16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 8 EKÎM 1985 Gerici ve bölücüler faalîyette (Baştarafı 1. Sayfada) yapma istek ve özlemlerinin yeterli şekilde karşılandığını söylemenin mümkün olmadığını bildirdi. Evren, tüm üniversitelerimizdeki eğitim seviyelerinin daha da yükseltilmesi ve özellikle aynı dalda fakat farklı yerlerde bulunan yüksek öğretim kunımlanndaki eğitim düzeyinin aynı çizgi•ye getirilmesi için çaba harcamamız gerektiğine isaret ettikten 'sonra konuşmasına şöyle devam etti. "Tabii ki üniversite açmakla herşeyi halletmek mümkün olmamaktadır. Üniversitelerimize, birçok güçluklerle mücadele ederek, sınavlan kazanıp gelen gençlerimizin ders kitaplannın saglanması, yeme, içme ve yatma gibi vazgeçilmez ihtiyaçlannın karşılanması üzerinde önemle durnlması gereken hususlardır. jbgüiler, öğrencilerin bu tiiriü ihtiyaçlannı karşılayacak tedbirleri almak için bıitün imkânları kullanmak zonındadıriar." Yurt sorununun çözümü için sUrdürülen faaliyetleri "takdirle karşüadığını" bildiren Evren, "Yurda giremediği için okumaktan vazgeçen ögrencilerin ranracaatlan zaman zaman tarafıma intikal ettirilmekte ve bu durumdan iizüntü duyraaklayım" dedi. Okuyamayan bu öğrencilere yardım edilmesinde hayırsever vatandaşların devlete yardımcı olmalarını istedi. EĞİTİM PLANLAMASI Eğitimin ülke ihtiyaçlanna göre planlanmasının üzerinde önemle ve titizlikle durulmasını fsteyen Evren, daha sonra şöyle dedi: "Hem devlet, hern de lert için en pahalı, fakat vazgeçilmez bir yatınm olan eğitimde; ülkenin çeşitli alanlarda eğitilmiş kişilere olan ihtiyacı çok iyi planlanmalı ve eğitim kunımlanmız bu ihtiyaçlan karşılayacak şekilde ve miktarda insan yetiştirmelidir. Bu yapılmadığı takdirde, bir taraftan devletin biiyiik harcamalan karşısında eğitilmiş bir işsizler grubu yaratılırken. diğer taraftan da ifatiyaç duyulan yetişkin kişilerin bulunamaması duramu ile karşılaşılacaktır. Bunun sonucunda ise şüphesiz, sosyal problemlerin artmasına uygun bir ortam kendiliğinden yaratılmış olacaktır. Üzülerek ifade ediyorum ki, bu durum ülkemiz açısından bir sonın olarak hâlâ gundemdedir. Ve çözüme kavuşturulması zorunludur. Onun için, bu konu üzerinde titizlikle durularak çok iyi planlanması gerektiğine özellikle bir kere daha işaret etmek istiyorum." GERtCİLİKBÖLÜCÜLÜK Türkiye'yi zayıflatmak, sonra da bölüp parçalamak isteyen mihraklann hâlâ bu isteklerinden vazgeçmediklerini, yarın da vazgeçmeyeceklerini belirten Evren, gericilik ve bolücülük akımlan karşısında şöyle dedi: "12 Eyliil 1980 öncesinde olduğu gibi, bugiin de bu bölücii mihraklann. gelecegimizin güvencesi olan öğrencilerimize el atarak gayelerine alet etmeye çalışacaklannı bir an bile hatırımızdan çıkarmamamız gerekmektedir. Nitekim son zamanlarda gericilik ve bölücülük yapan illegal orgütlerin çeşitli görünumler altında faaliyellerini arttırdıklanm görmekteyu. Şüphesiz bu dumm ilgili makamlar tarafından yakinen ve dikkatle izlenmektedir. Bu nedenle tüm ögrencilerimizin, yönetici ve öğretim elemanlannın her tiiriü yıkıcı ve bölücii faaliyetlere karşı çok hassas dikkatli ve uyanık olmalarını hatıriatmak isterim." DEMOKRAStNİN SINIRI Cumhurbaşkanı Evren, öğretim üyelerine hitaben "kimsenin anarşi yaratmaya hakkı >oktur" dedi. Evren bu konuda şöyle dedi: "Demokrasilerde, loplumlann gelişmelerinin özgür ve uvgarca tartışmaya baglı bulunduğu gerçegine, sanırım sizler de katılırsınız, ancak böyle bir ortamın sının, yasaların çizdiği çerçevede olduğu sürece sonuç olumlu bir gelişme gösterir. Özgürce ve uygarca tartışma gorüntüsü altında, bu ülkevi bir kaosa sürüklemeye ve kişileri mevcut kanunlara karşı gelmesi için teşvik etmeye ve dolayısıyla kanuna saygıyı ortadan kaldırarak anarşi yaratmaya kimsenin hakkı yoktur. Zaten bu Yüce Millet de böyle bir tablonun oluşmasına bugüne kadar izin vermemiş bundan sonra da asla izin vermeyecektir. Sosyal ve ekonomik alanlarda ilerieyebilmemizin temel kuralı. başkalarının da önerilerini, düşüncelerini, doğru gördüklerini hoşgörüyle karşılamak, bunları karalayarak, küçümseyerek değil, ancak tartışmayla, ya da uzlaşmayla karşı çıkabilmektir. Sadece kendisinin doğru bildiklerini tek gerçek sayan ve başkalannın düşüncelerine saygı göstermeyenler topluma yarardan çok zarar verirler. Doğru sandığının yanhşlıgını zamanla içine sindirebilen, eksiğini kapatmak için yılmadan çalışan, düşünen. araştıran insanlar bu topluma ancak katkıda bulunuriar, yararlı olurlar. Böyle insanlann çoğunlukta bulunduğu toplumlar gelişebilir, bilimde de yeni merhaleler sağlayabilir." Cumhurbaşkanı, "sevgili gençler" diyerek, üniversite çatısı altında her türlü fikir münakaşasının elbette yapılabileceğini, ancak bu münakaşaların sonucunun kaba kuvvet kullanmaya ve silahlı çatışmaya dönüşmemesi gerektiğini anlattı. Evren, "Bunun için de, birbirimizi aklımızla, mantığımızla, bilgimiz ve hoşgöriimuzle ikna etme yolunu yani medeni bir insana yakışan yolu takip etraeyi temel ilke olarak benimsemeliyiz" dedi. GENÇLERDEN BEKLENEN "Sizlerden beklenen, bir an önce oğrenünlerinizi tamamlayarak, kazandığınız bilgi >e becerilerinizle birer Ataturkçü olarak bu ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmaktır" diyen Evren, "Başarüı olmak için daha çok ögrenmeye, tecriibe kazanmaya ve tecrübelerden yararianmaya gerek olduğunu" belirtti. Evren, "Hangi mesleği seçerseniz seçiniz, milli tarihimid iyi inceleme zorunluluğunda olduğunnzu unutmayınız." AİLELERİN GÖREYİ Evren konuşmasının sonunda öğrenci ailelerine seslendi ve "Çocuklarımz ve öğretim üyeleriyle, görevlileriyle daima sıcak ilişkiler içinde olunuz. Onlan bunaltmadan, ancak daha yakından takip ederek kötü alışkanlıklara, yanlış yollara sapmamalan için konuşunuz, uvarımz. Onlann, vatan millet sevgisini yiireklerinin derinliklerinde taşıyan insanlar olarak yetişmelerine yön veriniz. Kendi zamanınızla mukayese ederek onlann da aynı şartlara katlanmalannı istemeyiniz" dedi. Filistinliler italyan gemisini kaçırdı Dış Haberier Servisi İsrail savaş uçaklarının Tunus'taki FKÖ karargâhına düzenlediği saldınnın yankıları sürerken, bir grup Filistinli içinde 450 kişi bulunan bir İtalyan yolcu gtınısini Mısır'ın İskenderiye limanından aynldıktan kısa bir süre sonra el koyarak kaçırdılar. AP haber ajansının, İtalyan ajansı ANSA'ya dayanarak verdiği habere göre, olay dün Mısır'ın İskenderiye limanı açıklannda meydana geldi. İtalyan Dışişleri Bakanlığı'ndan adının açıklanmasım istemeyen bir yetkili, geminin limandan Süveyş Kanalı'ndaki Port Said limanına gitmek iizere ayrıldıktan kısa bir süre sonra Filistinlilerin yönetimine girdiğini belirtti. Ajansların haberlerine göre başlarında "Ömer" adında bir Filistinlinin bulunduğu gerillalar gemiyi serbest bırakmak için İsrail'de cezaevinde bulunan 50 Filistinlinin serbest bırakılmasını şart koştular. Söz konusu tutukluların başında Semir Konetry'nin adı geçiyor. "Achille Lauro" adındaki geminin Akdeniz'de bilinmeyen bir yöne doğru yol aldığı belirtildi. Bu arada Filistinlilerin, bir müdahale olduğu takdirde gemiyi havaya uçuracaklan bildirildi. Olay üzerine İtalya Başbakanı Bettino Craxi, Savunma Bakanı Giovanni Spodalini ve Dışişleri Bakanı Andreotti'nin Mısırh yetkililerle sürekli temas halinde olduğu kaydedildi. Ancak Amman'da FKÖ sözcüsü Nabil Amr, yaptığı açıklamada olayla ilgili hiçbir şey bilmediklerini söyledi. Bu arada İtalyan silahlı kuvvetlerinin olay üzerine alarma geçtiği bildiriliyor. Yolculann arasında 28 Amerikan vatandaşının da bulunduğu gelen haberler arasında. Achille Lauro, 3 ekimde 884'ü yolcu, 189'u mürettebat olmak üzere 1073 yolcuyla İtalya'nın Cenova limamndan hareket etmişti. Cemal Reşit (Baftarafı 1. Sayfada) yordu. Ünlü sanatçının kalp yetmezliğinden öldüğü belirtildi. Doktoru Naci Karaağaç ölümünden önce şunlan söyledi: "Cemal Bey'in damar sertlivar. Bundan dolayı da kalpte ir takım bozukluklar meydana geliyor. Beyin damarlannı etkileyerek, Serebnosklenir denilen hastalığı yaratıyor. Ancak yaşlılığından dolayı her an ani olarak kalp yetmezliği beyin tıkanıklığı olabilir." SON FOTOĞRAF Cemal Reşit Rey, dün gece yeniden kötüleşmişri. Artık ellerini öpen Semiha Berksoy'u ve ziyarete gelen Saim Akçıl'ı duymuyordu. Bu hüzünlü görüntü değerli sanatçının sonfotoğrafı oldu. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOCLU) Bir gece önce, "Lüküs Hayat"ı söylemişti İstanbul Haber Servisi Semiha Berksoy, dün yine Cemal Reşit Rey'i ziyarete gitti. Cerrahpaşa'ya... Evden çıkarken, ünlü kompozitörün, "kendini keşfeden" kişilerden bu en ünlüsünün iyileşmesini dileyerek...Biraz da bestecinin hastane odasındaki yalnızlığını giderecek çok kişinin olmayışını düşünerek; içi burkularak... Geçen cuma "Madam Butterfly"ın ünlu aryalarını çocuksu bir sevinçle birlikte okumuşlardı. Yinelemeyi düşleyerek girdi kapıdan, ama olmadı. Rey, kötüleşmişti. Yine serum takılmış, kendinden geçmiş, şuurunu yitirmişti. Bir haftadır hergün gelip, tıkanan damarlan yüzünden hareket ettiremediği eilerini, kollarını ovmuştu ünlü bestecinin. Ama artık hiçbir şey yapamıyordu. "Belki de son resmini çekiyorsunuz" dedi, hocasının elini öperken. "Kendi yazdığım ve 'Resimli Opera' adını verdiğim oyunumun içine, O'nun viyolensel konçertosunu koyacağımı soylemiştim. 'Ooo, Furniye çalmıştı' deyip gülmüştü çiçeklerin arkasından.." Şarkılar söyleyip, anılan tazeleyen Cemal Reşit Rey, dün gece birden ve yeniden kötüleşmişti. Artık ellerini öpen Berksoy'u, kendisini ziyarete gelen kemancı Saim Akçıl'ı da duymuyordu. Yıllardır sahne ışıkları önünde çınlayan "Lüküs Hayat"ı, bir gece önce hastabakıcılar ve yan odalardaki hastalann refakatçileri ile birlikte söylemişti devlet sanatçısı Cemal Reşit Rey. Sanatçılar yoktu. Yatağının başında bekleyen hastabakıcı "Çok iyi idi. Çok eğlendik" diyordu. Doktor ise şoyle konuşuyordu: "Artık elindeki damarlar dahi tıkandı. Bundan sonrası çok zor.." Ve... Koca sanatçı bu sozlerin soylenmesinden yedi saat sonra yaşamını noktaladı. (Baştarafı 1. Sayfada) vardır" dedi. Gürkan, birleşmeye karşı çıkan HP'li milletvekillerini "Birleşme kararına uymuyorlarsa parli dışına çıkma hakİannı kullanabilirler. Katılmak istemeyenler düşüncelerinin gereğini yerine getirsinler" diye istifaya çağırırken, "Sosyal demokratlann yeniden 1 l'ler hareketini yaşamaması lazımdır" dedi. Afyon, Uşak, Izmir, Manisa, Aydın, Denizli ve Burdur illerini kapsayan ilk onaklaşa yurt gezilerinin son gününde SODEP Genel Başkanı İnönü ve HP Genel Başkanı Gürkan 4 günlük gezileri boyunca edindikleri izlenimleri Denizli Pamukkale'de değerlendirdiler ve gazetecilerin sorularını yanıtladılar. Inönu, 4 günlük geziye ilişkin değerlendirmesini, "Amacımız kısa süre içinde birkaç yere gidip birleşme sürecini iyica aydınlatmaktır. Şimdi yapılacak olan şey geçici yönetim kurullannı, örgütlerin aralarında anlaşarak kurmalandır. SHP'nin kuruluşunu hiçbir kızgınlığa, tereddüte yer bırakmadan bir büyüme içinde yüriitmeliyiz. Amacunıza ulaşacagımızı bu gezi açıkça gösterdi. Basımmızın bizi, övgüleri bir yana bırakıp elişlirilerie desteklemesi çok iyi oldu." biçiminde yaptı. lnönü, "birieşme sancısı"na ilişkin bir soruyu da şöyle yamtladı: "Her değişiklikte insanlann bir davranış degişikligi olur. Eğer degişikliğe hazır değillerse sancı, sıkıntı olur. Herkes degişikliğe aynı çabuklukla uyum yapamaz. Bir davranıştan öbür davranışa geçmek zaman alır. Yerel orgütlerin durumu önemli. Onlann yerine kendimizi koyarsak 'aksaklıklar ve sancılar vardır' diyoruz." HPde muhaliflere ABD Başkanı öldürülmem için (Baştarafı 1. Sayfada) olarair "ya Allah, ya Allah" diye söyleniyordu. Bunun üzerine "Bu bir bombardımandan çok, size yönelik bir suikast girişimiydi galiba" diye söze girdik. Gözlermi geniş geniş açarak ve dudaklarını büzerek, başını salladı ve onayladı. FKÖ lideri Arafat sevecen, serzeniş dolu, şakalaşmalı ısınma girişinden sonra Cumhuriyet'in, Tunus'taki FKÖ merkezine ve kendi ikametgâhına karşı girişilen Israil saldınsı ile ortaya çıkan durum, saldınnın özellikleri ve son siyasi gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. Arafat'la Cumhuriyet arasındaki görüşme şöyle cereyan etti: İsrailliler ikametgâhınıza karşı girişilen saldmya bahane olarak Larnaka olayını göstermişlerdi. Bugün Kudüs'te Filislinliler, bir binaya sabotaj yapmtşlar, çok sayida İsrailli ölmüş. Şimdi bunu bahane göstererek, Tunus'a ve diğer ülkelerdeki... ARAFAT Bu çok budalaca bir mazerettir. Hatırlaym, Lübnan'ı işgal ettiklerinde ve Beyrut'u kuşattıklannda da benzer bir mazeret icat etmişlerdi. Londra'da büyükelçilerine karşı girişilen suikasti bahane etmişlerdi. Daha sonra Ingiliz belgeleri, o suikast girişimini yapan grubun, Londra'daki FKÖ temsilcisini öldürmek amacıyla geldiğini apğa çıkardı. Bu, Scotland Yard tarafından açıkiandı. Dolayısıyla bu sahte bir mazerettir. Larnaka olayında tutuklanan üç kişiye bakın. Biri Ingiliz, biri Suriyeli, biri Filisünli. Neden Ingiltere Başbakanı'nın, Londra'daki Suriye Başbakanı'nın Şam'daki makamını bombardıman etmiyorlar?. Niçin sadece benim özel ikametgâhımı bombalıyorlar?. Bu büyiik bir yalandır ve yalnızca bir mazerettir. Başka bir şey değil. Bunu biliyoruz. Soracağım o değildi. Kudüş olayı Tunus ya da başka bir FKÖ merkezine yönelecek bir İsrail saldırısına bahane olur mu? Böyle bir beklentiniz var mı? Onu soracaktım. ARAFAT Hayır ozel olarak değil. Zira, bundan daha önce zaten ilan etmişlerdi. Tehditler çok eskidir. Hatırlarsanız 2 ya da üç ay öncesinden yani Larnaka olayından daha önce tehditler vardı. Bizzat (İsrail Başbakanı) Peres'in (Savunma Bakinı) Rabin'in tehditleri vardı. Filistinlilere karşı, FKÖ'ye karşı. Ve bu ahmak Amerikan politikasınca üzeri örtülen bir İsrail planı vardı. Tam bir örtu. ABD Başkanı Reagan ve Beyaz Saray Sözcüsü Larry Speakes'in demeçleri bu pis komplonun üzerindeki maskeyi kaldırdı. FKÖ'nün başkanını öldurmeye yönelen utanç verici girişimin uzerinden örtü kalktı. Dikkat ediniz, Kral Hüseyin ve Başkan Husnü Mübarek'le Washington'da göruştüğü sırada ABD Başkanı, benim öldürülmem için yeşil ışık yaktı. Bu iki yüzlü politika nasıl kabul edilebilir. Bu nasıl şeydir?. Peki, ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nde saldın yüzünden tsrail'in kınanması kararına veto kullanmayıp, çekimser oy kullanmasını nasıl izah ediyorsunuz?. ARAFAT Sadece Müslümanlar ve Araplar arasında bu suça karşı doğan tepkiyi yatıştırma girişimidir. Yani saldın sonrası meydana gelen gelişmelerin ABD'yi bir politika degişikliğine zoriamadıgı kanısında mısınız? ARAFAT Hiçbir değişiklik yok. Bunu, çekimser oyun gerekçesine ilişkin ABD açıklamasından anlamak mumkün. Filistinlilerden hiçbir şekilde söz etmiyorlar. Sadece Tunus hükumetine özürlerini sunuyorlar. Ve kitlelerin öfkesini söndürmeye çalışıyorlar. Durum bu olunca, Ürdün Filistin ortak banş girişimi ne olacak? Bu girişimin adresi ABD idi. Şimdi siz ABD Başkam'nın, öldürülmeniz için yeşil ışık yaktığını soylüyorsunuz. Ürdün Filistin banş girişiminin adresi ABD olduğuna göre,ABD'nin tutumunu böyle yorumladığınıza göre, ÜrdünFilistin banş girişimi devam ediyor mu, etmiyor mu?. ARAFAT Yeniden değerlendiriyoruz. Ürdün'lü yetkililerle Kral Hüseyin'le ve diğer Araplarla danıştıktan sonra bir tutum belirleyeceğiz. Bu sozlerinizden, Ürdün Filistin girişimi askıda, şu sırada devam etmiyor, anlamını çıkarabilir miyiz? Böyle mi, söylemiş oluyorsunuz? ARAFAT Durduran ben değilim. Amerikalılar kabul etmemekte ısrarlılar. Kabul etmediklerini ilan ettiler. Bu durumda ortağımız olan Ürdünlülerle konunun tümünu yeniden gözden geçirmemiz lazım. Devam edip etmediğini gorebilmemiz için. Saldın sonrası ilk açıklamalannızda bir NATO üyesi ülkenin ve topraklarımn kullanıldığından söz etmiştiniz. Bu saldırıya katkıda bulunan 6. Filo mu? Yoksa bir NATO üyesi ülkenin topraklan da katkıya dahil mi? ARAFAT Her ikisi de. Çünkü tanker uçakları yani yeniden yakıt ikmali yapacak uçaklar, 6. Filo'dan havalanamazlar. Bu tip uçaklar bir uçak gemisinden havalanamaz. Dolayısıyla, bunların bir Amerikan üssünun bulunduğu bir ülkeden havalanmalan gerekiyor. Bu ülkeyi biliyor musunuz? ARAFAT Evet. Peki sorabilir mi\im, benim ülkem mi? ARAFAT Hayır, hayır. Ne sizin ulkeniz, ne de bir başkasıdır diye bir şey soylemiyorum. Soylediğim sadece ABD uslerinin bulunduğu bir ülke olduğudur. İki ABD üssünun kullanıldığını biliyoruz. Ben Amerika'da değildim. Orada ne oldu bilmiyorum. Ortağım Kral Hüseyin oradaydı, onun için onunla, bütün meseleyi tümüyle yeni baştan ele alıp, görüşmem gerekiyor. Yaygın genel bir kanı, var. Reagan Gorbaçov görüşmesine kadar ABD, bu konuda adım atmak istemiyormuş. ARAFAT Her halukarda, bekleyelim ve görelim ne olacağını. Yine saldın konusuna dönelim. Saldırıdan sonraki ilk açıklamalarınızda ABD'nin suç ortağı olduğunu söylemişsiniz. ARAFAT Tam bir eşgudüm vardı. Bu bir kanıya mı dayanıyor, yoksa bilgiye mi dayanıyor? ARAFAT Bilgi, bilgi. Birincisi Amerikan uydularından Hammam Şatt'daki noktaları kesin bir isabetle saptayan fotoğraflar İsraillilere sunuldu. İkincisi CIA ile Mossad arasındaki bilgi ahşverişi. Beni izliyoriardı. Buraya, Tunus'a varış anıma kadar adım adım. Üçüncüsü Akdeniz'deki Amerikan 6. filosu ile İsrail Hava Kuvvetleri arasındaki işbirliği. Dördüncüsü, İsrail F15 ve F16'lannın yakıt ikmali. İsraillilerin bunu yapabilecek uçakları yok mu, olduğunu söyluyorlar? ARAFAT İki tane Hercules tipi uçakları var. Ama F15 ve F16'ların yakıt ikmali için bu tip uçaklar kullanılamaz. Bi de Boeing 707'leri var. Ama bu iş için en az 6 ya da, 8 tanker gerekiyor. İster Boeing 707 olsun, ister DC10 (Oysa ellerinde bir tane var.) Peki gerîsini nereden temın ettiler? Yakıt ikmali için ne kadar gerekiyor. ARAFAT Altı. En az altı. Bu operasyon için 6 ile 8. Teknik olarak?.. ARAFAT Evet teknik olarak. Çünkü en az üç kez yakıt ikmali yapmaları lazım. İki kez Tunus'a gelirken, zira tümüyle yüklüler. Bir kez de dönerken. Biz de bizim ülkemiz olmadığını biliyoruz, memnunlukla. ARAFAT Ve ayrıca Amerikan 6. Filosu butun bolgede elektronik haberleşmeyi paralize etti. İtalyan donanmasının açıklamasını duymuşsunuzdur... Saldınnın cereyan ettiği sıralarda İtalyan donanmasının kendi haberleşmesi 6. Filo tarafından elektronik yöntemlerle bozulmuştu. Dahası İsrailliler, radyolannın İbranice yayınında Tunus'taki FKÖ karargâhının bombalanacağından ABD'nin daha önce haberdar edildiğini açıkladılar. (Arafat bunu soylediği sırada "işte" diyerek önündeki kâğıtlar arasından israil Radyosu'nun İbranice yayıruru içeren bir evrak çıkarıp bize gösterdi.) Yani, ABD saldırıdan önceden haberliydi? ARAFAT Tabi tabi, tabii.. Zaten dün İsrail Genelkurmay Başkanı General Levi dunkü basın toplantısında, hedefimiz Abu Ammar'dı ve onun o bombaladığımız yerde olduğuna dair kesin istihbaratımız vardı diye açıkladı. Ya ABD'oin saldırıdan tam 15 dakika sonra yaptığı açıklamaya ne demeli? 15 dakika sonra, fizik olarak mümkün değildir. Böyle bir açıklama için en az 2 saat gerekir. Önce Tunus'taki ABD Buyükelçiliği Washington'daki Dışişleri Bakanhğı'nı haberdar edecek; Dışişleri Bakanlığı durumu Shultz'a duyuracak; Shultz, Beyaz Saray'a bildirecek; Beyaz Saray da böyle bir açıklama yayımlamak üzere talimat verecek. Böyle bir açıklama için en az 2 saatgerekli. 15 dakika? İnanıhr gibi değil. Bu demektir ki, Beyaz Saray açıklaması çok önceden hazırdı. Her şe>e rağmen olay ABD'nin NATO mutteflkleri arasında da büyük tepkiye yol açtı. ARAFAT Evet, AET ülkeIeri karşı çıktılar ve kmadılar. NATO müttefiklerinden bahsediyorum, İtalya dahil, Türkiye dahil. ARAFAT İtalya çok sert bir şekilde karşı çıktı. Sözü Türkiye'ye getirecektim?.. ARAFAT AET ülkeleri dedim ya. Ama biz AET üyesi değiliz. Aday üyeyiz. Ama NATO üyeşiyiz. Türkiye'nin tutumu sizi FKÖ olarak tatmin etti mi? ARAFAT Evet. Gerek Cumhurbaşkanhğı açıklaması, gerek Başbakanlık açıklaması gerekse BM'de Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları güçlu bir çıkıştı. Takdirle kaydettik. Arafatla görüşmemiz sırasında Akdeniz'de bir gemiye el konulduğu haberleri ulaştı. Odada artık bulunduğumuz yerin her an israil saldırısına maruz kalabileceği, tekin olmadığına ilişkin şakalaşmalar yapıldı. Ve şu sırada uluslararası siyaset arenasında hayatı en fazla tehlike altında olan lider ile şakalaşmalarla başlayan görüşmemizi yine şakalaşmalar arasında tamamladık... Halkçı Parti Genel Başkanı Gürkan da geziyie ilgili izlenimlerinin olumlu olduğunu belırterek, "Birtakımrahatsıztıklarolacaktır. Bu rahatsızlıklar birieşmeden mi kaynaklanıyor, kongre ve kurultaya gitmeye karar vermenin doğal rahatsızlıklan mı, önce bunu saptamak lazım. Ortaya çıkan yarışma, HPSODEP yanşması olmayacak. Buna katkı vermek isteyenlerle biraz daha uzak durmak isteyenlerin yarışmaları olacaktır. Doğal bir kongre, sancılannı örgütlere getirse de bu birleşme seçmen kitlesinde kaymaya neden olacak, klasik oy tabanları degişecektir" diye konuştu. Birleşmeye karşı çıkan HP'li milletvekillerine ilişkin bir soruyu da Gürkan şöyle yanıtladı: "Yapılanlar parti disiplinine çok açık bir şekilde aykındır. Birleşme karannı kurultay vermiştir. Bu kararda sosyal demokrat parti ve oluşumlar arasında hiçbir ayrım gözetilmemişlir. Eğer bu ayrım gözetilseydi kurultay bunu reddederdi. Sanki küçük kurultaylarda konuşmak mümkün degilmişcesine orada konuşulmamış. sonradan konuşulmaya başlanmıştı. Yetkili organlann hiçbirinde bugun söylemeye çalıştıkları eleştirileri getirmemişlerdir. Birleşmeyi, bütünlügü kamuoyunun çok dikkatli bir biçimde izlediği bir donemde, bunu zedeleyici eleştirilere girilmiş olmas^ salt parti disiplinini zedelemekte, buleşmeye, butünluğe karşı ürkekçe yürütülen bir saldın olarak göriilmektedir. Parti disiplini işleyecektir." Birleşme ve bütünleşmeyi bazılannın içlerine sindiremedikleri halde yetkili organların verdiği bu karara uymak zorunda olduklarını söyleyen Gürkan, "Eğer buna uyamıyorlarsa, parti dışına çıkma haklarını kullaırabilirter. Biz, hiç kimseye, gidin, demiyoruz. Ama, illa kalın, bu birieşme ve bütünleşmeyi elden geldiğince zedeleyin de demiyoruz. Herkes karannı çok cabuk versin. Birieşme ve bütünleşmeve katılmak istemeyenler, düşüncelerinin gereğini yerine getirsinler. Hukuken parti disiplinini, siyasi olarak da birliği ve bütünlüğü zedeletmeyiz." dedi. Gürkan gazetecilerin, "Birieşmeye karşı olan millervekillerinin parti dışına çıkmasına yardımcı olacak mısınız?" sorusuna, "Evet şu anlamda yardımcı olacağım. Bu birieşme ve bütünleşmeyi bütün kararlılığımla sürdürerek" sözleriyle karşılık verdi. Bazı milletvekillerinin DSP ve Rahşan Ecevit ile ilişki kurmalanna yönelik bir soru üzerine, Gürkan şoyle konuştu: "DSP kuruculan ile arkadaşlanmızın temas etmiş olmalarından endişe değil, mutluluk duyarım. DSP'yi bekleyen insanları bu birleşme ve bütünleşraeye katmak arzularından da mutluluk duyarım. Bu aynmın olmaması için üzerimize düşeni yapmak bu, birleşmenin ve bütünleşmenin felsefesinde \ardir. Mümkün olursa yeni kurulacak partileri gereksiz kılmak bizim düşüncemizde vardır. MKYK'nın verdiği kararlar kesin olarak yerine getirilmiştir. Bir kesimi ebedîyen bu birleşme ve bütünleşmenin içinde olmamak kararı vermiştir. Birleşme ve bütünleşme içinde olmayacaklarını ifade etmişlerdir. Bundan şimdi üzuntü duyuyoriarsa, bunlann muhatabı ben değilim." lnönü ve Gürkan, cuma günü başladıkları yurt gezisini dün Denizli ve Burdur'da bitirerek Ankara'ya dondüler. 1904 yılında Kudüs'te doğan Devlet Sanatçısı, besteci Cemal Reşit Rey, küçük yaşta piyano çalışmalarına başladı. 191314 yülarında Paris'te orta öğrenimini yaparken bir yandan da, büyük piyanist ve pedagog Maguerite Long'dan piyano dersleri alıyordu. Birinci Dünya Savaşının çıkması üzerine Isviçre'ye yerleşti. CenevreKoleji'nde okuduğu sıralarda bu kentin konservatuvarında piyano ve teoriderslerine devam etti. Yeniden Paris'e dönerek 1920'li yıllarda besteciliğe çalıştı ve orkestrayöneticiliğini öğrendi. Müzik eğitimini tamamlamak için GabrielFaure ve EdouardMathe'den de yararlanan Cemal Reşit Rey ilk konserini 1922yılında Paris'te verdi. Cumhuriyetin ilamndan iki hafta önce Istanbul'a dönünce İstanbul Konservatuvarı'na piyano ve kompozisyon öğretmeni oldu. Konservatuvar orkestrasını da yöneten sanatçı; öğretmen, piyanist, orkestrayöneticisi ve besteci olarak yurt içinde ve dışında çalışmalarını sürdürdü. 1938'de Ankara Radyosu kurulduğu zaman oraya davet edildi ve 1940yılına kadar Batı Müziği yaymları şefliğinde bulundu. Kendi kurduğu Yaylı Çalgılar Orkestrası 'm bugünkü Şehir Orkestrası haline getirdi. İstanbul dinleyicisinin müzik külturünü geliştirdi, kardeşi Ekrem Reşit 'le Muhlis Sebahattin 'den sonra ilk kez Türk operetinin doğmasına ve gelişmesine oncülük etti. Cumhuriyetin 10. yılında bestelediği "Onuncu Yıl Marşı"yurt içinde veyurt dışında Türklüğün müzikal bir simgesi haline geldi, ilk eserlerinde Halk Müziği'nden ilham alan Rey, halk türkülerini armonize eden ilk Türk bestecisidir. Dün ölen Cemal Reşit Rey'in 80. yılı, geçen sene Atatürk Kültür Merkezi'nde kutlanmıştı. Rey'in eserleri şunlar: Operalar [(Sultan Cem) (1923); Zeybek (1926), Çelebi (1943)], iki piyano için Sonate (1924), piyano için Fantaisie (1948); piyano ve keman için Scenes Turgues (1928); orkestra için eserler [(Scenes Turgues (1928); Karagöz (1931); Sırdaş (1935); Fatih (1935)]; bir Keman Konçertosu 1939; bir (Piyano Konçertosu (1948); oda müziği [Piyanolu Dörtlü (1939)]; piyano ve ses için 12 Chants d'Anatolies (1926); Anadolu Halk Türküleri (1926). Ayrıca kardeşi Ekrem Reşit Rey'in yazdığı bazı operetleri de (Lüküs Hayat, DeliDolu, HavaCıva v.d.) besteledi. Olümsüz eserler bırakan sanatçı Edebiyatçıyazar Ulçugür öldü Kültür Servisi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni yazarşair Saadet Timur Ulçugür, 7 Ekim 1985 günü yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefat etti. Ulçugür yazın dünyasında Şeytansız (öyküler), Bu kadar Değilim (öykü), Beş Günün Öyküsü, Topacım Fır Dönerken (çocuk şiirleri), Nunıllah Ataç (inceleme), Suçlular (kısa oyun) adh kitaplan ile tanınıyordu. Türk Dili ve Edebiyatına, ayrıca uzun yıllar edebiyat öğretmenliği yaparak hizmet eden Saadet T. Ulçugür, onbeş yılı aşkın bir süre Üsküdar Amerikan Kız Lisesi'nde çalıştı. Sonra meslektaşı İsmail Ulçugür ile evlenerek vefatına dek Ankara'da Tevfik Fikret Lisesi ve Teknik Yüksek Öğretmen okullarında öğretmenlik görevini sürdürdü. Hastürk: Güçleri yeterse (Baştarafı 1. Sayfada) laflar ediyorlar. Hastürk her gün bir şey yumurtluyor. Hastürk hüsnu kabul gosterirse DSP'li olacakmış. Bizim onlarla hiçbir ilgimiz yoktur. Biz baştan beri Calp ekibine karşı müeadele >erdik. Bunlara gerekli cevabı genel başkanın vermesi lazım. Calp ve ekibi değil midir ki, DSP Enver Hoca'ya kadar gider diyen. Ben bunların bugünkü tavırları konusunda ne DSP, ne de HP yönetimi adına söz söyleme yetkisine sahip değilim" dedi. Eski HP Genel Başkanı Necdet Calp, HP yönetimine karşı bir grup milletvekilinin toplanıp çalışmalar yaptığından haberdar olmadığını söyledi ve kendisinin haberdar olmadığı toplantılara da katılmasının mümkün olmadığı göruşünu yineledi. Calp, "hiçbir toplantıya katılmıyorum, zaten hastayım" derken, eski Genel Sekreter ve Calp ekibinin iki numaralı adamı Yılmaz Hastürk. Calp'in sozlerini "Biz baştan beri Calp'le birlikte hareket ediyonız. Calp'in böyle söylemesinin gerekçesini bilemem. Niye böyie dedigini anlayamadım, bunun nedenini Calp'e sorun" diyerek karşıladı. Hastürk, HP'den ayrılmaları halinde arkadaşları ile birlikte ANAP ya da MDP'ye geçmeyi düşünmediklerini ve boyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirtti. HP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan'ın, "Biz kimseyi tutmayız, isteyen gider" şeklindeki sozlerini ise, "Bunlar bir genel başkana yakışmayan sözlerdir, bu davranışlar makamayla da bağdaşmaz. Demokratik kurallar içinde çözümler ararız, bir çözüm yolu bulamazsak gerekeni yaparız. Güçleri yetiyorsa disiplin kuruluna verirler. Bildigimiz doğrulan söyleriz" biçiminde yanıtladı. Hastürk grubu tarafından birlikte hareket ettikleri isimler arasında açıklanan Sıvas Milletvekili Şevki Taşlan, istifa diye bir şe>in söz konusu olmadığını, hiç kimsenin kafasında HP dışında bir parti bulunmadığını belirtti ve "Yalnız bazı arkadaşlann yasal yonden SODEP'le birieşme konusunda tereddütleri var. Birleşmeye karşı değiliz, yönetime karşı cephe almak gibi bir şey de jok. Calp de jonetimde olsaydı avnı şeyleri vapacaktık" dedi. Bir grup milletvekiliyle loplandıklarını doğrulayan Taştan, bu toplantılarda yalnızca başkan vekili seçimi konusunu ele aldıklarını, ayrıca grupta milletvekillerine bilgi verilmeden kararlar alınnıasırydan rahatsız olduklarını açıkladı. Taştan, ŞükriiBabacan'ın tutumu ile ilgili bir soruya da "İstifadan vazgeçtiğini sanıyorum, çünkü kendisini ikna ettik" dedi. Siyasi Haber ve Yorum Dergisi 8. Sayı ÇIKTI MDFli Ahunahar öğrenci affınuı ele ahnmasını istedi A1NKAKA. (Cumhuriyet Bürosn) Diyarbakır MDP milletvekili Mahmut Aitunakar, Meclis Başkanhğı'na verdiği öğrenci affı ile ilgili yasa önerisinin öncelikle ele ahnmasını istedi. Aitunakar, YÖK Yasasının 44'üncü maddesinin değiştirilmesini öngören yasa önerisinin Milli Eğitim Komisyonu'nda bekletildiğini hatırlatarak şöyle konuştu: "Teklifımiz kanunlaştıgı takdirde imtihan sistemindeki rahatsızlık tedavi edilmiş olacak. Öğrenciler de böylece her yıl af veya yeni imtihan hakkı diyerek, talepte bulunmavacaklar. Yasa önerimiz komisyonda bir an önce ele alınarak vuksekögrenim sorunları çözülmelidir.'* ve u tel;1454?94 öğretmeler okul sonrası ek kazanç ve eğitim görevinizi surdurmek için ÇÎÇEKLERLE SEVGtLERLE UĞURLADIK 1TJTARU OİJVIAK, SOMUT OLMAK 19461952 Sendikacdığı, Türkîş'in Kuruluşu Sosyal Demokrasiye tlk Adımlar ve îşçiler Bu Koşullarda da Grev Yapılabilir Dostluk ve Dayanışma Gereği Afrika'nın Güney Ucunda o o Yazışma Adresi: 856. Sok. Nurhan NO: 3/502 Konak/İZMÎR evrım>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle