23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef ^ahıbı Cumhuri>el Maıbaacılık vc C.a/eıecıhk Turk Anonim Şırketı adına Nadir Nadi. 0 Oene! Ya\ın Viuduru Hasan t emal. Muessese Muduru: Kmine l>aklıgil. \a?ı l>len Muduru Oka> Conensin. 0 Haber Merkc/ı \la duru \al<,ın Ba>er. Sa\fa Duzenı \onclmeni Mi Acar, 0 Teınsıkıler \Nk \ R A MçınlİogaB.İZMIR Hikmrl <,>lınka>a. \DANA. MehımI Mercan. Servıs Şeflerı Istanbul Haberlerı: Rrha Ot, Dı$ Hahtrler Lrgun Baln, Ckonomı Osman Uaga). kulıur A>dın hmef, Maga/ın Yalçın Pekşen. Spor Danı>manı: Abdulkadır \ucelman, Du/elıme Refik Durtn^. Araştırma şahin Alpa>, kSendıka Şukran Kelencı, 0 koordınaıor. Ahntel Konıkan. 0 Malı I jlcr hrol K.rkul. llan. Ziva Krgene, Hjlkla llıskılcr' (jiıldcırn ko<,ar. Idarc Hus*>in <ıuırr. l>letme. Sadun Sonmez. Baidn ve Yoıai C umhuriyel Maıbaacılık ve Gazelecılık T A.Ş. Turk Ocağı Cad 39/41 Cagaloğlu Kıanbul. PK 246lsıanbul.Tel 526 10 00(9haO, Telex 22246 0 Burolar Ankara: ZıyaGokalp Bulvarı InkılapSokak No: 19/4 Tei 33 II 4147, Tel«\. 42344 0 l«nir: Halil Zıva Bulvarı No: 64/3, Tel 25 4"? 0913 12 3OTelex 52359 0 Adana: Çakmak Cad No 134 Kat 3. Tel 1455O19'31 Telev 62155 TAKVİM 2 NİSAN 1985 tmsak. 4.12 Guneş: 5.40 Oğle: 12.12 Ikindi: 15.47 Akşam: 18.36 Yatsı: 19.58 Büyükslçi / Dışişleri Genel Sekreten / Dışışleri Bakanı / CEN7V Genel Sekmteri / Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreıerı / Millı Savunma Bakanı / MilletvekilL U Haluk Bayülken Anlatıyor Cüneyt Arcayürek'in Röportajı Menderes olayından sonra elçiligi uçak korkusu sarmıştı Kıbrıs konusunun görüşüldüğü Londra Karma Komitesi'nde înziltere'nin Devlet Bakanı ünlü Profumo yeralıyordu. Çok kibar bir insandı. Ne yazık ki adı Christin Keller'le kötüye çıktı. Yaptığı en önemli hata bu ilişkiyi inkâr etmesiydi. Kabul etseydi belki siyasetten çekip gitmezdi. 3 (.. Adnan Menderes'in yazgısını simgeleyen bir olay. Londra havaalanının yakınlarında uçağı düştü. Başbakan kurtuldu, ayaklanndan asılı kalmıştı uçağın içinde, yarasız beresiz. Türkiye, Kıbns için antlaşmalann peşinde. Zürih'te Karamanlis'le buluşan Menderes, Kıbns Cumhuriyeti'nin temelini atan antlaşmalann ilkelerinde Yunan Başbakanı ile anlaştı. Londra'ya geliyor, uçak kazası.) "Londra'ya göreve atandjğım zaman, uçak kazası yeni olmuştu. Olaydan bir ay sonra, merkezden 'derhal Ankara'ya' gelmemi buyuran talimatı aldım. Büyükelçilikte öyle bir hava var ki, kimse uçağa binmek istemiyor, uçağa binilmesini istemiyor. Çocuklar, 'gitme uçakla' diyorlar. Kader bu! nasıl gideceğim? Başka yoldan günler sürer.. Londra'da uçağa bindiğim saatlerde, Londra uçak kazasının birinci ayıydı ve uçak o gün düşmüştü. Yağmurlu bir hava. Ankara'da, Fatin Bey beni hiç bekletmedi, hemen kabul etti. Bana karşı duygularını belli etmiyordu, ama özel kalemde karşılaştığım Semita Akbil, beni hemen kabul etmesinden sonra: 'Haluk Bey, siz Genel Sekreter olacaksınız' dedi. 'Yok canım, o kadar böyiitme' dedim. Bana söylediklerine göre, Bakan, 'Vazife gönnek böyle olur. Her şeyi yapıyor, kendi kendine talimatı da hazırlıyor, bize de tamamdırdemek kalıyor' diyormuş. Dışişleri o sıralar bugunkü Gümrük Bakanlığı'ndaydı. TürkAmerikan ilişkilerinin 150. yıldönümü varmış lstanbul'da. Fatin Rüştu Bey, beni de lstanbul'a götürdü. Ankara'da iken: "Haluk Bey, bu konuda benim için bir nutuk hazırlayın' demişti. Konumun dışındaydı ama inceleyip yazdık konuşmayı. Talat Benler bana, 'Yahu, boşuna çalışıyorsun, Fatin Bey boyle metinleri okumaz, çıkar orada konuşur' dedi. Benler'e, "Ne yapayım yani, görev verdi, yapmayayım mı' demiştim. Gerçekten, Fatin Bey hazırlanan metinleri okumazdı. İstanbul'daki toplantıda Fatin Bey, yazdığım metni aynen okumaz mı?... Herkes hayretler içindeydi, 'olacak şey değü' diyorlardı!' riciyelerinde siyasal planlama dairesi kurmuşlardır. Bana, ABD'yle ilgili dokümanlar vermişti, kâğıtlann yanlannda eski yazıyla notları vardı. 'İleriye dönük hariciye' fıkrini benimsemişti. Belki de bana yakınlığı bu nedenleydi. Biliyor musunuz, benim de Devlet Planı, şu veya bu konuda plan diye isteklerim vardır!' (Türkiye, 1960'ta imzalanıp yurürlüğe giren Kıbns antlaşmaları arasındaki 'garanti antlasmasıyla' 1974 'te Kıbrıs 'a asker gönderdi. Bu antlaşma, Türk ya da Rum toplumuna karşı taraftan gelecek saldırılar olursa, Türkiye, Yunanistan ve îngiltere'ye Adaya asker gönderme hakkım tanıyordu. Londra'daki göruşmelerde acaba ılginç yanlar var miydı, Fatin Bey, size 6/7 Eylül olâylarmdan söz etti mi?) "Hayır, benimle 6/7 Eylül olayı üzerinde hiç konuşmadı. Ama, Londra'daki göruşmelerde Rum temsilcisi Rossides'e bir 'oyun' oynadım." Haluk Bayülken: "Rossides'e bir oyun oynamak zorunluydu, aklıma bir şey geldi" dedi. Ama daha önce Londra'daki çalışma uzerine bilgi verdi: "Kıbrıs konusunda Londra Karma Komitesi'nde Türkiye temsilcisi olarak Mart 1959'da göreve başladım. Çalışmalar Temmuz 1960'a değin surdü. İki aşamah çalışma grubu vardı. Birinci grupta Ingiltere'den devlet bakanı olarak ünlü Profumo yer alıyordu. Çok kibar insandı. Ne yazık ki, adı Christin Keller adlı bir kadınla kötüye çıktı. Yaptığı en onemli hata, 'bu ilişkiyi' inkâr etmesiydi. Kabul etseydi, belki siyasetten çekip gitmezdi. Eşi SKANDAL'IN KAHRAMANLARI Skandal yüzünden siyaset hayatından çekilen Ingiltere'nin Savunma Bakanı Profumo ve ilişkide bulunduğu telekız Christin Keller. (Fotoğraflar. ARŞİV) Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla ilgili çalışmalar yapıyoruz. İşte göruyorsunuz, kocaman bir antlaşma bu. Yüz küsur madde. Daha önce Sir Helm ile anlaştım. Osman Örek zaten bizden. Rossides, bir madde üzerinde teklifte bulundu. Ben 'kabul ediyorum' dedim. Sir Helm, 'Türk delegesi kabul ediyorsa ben de' dedi. Osman Örek de, 'Kabul' dedi. Yunan delegesi de biraz duraksadı, ama 'evet'ledi. Rossides, yanındaki arkadaşlarıyla uzun uzun konuştu. Ve... 'Bu teklifi geri alıyorum' dedi. Kendi teklif ettiği madde üzerinde kuşkuya düşmüştu. Biz kabul ettiğimize göre, kendine aykırı düşecek bir unsur olmasından kuşkuluydu. Böyle bir tiple çalışıyorduk." Mjondra'ya göreve atandığım zaman, meşhur uçak kazası yeni olmuştu. Menderes'in bindiği uçak Londra yakınlarında düşmüş, Başbakan mucize kabilinden kurtulmuşiu. Olaydan bir süre sonra Ankara'dan "Derhal Ankara'ya gel" çağrısım aldım. Büyükelçiliği uçak korkusu sarmış, kimse uçağa binmek istemiyordu. Çocuklar "uçakla gitme" diye ısrar ediyorlardı. Kader bu, bir ay sonra kazanın olduğu gün ve saatie uçağa bindim. MürkA merikan ilişkilerinin 150. yıldönümü kutlanıyordu. Fatin Rüşîü Bey beni de Istanbul'a götürdü. Benden bu konuda bir nutuk hazırlamamı istedi. Konumun dışındaydı, ama inceleyip yazdım. ERKİNGROMİKO GÖRÜŞMESİNİIV TUTANAĞI Erkin: ABD ve Rusya aieyhimizde bir karar için ilk defa birleşti Moskova 31 Ekim 1964 Saat: 10.0011.30 KIBRIS KONUSU: Sayın Feridun Cemal Erkin, Kıbns konusunun 19541959 yıllarındakı safahatmı etraflıca anlattıktan sonra, Makarios'un: "Anayasa islemiyor, taditigerekir" bahanesiyle 21 Arahk 1963 tarihinde yarattığı buhran ve yapılan katliamm ve Türkiye 'nin Türk cemaatini korumak için mudahale hakkım kullanmaya teşebbüs zorunda kalmasını anlattıktan sonra şunları söyledi: "Müdahale etmek istedik. Siz ikazda buhındunuz. Amerika, fiilen mani olmaya kalkıştı. Bu suretle, ABD ile SSCB bizim aleyhimizde karar almak husunda ilk defa birleşmiş oldular." Sayın Erkin, devamla, sonra Londra Konferansı 'nda ıleri sürülmtiş olan Federasyon fikri hakkmda izahat vererek, "Bundan birkaç ay evvel, Bay Hnışçov, "Sovyetler Birliği'nde 15 devlet Federasyon halinde yaşıyor. Niçin küçük adada Türklerle Rumlar beraber yaşamıyorlar?" dedi. Eğer bunun manası Federasyon ise bu meseiede sizinle mutabıkız'' demiş, Yunanistan 'ın Adaya 10 bin asker sevkinden bahsettikten sonra, şöyle devam etti: "fiir miiddet evvel burada (Moskova) Kıbns Rum delegasyonu ile müzakereler yapıldığım ve anlaşmaya varıldığtnt gazetelerden okuduk... Şimdi Sayın Bakandan kabil ise iki hususta sual sormak istiyorum: Kıbns Rum delegasyonu ile yapılan anlasmanm mahiyeti hakkmda bilgi verilmesi mumkün mudür? Bay Hnışçov'un bahsettiğim beyanatı benim anladığım manada mıdır?" Moskova 31 Ekim 1964, Saat: 14.30 Sayın Feridun Cemal Erkin, Kıbrıs konusundakı izahatına devamla: Haklar ihlal ediliyor. Yapılan beynelmüel haydutluğa karşı, kimse sesini çıkarmıyor. Buna mukabil, Türkiye meşru hakları 1961 'den sonra başbakanlığa geldi. Başbakanlık doneminde iki ısyanla karşılaştı. 22 Şubat ve 21 Mayıs. Sanınm ıkinci Talat Aydemir isyanında, Paşa bakanlan çağırmış, Sarper, Paşaya gideceği yerde, gıtmiş evine, hatta Talat Aydemir'le ilışki kurmuş diye söylenti yaygındı. Size göre, Sarper'in ayrılış nedeni bu değil mıydi?) "Sarper'in böyle bir gösterı yapacağına inanmıyorum. Ailesine çok bağlı bir insandı. Bu nedenle o yorumu kabul etmiyonım. Mert adamdı. Ailesinın yanında bulunmak istemişti." (Kaçtı diyorlardı o sıralar?) "Katiyyen! İnanmıyorum böyle yaptığına, yazabilirsiniz bunu." (Peki, ama neden gitmedi tsmet Paşa'mnyanına?) "Evcimen bir adamdı. tkisı anlaşmış bir ailenin unsurlanydı. Kaçmak katiyyen yok. öyle bir adam (.. Türk Dışişleri bu müzakerelerin uç ayda tamam değildi o. Tanıdığım Sarper için imkân yok!' lanacağını varsaymamış mıydı?) (Sarper gitti, Feridun Cemal Erkin geldi. tsmet "Evet, ama bir yılda, 1959 mayısında bitti. HaPaşa iktidarda, siz?) riciye öyle duşunüyordu, fakat Fatin Bey üç ayda bitmeyeceğini söylüyordu.. Nitekun üç ay sonra "Erkin geldi. Fevkâlade titiz. Fevkâlade hassas. hanımla çocuklar geidı Londra'ya. Tambura teli gibi bir zat. Bana karşı büyük muMüzakereler bir eksiğiyle bittiği zaman, Ankahabbeti var. Çalışmalarımı beğeniyor, beni yakın ra'ya telgraf çektim. "Antlaşmalar imzalanacak buluyor. Bir NATO toplantısı için Paris'e gittik. hak geldi' diye bildirdim. Yalnız Adadaki İngiliz Feridun Cemal Erkin, Türkiye'den Fransız üsleri sorunu askıdaydı. lngiltere, iki üs için 240 Akademisi'ne üye olan tek kişi. Olağanüstu Franmil kare istiyordu. Makarios, "Versem versem sızcası var. O dönem diplomatlannın 'simgesi', 3538 mil kare veririm" diye direniyordu. 1930'lann, 1940'Iann. Ailesinde herkes müzisyen. Konu, 'üst düzeye' çıktı. Bugün Muhafazakâr Erkin keman çalıyor, rahmetli eşi şan söylüyor.. Parti'nin önde gidenlerinden Julien Amrj devlet Eşi kanserden öldü, çok severdi eşini, hiç unutbakanıydı. Lefkoşe'ye gitti. Makarios'la iki. üç madı Müzakereler bir yıl sürdü GROMIKO: Biz Enosis'i destekleyecek bir şey söylemedik. Sii. federasyon istiyorsunuz, biz de federasyon lehindeyiz, Bir meseiede ayrılıyoruz. Kuvvet kullanımının iyi netice vermeyeceğini söyledik. Bu meseiede kuvvet kullanılmasına taraftar değiliz. nı istediği zaman buna karşı geliniyor. Bu durum, SSCB'nin her zaman ifade ettiği, hak ve adalet hisleri ile kabili telif değildir. Böyle bir tutum, dürüstlüğe karşı haydutluğu tercih etmektir. Nazır arkadaşıma şu suali soranm: Sovyetler Birliği ile bir anlaşma imzalayan bir devlet bir müddet sonra, "Ben, bu anlaşmayı tammıyorum " derse, Sovyetler Birliği'nin tutumu ne olur? GROMİKO Çokfena olur. Biz bu hususta sizinle mutabıkız, fakat Makarios değil. ERKİN Yeni dünyada büyük devletlerin kurduğu bir nizam vardır. Netice itibarıyla, harp ve sulh ancak onlara bağlı. Bir raddeden sonra buyük devletlerin, "Artık dur" demeleri lazım. GROMİKOSovyetler Birliği, Kıbrıs'ta yalnız bağımsızlığı desteklemiştir. Enosıs lehıne hiçbır söz sarfetmedik. Bu itıbarla, göruşlerimiz arasında müşıerek bir zemin mevcut, muşterek noktalar var. IŞIKSovyetler Birliği'nin Enosis'e karşı oluşu şayanı memnuniyettir. Ancak, anladığıma göre, Sovyetler Birliği'nin niyeıleri ile tutumu arasında bırfark mevcut. Sovyetler Birliği, Enosis lehine söz söylemiyor, ama tutumları Enosis'in tahakkukunu kolaylaştırıyor. ERKİNAramızda mevcut muşterek noktalardan dolayi, Ankara'da Ryjov ve Voronin'e teşekkürlerimi ifade ettim. Şimdi bu muşterek noktalan bir kere daha birlikte tespit edip, müşt rek bir hattı hareket tayin etmeliyiz. Ben, büyük meselelerde So\ yetler Birliği'nin hareketsiz ve pasif kaldığım görmedim. GROMİKOBiz, Enosis'i destekleyecek bir şey söylemedik. Siz federasyon istiyorsunuz, biz de federasyon lehindeyiz. Muşterek temas noktalarımız var. Ancak bir meseiede ayrılıyoruz. Kuvvet kullamlmasının iyi netice vermeyeceğini söyledik. Bu me Rumlar mutlaka yan çizecekti ('Daldan dala' atlayıp amlan saptamak. Bir açıdan renkli. Fakat, Kıbrıs antlaşmalanyla ilgili gelişmelerin peşinde kalmak koşuluyla. Peki, Fatin Bey size Londra görüşmeleri için hangi 'talimatı' verdi?) "Rossides gibi bir Kumla birlikte çaüşırken Kıbns'la ilgılı ittifak antlaşmasının, hele garanti antlaşmasırun kısa sürede bıteceği yargısında değildim ben. Hele, bu antlaşmalar imzalandıktan, Cumhuriyet ilan edildikten sonra Rumların duracağına inanmıyorum. Fatin Ruştıi Zorlu da aynı yargıdaydı. Antlaşmalara rağmen, Adadaki Turklerin silah ve ekonomik bakımdan güçlendirilmesini istiyordu. Evet, evet!.. Benimle oturup, bunları konuşmuyordu, fakat ben Fatin Beyin böyle düşündüğünü anlıyordum. Hani: 'Gözlerimin içine bak, ne dediğimi anlarsın' diye bir deyim vardır ya, işte öyle. Gorüşmelerimizden ben böyle anlam çıkanyordum. Enerjik adam, anlıyordu insan. Ben de kendisine: "Bu antlaşmalardan ilk fırsatta yan çizecekler" diyordum. Nedeni de şu olacaktı. BM yasasının, sanınm, 103. maddesi, bu yasaya aykırı antlaşmalann uygulanamayacağını emrediyordu. Bunu öne surecelderdi. "Ne demek garanti antlaşması. Bu devirde ittifak antlaşmasını anlıyoruz, ama garanti antlaşması ne oluyor" diyeceklerdi. Ben diyordum ki: "Onlan kündeye getireceğiz, bu antlaşmanın da BM yasalanna uygun olduğunu metne ko>duracağız.' Anlattım, 'Tamam' dedi. Çok hoşuna gitti. Londra'daki muzakerelerde diğerlerine söylediğim kuralı koydurabildim. Ama, garanti antlaşmasına hayır!. Merkezden talimat istedim. İki seçenek vardı. Birincisi: Burada, işi kesmek!.. Madem ki, garanti antlaşmasını tehlikeye sokuyorsunuz, geçerliliğini kuşkuya düşurüyorsunuz, hiç yapmayalım demek gerekirdi. tkinci yol ise şuydu: Rumlan temsilen gelen Rossides'i sürekli sorularla zorlamak, ileride bu antlaşmanın geçersiz olduğunu öne sürdüklerinde, tutanaklardan sözle garanti antlaşmasını kabul ettiklerini BM'de söyleyebilmek! Ankara bu formülu kabul etti. Londra Büyükelçiliği'nde Karadayı adında bir telsizci vardı, talimat istemimi çeker, yanıtını getirirdi. Şifreyi getirirken istediğimin kabul edildiğini söyler gibi gulerdiTürk hariciyesinde 'siyasal planlamamn' kurucusu Fatin Ruştü'dur. 1959'da Namık Yolga'ya bu işi Fatin Bey verdi. 1960'ta o dairenin başına ben geldim. Zavalh, o sırada Yassıada mahkemesindeydi. Ben siyasal planlamamn başına geçerken, Selim Sarper de Dışişleri Bakaru'ydı. Bizden sonra birçok devlet, Almanlar, Hollandalılar, ha LONDRA'DA KIBRIS GÖRÜŞMELERİ Londra'daki görüşmelere Türk, İngiliz, Yunan, Kıbrıs Türk ve Rum temsilcileri katılmıştL Türk heyetine Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin baskanlık ediyordu. Erkintn solunda Haluk Bayülken, sağında ise Büyükelçi Zeki Kuneralp yer almıştı. Kıbns Türk kesimmin temsilcileri arasında Denktaş ve Osman Örek, Rum kesuninde ise Klerides ve Kipriyanu yer alıyordujBAYÜLKEN'tNALBÜMÜNDEN) Valeri Hobson adlı unlü bir aktristti. Bu kadın, ay bu konuda çarpıştı, durdu. eşi Profumo'yu sonuna değin destekledi. SiyasetBu aşamada Ankara'dan gelen telgraf kısa ve ten aynldıktan sonra Profumo ile mutlu yaşamozlüydü: "Sorunun nezaketi nedeniyle Kıbns antlarını sürdurduler." laşmalan imzalandıktan sonra merkeze dönün' di(tngiltere'depatlayan Profumo skandalı butün yordu. Gereksiz yere Londra'da mayıstan ağusdünya basınını gunlerce uğraştırdı. Devlet Bakatosa kadar kaldım." nı'nın, Keller adındaki 'telefon kııla' ilgisi orta(... Antlaşmalar ne zaman imzalandı?) ya çıktı, ama aynı kızın Sovyet Elçiliği'n"16 Ağustos 1960'ta Lefkoşe'de büyük torendeki yakışıklı birisiyle ilişkisi olduğu da öğrenil lerle..." di. Bir yandan seks, öte yandan 'gizü istihbarat' (27 Mayıs ihtilalinden iki buçuk ay sonra. Maolayı, Profumo skandalını serüven filmlerine do karios, 240 mil kareyi verdi mi?) nüştürmuştü. Bayülken, skandal ve Profumo üze"Hayır efendim, ne gezer! Ankara'ya bir telgrinde daha fazla konuşmayı istemiyordu. Öyleyraf göndermişti: 'Aldığım izlemme göre, taraflar se Rossides'e hazırladığı oyunu anlatabılirdı.) 100 mil karede anlaşacaklar' demiştim. Ne oldu "Bizim grubun üstündeki üst düzey komisyonbiliyor musunuz? Çok ilginçtir, Makarios'la usda Profumo, Yunan Büyükelçisi Sefentdis, Londler için 99 mil karede anlaşmaya vardılar. Tahmira Büyukelçimiz sevgili Birgi vardı..Bizim grupta nim iyi tuttu. Bu, bir seziş meselesi. Ne var ki, ise, Kıbns'ın iki toplumu, Osman Örek ile Rossi uluslararası'pazarlıkta da bir ölçu. Böyle sorundes, Yunanistan'dan Bitsios, onun yerine gelen larda cepten 'pat' diye bol verirseniz, o verdikleRufos ve Ingiltere'den Sir Knox Helm. riniz gider orada kalır. Zırnıkla vereceksiniz, zırBiz çalışıyor, sonuçlan 'yukanya' rapor ediyornıkla!" duk. Kekeme olan Rufos edebiyata düşkun bir zat(Bayülken, New York'taki zirveye giderken n. Zürih ve Londra antlaşmaları yapıldığı için ant Rum tarafına, Türk toplumunun verdiği odünlelaşma metinlerinde bunların dışına çıkamıyor. lnri aşırı mı buluyordu, Ankara'ya dönunce diplogiltere ile anlaşmazlığımız yok. Yunanlı da aşağı masidekı yaşamı nasıl bir yon almıştı?) yukarı aynı çizgide. Fakat Rossides?.. Rum tutu"Turan Tuluy yoktu, bir yandan Kıbrıs dairemunun dünyada nadir rastlanan bir örneğini vesine vekâlet ettim, ayrıca siyasal planlama daireriyor. Her şeye karşı çıkıyor, her maddeyi didik sinin başına getirildim. Üç yıl genel müdürlük yapdidik etmeye özen gösteriyor. Öyle bir davranışı tım, Sarper bakandı. İsmet Paşa'yla ters düştü, var ki, sanki o Kıbns'ın yegâne temsilcisi. aynldı bakanlıktan." Sonuç itibarıyla bu uğraşılan sökmüyor, sonunda bizim dediğimize geliyor. Fakat bu tutumuyla Sarper'in kaçtıgına inannııyorunı Rossides öyle can sıkıcı hale geldi ki, ona bir oyun oynamak aklıma geldi. Çünku her şeyden kuşku (..Ama Sayın Bayülken, Selim Sarper'in bakanduyuyor, kimi zaman kendi yaptığı tekliften bile. lıktan ayrtltşının başka öyküsü var. tsmet Paşa, Paris'te, Fransa Dışişleri Bakanı'yla Türk Fransız Dostluk Derneği Erkin onuruna bir akşam yemeği verecekler. Bakan, Turan Tuluy'la bana gelmemizi söyledi. Tulu>, uzun boylu 'Smokin getirmedira, buradan tedarik zor, boyuma uygun bulamam' dedi, yemeğe katılmaktan kurtuldu. Bakan bana, 'Senin boyuna göre smokin bulunur' deyince çaresiz kaldım. Avrupa Konseyi'nden donen Hamit Batu'yu buldum. 'Aman ağabey, ver şu smokini' diye rica ettim. Aldık, ama ne çare, pantolonunun iki yakası bir araya gelmiyor, bir çengelli iğne ile tutturdum. Ayağa kalktım. Cimnastikçi gibiyim. 'Gögüs ileride, kann iceride.' 3040 kişilik bir yemek. Fransız bakanın bir yanında Erkin, ote yanında ben oturuyoruz. Nefıs yemekler gelıyor. Yiyemiyorum. Çok yersem pantolondaki çengelli iğnenin açılıp saçılmasından korkuyorum. Bir ara Fransız bakan bana döndü: 'Siz çok az yiyorsunuz' dedi. Daha çok yemem için kışkırtıyor. Olacak gibi değil: 'Sayın Bakan, diplomatik sir olarak kalması koşuluyla size bir şey soyleyecegim' dedim. Çok ilgilendi: 'Bir lokma daha yememe imkân yok.' 'Ama neden?' 'Pantolon' dedim ve smokin öyküsünü anlattım. Fransız bastı kahkahayı. Erkin 'Neymiş, ne>miş?' diye sıkıştınyor. Sonunda iki bakan arasında 'pantolon sırn' anlatıldı. Erkin, ellerini havaya kaldırmış, kahkahalarla guluyordu. Pantolon açılıp saçılmadı!" ERKİV: Yapılan beynelmilel haydutluğa karşı kimse sesini çıkarmıyor. Buna mukabil, Türkiye meşru haklarını istediği zaman karşı geliniyor. Bu durum SSCB'nin her zaman ifade ettiği hak ve adalet hisleri ile kabili telif değildir. Böyle bir tutum, dürüstlüğe karşı haydutluğu tercih etmektir. selede kuvvet kullanılmasına taraftar değiliz. ERKİNBiz hiçbir zaman kati hal şeklini kuvvetle elde etmeye çalışmadık. Biz, ancak Türkleri katliamdan korumak için kuvvet kullandıkSabır ve sükunetimiz takdirlekarşuanmıstır.Mesele, Birleşmiş Milletlere götürüldü. Bunlar orada antlaşmalann mevcut olmadığım ileri sürdüler. Acaba, antlaşmalann yenileriyle değiştirilinceye kadar baki olduğunu birlikte müdafaa edebilir miyiz? Yeni bir anlaşma ile yeni bir nizam kuruluncaya kadar, halihazır nizamın değiştirilemeyeceğine inanıyoruz. Rumlar, selfdeterminasyon istiyoruz, diyorlar. Fakat müstakil Kıbns devleti selfdeterminasyon ile teşekkül etmiştir. GROMİKOFederasyon hakkmda Makarios 'a bir plan teklif eıtiniz mi? ERKİN Teferruatını gorüşmedik, çünkü prensibi Makarios reddiltı. Arabulucu Tuomioja'ya teklif ettık. GROMİKOKıbrıs'la ilgili antlaşmalann yapılmasına, Sovyetler Birliği kanşmadı. Sovyetler Birliği'nin fıkri sorulmadı. Eski antlaşmalann iyi veyafena olup olmadığım bilmiyoruz. İstediğimiz, iki cemaatin iyi geçinmesidir. ERKİNKıbns meselesi, 1958 senesinde Birleşmiş Mille götürülduğunde, Sovyet delegasyonu da mevcuttu. Birleşmiş ,.aletler, "Meseleytaranızda halledin" dedi. Antlaşmalar, Birleşmiş Milletler'in vermiş olduğu karar üzerine yapıldı ve bu antlaşmalar Birleşmiş Milletler'de tescil edildi. Bu tescil neticesi anlaşmalar meriyete girdi ve Kıbns bağımsız oldu. Buna bizzat Birleşmiş MUletler'ldeki Sovyet delegasyonu şahit oldu. Antlaşmalann, iyiliği veya kötülüğu, onlan tatbik edenlere bağlıdır. Bugünkü meşum durum anffaşmalarda mevcut olan hükümlerden değil, antlaşmalann tatbik edihnemesinden ileri gelmiştir. Rumlar ve Yunanlılar, Birleşrriş Milletler'de "autodetermination" is(Arkası 13. Sayfada) SCRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle