15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yıllarca zarar eden bu ortaklığın hisse senetlerinin paranın aşınmasına karşı nominal değerden Hazinece geri ahnması, ortak olan vatandaşlara sevinç (!) konusu olmuştur. Bakırda yeterli bilgi birikimi ve deneyi olan Etibank da bir yandan kendi bakır müesseselerini çalıştırmaktadır. Sonucta Küre (Kastamonu) ve Murgul'da yerinde bir devimlebirbirinin burnunun dibinde devlet kesesinden yatınmlar yapılmıştır. Etibank'tan bakır işinin tam devir alınması yerine, yeni yatınmlarla aynı yataklar için kaynak israfının dikkate değer iki örneği verilmiştir. Son günlerde basma yansıyan haberlere göre, Karadeniz Bakır'ın, bakır tenörü yüksek Espiye Lahanos maden sahalan için yüzde 48'i Finlandiya fırmasına ve yüzde 52'si de Karadeniz Bakır, Koç Holding ve Çinkur'a ait olmak üzere yeni bir yabancı ortaklık denemesine girildiği görülmektedir. Bazı ulkeierin petrolü gibi yurdumuzdaki bor tuzlan rezervi de bize dünyada söz sahipliği yapacak bir üretici olma olanağmı vermiştir. Bu cevherin dünyada bilinen rezervlerinin yüzdS 66'sı Türkiye'de bulunmaktadır ve sahip olduğumuz öbür maden rezervlerine göre eşsiz bir öncelik taşımaktadır. Doğanın bu cömertüğinin, iyi kullanılması iie tüketim alanı en geniş olan bu minarel konusunda, Türkiye dünyada etkinliğini rahatça duyuracak arvantaja sahiptir. 10.6.1983 tarihli 2840 sayılı kanunun 2. maddesi ile bor tuzlan, trona (tabii soda), asfaltit, uranyum ve toryumun aranması ve işletilmesinin devlet eli ile yapılması kabul edilmişti. (Çayırhan", "Beypazan" da MTA tarafından saptanan trona yatağında görünur ve muhtemel toplamı olarak 220 milyon ton rezerv vardır.) Devletçe aranması ve işletilmesi gerekli görülen bu cevherlerin 2840 sayılı kanun döneminde yabancı sermayeye açılması olanaksızdı. Zira 6224 sayılı Yabana Sermayeyi Teşvik Kanunu'na göre, yabancı sermaye iştiraki ile yatınm yapacak girişimin Türk özel teşebbüsüne açık bulunan bir faaliyet sahasmda çalışması zorunluluğu bulunmaktadır. Son olarak 3213 sayılı Maden Kanunu ile yapılan degışiklikle, bu beş cevherin aranmesı ve işletilmesi Türk özel sektörü yanında yabancı sermayeye de açılmış olmaktadır. 3213 sayılı kanunun 49 ve 50. maddeleri ile anılan cevherlerin aranması ve işletilmesi Özel sektöre ve dolayısı ile yabancı sermayeye açılmıştn. içinde bu konuyu güncel hale getiren Prof. Dr. T.Z. Tunaya'nın çok isabetli görüşüne burada değinmeden geçmeyeceğim. (Cumhuriyet'te 23 Nisan'da yayımlandı) Ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık ilkelerine bağlı olan Atatürk'ün bu konudaki aynntılı görüşünü buraya almak isterim: "... umumiyetle, zaman ve mekanda daimi bir hususi vasıf gösteren, iktisadi bir işi devlet üzerine alajbilir. Mesela bir iş ki, büyük ve muntazam bir idareyi icap ettirir ve hususi fertler eünde inhisara duçar olmak tehlikesini gösterir veyahut umumi bir ihtiyaca tekabül eder. O işi devlet üzerine alabilir. Madenlerin, ormanların, kanallann, demiryollannın, deniz seyrüsefer şirketlerinin devlet tarafından idaresi... Yukanda izah ettiğimiz neviden işlerdir." " . . . devletçilik, bilhassa içtimai, ahlaki ve milh'dir. Milli servetin tevziinde daha mükemmel bir adalet ve emek sarfedenlerin daha yüksek refahı, milli birliğin muhafazası için şarttır. Bu şartı daima göz önünde tutmak, milli birliğin mümessili olan devletin muhim bir vazifesidir." Stratejik önemi büyük olan anılan madenlerde devletçilikten son defa vazgeçilirken ve olanaklar yabancı sermayeye tam acüırken, aynca "devletçilikten" ödün üstüne ödün verilirken, Atatürk'Un düşüncesini yansıtan bu satırlan dile getirmenin, "tutucu ve bağnaz bir Atatürkçülük" olarak değerlendirilmeyeceğini ümit ederim. KlT'lerin kuruluşlanna ilişkin 2929 sayılı yasa, 19.10.1983'te kabul edilmişti. Aradan yaklasık 7 ay geçince bu kanun yerine KHK/233 yürürlüğe girdi. Gerek KHK/233 ile getirilen sistem, gerekse 3213 sayıü Maden Kanunu'na dayanılarak madencilikle uğraşan Etibank dahi kaldınlarak madenlerin devlet elinden çıkanlması olanaklan hükümetlere tamnmıştır. Ayn inceleme konusu olabilecek bu değişiklikler sonunda, "madenlerin devletçe değil, milletçe işletilmesi" sloganı işleyiş kazanmıştır. 8 EKİM 1985 JHadenlerimiz v e Vabaneı Sermaye Atatürk'ün ödün kabul etmediği konu, "ulusal egemenlik"tir ve ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkün olacağını vurguladığı tam bağımsızlıktır. Bir kuşağın önemle üzerinde durduğu ulusal egemenliği Osmanlıların son dönemlerinde yarattığı siyasal egemenlik, 'Hakimiyeti Sivasiye' kavramıyla karıştırmadan konuları değerlendirmekteyarar vardır. PENCERE Küçük Şeyler... Ann Taborof 29 Eylül 1985 günlü Cumhuriyet'te yayımlanan yazısında kötü alışkanlıklarımızı eleştirdi. Söylediği neydi? Türkiye'de kimse sırasına razı olmuyordu. Bakkalda, pastahanede, eczacıda alışveriş ederken; uçağa, dolmuşa, otobüse binerken, insanlar kuyruğa girmiyor, sırasını beklemiyor, doğal bir şeymiş gibî kendinden önce gelenin hakkını çiğniyorlardı. "Amerika'nın Sesi" radyosunun ülkemizdeki muhabiri Sayın Taborof, küçük yaştan beri gördüğü eğitim nedeniyle bu umursamazlıgı içine sindiremiyordu. O yazdı, Cumhuriyet yayımladı. Ann Taborof, Divan Pastahanesinde alışveriş yapmak için sırasını beklerken kürklü bir hanım önüne geçivermişti: Hemen iki millefeuille verir misiniz?" Taborof uyardı: ' Kuyruğa girsenize!.." Kürklü bayan, sanki bir garip yaratıkla karşılaşmış gibi Ann Taborof'a bakmıştı. Türkiye'de şık giyinmiş olmak, sırayı hıçe sayıp öne geçmek için hak mı sağlıyordu? • Adını saklı tuttuğum (neme lazım !..) bir bayan okurumdan bu yazıya sert tepki gösteren bir mektup aldım, sıcak ve öfkeli mektubunda okurum diyor ki: "Yann okullar açılıyor, o zamana kadar yetiştirmem gereken işler arasında günlük ve yıllık ders programları, yazlıkların kaldırılıp, yerlerine kışlıklann konması, hasta annemin yoklanması, yatılı okula başlayacak yeğenimin pışpışlanması pazar programmın yalnızca birkaçı. Cumhuriyet'e ayırabildiğım zaman bile kısıtlı. Fakat beni altüst eden bir yazı, size yazmaya zortadı. Allah aşkına kimdir bu Ann Taborof Hanım? Bize aşağılık kompleksi aşılama hakkını ona kim vermiştir? Kendisi New Ybrk sokaklarında' yağmurlu bir havada hiç mi taksi bulmaya çalışmamıştır? O zaman hangi sıraya göre bir taşıta binebilmiştir? Tünellerde hiç mi itiştirilip kakıştırılmamıştır? Kanarya Adalan'nda geçirdiğim yıllardan sonra New York'a döndüğümde ilk düşüncem Amerikalıların bu konuda Ispanyollardan ders alması gerektiği olmuştur. Lütfen hatırlatın! Yabancılar bize bildiğimiz klişeleri tekrahamasınlar! O üstün (!) görgü ve kültürleriyle biraz daha analitik olmaya ve Türk toplumundaki insanları kuralları çiğnemeye ve kapkaççılığa iten nedenlere inmeye çalışsınlar. On altı yaşımdan beri bu insanlaha okudum ve çalıştım, her çeşidini tanıdım, ne kadar boş ve haksız olabileceklerini çok iyi biliyorum. Bizim çok kere acımasızca küçümsediğimiz Arap gençlıği bile yabancılara karşı bu zayıflığımıza kahkahalarla gülüyor" Bayan Taborofun gözlemleri doğrudur; adını saklı tuttuğum okurumun tepkısinde de gerçeğin payı var. Bize örnek gösterılen Batılı toplumlarda da bencillik, işbitiricilik, fırsatçılık, açıkgözlük, köşe dönücülük azımsanmayacak kadar geçerlidir. Ancak bir karşılaştırma yaptığımız zaman Batı'da daha düzenli bir toplumsal işlerlik, bizde daha çok başıbozukluk ve kapkaççılık görülüyor. Neden? Tek nedenli değil, çok nedenli bir sorundur bu; Türk halkının fırsatçılığa düşkün olduğunu söylemek gerici ve ırkçı bir dünya görüşünü dile getirmektir; her kusurumuzu emperyalizme bağlamak ise yalınkat mantığın tembelliğinden doğar; yabancıyı kendimizden üstün tutamayız; hor da göremeyiz; insanlık bir bütündür. Bu bütün içinde Amerika'nın liderliğinde yaşayan sanayileşmemiş ülkeler kesiminde egemenleştirilen hayat görüşü, fırsatçılık, ışbitiricilik, köşe dönücülük, açıkgözlüktür. Bayan Taborof, bu temel felsefenin sanayileşememiş bir toplumun bireylerine ve günlük yaşamına yansıyan küçük göstergeleriyle karşılaşmış. Hele bizim işadamlarımız daha palazlanstnlar, Amerika'daki gibi endüstri krallıklarını kursunlar, toplumu çekip çevirmekte güçlensinler, günlük yasamımız da Amerika'dakine dönüşecektir. Ancak bir ihtimal daha var: O da ölmek mi dersin? HALİT SALTIK Emekli Yük. Denetleme Kurulu Başkanı nın fakir bekçileri mi olacağız" söylentilerini bu çerçevede değerlendirmek zorunhıdur. Ulusal maden politikasını saptarken ayncalıklı ortaklıklann (imtiyazh şirketlerin) bekçüiğine düşmekten de uzak kalınmalıdır. özel sektöre de yabancı serATATÜRK mayeye de madencilik olanaklan tanınırken, geri dönülmez ödünBastnda da izlenebildigi üze ler verilmesinden kaçınılması re, tam karşıt görüş ve savlann ulusal çıkar açısından önem ta"Atatürkçülük" olarak ve ra şımaktadır. Aksi göruşte olanlahatça dile getirilebildiği bir or nn savlanna karşı devletçiliğin, tamda yaşarken, "ATATÜRK' ekonomik bağımsızlığın simgesi 'ün özdeyişi ile konuya girmeyi ve yöntemi olduğu kadar, hızlı gerekli gördüm. Bilindiği üzere, ekonomik kalkınmanın aracı ol"Atatürkçülük", özde ulusal duğunu da vurgulamak yeterliegemenlik ve tam bağımsızlık il dir. Bunun tam aksi görüşünü, kelerine, çofulculuğa, halkçıhğa, devletçiliğe, özellikle laikli Türkiye Ikinci lktisat Kongreğe, akla ve bilimsel yönteme, si'nde, bir bürokrat önerip sacağdaşlaşma doğrultusunda sü vunmuştur. Devletin bir müterekli yenileşmeye dayanır. Ata şebbis olarak ortaya çıkmama. türk'ün ilke ve devrimlerine bağ sı, mevcut KlT'lerin "sosyal inh olanlann çağdaş uygarlık dü dirimli satışlar" yolu ile orada • zeyine yöneürken değişik fikir çahşanlara, düşük gelirlilere sa. akımlannın ortaya attığı tam ak tılması, devletin bir jandarma si görüşleri de, Batı dünyasııun devlet şeklinde kalması ve tnabenimsediği hoşgörü ile karşıla denler konusunda da yüzde yüz özel veya yüzde yüz yabancı sermalan yerinde olacaktır. Türkiye'de sermaye yetersizli mayeye acılışın yaran savunulği bilinen bir gerçektir. Maden muş ve önerilmiştir. tşadamlannın oluşturduğu, cilik, riski büyük ve buna karşı nakit dönüşümü oldukça uzun "Türk Sanayici ve tşadamlan zamana bağlı bir yatırım alanı Demeği" TÜSİAD'ın kendi aladır. öte yandan, üretimde nında etkinliği, tartışılmaz bir gerçektir. Bu derneğin ana stasermayeemekteknolojihammadde dörtlüsünde maden tüsünde yapılan son değişiklik lerin zamanla yenilenemez nite dikkate değer olup, "karma ükte olduğu göz önünde tutulur ekonomi" deyiminden vazgeçilsa, bunlar arasında belirli bir mistir. dengenin konmması ve buna uy MADENCtLtKTE ÖZEL gun uzun süreli bir politika sap SEKTÖR VE tanıp izlenmesi gereği ortaya çı YABANCI SERMAYE kar. Yeterli üretemiyoruz feryaMadencilikte özel sektör ve dını, "zengin maden yataklan Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür. Yurdu yoksulluğa, memleketi yıkuıtıya sürükleyen çeşitli nedenler içinde en büyüğü ve en önemlisi ekonomide bağunsızbktan yoksun olmaktır. yabancı sermayenin iyi örnekler vermediği bilinmektedir. örneğin Ereğli Kömürleri'nde (Zonguldak) en kısa zamanda en çok kâr ilkesi ile çauşan yabancı sermayenin yer altında bıraktığı ve artık teknik olarak yararlanma imkânı olmayan taş kömürü damarlannın yansı ve hatta üçte biri ölçüsünde olanlann bugün devletçe işletilmesine çalısümaktadır. Yıllık üretim, yıllar itibanyla 1970'ten beri düşmektedir. Daha alt katlarda çalışma gereğine karşı, yeterince ödenek verilmemekte ve gerekli hazırlıklar yapılmamakıadır. Linyitte özel sektörün çalışmalannı değeTİendiren öğretim görevlileri Doç. Dr. E. Anoğlu ile Doç. Dr. B. üz'un vardıklan sonuclar da iç açıcı değildir. Kendi deyimleri ile "Ocaklann peynir tenekesindeki fare gibi işlendigi" ve talan anlayışı yüzünden "Türkiye'de çıkanlan kömürden daha çok miktan yer altında bırakıldığY' vurgulanmaktadır. Böylece özel sektör linyit işletmeciliğinin, ulusal çıkar açısından, üzerinde durulması gerekir bir halde bulunduğu görülmektedir. Karadeniz Bakır tşletmeleri ise, 30 milyon dolarlık bir dış kredinin kullanılması için anonim ortakhk şeklinde kurulmuştur. Krediyi verenlerin etkisi ile Samsun'da 40 bin ton/yıl kapasiteli blister baku üretecek tesisin projesi de yabancı bir firmaya yaptınlmış ve şimdi kabul edilen proje hatası ile bu kapasiteyi tutturamayacağı artık herkes tarafından kabul edilmektedir. Seramikçilefe duyunı ÖDÜN KABUL ETMEYEN ATATÜRK Aşağıda bu konuda Atatürk'ün açık ve aynntılı görüşlerine karşı bu uygulamanın da "ATATÜRKÇÜLÜK" olarak tanımlanması savunuiabilmektedir. Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma ana amacı olan ATATÜRK ilke ve devrimlerinde dunna ve duraksama söz konusu olamaz. Çağdaşlaşma ve sürekli yenileşmeye açık olan bu düşünce sisteminde, ana öğe akıl ve bilimsel yöntemdir. Atatürk'ün demeç ve söylevlerinde de yabancı sermaye düşmanlığı bulunmamaktadır. Ancak yabancı sermayenin sömürüye ve "imtiyazb şirketler" statüsüne dönüşmemesine özen gösterilmişti. Bazı madenlerin arama ve işletilmesinde 1983 yıünda "devletçilik" öngörülmüş iken, 2840 sayılı kanunla iki yıl aradan sonra 1985'te 3213 sayılı kanunla"Devletçilikten" vazgeçildiğine isaretle yetiniyoruz. Esasen tüm KlT'lerin satışı ile yola çıkıldığmdan artık "devleciliğin" savunulamayacağını ileri sürenler de bulunacaktır. Atatürk'ün ödün kabul etmediği konu, "ulusal egemenlik"tir ve ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkün olacağını vurguladığı tam bağımsızlıktır. Bir kuşağın önemle üzerinde durduğu ulusal egemenliği, Osmanlıların son dönemlerinde yarattığı siyasal egemenlik, "Hakimiyeti Siyasiye" kavramıyla karıştırmadan konuları değerlendirmekte yarar vardır. Bilimsel yapıtlan dışında bir günlük yazı HESAPLASMA BURHAN ABPAD Özveri! Kottuğuna oturur oturmaz Dolmabahçe Sarayı'nın duvarlannı yıktırmaya kalkışan ve bunu: "Sarayları halka açacağım!" diye bir çeşit halkçılık gösterisine dönüştürmek isteyen Istanbul Başbelediye Başkanı, bilim adamlarının ve aydın İstanbulluların sert tepkisiyle karşılaşınca, rota değiştirdi. Daha sonra çarpıcı gösterilere başladı. Haliç'in çamur gölü sularını masmavi yapacağını ileri sürdü. Masmavi gözlerim gibi, diye benzetmeter yaptı. Benzetmeyle kalmadı, Haliç kıyılarının iki yanında yıkma girişimlerine hızla başladı. Yeni eski demeyip, mimarlık ve tarih değerlendirmelerini hiçe sayıp, yasa dışı denebilecek uygulamalarla yıktı ve yıktırdı. Kaşla göz arası bir el çabukluğuyla birkaç yerde çocuk bahçesi, parklar ve yeşil alanlar yapılıverdi. Kimi gazetecileri yanına alıp yıktığı yerleri ve birkaç karış yeşilliği gösterdi. Buldozerli operasyonlar yazık ki, sürüp gidiyor. Dalan'ın gerçek amacı ne? Soru açıklıga kavuşmadı, ama kimi gelişmeleri, aynymış görünen uygulamaları, Sayın Dalan'ın coştuğunda söyledikleri, yaptıklarının büyük bir uygulamanın parçaları olduğunu düşündürüyor. Haliç kıyılarında yıktırılan yapılar için ödemeler çoğu kamulaştırma yoluyla degil pazarlıkla yapılıyor Kamulaştırma yoluyla belediyeye geçmiş topraklar, kamulaştırma gerekçesi dışında amaçlar için kullanılamaz. Fakat pazarlıkla satın alınmış yerleri ise belediye diledıği gibi kullanır. hatta bir başka amaç için başkasına satabilir. Haliç çalışmaları başlayınca bu konuda kaygılar ileri sürülmüştü. 0 yerleri ise Araplara satacağı ileri sürülmüştü de, Sayın Dalan, böyle bir girişimin, yani Araplara satışın söz konusu olmadığını kesinlikle ileri sürmüştü. Ne yar ki, Haliç kıyılarının çıplak arsalar durumuna getirilmesinin içyüzünü aydınlatan kimi ipuçları belirmeye başladı. Birkaç ay önce Propeller Kulüp yemeğinde konuşan Sayın Bedrettin Dalan, "Ortadoğu'da varlığını yitirmiş olan Beyrut1 un rolünü İstanbul üstlenmelidir. İstanbul bu fırsatı kaçırmamalıdır" gibilerden bir laf etmişti. Acımasız savaşın haritadan sildiği Beyrut'un bir benzerini istanbul'da gerçekleştirmek ne anlama geliyordu? Basm bu sözlerin üzerinde durmadı. Fakat Dalan, geçenlerde Cumhuriyet'te yer alan bir konuşmada baklayı ağzından çıkardı. Dünya Parlamentolar Birliği üyelerine şunları açıkladı: "Son bir yılda İstanbul'da on yabancı banka açıldı. Oteller yüzde yüz kapasiteyle çalışıyor. On otel daha yapılsa yetmez. İstanbul yeniden bir ticaret merkezi otacak. ANAP ve Özal mantığı büyük işler başarmamıza yardımcı oluyor." Dalan'ın bu apaçık sözleri; Türkiye'nin itildiği çıkmazın gerçek nedenini açıklamıyor mu? Uluslararası kapitalizm, Beyrut ve Lübnan'ın rolünü üstlenecek yeni sorumlu olarak İstanbul'u gözlerine kestirmiş bulunuyor. Haliç'in çamurunu masmavi yapıyorum diye su şişeleri gösteren Dalan, istanbul'un Beyrutlaşmasını çok otumlu sayıyor olmalı! Laik Türkiye Cumhuriyeti'ni ortaçağ yapısı Osmanlı yönetimine dönüştürmek. Emek gücü sömürüsünü en aza indiren sendikalara dayalı toplum düzenini yüzlerce yıl öncenin çırak ve usta ilişkilerine dayalı Ahilik örgütlerine dönüştürmek! Atatürk'ün adını ve fotoğraflarını sık sık kullanarak Atatürk devrimi bilincini körletmek! Yabancı çıkarlara dayalı girişimler için İstanbul'un topoğrafyasını hızla değiştirmek! Haliç'in iki yanında geçmiş kültürlerin nesi varsa yıkıp yeni iş merkezlerine yerleşme olanağı sağlamak! Arap, Amerikan, Yahudi büyük sermayesini Ortadoğu'nun yeni iş merkezi adayı İstanbul'a çekmek! Gerçekleri gizlemek için Amerikan özentisi vakıflar, dernekler kurup paneller ve sempozyumlar düzenlemek! Sayın Dalan, Hürriyet magazin eki Kelebek'te çıkan bir söyleşi röportajda şöyle diyor. Annem ve babam Bayburttu. Ben Eskişehir'de doğdum. Âydın'da büyüdüm. İstanbul'a yerleştim. Gördüğünüz gibi birçok şehirliyim. İnsan bir şeyi çok sever olmak için çalışırsa yorgunluk duymuyor. Ben de İstanbul'u çok seviyorum. İstanbul için her fedakârlığı yaparım." Tanrı İstanbul'u, İstanbulseverlerden korusun! SATILIK FIRIN 338 68 11 Güzei Dünyamıza 9. kez merhaba Irmak Türkeli Sales Representatives For PC Marketing VVe are looking fbr dynamic people who will challenge PC Computer market with fbllovving qualrfications. Degree from a university.preferably B.U or M.E.T.U. At least 3 years of experience in marketing, preferably in P.C. marketing. Fluençy in English. Completion of military service fbr male candidates ÇOCUK BAKMAK İÇtN BEKLEMELİ ÜNİVERSÎTELİ GENÇLER ARANIYOR (3 Gün: Sah, Çarşamba, Perşembe) İSMAİL GÜLGEÇ 526 10 00 BİRSEN GÜLGEÇ 522 44 10 Not: Ev Erenköy'dedir. Sahibinden ÖREN'DE DENİZ KIYISI Sunar Sitesi'nde satılık daire. Telefon 145 75 91 19'dan sonra. Edremit 1136 1778 • Bursa Trafık Müdürlüğü'nden aldığım 162366 nolu ehliyetimi (sıra no: 77867) kaybettim. Geçersizdir. (ALt TAYFUN ALTAY) • 1854 sayılı diploması kaybolan üniversitemiz insaat fakültesı 19491950 dönemi mezunlarından özcan Saffettin Sile'ye duplicat diploma verileceği,bu husustaki yöneımeliğin 6. maddesi uyaruwa ilan olunur. VEFAT Merhume Emine Timur ve merhum Ahmet Halis Timur'un kızı, Leman Koray, lffet Eyüboğlu, Turhan Baytimur, Beyhan Denel'in kardeşi, Hasan Eyüboğlu, Sezai Denel, merhum Necdet Koray'ın baldızı, Şirin Baytimur'un görürncesi, merhum Dr. tsmail Timur, Cemalettin Numanoğlu, merhum Eczacı Selahattin Numanoğlu, thsan Timur'un yeğenleri, Hurşit, Ayşe, Mustafa Sinan, Ayşegül, Elif, Sevim ve Serkan'ın teyzeleri, NAZIM ULÇUGÜR'ün sevgili annesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni İSMAİL ULÇUGÜR'ün değerli eşi TÜRK DİLt VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ YAZAR The position provides an excellent salary and extra benefits. Please contact Nadya Boyacıoğlu fbr an appointnent Tel: 140 49 27 Zafer Sok. 55/1 Nişantaşı TEPUM 7 Ekim 1985 Pazartesi günu Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 8 Ekim 1985 Salı günü ikindi namazından sonra Fatih Camii'nden alınarak Merkezefendi Aile Mezarlığı'na defnedilecektir. AtLESI Not; Çelenk göndermek isteyenlerin Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunmalarını rica ederiz. SAADET (TİMUR) ULÇUGÜR GALATASARAY SÜPER PİYANGOSU GAUTASARAY SÜPER PİYANGOSU Çifteler Koy Enstitüsu'ndeki 40 yılın çok ötesinde kalan günlerinde oğretmenöğrenci gönüllerinde sağladığı sevgi ve hayranlık, onlardan tek kişi kalıncaya dek özlemle sürecektir. O Enstitüliüer adına RAUF İNAN RUHİ SU'nun 302 S MERCEDES SÜPER ŞÖLENE KATIUN, Çekiliş 19 Ekim 1985, Cumarlesı sünü Süpcr Sanatçılann eşliginde Spor Sergı Saröryında 131 KARTAL SÜPER ŞÖLENE KATILIN; Çekıliş 19 Ekım 1985. Cumartesi 3ünü Süpcr Sanatçılann. eşliginde Spor Scrsi Saraymda. TASFİYE HALİNDE SARPER ÇORAPÇILIK TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ TASFİYE MEMURLUĞU'NDAN ÜÇÜNCÜ İLAN İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu'nun 74359/13557 Sicil Sayısında "TASFİYE HALİNDE SARPER ÇORAPÇILIK TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ" unvanı ile kayıtlı bulunan şirkete, 20.8.1985 tarihinde tescil ve 23.8.1985 gun ve 1334 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan olunan Genel Kurul karan ile Tasfiye memuru tayin edılmiş bulunmaktayım. 1 Tasfiye işlemlerini İSTANBUL Şişli, Bomonti, Silahşör caddesi, Yeniyol sokak No 4'deki mahalde yürutece|imi. 2 Şirketten alacaklan bulunanlarla şirkete borcu olanlann işbu ilanın uçüncü ilanı tarihinden itibaren BİR YIL içinde muracaatlan, aksi halde hicbir talepte bulunamayacaklannı ilanen bildiririm. 11. EYLLL. 1985 Tasfîye Memuru : HASAN ARSLAN grafifor ve Ul:1454?94 ağrı ve yanma varsa, kalbinizi kontrol ettirin. Türk Kalp Vakfı Tel: 148 58 66 Göğsünüzde CÜZAMLA SAVAŞ DERNEĞİ SAT1Ş YERLERİ: MİLLİ PhANGO BAY1LER1. PTT MERKEZLER1. İSTANBUL HALK EKMEK BÜFELERINDE C VE HER >TRDE SATIŞ YERLERİ: MİLLİ PİYANGO BAYILER1. PTT MERKEZLERİ. İSTANBUL HALK EKMEK BÜFniRİNDE MAGAZALARD* VF HLR \TRDE S "VAN EL SANATLARI VE KİLİM SERGİSİ" MERHABA YAŞAMAK GALERİSİ'NDE 9 Ekim 9 Kasım 1985 Kokteyl 9 Ekim Çarşamba Saat: 17.30'da Adres: Beyoğlu Asmahmescit Sofyalı Sok. Mayidi Han 32/3 TÜNEL Tel.: 145 83 26 AYRICA: 1111 CUMHURİYLT ALTIM AYR1CA. 1 1 1 1 Cl'MHURİYLT ALTINI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle