25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
uzlaşına çabaları ERHAN KEY UMJ, cuuııuay. (Baştarafı 1. Sayfada) ha sonra normal düzeye indi. Edirne'de ise radyasyon oranının yükseldiği, gece 22 sıralarında Kapıkule'de yapılan ölçümle anlaşıldı ve durum, ölçüm yapan ilgililer tarafından hemen Ankara'daki Başbakanlık Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre'ye ilettildi. Özemre de saat 23.30 sıralarında Edirne Valisi Enver Hızian'ı arayarak radyasyon konusunda bilgi verdi ve yağmurun yol açabileceği tehlikeye karşı halkın uyarılımasım istedi. Edirne muhabirimiz Ihasan Öziiağ'ın haberine göre, Vaii Hızian da il ve ilcelerde belediye hoparlörleri, köylerde ise muhtarlar tarafından halkın uyarılması talimatı verdi. Yapılan uyarılarda yağmur sonucu su birikintilerinde radyasyonun izin verilen düzeyin üstünde olduğu belirtildi ve ihtiyati bir önlem olarak Edirne ili ile Kapıkule çevresinde yağmur sularının herhangi bir amaçla kullanılmaması, insanlann ve hayvanlann su birikintileriyle temas kurmamaları istendi. Dün saat 15.30'a kadar en yüksek radyasyon oranı, Karasu çevresindeki Karapınar mevkiinde normalin 7 misli olarak ölçüldü, ancak akşam 20'de yapılan ölçümlerde bu oranın 1.5 misline düştüğü gözJendi. Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre, a.a'ya yaptığı açıklamada radyasyon bulutunun Karadeniz'in batı kısmını terk ettiğini söyledi. Son ölçümlerde Karadeniz Ereğlisi'nden itibaren Karasu ve Akçakoca'daki radyasyonun normal düzeyde belirlendiğini belirtti. TRT ÖNCE DUYURMADI TRT, radyasyon olayını önce 23 haberleri dahil vermedi. Edirne'de radyasyon oranırun arrması ve yağmur yağması üzerine, 24 ara haberleriyle TV'nin 00.35 sıralannda yayımlanan kapanış haberlerinde duyurdu. TRT yetkilileri, haberin paniğe yol açmaması için önceden verilmediğini söylediler. ÇEŞME Rahmi Koç'un yönetım kurulundan istifası ile TÜSlAD'da başgösteren bunalıma "diplomatik çözüm" yolu bulundu ve Koç istişari konsey başkan vekilliğine getirildi. Ancak dünkü istişare konseyi toplantısından önce TÜSlAD'ın ağır topları arasında alınan karardan Rahmi Koç'un haberdar olmadığı ve Altınyunus'taki toplantıya Koç Holding'i temsilen katılan Erdogan GönUI, Fahir tlkel ve •Yüksel Pulat'ın da söz konusu girişimi loplantıda öğrendikleri îleri sürüldü. Rahmi Koç'un bu görevi kabul edip etmeyeceği henüz kesin bilinmemekle birlikte, karann gıyabında alınmış olması dikkat çekti. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç'un 28 nisanda TÜSÎAD Yönetim Kurulu'ndan "işlerinin çoklugu" nedeniyle istifası, istişare konseyi başkan ve yardımcılarını seçmek üzere dün toplanan konsey toplantısına beklenmedik bir önem kazandırdı. Çeşme Altınyunusta Selçuk Yaşar'ın ev sahipliğinde dün yapılan istişare konseyi toplantısından bir gün önce, TÜSlAD'ın ağır toplan bif uzlaşmaya vararak Koç Holding'in TÜSİAD'daki varlığının devamını gösterecek diplomatik bir çözüm volu buldular. Buİunan yeni formül uyannca Rahmi Koç, İstişare konseyi başkan vekilliğine getirildi. TÜSlAD'ın önde gelen isimlerinden olan ve KoçSabancı sürtüşmesine çözüm yolu bulmak için yoğun çaba harcayan bir işadamı, "Biz politikacıları uzlaşamamakla eleştiriyoruz, kendimiz bunu yapmamalıyız" şeklinde konuştu. "Daha önce de TÜSİAD içinde göriis aynlıkları ve zıtlasmalar olmuştu, ancak bu seferki gibi basına yansımamışö", diyen aynı işadamı daha sonra şunlan söyledi: "Şimdilik bir çözüm yolu bulundu. Ancak son istifa olayına yol açan nedenler torpülenmelidir". ; Bu sözler üç gündür kendi aralannda toplanan TÜSİAD üyelerinin Sakıp Sabancı'nın bazı davranışlarını eleştirdiklerini gösteriyordu. Nitekim aynı işadarnı, "Her yiğidin bir yogurt yiyişi vardır. Her liderin de kendi ne göre bir yönetim tarzı vardır. Ama bazı hareketler iyi niyetle de .vapılsa TÜSİAD'm umdelerine aykın olmamalıdır" şeklinde konuşurken, Sakıp Sabancı'nın bazı rutumlarının genel olarak benimsenmediğine işaret etmiş oluyordu. İstişare konseyi toplanüsı sonucunda başkankga yeniden Nejat Eczacıbaşı seçilirken, Rahmi Koç'un yanı sıra Feyyaz Berker de yardımcıhğına, ve Meüh Özakat da muhasip üyeliğine getirildi. Can Kıraç ile birlikte sekreterlik görevini yüıüten Cem Boynef'in yerine Halis Komili getirildi. Bu arada, Selçuk Yaşar, basına dağıtılan konuşmasında, TÜSİADbasın ilişkilerinin geliştirilrnesi gerektiğine işaret etti. TÜSİAD'a bir basın danışmanı ahnmasını önerdi. İTAL YA 'DA SEBZELER tMHA EDİLÎYOR Italya'nmMUmo kentindeki halde, radyasyona bulaştığı korkusu ile dün sebzder tmha edüdi. Ajanslar dün başkent Roma'da da 440 ton sebıenin imha edüdiğtni büdirdüer. Hükümet kuzey bölgelerde bazı sebte ve meyvtlerin satışını iki hafta sureyle yasakladı. Avrupalda önlem furyası (Baştarafı 1. Sayfada) boşaltüan halkın bölgeye geri gitmesinin tehlikeli olacağını söyledi. Yeltzin, bazı kaynaklann radyasyonla kirlendiğ^ni, ancak nehirlerin temiz olduğunu belirtti. Sovyet yetkili, reaktördeki yangını söndürebilmek için helikopterlerle yukarıdan kum çuvallan attıklaruu, böylece yanğını bogmaya çalıştıklannı da açıkladı. a.a.'nın VVashington kaynaklı haberine göre ABD'de Çernobil kazasını izlemekle görevh' komisyon, Çernobil'de radyasyon oranının ölumcül hastahklara yol açacak kadar yüksek olabileceğini belirtti. Komisyonun bildirisinde, kazadan sonraki ilk iki gün radyasyonun yüzlerce milirem düzeyine ulaştığının sanıldığı belirtildi. Kaza yerinden birkaç kilometre uzaklıkta radyoaktivitenin öldürücü olacağı, on kilometre yançapındaki alanda ise sağlığa ciddi etkiler yapacağı kaydedildi. Bildiride, bu varsayımlann hata paylan buiunduğu da vurgulandı. ABD'li bilim adamları, Çernobil'den yayılan radyasyonun, Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde bir tehlike oluşturmadığını söylediler. Atmosfere yayılan radyoaktif maddelerin on yıldan sonra kansere neden olacağı, ancak kazanın, Amerika ve Batı Avrupa'da çok az kişinin hastalanmasına yol açacağı da belirtildi. Bu arada Amerikan Landsat uydusunun çektiği fotoğraflara göre, patlayan reaktörden hâlâ duman çıkıyor. Isveç televizyonunda yayımlanan fotoğraflarda, dumanın riizgâra kapılarak güneybatıya doğru ilerlediği kaydedildi. Isveç Nükleer lnceleme Kurulu Başkanı Lars Oberg, reaktör korunun bütünüyle erimediğinin anlaşıldığjnı söyledi. Korun bütünüyle erimesi için 2000 derecelik bir ısıya gerek olduğunu hatırlatan Oberg, yaptıkları ölçülere göre, böyle bir durumun olmadığını belirtti. Oberg, ancak kazanın bu haliyle bile çok tehlikeli olduğunu, kordaki radyoaktif maddelerin çoğunun buharlastığıru hatırlatü. YUNANtSTAN'IN AÇIKLAMASI Yunanistan'da devlet denetimindeki Atom Enerjisi Araşttrma Enstitüsü yetkililerinden fizikçi Panayotis Kritades, dün AP muhabirine telefonda yaptığı açıklamada ülkede son 24 saat içinde radyasyon oranında artış kaydedildiğini bildirdi. Ancak yetkili, artışın ne oranda olduğunu belirtmedi. Ülkede Paskalya tatili oiduğundan, bakanlıklardan bu konuda bir açıklama yapıbnadı. Muhalefet ise hükümetin olası bir radyasyon tehlikesine karşı daha önceden alınacak önlemleri açıklamamış olmasını eleştiriyor. Doğu Almanya hükümeti, ülkede radyasyon oranının geçen haftadan beri 100 kattan fazla arttığım açıkladı. Doğu Alman radyosu ise, Batı basınının nükleer kazayı abarttığını öne sürerek Batılı haber ajanslarını eleştirdi. Radyasyon oranırun sadece üç kat arttığı Hollanda'da hükümet, acil önlemlere gerek olmadığını bildirdi. Uzmanlar, radyoaktif bulutun lodin 131 maddesini içerdiğini, bu maddenin de tiroid bezi kanserine yol açtığını belirtiyo'rlar. AP ajansının haberine göre meteoroloji uzmanlan, değişen rüzgârların İskandinav ülkelerine yakında yeni radyasyon bu' lutları getireceğini söylediler. Ancak bu kez radyoaktivitenin kazanın ilk günlerine kıyasla çok daha az olacağını belirttiler. Bu arada Isveç'te dün radyasyon oranında yine artış kaydedildi. ö t e yandan radyasyon tehlikesine karşı çeşitli ülkelerde önlemlerin arttınldığı bildiriliyor. • Federal Almanya'da radyasyon oranının aranası üzerine içinde radyoaktif maddelere rastlanan sütlerin satışı yasaklandı ve bu sütlerin imha edilmesi istendi. Bavyera eyaletinde yapılan ölçümlere göre, bazı süt örneklerinde radyasyona rastlandığı duyuruldu. Çiftçilerin hayvanlan otlatmaması tavsiye edilirken, sağlık bakanlığı, Doğu Avrupa ve Sovyetler'den gelen her türlü tarım üriinlerinin radyasyon testinden geçirileceğini açıkiadı. Hükümet, Doğu Avmpa'dan gelen taşıtlara da test uygulamaya başladı. Sınırdan giren 150 taşıttan 27'sine radyoaktif maddelerin bulaştığı belirtildi. Bu örüemlere karşın, hükümet radyoaktivitenin insan sağlığı için tehlike oluşturacak düzeyin çok altında olduğunu bildirdi. • ttalya'nın kuzeyinde radyasyon oranının artması üzerine hükümet iki hafta süreyle taze sebze, manıl ve bazı meyvelerin satışını yasakladı. Aynı şekilde hamile kadınlarla 10 yaşından küçük çocuklann iki hafta süreyie taze süt içmemeleri de istendi. Hükümet bu arada Ukrayna ve Doğu Avrupa ülkelerinden et, sebze ve meyve dışalımını durdurdu. AP ajansı Roma'da Italyan polisinin dün Sağlık Bakanlığı'nın emriyle pazarlardan 440 ton marul, ıspanak, enginar ve benzeri yeşil sebzeyi topladığını bildirdi. Bazı manavlardan çileklerin de toplatıldığı haber verildi. • Romanya ve Yogoslavya'da taze süt içimi yasaklanırken, halk yağmur sulan içmeye karşı uyarıldı. Radyasyon oranının hâlâ çok yüksek olduğu Romanya'da halkın sebze ve meyveleri çok iyi yıkaması istendi. BBC, Yugoslavya'da radyasyon oranında yeni artış kaydedildiğini, gerek Yugoslavya, gerekse Romanya'da yetkililerin, hamile kadınlarla çocuklann dışarıda açık havada uzun süre kalmaktan kaçmmalannı tavsiye ettiklerini bildirdi. • Isveç hükümeti de radyasyon tehlikesine karşı yeni önlemler açıkladı. Yetkililer, çiftçilerin hayvanlannı içeride tutmalarını ve radyasyonla kirlenmemiş yem vermelerini istedi. • Polonya'da hükümet 16 yaşından küçüklere iyot solüsyonu vermeye devarn ediyor. Ülkenin birçok bölgesinde ise halkın süt içmekten vazgeçtiği bildiriliyor. Radyasyon artarsa (Baştarafı 1. Sayfada) yere inmesi gerek. Prof. Uzel'in belirttiğine göre, etkili olabilmesi için de insanla temas edebileceği düzeye inmesi gerekiyor, ancak bu şekilde yere inerse, otlara bulaşabilir ve ot yiyen hayvanların sütlerine geçebilir. Suya kanşması durumunda balıkİara da bulaşabilir. Prof. Dr. Uzel, bu nedenle buluj, havada Jcaldığı sürece insan sağlıgına zararh bir etkisi olmayacağını söyledi, " Ş u anda kabul edilebilir doziann çok altında bulunan radyasyondan etkflenmemiz olanaksız zannediyornm. Çok yiiksdirse, gıdamıza dikkat etmemiz gerekebilir" dedi. Radyasyon yüklü bulutun Türkiye üzerinde kalıp kalmaycağı da rüzgârlara bağh. Fizik Profesörü ve SHP Başkanlar Kurulu üyesi Erdal İnönü de radyasyon oranınm artmasının bir tehlike oluşturmayacağı görüşünde. lnönü, Trabzon'da gazetecüerin radyasyonun Zonguldak çevresinde yedi kat arttığım hatırlatmalan üzerine, "öneroli bir tehlike durumuna gelebilmesi için normal duramunun on binlerce kat fazlası bir radyasyon göriilmesi gerekir" dedi. Radyasyon bulutunun ilk ölçümlerde lğneada, Düzce ve Zonguldak'ta 7 kat artmasına karşm, diğer radyoterapi uzmanları da bu miktarın insan vücuduna önemli bir etki yapmayacağını savunuyorlar. İstanbul Tıp Fakültesi radyotrerapi uzmanlarından Dr. Ahmet Elgin'in söylediğine göre, bir insanın bir iki saat içinde ya da bir günde alabileceği 500 rad'ın üzerindeki radyasyon, öldürücü etki yapabilir. Bunun biraz altındaki dozlar ise insan yaşamının ileriki yıllannda çeşitli hastalıklara yoi açabiliyor. Dr. Elgin, "İstanbul ve Türkiye üzerinden geçen bulutun arttırdığı radyasyonun ancak 56 milirem olduğu belirtiliyor. Bunun insan vıicudunda kötii bir etkisi olmaz" diyor. (Baştarafı 1. Sayfada) ü. Geçtigimiz yıl kontenjanlan arttırmadık. Bu yıl da arttırmayacagız. 140 bin 153 ögrenci alacagız" dedi. Bu sayıda herhangi bir artış olmayacağmı kaydeden YÖK Başkanı, bu yıl 89 yeni yükseköğretim programının acıldığını, bunlann 48'ıni iki yılIık meslek yüksekokullannın olusturduğunu dile getirdi. YÖK Başkanı yeni açılan 25 yeni 4 yıllık öğretim programında turizm işletmecilik, otelcüik, tıbbi biyolojik bilimler, bilgijayar, fizik tedavi, rehabilitasyon gibi bölümler olduğunu söyledi. Açıköğretimde 600 kişilik kontenjan antınmına gidilirken güzel sanatlar bölümlerinde de 2 bin 855 kişilik arttırıma gıdildığı YÖK Başkanı tarafından belirtildi. Çeşitli alanlarda bu yıl 3 bin 500 kişilik kapasite daraltılmasına karar verildiğini anlatan Prof. Doğramacı, bunların üzellikle hukuk fakülteleri ve sosyal bilim veren bölümler olduğunu vurguladı. İTÜ'deki kontenjan daraltılması yanında, hekim ihtiyacının göz önunde lutularak ııp faküJteleri toplamında da 393 öğrencilik daraltılma yapüdığını açıkladı. Unîversite DSP kardeş ve rakip parti (Baştarafı I. Sayfada) Gürkan, Rize II Kongresi'ndeki uzunca konuşmasında birleşme ve bütünleşme çabalarına değinerek, birleşme ve bütünleşmede, "eski geod başkan ve şu andaki lider" Erdal tnönü'nün çok önemli katkılan olduğunu belirtti. Gürkan, birleşme aşamasında partiden kopmaJar olacağını bekleyenlerin düş kınkhğına uğradıklanm, birleşme sırasında kopma olma yerine, partinin büyüyerek daha da güfiendığini kaydetti. "Bugün partimiz birieşme ve bülünleşme kanmnın alındıgı günden kal kal daha guçlüdur" diyen Gürkan, 6 aylık genel başkanlığı süresince kitlelere guven verecek bir üslup kullanmaya çaba harcadığım ve SHP'ye yeni kitlelerin kazanımının gerçekleştirildiğini anlattı. Birleşme aşamasından sonra SHP'nin çok önemli yerel seçim başarıları elde etüğinı kaydeden Gürkan, DSP konusunda pani adı kullanmaksızın şu görüşleri dile getirdi: "Rakip ve kardeş bir partinin bizim oylanmızı bölmesine bu kitleyi iktidar yolundan alıkoymasına imkân verecek hatalan yaptnamamız gerekiyordu. Eğer bu hatalan >aparsak, rakip ve kardrş parti güçknirse ve oyUnmı/ boKinürse, o zaman lum bu kitle, 10 yıllar boyu bir mücadelenia sonunda ana sütu kadar belaJ olan iktidar şansımızı kaybedebilir. Bunun için onlan kınnadan, kızdırmadan, öfkelendirmeden, ilmeden amma onların da bizi bolmesine izin venneden bu mıicadeieyi vürutmemiz gerekiyordu. Bugün rakip ve aynı zamanda kardeş parti sosyal demokratlann SHP çatısı altında iktidara dogru vühiyuşünü engelleyememektedir. Bu önemli bir aşamadır. Ama bu başan bizim için önemli değildir. Bu kendileri adına politika yaplıgımız kitkler için önemtidir. Ben o partiden güçlu olmuşum, 0 parti benden güçlü olmuş. bu hiç önemli değil, ama eger aramızdaki bu yanşma ve rekabet nedenivie sosyal demokrasiye gönüi vermiş insanlann iktidannı onlüyorsak o zaman biiyiik gunah işliyoruz demektir. Onun için bu giınahı ne kendimiz işlemek istedik. ne de bu günahı başkalannın işlemesine fırsat vermek istedik". l.NONÜ'NLN KO.NL'ŞMASI Başkanlar Kurulu Üyesi Erdal Inonü de Gürkan'dan sonra yaptığı konuşmada, birleşmeyi sosyal demokrat tabanın paniye sahip çıkışı olarak niteledi ve bu yolia demokrasiye de sahip çıkıldığım bildırdi. SHP'nin adım adım iktidara yaklaştığını, ancak bunun nedeni olarak ANAP'ın başarısızlığının gösterildiğini kaydeden lnönü, "Türkiye'de lek muhalefet partisi biz değiliz, ötekiler niye iktidara yakbşmıyor. Eger iklidann başansızlıgı ise. neden?" diye sordu. Erdal İnönü, Türkiye'de yasakların kalkması gereğini vurgularken de şu gö,rüşleri belirtti: "Türkiye'de artık yasaklı kişiler kaimamalıdır. Türk siyasetine uzun ytllar hizmet etmiş insanlann da anayasada bulunan yasaklarının kaldınlrnası icin girişimler başlatılmalıdır. Çünkii böyle yasaklar bizim kendimize güvensizliğimizden başka bir şeyi ifade etmez. Biz madem kendimize güveniyonız, halkımızın sag duyusuna inanıyoruz, öyleyse niçin korkuyoruz? Bazı insanlann siyasi partiler kurmaandan, herkes gibi siyasal partiye girmesinden. kavga elmekle bir yere vanlmaz. Eğer kavga etınek gerekiyorsa ortak bir düşman bulup hep birlikte kavga ederiz. Ama artık vasaklann kalkması zamanı gelmi^lir". ESKİ BAŞKAN SEÇİLDİ Yapılan seçimler sonueu delegelerden 52 oy lopiayan eski başkan Hasan Tuncer Türüt yeniden SHP Rize il başkanı oldu. AIİSİRMEN diyordu. BUGUN (Baştarafı 1. Sayfada) Adana'ya aylar sonra yağan yağmurla birlikte 1978'den beri ilk kez gelen Deraırel için "Demirel nerede, biz oradayız", "Müslüman Türkiye" sloganlan atılırken, hazırlanan çok sayıda pankarttan bazılan şöyleydi: "Baba aldattılar bizi", "Oyuoa geldik affet", "Demirel gdecek,Özai gidecek", "Demokrasi kahramanı Demirel", "Oy verdik ÖzaJ'a, ölmeden girdik mezara". "Ezan, bayrak diyen suçlu olur mu?", "Seçme hakkımız eBgeUenemez", "Vur kazmayı dajja Ferhat. çogu gilti azı kaidı", "Sen giddi perişanız", "Milü lider Demirei, vattn. millet seni bekler", "Demokratik ülkede siyasi yasak olmaz", "Ekmeksiz yasanz, hiirriyetsiz yasayamayız", "Seni sevmek bir sevda, sen sgmazsın yasaga." Çukurova'ya aylar sonra yağan saganak yağmur, "Demirel bereketi ile gtMi" şeklinde yorumJanırken, Adana'dan Şanlıurfa'ya kadar polisin olaganüstü güvenlik önlemi aldığı, çok sayıda sivil polisin yanı sıra, uniformalı polislerin de görev yapüğı gözlendi. Demirel'in uçaktan çıkışından itibaren Urfa'ya kadar gidişini sivü polısler video ile filme aldı. Güvenlik önlemleri yol boyunca da sürdü. Vc köy yoUarının karayoluna çıkışlannda biie polislerin nöbet tuttuğu görüldü. Demirel'in, Urfa gezisine kapatılan AP'nin Genel Idare Kurulu üyeleri ile 12 Eylül öncesi Bakanlar Kurulu üyelerinin çoğunun kaııldıgı dikkati çekti. Gezide çok sayıda eski parlamenter de vardı. tstanbul gezisini tamamladıktan sonra, dün sabah uçakla saat 08.20'de Adana Havaalanf na gelen Demirel, buradan Ustü açılan bir Mercedes'e bindi ve şapkasını sallayarak, Adana'nın içine girdi. Adanalı bir toprak sahibine ai( Alman plakalı lüks Mercedes'in arka plakasının yerine büyük hartlerle "DEMİREL" yazan özel bir plaka takıldı. Yaklaşık 1.5 saat süren ve adım adım yapılan Adana turunda, Demirel için yüzder. fazla kurban kesildi. Demirel'e DYP Adana İl Başkanlığı önunde bayrağa sarılı bir Kuran armağan edildi. Ve alnına kurban kanı sürüldü. Demirel'i karşılayanlar arasında DYP'lilerin yanı sıra Mehmet Yazar tarafma geçenlerin de bulunması dikkati çekti. DYP bü>13k kurultayı sırasında, Demirel'in aleyhine konuşanların bu kez Yazar'aleyhinde konuşması ilginçti. Adana'dan Ceyhan'a kadar E5, Ceyhan'dan sonra E24 karayolunda binden fazla otomobilden oluşan konvoy nedeniyle trafık tek yönlü kapatıldı. Ceyhan, Toprakkale, Osmaniye, Bahçe, Kömürler kavsaklannda karşılanan Demirel, Gaziantep'in içinden geçti ve Birecik üzerinden gece geçsaatlerde Şanlıurfa'ya gelebildi. yol üzerinde kimi yerlerde köylüler tarafından da karşılanan Demirel için .Adana'dan Şanlıurfa'ya kadar koçtan, danaya kadar bine yakın kurban kesildi. Demirel, Urfa'ya gidişini "özlem giderme" şeklinde nitelerken, eski AP"H parlamenterler, gördükleri coşkulu kalabahk karşısında "hedef. geçici 4. madde" dediler. Demirel, 350 küometrelik güzergâh boyunca, kendisini karşılayanlara haiır sormaktan ba^ka bir sey söyiemedi, konuşma yapmadı. Gazıantep çıkışından sonra tekrar yağmura yakalanan konvoy, Birecik'te olduğu gibi Suruç'ta da yağmur altında sınlsıklam olmuş yurttaslar tarafından karşüandı. Suruç'ta "Boynumuz bükük seni bekliyoruz" pankartıyla karşılanan Demirel'in konvoyu, Urfa'ya doğru daha da büyüdü ve il merkezine 20 kilometre kala, yine büyük bir konvoy tarafından karşılandı, yağmur altında deve kesilerek ve davuilar vurularak karşılanan Demirel, açıklanan programa göre I saat gecikmeyle saat 20'ye doğru, 11 saatlik yolculuktan sonra Urfa'ya geldi. Geceyi L'rfa'da geçiren Demirei, Balıklıgöl'de üç bin kişinin hazır buiunduğu akşam yemeğine de katıldı. UCURMUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Daha sonra da evtadım, 1889'da Paris'te toplanan "ikinci EnternasyonaT', bugunün işçilerin uluslararası biriik ve dayanışma gunü ilan edilmesini karariaştırdı. Şimdi de bizim arrtikomünist Türkiş, genel grev için karar aldı evladım. Bak yavrum, 1 mayısın komünistlikle bir ilgisi yok. Bütün NATO ulkelerinde rahat rahat kutlanıyor. Batıdaki burjuvalar senden daha mı akılstz? Yoooo.. "Uygariık" diye "demokrasT diye kavramlar var evladım. Onu yasak et, bunu yasak et.. olmuyor evladım. Sen şimdi aklını "İkinci Entemasyonal"e taktın değil mi evladım? O Enternasypnal senin dedtğinden değil evladım. O senin dediğin "Uçüncü Entornasyonal." Bak evladım; bir daha sorariarsa şaşırma: "Birinci EntemasvonaT' Marks ve Engels tarafından 1864'te Londra'da toptandı. "İkinci Entemasyonal" 1889'da Paris'te bir araya gelen Sosyalist Partiler Kongresi'nin adıdır. "Komünist EntBmasyonali" 1919 tarihinde Ljenin'in öncülüğü ile Moskova'da kurulmuştur. "İkinci Entemasyonal" demokratik sosyalizm akımlannın kaynağıdır; "Ûçüncü Entemasyonal" de Marksizm Lenlnizme uluslararası yaygınlık kazandırmak için toplanmıştr. Bu iki ideoloji ve siyasal gorüşun yollan çok ayndır evladım. Lenin, "Ikjnci EntemasyonaT\n göruşlerini benimseyenlere ateş püskürürdü evladım. Bugün NATO ülkelerindeki sosyalist ve sosyal demokrat partiler, "fkjnd Entemasyonann bir çeşit devamı olan "Sosyalist EntemasyonaT'e üyedirier. Sağcı partiler de "Avrupa Demokratik Birfiğr adlı enternasyonale katılııiar. ANAP da bu enternasyonale katılır evladım. Madem "anti komünisf's\n, bunlan öğren evladım. Niye bu kadar cahilsin evladım? Niye hiç okumuyorsun yavrum? Niye hiç okumadan, arastırmadan hep küfrediyorsun canım evladım? İsçiler arasında bugün uluslararası dayanışma pek yok evladım. Bu sözde kalmış. Ama birçok ülkenin burjuvalan arasında tam bir dayanışma ve biriik var evladım. Çokuluslu şirketler var evladım; yabancı bankalar var evladım; askeri paktlar var evladım. Sen evladım, niye önune gelene bilip bilmeden "komünist" diye saJdınyorsun evladım? Bak canım evladım; Leninizm "protetorye dtktatönuğu" duşüncesine dayanır. Proleterya diktatorlüğüne karşı olan, komünist olmaz. Olmaz evladım. Komünist olmanın koşulu bu. Herkes komünist olur mu evladım? Solun içinde bin tane akım var. Sosyal demokrat var, demokratik sosyalizm var, Avrupa komünizmi var, var oğlu var! Sen şimdi ılımlı bir sosyal demokrata "komünist" desen olur mu? Aydın Güven Gürkan, "1 maym"\an soz etti diye komünist sayılır mı hiç? Bak evladım, vallahi adama gülerier. Hele Avrupa'da bu konudan hiç söz etme, seni tuttuklan gibi ortaçağ müzelerine koyartar. Yapma evladım, biraz oku evladım; öğren, ondan sonra konuş evladım. Bir de "llbenalizm" var. Bunu ikiye ayıralım evladım: ''Siyasal HberaHzm" evladım, "ekonomik liberalizm" evladım. Sen evladım, şimdi 'Ekonomik liberalizm" iştiyorsun, ancak "sryasal liberalizm"e de karşı çıkıyorsun. İşte evladım, ekonomik liberalizm isteyip de siyasal liberalizme karşı oianlara "faşist" deniyor evladım. Sen "faşist" de olamazsın evladım. Faşizmin de ne olduğunu bilmezsin. Sen körkütük bir cahilsin evladım. Günün birinde evladım, sosyalist partiler de kurulacak ve "gul bahçesine girercesine" parlamentoya girecekler evladım. 1 mayıs yürüyuşleri de olecak evladım. Kimi, Marks'a dayanacak evladım, senin gibiler de Friedman'a... Demokrasi de bu değil mi evladım? NATO ulkelerinde hep böyle olmuyor mu evladım? Değil mi evladım? Niye böyle yapıyorsun evladım? Niye böyle yapıp kendini elaleme rezil ediyorsun evladım? Bir iki üçler/Yaşasın Türkler/Dört beş altı/Polonya battıA'edi, sekiz dokuz/Alman domuz/Onüç, ondört, onbeş, Amerika kardeeeş. Daha önceki oyununuz bu muydu evladım? Hadi biraz da derse çalış evladım... EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) da, sigara pakeönin kenanna. Bekler bizi, gkterbuturuz, bizbekleriz gelir bulur fısıfdar adım, kimliğini. Sıkılırken, bir elmayı ısınrken, uykuda düş arasındayken doğumunu muştular." Sonra bir başka yerde şöyle sürdürür Necatigil: "Bir tek şiiri, şiir yapmak için ömrünü harcayacaksın." Buyrukçu, rakı masasında dinler bu konuşmaları, bir ses alıcı gibi belleğine yerieştirir Balcıoğlu'nun, Bahar'ın, en başta da Necatigil'in sözlerini. Şöyle yazar bu konuda: "Parmaklarının arasında bir fabrika bacası gibi tüten sigaraya bakıyordum. Sigarayla parmafdan, giderek eli birbirine kaynaşıyordu. Uzun yıllar hiç değiştirmediği, değiştirmeyeceği, onsuz edemeyeceğibir dekordu bu... Necatigil'in art cektiğini biliyordum, ama acılanmn ülkesini bUmfyordum." Yasamdan kaçınlan zaman parçalan... Beyazrt'ta küçuk bif aşevinde Necatigil, Buyrukçu, Bahar ve A.Rahim Balcıoğlu arasında geçen 0 güzel saatleri 0 anda bizler de oradaymışız gibi yaşıyoruz. Budur zamana karşı koymak, budur kalıcılığı yakalamak... Buyrukçu'nun Çağdaş Yayınlan'nda yeni çıkan "Sayılı Günter"\t\\ okurken 'zaman' denen şeyin ne denli gorece olduğunu anlıyorsunuz. Böyle bir başka kitap da Kemal Sülker'in 'Savaş Yıllannda Bir Surgün'ü. O da Çağdaş Yayınlan'nın ürünü. Kemal Sülker, İkinci Dünya Savaşı'nda tutuklanan, hapislere atılan, sürgünlere gönderilen ilerici kuşağın bir kişisi. Yazar, gazeteci, sendikacı... Pek çok yere 'ikâmete memur' olarak gönderilmiş... Konya, Hatay, Tokat... Belleğine iyice yeıieşmiş sürgünlük günlerinin yaşanttsı. Yıllar geçmiş aradan, ama hepsi belleğinde, not defterlerinde... "Niçin İstanbul dışına atiltyordum? \aknz ben değildim. Abidin Dino, Lütfü Erişçi daha önce İstanbul dışına çıkanlmıştı. Benim tutuklandığım günlerde A.Kadir, Abidin Nesimi de tabutiuklardaydı. Hadi A. Kadir 'TebHğ1 adlı şiir kitabı için sürgün cezasına çarptınldı diyordum ya, beni niçin cezalandınyorlar?" Sonra 'boş ver" der kendi kendine... O sürgünlük yıllannı tatlı tatlı anlatıyor şimdi. Aradan uzun yıllar geçmiş, her şey masala dönmüş. Oysa Sülker 0 1940 yıllannda gencecik bir gazeteciydi. Kitabında anlattığı kadar dervişçe birtutumla mı kabullendi 0 acıları, 0 üzüntüîeri? Zaman korkunçtur, kişiyi de değiştirir, anıları da... Ğünlüklerle, başka bir deyişle güncelerie anılar arasındaki aynm budur işte. Biri zamanı tutsak eder, öbürü zamana tutsak olur. Yani belirli bir süre sonra yazılanlarla yaşanan birsüreçte kâğıda dökülenler hiçbir zaman eş olamaz. Hangisi daha dogVudur, hangisi daha çok gerçekleri yansıtır, bilemem. Buyrukçu'nun güncesi de, Sülker'in anıları da ilgiyle okunuyor, bizleri 0 geçmiş yılların içinde yasatıyor. Bu kadarı yetmez mi? CUNEYT ARCAYUREK (Baştarafı 1. Sayfada/ son dönemlerinde örgüte egemen, kalın enseiiler gümiş, yerini, içtenlikle bağtran, çağıran, Demirel'in otomobili peşinde koşan sade insanlar almıştu Bu görüntüden çıkan öteki anlam şuydu: "AP kapanlmışn, ama AP gövdesi yaşıyordu, canbydı". Süleyman Demirel'in 12 Eylül gunü Hamzakoy'a gütiği ilk günden başlayarak, uğraşageldiği, meyvesini toplamayı istediği sonuç buydu. AP gövdesi yaşamalıydL Şimdi bu uğraştnm olumlu sonuçlanm topluyordu. Eğer bu kalabahklan DYP organize ediyorsa örgütlenm'ış, kiıieieri devinime sürüklemişti. Yok eğer bu canlı kalabalıklar Demirel'in kişiliği ile bağlantılıysa bu manzaranın siyasal başka anlamları olmak gerekirdi. Ne çare, DYP'nin örgüı çalışmalanndan eski AP'liler fazla memnun görünmüyorlardL Daha doğrusu Zincirbozan'da Demirel' in adım koyduğu DYP, Demirelin yarattığı bu kiılesel numanı ne ölçüde oya çevirebilecekü? Bu noklada kuşkulannı dile getiriyorlardu İnsanın kafasım tırmalayan soru, elbette, Süleyman Demirel'in bu dizi gezilerle ne yapmak istediğinde düğumleniyordu. Kendisine sorulduğunda alınan yanıt, ülkenin taşını, toprağını, kuşunu, göğünü ve insanını özlemiştL Amacı onlarla kucaklaşmaktı. Bakmaym bu açıklamalara, Süleyman Demirel gibi her hareketini bir taktiğe, bir stratejiye bağlayan siyasetçiler, geleceğe dönük birplanı kafalannda yoğurmadan kolay yola çıkmazJar. Dün, "Susan Türkiye" diyordu, Konuşan Türkiye başladı. Bugünkü sloganı " Yasaksız Türkiye'L Bu dizi gezilerden sonra, acaba hangi siyasal aşamaya sıçrayacak? Asıl beklenmesi gereken olay bu. Hiç kuşku yok, bugünkü aşamada Demirel, yasağı zorluyor. Fakat, siyaset yasağının kalkmaması için egemen çevreler arasında "gîzli bir koaüsyonu" hesaba katıyor olmalu Amacı, herhalde aşama aşama yasaksız Türkiye'ye varmak olmalı. Halk kitleleriyle merkezdeki siyasetçileri zorlamak olmalı. (Baştarafı 3. Sayfada) yet gazetesi bir anrt yapmaya teşebbüs etse ne dersiniz?" Nadir Nadi'nin 11 Mart 1931 tarihli gazetede babası tarafından kamuoyuna duyurulan önerisi olumlu karşılanacak, özel bir kurul oluşturulacak ve sonunda Menemen'e bir Kubilay anrtı dikilecekti. Daha sonra Kubilay'ın 1926'da bitirdiği Bursa Oğretmen Okulu'na da bir bustü konacaktı. Benim çocuktuğumda okul kitaplannda ya "Devrim Şehidi" Kubilay'ın ya da Menemen'deki anrtın fotoğrafları olurdu. Universite yıllannda bizim kuşak "Devrim Tarihi" dersi okumuştur. Ben ve benim kuşağımın çocukları, gençleri, yurttaşları "Devrim Şehidi" Kubilay'ı saygıyla anardık. Bizim kuşak gençliği çoktan arkada bırakıp, orta yaşın sınırtarı belirsiz yıllannı birer birer tüketip, kaçımlmaz yaşlılığa doğru yol alırken, garip olaylar olmaya başladı. Toplumun belleği üzerinden kahredici bir silgi geçiriliyor, geçmiş unutturulup yeniden bicimlendirilmeye çalışılıyor, insanlardan sonra hani neredeyse sözcükler de tutuklanıyorlardı. Tutuklu sozcüklerin başında ise "devrim" geliyordu. Vartığını, Anadotu ihtilali (Anadolu Devrimi) de denen bir Kurtuluş Savaşı'ndan alan ve temelinde ümmetten millete (ulus) geçişi sağiayan Atatürk devrimleri bulunan Türkiye Cumhuriyeti'nde "devrim" sözcüğü tutukluydu artık. Bu hafta içinde bu yolda bir adım daha atıldı, yeni yönelişte biraz daha tırmanıldı. Uşak'ın Bozkuş köyünde ilkokul ek tesislerinin temeiini atma töreninde Müdür Tahsin Çetin, "Atatürk ve devrim şehitieri için sizleri saygı duruşuna davet adiyorum" sözleri üzerine T.C. Devieti'nin Uşak'taki valisi Nurettin Turan tarafından tören aJanından kovuluyordu. Daha önce de yasayı çiğneyen davranışlarıyla kendinden söz ettirmiş olan eski Çanakkale, günümüz Uşak Vaiisi Nurettin Turan "Atatürk ve devrim şehitieri" için saygı duruşu jağnsı karşısında kendini tutamamış ve "Ben burada devrimin sözünün geçmesini kabul etmiyorum. Bu tören devietin adına yapılmaktadır... Devrim sözü 12 Eylül harekâtından önseki dönemden kalma ve 6 yıldır unutulmuş bir sözdür" demiş. Aferin Uşak Valisi'ne, meramını pek güzel anlatmış ve her şeyi de açık açtk soylemiş, Işin daha üzücü yanı, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin bir öğretmenini bakın köyun muhtan Mehmet Dellal nasıl savunmuş: "Arkadaş namazında abdestinde bir öğretmendir." Bu hafta Uşak'ın Bozkuş köyünde Devrim Şehidi Kubilay bir kez daha öjdü. Bu kez onu öldürenler Derviş Mehmet ve avenesi değildi. Mustafa Kubilay'ın ikinci ölümünün sorumlularını hepimiz bılıyor ve görüyoruz. İste "Devrim Şehidi" Kubilay'ın 1986'daki ikinci ölümüde böyleoldu. VEFAT Derneğimizin üyesi, fedakâr, onurlu, saygılı insan VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Cemiyetimiz üyesi, değerli arkadaşımız OZDEN OZGELEN vefat etmiştir. 1942 yıiında doğan ve 1961 yıhnda Cumhuriyet gazetesine giren Özgeten İdari bolümde basınımıza emek vermiştir. Vefatı camiamızda üzüntü yaratan Özgeleo'in cenazesi 3 Mayıs 1986 cumartesi günil ikindi namazmdan sonra Üsküdar lskele Camii'nden kaldınlarak ebedi istirahatgâhına tevdi edilmiştir. Arkadaşımıza Tanndan rahraet, ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz. EMİRALİ SOLGUN'u kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Metris'teki Hüseyin'in, Cafer'in ve tüm tutukluların babasını, gelecekteki güzel gunlerimizin inancı ve coşkusuyla saygıyla anıyoruz. TLTUKLU VE HÜKÜMLÜ AİLELERİ V ARDDVILAŞMA DERNECİ GÖLCÜK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN (GAİPLİK İXANI) Dosya No: 1986/185 Gölcük Degirmendere Cilt 024/03, sayfa 55, Kütük sıra no l"63'te ııüfusa kayıtlı ve halen Gölcük Yukan Degirmendere köyünde ıkamet eden davacı Mehmet Kızı Emine Tezgel tarafından oğlu aynı köy aynı hanede nüfusa kayıdı Mustafa Sabri oğlu 1952 D.lu. SIRR1TEZGEL'in 1979 yıiında evden aynldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadığından gaipliğine karar verilmesini talep etmiş olmakla. gaip hakkında malumaıı olan kimselerin 1 sene içinde 1986/185 esas sayılı dosyasından bahisle mahkememize malumat vermeleri ve gaip de hayatta ise keza kendisinin de sağlık durumunu ve adresini bildirmesi ilan olunur. GAZETECİLER CEMİYETİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle