19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
'Gürler, Batur ve Kayacan sonradan suçland 3 Kurmay Yarbay Talat Turhan, savcı Süleyman Takkeci'nin "esas bakkındaki gönişünü" okumasından sonra 28 Nisan 1975 günü savunmasını okumaya başladı. Turhan, en hünerli hukukçuları bile kıskandıracak nitelikteki savunmasında, iddianame ile olaylar kronolojisi arasında bir ilgi kuruyor ve iddianame düzenlenirken, Orgeneral Gürler, Orgeneral Muhsin Batur ve Oramiral Kayacan'dan söz edilmediğini, çunku iddianamenin düzenlendiği tarihte bu komutanlann gorev başında oldukları; bu üç komutan adının daha sonra görevlerinden ayrıldıktan sonra ek iddianame ile suçlandıklarını belirtiyordu. Turhan, davanın hukuksal nedenlerle değil siyasal etki ve nedenlerle açıldığını, iddianamede 9 martçılar ile 12 martçılann aynı kefeye konup suçlandıklannı ileri sürüyor, 9 martçılann eyleme geçmediklerini buna karşın 12 martçılann hükümeti zorla devirerek suç işlediklerini söylüyordu. Turhan, savunmasında, Yunanistan'daki "Lambrakis davasına" değiniyor, bir siyasal cinayet sonucu oldurülen solcu milletvekili Lambrakis olayında davanın yargıcı Sartzetakıs (şimdiki Yunan cumhurbaşkanı)'nın bu cinayetle ilgili olarak, bölge jandarma komutanı Mutsi ve bazı mülki amirler için tutuklama kararları çıkarttığını, bunun üzerine baskılarla karşılaşan yargıç Sartzetakis'in mesleğinden atıldığını ve tutuklandığını anlatıyor ve şunları söylüyon "tşte faşistlerin hukuk anlayışı. Bugün Amerikan uşagı faşist işkenceci Yunanistan cuntasının CIA dolan ile beslenen sağ orgutlerinin onde gelen temsilcilerinden cinayetlerin hesabı sorulurken, yargıç Sartzetakis adaietin şerefli köşesini işgal etmektedir. Örnekte göriıldiigü gibi CLA'nın azgelişmiş ülkelerde bu ölçiıde etken olduğu bir donemde bâkiminden hekimine kadar herkes dogru teşhis yapmak durumundadır. Ozellikle sağ orgiitlere gerçekten milliyetçi duygulan alet edilen gençlerimizi uyarmak isterim. Örgıitlerini besleyen paranın nereden geldiğini arayıp ögrendiklerinde bir hıyanete araç olduklarını anlayacaklardır. Bu bölümıi bitirirken siyasi cinayetlere kadar varan sağ örgütlenmenin adının kontrgerilla olduğunu vurgulamak isterim. Şimdi soruyorum. Şu tablo içinde suçlu kimdir? Elbette ben değilim. Gerçek suçlular, Ataturk'ün tam bagımsız Tıirkiye'sini Amerikan emperyalizmint peşkeş çekerek Tiirkiye'yi bugün silah ambargosuna kadar varan müdahalelerin hedcfi yapanlardır." Şimdi Talat Turhan'ın savunmasını biraz daha yakından görelim. "Bu davada yargılanan 57 kişiyiz. İddianamede, 18'imizin idamı isteniyor. Geriye kalanların 5 yıldan 15 yıla kadar ağır hapsi... Askeri savcıya göre, eski Genel Kurmay Başkanı Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan suç ortaklarunız arasında... Daha birkaç suç ortagımız da var, bu davanın sanıklan arasına sokulmayan ve haklannda dava açılmayan. İddianameye v« esas hakkındaki miitalaaya göre, suçumuz, adlan geçen komutanlann önderliginde, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sını cebren ilgaya teşebbiis etmek", mevcut düzeni katdırıp yerine marksistleniııist bir diizen koymaya kalkışmak... tşte bu suçtan şimdi savunmamızı yapmamız isteniyor. Normal bir ceza davasında, belki sanığın yalnızca leh ve aleyhindeki delilleri tartışarak ve yalnızca kendisine isnat olunan suçla bağlı kalarak savunmasını yapması raümkiindür. Fakat bizinı yargılandıgımız dava, gerek sanıklann sıfatları, gerekse isnat olunan suç yönunden hiç kuşkusuz, siyasal yapıda bir davadır. Bundan da öte, hukuksal nedenlerle degil, siyasal amaçlarla açılmıştır. Dava dosyasında, iddianamede >e esas hakkındaki mütalaada bu gerçegi ortaya koyan pek çok kanıtlar vardır. Orneğin: Birinci kanıt; Davanın açıldığı tarihle esas bakkındaki mutalaanın okundugu tarih arasında. suçlandırılan kişiler aleyhindeki delil durumunda esas itibanyla bir degişiklik olmamıştır. Buna rağmen: 1 Esas iddianamede, Orgeneral Faruk Gürler, Orgeneral Muhsin Batur ve Oramiral Kemal Kayacan'dan hiç söz edilmemiş; bunlar suçlu sayılmamıştır. Çünkü o tarihlerde, bu komutanlar silahlı kuvvetlerin en yüksek kademelerinde bulunmaktaydılar. Görev başındaydılar. 2 Sözü geçen komutanların adlanna, dava açıldıktan bir süre sonra politik ortam eKerişli bulunmuş olacak ki ilk defa ek iddianamelerde yer verilmiştir. Fakat bundan sonra Orgeneral Faruk Gürler Kara Kuvvetleri Komutanlıgı'ndan Genel Kurmay Başkanlıgı'na, Oramiral Kemal Kayacan ise Donanma Komutanlıgı'ndan Deniz Kuvvetleri Komutanlıgı'na gelmişlerdir. Bunun üzerine, dava dosyasındaki deli) durumu hep aynı olmakla birlikte, askeri savcüar sözu geçen komutanlar eraekli oluncaya kadar onlann adlarını bir daha agızlanna almamışlar, suçlu olduklarını iddia etmemişlerdir. 3 Adları geçen komutanlar emekli olduktan ve ozellikle Orgeneral Muhsin Batur ve Oramiral Kemal Kayacan CHP'ye üye girdikten sonradır ki, askeri savcının esas bakkındaki mutalaasında, kendileri kesin olarak 'suçlu' ilan edilmişlerdir. Bu olay, askeri savcıların hukukun gereklerine göre degil fakat siyasal ortama ve dunıma göre kişiler aleyhine soruşturma açıp yönlendirdiklerini belgelemektedir. tkinci kanıt: tddianamade, 9 martçılarla, 12 martçılar aynı potaya konmuş; her ikisi d« suçlu gösterilmiştir. Oysa: 9 martta tasfiye edilen görüş, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki radikal görüş ve eğilimleri ve bagıımızlaşmayı önermekte idi. 12 raart ise, tutucu göruş ve egilimlerle, vardığı sonuçlar itibanyla, dışa bagımlılıgı simgeler. Bu açıdan, 9 mart bir donüm noklasıdır. Sozü geçen iki egilimden biri diğerini tasfiye ettikten sonra 12 marta gelinmiştir. 9 marta kadar, 9 martçılar 12 mart muhtırasını verenlerle beraberdirler. Bu tarihten sonra ise, bu grubun herhangi bir aktivitesi ve eylemi olmamıştır. Bu duruma göre, hem 12 mart muhtırasını verenler, hem de 9 martçılar aynı potaya konup suçlanamazlar. Askeri savcıya göre ise, 12 mart muhtırasını verenlerden hem cuntabaşı olarak Orge 11 KASIM 1985 CUMHURİYET/13 BOMBA DAVASI UĞUR MUMCU 12 Mart muhtırasına imza koyan dört komutandan ikisi, Orgeneral Faruk Gürler ve Orgeneral Muhsin Batur, bu davanın savcıları tarafından anayasayı ihlal suçlusu ilan edilmişlerdir. Askeri savcüar, soruşturmanın hiçbir evresinde muhtırayı veren diğer iki komutandan hiç söz etmemişlerdir. Oysa ortada TCK'ya göre bir suç varsa, bu suç her dört komutan tarafından işlenmiştir. 9 martta tasfiye edilen görüş, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki radikal görüş ve eğilimleri ve bağımsızlaşmayı önermekte idi. 12 Mart ise, tutucu görüş ve egilimlerle, vardığı sonuçlar itibariyle dışa bagımlılıgı simgeler. Bu açıdan 9 mart bir dönüm noktasıdır. Sözü geçen iki egilimden biri, diğerini tasfiye ettikten sonra 12 Mart'a gelinmiştir. 9 marta kadar, 9 martçılar, 12 Mart muhtırasını verenlerle beraberdirler. Bu tarihten sonra ise bu grubun herhangi bir aktivitesi olmamıştır. TURHAN VE MUMCU Ziverbey'deki unlu •'Zihnibey Köşkü"nun kapısında. 18. Eğer 12 Mart muhtırasının verilmesi bir suç ve cuntasal faaliyet ise bu suçlama içinde Memduh Tagmaç neden yoktur? 19. Türkiye'yi 12 Marta getiren olaylar ve bu olaylar içinde kişiler vardır. Bu dava iddianamesi 12 Mart muhtırasının bir kanadının, diğer kanadını suçlayarak bertaraf etmek için açılmıştır. Ve fakat suçlanılan kişilerden hiçbiri davaya getirilmemiştir. 20. İddianamede bu konuda açık ve kesin 1 bir çelişki vardır. O da 9 Mart ile 12 Martın aynı potaya konulmak istenmesidir. Bu iki egilimden biri diğerini bertaraf ettikten sonra i 12 Marta gelinmiştir. O halde bu gnıplar bu J gün aynı pota içine nasıl konulabilmiştir? ! 21. 9 Mart bir dönüm noktası olup, Türk : Silahlı Kuvvetleri içindeki radikal görüş ve egilimler ile bagtmstzlaşmay ı hedef alan bir tarzı önermekte idi. 12 Mart ise, tutucu gö ' , ruş ve egilimlerle, dışa bagımlılıgı simgeler. ' Bu nedenle yaşayabilmesi için ilk işi, 9 Martcı görüşü bertaraf etmek olmuştur. 22. Bu iki grubun çalışması ise 12 Mart ' olayı ile sonuçlanmıştır. Bu duruma göre, 12 Mart muhtırasını verenlerin tumü suçlanılmadığına göre, 9 Marta kadar onlarla beraber ohuı 9 Martçılar suçlanılamaziar. 9 Marttan sonra ise bu grubun herhangi bir eylem ve aktivitesi olmamıştır. 23. Bu iddianameye gore ise, cuntabaşı olarak hem Faruk Gürler suçludur, hem de onun emekliye ayırdığı General Celil Gürkan. Ama ikisi de dışardadır. 24. Fakat Talat Turhan'dan T. Slh. K. adı ' na 12 Martın başansız kişilerinin hesaplan sorulmaktadır. 25. Beraber suçlandığım kişilerin kumandanlık koltukJannda oturduklan bir dönemde, her türlü baskı, zulüm, tehdit \e işkenceye manız kalarak tek başuna verdiğim kavgayı, bugün de veriyorum. Manen yanımda ne Gürler, ne Batur, ne de Kayacan ve ne de 9 Martçılar var. 26. Sol literatürde "küçük burjuva"nın , kaypak olduğu yazılıyor. Benim bütün hayatım, bu gözlerimin dognılugunu yansıtmaktadır. Evet "küçük burjuva" kaypafın kaypağı, kalleşin kalleşidir. 27. Aslında benim kavgam hiç bir zaman, küçük burjuvanın, her iki kanadının, yukardan aşagı oluşturmayı yegledikleri, jöntürk gelenekli, iktidar girişimlerinden yana olmamıştır. Belki ülkenin bulunduğu ekonomik ve sosyal koşullar içinde bu yolu, ehveni şer olarak kabul etmişimdir. 27 mayısa gönül verişim bundandır. 28. Ama, 12 Mart, hem "hiyerarşik ihtilal" hem jöntürk gelenekli iktidar mücadele yöntemlerinin, hem de ehveni şerci göruşlerin iflasını belgelemiştir. Bütün bu ozlemlerin faşizmle noktalandıgını, benim gibi faşist ozentisi uygulamalanmn hedefi olmuş herkes bugün anlamış bulunuyor. 29. Emperyalizmle bütünleşmis, uydu bir • ' politikanın çirkefine batmış ve bu amaçla, kurduklan gizli örgutlerle, dışarıdan aldık. lan strateji \e taktiklerle, devrimciler üzerin; de provokasyon düzenleyenlerin, bu kokuşmuş düzeni \asatma girişimleri boşunadır. '. Bunu onlar da biliyorlar ve bugün için sadece zaman kazanmaya çahşıyoriar. Çırpınmaları boşunadır çırpındıkça batacaklardır. • 30. Evet sahte milliyetçilerin, dümenlerine baktıklan bu düzen mutlaka degişecek • tir. Düzen iki yolla değişir. Oyla, zorla... i Türkiye'deki sosyo ekonomik koşullann ' gelişmesi ve ozellikle, olaylann Amerikan uydusu politikadan yana olan işbirlikçileri dogrulamaması >e Amerikan dostlugu efsanesinin deneylerle aydınlıga kavuşması, oyla düzen degişme girişimlerinin şansım, bugünkü iç ve dış koşullar karşısında artırmış bulunuyor. Oyla duzen degişiminın halka dayalı ve alttan yukan demokratik bir girişim olduğu, bu nedenle halkın özlemlerini yansıtacagı ve devrimci halk sınıflannın özîemlerine cevap verebilmek için, iç ve dış somüriiye karşı çıkacagını ve tam bağımsız bir politika izleyecegini bugün çok kişi anlamış bulunuyor. 14 ekim seçimleri, halk özlemlerinin böyle bir politikayı desteklediğini gösterdi. Bu gelişim bugün için Türkiye'nin şansıdır. Fakat aynı dönemde Allende • Bülende formülleri ortaya sürüldü ve "Dünya Düun Degiştirme Örgutü (!) Ecevit'in iktidar olmasını önledi... b. Bir ülkedeki sosyo ekonomik koşullar, düzen degişikligini zorluyorsa ve o ülkede, oyla düzen degiştirilemiyorsa, düzen zorla değişir. Bu değişitn: (1) Yukardan aşagı müdahale yöntemleriyle (asker, sivil. karma) olabileceği gibi, (2) Devrimci sınıflann mücadelesi sonucu aşağıdan yukan da olabilir. thtilaller tarihi bu girişimlerin sayısız orneklerini vermektedir. Bu noktada bir gozlemimi açıklamak durumundayım. O da 12 Martla Ugilidir. c. 12 Mart içinde, yukardan aşağı oluşan, üç yönlü iktidar özlemlerinin yaşamış olduğunun tanığı olmaktayız. (1) Bunlardan ilkini, uydu ve bağımlı bir politika içinde, faşist iktidar özlemleri diye niteleyebiliriz. Bu özlemleri Slh. K.'ler içinde Sunay Tagmaç Turün temsil etmiştir. Fakat bu üçlü hiçbir zaman Slh. K.'in kontrolünü tam olarak ele geçirememiştir. Çünkü karşılannda güçlu gördükleri bir engel vardır: Gürler Batur Kayacan üçlüsü. Bomba davası onlar gaflet içinde uyurken bu engeli aşmak için tezgâhlanmıştır. Bu grup, karşı devrimci grup ve sınıflardan dış ve iç destekler bulma.sına karşın, hiçbir zaman güvenebilecegi bir politik desteğe de sahip olamamıştır. Politik ilişkilerde, her iki taraf birbirini idare ederek zaman kazanma hesabı içinde bulundugundan. kesin çöztime ulaşamamışlardır. Bunun yanında, Türkiye'de faşist özentisi bir partinin, politik gücünü de hiçbir zaman yeterli bulamamışlardır. Fakat, kendi himayeleri ve destekleriyle senelerden beri oluşturulan militan gnıplan sahneye iterek, amaçları doğrultusunda anarşi ortamının hazırianmasında kullanmışlardır. Sunayın, sağcı komandolan "milliyetçi gençler" diye nitelemesinin nedeni de bu hizmetlerinin, tinsel karşılığı anlamını taşıyordu. (2) 12 Mart kadrolan içinde ikinci egilimi, Gürler Batur Kayacan üçlüsü temsil etmişti. Gerçekte, bu dönemde bu grubun egilimlerinin sözcülügunü 12 Marttan önce, muhtıracı Baiur, aynı yontemlerle yapıyordu. Bu çıkışlan yaparken de, güvencesi, kuvveti içinde aynı göruşü payh'şan kişilerdi." 9 Martçılarla 12 Martçılar aynı potaya konup suçlanamaz neral Faruk Gürler, hem de onun 9 martta emekliye ayırdığı General Celil Gürkan suçludurlar. Fakat her ikisi de goriilmekte olan bu davanın dışında bırakılmıştır. Bu olay da, davanın siyasal tıiteligini açıkça ortaya koymaktadır. Üçüncü kanıt: 12 Mart muhtırasına imza koyan dört komutandan ikisi, Orgeneral Faruk Gürler ve Orgeneral Muhsin Batur, bu davanın savcıları tarafından, anayasayı ihlal suçlusu ilan edilmişlerdir. Askeri savcılar, soruşturmanın hiçbir evresinde, muhtırayı veren diger iki komutandan Orgeneral Memduh Tagmaç ve Oramiral Celal Eyicioğlu'ndan hiç söz etmemişlerdir. Oysa ortada Türk Ceza Kanununa göre bir suç varsa, bu suç her dört komutan tarafından işlenmiştir. Bu konuda Türk Ceza Kanunu'nun 147'. maddesi hükmü açıktır: "Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'nu cebren iskat veya vazifesini görtnekten cebren menedenlerle bunlan teşvik eyleyenlere idam cezası hükmolunur." 12 Mart muhtırasını veren dört komutanın hep birlikte bu suçu işledikleri muhakkaktır. Bizi ve 12 Mart muhtırasını veren komutanlardan ikisini, TCK.'nın 146. maddesine göre "anayasayı kısmen veya tamamen ilgaya teşebbüs etmek"le suçlayan askeri savcıların, bu maddenin hemen allında yer alan Bu noktada bir başka gerçeğe daha deginmek isteriz: Bir siyasal davada, sanığın kendini savunabilmesi ve suçsuzluğunu ispatlayabilmesi için, onun soruşturma evrakı dışında kalan olaylan ve kişileri açıklamasını zorunlu kılıyorsa. bu onun en dogal hakkıdır. Çünkü aksi lakdirde, kendisini savunabilmesi ve suçsuzluğunu ispat edebilmesi olanaksızdır. Bu açıdan, siyasal bir davada, eğer yargıçlar kunılu üyeleri tarafsız ve bağımsız ve hukukun hizmetinde iseler; sanıktan yalnızca soruşturma evrakında yer alan isimlerden ve olaylardan bahsetmesinin istenemeyeceği muhakkaktır. Böyle bir istemin savunmayı kısıtlamak ve davanın siyasal niteliği açısından "savunmayı topyekun ve kökünden" ortadan kaldırmak anlamına gelecegi açıktır. Bu dava aslında, 12 Mart muhtırasının üriinüdür. 12 Mart muhtırasının getirdiği düzenin ve sıkıyönetim rejiminin sonucudur. 12 Mart 1971, Türk siyasal tarihinde hiç kuşkusuz, önemli bir dönüm noktasıdır. Ancak muhtıranın verilişini, sıkıyonetimin ilanını, bu davanın tezgâhlanmasını, yalnızca anarşinin varlıgı, iktidarın yeteneksizligi. anayasamn uygulanmaması veya lüks olması gibi yüzeyse! nedenlerle açıklamaya kalkışmak hatalı bir yorum tarzıdır. Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumu ve bağlı olduğu dış politik guçler ve ilişkiler dikkate alınmaksızın olaylara ve bu Bu bilinirse olaylann neden ve sonuçlan daha net görülur, kurulan tuzaklar daha açık seçik biçimde ortaya çıkar. Talat Turhan'ın savunmasını bu açıdan çok yararlı buldum. Emekli Tümgeneral Celil Gürkan ile yaptığımız soyleşiden sonra Talat Turhan'ın savunmasını okuyunca, tablo butünu ile ortaya çıktı. Turhan, önce kendisini mahkeme önüne getiren iddianameyi eleştiriyor, daha sonra kendisi ve kendi çevresiyle ilgili sert bir özeleştiriye girişiyordu. Savunmanın bu bölümleri üzerinde dikkatle duralım. 1. Bu ifadenin alındığı tarihte*. Orgeneral Faruk Gürler, KKK'dır. Orgeneral Muhsin Batur Hv. K.K. Oramiral Kemal Kayacan Donanma K. ve Istanbul Sıkıyönetim Komutanı muavinidir. 2. tfade tarihinden bir ay sonra ise: Orgeneral Faruk Gürler, Genel Kurmay Başkanı. Orgeneral Muhsin Batur, Hava Kuvvetleri Komutanı. Oramiral Kemal Kayacan, Deniz Kuvvetleri Komutam'dır. 3. Bu ifadeler, adı geçen komutanlan yıpraimak için, politika kulislerinde en büyük ölçude kullanılmasına karşın, asıl ilgililerine, yani sanıklara ve sanık müdafülerine bu dönemde kapalı tutulmuştur. 4. Özel bir amaçla, işkence yöntemleri ile Talat Turhan'ın mahkemeye sunduğu savunmadarv Dz. Bnb. Erol Bflbiiir, Kur. Alb. Bahattin Taner, Kur. Alb. Nedim Arat aluıdılar. Ancak bu girişimden sonra, Muhsin Batur ve Kemal Kayacan tertibin kendilerine dognı yönlendirildiginin farkına vanp, tırmanma girişimini, aktif müdahale tehdidiyle önlediler. Bu etki sonucu, bir hafta gözaltında tutulup istenilen yönde ikrariar alındıktan sonra Gn. Celil Gürkan, tlyas Albayrak ve Fakih Özfakih serbest bırakıldılar. 11. As. Savcı Nevzat Çizmeci ve onun ardındaki güçlerin hesabı bu son girişim ile bozulmuş ve tutmamıştı. Perde gerisinde olanlar için mesele yoktu ama, perde önündeki As. Savcı 25 Mayıs 1973 tarihli ek iddianamesiyle Faruk Gürler'i cunta başı ilan edip açıga düşmüştü. Yerlerini muhafaza ettikleri için de ellerinde tertipçilerce dikte ettirilen sayısı/ ifadeler olduğu halde Muhsin Batur ve Kemal Kayacan isimlerini gizledi. Bu suretle oyunun 3. perdesi eylül 1973'te oylanacak ve soruşturmaya bu üçlüyü de fiilen katmak üzere tezgâhlandıgı halde zor oyunu bozmuş ve As. Savcı yine açıga çıkmıştı. 12. Gözaltına alınan kişilerin geri çekilmesiyle, sırtlannı savazlayan güçlerin pek öyle gözüktüğü gibi kuvvetli olmadığını anlayınca, As. Savcı selameti görevini değiştirmekte buldu. 13. Yapüraak istenen neydi. Sunay Tagmaç ve Tünın üçlüsünde simgelenen emperyalistlerle bütünleşmis, işbirlikçi iç güçler, BOMBA DA VASI Yukandaki Jotoğraf, Anadolu Ajansı'na ait ve 4 mayıs 1973 tarihini taşıyor. Iotuğrafın arkasmda aynen şunlar yazılı: ' 'Bomba olaylan'' diye adlandınlan, emekli Kurmay Ya rbay Talat Turhan (ön sıra en sağ) ve 52 arkadaşmm davasımn duruşmasına bu sabah 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı 3 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde başlanmıştır. 147. maddeyi görmemezlikten gelmeleri, bu madde sanki Türk Ceza Kanunu'nunda yokmuş gibi 12 Mart muhtırasını veren diğer iki komutanı, (Memduh Tagmaç, Celal Eyiceoğlu) soruşturma ve kovuşturma istemi dışında bırakmalan, onlann bir hukuk adamı gibi değil, fakat; dışarıdaki bazı güçlerden gelen isteklere göre, politik amaçların birer aracı olarak soruşturmalan yönettiklerini ve bu davayı açtıklannı en kesin bir biçimde ortaya koymaktadır. Aynı olay, bu davanın hukuksal gereklerin ürünü olarak degil. fakat; yüksek yerlerdeki kişiler ve ekipler arasındaki bir hesaplaşmanın, (bütün savunmamu boyunca görüleceği üzere Sunay Tagmaç Türün üçlüsü ile Gürler Batur Kayacan üçlüsü arasında simgelenen bir çekişmenin) ve bu kanaldan çok yüksek duzeydeki bir politikanın urünu olarak ortaya çıktıgını kanıtlamaktadır. Bu davanın hukuksal olmak yerine siyasal bir nitelik taşıdığı. siyasal amaçlarla yürutüldüğü, dava dosyasındaki daha pek çok tanıtla ispatlanabilir. Fakat biz listeyi uzatmayacagız. Yalnız bu gerçekten çıkan bir sonuca degineceğiz: Biz bu davada sanık olarak yargılanır ve hesap vermeye çalışırken bu davayla ilgili pek çok kişi baş suçlu ilan edilenler ve adlanna dava dosyasında hiç değinilmeyenler yargılama dışı bırakılmışlardır. Durum bu iken, eğer bizler isnat olunan suçtan mahkum ediürsek, bu sonucun ve bu davanın hukuk ve adaletle ilişkisi olamayacağı ortadadır. davaya yalnızca bir iç sorun gibi bakılmasının büyük bir yanılgıya ve yanlışlıklara düşülmesine yol açacağı kuşkusuzdur. Yaşanılan dunyada. önemli iç politik olaylan dış etkenlerden soyutlayarak değerlendirmek olanaksız olduguna göre. 12 Mart muhtırasının verilişinde ve sonrasında hangi dış etkenlerin zorlamasının rol oynadığını saptamak ve açfga çıkarmak ulusal bir görevdir. Bu durumda 12 Mart muhtırasının üninü sıkıyönetim savcılannın bu muhtıraya imza koyan komutanlan, eski genel kurmay başkanlannı ve kuvvet komutanlannı açıkça 'baş suçlu' ilan ettikleri bir davada; Türkiye için siyasal açıdan bu denli önemli bir olayda; siyasal suç sanığının bu olaylann ve davanın altında yatan dış etkenleri ve yabancı güçleri açıklayıp ortaya çıkarması ve bu yoldan suçsuzluğunu ispatiaması bem en doğal hakkı, hem de görevidir. Talat Turhan'ın savunması,ı hem iddianameyi eleştirir hem de "jakoben" ya da "ittihatçı" yol ve yöntemleri savunan gorüş için bir özeleştiri niteliğindedir. Bu yüzden, yıllarca "ittihatçı" ya da "jakoben" geleneğini savunan bir kurmay subayın olaylan değerlendirmesi ve gerek kendisi gerek arkadaslarını bir "özeleştiri" süzgecinden geçirmesi çok yararlı olmuştur, Talat Turhan'ın bu eleştiri ve ozeleştirilerinde bugün ve yarın için dersler doludur. Askeri müdahalelerin bir daha olmamasını istiyorsak, bu müdahalelerin öncesı ve sonrasını ve bu müdahalelere yön veren insanların bir süreç içinde ne yaptıklarını, hangi rüzgârlara kapıldıklarını bilmek gerekir. dikte ettirilen bu ifadeler yıpratma malzemesi olarak kullanıldı. Bunu takiben Faruk Gürler cumhurbaşkanlığı vaadi ile kandınlıp, Genel Kurmay Başkanlığı'ndan istifa ettirildi. Cumhurbaşkanı seçilemeyince de, ifadelerden avukat ve sanıklann yararlanması sağlanmış ve bunu 3 Nisan 1973'te esas iddianamenin verilmesi izlemiştir. 5. Askeri savcı esas iddianamesinde ihtiyatlıdır. İfadelerde adı geçen komutanlar suçlanılmasına rağmen bu dönemde, soruşturmanın hududu "Talat Turhan" hedef alınarak çizilmiştir. Fakat iddianameden, açıkça görülmektedir ki, ikinci hedef General Celil Gürkan Orhan Kabibay olarak saptanmıştır. 6. Askeri savcıyı ve onun gerisindeki güçleri bu ihtiyata iten neden; henüz Muhsin Batur ve Kemal Kayacan'ın yerlerini muhafaza etmeleridir. 7. Bu anlayış ve planlamaya göre, esas iddianameyi verdikten hemen sonra mayıs 1973'te bazı kişiler goz altına alınıp, ikrarlara zorlandılar. 8. Bununla yapılmak istenen, ikince evrenin uygulanmasıydı. Yani, soruştunnayı Celil Gürkan ve Orhan Kabibay'ı da içine alacak kadar genişletmek. 9. Orhan Kabibay'ın milletvekilliğinden dolayı dokunulmazlığı oldugundan onu, uçüncü evreye bıraktıiar ve yerine Fakih Özfakih'i ikame ettiler. 10. Haziran 1973'te 2. evre uygulamalarına fiilen başladılar ve bu amaçla Em. Gn. Celil Gürkan. Em. Kur. Alb. İiyas Albayrak ve Fakih Özfakih, Gn. Ömer Çokgör, Em. Turhan, en hünerli hukukçuları bile kıskandıracak nitelikteki savunmasında, iddianame ile olaylar kronolojisi arasında bir ilgi kuruyor ve iddianame düzenlenirken, Orgeneral Gürler, Orgeneral Muhsin Batur ve Oramiral Kayacan'dan söz edilmediğini, çünkü iddianamenin düzenlendiği tarihte bu komutanların görev başında oldukları; bu üç komutan adının daha sonra görevlerinden ayrıldıktan sonra ek iddianame ile suçlandıklarım belirtiyordu. Talat Turhan: Gerçek suçlular, Ataturk'ün tam bağımsız Türkiye'sini Amerikan emperyalizmine peşkeş çekerek Türkiye'yi bugün silah ambargosuna kadar varan müdahalelerin hedefi yapanlardır." Gürler Batur Kayacan üçlüsünü buna engel göriiyorlar ve onlan bertaraf etmek istiyorlardı. 14. Bu senaryo içinde, iktidar kavgası yapan iki klik birbiriyle açık mucadeleye girişecek kadar kuvvetli olmadığı için, başka yollar denemekteydiler. Sunay Tagmaç ikilisi kendi yeteneklerini veya yeteneksizliklerini çok iyi bilen kişilerdir. Buna rağmen, Türkiye'nin çok önemli bir ddneminde senelerce gizli ve açık iktidar olmayı başarmışlardu. İktidar olmalannı da, 10 seneden beri, bütünleştikleri örgütlere borçludurlar. Olaylann zoriaması sonucu doğan bu ilişkiden, her iki taraf da memnundur. Çünkü örgütler ve onlann bağımlı olduğu dış güçler de bu iki kişiyi, kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktadırlar. 15. Bir taraf omuzlannın giicüne, diğer taraf, Makyavelist bir politika içinde, entrikanın ber türlüsünden yararlanarak mücadele edip birbirini temizlemek istemişlerdir. 16. Bomba davası, Sunay Tagmaç Türün üçlüsünün Gürler Batur • Kayacan üçlüsünü bertaraf etmek amacıyla, yargının araç olarak kullanılması düşüncesiyle açılmıştır. 17. Dava saıuklannın büyük şansı, bu kavgada her iki iktidar kliğinin de bugün yenik düşmesi ve 14 ekim seçimlerinin, tertip güç ve orgutlerini geri çekmiş olmasıdır. Bu gelişmeyi, aynı zamanda yargının da şansı olarak niteleyebiliriz. Çunkü. adalet tarihinde, en büyuk zulümlerin, yargının, kaba kuvvet elinde alet edildiği dönemlerde uygulandığını görüyoruz. Yarın: Talat Turhan'ın savnnnası sürüyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle