Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lerin güvence altına ahnması sorununu da beraberinde getirecektir. Dernek kurma, toplanma hak ve ozgürlükleri Anayasa'ya girer. Osmanlı çokulusluluğu içerisinde ayrılıkçı milliyetçi dernekleşme yasaklanır. Balkancılık özlemlerinin dernek adı altında birikime dönüşmesi onlenmek istenir. "Cemiyetler Kanunu"na sınırlayıcı hükumler konur. Bu sınırlamalar yanında "Siyasal Partiler" hukukunun Türkiye'de gelişmesini etkileyen İkinci Meşrutiyetin sıkıyönetim uygulaması da vardır: "İkinci Meşrutiyet dönemi boyunca dernek kurma hakkına ve tüm kamu özgurlüklerine asıl sınırlamalar sürekli olarak uygulanmış olan "Sıkı>onetim"den gelmiştareke dönemine kadar sürecektir." AYRILIKÇI EYLEMLER "Işkodra'dan Basra Körfezine" kadar uzanan Imparatorlukta ayrılıkçı eylemlere, siyasal parti kuruluşları ile çete, komite hareketlerine, etnik ozelliklere, bunların imparatorluğun parçalanmasındaki rollerine buyük yer ayrılır Tunaya'da. Siyasal partilerin, kendilerini yaratan iç ve dış koşullann etiketlerini taşıdığı, dış sorunlarbüyük devletler ilişiği üzerinde durulur. Ve şöyle der Tunaya: "Bugün bile aynı koşullar varmışcasına çalışanlan yok degildir." İç sorunlar, dış sorunların yönlendirmesi olarak görulür. Balkan ihtilalci örgütleri, cemiyetleri tek tek ele alınır ve gösterilir ki: "Büyük devletlerin yayılmalarını saglayıcı ideolojik akımlar Balkanlan bir Babil kulesine çevirmiştir... Dış güçler bu noktada devreye girer." İdeolojik doktrinlerin kol gezdiği bu ortamda Osmanlı ideolojik doktrini "lslamcılık"tır. Daha sonraları, 1911 'de "Türkçülük" ön sırayı alır. Ermeni, Arap sorunlan güce erişir. Özgürlükçü ve Meşrutiyetçi akımların kalkış noktası görulen mason orgütleri ile değişik bir sosyoekonomik durum gosteren Kürt sorunlan ayrı bir değerlendirmededir Tunaya'da. Bu dönemin siyasal tarih oykusünden alınacak çok şey var; bilim adına, politika ve politikacılar adına! Burada bu dönemin bazı kesitleri gösterilebildi. Elbette bu yapıtın geniş kapsamlı bir değerlendirilmesi yapılacaktır. Ben sadece imparatorluktan gelen bir demokratikleşme sürecine bilimsel verilerle yaklaşan değerli bir incelemeyi, özellikle bu döneme yeterincegirmek isteyeceklere tanıtmaya, müjdelemeye çalıştım. Yazarın önsozünde "sevgili öğrencilerine, dünyanın bütün iyi insanlarına ve herkese" gonderdiği "selam"ı, üzerimde bırakmayarak seslendiği kimselere ulaştırmak istedim. Hepsi o kadar. TOZLAR İÇİNDE BİR DEKAN Genç kuşaklara bir anı: Nimet Müftügil, eşinden kalan kitaplan Istanbul Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne bağlşlayacaktı. Tunaya'ya gittim. 1982 başları, daha dekan. Her saati dolu, sıkışık olduğu anlaşılıyor. Kitapları aldırtması isteğim üzerinde durmayıp, randevulann hepsini yanımda iptal etti, ertesi günü iki görevli ile beraber kendisi geldi; işin gecikmesini pek istemiyordu. Raflardan tozlu kitapları indirmeye başladık. Büyük bir şevkle seçiyor, arabaya gönderiyor, önemli gördüklerini kollan arasına sıralayıp kendi taşıyordu. Toz ve ter içinde kalmıştı, ama sevinçliydi. Hava karanrken, Fakülte'ye gidecek kitaplar da bittikten sonra, aynldı. Ertesi sabah, Fakülte'de yerlerine konulacak kitaplara bakarken aynı şevk vardı yüzünde. O fakültenin seçkin bir ekip elinde, nasıl ulaşılması güç bir bilim tutkusuyla ve ne büyük bir özenle kurulduğunu görmüş olanlar, Tunaya'nın duyduğu mutluluğu yadırgamayacaklardır. Bunları niye anlatıyorum!... Genç kuşaklar bilsin diye. Aşk olmayınca meşk olmaz. Bilim, özverisizlerin, kendini adamamışların hara degildir. Sayfalar doldurup "gün doğarsa gündüz olur" demek de bilim degildir. Bunun için diyorum; okumalı Tunaya'yı(•) Tarık Zafer Tunaya: Türkiye'de Siyasal Partiler, Cilt I, Hürriyet Vakfı Yayınlan, 668 sayfa, 2500 lıra Türkiye'de Siyasal Parftiler Prof. Tarık ZaferTunaya bu kitabında,Anayasal düzenin, haklarm, özgürlüklehn tanındığı, ama hemen yok edildiği, ardı arkası kesilmez sorunlarm koca imparatorluğu silkelediği, 19081918 dönemini ayrıntılarıyla anlatıyor, belgeler veriyor. PENCERE 7 MART 1985 "Dolar Bizi Soyuyor?" Ortaçağ'da Avrupa'dayız Bilimsel düşünce yok, kilisenin buyruğu var. İnsanoğlu soruyor: Taş boşlukta neden düşer? Ağırdır da ondan... Soruyu lafla yanıtlamak, yanıtlamak mıdır? Yerçekimi yasasını 17'nci yüzyılın ikinci yarısında Nevvton butdu. Çok değil, insan üç yüzyıl öncesine değin taşın boşlukta neden düştüğünü bilmiyordu. Şimdi başımızı göğe kaldırdığımızda vızır vızır uçakların dolaştığını görüyoruz. Daha yukarıda uydular var. Bir gün ola ki başımıza taş değil, uydu yağar. • Beş yıldan bu yana Türk Lirası'nın değeri 10 misli düştü, Amerikan Doları'nın değeri 10 misli yükseldi. Neden? Meraklı olanlar soruyor: Lıra neden düşüyor? Dolar çıktığı için.. Dolar neden yükseliyor? Lira düştüğü için... Laf ola beri gele... Ayda bir akaryakıt fiyatlarına zam yapılıyor: Neden zam yapıldı? Dolar yükseliyor. Kilisenin buyruğu mu bu? • Kilisenin buyruğu değil; ama, bu ış bir başka egemenliğin buyruğuyla yürüyor. Kimin buyruğuyla? Doların üzerinde kimin buyruğu olduğu yazılıdır. Bir yeşil dolar alın!.. Üzerinde ne yazıyor: "Amerika Birleşik Devletleri." Ve bir şey daha yazıyor: "Federal Reserve Note." Kâğıt paraya banknot demez miyiz? Dolar, Federal Reserve'ın banknotudur. Federal Reserve, ABD'nin Merkez Bankası'dır; yeşil kâğıdın üzerine paranın değerıni o yazar, imzayı da basar Bu, bir buyrultudur. Ancak iş o kadarla kalmaz, buyruğu verebılen güç, Amerikan Dolarının faiz oranını da saptar. Kaç zamandır öteki ülkeler Amerika'daki faiz oranlarının düşürülmesini istiyorlar. Reagan diyor ki: OlmazL Çünkü ABD'nin çıkarı bu yoldadır. Doların yuksek faiz vermesiyle yeryüzü kapitalizminın balı, Amerika'ya akıyor, ABDde ekonomik bunalım bu yöntemle aşılıyor; ama Türkiye gibi ülkeler yoksullaşıyor. İş burada da durmuyor. Federal Reserve Bankası'yla doları denetleyen Amerikan egemeni, IMF ile (ki bu da ABD'nin kontrolü altında bir çeşit bankadır) Türk Lirası'nı da denetliyor ve diyor ki: Türk Lirası'nı dolara göre her gün ayarlayacaksın; sürekli devalüasyon yapacaksın!.. Bizim Haznedarbaşı Ekrem Pakdemirli, bunun ne demekolduğunu açıkladı: Dolar, Türk ekonomisinin 3'te 2'sini götürüyor; dolar bizi soyuyor." * Bu soygunun gerçek adı emperyalizmdir. Emperyalızm, çeyrek yüzyıldan beri Türk ekonomisıni dış güçlere bağladı; şimdi bizi soyuyor, sömürüyor. Haznedarbaşı Pakdemirli yakınıyor: 'Ayda birpetrole zam yapmak zorunda kalıyoruz. Bu, dolar karşılığı Türk parasını Türk milletinden almak demektir. Başka çaremiz yok" Türkiye, beş yıldan beri sözde enflasyon canavarıyla uğraşıyor; oysa gerçek canavar emperyalizmdir. İnsanoğlu yerçekimi yasasını öğrenemeden taşın boşlukta neden düştüğü anlayamadı; Türk insanı emperyalizmin ne olduğunu öğrenemeden Türk Lirası'nın neden düştüğünü anlayamayacak. • DÜNDAR AKÜNAL tstanbul Barosu Avukatlanndan Tarık Zafer Tunaya'nın "Türkiye'de Siyasi Partiler" adh yapıtı, 1952'de cıktığı zaman, ilk dikkati çeken belgesel ağırhğı yanında bilimsel niteliği oldu. Aynca yeniydi ve yüzyıl öncesinden başlayan bir dönemi (18591952) araştırıyor, inceliyor, anlatıyordu. Az zamanda Batıdan Doğuya, bilim çevrelerinde, Türkiye üzerine çalışmalar için temel bir kaynak olarak nitelendirildi. Bcrnard Lewis'in değinmesiyle "Eşsiz bir değerdeydi... Ve özgün düşünceler, yorumlar" getiriyordu; zengin belgeler koleksiyonu yanında. ZENGÎN VE CANLI KAYNAK Belgelik (arşiv) çalışmalarıru, Türkiye ve yabancı ülkeler elçiliklerindeki, kitaphklanndaki belgeleri, yapıtlan, yayınlan toplayan "Partiler" adlı yapıt, zengin bir canlı kaynak literatürüdür gerçekten. Adnan Adıvar, Rauf Orbay, Hamdullah Suphi, Agah Sırrı Levent, Nihat Reşat Belger, Ali Fuat Cebesoy'u da içine alan bu zengin, canlı kaynak, Meşnıtiyet kişilerinden oluşuyordu. Kendileriyle konuşulanlann birçoğunun "Partiler"in yayımlanmasında hayattayken onu görmüş olmaları ise, bu konuşmadan doğan metinlere ayrı bir tarihsel değer kazandırıyordu. Fakat Tunaya'nın kaynakları araştırması "Partiler"in yayımı üe sona ermedi, yeni bir biçimde sürdü: Yeniden tutanaklara, belgeliklere, elçiliklere, kitaplıklara girdi, çalıştı. Otuz iki yıl sonra da lizerinde, "Genişletilmiş ikinci baskı" yanh, beş cilt üzerine planlanmış kitabın ilk cildi olan "Türkiye'de Siyasal Partiler tkinci Meşrutiyet Dönemi (19081918)"i yayımladı.* Tunaya, bu kitabında Anayasal duzenin kurulduğu, haklann, özgürlüklerin tanındığı, sonra da düzmece bir demokrasi ile gidişin tersyüz edildiği, ardı arkası kesilmez sorunların koca imparatorluğu silkelediği, kısaca gece ile gündüzün ayırdedilemez olduğu bir dönemi (19081918) anlatıyor, tuttuğu, tutmadığı yönlerini gösteriyor, belgelerini de vererek. Tunaya, iç açıcı bir tabloyla girmekte Meşmtiyet'e. İkinci Meşrutiyet, yıllar yılı beslenen umutların, duyulan özlemlerin, yaşanan acıların bayram havasına dönüştüğü bir dönemi başlatır. "Türkiye'nin demokratik gelişmelerinde ileri ve yürekli atılımlarla doludur" bu dönem. Padişahla özdeşleşmiş bir istibdad yönetimi yıkılmıştır, Anayasa değişmiştir, kamu özgürlükleri gelmiş, toplanma, dernek kurma haklan tanınmıştır. Ne var ki bayram çok sürmez. "Osmanlı ülkesini bir bunalımlar dünyası"na dönüştüren olaylar başlar, birbirini izler. önce savaşlar yağmur gibı gelir. BosnaHersek, Yanya, İşkodra... Balkanlar elden çıkar, "Osmanlı Avrupası" Edirne'ye sıkışır, "Osmanlı Afrikası" yitirilir. Sonra Birinci Dünya Savaşı gelir gündeme. BUNALIMLAR DÜ.NYASI Ardı arkası kesilmeyen savaşlar boyunca, çok dağınık Osmanlı ülkesinde kıpırdanmalar, başkaldınlar görülür. Gelişen karşı milliyetçilik bilinci eyleme kayar. 31 Mart olayı, Padişahın tahttan indirilmesi, hükümet darbeleri, muhalif öldürmeleri, kabine düşüşleri, parlamento fesihleri, "halaskâranı zabitan" hareketi, Babıali baskını, misilleme nitelikli Sadrazam katli, sopalı, güdümlü ve gittikçe sağlıksızlaşan seçimler, "muvakkat kanun'Marla yönetim rejimi... "Bunalım dünyası"nda kendilerini gösterirler. Bu arada çeşitli düşünce akımları, siperlerine yerleşmektedir. E>ernekler, siyasal partiler ikisi de tek bir duzenleme içinde olarak kurulur. 1911 sonlarında "çığlaşmış muhalefet"in simgesi Hürriyet ve İtilaf Fukası, siyaset arenasında görünür. Meclis içindeki muhalefet partileriyle, dışındaki her renkten muhalifleriyle "Tüm muhalefet ırmaklarının döküldüğü bir göl" oluşturur bu parti. lttihat ve Terakki ise, koşulsuz egemenliğini, rakipsiz kendibaşınalığını surdürecek bir görunümdedir. Meşrutiyet'in ilanı özgürlük tir. Bu rejimle ordu, siyasal hayatın deneticisi ve siyasal iktidarın (İttihat ve Terakki'nin) vazgecilmez ortağı olmuş, siyasal iktidardaki askerîliği de sürdürmüştiir. tktidarmuhaiefet diyalogu bu olgunun etkisinde kalmıştır. Aynı şekilde siyasal hayatın çogulcu niteliği de zaman zaman yitirilmiş, >asa dışı olavlarla (suikastler, darbeler, öldürmeler) karşılaşılmıstır. Ve Meşrutiyet "düzmece" birdemokrasinin sığınağı olmuştur. Osmanlı parlamentosunda en ağır tartışmalann bir kısmı bu konu üzerinde yoğunlaşmıştır." Sınırlamalar ne olursa olsun, "Meşrutiyet siyasal hayatı"nın coğulcu niteliği Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesiye son bulmuştur, diyor Tunaya. Böylece muhalefet kendini hedef alan suçlamalarla parçalanacak, iktidann tasfiyesine uğrayacaktır. lktidar yalnız kendi "istediği derneklerin kunılmasına izin verecektir. Bu arada 19131918 arası hiçbir siyasi parti kunılmayacaktır... Sessiz yığınlar üzerine dayalı, tekçi siyasi hayat Mü OKTAY AKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN Sınav sonuçları açıklanmalı Ben, Çalıpna ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı Iş Teftiş Kurulu'nun 15.10.1984 tarihinde açmtş olduğu Iş Müfettişüği Yardımcılığı sınavına girmiş bulunmaktayım. Sınav giriş numaram teknik branş 337'dir. YetkiUler sınav sonucunun bir ay içinde belli olacağını bildirmelerine rağmen hâlâ bir sonuç alamadık. Sınav sonucunun belli olup olmadığımn yamtını alabilmek için Bakanlığa dilekçeler gönderdiğimiz halde cevabım dahi alamadık. Çoğumuzun askerlik tarihi gelmiş durumda. Eğer sınavı kazanıp da askere gitmemiz halinde durumumuz ne olacak? Saytn Bakan veya yetkilüerden ricamız bu konunun açıklığa kavuşturulmasımn sağlanmasıdır, REFİK FtDAN MADEN MÜHESDtSt BUCA uğruna 22 yılını vermiş bir öğretmen için? HA TtCE DOĞAN ŞÜKRAN ÇİFTLİK SOK. ŞAFAK APT. BAKIRKÖY/tSTANBUL öğrencilerin bazılannın tek, bazılarının bir kaç dersten basansız olmalandır. Böyle bir olayla ilk kez bu öğretim yılı içerisinde karşılaşılmıstır. Acaba başarısız olmak bu öğrencilerin kendisinden gelen bir sorun mudur? Yoksa bunlan başarısızlığa iten nedenler var mıdır? Bu soru, okul idaresine, fakülte dekanlığına ve tüm kamuoyuna sorulmalıdır. Sanınm bu sorunun yanıtını bulabilmek için okul binası, (sınıflan, sıralan, yemekhanesi, yurtlan), öğrencilerin kaldığı evler, öğretim görevli saytsı ve yetenek derecesi gözden geçirilmelidir. Bütün bunlar gözden geçirildiğinde sanınm, öğrencilerin neden basansız olduğu rahatlıkla görülür. Aynca bu yıl Gençlik Yılı'dır. Bu gençlik yılı lafta kalan bir yıl mıdır? BOLU EĞİTİM YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİ A.Kadir İçin "Ne kavga kaldı, ne zulüm, ne korku." A.Kadir de gitti işte. 68 yaşında. Güzel şiirler bırakarak ardında... Hayyam'ı.Horneros'u.Brecht'idilimizde konuşturan eşsiz çeviriler bırakarak... Karlı bir mart sabahı çıktı gitti. Bir şiirinde dediği gibi "Ne kavga kaldı, ne zulüm, nekorku. "Hepsi bitti. Çizgi çekıldi. Acılarla dolu bir yaşam sürmüştü. "Birçok vartalar atlattım" diyordu. "Uzun boylu yaşayamayacağımı sanırdım. Yirmi attı yirmi yedi yaşlarında Anadolu'da sürgünken kırk yaşına kadar bir yaşayabilsem başka bir şey istemem diyordum. Birçok vartalar atlattım, kahırlar çektim, kırkıma geldim, ölmedim. Kırkımda bir elliye varsam başka bir şey istemem diyordum. O sıralar günde dörtpaket cıgara içiyordum. Birkaç yıl sonra sağlığım bozuldu, cıgarayı birden kestim. Böylece ellime vardım, ölmedim. Bir altmışıma varsam başka bir şey istemem demeye başladım bu sefer. İşte görüyorsunuz altmışıma da vardım, gene ölmedim." Bir de yetmişine varsaydı! Yol bitti altrnış sekizinde... Bir yerde nasıl olsa bitecekti, sürgıt yaşanmıyor. Önemli olan boşuna yaşamamak, dolu dolu geçirmek gunlerinı; bir şeyler vermek, katmak, kazandırmak, hem kendine, hem çevresine, hem de topluma... Harp okulunun son sınıfına kadar gelmişti. Bir yıl sonra teğmen çıkacaklı. Okuyan, yazan, duyan, anlamak isteyen bir genç.. Suçtu okumak, şaiıieri sevmek, hele o şairier toplumun yerleşmiş düzenine ters düşmekteyse, hele hele, o genç okur harp okulu öğrencisiyse... 1938'de başına gelmedik kalmadı. Gözaltı, tutukluluk, mahkumluk, okuldan dışlanma... Bu kez hukuk öğrenimine başladı, ama sürgün cezası gelince onu da Emekli öğretmen: bitiremedi. Yıllar geçti sürgünlerde, yoksulluklarda... Kitaplar, çeviriler birbirini izledi: 1943'te 'Tebliğ', 1959'da 'Hoş Geldin Halil Haksızlığa Ibrahim] 1962'de 'Dört Pencere] Homeros'un 'İfyada'sı, daha 1 uğradım sonra 'Odyssea's\ (Azra Erhat'la birlikte); Hayyam'dan, Fikret ten uyarlamalar, daha başka şiirler, yazılar... Bu arada yaşam 1983 yıhna kadar ayn ayrı savaşı, geçim derdi... yerlerde çalıstık. Ancak yargı gücü ile Tekirdağ'da Yine de güvenliydi. sağlamdı yüreği, umut doluydu: "Ama birleşmiştik. Bu da fazla şunu da aklına ko Başımıza gelen bütün bu şeyler dürryada sürdürülmedi, 30 yıllık kıdemi olmamaktan daha iyi hem bizim için hasret falan da neymiş olan eşimi Tekirdağ'dan ki sen orda yıldızlara bakar dalarsın ben burda cıgaramı yarotasyon yapıyoruz diyerek kar dalarım işte olur biter" Her şeye karşın direnilecekti, daBingöl'e gönderdiler. Ben yanılacaktı: "Bu ne bitmiş yolmuş, deme bitmedik yol yok Tekirdağ 50. Yıl Ortaokul'nda Bu ne aşılmaz dağmış deme aşılmadık dağ yok Bu ne erişilmemiş ülkeymiş deme erişilmedik ülke yok • Kendini kapıp koy kaldım. Çocuğumun biri tstanbul Lisesi'nde, diğeri de verme." Ankara Üniversitesi'nde Düşünüyorum, 1938'de başına o acı olaylar gelmeseydi de okuyor. Biz bunu ilgili okuiunu bitirseydi. Bugün ordumuzun bir orgeneraliydi belki bakanlığa Uettik. Hiç olmazsa de... Ya da emekliye ayrılmış bir albay, bir yarbay... Kadir'in sıbenim tayinimi tstanbul'a nıf arkadaşları bugün nerelerde, hangi rütbe ve görevlerde? yapmalannı, böylece Yazgı denen bir şey mi var inanmamız gereken? Yoksa kişi kençocuğumun biri ile beraber di yaşamını kendi mi yönlendiriyor? Kadir de, o genç yaşlarda olayım dedim, ancak bir şiir, roman okumasaydı, yazmasaydı, dünyayı, insanları daha sonuç alınamadı, bir aile dört iyi anlamaya çalışmasaydı, bu acı serüvenleri yaşamayacaktı. parçaya bölündü. Benim Ama böyle oiması A.Kadir'i oluşturdu, yarattı. Bambaşka andurumumda olan bazı lamların insanı olacağı yerde şair Kadir oldu, bugüne yarına öğretmenlerin dilekleri yerine seslenenlerden biri... getirildi. Bu duruma fazla "Fazla bir şey yaptım diyemem. Övünemem yaptıklarımla. dayanamayarak emekliliğimi Hem verimimi değerlendirmek bana düşmez" diyordu. "Kafamia istedim ve 1984 mart ayında yüreğim uyum halinde kaldı hep. Düşünüyordum, ben bir insa3/3 'de iken emekli oldum. nım ve bir şairdim. Sorumluluklarım vardı. Bütün bu yolları ne Ancak bu kez bakanhk 3/3 pahasına olursa olsun yanp geçmeliydim, ayakta kalabilmeliyyerine 4/5 derecesinden dim." emekli işlemlerimi gördü. Yazın dünyasında tanıdığım en dürüst, en güvenilir kişilerBunun sonucu olarak hem den biriydi A. Kadir... Yaşadıkları ile övünmezdi, söz bile etikramiye de hem maaşta mezdi gereksiz yere... Kendine özgü bir şiir anlayışı vardı. Yübüyük zararım oldu. Bunun rekle akıl dengesıni kurmuştu. Kimseden yardım beklemeden düzeltilmesi için dilekçe yaşadı. Düzeltmenlik yaptı yıllarca. Çeviriler yaptı. Ekmeğini verdim, ancak bugüne kadar kalemiyle çıkarma savaşını sürdürdü. Yiğit bir şairdi. Yazın tabir yanıt alamadım. Saym rihimizde de öyle anılacak. bakanhk yetkilileri ne Evet, A.Kadir için "Ne kavga kaldı. ne zulüm, ne korku"... düşünüyor bu kutsal meslek Başarısızhğın nedenleri 198485 öğretim yılının 1. dönem sonunda Bolu Eğitim Yüksekokul'nda 120 öğrencinin kaydı silinmiştir. Kayıt silme nedeni ise bu OPERATÖR DOKTOR OSMAN ZEKİ ARTUĞ (TELCİ) Kadın Hastalıkları «e Doğum Uzmanı Yeni Muayenehanesinde Hastalannı Kabule Başlamıştır. Tel: 357 24 78 356 68 36 Adres: Kayışdoğı Cad. Yüksel Apt. D: 4 (Petrol ofisi karşısı) GöıtepeİSTANBUL ALEV ALATLI YASEMtNLER TÜTER Mİ HÂLÂ isimli romanını 8 Mart 1985 Cuma günu saat 1517 arası Nişantaşı Akademi kitabevi'nde imzalayacaktır. GORBON SANAT SERAMİK 1985 ilkbahar ve yaz koleksiyonu hazırladık. Yalnız özgün eserler üreten atölyemizde lO.sanatçı çalışmaktadır. Tüm yapıtlanmız imzalı ve tektir. Ozgün kültür mirasımız bize esin kaynağıdır. Bu koleksiyonumuzda, Osmanlı gümüşleri, Beykozlar, Istanbul yazmaları, Ege uygarhklan ve Çağdaş yorumlara yöneldik. Yapıtlanmız Gorbon Sanat atölyemizde 8 Mart 1985'ten başlayarak her gün görülebilir. BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN İLAN 984/432 Es. Davacı Karayolları Genel Mudurluğu Vekılı A\. Ibrahım Akkirış tarafından da\alılar Ha^an Pakıen ve Huseyin Pakten aleyhlerine açılan 6830 Sayılı Kanunun 17. maddesıne gore tescil davasmda da\alıların aşağıda açık adreslerine yapılan tebligatlann bila tebliğ olunduğundan 4.2.1985 tarihlı ara kararı gereğınce bila tebliğ gelen da\alılar adına ilanen lebligat çıkarılmasına karar verilmıştır. Davalılann mahkememizın 984'432 Es. .ayılı dosyasmın 17 4.1985 gunu saat 11.35'dekı duruşmasında hazır bulunmalan veya kendilerini bir \ekılle temsil ettirmeleri gelmedikleri takdirde H.İJ.M.k.'nun 509 \e 510 maddelerine gore gıyabında karar verilip hüküm tesis olunacağı ılanen (eblığ olunur. DAVALILAR: 1 HASAN PAKTFN Maksudıye Han No: 30 Eminonu ISTANBUL 2 HUSEYİN PAKTEN Maksudi>e Han No 30 Eminonu ISTANBUL Basın: 12824 DUYURU Sendikamız Genel Yönetim Kurulu 2 Mart 1985 tarihli toplantısında, Ana Tüzüğünun 2'nci maddesi uyannca sendika adresinin değiştirilmesine, karar tarihinden itibaren her turlü sendikal faaliyet ve çalışmalarını Meşrutiyet Cad. Toptaş pt. No: 249/9 Beyoglu/İSTANBUL adresinde sürdürulmesine karar vermiştir. Adres değışikliğimiz TÖBGIS uyelerine ve ilgililere du>xırulur. (TÖBGİS) Trikotaj, Örme, Boyama, Giyecek ve İplik Sana>ii İşçileri Sendikası TURK PARLAMENTERLER BİRLİĞİ GENEL BAŞKANLIĞFNDAN Gençlik yılı nedeniyle; 23 Nisan Bayramı'na asıl anlamını veren ve Büyuk Ataturk tarafından ilan edilen "Ulusal Egemenlik" ilkesinin ve felsefesinin gençlerimizce benimsenmesi amacıyla, birliğimiz aşağıdaki koşullarla bir yarışma düzenlemıştır: 1 Yarışmanın konusu şudur: (Yakın larihimizdeki olaylar dikkate alınarak; "ulusal egemenlik" ilkesinın ustunluğü esas olmak üzere, Turk demokrasisinın sağlıklı biçımde ya$amasınm, güçlenmesinin, devamlılık ve işlerlik kazanmasının sizce şartları nelerdir?) 2 Yarışmaya, yalnız universite ve yuksekokul öğrencileri katılabilir. 3 Yarışma yazılı ve sözlüdur. Yazılıda başanlı olan ilk 6 genç mulâkata çağrılacaktır. 4 Cevaplar daktüo yazısıyla 4 sayfayı geçmeyecektir. 5 Cevaplar en geç 1 Nisan 1985 günü saat 18'e kadar birliğimize ulaşmak uzere (Tilrk Parlamemerler Birlıği, Bayındır Sokak 14/34 Ankara) adresine taahhutlu olarak postalanmalıdır. Postadaki gecikmelerden sorumluluk kabul edilmez. (Cevaplara kısa özgeçmişle, vesikalık fotoğraf eklenmelidir.) 6 Yarışmanın birincisine 50.000, ikincisine 30.000, uçuncüsune 20.000r lira ödül venlecektir. Sonuçlar, 23 Nisan 1985 günu basınla duyurulacak, ödül alan ve beğenilen yazılar, Parlamento dergisinde yayımlanacakıır. BİZİMLE ÇALIŞIR MISINIZ? GENÇ VE DENEYIMLİ İÇ HASTALIKLARI UZMANI (Bay): 9.0016.00 KBB UZMANI DENEYÎMLI DIŞ HEKIMİ (Bay) Tam gün VE LABORANT Tam eun MERTER TEŞHİS KLİNİĞİ 575 25 96 575 00 61 BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NDEN BİLGİSAYAR PROGRAM KURSLARI Boğaziçı Universitesı Meslek Yuksek Okulu Teknik Programlar Bolumu'nun BASIC Bügisayar Programlama kursları, gösterilen aşırı talep sebebiyle yeniden duzenlenecektir. 18 Mart 1985 tarihinde başlayacak \e ikişer ay süreyle tekrarlanacak Basıc ve Ilerı Basıc kurslan ıçın kayıt yaptırmak ısteyenlerın en geç 15 Mart 1985 gunü mesai bitimine kadar aşağıda istenen belgelerle bıriikte ».ahsen muracaatları nca olunur. 3 Adet Fotoğraf 1 Adet tkametgâh 1 Adet Nufus Sureti En az lise veya dengi bitirme belgesi Konuvla ılgıli bir işte çalışanlara kayıtta oncelık tanınacaktır. Kursu başanyla bıtırenlere "Sertıfika" venlecektir. ADRES: Boğazıçi Üniversitesi Meslek Yuksek Okulu Teknik Programlar Bölumu Basıc Kursu P.K. 2 Bebek • ISTANBUL BILG1 İÇİN: 163 15 00 / 360 veya 308 Basın: 12803 HASTA KARYOLASI Ozel yaptırılmış, çifı taraflı, kalkabilen, tekerlekli, çok az kullanılmış. modern hasta yatakları satılıktır. Tel: 52 73280 AYKUT TEPE VIDEO Etiler, Çamlık, No: 3'te hizmetinizdedir. Tel: 165 19 50