15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet ATİLLA DORSAY Türk sinemasının ilk renkli filmi hangisidir? Sinema tarihlerine ve film sözlüklerine bakarsanız Muhsin Ertuğrul'un yönettiği "Halıcı Kız". 1953'te gösterime çıkan bu filmin tam bir "fiyasko" olduğu ve sinemamızda renkli film yapımını en azından bir 10 yıl gerilettiği de bilinir. Ancak bundan bir yıl sonra gösterilen "Salgın" filmi, hem ikinci renkli filmimiz, hem de çok daha başarılısı olmakla kalmıyor. Filmin yapınıcı/yönetmeni, bu filme "Halıcı Kız"dan daha önce başladıklarını, bu açıdan "Salgın"m ilk renkli Türk filmi sayılması gerektiğini söylüyor. Bu sav bir yana, "Salgın" filmini göreniniz, görmek şöyle dursun duyanınız var mı? Filmlerimizi, evvel Allah, çok iyi korumak âdetimiz olduğu için, "Salgın" filmi de yıllardır, yani 30 yıldır ortalardan kayıptı. "Salgın" filminin bir kopyası sonunda bulundu. Nerde mi? Filmin yapımcısının tavanarasında!.. Bu gerçekten ilginç olay için sözkonusu kişiyle konuştuk. Bu, Türk kamuoyunun yıllardan beri çeşitli vesilelerle iyi tanıdığı, bir zamanların ünlü armatörü, Yassıada duruşmalarında sanık sandalyesine çıkmış olan Ali Ipar'dan başkası değildi. Evei, Ali lpar bir zamanlar film işine de bulaşmış, bu alanda çeşitli çalışmalar yapmıştı. öyküsüııü kendisine sorduk. Sahıbı: Cumfaurlyeı Matbaacılık ve Gazetccilik TUrk Anonım îjırketi adına Nadlr N»di, • Gencl Yayın MUdUrU Haıan Cemal. MUessese MüdUrU Emine U*aklıgil, Ya/ı Işlerı MüdürU: Okay Goncnsin, • Habcr Mcrkezı Mtldürü. Yalçın Baycr, Sayfa Düzenı Yönetmenr All Ac»r, • Temsılcıler ANKARA.YalçınDog«n,lZMİR:HlkmelÇellnkay»,ADANA MehmetMercan. Islanbul Habcrlcrr Rehaöz, Dış Haberler Ergun Balcı, Ekonnmr Osmın Ulagay, KUItUr Aydın F.mec, Magazırr Ytlçın Prkftn. Spor Danışmanı AbdülUdir Yürelmın, Dürcllmc Ktflk Durba*. Arastırma Şıhin Alpay, Is • Scndıka Şdkmn Krltnci. Habcr Arailırma Ifuk Guldcmır, # Koordınaıftr Ahmel KoruK»n, # Malı Ijler Krııl Krkul, lUıı /.!>» brgcne. Halkld tlı^kıler (.ulrieırn Kn>ar, lcldrt Huvryin (.ıırer, Uletme. Sadun Sonmt/. Rasan ve Yavan. Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetccilik T.A.Ş. TUrk Ocağı Cad. 39/41 Cagaloglu Istanbul, PK. 246lstanbul, Tel: 526 10 00(9hat), Telex: 22246 • liurolar Ankara: 7.ıya Gökalp Bulvarı lnkılap Sokak N c 19/4 Tel: 33 II 4147, Ielex 42344 • Izmir: Halıt Zıya Bulvan No: 64/3, Tel: 25 47 0913 12 30 Telex: 52359 • Adana: (,akmak Cad. No:'l34 Kat 3, Tel: 1455019731 Telex: 62155. T A K V İ M 20 Ekim 1985 Imsak: 4.48 GUneş: 6.13 öğl'e: 11.54 ikindi: 14.54 / ı k j a m : 17.25 Yatsı: 18 44 İlk renkli Türk fihni tavanarasuıda bıdundu Amerikalı yıldız aglayucaktı... Kalp krizini önceden uyarma nımdan ve Kenan Artun'dan başka hemen herkes amatördü. Berberim, terzim, tlhan'ın bir ahbabı, Amerikan ataşemiliterinin kızı.. Filmi tngilizce çektik, Amerıka'da dublajı kolay olsun dıye.. Kenan Artun'un bilmediği tngilizceyi konuşması ömurdu. Peki, muteveffa karınız Virginia Bruce, Holywood'da bir dönemde ünlü bir oyuncuydu, burdaki çekim koşullannı görünce fenalıklar gecirmedi mi? Ali İpar bu soruyu yanıtlamadan, konuşmaya katılan İlhan Arakon araya giriyor ve anlatıyor: " tlk günü bir terasta çekim yapacağız. Hazırladık, Virginia geldi. 'Açık havada mı cekecegiz?' dedi. Çünkü o dönemde Hollyvvood'da herşey stüdyoda çekiliyordu. Sonra kanıerayı sordıı. KUçük, el kadar bir şeyi gösterdik.. Şaşırdı, çok tuhaf oldu, nerdeyse ağlayacaktı. Ama sonradan alıştı ve filmî aldı, gotürdü." Ali lpar, filmi Amerika'da, hem de Sinemaskop'ıın tüm görkemiyle ortalığı allak bullak etti ği bir dönemde sincmalarda nasıl gösterilebildiklerini, filmi gösterdiği o dönemde FOVun başkanı olan Tutk dostu Spiros Skouras'ın seyrederken nasıl uyuyup kaldığını anlatıyor, kahkahayı basıyor. Sonra yaptıkları "Bir Sehrin Hikâyesi" isimli belgeselin kendi dalında Oscar adayları arasına girdiğini, tpar'ın sinema serüveninin sonraki yıllarda lngiltere'de de bir iki filmle surdüğunü öğreniyoruz. Peki, "Salgın" yıllar sonra nasıl ortaya çıkmış? "Tavanaram karmakarışıktır. Bir şey ararken eski film kuCulan gördüm. Bir de baktım hizinı filmin bir kopyası. Seyredlnce tngilizce bir kopya oldugunu gördük. Bu, filmin elde kalan lek kopyası." ilhan Arakon, "35 yıldır bu filmin hepsi solmuştur" diye duşünmüş. Ama bir de seyretmişler ki, film sapasağlam.. ANKARA (THA) Kalp krizlerini önceden haber veren bir cihaz geliştirildi. Cepte taşınabilen cihaz, kalp atışlarmdaki değişiklikleri sesli ve ışıklı uyarılarla hastaya duyuruyor. Cep radyosu büyüklüğtindeki cihaz hastanm vücuduna elektrotlarla bağlanıyor. "CCW" firması tarafmdan geliştihlen cihaz. bir elektrokardiyograf, bir bilgisayar ve bir elektronik hafızadan meydana geliyor. Cihazın haftzası kalbin temposunu kaydederek doktorlarm hastanm şikâyeti hakkında bilgi sahibi olmasıno yardımcı oluyor. Ali Ipar'ın sinenıacılıgı Hayatta yaptığım işlerin en kısa sürelisi armatörlük olduğu halde kamuoyu, dediğiniz gibi beni armatör olarak tanır. Sinemaya ilk gençliğimden beri büyük ilgi duydum. Daha Galatasaray Lisesi son sınıf öğrencisi iken Amerika'ya, Hollyvvood'a gidip sinemayı yakından tanımayı aklıma koymuştum. Gerçekten Hollyvvood'a gittim, senaryolar yazdım. Prodüktör yardımcıiığı, prodüktörlük yaptım. Savaş sırasında bir grupla Meksika'ya gıttik, 2 dilden (Ispanyolca ve lngilizce) bir film çektik. Askerliğim için ülkeye dönünce kameraman İlhan Arakon'la tanıştım. O burda da sinema yapmayı aklıma soktu. Oturduk, bir iki kısa film yaptık tlhan'la.. Bu arada, biliyorsunuz benim hanını da artistti. Hollyvvood'un bir aralar ünlü olan yıldızlarından Virginia Bruce... Benim hazır bir seııaryom vardı, bir kentte bir salgın hastalık çıkmasıyla ilgili.. Gerçi her yerde geçebilecek bir hikâyeydi, Istanbul'a özgü bir hikâ HOUSTON (a.a.) (Yener Arıoğlu) Başbakan özal, sağlık kontrolünün tamamlanmasının hemen ardından, Houston kentinin 32 km güneyindeki Lyndon Johnson Uzay Merkezi'ni ziyaret etti. Daha sonra uzay merkezi kafeteryasmda öğle yemeği yiyen özal, gazetecilerle sohbet ederken, uzay teknolojisinde ABD'nin Sovyetler Birliği'nden daha ileri durumda bulunduğuna inandıgını belirtti. Özal uzay merkezinde Trafik kazası: 4 ölü, 63 yaralı KALIN ÜERİ KIİMER Goğus kısmı çiçek şeklinde olan, kalın deri kemerli elbise Anne Marie Beretta'mn kreasyonundan. THIERRY MUGLER'DEN BİR MODEL 1986 İLKBAHAR KOLEKSİYONU Ftansız modacı Thierry Mugler'in bir mo Scherrer'in 1986 koleksiyonlarmt sergiledtği bir defilede yukarıdaki grisi ilgi topladı. deli. üar, uzun, lame etek ve dekolte üst. Bir çekimin serüveni... Bu olağanustü serüvenin teknik yanını ise İlhan Arakon şöyle anlatıyor bize: "1944'ten beri film çekiyorum, "Salgın"a gelinceye kadar 2530 filmin görüntü yönetmeliğinı, birkaçının da yönetmeliğini yapmıştım. İlk defa 1986 ilkbaharmda kadın giysileri seksi ve çılgınca Dış Haberler Servisi Fransız moda çevreleri bugünlerde yoğun bir çaiışma dönemine girdi ve Parisli hanımların önümüzdeki ilkbaharda neler giymek istediklerini araştırmaya koyuldu. Modacılar, bu konudaki birbirinden ilginç fikirleriyle yarışadursun, moda konusu Parisli hanımlar arasında en güncel merak konusu olma özelliğini sürdürüyor. Bir başka deyişle, Paris'te moda her zanıan moda. 1986 ilkbahar modasına aşırı kadınsı çizgileı, pantalon yerine etekler hâkim. Soğuk renklerin ve vücudu gizleyen çizgilerin artık modası geçti. Vucut biçimini daha çok vurgulayan giysiler rağbet görüyor. Modacı Karl Lagerfeld'c göre, "Bu ilkbahar omuzlar artık önemini yitirecek. Yıiksek vatkalarla kadınlar erkeklerle yanşmaya çalışıyordu, ama artık buna ihtiyaç yok. Omuzlar bir kenara bırakılacak ve kalçalarla bel on plana çıkacak. Bu konuda erkeklerle yarışınca da mutlaka kazanacaklar, çünkü erkeklerin güzel kalçalan ve belleri yok. Kadınların çogunun da yok ya, neyse." Bu sözlere kulak verilince, 1986 yılı ilkbaharının kadın giysileri "seksi, eksantrik ve çılgınca"' diye tanımlanabilir. Onümüzdeki ilkbaharın Paris modastrun çizgilerinin önemli bir bölümü dc Catherine Deneuve, Isabelle Adjani, Jessica Lange, David Botvie, Madonna ve Philippe Starck gibi ünlü isimlcri giydiren Agnes B'nin imzasını taşıyor. Agnes B, bu kadar başarılı ve tutulan bir modacı oluşunu her yaşa göre ayrı bir moda oluşturuşuna bağlıyor. Agnes B, bu yıl yarattığı modellerden toplam 100 mifyon frank (yaklaşık 7 milyar TL.) kazanmış. Gerçekten moda Fransa için başIıca ihracat gelirini oluşturuyor. Ülkenin geçen yıl modacılar sayesinde elde ettiği ihr^acat geliri DtYARBAKIR (a.a.) Diyarbakır Silvan karayolunda dün gece iki yolcu otobüsünün çarpışmasmda yolculardan 4' OldU, her iki otobüsteki yolculardan 63 kisi de yaralandı. Diyarbakır'da çeşitli hastanelere kaldmlan yaralılardan 40 'ının kimliği belirlendi. ölenlerden 3'unün sürücü Aydın Gergin yolcular Harran Akkoyun, Eflatun Böke olduğu bildirildi. TDKP davası Salgın filminin yapımcısı Ali lpar filmin çekimini şöyle anlatıyor: "Filmi, küçük 16 mm. bir el kamerasıyla çektik. Bir ara bir singer dikiş makinesi motorunu tecrübe ettik. Makine kurma olduğu için azami 28 saniyelik çekim yapılabiliyordu. Ben senarist olarak. oturup sahneleri 28 saniyeyi geçmeyecek şekilde baştan yazıyordum..." ALİ İf'AK İLHAN ARAKON rcnkli film çt'kmek, bana çok derilı gelmcdi. Rcnk uzmanı fılan kullanmadık. Türk sinemasında renk uzmanı, daha sonra da yıllarca kullanılmadı. Ama "Halıcı Kız"daki büyuk hatalara düşmedik sanıyorum. O filmde, ışık yetınez diye hep dekorlarda çekim yapıldı. Tüm dekorlar ığretiydi, sallanıyor, gölgeler duşuyordu. Halk kahkahalarla gul•du, rahmetli C«zmi Ar'ın tüm kameramanlık çabası boşa gıtıi. 16 mm.'lik bir Bolcx makıneyle ve 12 kilovatlık ışıkla yapılabileceğin en iyisini yaptık sanıyorum. Işık, en buyük sorunumuz oldu çekimde... Filmler o zaman şimdiki kadar hassas değildi, şimdi kullandığımızdan nerdeyse 40 misli fazla ışık gerektiriyordu. Biıçok sahneyi en geniş açıyla, 12 diyaframla çekmek zorunda kaldık. Dolayısıyla netlik, derinlik çok azalıyor, objektiften netliği surekli Kontrol etmek gerekiyordu. Gece sahneleri çoktu, jeneratör gerekiyordu. Buldugumuz jeneratörler iyi çalışmıyor, bazen akşam 8'dc başladığımı? çekime, jeneratörün keyfi yüzünden ancak geceyarısı girişebiliyorduk. Bir araba kazası sahnesi vardı, Ali lpar'ın bir arkadaşından ödünç otomobil almıştık, Ali de arabayı kimseye emanet etmediği için başına bir pcruk takarak kendisi kullandı. Kaza geçirmış araba susü vermek için krikoyla kaldırıp ağacın üstüne çıkardık, üstüne de kırık cam, teneke parçaları yapıştırdık, Arabanın sahibi, çekim için oralara gelince ve arabasını o halde görünce fenalık geçirdi." Mm. arl Lagerfeld 'e göre, ' 'Bu ilkbahar kalçalar ve bel ön plana çıkacak. j R odier'in yeni çizgileri vsayesinde kadınlar çimen yeşili ve pembe yün ceketlerle, dar örgü ~ JjA etekler le [/'Atanışacaklar. ye değildi. Onu adapte ettik ve çekime giriştik. Senaryo ve diyaloglar benimdi, ama ben filmi tlhan Arakon'un filmi sayıyorum. tnanılmaz teknik zorlukları yenerek, o günUıı şartları altında imkânsız denecek şeyleri yaparak bu filmi tamamladı. Küçük, 16 mm. bir el kamerasıyl# çektik. Bir ara bir Singer dikiş makinesi motorunu tecrübe ettik. Makine, kurma olduğu için azami 28 saniyelik çekim yapılabiliyordu. Ben senarist olarak oturup sahneleri 28 saniyeyi geçmeyecek şekilde baştan yazıyordum. Tam bir macera oldu. Peki, sizin filmin İlk renkli film çekimi olduğunu söyleyebilir misiniz? Ve ilk film denemenizde renkli çalışmak nerden aklınıza geldi? Biz bu filmi çekmeye 1952'de başladık. Hatırımda kaldığına göre, bizimkisi ilk teşebbüstü. Ancak sinemalarda gOsteıimi gecikti. Bilirsimz, filmler çekilir, çekildikçe yıkanır ve seyredilir. Böylece yönetmen neyi nasıl çektiğinı bilir, gerekirse bazı sahneler baştan çekilir. Biz bunu yapamadık. Türkiye'de o yıllarda renkli film yıkatmak imkânı yoktu. Filmin tümu çekildi, Amerika'ya laboratuvarlara yollandı. Filmin ilk sahneleri bozuk çıktı, onları bir 'narration' (anlatma) ile geçiştirmek zorunda kaldık. Kurguyu ben Amerika'da bizzat yaptım. Butun bunlar nedeniyle film gecikti, "Halıcı Kız" öne geçti. Baijlıca k a y g ı Bu filmi çekerken örnek aldıgınu bir tür, bir film veya yönetmen oldu mu? Valla bizim o teknik şartlanmız altında fazla düşünmek, kimseyi örnek almak fırsatımız olmadı, tek düşuncemiz bu zor işi kazasız belasız bitirmekti. tlk gördüğünüzde film sizi talmin etmiş miydi? Şartlara göre evet. Ama sonuç olarak vasat bir filmdi. Kötü bir film değildi, çünkü Amerika'da hem sinemalarda, hem de daha sonra TV'de gösterildi. tstanbul'u da oldukça güzel şekilde kullandığımızı sanıyorum. Film, yatırdıgınız parayı çıkardı mı? Doğrusu bu filıııe fazla para yatırmadık. Bir hayli amatör bir işti bu... Sessiz çekildi, benim ha MPior'un mücevherleri büyük, çiçek şeklinde rengârenk taşlardan oluşuyor. Altınyine \] gözde. 1 milyar 400 milyon franktı. Rodier'nin koleksiyonlarında da onümüzdeki ilkbahar için yaşanıı ve modayı seven, modern ve aktif bir kadın tipi yaratma çabası hemen göze çarpıyor. Rodier'nin yeni çizgileri sayesinde kadınlar çimen yeşili ve pembe yün ceketlerle, dar örgü eteklerle, parlak renkli, geometrik desenli süveterlerle tanışacak. Ctline'in koleksiyonlarında da deri giysiler, deri çantalar, yüksek topuklu ayakkabılar ve mutlak küpeler var. Japon modacı Rei Kavakubo'nun onümüzdeki yaz modasını yansıtan giysileri, Paris'te önceki gün yapılan göz kamaştırıcı defilede sergilendi. Rei Ka' vakubo'nun gıysilerine de seksi çizgiler hâkim. Kadınsı giysiler, değişik bir makyaj anlayışı, siyah, beyaz, gri ve pastel renkler gözde. Kavakubo süper kadınsı bir imaj yaratıyor. Japon modacının hayranları bu yeni koleksiyonda da mutlaka kendilerine uyacak kıyafetleri bulacaklar. Kavakubo'nun giysilerinin sergilendiği defilede bayanlar şoset çoraplar ve topuksuz ayakkabılarla nasıl kadınsı olabileceklerini gördüler. Chantal Thomass'ın Paris'te bu hafta yapılan defilesinin adı "Deniz, Seks ve Güneş" idi, ama defilede ağır basan unsur seksti. Thomass'ın koleksiyonlarında vücuda yapışan kemerli, siyah mini etekler ve siyah file çorapların yanısıra, rahibc elbisclcrinc benzcyen giysileri de bulmak olanaklı. Yalnız bu rahibe elbiselerinin göğüs kısımları vücuda yapışıyor ve etekleri mini. MÜCEVHERLER onümüzdeki ilkbaharın kolye ve gerdanlıklarında siyah yasak renk. Takılar bugüne dek hiç bu kadar gösterişli olmamıştı. Yves Saint Laurent, Hanae Mori ve Chanel'in koleksiyonlarında bu pahalı mücevherler tartışılmaz bir yer tutuyor ve giysileri tamarnlıyor. Dior'un mücevherleri büyük çiçek şeklinde rengârenk taşlardan oluşuyor. Altın yine gözde. Vermont ise altın ve safir takılarında on sekizinci yüzyıl demir işlerinden esinlenmiş. Dior'un Gııstav Klimt koleksiyonunda da Çin porselenlerinin molifieri hâkim. Bu yılın mücevherlerinde görulen 150 ila 200 motifin her biri 4050 saatlik göz nurunun ürünü. Ve her biri onu işleyenin kendine özgü çizgilerini taşıyor, hiçbiri birbirine benzemiyor. NOT: Arkadaşımız Necla Seyhun Paris'te olduğu için bu haftaki yazısını yayımlıyamıyoruz İZMİR, (THA) Askeri Yargıtay 'ca bozulan 18 sanıklı Nazilli TDKP "Halkın Kurtuluşu" davası, ikinci kez karara bağlandı ve 14 sanık, toplam 69 yıl 6 ay 17 gün ağır hapis cezasma çarpttrilırken, 4 sanık da beraat etti. ISTANBUL (a.a.) Bat Trakva Türkleri Dayamşma Derneğı Genel Başkam Dr. Mustafa Rumelili, "Yunanhlar, Türk eğitimine son darbeyiindirmek için hazırlanıyor" dedi. Rumelili, dün yapttğt yazılı açıklamada. Elmalı köyünde meydana gelen olayların Yunanhlann tutumundan kaynaklandığını belirtti. Türk eğitimine darbe Françoise Sagan yoğun bakımda BOGOTA (a.a.) Ülkemızde ' 'Günaydın Hüzün" adlı ro\ manıyla ünlenen Fransız yazary Françoise Sagan, < Kolombıya'nın \ başkenti Bogota'da asket. bir hastanede yoğun bakıma alındı. Hastane yetkilileri, yazarın rahatsızlığı konusunda bir açıklama yapmadılar. Birçok yapıtı beyazperdeye de uyarlanan Sagan, Fransa'da birçok bestseller romanın yazarı. Eureka'nın ilk zirvesi Renkli film deneyi "Salgın'Mn çekim serüvenleri bitecek ve bu yazıya sığacak gibi değil. lpar, Arakon ve dığerlerinin bu filmi çekerken kendılerini bir işin, sinemadaki teknik bir aşamanın öncüleri gibi gördüklerine kuşku yuk. İlhan Arakon, bu fılmden sonra 10 yıla yakın Türkiye'de renkli film deneyiminin niye durduğunu anlayamadığını söyluyor. 1965'lerde, renkli film yeniden gundeme geldiğinde, ilk filmlerin bir kısmını çekmek de yıne ona nasip olmuş. "Salgın", böylece nısbeten yakın tarihine karşın, Türk sinemasının 'arkeolojik' dönemine ait bir buluntu nerdeyse.. Demire bu yıl 8. zaııı Kuruluş, yılbaşından bu yana üı ünlerine 8. kez zaın yaprruş oluyor. En son, mamul demir ve kütük demire 9 eylülde zam yapılmıştı. Verilen bilgilere göre, Türkiye Demir Çelik Jşletmeleri ANKARA/KARABÜK, (Cumrine yüzde 2.2 ile 3.2 arasında de Yönetim Kurulu 18 ekim günü huriyet) Türkiye Demir Çelik ğişen oranlarda zam yaptı. Yeni Ankara'da yaptıgı toplantıda zam Işletmeleri Genel Müdürlüğü, 50 fiyatlarla satışlar yann başlayakararı aldı, dün de teleks notu ile günlük bir aradan sonra ürünlecak. bağlı kuruluşlarına zam listesini bildirdi. Buna göre yuvariak ve Eski ve yeni fiyatlar nervürlü inşaat demirleri, profiller, köşebentler, lamalar tonda 5 Clnsl Eski fiyat (ton) Yeni fiyat (ton) bin lira, kutük demirlere ise tonYuvarlak inşaat da 3 bin lira zam yapıldı. demirleri 158 bin170 bin , 161 bin175 bin Demir Çekil yetkilileri zamdan Nervürlü yuvarlak önce para yatırarak demir ve kuİnşaat demirleri 162 bin ' 167 tük siparişinde bulunanların zam Profiller 185 bin222 bin 190 bin227 bin farklarını yatırarak mallarını alaköşebentler 164 bin166 bin 169 bin171 bin bıleceklerini söylediler. Verilen Lamalar 143 bin 148 zamlı fıyatlara KDV'nin dahil olKütukler 132 bin140 bin 135 bin145 bin duğu belirtiliyor. Son yıllarda fare kobaylar uzerinde yapılan deneyler, yaşlılık ya da yaralanma nedeniyle merkezi sinir sistemi husara uğramtş kişilerin hastalıklarına ameliyat ve bazı maddeler aşıluma yoluyla çozum bulunabileceğini gösteriyor. Dış Haberler Servlsi Merkezi sinir sisteminden rahatsız olanlar için artık iyileşme umudu doğdu. Bu sistemin kendi kendini onaramayacağı yolundaki yüzyıllık inanış son on yılda yerini eleverişli biı ortamda ve ameliyatla yaralanmış merkezi sinir sistemi hucrelerinin kendilerini yenileyebilecekleri goruşüne terketli. Bu olgu Parkınson, Alzheimer gibi hastalıklara yakalanmış kişılerin iyileşmeleri için bir olasılık sunuyor. Nesweek dergisinin haberine göre son yıllarda fare kobaylar uzerinde yapılan deneyler, yaşlılık ya da yaralanma nedeniyle merkezi sinir sistemi lıasara uğramış kişilcrın hastalıklarına ameliyat ve bazı maddeler aşılama yoluyla çözum bulunabileceğini gösteriyor. lnsaıı sinir siste Parkinsona bir umut AŞILAMA İLE TEDAVİ Hasta sınıre aşılanmış sırm kılılı hücrelen Farelef U2erınde yapılan doneye göte penlenK sınıı sHtemınden alınan huoeler merkezi sinir sıitemının hasta hucfelerıne aşılanınca bu ıklncı sıstemdekl hucrelc de kendılennı ycnıleyobılıp ıyıl«slyo( ANKARA (ANKA) ABD'nin öncülüğünü yaptığı, "Ytldız Savaşlan "projesıne bir seçenek olarak gelistırilen Eureka projesine ilişkin çalışmalar devam ediyor. Bakanlar Konseyi için hazırhklara başlandı. KarpovKasparov maçı Merkerı sistemi cevteteyen hdcreler 5 0 günlük bir aradan sonra yüzde 2.2 ile 3.2 arasında değişen oranlarda zam gören demir ve çelik ürünlerinin yeni fıyatlarla satışına yarın başlanacak. B«lkemıOındekı sınlr hucıesı [ Hasta sınır Sınır hucrelerinin bijlantı ııoktdsı PERIFFRIK SINIR SİSTEM HUCRELFRI .MERKEZİ SINIR SİSTEMİ HUCRELERI I mı, merkezi ve perıferık olmak uzere ikiye ayrılıyor. Periferik sıstemdeki sinir hücreleri (nöronlar), çevrelerini bir pelte gibi lamamen kaplayan aksonlar sayesinde kendilerini yenileyeöiliyor. Merkezi sinir sistcminin çevresindeki aksonlar ise nöronların çevresını aralıklarla kaplıyor, bu nedenlc bu sıstemdeki ndronlar kendılerini yenıleyemiyor. Dolayısıyla zarar gürdüklerinde kendi kendilerine iyileşme şansları vok. 1950'li ve 1960'h yıllarda VVashington Universitesı'nde görevli bir grup doktor, farelerin tükürük bezlerinde varolan bir protein keşfettiler. Bu protein periferik sistem nöronlarına aşılandığında bu nöronlar kendilerini hızla yeniliyorlardı. Uzmanlar bundan yolaçıkarak merkezi sinir sistemindeki nöronların yenilenmelerini sağlayacak bazı maddeleriıı de bıılııııabileceği görüşüne vardılar. Bu yıllarda sinir hücrelcrıni boş bir alanda veya sıvı içinde değil, bir yüzey uzerinde gelişebildikleri ortaya çıkarıldı. Periferik sinir sisteminin ü7erinde geliştiği yüzey, bu hucreleıin çevresini pelte gibi kaplayan ve sinir kılıfı hücreleri adı verilen nöronlardı. Merkezi sistem nöronlan ise sadece embriyo aşamasında gelişme olanağına sahipti. Kanadalı profesör Albert Aguayo 1980 yılında yaptığı devrım nıtelığindeki deneyle merkezi sistemi çevreleyen aksonlar arasındaki aralıkların kapatılabileceğini ortaya koydu. Aguayo, farelerdeki periferik sistemdcn çevresindeki sinir kılıfı hücreleriyle birliktc aldığı bir kesiti, yaralı insan belkemiği merkezi sinir sistemi hücreleri arasında bir köprü olarak kullandı. Ve uygun koşullarda merkezi sinir sistemi hücrelerin de kendi kendileıini yenıleyebildiklerini gör, dü. Geçen ay Amerikalı doktor Jerrj Silver bu konuda yeni bir deney yaparak proeinkarbonhidrat kullatıarak bu hücrelerin yenılcnebıleceği ortanıın sağlanâbileceğini kanıtladı. Moskova (AP) GariKasparov ile Anatoli Karpov arasında Moskova'da yapılmakta olan Dünya Satranç Şampiyonluğu karşılaşmasının 18 oyunu, Kasparov'un erteleme isteği üzerine salı gününe kaldı. Dün ikinci erteleme hakkını kullanan Kasparov, oyunda 98 önde bulunuyor. Başak gemisinde kaçak eşya ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Belçika'dan îstanbul'a ticari eşya getiren Başak gemisinde yapılan aramada yaklaşık 100 milyon liralık kaçak eşya ele geçirildi. Belçika'dan yüklediği eşya ile Çanakkate Boğazı'na giren kaptan Saffet Kutatgu yönetimindeki 2774 grostonluk Martı Denizcilik /, letmesi'ne ait Başak gemisinı kontrole alan Çanakkale Günırük Muhafaza Müdürlüğü ekipleri, gizli bölmelere yerleştırilen 10 ton çelik halat, 432 parça elektronik cihazı ele geçirdiler. Olayla ilgili olarak kaptan Saffet Kutatgu, 2. kaptan Semih Dincel, 2. mühendis Aydın Ünsal, 3 .lühendisKemal Ayten ve Erdal Aşkın gözaltına alındı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle