daha az ağırlık sahibi olmuşlardır. Olağandışı koşullarda kurulan ve kısa bir sürede ömrünü tamamlayan MDP, bunun ilginç bir istisnası durumundadır. Bu açıdan bakıldığı zaman, Sayın lnönü'nün bürokrat kökenli olmasmın SHP başkanlıgı için olağan bir durum olduğu anlaşıhr. Gene yakm tarihimiz göz önüne alındığı zaman, parti başkanlannın çoğu kez "tepeden i/une" geldiğini görüyoruz Çok partili yaşama geçiten 1946 sonrasında, çok genç yaşlarda parti görevleri yapan kimseler; örneğin "gençlik kollanndan" gelen yöneticiler, parti ust duzeylerinde etkin görevler atmalarına karşılık, parti genel başkanı olarak karşımıza çıkamamaktadırlar. Belki bunun ilginç bir istisnası Sayın Bülent Ecevit olabilirdi, fakat 1960 sonrasındaki bakanlığımn "tepeden inme" olmadığını kimse ileri süremez Zaten parti genel başkanmın hiziplerin etkisinden mümkün olduğu kadar uzak olması zorunluluğu, böyle "tepeden inme başkan" eğilimini de belirli bir ölçüde güçlendirmektedir. Bu açıdan bakıldığı zaman da Sayın lnönü'nün SHP genel başkanlığına seçilmesini olağan karşılamak gerekir. Bir başka bakış açısı da "lider karizması"olmak zorundadır. Gerçekten günümüz çoğulcu demokrasilerinde genellikle parti ya da programları ya da adaylar değil; "liderler" kitleleri sürüklemektedirler. Aynı olgu, 1980 öncesi ve sonrasında Türk siyasal yaşamında da net bir biçimde görülmüştür. İşte şimdi "Acaba Erdal lnönü kitleleri sürükleyecek karizmaya sahip midir?" sorusu gündeme gelmektedir. Bu soruyu yanıtlayabilmek için, lider karizmasının kökeninde neyattığma bakmak gerekir. Eğer bu işin kökeninde "heyecanlı bir hitabet" söz konusu ise Sayın Inönü'de bu heyecanın varIığıpek ileri sürülemez. Bu bakımdan Sayın tnönü Menderes'lerin, Bölükbaşı'ların, Ecevit'lerin çizgisinin çok uzağındadır. Ancak "lideri efsaneleştiren" acaba salt konuşma biçimi midir? Hiç sanmıyorum, Örneğin 1980 sonrasının "nevzuhur lideri" Sayın özal'ın heyecanlı bir lider oldugunu söylemek mümkün değildir. Ancak "inandvna ve güven verid" bir üslupla, pekâlâ yandaşlannı etkileyebilmektedir. Sayın Erdal tnönü'nün bunu becerememesi için hiçbir neden yoktur. Lider karizmasının kökeninde "fizik güzelUk" bulunduğunu da sanmıyoruz. Bu husus, insanların gönül verdikleri lideri gördükleri gözlükle ilgilidir. Örneğin yandaşlannı kendisine "çılgınca" bağlayan bir Alparslan Türkeş'in "erkek güzeli" oldugunu hiç kimse ileri süremez Veya bir Bülent Ecevit'i gördüğü zaman gözyaşlarını tutamayan kadınlann, Sayın Ecevit'in yakışıklılığma hayran oldugunu söylemek mümkün müdür? Veya Sayın özal; acaba Sayın Sunalp, ya da Calpten daha mı yakışıklıydı? Elbette hayır. Bu açıdan bakıldığı zaman Sayın Erdal lnönü'nün fiziği, hele Ismet tnönü'nün yokluğunun boşluğundan kurtulamamışyaşlı kuşaklar için başlı başına bir karizmatik unsur olduğu gibi; genç kuşakların da "cumhuriyetimizin kuruculartndan" birinin uzantısına büyük bir ilgi duyacaklan açtktır. Yani bu bakımdan da Sayın lnönü'nün SHP Genel Başkanlıgı uygun bir ortam yaratmaktadır. Kimi zaman Sayın lnönü'nün "meslek olarak" bu işe uygun olmadığı ilerisürülmüştür ki, buna da katılmıyoruz. Zira makineya da inşaat mühendisliği, devlet yönetme konusunda ne kadar bilgi verirse; fizik mühendisliğinin de o kadar bilgi vereceğini düşünürüz. Aynca unutmamak gerekir ki Sayın lnönü "Pembe Köşk "ten gelmektedir, aynca yöneticilik deneyimi vardır. Günümüzde; insanın gözünün içine baka bakayalan söyleyen; küçük kurnazlıkları marifet sayan; kokuşmuş ilişkileriyle mide bulandıran kimi politikacılar arasında "Pembe Köşk"ün özverili, onurlu, yurtsever havastndan gelen bir politikacı, elbette yabancılık duyacaktır. Ancak tüm ilişkilerin altüst olduğu; tüm kurumları çözülmekte olan bir Türkiyede "Ulusal Kurtuluş Savaşı" halen gündemdedir. Ve bu savaşta en ön saflarda yer almak Sayın lnönü açısından salt bir hak değil aynı zamanda bir görev ve sorumluluktur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle