22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 1985 • + • • Hipodrom'dan HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 Politika Tırmanışa Geçerken... 4. AYAK: 4 yaşlı Toptepe buyük performans gösterrnesine rağmen hafta içindeki işlerine göre Demet'in eski yanşlanm çıkarmayacağı kanısmdayım. Yanş, Toptepe ile Demet arasında geçecektir. 5. AYAK: 4 yaşlı Gürbatur favorimizdir. Altayhm, Gürbatur mücadelesinde Halil Kaya'mn bindiği Gürbatur birinci olabilir. 6. AYAK: Uzun zamandır koşmayan Fethiyeli ile rakiplerini geçen Gay Harmony, birinciükte söz sahibi atlardır. (Baftarafı 1. Sayfada) parti içi kavganın keskinleştiği dönemlerde gerçekten tatsız ayak oyunlarına tanık olunur... İşte bu noktada siyasal liderlerin çapları önem kazanır. Liderler bu ayak oyunlarının üzerine çıkabildikleri, bunları önleyebildikleri ölçüde politikada yozlaşmayı azaltabilirler. Yok eğer, kendilerini de toz duman havasına kaptırıriarsa, "siyasetin çamur" olduğu yolundaki önyarg;ların kemikleşmesine ve demokrasiye karşı duyguların gelişmesine katkıda bulunurlar... Geçmişte bunun örnekleri çoktur... Siyasette yozlaşmayı azaltmanın en belirleyici yolu ise demokrasidir; siyaseti kapatı kapılar arkasında oynanan bir oyun olmaktan kurtarmaktır. Profesör Münci Kapani, dünkü Cumhuriyet'in ikinci sayfasında bu konu üzerinde durmuş. Politikanın yeniden kızıştığı şu günlerde Sayın Kapani'nin aşağıdaki satırlannı dikkatle okumakta büyük yarar vardır: "Politikanın yozlaşmasını önlemek ve kötü örnekleri büsbütün ortadan kaldırmak değilse bile en aza (asgariye) indirmek için ne yapmak gerekir? Yapılacak şey, Batı ülkelerinde demokrasinin gelişme sürecine bakıldığında da görüleceğı gibı, politikanın alanını genişletmek ve toplumun değişik kesimlerine ayncalık gözetmeksizin siyasal katılma yollarını açmaktır. Yönetilenlere, örgütlü ve bilinçli gruplar olarak, yöneticileri denetleyebilme ve onları etkileyebilme olanaklarını tanımaktır. Bu yapıldığı zaman, politika da küçük bir zümrenin "özel oyun alanı" olmaktan çıkarak daha açık, daha aydınlık ve daha sağlıklı bir ortama kavuşmuş olacaktır Bu akılcı ve demokratik çözüm, ne yazık ki, bugün Türkiye'de benimsenmiş değildir. Tam tersine, çeşitli yasaklamalar ve kısıtlamalarla politikanın alanı alabildiğine daraltılmış bulunuyor. Gençliğin büyük bir bölümü oy hakkından yoksundur. (İçinde bulunduğumuz Dünya Gençlik Yılı'nda onlara sadece törenlerde "şiir okuma hakkı" tanınıyor.) Toplum içindeki sosyal grupların, sendikaların, meslek kuruluşlarının, derneklerin, ülke sorunları üzerinde görüş ve düşüncelerini açıklamaları, seslerini duyurmaları engellenmiştir. Bu konularda söz söyleme yetkisi sadece siyasal partilerin tekelindedir. Çoğulcu ve özgüriükçü demokrasinin belirgin niteliğirii oluşturan siyasal katılma yolları büyük ölçüde tıkanmıştır. Güdülen amaç, öyle anlaşıhyor ki, toplumu mümkün olduğu kadar politikadan "arındırmak" ve böylece "temiz ve huzurlu" bir ortam yaratmaktır. Ancak, son zamanlarda birbirinin peşi sıra gelen ve iktidar çevrelerine kadar tırmanan rüşvet ve yolsuzluk olaylanna, ortalığı saran kokuşmuşluk havasına bakılacak olursa. acaba bunda başarıya ulaşılmış olduğu ileri sürülebilir mi dersiniz? Vaktiyle kim söylemişse (galiba HenryGeorge), "Politika, sadece politikacılara birakılamayacak kadar önemlidir" diye bir söz söylemiş. Bu sözün doğruluğu bizim buralarda da anlaşılmaya başlandığı gün, daha sağlıklı ve daha demokratik bir toplum düzenine kavuşma umudu da doğmuş olacaktır. Dileyelim o günler çok uzaklarda olmasın." • Sayın profesörün dileğine katılıyor ve yineliyoruz: Çare, demokrasidir... ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Bastarafı 1. Sayfada) ' 'A J\'A P örgütü çerçevesinde' 'de kalmıyor. "Örgüt çerçevesini" aşarak, ilk kez çok çarpıcı boyutlara uzanıyor. Meclisin KİT Komisyonu'na, KİT Komisyonu 'ndaki Ziraat Bankası raporunun "aklanmasındaki hesaplara" kadar uzanıyor. TBMMKamu tktisadi Teşebbüsleri (KİT) Komisyonu, devletin ekonomik faaliyet alanında yer alan tüm KÎT'lerin hesaplarını denetlemekle görevli. Her KİT (Ziraat Bankası, THY, Et ve Balık Kurumu, Sümerbank ve benıeri) önce Yüksek Denetleme Kurulu 'nun denetiminden geçiyor. Bu denetleme sırasmda anılan kurul bir rapor hazırlıyor. Rapor Meclisin KİT Komisyonu'na sunuluyor ve Meclis denetimine uğruyor. Özetlenen bu olağan işlem Ziraat Bankası için de gerçekleştiriliyor. Ziraat Bankası'nın 1982 yılı hesapları KİT Komisyonu'nda iki kez görüşülüyor ve ikisinde de aklanmıyor. İşte, buraya kadar "olağan'''' süren işlem lerde bundan sonra "olağan dışı" eğilimler gözlenmeye başlıyor. 1982 yılı hesapları Meclis Genel Kurulu 'nda görüşülmek üzere Meclisin gündemine alınıyor. Bu arada da, Ziraat Bankası 'nın 1983 yılı raporu KİT Komisyonu 'na geliyor. Herkes 1983 hesaplarının KİT Komisyonu'nda, 1982 yılı hesaplannm da Meclis Genel Kurulu 'nda tartışılmasım beklerken, 26 şubat günii Meclis Başkanlığı'na aniden bir yazı yazılıyor. Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem imzasıyla Meclis Başkanlığı'na gonderilen yazıda, "1982 yılı Ziraat Bankası raporunun Meclis Genel Kurul gündeminden geri çekildiği" bildiriliyor. Biz olayı araştırdık. Acaba hükümet neden bö'yle bir yola başvurdu?.. Sonunda ortaya çok ilginç bir haber çıktı: Özal hükümeti, Ziraat Bankası hesaplarının "şartlı ibra edilmesini" istiyor. Bunun anlamı şv: Banka raporunda yer alan bazı bölümler aklanacak, bazı bölümler aklanmayacak. Açıkça, Ziraat Bankası tarafından bazı firmalara verilen krediierde "yolsuzluk yoktur"denilecek ve aklanacak. Bazı krediierde "hayır, bunlarda yolsuzluk vardır" denilecek ve aklanmayacak. Peki, hangi firmalar aklanacak?.. Bize ulaşan haberlere göre, örneğin Ziraat Bankası'nın Bahattin Gören firmasına açtığı kredilerle ilgili raporda yer alan bölümler aklanacak. Şimdi Meclis Başkanı Secmettin Karaduman 'ın 6 Kasım seçimlerinden önce koordinatörlüğünü yaptığı Bahattin Gören fırması aklanacak, ya da Müdüroğlu fırmasma ilişkin raporda yer alan bölümler aklanacak. Müdüroğlu firması ile ANAP arasında bağlantı var mü.. Belki yok, ama KtT Komisyonu'nun 10 Temmuz 1984 tarihli tutanağında yer alan Müdüroğlu firmasına açılan kredilerle ilgili bir soru üzerine, dönemin Banka Genel Müdürü Rahmı Önen 'in şu sözleri önemli: "Başbakan Yardımcısı olan Turgut Özal'tn talimatı ile başka firmaların Libya'daki iş imkânlarına sekte vurmamak için teminat mektubu bedelini ödedik. " Bir başka deyimle, "Libya 'daki Türk firmalarının yaptıkları işlerin aksatılmaması" amacıyla teminat mektubu nakde çevriliyor. Ziraat Bankası tam yedi ay teminat mektubunu nakde çevirmemek için direniyor. Sonunda "Ûzal'ın talimatıyla" para Libya'ya ödeniyor. Şimdi, ASAP hükümetindeki eğilim, Bahattin Gören ile Müdüroğlu firmalarına ilişkin Ziraat Bankası raporunda yer ulan bölümlerin aklanması, ama buna karşın örneğin AdnanBaşer Kafaoğlu 'nun Maliye Bakanhğı dönemine ilişkin işlemlerin aklanma dışı bırakılması. Burada da konu Transtürk, Dokuzhan ve Türkmen Kadife gibi firmalara Ziraat Bankası tarafından açılan kredileri içeriyor. Yani, iş ozetle şöyle kotarılmak isteniyor: ANAP ya da dolayh yoldan ANAP bağlantısı olan işlemler aklanacak, diğerieri aklanmayacak. Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem imzasıyla 1982 raporunun geri çekilmesi altında yatan ' 'manevra'' işte bu. Boylesine garip bir iştemi Meclis, bugüne dek herhalde pek görmedi. Oysa, bize göre, şu andan itibaren yapılması gereken tek bir işlem var: O da Ziraat Bankası 'nın hiçbir hesabını aklamadan doğrudan mahkemeye gidilmesini sağlamak. KİT Komisyonu'nun ve Meclis 'in, bize göre, tek bir gorevi var. Ziraat Bankası hesaplarını aklamayıp, 1982 ve 1983 yıllanna ilişkin krediierde ne var, ne yoksa lumunun ıcığının cıcığınm mahkeme salonlarında ortaya dökülmesine olanak tanımak... Alulıâa kolay bir gün YÜKSEL ERÜÇ 1. AYAK: Mesafenin uzun olmar sı, Payaza'nın lehinedir. Neşe, bozuk koşmasına rağmen, rakipkrinden istifade edebilir. Başta Payaza ve Tuğra, sonra da Keykubat ve Neşe'yi öneriyonız. 2. AYAK: Aı yokluğundan Tulyarbey ve Yasemin, rakiplerinden rafeatlıkla sıynlacakiardır. Kuponlara sadece bu iki an yazmanız yeterli. 3. AYAK: Mesafenin kısajıjı Salama'nın lehine. Favori Jolly Jet'ten 8 kilo eksik koşan Salama. favorimizdir. UGUR MUMCU GOZLEM 6'LI GANYAN 1. KOŞU: F: Sea Ray, P: Yasemen. 2. KOŞU: F: Payaza, P: Keykubat, S: Tuğra. 3. KOŞU: F: Yasemin 3, P: Tulyarbey. 4. KOŞU: F: JoUy Jet, P: Hurinigah, S: Salama. 5. KOŞU: F: Demet 4, P: Toptepe, P: Tulfer, S: Serter. 6. KOŞU: F: Gürbatur, P: Altayhm. 7. KOŞU: F: Gay Harmony, P: Feıhiyeli, P: Bizimefe, S: Elbimbo. TAHMİN Günün programı 1. KOŞU: (Şatış Kş.) 3 Yş. Ingilizler Saat: 13.00 1.200.000 TL. l.SeaRa) 2. Yasetnen 3. Connection 58 52.5 50.5 Davut Tın«y Nedim (KUM) 1400 M. 2 (131) 3 (242) 1 (044) (KUM) 2000 M. 2 (320) 3 (011) 4 (212) 1 (244) (KUM) 1600 M. 6 (000) 5 (003) 3 (322) 2 (323) 1 (403) 4 (443) (KUM) 1400 M. 4 2 1 3 (430) 033) (221) (043) 2. KOŞU: (Kordon Kş.) (B) Gr. Araplar Saat: 14.00 1.200.000 TL. 60.5 O.Kandur 1. Keykubat 60.5 Nedim 2. Payaza 57.5 A.Atçı 3. Tugra 56 Tınay 4. Neş* V 3. KOŞU: (Şartlı) (C) Gr. Araplar Saat: 14.35 600.000 TL. 1. Eşref 2. Birtek I 3. Tulyarbtj 4. Yasemin 3 5. Dedeefendi 6. Osmanivdi 56 55 54 52 50 48 Sofyn Müftüsü: Türkiyv Islamın sözcüsü olmayn çalışıyor VtYANA (AP) Bulgaristan resmi BTA ajansı, ülkenin en yüksek Müslüman otoritesi olan Sofya Başmüftüsü Topçev ve altı Bulgaristan müftüsünün yazdıklan ortak bir bildiride Türk Dışişleri Bakanhğının, "tslaraın sözcüsü olmaya çalışmakla" suçlandığını açıkladı. Hepsi, Sofya başmüftüsü olduğu belirtilen M.Topçev gibi Slav soyadlan taşıyan altı yerel dini liderin de imzaladığı belirtilen mektupta daha önceki resmi açıklama ve yorumlarda olduğu gibi Türklerin, soyadlarının Bulgarlaştırılması için kullanıldığı haberi yalanlandı. Ancak mektubun büyük bölümü, Bulgaristan'da din özgürlüğünün kısıtlanmadığı göruşünün savunulmasına ayrıldı. Sofya'da yabancı diplomatlar Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı'na davet edildi ve Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlık hakkında "bilgi" verildi. Ülkedeki Türklere, isimlerini değiştirmeleri için baskı yapıldığına dair Batı basınında çıkan haberlerin doğru olmadığını öne süren Bulgar Dışişleri yetkilileri görüşlerini, "Bu haberler, süregelen Bulgar aleyhtan kampanyanın bir parçasıdır. Bulgaristan'ın silah ve uyuştunıcu raadde kaçakçılığına kartştıgı ve Papa'nın vurulması olayının arkasında olduğu iddialanyla başlatılan kampanvanın devamıdır" şeklinde açıkladılar. Ocal Çetin I.Tufanh Davut Akyol Nedim 4. KOŞU: (Şarth Kş.) 3 Yş. lngilizler Saat: 15.10 1.200.000 TL. 1. İntrepit Love 2. HurinigR 3. Joly Jet 4. S. Salama 60 62 60 52 Z.Mutlu Davut H.Kaya Şerif (Bastarafı 1. Sayfada) yılında başlayacak ödemeler, en son 1985 yılı kasım ayında tamamlanmış olacaktı. Özal, sorumlularından bıri olduğu kadronun geçmiş yıllarda yarattığı bu borç çıkmazından şimdi yakınır görünmektedir. Evet ama ne hakla? DÇM, kısa adıyla bilinen "Dövize Çevrilir Mevduat", yabancı bankalardan döviz sağlamak için bulunmuş yollardan biridir. 1970 öncesinde Amerikan ve Avrupa bankalarında toplanan "pefrodo/ar" kendisi için bol kazançlı yatınm alanları aramaktaydı. Turkiye de tam o sıralar döviz gereksinmesi içindeydi. İşte bu "arz"ve "talep", DÇM hesaplarında bir araya geliverdi. DÇM, kısa erimli bir borçlanma sistemidir. 1967 haziran ayında yayımlanan bir tebliğ ile yürürlüğe konan DÇM sistemi, "döviz bul da nasıl bulursan bul" mantığına dayanmaktaydı. Yurt dışında çalışan ışçilerın dövizlerini yurda çekmek ve artan tıcaret açıklarını kapatmak için başvurulan DÇM yolu, getirdiği yüksek faizlerle yabancı bankalar için kolay kolay bulunmayacak bir kazanç kapısı olmuştu. 1971 ara hükümetleri döneminde DÇM borçlarının yaratacağı sorunlar göz önüne alınarak bu yoldan vazgeçilmiş, ancak sistem 1975 yılı mayıs ayında yeniden işlerliğe sokulmuştur. DÇM hesapları için öngörülen "kur garantisi" Hazine'ye milyarlarca lira yük getirmiş, çokuluslu şirketlere mallannı Türkiye'de dilediklerı fiyatla pazarlama olanağı sağlamış, Turkiye'yi bir borç kapani içine sürüklemiştir. Devlet Hazinesi'nden büyük maliyetler ödenerek getirilen döviz de yatırımlarda değil, ticaret sektörünün günlük gereksinmeleri için kullanılmış; ekonomiye uzun erimli bir katkı da sağlamamıştır. Devlet kesesinden yapılan bu "döviz hcvardalığı" 1978 yılı şubat ayında alınan bir karar ile durdurulmuştur. 1975 yılında yeniden açılan DÇM yolu, 1974 petrol bunalımından sonra Avrupa ve Amerika bankalannda yüksek faizli ve kur garantili yatırım alanı arayan petrodolara, günlük deyiş ile "Arap sermayesi"n& bol kazanç olanakları sağlamış, Türk ekonomisini de içinden çıkılmaz bir batağa sürüklemiştir. Türkiye, şimdi bu borç yükünün faturasını ödemek zorundadır. DÇM olayı, plansız ve programsız bir ekonomik düzenın hangi serüvenlere başvuracağını ve devleti nasıl bir açmazla baş başa bırakacağını gösteren içler acısı bir "ibret tablosu"dur. DÇM, alaturka kapitalizmin sabıka kayıtlarından yalnızca bir tanesidir. 220 yabancı bankaya bu yıl sonuna kadar 3,5 milyar dolar para ödeyeceğiz. Elbette bu borç yükü ekonomide büyük sıkıntı yaratır. Özal, sıkıntıdan söz etmekte haklıdır, ancak bu sıkıntının kaynağında kendi felsefesinin ve kendi yakın arkadaşlannın bulunduğunu; kendisinin de bu dönemlerin büyük bir kısmında DÇM kararları alanlarla sorumluluk paylaştığını herhalde unutmuştur. Konu yalnızca DÇM değil, ülke ekonomisini dış yardıma dayayan devlet anlayışı ve felsefesidir. DÇM. bu felsefenin küçükçe bir parçasıdır. Özal, zamanında DÇM'ye karşı çıktığını söyleyerek bu sorumluluktan kurtulamaz. Oyle ya da böyle; kural budur: Eğer bir başan varsa. özellikle kendisinindir; başarısızlık söz konusu ise bu başarısızlık genellikle başkalarınındır. 5. KOŞU (Şarth) (B) Gr . Araplar Saat: 15.45 1.000.000 TL. 1. Demet 4 2. Toptepe 3. Bulut 17 4. Hoşgeldin 5. Aşir 6. Tulfer 7. Serter 59.5 60 58.5 56.5 54.5 56 54 Dinsel A.Atçı Tınav H.Kava M.Akyol Nedim Şerif (KUM) 1800 M. 6 4 1 5 2 7 3 (123) (111) (334) (440) (000) (202) (102) Kerime Sandıkçı dostu Durdağ Çapan ile birlikte eşini öldürmekten yargılanıyor. Fotoğrafta 2 samk duruşma strasında görülüyor. (Fotoğraf: ŞEKOL KONVKÇU) için gerekirse (Arkası 14. Sayfada) O zaman esas sorun af nu? STOFFELEN Esas sorun sıkıyonetimin uygıılanma şekli, mesela gözaltı süresinin 45 gun olması. Şu anda siyasi hayatın eskisine oranla çok daha rahat olduğunu gorüyoruz. Fakat halen sorunlar var. Bir kişinin kendisini savunma hakkı anında işleyebilmeli. Oysa 45 günlük gözaltı suresinde avukatını bile göremiyor. Bu da Türkiye'nin imzaladığı uluslararası anlaşmalara aykırı. Din özgürlüğü olmadığını soylediniz. Bunu biraz açar mısınız? STOFFELEN Tabii... Örneğin başını örtmek isteyen hanımlara engel olunuyor. Bizim tesbit ettiğimiz kadarıyla 18 soruşturma vakası var. Avrupa'da bütün gazetelerde yayımlandı. Bu din özgürlüğune aykındır. Avrupa Konseyi Siyasi Komisyonu Raportörü Ludvvig Steiner ise Türk yetkililerle ayrıntılı görüşmeler yaptıklarını belirterek şöyle konuştu: " Geçen majıs ayında Avrupa Konseyi Danışma Meclisi'nde aldığımız kararda, sıkıyonetimin derhal kaldırılması. af üzerinde çalışmalar yapılması çağnsında bulunulmuştu. Şu anda burada bulunmamızın nedeni hazıriayacağımız raporla ilgilidir. Türk yetkililerle ayrıntılı görüşmeler yapıyoruz." Steiner soruları da şöyle yanıtladı: Türkiye'deki siyasi gelişmeler konusunda endişeleriniz var mı? STEİNER Raporumuz hazırlanmadan herhangi bir yorumda bulunamam. Raporum hazırlanacak ve yaymlanacak. Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeligi tehlikede midir? STEİNER BU konu hâlâ ortada. Tartışma konusu... Bu Türkiye'deki gelişmelerle ilgilidir. Ba> Stoffelen Türkiye'de din özgürlüğü olmadığını söyledi. Bunu görüşmelerde ele aldınız mı? STEİNER Evet, problemlerden biri de budur. Fakat asıl meselemiz demokrasinin nasıl yerleştirileceğidir. Çunkü gerçek demokrasi kurulduğunda bu gibi ufak tefek meseleler kendiliğinden ikinci duruma düşer. Bu durumda Türkiye'de tam demokrasi olmadığını mı söylüyorsunuz ? STEİNER Bunu sadece ben söylemiyorum ki. Şimdi içerde sizin parlamenterleriniz de söyledi. Komisyon uyeleri daha sonra hapisanelerde incelemelerde bulunan TBMM Heyeti ile bir toplantı da yaptı. Steiner ve Stoffelen bugün Başbakan Turgut Özal tarafından kabul edilecekler. Kocasını öldürmekten samk kadını 02lu savundu İstanbul Haber Servisi Dostu ile bir olup kocasını öldurdüğü savı ile yargılanan Kerime Satıdıkçı'mn duruşmasında oğlu Bekir Sandıkçı tanık olarak dinlendi. Yargıcın, istediği takdirde tanıklık yapmayabileceği biçimindeki uyansından sonra yemin ettirilmeden ifade veren Bekir Sandıkçı, annesi ile birlikte tutuklu olarak yargılanan Durdağ Çapan'ın babasının arkadaşı olduğunu ve sağlığında sık sık eve geldiğini soyledi. Sandıkçı 1981 yılında babasının cesedinin bulunmasından bir süre sonra Çapan'ın annesiyle yaşamaya başladığını ve imam nikâhıyla evlendiklerini belirtti. Çapan'ın evi satmaya kalkışması üzerine annesinin onu evden kovduğunu bildirdi ve "Durdağ Çapan daha sonra an 6. KOŞU: (Şarth) (A) Gr. Araplar Saaf. 16.20 1.400.000 TL. I.Tulvad 2. Elhan I 3. Şahnaz 4. AJta}lım 5. Gürbatur 58.5 56.5 55 54 54 Şerif A.Atçı Cankılıç S.Akdı H.Kaya (KUM) 1600 M. 2 3 5 4 1 (433) (224) (330) (032) (231) 7. KOŞU: (Şarth) 4 Yk. Ingilizler Saat: 17.00 1.000.000 TL. 1 Elbimbo 2. Bizimefe 3. Gay Harmony 4. Fethiveli 5 Good Boy 6. Banuş 7. Okadama 8. Şiraze 64 58 58.5 58.5 57 55 55 53.5 Çetin L«vent Tınav O.Kandur İ.Tufanlı Öcal E.Çeşme Tank (KUM) 1600 M. 4 1 8 3 2 5 7 6 (034) (244) (000) (120) (000) (004) (000) (400) Islam Herkes topu birbirine attı (Bastarafı Spor'da) den kapılındı? Mılli Eğitim ile Spor Bakanhğı birbirine o kadar grift olmuş ki, sponı ayıramıyorsunuz. Bizler bir arayış içindeyiz. Gelecekte bazı profesyonel şubelerin kurulması olağan kabul edilmelidir. Bölgelerimizin hali harap. Yayılmak başka, geliştirmek başkadır. Biz her zaman bu mefhumun karşısındayız. Yıllardan beri tesisler, futbol ön plana alınarak yapılmıştır. Spor Kanunu'nun gözden geçirilmesi lazım. Devlet olarak kulüplerimizi ayakta tutabiliriz, ama kulüpler yürümeyi kendileri öğreneceklerdir. Milletvekilleri olarak, bizler spora gerçekten hizmet için geldik. Hiçbir şekilde hiçbir müesseseye karşı baskı temayülü içinde değiliz." Ulvi Yenal (Eski BTGM Genel Müdürü) "Bizim kulüplerimiz profesyonel değildir. Bizde amatör kulüpler vardır. Profesyonel futbolcu istihdam ederler. 1971'den beri sporumuz, politikanın içine girmesi ile kargaşaya itildi. Bizirn dışarıdaki durumumuz gülünçtür. 2 yılda bir federasyon değiştiren bir ülke daha yoktur. Sporumuzun geri kalmasında vebali bulunan MiUi Eğitim'e spor tekrar geri verilmiştir. Kısacası, Spor Bakanlığı'nın ayrılmasında yarar göruyorum. Devlet hâlâ sporu ben idare edeceğim diyorsa, sahalarda yenilen devlet olacaktır." Erdoğan Arıpınar (Spor Yazarı) "Spor basını olarak 1962'den bu yana skorlardan başka ne verdik? Önce sistemimizin adını koyalım. Kitle sporu deniliyor. 4,5 milyon işsiz varken, hangi kitleye spor yaptıracaksınız. Millet fezada yıldızlar savaşını konuşuyor, biz hâlâ Inönü Stadı'nın çamurundan nasıl çıkacağımızı konuşuyoruz. Belediye İstanbul'dan oy aldı. Istanbul'a hizmet vermelidir." Yusuf Namoğlu (Istanbul Hakem Derneği Başkanı) " H a keme ne veriliyor, ne alınıyor? Hic ofilunuzun hakem olmasın düşündunüz mü? Bir baskı unsuru, bir sahip çıkmama olayı ile karşılaşan hakemlerin sağlıklı görev yapması beklenemez. Kulüplerin maç hasılatlarından bir fon oluşturularak hakemlerin eğitimine tahsis edilmesinde yarar vardır." Necmi Tanyolaç (Güneş Gazetesi Spor Sorumlu Müdürü) "Spor, bir yapıya kavuşturulmahdır. Bu açıklığa kavuşturulmadıkça futbol, profesyonel olsun, amatör olsun tartışmasının yararı yoktur." (Bastarafı 1. Sayfada) ya da onun teşvikleri i)« yurütülmektedir. Turkiye ile Bulgaristan arasında, Türk azınlıgın haklarının korunmasını sağlayan ikili anlaşmalara ve uluslararası yasalara rağmen Müslüman Türklerin kültürel ve dini tesisleri yakılıp yıkılmaktadır" dedi. nenıı, babamı oldurdügunü öne sürerek şikâyet etti, ben annemin babamı öldurdugune inanmıyorum, evlilikleri boyunca bir lek kavgalannı gormemişlim" dedi. Annesinin lehinde tanıklık yapan Bekir Sandıkçı "annesinin babasını aldattığına dair" yargıçın yönelttiği soruları yanıtlarken sıkıldığı gozlendi. Daha sonra söz alan Kerime Sandıkçı'nın avukatı müvekkilinin iftiraya uğradığını.asıl katilin diğer sanık olduğunu öne sürdu. Durdağ Çapan'ın avukatı da müvekkilinin ihbarcı olduğunu belirterek, "davada tanık olacağı jerde samk oldu" dedi ve tahliye isteminde bulundu. Tahliye istemlerini reddeden mahkeme tanıkların dinlenmesi ve Kerime Sandıkçı vekili tarafından verilen mektubun incelenmesi için duruşmayı 26 nisan gününe erteledi. Ozetle 40 Hrahk ekmek fırını açıldı Sanyer ve Şişli belediye ilçe başkanlanmn sürtüşmesine neden olan Tarabya ekmek fabrikası dün açıldı ve yeniden 40 liralık ekmek üretimine başladı. Kapatılan fırımn açılması nedeniyle düzenlenen törene Şişli Belediye Başkanı yerine vekili Mustafa Yumak ile Sanyer Belediye Başkanı Ali Sandıkçı katıldı. tki başkamn ortak görüşü olarak fırımn sağlık kurallarına uygun olarak çahşmadığı için kapatıldığt kaydedildi. (UBA) İnönü: Gensoru verin (Bastarafı 1. Sayfada) ki haftalarda gideceğini bildiren Erdal İnönü, bir parti başkanının bütün belediyeleri dolaşmaya kalkmasını ayıplayanlar olduğunu anlattı ve "Büyük Millet Meclisi'nde temsil edilemediğimiz bu dönemde, vatandaşlarınuza doğrudan hizmet veren belediye başkanları ve Meclis üyelerimize yardımcı olmak amacını taşıyorduk" dedi. İnönü, gezilerinin yakm bir seçimle ilgili olmadığım da kaydetti. SODEP Genel Başkanı, gittiği her yerdeki SODEP belediyelerinin vaatlerini gerçekleştirmede büyük mesafeler aldıklannı ve halkın seçtiği kişiler olarak devletin desteğini de er ya da geç sağladıklarını bildirdi. Bozcaada, Mesudiye gibi bir iki yerde SODEP'li belediyelerle, kaymakamlar arasında henüz iyi ilişkilerin kurulamamış olmasının da, yakın zamanda olumlu sonuca ulaşacağmı kaydeden Erdal İnönü, halkın dert ve dileklerini birkaç bölümde özetledi. Erdal İnönu, güvenlik soruşturması adı altında yürütülen uygulamalann, kamuda görev almadaki eşitliği açıkça ortadan kaldırdığını, istenmeyen kişilere, "Poliste kaydı var" gerekçesiyle kamu görevi verilmediğini anlattı ve haklannda yargı kararları olmayan yurttaşların, haklanndan yoksun bırakılmalarının anayasaya aykırı olduğunu bildirerek, "Bunun sorumlusu doğrudan dogruya hükümettir" dedi. Erdal İnönü, çiftçinin, işçinin ve esnafın, bugünkü ekonomik ve sosyal politikalarından yakındıklarını, ardı arkası kesilmeyen zamların tum halkı perişan ettığini anlattı. ""Maliyellerinin altında taban fiyatlan, ödemelerin peşin yapılmaması, Tariş, Çukobirtik, Fiskobirlik gibi büyük kooperatif birliklerinin devre dışı kalması, çiftçiyi büyük sıkıntıya düşünnüştür" diyen Erdal İnönü, borçlarını ödemek için tarlasını satmak zorunda kalan çiftçilerin bulunduğunu söyledi. SODEP Genel Başkanı, Devlet Bakanı Kâzım Oksay'ın 1985 için ücret zammını yüzde 25 olarak bir kez daha açıklamasının, toplu sözleşme pazarlığının bir aldatmacadan başa bir şey olmadığını ortaya kovduğunu bildirdi ve 1985'te yine yüzde 50 dolaylarında bir enflasyonun kaçınılmaz olduğunu söyledi. İnönü, esnafın siftah edemeden kepengini indirdiğinin bir gerçek olduğunu, esnafın perişanlığının yanı sıra tüm halkın da aynı durumda bulunduğunu anlattı ve "Hükümetten umudunu kesen halk, muhalefetin duruma çare bulmasını bekliyor" dedi. SODEP Genel Başkanı, hükümetin bir yıllık ıcraatımn en sakat yanının maliye politikasında göruldüğunü ve enflasyonun hafifletilememesinin nedenlerinin de bunda yattığını bildirdi. Brr ay önce 1985 bütçesi için bir trilyon 250 milyarlık bir açık tahmini yapıldığını, ama Türk parasının hızlı değer kaybıyla, bu açığın daha da buyudüğünu bildiren Erdal İnönü şöyle dedi: "Sayın Başbakan, hukümel programında enflasyonu aşağı çekmeyi temel amaç olarak ilan etmişti. Bütün sosyal politikalarda ilerlemeler bu amaca erişildikten sonra gerçekleşecekli. Halkımız istenen her fedakârlığı yaprenş, ama enflasyon aşağı çekilememiştir." Erdal İnönü konuşmasının sonunda, hukumetin bu konudaki başarısızlığını Meclisteki muhalefet partilerinin bir gensoruv la gündeme getirmelerini istedi. MF yan (Bastarafı 1. Sayfada) ler ayrıntılı biçimde ele alındı. BORÇ BÜTÇESİ İMF heyetinin bu hafta başında ele aldığı 1985 yılı bütçesine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptığı ileri surüldü: 1 1985 yılı butçesi ancak dış borç odemeleri ile kamu ucretlerini karşılamada yeterlidir. 2 KDV uygulaması boyle giderse, beklenen gelir artışı sağlanamavacaktır. 3 Devletin toplam gelirinde enflasyona göre düşüş vardır. 4 Devletin harcamaları planlamanın üstündedir. 5 Butçeye konan vergi gelir tahminleri şişirilmiştir. Uluslararası Para Fonu heyetinin. hükümetin 1985 yılı için koyduğu yuzde 5.5'luk büyüme hızı hedetinin bütçeden finansmanını mümkun görmediği, bu nedenle para ve bütçe uygulamalarında buyuk kısıntıtara gidilmesini zorunlu bulduğu ifade edildi. Fon heyetinin, "karşılıksız para basılmayacağı" garantisi almadan. "bir anlaşmaya varmanın mümkün olmadığı" uyansını ciddiye alan Türk tarafı, bu talepler doğrultusunda bir çalışma yürütmeye başladı. Başta büyüme hızı olmak üzere, ekonomik hedeflerin bir bölümünden \azgeçilmesi halinde, İMF ile 1978 yılından bu yana sürdurülen ili^kilerde >enıden duze çık\lacağı, aksı halde tarafiaıın ipleri tamamen koparmiş olacağı öne suruldıı. BTGM (Bastarafı Sporda) Oysa devamlı yagmur yağdı. Yani atletler iyi bir çalışma yaparaadılar. Kafiledeki aıletlerimizin çoğu uzun mesafe koşusu, yani maratoncu. Balkan kros birincüiğini pist yanşmaları için bir hazırtık niteliğinde görüyorum. Kimse bizi turist kurumu olarak görmesin. Nisan ayından itibaren hem içeride, hem dışanda her hafta j anşmalannuz var. Bu yıl içinde çok rekor yenilememiz gerekiyor. Turkiye rer korlarının o 95'i yurt dışındaki yarışmalarda >enileni\or. Bunu aşmamız gerekli." Cüneyt Koryürek'in yanı sıra Nejat Kök, Haluk Gunuğur, İbrahim Tunah, Caner Atikada ve Gül Akbaş"ın bulunduğu kafilede yer alan sporcular ise şunlar: 200 metre kızlar: Yasemin Kâhyaoğlu, Bingöl Altın, Turkân Vural, Esin Dalkıran, 4000 metre bavanlar: Meltem Pertev, 6000 metre genç erkekler: Zekeriya Akdoğan, Haydar Doğan, Ahmet Çetinbaş, Metin Bayram, Nevzat Yıldırım, Hamit Er, 8000 metre: Rıza Erdal, Zeki Özturk, Hikmet Oyar, Nihat Bağcı, Ahmet Koçak, Mehmet Kayan, 12.00 metre: Mehmet Yurdadon, Mehmet Genç, Mehmet Terzi, Ahmet Altun, Zeki Atlı, Sefa Het. 130 oturum sonra duruşmadan çıkarıldı İstanbul Haber Servisi İstanbul Sıkıyönetim Komutanhğı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde görülen DİSK ve Bağlı Sendikalar davasında ölüm cezası istemiyle yargılanan yürütme kurulu üyesi Ali Rıza Güven'in iki kez oturumdan çıkarıldığı gerekçesiyle, bundan sonraki oturumlara alınmamasına ve savunmasını yazıh olarak mahkemeye göndermesine karar verildi. Ali Rıza Güven, tutuksuz olarak yargılanıyor. Sanıklann katılmadığı dünkü oturumda söz alan avukat Ercüment Tahiroğlu, Rıza Güven'in 25 Arahk 1981 ve 23 Şubat 1983 günlü oturumlarda salondan çıkarıldığinı, ancak daha sonra oturumlara katıldığını ve bu oturumlarda görüşunu bildirdiğini belirtti. DİSK davasının 220. oturumunun yapıldığına değinen Tahiroğlu, Güven'in bundan sonraki oturumlara alınmamasının yasaya aykırı olduğunu savundu. Önce tatlı yediler sonra tathcıyı soydular Gaziosmanpaşa Dörtyol, Pazariçi son durakta bulunan Arzu pastanesine dün saat 16.30 sıralannda müşteri olarak gelen üç kişi tatlı yedikten sonra silah çekerek kasada bulunan 40 bin liralık çeki ve 2 bin lira parayı alarak kaçtılar. İkiz kardeşler ilaçtan zehirlendi Samatya Etyemez sokak 91 numaralı evde Murat Kırtaş (28), ilaç içerek intihar teşebbusünde bulunurken, Cültepe Harmantepe mahallesinde Ferhat ve Serhat Cürses (3) adlı ikiz kardeşler, masanın üzerine bırakılan ilacı içmeleri sonucu zehirlendiler. Midyat'ta bir (Bastarafı l. Sayfada) gü\enlik ku>>eıleri arasında v"~ kan çatışmada bir eşkıya 6lü olarak ele geçirilmiştir. Gece karanlığından istifade ederek kaçan bolücü çele mensuplarından ikisi )aralanmıstır. (,'atı^ma Mrasında <>ol göğsünden >aralanan Saglık \>lsııtva> Ç>ş. Mehmei \anık helikoutcrle lıastaneu' kaldırılırkcn, kurtarılamayarak >chit olmuştur." Artvinliler geı%esi Anvin'in duşman işgalinden kuiTuluşunun 64. yüdönümü bujf'jT iManf.ul'da 20.0001.00 a>ownîVa Behe:. t'ark Gazino su'nu.t ku!;anacak. MCRHA6A YAŞAMMC CuzuMTtC<*$c1i5' Btr Hasia
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle