26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kültür Servisi Somalinin önde gelen ozanlarından Abdule Rage Taraweh, dört yıldır hıçbir gerekçe gösterilmeksizin ve mahkemeye cıkanlmaksızın gözaltında tutuluyor. "Times" gazetesinin verdiği habere göre, Abdulle Rage Taraweh'in Mogadişu kentındeki Ulusal Guvenlik Servisi hapishanesindeki "delik" adı verilen hucrede tutulduğu belirtiliyor. Somali'deki ötekı cezaevlerinde olduğu gibi bu hapishanede de koşulların olağanustu ağır, sağlık koşullannın son derece gen olduğu ılen surulüyor. Abdulle Rage Taraweh, 1982'de gözaltına alındığında Haberleşme Bakanlığı'nda görevliydi ve tiyatro, dans, müzık ve şıir alanlanndaki çalışmalardan sorumluydu. Yetkıliler, Abdulle Rage Taraweta'in gözaltına alınma nedenleri konusunda hiçbir açıklama yapmamakla birlikte, sızan haberlerden ozanın, hükumet aleyhtan göruşlerini şiirlerinde yansıttığı için hapse atıldığı sanılıyor. ozan dört 8 Eskiden güzel tinîforıııa giyerdik ama ben de fıstık idiııı fıstık İnci Sineması'mn Greta, Annik ve Corciya'sı. Ar Sineması'nm Lefterya'su Surpik'ler, Mari'ler, Nina'lar, Margrit'ler... Artık hiçbiri yok. O günlerden geriye kalan iki kişiden biri Hermine Şırayan. Şan Tiyatrosu'nda, Lula Şerbetçi'yle birlikte koşuşturmasını hâlâ sürdürüyor. ANNA TLTRAY Eski Beyoğlu denınce ilk akla gelen eğlence yerleri olur: Işıklar, renkler, çiçekler ve kokular içindeki eğlence yerleri, sınemalar ve tiyatrolar, cadde boyunca yurüyen şık ve guzel insanlar.. Orada yer alan her şey ve herkesin, o devrın şıklığını, zerafet ve guzelliğini tamamladığı duşunulur. Ya o sinemalarda, tıyatrolarda çalışan "yer gösterici" bayanlar? Kibarca biletinizi ahp yerinizi gösteren, hep bir örnek üniformalan, şapkalan ve eldivenleriyle oradan oraya koşuşturan şık ve guzel "yer gösterici" bayanlar. O devrin zerafet ve şıklığinda bir parça da onların payı yok mudur? İnci Sineması'nın Greta, Annik ve Corciya'sı... Ar'ın Lefterya'^ı Surpik'ler, Mari'ler, Nisını hâlâ sürdürüyor. Bugun 65 yaşında. 1940'tan bu yana tam 46 yıldır bu işi yapıyor. Önceleri Ar'da, Alkazar'da, Saray'da çabşmış. 1950'den bu yana Şan'da surduruyor mesleğini. 36 yıldır neler neler geçmiş Şan'dan. Sayısız fîlmler, gösteriler, sanatçılar, seyırciler. Patronlar da değişmiş bu arada tabü. Turgui Demirağ, Baki Lskudariı, Onnik Nazar, Egemen Bostancı. Hiçbin yok bugun. Şan'ın durmadan değişen, yenilenen çehresıne fanıkhk eden bir Şıroyan kalmış geride. BtR KARI KOCA KAVGASI Hermine Harum, patronlan içinde en çok Turgut Demirağ'ı sevdiğini söylüyor. "Şahane bir patrondu o. Bugün burada olsa. bedava çalışırdım yanında. Bambaşka bir insandı. Bizi karşısına oturtur, kendisi ayakta donırdu. 'Bakın, bu filmler var koptn. Adam önde, kansı arkada koşrnava başladılar. Ben de peşlerine duştum. Kadını yakaladım ve elinden tabancayı kaptım. Olaydan sonra bana, 'Sen ne yaptın, o tabanca doluydu, ya elinde patlasaydı!' demesinler mi? O an duşup bayılnuşım. Ondan sonra tum kaşlarım, kirpikkrim ve saçiarun dokuldu. Uzun süre de verine gelmedi. Doktor doktor dolaştıktan sonra nihayet yavaş yavaş çıkmaya başladı. Ama beyaz olarak." 1940'tan bu yana yuzlerce film, yüzlerce gosteri geçip gitmiş Şıroyan'ın gozlerinin önunden. Tüm yaşıtlan gibi o da eskilen yeğliyor. MİS PAMELA Mİ, PİS PAMELAMI? "O eski gösteriler başkaydı. Şimdikilerde hiç iş >ok. tki giinde dort kişiyle film çeviriyorlar. Eskiden ne yabancı topluluklar gelirdi. 1950de Viyana Revusü gelmişti. Ne muhteşemdi o! Valedora vardı bir de. Guzel bir konser vermişti. Miss Pamela gelmişti sonra. Oğlum ona 'Bu mis Pamela degil. pis Pamela, donsuz Pamela' derdi. Çok güzel filmler de vardı o zamanlar. 'İki Ruhlu Kadın'. Sahne Işıklan', 'Zehirli Yılan", daha neler neler. Aylarca oynardı o filmler." Çok seviyor Şıroyan sinemayı ve hâlâ nerede guzel bir film oynasa gıtmek için can atıyor. Üstelik yalnızca bir sinemasever, ya da "yer gösterici Hermine" olarak kalmamış, beyazperdenin gerisinde de rol almış. "Karanlık Sokaklar" ve "Barbaros" kısaak roller aldığı ve adını güçlukle anımsadığı filmlerden ikisi. Şıroyan'ın çok kısa suren bir de şarkıcılık günleri var. "Sesim güzeldi eskiden. Izmir'de Gol Gazinosu'nda 1.5 ay çalışnm. Turk Sanat Müziği söyledim. Guzel idi ama sesim." 10 yaşındaymış Hermine Şıroyan babası ölduğunde. O gunden bu yana hıç durmadan çahşıyor. ŞİPIR ŞIPIR " KOŞLŞTIRANLAR "Kumkapı'da olururduk o zaman. Bazı bazı giderdik Azak Sineması'na mamamla beraber. O zamanki sahipleri tzzet, Ali Kadri Cemali'ler. Cemali Kardesler yani. Seni buraya kasmya alalım, dediler. tşte giriş o giriş. Ondan sonra hep sinemalarda çalıştım. Eskiden sigorta falan yoktu. Kazanç vergisi verirdik. 50 senesinden sonra çıktı bu sigorta. Bir sure oyle çalıştık. Bir zaman geldi onu da kestiler. Şimdi sigorta migorta yok. O zamanlar daha bir başkaydı herhal. Muşteri bahşiş >ersin vermesin hiç umursamazdık. Şimdiki bu pahalılıkta eskisinden daha çok kazanıyoruz, ama yine de zor geçiniyoruz. Kıt kanaat." Eski lstanbul'un eğlence dünyasının tam ortasında geçen renkli ve guzel, dolu dolu yasamının bu son yıllarında Hermine Şıroyan'ın tek sıkıntısı tiyatro meysiminin bitmesi. Diğerleri gibi artık Şan Tiyatrosu da bomboş. Mevsim bitınce ne sahnede oyuncular kalır, ne salonda seyirciler. Ne de ışıklar sönmeden bir an önce herkesi yerine oturtmaya çalışan, Şiroyan'ın deyimıyle "şıpır şıpır" koşuşturan yer gosterıcıler. ııutıc JÜ yuuı\. ycı guoıc/ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK Pekı du^darmP Çok bcfid.. CrAoni manhğımlu yonlfndırırım. t AzizNesin'in öyküleri Urducaya çevrildl Kultür Servisi Bugüne kadar yapıtları 24 dile çevnlmiş oian mizah yazarımız Aziz Nesin'in çeşitli kitaplanndan yapılan bir seçme Pakistan'da Urducaya çevnlerek "Temaşa ı Ehl i Kerem" adıyla yayımlandı. Mesut Aktar Şeyh'in çevırdiği kitabın önsözünu, bir sure önce öien ünlu Pakistanlı şair Faiz Ahmet Faiz yazdı. Aziz Nesin'in kitabı, Birınci Dunya Savaşı yıllarından sonra Türkçeden Urducaya yapılan ilk çeviri. Kitabı Urducaya çeviren Mesut Aktar Şeyh, lstanbul Kara Harp Akademisi'nden mezun. 1977'de ordudan emekli olduktan sonra Pakistan Radyosu Turkçe Servisi'nde gorev alan Şeyh, Türk edebiyatı üstüne çalışmalar yapıyor. öykucü ve romancı Bekir Yıldız'ın 20 öykusü de Macarcaya çevrilerek "Sirok Virag Ndkül" (Çiçeksiz Mezarlar) adıyla yayımlandı. Modern Könyvtar Yayınlan'nca yayımlanan ve Edit Tasnadi ile Edit Rubovszky tarafından çevrilen oykuler, Bekir Yıldız'ın çeşitli öykü kitaplarından derlendi. Kitabın sonunda, Edit Tasaadi'nin Turk öykuculuğü ve Bekir Yıldız'ın yeri üstüne bir incelemesi yer alıyor. becerıycrsun bunulÇok mfrok eH«n.. PÎKNİK PtYALE MADRA POZ VEKECEĞI'M. J EVEJ ÇPLtM. POZ CIPLAK POZ HIZU GAZETECI NECDET O ANOA NE. OU5A BESEfJI(?5lN DURAN KAPI5INDAN 1950'DEN BU YANAHermine Şıroyan 1950'den bu yana da Şan Tiyatrosu 'nda yer gösteriyor. 36 yıldır neler geçmiş başmdan. Patronlar da değifmif bu arada. Şan 'ın durmadan değişen çehresine tanıklık eden bir Şıroyan kabnif. na'lar, Margrit'ler.. Artık hıçbın yok. Kimı yurt dışına gitti, kimi öldu. O devır de, birer birer kapanan sinema ve tiyatrolarla birlikte kapandı gıtti. Bugun Beyoğlu'ndakı sinemaların ise, içinde cahşmak ne kelime, artık önunden geçmek olanaksız. ERKEKLER SONRADAN ÇIKTI "Hep bayandı eskiden. Hep bayandı. Bu erkekler sonradan geldi" dıyor Hermine Şıroyan. O günlerden geriye kalan ıki kişiden biri Şırovan. Şan Tıyatrosu'nda arkadaşı Lula Serbetci'yler birlikte eski bir geleneğin son temsilcılennden biri olarak, ilerlemiş yaşına karşın, koşuşturmaonümiızde. Hangisi uzun surerse, hangisi sizin açınızdan yararlı olursa, onu alalım' derdi. Çok guzel uniformalar giyerdik. Şapkalanmız, muşterilerle temas etmemek için eldivenlerimiz vardı. Hosteslere benzerdik. Ben de çok guzeldim ama. Fıstık idim fıstık. Bir saçlarım vardı. Upuzun, sap&arı belime inerdi. *Artist mi olacaksın kız, Filiz Akın'a rakip mi olacaksın?' derlerdi. Sonra bir şok geçirdim burada. Butun saçlarım dökuldu. Bir kan koca kavgası yuzunden. Adamın biri dostuyla gelmiş sinemaya. Kansı da bunları izlemiş; elinde labanca, sinemaya daldı. Salonda bir kargaşadır 29 "Eskiİstanbul" resimleri sergUeniyx>r Kültür Servisi "Eski İstanbul" konulu karma resim sergısi yann Teşvikiye Sanat Galerisi'nde açıbyor. Bırçok unlu ressamın İstanbul'u değişik yaklaşımlarla konu 'alan yapıtlanndan oluşan sergi, 5 haziran gunune kadar izlenebılecek. "Eski lstanbul" resim sergisinde Abmet Ziya Akbulut, AIi Rıza Toroslu, Avni Lifij, Bahriyeli tsraail Hakkı Bey, Binbaşı Arif, Fahri Kaptan, Fausto Zonaro, Giovanian, Halil Paşa, Halid Naci, Hayri Çizel, Hikraet Onat, Hilmi Kasımpasalı. Hoca Ali Rıza, tbrahim Çallı. tbrahim Safi, Kadri Bey, Mehtned Kulları, Muradyan, Naci Kalmukoğlu, Namık tsmail, Nazmi Ziya, Osman Asaf, Osman Nuri Paşa, R. CopeUo, Rıfat Çeteci, Ruhi Arel, Sami Yetik, Seyfettin Be>, Suleyman Seyyit, Şefik Bursalı, Vecih Bereketoğlu ve Yazmacıyan'ın yapıtlan yer alacak. Ç İ Z G İ L Î K KÂMİL MASARACI %bsurd Baba" seksenlik JAK DELEON Tek bir ağacın yukseldiği boş bir kır yolunda akşamustu. İki yaşlı serseri Godot adını verdikleri birini beklerler. Godot'un kim olduğunu va da doğru yere doğru anda gelip gelmediklerinı bilmezler. Kavga ederler, uzlaşırlar, sozcük oyunları aracılığıyla anlamsız ve amaçsız diyaloglara girişırler, umutla umutsuzluk arası gidıp gehrler. Godot'dan ses seda çıkmayınca ölmeyi bile duşunurlerse de oyunun sonun"rezü" etmekle suçlayanlar, kültur ve sanat duşmanhğıyla itham edenler, olguya "Bir insanm nasıl başı ve kıçı varsa, bir oyunun da başı ve kıçı olmalıdır!" benzen inanılmaz kertede "absurd" bir tarzda yaklasanlar olduğu bılinir. "Godot'yu Beklerken"i gorup onu kotulemek artık bir "entelektuel salon oyunu" haline gelmişti: "Monşer, o çılgm İrlandalının yazdığı absurdite'yi (saçmalığı) gormediniz mi? Ay, hemen gorun, gelin mutlaka konuşalım!" Aradan birkaç yıl geçip bu çok kapsamb yergi/ gulduni/ şaşkınlık çerçevesi içinde önce bilirrı adamları, üniversiteler, ardından eleştırmenler dunya tiyatrosunda bir dönemin kapanıp yepyeni bir cağın açıldığını kabul ediyorlardı... "Godot'yu Beklerken"in yazarı Samuel Beckett bugun seksen yaşında ve "doğru bildiği yolda" yurumeyi surduruyor. Kımi eleştırmenlerce "absurd'un babası" ya da (Godot'un kult'leştığı demlerde rahiplık olgusuna gondermeler yaparak) "Absurd Baba" (Le Pere Absurd) dediklen Beckett'in uretim grafiğı genelde yukselimli: "Godof'dan sonra yazdığı "Endgame" (Oyun Sonu), "Act Without Words" (Sozsüz Oyıın), "AIİ That Fall" (Tüm Düşenler), "Krapp's Last Tape" (Krapp'ın Son Bantı), "Embers" (Korlar), "Happv Days" (Mutlu Gunler), "Words and Music" (Sözcukler ve Muzik), "Play" (Oyun), "Cascando", "Come and Go" (Gel ve Git), "Eh Joe". "Breath" (Soluk), "Not I" (Ben Degil) adlı yapıtlar seyırcıyi gunümuzde de ikılemlere surukluyor. İkilem konusu olmayan tek şey Beckett'in, bireyin evrensel yalnızlığını, kımlık/kişilik sorunsalını işleyen yazarların gerçekten "ağababası" olduğu. Absurd (uyumsuz) turde yazarken "Godof'dan etkılenmeyen oyun yazarı yok desek yendir. Bugun yaşayan en ıyi on yazardan bin olarak kabul edılen Harold Pinter, o>"un >azarlığına ilk soyunduğunda "Ben Godot'nun çocuguyum" şeklınde bir demeç vermişti basına. Beckett'in yanıtı çok ilginçti: "Pinter Godot'nun çocuğu olduğunu açıklamış. Eh, Godot da beninı çocuğum olduğuna gore, Pinter oz torunum sayılır! Ne tuhaf aile değil mi?" Nice seksenlere, sevgili "Absurd Baba"! AGAÇ YAŞKEN EGILIR KEMAL GÖKHA\ "Godot'yu Beklerken" mahkumlar kaçtı Kültur Servisi İlk sahrielendığı yıllarda geleneksel tiyatro çevrelerinin buyuk tepkisiyle karşılanan Samuel Becket'ın "Godot'yu Beklerken" adlı unlu oyunu, bu kez de ilginç bir "firar" olayına neden oldu. "Godot'yu Beklerken", tsveç'in Göteborg kentinde Şehir Tiyatrosu'nda sahnelendı. Ancak oyunun başoyuncusundan dordu, Göteborg Hapishanesi'nde uyuşturucu maddeyle ilgili suçlardan yatan mahkumlar arasından seçildi. Ama oyunun galasından bırkaç saat önce, "Godofnun mahkum oyunculan Şehir Tıyatrosu'nun pencere • sinden kacarak kayıplara karıştı. J Samuel Beckett'in "Godot'yu Beklerken"i 1953'te Paris'te perde açtığmda, seyirci de, eleştirmen de allak bullak olmuştu. Aradan birkaç yıl geçti ve Beckett'in gerçekte "ciddi" bir yazar olduğu anlaşıldı. Beckett, bugün seksen yaşında ve "doğru bildiği yolda" yürümeyi sürdürüyor. Beckett'in gerçekte "ciddi" bir yazar olduğu algılandığında, yıne Parıs kokenli bir "Godot kültıi" ortava çıkıverıyordu. Duvarlara, tuvalet aralıklanna, arabalann baraj kapaklarma, tışortlere >ansıyan bu kulturun ürunlerı arasında şo>le "inciler"de vardı: "Godot gelmiyor! Nasıl gelsin? Paris trafiğinin dunımunu gönıyor musunuz?" "Sevgili Samuel: Beni merak etme! Las Vegas'tayım! Para gonder! Seni seven Godot'cuğun!" "Godot gelecek, ama tiyatro patronlan bırakmıyor: Adam gelmedikçe cepleri doluyor da ondan!" Ve TARİHTE BUGÜN.MLMTAZARIKAS 1833'T£ 8UGUM, OSMAUU DEVLETİ, MISlR. VAUUGI ILE "KtrmUYA AfJTLAŞMA$:in\lt İMZALAPI. İNOSMAKJUMIS/Z DONAUMAStkll YAKMASIUMU SOURA, ORAPAKı P l'ÇıfJ MIS/JS/ BA2I lSVEKL€BPe SULUAJMUŞTV: SURİYe VlLAYEJt /C£MDıt£eıKi£ YEHlLMÇÜYDİ. OSMAMLI PAP'tŞAHI E.MAHMUT, KEMPı VAUSl KAVALALl MEHMETALı PAÇA'YA /tABŞI OEPU GÖDeZMEZ PdeoMUNDA ZALDl. ANCAK OS,KUVVETie&n£ İUJTAHYA'YA OE&ihl ILEIZLEDı. SuRADA, MuSTAFA £e$ıT EFeMDı<& OSMAAJLI DEVLETI ADINA KUTAHYA Amtfi^l^ASl Nl tMZALADt I^B MtSie İST&KLEBJNe KAUUfnj.. OZPUSÜ yefJicDı ve KAVALAU 'NIN OGUJ 4 Mayıs Kavaial KUTANYA ANTLASMASI da (evrensel boşlukta yapayalnız) sahnenin orta yerınde kımıltısız kalıverirler... Alışılmış dramatik kahpları kırarak tiyatro dunyasını temelinden sarsan "Godot'yu Beklerken" adlı oyun (ozetle) bu kadar. Yapıt 1953 yılmın ocak avında Paris'te perde açtığında yer gök birbirine girdi, seyırciyle eleştirmen biçerdoverden geçmişçesıne allak bullak oldu, ardından toparlanıp toplu karşı .saldırna geçtı. O demlerde yazılan yazılar arasında Beckett'i alkollü duşlerinı, çarpık sannlarını sahneye taşıyıp tiyatroyu 50 YIL ONCE Cumhurivet Boğaziçi neden ölüyor Şırketi Hayrıye hıssedarlart bugun fevkalade bir toplanıı yapacaklardır Bu toplantıda şırkeıin umuını vazıyeti gorüşulecektır Şırket son zamanlarda Boğazm ıhyası ıçın bir takıtn tedbırlere başvurmuştur. Bu meyanda 4 Mayıs 1936 memnun edememıştır. Boğazıçmdekı evlerın ucuzluğuna rağmen halkın memnun olmayışının sebebı vapur ucretinın fazla olduğu ıddiasıdır. Zıra adam başına Boğaza gıdıp getme bırına mevkı otuz beş, ıkına ınevkı de yırmı sekız kuruştan aşağı değildır. Şırket bu sene, ıskele 19361986 memurları vasıtasüe Boğaziçmde boş ve kiralık evlerın adedını tahkik ettirmıştır. Alınan cevablara gore Boğazm en kalabahk koyunde birkaç yuz boş ev olduğu anlaşılmıştır Bazı kımseler Boğaza rağbet edılmemesıne sebeb olarak uzaklığı ılen surmektedırler. bir broşur neşrederek Boğazıçindeki kıralık yaiılann ısım ve yerlennı ılan etmış, muhtelıf semtlere fazla se/erler koymuş, gece seferlerını çoğaltmış ve uzatmıştı. Fakat butun bunlara rağmen Boğaziçıne muşteri celbınden safrmazar halen Boğazda oturanlan dahi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle