11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Japonya'da konut sorununa çözüm: Tavşan ahırları Japonya'da çalışan nüfusun yüzde 29'unu oluşturan üst sınıf3 ortalama bir işçinin hayal bile edemeyeceği haklara sahip. Çalıştıkları işyerlerinin emirlerine verdiği özel bir araba ve şoförle, akşamları en lüks lokantalarda firmalannın hesabına iş görüşmeleri yapabiliyorlar. MEHPARE BOZYİĞİT TOKYO Japonya, dünyanın ikinci büyük endüstri, Amerika ve Batı Almanya'dan sonra da dünyanın üçüncü büyük ticaret ülkesi. Bu nedenle Japon lann yaşam standartlannın da bu ticaret hacmine bağlı olarak yüksek olduğu düşünülebilir. Ama bu dış görunüm aldatıcı. Normal bir Japon inanılmayacak kadar küçük evlerde yaşamak zorunda. 100 metrekarelik bir evde ancak süper zenginler oturabiliyorlar. Bu zengin ailek r çocuklanıu üniversiteye gönderebiliyorlar. Hastalanıp hastaneye duşmek öyle her normal Japonun harcı değil. Hastanelerde tedavi ve emniyet masrafları normal bir Japonun karşılayamayacağı kadar yüksek. Araba kullanmak da, büyük şehir Tokyo'da kendi başına bir macera. KalabaJık ve dar yollarda, ortalama olarak saatte 15 km. hızla araba kullanabilmek kişi üzerinde hiç de olumlu bir etki yaratmıyor. Tum bu zorluklara rağmen özel bir sınıfın Japonya'da lüks bir yaşam surdürdüğünü unutmamak gerekli. tşte bu sınıf, koyu renk takım elbiseler içinde, omuzuna asılı, pahalı video çekicileri ile dış ülkelerde Japonya'yı temsil ediyor. Japonya'daki çalışan nüfusun yalnızca yüzde 29'unu oluşturan bu üst sınıf, ortalama bir işçinin hayal bile edemeyeceği haklara sahip. Çalıştıkları işyerlerinin ernirlerine verdikleri özel bir araba ve şoförle, akşamları en lüks lokantalarda firmalarının hesabına iş görüşmeleri yapabilen bu kişiler, eğer vucutlan kaldınrsa, gereğinden fazla 'saki' de (pirinç şarabı) içebilirler. Japonya'run bu seçme işçilerinin sahip olduğu imtiyazlar bu kadarla bitmiyor. Bu sınıf, ayda ortalama olarak 232.000 yen, yani bir milyon Türk Lirası kazanıyor. Bu maaşlara bir de bir aylık maaşın yedi sekiz katı yıllık ikramıyeleri de katmak gerekli. Aynca işyerlerinin malı olan, kiraları düşük evlerde de oturabilen bu üst sınıf, çocuklarırun eğitimini tamamlayabilmek için çalıştıklan yerden düşük faizle kredi de alabiliyorlar. Eğer aileden biri ölürse, bu kişilerin işyerleri cenaze masraflannı bile karşılıyor. Bu seçme işçilerin aynca yılda 20 gün izin yapma hakları da var. NORMAL İŞÇİLER Ama Japonya'da 24 milyon kişiden çok azı bu haklara sahip. Resmi verilere göre, normal işçiler, haftada altı gün çalışarak, ayda ortalama 225.000 TL. ile 450.000 TL. arasmda kazanıyorlar. Bu normal işçilerin yıllık ik•ramiyeleri ya çok az ya da hıç YENİ SAĞLJK BAKANININ tLK GEISELGESİ yok. Büyük bir çoğunluğunun yıllık izin yapmadığı bu işçi kesimi, Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun bir araştırmasına göre, "tavşan ahırian" olarak nitelendirilen, ortalama buyüklükleri 37.8 metre kare olan evlerde yaşıyorlar. Yakıt konusunda normal gelirli Japonlann kara kara duşünmelerine gerek yok. Çünkü birçok evde bugün bile küçük bir mangal şeklindeki geleneksel Japon sobalan kullanılıyor. Kış aylarında battaniyelere sarınarak, odanın ortasındaki bu mangalın çevresinde toplanan aile fertleri ısınma işini az masrafla gerçekleştiriyorlar. Gerçek ısınma işi ise, ağzına kadar kaynar su dolu, dikdörtgen şeklindeki, derin Japon küvetlerinde gerçekleştiriliyor. Yatağa girmeden önce ilk olarak evin erkeğı bu kaynar suya girerek vucudunu ısıtıyor. Sonra aynı kaynar suya girme sırası en büyük erkek çocuğa ve diğer çocuklara geliyor. En son olarak da evin hanımı, yine aynı kaynar suya girerek ısmıyor. Tabii eğer bu su soğumamışsa... Sahıbı Cunhııriyet Matbaacılık ve Ga^etecılık Tılık Anomm Şirkeıi adına Nıdir Nadi, # Genel Yayın Mudurü Hasın Omal, Muessese Müdurü Emiac LşaUıgil, Yazı Işlen Müdüru: Okay Gontnsin, # Haber Merkezı Müduru Yılçıı Baycr, Sayfa Duzenı Yönetmenı Aii Aar, • Temsılcıler ANKARA: Doftu. IZMlR Hikmrt Çctinkıy*. ADANA: Mchmct Meran. tsıanbul Habcrlerv. Retet Oı. Dtş Haberler: Ergun Bılcı, Ekonomı Osman Ulag*y. Kültür. Cdal Uster, Magazın: YalçiD Pekşca, Spor Danışmanı AbdulluuUr Y u c t l n » , Düzelıme: Refik Durba*. Araşıırma Şahia Alpay, tşSendıka: Şnknn Kcuaci, HaberAraştırma: Lfuk Gıldemir, # Koordınatör Ahmel Koralsan, # Malt Işler Erol Erknt, tdare: Huseyin Guıcr. Işletme Ondcr Çelik, Bılgı l 5 km Vail ln«l. O | l e 11.53 Ikındı. 14.46 Akşam 17.14 Yatsr 18 34 Basan ve Yayan. Ctnnhuriyrl Maıbaacılık ve Gazetecılık TA.Ş. Tıirk Ocagı Cad. 39/41 Cagaloglu, 34334 Ist, PK. 246lsıanbul. Tel 512 05 05 (20 h«), Tel«. 22246 • Burolar. Aakva: Zıya Gökalp Bulvarı tnkılap Sokak. No. 19/4. Tel: 33 II 4147, Tel« 42344 # tnnir H Zıya Bulvarı, 1352 Sok 2/3, Tel: 25 47 0913 12 30, Tetex: 52359 • Adaac Çakmak Cad. No: 134 Kal 3. Tel. 1455019731. Telex: 62155 TAKVIM 27 EMM 1986 lmsak: 4.56 Guneş 6 21 Işsiz ve 3 çocuklu babadan geçimini sağlayabilmek için çözüm: Böbreğimi satar sermaye yaparun ERHAN AKYILDIZ Çoğumuzun gozunden kaçan, gazete sayfalan arasına sıkışmış, küçük ilanlar vardır... Üstünkörü bakıldığında, kuru, birkaç sözcükten başka bir anlam taşımaz bu küçük ilanlar... Oysa, birçoğunun gerisinde dramatik bir yaşamöyküsü yatar... Perdeyi biraz aralamaya kalktıruz mı, yasamın acı gerçeği bir tokat gibipatlar yüzünüzde... Işte, bu tür ilanlardan birine, birkaç gün önceki Cumhuriyet'in sayfaları arasında rastladık. Sade, iki üç sözcükle bir telefon numarasından oluşan küçük bir ilandı: "Böbrek satılıkür. ARH( + ) 353 83 4 7 " 1laru okuduğumuzda önce, "Sapasağlam bir insan, nasıl oior da böbregini satar" diye düşündük. Sonra, böbreğini satılığa çıkaran bir adamm ne gibi sıkıntılar içinde olabileceğiyle ilgili çeşitli düşünceler dolaşmaya basladı beynimizde... Sonunda dayanamayıp açtık telefonu: Alo, satdık böbrek ilanınızla UgUeniyorum. Evet, telefon doğru, ancak böbreği satan biz değiliz. Birisi verdi, aksam üzeri uğrayıp yapılan başvurulan alıyor bizden. Telefonumuzu bırakıp, böbreğini satan adamdan gelecek telefonu beklemeye başladık. Ertesi sabah, erkenden çaldı telefon: Ben böbrek için anyorum... Aynı günün aksam üstü saat 16.00'da Sirkeci Gan önünde buluşmak üzere sözleştik... Üze Kazlarda radyasyon KONYA (a.a.) Av mevsiminin başladığı Konya'da kuzeyden gelen kazlarda radyasyon bulunması ihtimali avcılan tedirgin etti. Konya Srvı'/ Savunma Uzmanı Selahattin Türkaslan OM. muhabirine, kazlardaki radyasyon oranmı ölçebileceklerini ve bunun için gerekV cihazlann bulunduğunu söyle di. Avcılar kuliibü yetkilileri de, ilk avlanan kazlardaki radyasyon miktannın ölçtürülmesi gerektiğini belirterek avcılan uyardüar. Her gün rastlanan "satılık böbrek" ilanlarından birine başvuruyoruz. Sapasağlam adam, niye satar böbreğini? Randevulaşıyoruz ve buluşuyoruz. tlanın altından bir insanlık dramı çıkıyor. 41 yaşında, üç çocuğu var ve yeni bir yaşam kurmak için böbreğinden vazgeçmiş. Umut ediyor. "Alırım parayı, giderim küçük bir kente, böbrek parasını sermaye yapıp, bir iş kurarım belki." 41 yaşuıdaki 3 çocuklu baba, arkadafmız Akyddız'la. rinde ekose bir takım elbise ile gri bir kazak olacağıru söyledi telefonu kapatırken. Biz de kendimizi tanıtmaya çalıştık... Amacımız, önce böbreğini satan adanu bir ahcı gibi dinleyip, gerçek yaşamöyküsünü öğrenmek, sonunda kimliğimizi açıklayıp, öyküsünü gazeteye yazabilmek için izin almaktı... Telefonda konuştuğumuz, üzerinde iri kareli kumaştan bir takım elbise bulunan. orta yaşh, saçlan kırlaşmış adam saat tam 16.00'da Sirkeci Gan önüne geldi... Kolay tanıdık birbirimizi... " G a n n kafeteryasına oturalım" dedim ve sessizce yuriımeye başladık... Sessizliği, sorduğu, "Kendiniz için mi, başkasına mı alacaksınız böbreğim i " sonısuyla o bozdu... " B a b a m a alıyorom, k a n gruplannız da tutu>or" gibisinden bir yanıtla geçiştirdim bu sorusunu... Kafeteryada otunınca da, daha ilanı ilk gördüğüm anErhan sorusuna yanıt vermek yerine bir süre susmayı yeğledik... Sonra bir başka soruyla onun yaşamöyküsünün biraz daha aynntılanna girmeye çalıştık... Astsubayınış... Zorunlu görevini tamamladıktan sonra istifa ederek ayrılmış ordudan... Sonra iki büyük fabrikada çalışmış işçi olarak... Son çalıştığı yerden de birkaç ay önce ayrılmış... Üst üste birkaç iş değiştirdiğini öğrenince, "Neden bir işte dikiş tutturamadığını" soruyoruz. Açıkyüreklilikle yanıtüyor: "Mizacımdan, ya da askerlikten kalma bir alışkanlık olsa gerek efendim. Hakazlıklara, yolsuzluklara tahammül edemiyonım. Hep bu yuzden aynldım işlerimden. Yaş oldu 41. Şimdi de iş bulamıyorum, yaşlısın diyorJar..." Peki, ama niye böbrek satmak? Nereden geldi aklmıza? Bir süre önce gazetenin birinde 3.5 milyona böbrek aranıdan itibaren beynimi kurcalamaya başlayan o soruyu sordum: "Sapasaglara bir insan, nasıl olnr da satar böbreğini? Bıçak altına yatmak kolay mı öyle?" Yüzüme baktı uzun uzun... Ben, "Galiba gazeteci oiduğumuzu anladı" diye düşunürken, bu kez ondan uzun bir soru geldi: 41 yaşındasınız, bakmakla yükümlü olduğunuz üç çocuğunuzia bir karınız var. Çocuklardan biri 17 yaşında ve liseye gidiyor, öteki ortaokula, küçügii okumuyor... Eviniz lura, üsteiik aylardır işsizsiniz. Bakkala, kasaba, manava, eşe dosta olan borçlannu dağlar gibi birikmiş. Alacaklılar 'aç kurtlar' gibi yoInnuzu gödiiyor... İş bulabilmek için çaldığınız kapılar bir bir yttzönüze kapanmış... Şimdi efendim, soranm size, böyle bir dunımda olsanız siz ne yapardınız?" Biz böbreğini satan adamın bu yor diye bir ilan görmüştüm. Takılıp kalmış aklıma. Çaresiz kaldıgım günlerden birinde geldi aklıma. Önce saçma bir fikir gibi geldi, sonrodan benimsemeye başladım. Benim kayınbirader bir hastalık sonucu böbreğini aldımuştı. 810 senedir yaşayıp gidiyordu. Sonra sürttne süriine 80 sene yaşamışım neye yarar. Çoluk çocuğu adam gibi yetiştirerek, 1015 sene daha yaşasam yeter bana. Tek böbrek de götnriir herhalde... Peki, 33.5 milyon liraya istediğin yeni yaşamını kurabilecek misin?" Yeter efendim... Bir küçük kasabaya yerieşirim. Bir iş kuranm. Böbregim sermayem olur... Büyük kentte kalkılmıyor pahalüıgın, zamlann altından..." Ikimiz de bir süre susuyoruz. Konuşmaya başlayan yine o oluyor: Efendim, çok konuştuk, benim işim var. Alıcı mısınu böbrefime? Böbreğini satan adamın bu sorusu üstüne gerçeği açıkhyoruz. Gazeteci olduğumuzu söyleyip, "öyküsüBÜ yazıp yazamayacagmuzı" soruyoruz... Butun duşleri >ıkılmış gibi, bir hüzün çökuyor üstüne... Derin bir iç çekiyor: "Yazın efendim, yazın... Ama adımı ve fotoğrafımı açıkça koymaym gazeteye... Hanımla çocuklann baberi yok. Gizlice hastaneye yatıp ameliyat olacaktım. Bir de onlara rezil olmayayun..." Gözleri buğulu, kaçırıyor sürekli... Ben de bakamıyorum artık... Vedalaşıyoruz... THTnin kış tarifesi tSTANBUL, (a.a.) THY'nin kış tarifesi dün başladı. Yeni tarifede tstanbul'dan Bombay ve Stockholm'e, Ankara'dan Frankfurt ve Münih'e haftada bir gün direkt sefer kondu. Tarifeye göre, îstanbul'dan Atina, Frankfurt ve Münih'e her gün, Zünh, Roma ve Londra'ya haftada beş gün sefer yapılacak. Ankara'dan Amsterdam, Frankfurt, Köln, Münih, Amman, Cidde ve Tahran'a, tzmir'den Atina, Frankfurt, Köln, Münih'e haftada bir, Zürıh'e iki gun uçuş gerçekleştirilecek, Bu \ü hamsi RİZE, (ANKA) Karadenizli balıkçılar bu yıl hamsinin bol olacağı müjdesini verdiler. YıIm ilk hamsisini tutan Rizeli balıkçılar, kar suyu değmediği için balıklann "lezzetsiz" olmasına karşın, dığer balık fıyatlannıdOşürdtiğünüve kılosu 400 liradan satış rekoru kıı dığını belirttiler. Aziz Nesin: Üniversite, öğrenci içindir Bilar öğretim Merkezi'nde seminerlerin aralık ayında başlayacağını açıklayan Nesin, bu kurumu Bilkent'e karşı kurduklarım söyledi. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Bilkent Universitesi'ne karşıt olarak oluşturulması amaçlanan Bilar öğretim Merkezi aralık ayında öğretime başlıyor. Aziz Nesin Bilar öğretim Merkezi'nin tanıtımı amacıyla dun düzenlediği basın toplantısında, Bilar Öğretim Merkezi'nin amacının TürkiyeMe demokratikleşmeyi sağlamak olduğunu bildirerek, "Bizler demokrasi deyince yalnızca birçok partinin seçimlere katılmasını anlamıyoruz. Biz demokrasi teriminden demokratikleşmeyi anlıyonız" diye konuştu. Nesin konuşmasında Bilkent Universitesi'ne de çatarak, "Burada öğretim görecek olanlar avdın seçkini değil para seçkini insanlardır" dedi. Nesin, Bilkent 'in Türkiye'yi yönetecek kadroyu ayn olarak yetiştirmeyi hedeflediğini, bunun dışında kalan kitleleri ise ortalama bir eğitim düzeyinde tutmayı amaçladığını kaydederek, konuşmasını şöyle sürdurdü: "Biz bu anlayışa tamamen karşıyız. Bilkent'te para seçkini insanlar okuyacaktır. Yani bu anlavış, insanlar devlet içindir anlayışının bir üriınüdür. Halbuki bize göre devlet insanlar içindir. Bu mantık çerçevesi içerisinde üniversitelerin amaçlarını 'herşey öğrenciler içindir' biçiminde özetleyebiliriz." Nesin, Bilar Öğretim Merkezi'nden mezun olanlara birer sertifıka vereceklerini, aynca Bilar Öğretim Merkezi'ndeki çalışmaları ile araştmcı kafaiar yaratmayı hedeflediklerini de bildirdi. Nesin aynca Bilkent Üniversitesi'nin açılışına Devlet Başkanı ve çeşitli bakanların da katıldığını ve Türkiye'de gerçekten demokrasinin var olup olmadığını anlamak amacıyla, Bilar Öğretim Merkezi'nin açılışına da Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve çeşitli bakanlan davet edeceklerini bildirdi. Bilar Öğretim Merkezi'nde kayıtlar kasıın ayı boyunca sürecek, öğretim ise aralık ayı içerisinde başlayacak. Türk Dişhekimleri Birliği ANKARA, (a.a.) Türk Dişhekimleri Birliği yönetmelik taslağım ve odaları birleştırilecek illeri ve merkezleh görüşmek üzere olağanüstü toplandı. Türk Dişhekimleri Birliği 1. Olağanüstü Kongresi'nin açılış konuşmasını yapan Birlik Başkanı Yümaz Bügin, çağdaş uygarlık düzeyinde özlenen dış hekımliğine mutlaka ulaşılacağını kaydetti. Bilgin, "Dis hekimlerinin çahşmasıyla odalar, odalann çahşmasıyla birlikler, birliklerin çalışmasıyla daTurk dişhekimliği var olacaktır" dedı. Deniz taşımacdiğı anlaşması IIIUIU9MIVI permarkette sergiienen minî "mücevher motosiklet", her yaştan insantn ügisbtiçekiyor. 1,3 küo altm ve 1,5 kiloplatinle kaplanmış olan motosiklet, toplam 19 krat ebnasla süslenmiş. 30 an. uzmhiğundaki motosikltttn sadece ön farmda 10 ufak ebnas buhınuyor. Bunlardan biri 6 krathk bir ebnas. Mini motosikletin değerinin 1 müyon 900 bin dolar 0,5 mUyar TL) olduğu büdiriüyor. mntn<İkİPt Ja P° > n atnm Imkenti Ibkyo'da bir sü Türk T L şoförleri 32 gündür JK Macaristaırda grev yapıyor Türk TIR şoförleri, merkezi Rotterdam'da bulunan Stolk taşımaahk şirketinin yabancı işçilere karşı uyguladığı olumsuz politikayı değişürmek için Budapeşte'de kontak kapattı. Bir aydır arabalarında yatıp kalkıyorlar. BUDAPEŞTE Rotterdam'da bulunan Stolk taşımacüık şirketinin yabancı işçilere gösterdiği olumsuz politikayı değiştirmek ve sosyal haklanna kavuşmak isteyen 11 Türk TIR şoförü, 32 gündür araçlan ile birlikte Budapeşte'de grevlerini sürdürüyor. 22 eylül günü Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden geüp Budapeşte'de toplanan TIR şoförleri haklannı alıncaya kadar grevlerini surdüreceklerini açıkladılar. Budapeşte'nin Fekut Parkı'nda araçlan ile birlikte grev yapan Türk şoförlerin aynca Hollanda hükümetinden de birtakım istekleri var. Bu isteklerinin başmda, oturma hakkını elde etmek geliyor. Olay Hollanda'da büyük boyutlara ulaşırken meydana gelen tüm gelişmeler Türk şoförlerini destekleyen FNV yani Hollanda İşçi Sendikası tarafından Budapeşte'ye iletiliyor. Grev Budapeşte'nin yani sıra Istanbul ve Rotterdam'da da sürüyor. Budapeşte'de bulunan şoförlerin verdiği bilgiye göre, çalıştıkları Stolk fırması bu ülkelerde bulunan yetkililere çektiği teleksle kendilerini "TIR çalan hırsız" gibi gösteriyor. Ancak Budapeşte'de bulunan soförlere Macar yetkilileri bir hayli yardım etmiş. Ellerindeki transit vizeyle sadece iki gün kalma olanağına sahip 11 Türk Budapeşte'ye geldikten bir süre sonra polis tarafından yakalanmış. Kendileri yüklü bir para cezasma çarptırüdıktan sonra hemen Macaristan dışına cıkmalan istenmiş. Ancak Turkler bu karara uymamış. Hollanda'da bulunan işçi sendikası ise Macar yetkililerle ilişkiye girince TIR soförlerinin vizeleri de uzaülmış. Stolk firmasının adamlanmn TIR'lan çalma olasıhğmdan korkan şoförler, Macarlann kendüerine kalacak otel göstermesine rağmen arabalarında yatıp kalkıyorlar. Çünkü tspanya'dan greve katılmak için Budapeşte'ye doğru gelen bir TIR Türk şoförünün arabasıtıa Stolk firmasının adamlan tarafından el konulmuş. Mithat Sancak, Harnn Gerger, Nedret Aygün, Numan GüJtekin, Esat Karayurt, Mehmet Yaylaca, Selçnk Pala, Aknct Saygm, lorgay Taşkoparan, Ferhat Baynunogln ve Mehmet SarmJ adlı şoförlerin en büyük şikâyeti ise Budapeşte'de bulunan Türk Büyükelçiliği. Durumlanndan elcilik yetkililerini haberdar etmek isteyen, ancak çok kötü bir muamele gördüklerini beürten şoförler, "Ea büyük üzüntümaz Türk Büyükdçfligi'nuı bize gösterdiği kötü davTanış. Oysa gerek Macariar otson gerek Budapeşte'de bulunan Hollanda BüyükelçiUgi obun bize ber tnrlö yardımı gösterdL Ama Törk Büyükelcüigi'ne gittigimiz zaman bizi demir parmaklıklann arkasında karşılayıp "Bize mi sorup grev yaptmız" dediler. Bu hareket bizi moralman yıkt" şeklinde konuştular. Stolk firmasının arabalan ellerinden almak için Budapeşte'de bir avukat tuttuğunu söyleyen şoförler, buna karşı Macar sendikalannın da kendilerine yapılan basküan önlemek için Hollanda'daki sendikayla bağlantüı olarak çalıştığını ve her türlü yardımı yaptıklarını belirtiyorlar ve "Biz bn grevi hükamete ve işverene karşı yapıyornz. Hollanda hükümetiaden oturma hakkı, Stolk firmasından da sosyal haklanmızın normal olarak yerine getirilmesini istiyonız" diye ekliyorlar. Kristof KolomKım gemisinde 10'ukatil 12 sürgün vardı Dış Haberier Servisi ispanya'da arşivlerden çıkan belgeler "Kristof Koiomb'un Yeni Dünya'yı keşfi sırasındaki birçok bilinmeyeni günyuzüne çıkardı. Florida Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Eugene Lyon'un incelediği elyazması belgelerde Koiomb'un gemisi Nina'nın boyutlan, silahları, murettebatı ve yolculanna ilişkin bilgiler yer alıyor. Intemational Herald Tribune gazetesinde yer alan habere gore arşivdeki bilgiler 14951500 yılları arasına ait. Belgelere göre Koiomb'un ilk ve ikinci seferlerine katılan Nina adlı gemi daha sonra bakıma alındığı için üçüncü sefere katılmadı. Kayıtlarda Nina'nın orta direğinde 6 yelken bulunduğu ve 1258 kilo ağırhğında olduğu belirtiliyor. Malzeme listesinde ise G£M/A7JV MAKETİYLE Kristof Kolomb\tn Amerika'yı keşfiyle ilgüi belgeleri inceleyen Amerikah bilim adanu Dr. EugeneSyon, ı\ina adlı geminin maketiyle. ANKARA, (a.a.) Türkiye Bangladeş deniz taşımaahğı anlaşması Ankara'da törenle parafe edildi. Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ayhan Bolay ile Bangladeş Denizcilik ve İç Sular Ulaştırma Bakanlığı Musteşan Dr. Ekrem Hüseyin tarafından imzalanan anlaşma, iki ülke arasındaki deniz taşımacılığmm daha da iyileştirilmesini amaçlıyor. Anlaşma, Başbakan Turgut Özal'ın önümüzdeki günlerde Bangladeş 'e yapacağı gezi sırasında imzalanacak. Kuduzdan korunmak için başıboş kedi ve köpeklerle mücadele gerek ANKARA, (a.a.) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mustafa Kalemli ılk genelgesinde, ınsan sağlığını kuduzdan korumak için, başı tfoş kopek ve kedilerle surekli ve etkin bir şekilde mucadele edilmesi gerektığını bıldırdi. Bakan Kalemli, valıliklere gonderdîğı genelgede, sağlık kunıluşlarının kuduza karşı gerekli onlemleri almasını ıstedı. Genelgede, kuduz mucadelesmin başarıya ulaşmasında uzennde önemle durulması gereken esaslar söyle sıralandı: "CHdurulen hayvanlann, çevreye kudıi7 hastalığı etkeni olan virusu çeşilli vasıtalaria bulaştırmaması için, gommek >e>a >akmak suretiyle ortadan kaldınlması. İspanya'da arşivlerden çıkan belgelere göre Kristof Kolomb Yeni Dünya'yı keşfe giderken yanına 18 çiftçi, 50 silahşör, bir çilingir, bir de cerrah aldı. Belgelere göre Kolomb borçlannı ödeyebilmek için gezi notlannı satıyordu. . geminin 68 makarası, güvertesinde 6 kürekli bir cankurtaran botu, 100 kiloluk bir çapası olduğu yazılı. Yeni dünya seferine çıkan geminin silah listesi ise şöyle: Ağudan dolmalı tabancalar, 10 tane bomba, 54'ü uzun 20'si kısa olmak üzere 74 mızrak, 80 tane top ve 40 kilo kadar barut. Belgeleri inceleyen Amerikah bilim adamı Dr. Lyon, ilk sefere çıkmadan once Nina'ya 34 fıçı şarap, 7 ton ekmek, 2 ton un, 1 ton tuzlanmış domuz en, bol miktarda içme suyu yüklendiğini belirtiyor. Nina ve Santa Cruz adlı gemilerin 1498 yıhnda çıktıkları seferin yolcu listesinde 18 çiftçi, 50 silahşör, 1 rahip, 1 çilingir, 1 madenci, 1 cerrah, sürgune gönderilen cinayet suçlusu 10 kişi ile Maria ve Catalina adlı iki çingene yer alıyor. Bulunan elyazması diğer bir listede ise gemilere 113 kalem ilaç, ayva suyu, zambak kökü ve arsenik yüklendiği açıklanıyor. Dr. Eugene Lyon'un bulduğu ilginç bir belge de İspanya Kralı ile bir madenci arasında yapılan sozleşme. Bu sözleşmede madenci Paplo Beluis, Amerika'da bulacağı altının 10'da birini kendisine ayıracağını, geri kalanını da kral ve kraliçeye vereceğini belirtiyor. Dr. Lyon, Kristof Koiomb'un gezi notlannı altın karşıhğı satıp, bunlarla borçlannı ödediğini, aynca Koiomb'un gemilerinin bugüne kadar yapılan resimlerinin yüzde 50'sinin hayal urünu olduğunu belini>or. VAN, (a.a.) Bu yıl uygulamaya konan "Güney Van Projesi'' kapsammda yer alan köylerden yüzde 42 'sine elektrik verildi. Vali Özdemir Hanoğlu 'ndan alınan bilgiye göre, bugüne dek Gürpınar ilçesine bağlı 10 köy ve uç mezraya, Çatak ilçesine bağlı 14 köy ve 3 mezraya, Gevaş ilçesine bağlı 10 köye bir milyar 280 milyon lira harcama yapılarak elektrik verildi. Bu bölgede elektriği bulunan köy oranı yıl sonuna kadar yüzde 78'eyükselecek. 1987yılı sonuna kadar ise proje kapsamındaki köylerin tamamma elektrik götürülmuş olacak. Güney Van Projesi miicaılek ve konumuıda çok onemli >eri bulunan kuduz olması şiipheli kedi ve köpeklerin belli bir sure gozetim altında bulundurulmalannı sağlamak için her belediye ve muhtarlık tarafından yeterli kapasitede birer muşanede yeri yaptınlması, tlde çeşitli vaatalaria halkın kuduz konusunda eğitilmcsi. ozellikle ısınlan yerin ilk mudahaie olarak bol sabunlu su ile yıkanması, kuduzdsn şiipheli bir hayvan tarafından ısınl»n kişilerin derhal en yakın sağlık teşkilatına muracaat etmeleri gerektiğinin surekli vurguianması, Sahipli kedi ve köpeklerin kayıtlannın ve aşılannın vapılarak tasma veya benzeri bir şekiide isaretlenmesi." Yüksek öğretimde Ahnanca çabaları Baden Württem berg Meclisi 'nden geçmesi ve 9 Eylül Üniversitesi ile YÖK'ün olumlu bulması halinde, çevre mühendisliği bölümünde Almanca öğretime önümüzdeki öğretim yılında başlanacak. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ, Boğaziçi ve BilkentÜniversiteleriyle "Ingilizce yüksekögretimin" yoğunluk kazandığı Türkiye'de Almanca eğitim için harekete geçildi. 9 Eylul Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünün Almanca öğretim yapması düşünülüyor. Daha önceki yıllarda ortaya atılan, 9 Eylül Universitesi'ne bağlı Çevre Mühendisliği bölümünün Almanca öğretim yapması düşüncesi yeniden canlandı. Geçen aylarda konuya ilişkin olarak Federal Almanya'nın Stuttgart Üniversitesi ile bağlantı kurulduğu ve "ilke olarak anlaşüdıgı" öğrenildi. BadenWürttemberg eyaleti sınırlan içinde kalan Stuttgart Üniversitesi'nin Eyalet Meclisi'nin de kabul etmesi halinde, Çevre Mühendisliği bölümüne öğretim elemanı, araç gereç yardımı yapması bekleniyor. Almanca öğretim konusunda geçen aylarda Türkiye'yi ziyaret eden BadenWürttemberg yetkilileri ile baa göruşmeler olduğu, Federal Almanya'yı ziyaret eden YÖK yetkilileri ile de konunun bir kez daha ele alındığı bildirildi. Yine Çukurova Üniversitesi'nde ozellikle Ziraat Mühendisliği alanında işbirliği olanaklan arandığı, bu üniversitede de Federal Almanlann teknik yardım planı üzerinde durduklan öğrenildi. tlk aşamada tarım alanındaki uzmanlann ve mühendislerin bir araya gelerek Istanbul'da bir toplantı yapmaları bekleniyor. BadenWürttemberg Meclisi'nden geçmesi ve 9 Eylül Üniversitesi ile YÖK'ün olumlu bulması halinde, Çevre Mühendislrfi bölümünde Almanca öğretime önümüzdeki öğretim yıhnda başlanması düşünülüyor. Çevre Mühendisliği bölümü halen, Mühendislik Mimarhk Fakültesi'ne bağh olarak geçen yıl 52 öğrenciyi ÖSYS ile aldı. MatematikFen puanı ile öğrenci alan bölüm, uygulamanın gerçekleşmesi halinde ilk Almanca yükseköğretim örneği olacak. Organ naklinde aşama MOSKOVA (UBA) SSCB'de Baskır Otonom Sovyet Cumhuriyeti araştırmaalan, organ nakli için daha önceden istenen özelliklere sahip yeni organ yetiştirilebUecetini bildirdüer. Korunarak nakledilen dokuların eridiğini ve onlann yerinde yeni dokulann oluştujunu tespit eden Sovyet ara$tırmacılan doku karakterinin, organ özelliklerine bağlılığından harekette istenen özelliklere sahip organ yetiştirilebilecegira öne surduler. Böylesi bir durumda nakiedilen dokunun erımesi ve haslada doku jenerasyonu yüzünden oluşabilecek doku uyuşmazlığı tepkisinin konırol cdilebildiği beürtüdi. IZMtR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) İslam Konferansı Teşkilatına üye ülkeler arasında ticaret tercihleri konulu uzmanlar toplantısı Izmir'de süruyor. Toplantıda bir konuşma yapan Türk Heyeti Başkanı Bilge CankoreU "tslam ülkeleri ödemeler dengesi ve dış borçlar nedeniyle kendi aralarında licareti geliştirme ihtiyacı duyuyorlar" dedi. Ticaret tercihleri konusunda toplantıya katılan Iran, Endonezya, KKTC, Pakistan Fas, Moritanya ve Türkiye temsilcileri birer konuşma yaparak ülkelerindeki ticaret tercihleri konusunda bilgi verdiler. İslam Konferansı Teşkilatı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle