19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Devrimin program taslağını Doğan Avcıoğlu hazırladı 2 Silahlı Kuvvetler'deki devrimci eylem grubu ve Sayın Gürler ile ilişkim 1969'da başlar, Sayın Gürler o zaman Milli Savunma Bakanlığı Müşteşan idi. Ancak kendilerini yine Milli Savunma Bakanlığı Müşteşarlığı'na Uk geldiği 1962 yılından bu yana tanıyordum. Siyasal nitelikli ilk konuşmamız, görevim gereği elime geçen bir belgede, Türkiye'de ordunun araç, gereç ve askeri yardım gibi nedenlerle ABD'ye bağımhhğı konusundaki düşüncelerimi açıklayarak başladı. Kendilerine bu konudaki görüşlerimi ve üzüntülerimi aktardığımda gözlerinin yaşardığını gördüm. Ve böylece siyasal düşüncelerimi açıklama olanağı buldum. öteden beri Orgeneral Gürler'in Silahlı Kuvvetler'deki devrimci eylemin lideri olduğu söyleniyordu. Konuşmamı bu bilgiden aldığım cesaretle yaptım ve daha sonra 12 Mart 1971 tarihine kadar artan bir giiven içinde siyasal çalışmalar konusunda bilgi sundum ve zaman zaman yönlendirici emirler aldım. Kimi konularda tarafımdan yazılmasını istediği yazılann notlarını verir ve yazdığım metinleri beğenerek yerinde değerlendirirdi. örneğin Sayın Ahmet Topaloğlu'nun 1969 yılı bütçesinin tartışıldığı toplantıda açıkladığı mektup tarafımdan yazılmıştır. Dahası Sayın Gürler'in, Sayın Tural'la birlikte polemiğe kaçan bir yorumla adının basına yansıması onu üzmüştü. Emir subayı Albay ömer Kasar'ın önerisi ile kendilerini ziyaret ettim ve mektup yazmayı önerdim. Bu olay da bana guven duymasına neden oldu. 19 KASIM 1985 CUMHVRİYET/11 Gençlik eylemlerini önleme adı altında anayasaya ters, faşist düzen heveslileri Yirmincı yuzyılın son çeyreğtnde, çözüm bekleyen sayıstz ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar içinde bunalmış durumdayız. Yöneticilerin refah ve huzur vaat eden sözlerıne rağmen, umudu bıle hayal bir geleceğe bakıyoruz. Öyle bir toplum ki... Aydını kuşkulu ve umutsuz. Öğretmenı, doktoru, teknık ve ıdari yoneticiteriyle, tüm kamu hizmetlilerı ayskta Öğrencisı huzursuz ve güvenstz, bu yüzden gençliğinin verdiği aksiyonu ile yıkıcı bir eylem içinde Basını, radyosu ve ötekı haber kaynakları. her günkü olağanüstü olaylar içinden, hangisıni seçeceğini bilememekte... Belki, bir başka ülkede büyük patlamalar yaratacak olaylar zmcırine ıtgtsız, seyirci durumda Muhalefeti, yurt sorunlan yerine, parti çıkariannı ön ptanda tutmakta. İktıdarı, bunca soruna çözüm arama yerine. sayı çoğunluğunu sağlamak için, parlamentoda adam ayartma peşinde. Odeme dengesı bozuk, dış ilişkılerinde. bağırnsıziıkla bağdaşmayacak ve Atatürk Turkiye'sine yakışmayacak tutumundan dolayı sözü değer taşımayan. halkın boğazına gıren lokmanın her gün küçüldüğü bir ülkede, huzur aramanın olanağı var mıdır? Toplum oiarak. bugün tam bunalım içindeyız Bunu herkes görüyor ve her kafadan. bunaltmı gıdericı çareler için, sesler çıkıyor Bu çarelerın hiçbirinde, bunalımın nedenıne ınme çabası yok. Hiçbir önerıde, bunalımın karşı devrimci. tutucu, sömürücü koalısyonunun eseri olduğundan söz edilmiyor. Bula bula, muhalefeti ve iktıdanyla. bunalımın baş nedeni oiarak gençliği buldular. Bu. boşuna bir çaba sayılmamalı. Çunkü eğer toplumun en belirgin aksıyon, atılış unsuru olan, devrimlerm bekçısı gençliği susturabılirlerse. sömuru düzent bir süre daha yaşayacaktır. Nasıl bir göruş, gençliği yukarda kabaca görünumunü çizdığimız, bunalımın baç sorumlusu sayabılir. Böyle bir ülkede. hangi düşünce, hangi vicdan, olaylann tüm sorumluluğunu yalnız gençliğe yukieyebilır Bunu anlamak, gerçekten çok güçtür Bu. olsa olsa, toplumun temel sorunlarına eğılme yenne. çıkarcılann bu hayı huy içinde, sömürü olanaklarını bıraz daha sürdurmek için getırılecek polis tedbırlerinın gerekçesı olabilır. Bu, olsa olsa Türk devletının temel felsefesine ters düşen bir yöneticı kadrosunun, devletı var oluş sebebı dışında yonetme çabası ıçındekı çaresız çırpmışlanndan bırıdır. Bunalımın gerçek nedeninı aramadan sadece bir görüntüsüne karşı, en kötü yoldan, çare aramaya kalkmak bile, yöneticı kadronun, en hafil bir deyimle, yetersızliğinı göstermektedır Gençiik eylemlennı önleme adı altında, anayasaya ters bir faşist düzen hevesinın yaqda kalacağım düşünemeyen bir kadrodan, bir ulusun geleceğine uzanan hangi olumlu ış beklenebılir? Bugun toplum oiarak bir bunalım içindeyız. Buna kımse hayır diyemez Fakat bunalıma karşı önerilen çareler içinde, Kemahst anlayışa aykırı, Atatürk'ün devrim çizgısı dişında kalan, hiçbir çarenin Türk kamuoyunda yer alarağma inanmak, deyımlenn en hafıfı ile, sa.flik.tu Çunkü bıze gore, bunalımın baş nedeni, 27 Mayıs'tan on yıl sonra. yönetıci kadrosunun, Türk devrımi çizgısıne ters duşmesi, 27 Mayts'ı ve onun anayasasını benimseyeceği yerde, karşı çıkmasıdır Hiçbir toplum, var oluş ve yaşayış felsefesine ters duşen bir yönetimle bağdaşamaz. Anayasasında laıkliğı temel bir ılke. yeni devletm dünya göruşune kaynak yapan bir toplumun. cağdaş anlayışa ters bir tutumla. kultür ıkileşmesine götürüiüşü aklın alacağı bir olay değıldır. "Kaderde, ktvancta ve tasada ortak ve bolünmez birbütün" olan toplumun. sosyal adaletı getırmeyi öngören bir anayasaya rağmen. devletın tüm ekonomik olanaklarını, sermaye yöresine vermek ve sonra Türk halkının re'ahı için çalışıldığını söylemek, gerçeklerle ve ulusla alay etmek değıl mıdir? Başta gelen görevi, sosyal güvenlıği sağlamak olan bir yönetımın. kişi güvenliğine bıle çare bulamaması, yannın umudu olan gençlerin birbirine duşürulmesı, bir alay cınayetın faıünın bulunamayışı, devlet ve güvenlik fıkrtyie nasıl bağdasır? Gençliğin sağ ve so! diye aynlışında. Atatürk ülkusünu unutturmak, kültür ikıleşmesi yaratarak gençlığı idealsız bırakmanın btiyük hatası yatmaktadır. Şu halde. kusuru bızım yetiştırdığimiz gençte aramanın, onu şu ya da bu voida olduğu ıçın kusurlu bulmanın olanağı var mıdır? Sorular sorunlar kadar hatta sorunların karesı kadar çoğaltıiabılır. Bunaiım bu soruntarın ardındadır. Bunahm, tıpkı 27 Mayıs öncesı gıbı, yöneticı kadrosunun, Türk devletının var oluş sebebine, Atatürk devrimıne ters duşüşu ve Atatürk'ün açtığı yoldan çıkışından doğmaktadır. Faruk Gürler konuştu, Emin Değer onun adına yazdı: 27 Mayısçı gozuyle Devrim anayasası taslağı komutanlann bilgisi dışında değildir. Bildiğim kadarıyla bu taslağa temel, havacı arkadaşlarımızın getirdiği ve komutanlanmızm bilgisi içinde olduklannı söyledikleri bir program taslağıdır. Bu taslağm Sayın Doğan Avcıoğlu tarafından hazırlandığı havacı arkadaşlarımızca belirtilmiştir. Anayasa taslağının da içinde bulunduğu ve hazırlıkların "Hareket Dosyası" dışındaki bölümünü kapsayan bir dosya, şubat ayı içinde Sayın Batur'a verildi. Onun da onayını aldıktan sonra bu dosya mart ayı başında Sayın Gürkan tarafından Sayın Gürler'e sunuldu. Bir cumartesi günüydü. Gürler beni emretmiş. Konuştuk, kendilerine dosya üzerinde bir saat kadar süreyle bilgi sundum. Okuyacaklarını, pazartesi günü görüş bildireceklerini söylediler. Pazartesi günü dosyayı Celil Gürkan'a verirken, "Söyledikleri kadar solda değilmişsiniz" dediğini anımsıyorum. maktadırlar. Elbette bunlan bilemezdik. Bu listeyi hazırladık ve havaa arkadaşlarımız komutanlarına sunduiar. 12 Mart günü öğle saatinde Silahlı Kuvvetlerin muhtırası okundu. O günkü duygularımı yansıtıyorum. Benim ve benim gibi düşünen arkadaşların kafasından kaynar sular boşandı. Yani o günku duygularımı şöyle anlatabilirim: Görevimin başına geldiğimde Sayın Gürler'in emir subayı Sayın Ömer Kasar tarafından şu sözlerie uyarıldım: "Komutan yerinden aynlmasın, sakın benim yanıma gelmesin. Kuvvet koridorunda görülmesin diyor!" Telefon, yanıtıma gerek kalmadan kapatıldı. Bu sonucu beklemiyordum. Doğan Avcıoğlu Gürler: Yaz bakalım Sayın Batur'un Milli Güvenlik Kurulu'nda tartışılan ikinci raporundan sonra, beni çağırarak (ki, bu sırada Kara Kuvvet MJevrim dergisine iki kez gittim ve Sayın Doğan Avcıoğlu ile konuştum. İlk gidişimden sonra, saat 22.30 da telefonum çaldı ve tanımadığım bir ses, "Seni sevenleri üzecek yerlere gitme" dedi. Bu uyandan sonra Devrim dergisine bir kez daha gittim. Aynı ses beni yine uyardı. 3. kez de gittim ve ilişkilerimi, o güne dek dikkat ettiğim pek çok konuyu da aşarak sürdürdüm. Faruk Gürler ile siyasal nitelikli ilk konuşmam, Türkiye'de ordunun araçgereç ve askeri yardım gibi nedenlerle ABD'ye bağıtnlılığmı açıklamamla oldu. Kendisine görüşlerimi aktardığımda gözlerinin yaşardığını gördüm. leri Komutanı idi), "şimdi şu söylediklerimi not et ve bana Milli Güvenlik Kurulu'nda yapacağım konuşma için bir metin hazırta" dedi ve şu açıklamayı yaptı: "Batur Paşa Milli Güvenlik Kurulu'nda bir konuşma yaptı. Bu konuşmada içinde bulundugumuz bunalıtnı anlattı ve anayasanın öngörduğu reformlann yapılmasını istedi. Amaç, hiikiimeti sıkıştırmak ve nelerin yapılamayacağını, bu hükümetle bir yere gidilemeyeceğini herkese anlatmaktır. Benim de onu desteklemem lazım. Şimdi yaz. Türfciye, tarihinin ağır bir bunalımı içindedir. Bu bunalımın nedeni Atatürkçü çizgiden çıkmak ve anayasanın öngördiiğii reformları yapmamaktır.. İktidar, bu anayasa ile memleket idare edilemez diyor. Oysa, anayasanın ongörduğü reformlar yapılsa, balkın milli gelirden alacağı paylart arttırıcı çalışmalar yapdsa, bunalundan çıkılır. Hiikiimetin tutum ve davranışı Silahlı Kuvvetler'i de etküiyor. NATO'dan çıkamayız, ama ulusal bir savunma konseptimiz olmalı. Ekonomik görüşierim şoyledir, ne sermaye emeği sömürmeli, ne de tek giıç olmalı. Atatürk'çü ekonomik modeli be Emekli Hâkim Albay, Avukat Emin Değer'in açıklamaları Gürler, 9 mart gecesi birliklere alarm vermişti: Her an solcu ihtilal olabilir nda açıklayıp açıklamadığını bilemiyorum. Sayın Gürler'in notlarına dayanarak hazırladığım yazının bunalvmla ilgili bölümünü sunuyorum, bu bölümü daha sonra kendisinin de izniyle "27 Mayıs'çı görüşüyle" başhğı altında Devrim dergisinde yayımlamayı düşünmüştük. Yazının başlığı "Bunaum"dır. Bu görüşler, ayrıca anayasa taslağının gerekçesine de yansımıştır. (Bkz. çerçeve içindeki yazı.) Devrim anayasası hazırlığı da komutanlann bilgisi dışında değildi. Sayın Batur, bu taslağın hazırlanışının bilgisi dışında olduğunu ve emri olnıadığını söyluyor. Ancak bildiğim kadarıyla bu taslak, temel havacı arkadaşlarımızın getirdiği ve komutanlarının bilgisi içinde olduklarını söyledikleri bir program taslağıdır. Bu program taslağının Sayın Doğan Avcıoğlu tarafından hazırlandığı havac; arkadaşlarımızca belirtilmiştir. Bu program tartışıldı, ben Devrim'den sonraki anayasa çalışmaları için bir taslak hazırlanmasım önerdim, bu öneri kabul edildi, halen avukatlık yapan karacı pilot albay Hidayet Ilgar (ki, hukuk fakültesini bitirmişti) ile birlikte Sayın Özfakih'in de katkılan ile anayasa taslağını hazırladık. Bu taslak üzerinde arkadaşlarımızla yapüğımız çalışmalar sonunda kabul edilen metin önce Sayın Batur'a verildi. Sayın Batur'un kimi maddelere ilişkin görüşlerini içeren önerileri olduğu söylendi. Bunlann tartışılması için Sayın Batur'un genel sekreteri Havacı Kurmay Albay Kemal Tunusluoğlu'rıun evinde yapılan iki toplantıda bu öneriler tartışıld» ve bir kısmı kabul edilerek maddeler yeniden yazıldı. O zaman Sayın Batur'un önerilerini taşıyan küçük kâğıtlara yazılı notların fotokopisini ya da fotoğrafını alma>ı düşünemedim. Daha doğrusu havaa arkadaşlarımız Batur'un elyazılarını içeren notların fotokopisini almaya yaklaşmadılar sanıyorum. kadar solda değilmişsiniz" dediğini anımsıyorum. Bu sözün anlamını, daha doğrusu bu sözun altında yatan gerçeği daha sonra anlayacaktık. Bu çalışmalardan ayrı, özellikle kurmay arkadaşlarımız tarafından harekât planlaması yapılıyordu. Harekât planlaması Korgeneral Erçıkan'ın başkanhğında sürdurülmekteydi. Ancak Korgenerai Erçıkan'a güven duyulmuyordu. Önun 1970 sonbaharında Brüksel'deki NATO hizmetinden gelir gelmez yaşına ve rütbesine uygun düşmeyen ateşli bir tutum içindeki davranışı kuşku yaratıyordu. Ayrıca Sayın Gürler de sık sık "Aüf'ı her toplantıruza almayın. Her şerın dökümünü yaptı. Bu subaylann bulunduklan birlikler hakkında bilgi verdi. Solcuların hangi kesimde yoğun olduğunu da açıkladı. Bu bilgi harekâttan sonra hangi birliklerin bizimle çalışacaklarını saptama gerekçesine dayanılarak veriliyordu. Gerçek amaç ise tasfiye hazırlığı imiş. Bunu da sonradan öğrendik. Bu açıklamaların yapıldığı gün büyük bir tedirginlik duymuştum. Daha sonra Sayın Gürkan'ın belirttiği gibi Sayın Gürler'in son anda tetiğe basmaması halinde ne yapılacağı tartışıldı. 7 mart günü Bahçelievler'de Ankara dışından da gelen subayların katıldığı bir toplantı yapıllemenin doğnı olmadığı düşüncesindeyim. Biz sizi lider oiarak tanıyoruz." Kaşlannı çattı ve "Ona söylerim. Her şeyi anlatırım. Ya (elinin tersi ile masanın üzerindeki kitaplan itti) çekilir ya da bizimle olur" dedi. Bu açıklama beni tatmin etmemişti, ama yapacak bir şey yoktu. Komutan Genelkurmaya doğru yürudü, ben durumu Sayın Gürkan'a arz etmek üzere odasına girdim. Düşüncelerimi anlattım. Bana katıldığını, ama Sayın Gürler'e de inanmamız gerektiğini söyledi. Kendisinin anılarında yer verdiği Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı'nın da bulunduğu ve Sayın İhsan Över'le Bu durumda Orgeneral Batur'un emir vermesi bekleniyordu. Çünkü bu ikircikli davranışlar nedeni ile ben, arkadaşlarımın da ısran üzerine sanınm, şubat ayının onbeşinden sonra Hava Kuvvetleri Komutanı Sayın Muhsin Batur'u makamında ziyaret ettim. Kendileri ile yarım saate yakın süre görüştük. Bu görüşmenin amacı, Silahlı Kuvvetler içindeki hareket doğrultusunda kendilerinin lideri olduğu müdahalenin gerçekleşmesi için Sayın Gürler'in düğmeye basmaması halinde (bu deyim o gunlere ait bir deyimdir) Hava Kuvvetleri Komutanı ve Gürler'in yakın arkadaşı oiarak düğmeye basıp basmayacağı idi. Biz yan Daha sonra öğrendiğime göre, o gün öğleden sonra harekât başkanı Korgeneral Kemal Taran'm yönetiminde bir komisyon kurulmuş. Bu komisyona ertesi gün saat 08.00'de yeni gorev yerlerine gitmeleri emri ile Ankara'dan uzaklaştırılan beş havacı arkadaşımız Sayın Batur tarafından görevlendirilmişler. Bu toplantıda Silahlı Kuvvetler muhtırası amacına ulaşamazsa, 3. maddenin uygulanması durumunda yapılacak işlerin saptanması istenmiş. Havacı arkadaşlanmız "Biam hazırtıgımız var" diyerek Sayın Gürler ve Sayın Batur'a ulaştınlan dosyayı getirmişler. Burada ilk oiarak "anayasa taslağı" tartışılmış, arkadaşlanmız bu taslağın hazırlamşında benim görevli olduğumu belirterek çağrılmamı istemişler. Ancak Sayın Kemal Taran ve Sayın Tümg. Ruştü Naipoğlu sert bir ifade ile, "O buraya gelemez" demişler. Oysa o tarihe kadar ben görevim gereği, gerçekten komutanların güvenini kazanmış bir kişi idim. Bu konuyu sonradan şöyle yorumladım, Sayın Batur, karargâhmdaki çaüşan en yakın arkadaşlannı oyuna getirmiş, onlar eli ile, hazırlanan dosyayı Genelkurmay Başkanına ulaştırmış ve ertesi günü de onlan karargâhından başka yerlere tayin ettirmiştir. Bu ola>ın başka türlü yorumu var mıdır bilemiyorum. Batur'un oyunu iletildi. Emir subayına şunları söylemiş: "Evel. birliklere alarm verildi. Bu alarmı ben verdim. Çünkü solcu bir ihtilal hazırlığı vardı. Bu ihtilali önlemeyi amaçladım." Tüm içtenliğimle söylüyonım, o gün bir burkulma duymakla birlikte, oyuna geldiğimizi hâlâ kavrayamamıştık. Ama bu olayı birlikte yaşadığımız, çalışma grubu arkadaşlarunız olan, Sayın F.Özfakih, Sa\ın Orhan Kabibay, Sayın Numan Esin'de de bir kuşku yoktu. 10 mart gunü bir yandan Genişletilmiş Komuta Konseyi yapılıyordu. Bir yandan da havacı Ben, katıldığım eylemin sorracuna katlanmasını bilerek 15 gün istirahat aldım ve görevime devam etmedim. lştirahatlı bulunduğum süre içerisinde o zamana kadar hiç uğramadığım Devrim dergisine iki kez gittim ve Saym Doğan Avcıoğlu ile konuştum. İlk gidişimden sonra bir akşam saat 22.30'da telefonum çaldı ve tanımadığım bir ses "Seni sevenleri üzecek yerlere gitme. Biz seni Gece yarısı uyarısı 7 Mart 1971 günü, Bahçelievler'de Ankara dışından gelen subayların katıldığı bir toplantı yapümıştı Toplantıya Korgeneral Atıf Erçıkan başkanlık etmişti. toplantıda müdahale kararı alınmış. 8 mart pazartesi günü durum, Sayın Gürkan tarafından Orgeneral Gürler'e iletildi. Gürler sonra beni emretti, gittim. Ayaktaydı. "Arkadaşlannız kararı vermişler. Bana ilettiler. Ben şimdi Genelkurmay Başkam'na gidiyorum" dedi. Saşırdım. "Komutanım, Sayın Genelkurmay Başkunımız bu hareketi benimsemez" dedim. Elinin tersiyle masanın üzerindeki kitaplan itti, "Her şeyi anlatırım. Ya çekilir, ya bizimle olur" karşılığını verdi. 9 mart akşamı saat 23.30'da, 28. Tümen Karargâhı 'ndan bir subay bana telefon ederek birliklere alarm verildiğini, alarmın büyük bir olasılıkla Faruk Gürler'in tutuklanması amacını taşıdığmı söyledi Saat 01.30'da Gürler'e telefon edildi. "Evet, birliklere alarmı ben verdim. Çünkü solcu bir ihtilal hazırlığı vardı. Bu ihtilali önlemeyi amaçladım" dedi. O gün bir burkulma duymakla birlikte oyuna geldiğimizi hâlâ kavrayamamıştık. birlikte çalışmaları için emir verildiğj toplantıyı da anımsatarak, "Çok şey değişebilir Emin'ciğim" dedi. lış bir patlama olmasın istiyorduk. Dolayısıyla Sayın Batur'a durumu açıkiayarak düğrrteye basıp basmayacağını sorduk. Kendileri "eger Sayın Gürler, tereddüt ederse, düğmeye basacaklarını" söyledi. Saytn Batur'la bu konuşma olanağını sağlayan kendilerinin genel sekreteri olan Sayın Alb. Tunusluoğlu'dur. arkadaşlanmız beni çağırarak, "Komutanın Bakanlar Kurulu lislesi hazırlanması konusunda kendilerine emir verdiğini" söylediler. görevimin başına geldiğimde Sayın Gürler'in emir subayı Sayın Ömer Kasar, "komutan, yerinden ayrumasın, sakm benim yanıma gelmesin, kuvvet koridorunda da görülmesin, diyor" dedi. Bunu beklemiyordum. konımak istiyoruz. Eğer evinde oturur başkaları ile ilişki kurmazsan, başına bir şey gelmez. Dikkal et \e seni sevenleri üzme" dedi. Bu sözler beni gerçekten çok uzdu. Ozellikle son iki yıl içinde hareketin içindeki arkadaşlarıma hep Sayın Gürler'den aldığım bilgi leri iletmiş ve Sayın Gürler'e yakın ilişkimi somut olaylarla doğrulamıştım. Belki uyarıya göre davranarak yerimde, görevimde kalıp çalışabilirdim, ama bu beni kişi oiarak istemediğim bir noktaya getirirdi. Arkadaşlarım beni yanlış değerlendirirlerdi ve haklı oiarak ajan oiarak bellerlerdi. Boyle bir sonuca katlanamazdım. Devrim dergisine ikinci kez bu uyandan sonra gittim. Aynı ses bir gece yansı beni yine uyardı. 3. kez gittim ve ilişkilerimi, o gune kadar dikkat ettiğim pek çok konuyu da aşarak sürdürdüm. Sayın Batur'un aradan yıllar geçtikten sonra yanlışlarım açıklayarak doğruyu politik yaşamında bulduğunu söyleyeceği yerde, arkadaşlanmı itham eden davramşını doğru bulmuyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi ben o gün için doğru bulduğum davranışlanmın doğru olmadığına inandım. Bugun Türkiye'de geîçek ve Batılı anlamda bir demokrasinin kurulması ve Mustafa Kemal'in gösterdiği doğrultuda çağdaş uygarlık duzeyinin üstüne çıkmış bir Turkiye'nin yaratılmasını isteyen bir gorüşe sahibim. Bu amacın da ancak halkla birlikte vcrilecek bir çaba ile kazanılacağı inancındayım. 12 Mart günü M»en, devrimden sonraki anayasa çalışmaları için bir taslak hazırlanmasım önerdim. Bu kabul edildi. Albay Hidayet Ilgar ile birlikte Sayın Fakih Özfakih'in de katkılarıyla anayasa taslağını hazırladık. Kabul edilen metin önce Sayın Batur'a verildi. nimsemeliyiz. Özgürlüklerin kullanılabilmesi için ekonomik güciin herkese emegi ölçüsünde dağılması gerekir. Milli gelirden herkes emeğine göre pay alrnalı. Sisyal adalet böyle sağlanır. Örneğin parası olmayan adama verilecek seyahat özgürlüğü neye yarar." BATUR VE GÜRLER Bir madalya töreni. yi yanında konuşmayın" uyarısı yapıyordu. Ancak Atıf Erçıkan'ın da çevresinde nedendir bilinmez inanmış subaylar vardı. mıştı. Bu toplantıya Korgeneral Atıf Erçıkan başkanlık etmişti. Ve daha çok onun yönlendirmesi ile müdahale karan alınmış. 8 mart pazartesi günu bu durum sayın Gürkan tarafından Sayın Gürler'e iletildi. Sayın Gürler, daha sonra beni emretti, gittim. ü k a d a r da solda değilmişsiniz? Şimdi Sayın Batur'un çok değişik anlatması, gerçekleri karartamayacaktır. Dahası bu taslağın da içinde bulunduğu ve hazırlıkların "harekât dosyası" dışındaki bölümünü kapsayan bir dosya, şubat ayı içinde Sayın Batur'a verildi. Onun onayını aldıktan sonra bu dosya mart ayı başında Sayın Gürkan tarafından Sayın Gürler'e sunuldu. Dosya, bir cumartesi günü sunuldu ve Sayın Gürler beni emretti. Dosya üzerinde kendilerine bir saat kadar bilgi sundurn. Okuyacaklarını ve pazartesi günü görüşünü belirteceğini söyledi. Pazartesi gunü dosyayı Sayın Gürkan'a verirken, "söyledikleri Ancak tüm bu uyarılara karşın, ozellikle Orhan Kabibay'ın sürekli ısrarları sonucu Korgeneral Atıf Erçıkan'ın hazır bulunduğu bir toplantı düzenlendi. Bu toplantı, benim içinde bulunduğum çalışma ekibinden Sayın Fakih Özfakih'in evinde yapıldı. 3 Mart 1971 günü saat 20.30'da başlayan toplantı, 24.00'e kadar sürdü. O gün Genelkurmay Başkanı Sayın Tağmaç'ın Hava Kuvvetleri Komutanlığı sinema salonunda Ankara'daki üst rütbeli subaylara yaptığı konuşmadan tuttuğum notlan özetledim. Daha sonra Sayın Kabibay, bir saat süren bir açıklama ile Turk ordusunda (Kara Ha\a ve Deniz Kuvvetlerindeki) solcu subayla Ozfakih'in evi >on perde O gün Sayın Gürler'in Gene'.kurmay Başkanı ile yaptığı konuşmasının sonucunu alarr.adık. Ertesi gunü, yani 9 rnaıt günü akşamı Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda, anılarria yer alan toplantı yapıldı. O toplantıya, öteden beri komutanlann bilgisi içinde çalısan arkadaşların tumü katıldıl^r. Hava Kuvvetleri KomutanUsı adına katılan arkadaşlannnz, Tuğgeneral Örner Çokgör'ün Hava Kuvvetleri'ni alarma geçirdiğini söylediler. Bundar. eîbet Hava Kuvvetleri Komutanı'nın da bilgisi vardı. İki saat süren toplantı sonunda, Orgeneral Gurler'in bir harekât emri veremeyeceği anlaşıldı. Her jey o toplantıda bitmişti. Kanımca oyunun son perdesi açılıyordu. Jbıste Biz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhı'nda Sayın Batur'un anılarında açıkladığı listeyi o gün hazırladık. O liste daha önceden hazırlanmış değildir. Bu listeyi, havacı arkadaşlarımızın açıklamalarına dayanarak söylüyorum, (ki, onurlu insanlardır inkâr etmeyeceklerdir) Sayın Batur'un emri ile hazırladık. Nereden bilirdik ki, orgeneral rütbesine gelmiş ve Politika gazetesinde kendi açıklamasına göre orduda "Lider durumu kuşkusuz kabul edilen Savın Batur" ve kendisine gerçtkıen gmenilen Sayın Gürler, tıpkı Sayın Sunay'ın söylediği gibi bizleri "el ahında lutmak" için oyun oyna Gürler Ta| ;maç a gidiyor Ben girdiğimde ayakta idi. Üzgün ve kırgın bir hali vardı. Aynen şunları söyledi: "Arkadaşlarınız kararını vermişler. Bana ilettiler. Ben şimdi Genelkurmay Başkanına gidiyorum ve ona durumu anlatacagım." Bu sözler, beni hayrete düşürdu ve öteden beri acaba son anda bize bir oyun oynanır mı kuşkusu içinde olduğumdan, şunları söyledim: "Komutanım, Sayın Genel Kurmay Başkanımu bu hareketi benimsemez, ona bunlan söy Oolcu ihtilali önlemek 10 mart gunü Genişletilmış Komuta Konseyi toplandı. Ancak 9 mart akşamı saat 23.30'da 28. tümen karargâhından bir subay, bana telefon ederek, birliklere alarm verildiğini, bu alarmın,büyük bir olasılıkla Gürler'i tutuklamaya yönelik bir hareket için verildiğini söyledi. Durumu, Gürler'in emir subayına ilettik. Yani 10 mart gunu saat 01.30'da Gürler'e telefon edildi, durum A.vcıoğlu program taslağı Bu notlan, onun için bir konuşma metni haline getirdim. Bu metni iki gun sonra, pazar giınü emir subayı Ömer Kasar evimden aldı. Sayın Gürler'in bu metni Milli Güvenlik Kurulu'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle