16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 13 EKİM 1985 ^uyruk sokumuna inen tekmeyle nefesi kesilip yere çöktüğünde, dönüp arkasına bakmaya cesaret edememişti bile. Yunanistan Dışişlerı Bakanı Konstantin Miçotakis, belki de kendi sebep olduğu duşüncesiyk, Esenboğa şeref salonunun derin koridorunu koşarak geçmiş, kapının önünde aayla kıvranan gazetecinin başında o ağır Yunan vurgulanyla bağırmaya başlamıştı. Onnn suçu yok.. Ben çagırdım. Fakat hemen toparlanmıştı da. Ne de olsa bu topraklarda konuktu. Bağırdığı rütbeli şahıs ise, ev sahibi.. Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönuşünün sağlanmasına calışıldığı, bu hassas dönemde bir diplomatik skandala yol açmanın hiç de âlemi yoktu. Elini uzatıp gazeteciyi yerden kaldırmış şefkatle, "Öziır dilerim, galiba ben sebep oldum" demişti. Gazeteci de, boğazında bir yumrukla doğrulurken, ancak ve ancak "önemi yok" diye fısıldayabilmişti. • • Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına döniışünü sağlayan "Kanat Operasyonu" nasıl gerçekleştirildi? • Turkiye neden kararı veto etmedi? • Bu operasyonun getirdigi anlaşrna neden "NATO tarihinin en gizlı anlaşması" sayıldı? • Ve neden 12 Eylıtl yönetiminin ek aldıgı ük dış sonın "Yunanistan'm NATO'ya dönttşu" oldu? Işte, bu soruların yamtlanna ışık tutacak ipuçlannı alabilmenin yolu, belki de 1980, 24 haziranında Esenboğa Havaalanfnda acıyla kıvranmaktan geçiyordu. Yunanistan'ın NATO'ya donüşunü sağlayan "19*0Kanat Operasyonu"nun nasıl gerçekleştinldiğini kavramanın yolu da Amerika'nın o yıllarda Turkiye'ye nasıl baktığını anlamaktan geçmiyor muydu? K 1 Y unanistan'ın NATO'ya donuş oykusuı r OPERASYONU Ufuk Güldemir W unanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüşünü sağlayan 1980 Kanat Operasyonunun nasıl gerçekleştiğini anlamanın yolu, Amerika'nın o yıllarda Türkiye'ye nasıl baktığını anlamaktan geçiyor. Amerika'nın Türkiye için öncelikler listesinin en başında, o günlerin moda deyişiyle, "Türkiye'yi Türk hükümetine rağmen güçlendirmek" geliyordu. J\fganistan'ın işgali, îran'da İslam devrimi, bölgenin güvenlik sistemini çökme durumuna getirmişti. Amerikalılar, bütün bunlara bir de Güneydoğu 'daki aynlıkçı hareketleri eklediklerinde oldukça karamsar bir tabloyla karşı karşıya kalıyorlardı. İşraiPle ilişkileri sıcaklaştırın "Kongre'de Türkiye'ye destek" vaat eden Yahudi Lobisi'nin Özaldan isteğv tan'a bırakıldığıru açıklaması, Milh Güvenlik Kurulu'nu hayli karıştırmıştı. Aradan yıllar geçmiş, Ecevit tekrar Başbakan olmuş, Amerika da Yunanistan'ı reentegrasyonunu ciddi tutmaya başladığından, NATO Başkomutanı Alexander Haig'e bir "donuş planı" hazırlatarak, Ankara'ya göndermişti. Ecevit, Haig'i Başbakanlık konutunda kabul etti... Ancak muzakerelere başlanacağı sırada, Ankara'da iktidar değişikliği oldu, Haig ile göruşmeler koptu. Müzakereler kesilmişti, ama Ecevit ile Haig'in son görüşmesi bu olmadı. Londra'da bir toplantı Aradan yıllar geçti, iki eski dost, Londra'da bir toplantı nedeniyle yan yana geldi. Toplantı sonucu önceden belli olmayan bir hipotezin ortaya atılmasıyla başhyor, katılımcıîar, çeşitli ülkelerin eski başbakanları, dışişleri bakanları, istihbarat örgütü yöneticileri, politikacıları askerleri görüşlerini açıklıyor ve aşama aşama neticeye dogru gidiliyordu. Ancak toplantıya katılan önemli şahsiyetlerin, görüşlerini rezervsiz açıklayabilmesi için konunun somut gerçekliğe gitmemesine özen gösteriliyordu. O dönemde, (12 Eylül'den sonra) Ecevit'in zaten gergin H,owe'un not L defteri Nasıl bakıyordu Amerika Türkiye'ye? Uzun yülar Ankara'da, saygın Amerikan gazetesi New York Times'ı temsil eden Manvin Howe'un not defterine bakılırsa, "12 Eylül müdahalesi öncesinde Genelkurma> Başkanlığı'nın az ışıklı odalannda, generallerin töylerini diken diken eden 3 konn kısaca 'IKK' diye formöle edilen 'Islama dönuş', 'Komünizm' ve 'Kıirt' hareketleriydi." Afganistan'ın işgali, bölgenin güvenlik sistemini çökme tehlikesine getirmiş, Iran'da Islam devrimiyle işbaşma geçen Humeyni'nin tehditkâr davranışlan, Türkiye ve Mısır'daki laik hukümetleri "sttngülii iktidarlar" diye suçlamasına kadar uzanmıştı. Bunlara bir de güneydoğudaki aynlıkçı akımlan ekieyip, bu hareketlerin Turkiye'deki yansımalanna bakınca, generallerin bir uyarı mektubu vermeleri kaçınılmaz olmuştu. Nitekim Amerikalı meslektaşian bu olaylara atıfta bulunarak gerek Ankara, gerekse NATO toplantılannda Türk generallere endişelerini şoyle duyuruyorlardı. Ya SSCB, Afganistan işgali nedeniyle zaten uluslararası prestijini kaybettigini duşünerek bir kriz anında tran'dan da Körfez'e inme teşebbusünde bulunursa? Ya boyle bir kriz anında, Yunanistan NATO dışında olduğu için, Türkiye bölgede yainız kahrsa? Bu arada Başbakan Siileyman htıIîeİ£>rTurl( ^ilanlt f tlUU&iei hemen günlerin Ankara'sında manzarafarkhydı. verilen u y a n mektubunun ardmdan, diplomaük kulisler "Evren'in Cumhıtrbaşkanlığı altmda bir (Fotoğraf: UFUKGULDEMIR) yükselişi, 12 Eylül'e 6 ay kala Amerika'ya bir TürkMusevi heyetinın gitmesini gerektirmişti. Heyet, Turkiye'deki gidişatm cemaatleri açısından tehlike arzettiğini bildirmiş, Amerikalı yetküilere hızlı bir göç için yolun açık tutulmasını Kuvvetleri tarafmdan DemirelEcevit koalisyonu tavsiyesi" söylentileriile çalkalanmışn. Oysa oistemişti. olan Turkiye'deki ilişkilerini daha da gerginleştirmemek için iltimas yapılarak konu hakkında bilgi verılmış, katılıp katıünayacağı sorulmuştu. Ecevit, katılabileceğini belirtince, oturumu yönetecek şahıs bu kez yine sormuştu. Ancak katüımalar arasında Saym Haig de bulunuyor. Sizce mahsunı var mı? Ecevit, bir an gerıye dönmüş, 12 Eylül harekâtından önce defalarca "sLrinle tanışmış olmaktan gurur duyuyonım" demesine karşm 12 Eylül'den sonra bir kez nezaket telefonuyla dahi hatırını sormamış olan Haig'i düşunmüş, yine de onunla aynı masada bir araya getmekte sakınca görmemiştı. Doğrusu fazla umursamamıştı da. Toplantının konusu lOkyanusun ortasında, ama gerçek hayattaki bir ulkeyi çağnştırmaması için hangi okyanusun ortasında olduğu vurgulanmayan, bir adada geçen olaylarla ilgiliydi. Bu hayali adanın Amerikan yanlısı olan diktatörü, yolsuzluklar, usulsüzlukler ve despotik yönetimi nedeniyle artık yıpranmış karizmasını kaybetmiş adad ayaklanma görülmeye başlanmıştı. Bu arada o gune kadar diktatörü desteklemiş olan Amerika, bundan sonra ne yapacağı konusunda kararsızdı. Diktatörü desteklemeye devam etse, ada halkını karşısma alacak, diktatörden destegini çekse "vefasızak" suçu işlemiş olacaktı. O halde Amerika, ne yapmahydı? MŞP'nu, TürkMusevi heyeti ABD'ye gidiyor: Türkiye'den toplu göçler olabilir Demirel'in yeni imzalanan Savunma tşbirliği Anlaşması'nın Amerika'ya sağlayacağı kolaylıklan "NATO çerçevesinde" sırurlandırması, ABD'nın Ortadoğu'ya en yakın üssü olan Incirbk'in bir kriz anında kullanılabilmesini tehlikeye duşürmüştü. Bu yuzden o yıllarda, Amerika'nın gözunde, "Turkiye'de demokrasi olması" öncelikler listesinin belki de en altında yerini ahyordu. Öncelikler listesinin ilk maddesi ise, o günlerin Washington kulislerinin moda deyimiyle "Türkiye'yi Türk hükümetine rağmen güçlendirmek"ti. tigi birçok ayrıntıdan daha fazla önem taşıyordu. Nitekim 1 Ocak 1980'de Israil Havayollan Istanbul Bürosu Mudüru Abrabam Al Azar'ın öldurülmesi Turkiye'de fazla umursanmazken, Amerika'da kıyamet kopmuştu. Tıpkı Türkiye'yi Ermeni kıyımı ile suçlayan Kongre karar tasarılannın Amerika'da yaprak kıpırdatmazken, Türkiye'de fırtına koparması gibi. Zaten Erbakan'ın Başbakan yardımcıhğı döneminde lstanbullu Museviler tarafmdan yonetilen bazı şirketlere teşvik ve kredi işlerinde guçluk çıkarılması, dönemin Amerikan Buyukelçisinin demarjlarına da neden olmuştu. MSP'nin yükselişi ya da Washington'un bakışıyla "tslam miliunlığının artması" nihayet, 12 Eylul'e 6 ay kala Amerika'ya bir TürkMusevı heyetinın gitmesi sonucunu doğurmuştu. Heyet, Turkiye'deki gidişatm cemaatleri için tehlike arzettiğini vurgulamış, gerekirse, hızlı bir göç için yolun açık tutulması dileğinde bulunmuştu. Amerikan makamları, dunyanın her köşesindeki Musevi taleplerine hassas olduğundan Türkiye Musevilerinin girişimi çabucak yanıt bulmuş, "göçün mümkün olabileceği, ancak buna gerek kalma>acagı umudunun korunduğu bu yuzden acele edilmemesi gerektiği" konusunda bazı telkmlerde bulunulmuştu. Gerçı 12 Eylul'le birlikte Musevi cemaati göreceli bir rahatlamaya kavuşmuştu, ancak devlet ile Musevi yurttaşlar arasındaki soğukluk Özal hükumeti dönemine kadar devam etmişti Turgut Özal'ın basbakanlığa gelmesiyle birlikte, Amerika'ya giden bir TürkMusevi ışadamı grubu New York'ta Amerika'nın en güçlu lobi kuruluşu olan Yahudi Kongresi liderleri ile goruşerek, "Türkiye'nin itüfak iradesi dışında Doğuya kayış döneminin sona erdiğini" bildırmış ve eklemişlerdi. Başbakan Özal, "ayrıma uğramadan rahatça iş yapabileceğimiz" konusunda giivence vermektedir. Bu oluşumun son boyutu ise Özal'ın Amerika'yı Uk ziyaretinde gerçekleşmişti. Washington Buyukelçisi Şukriı Elekdag aracılığı ile Özal'dan randevu alan bir grup etkin Amerikalı Musevi, Başbakana Kongre'de "Yabudi lobisinin destegini vaadediyordu". Buna karşılık, istenen ise çok basitti. İsrail Ue ilişkilerinizin sıcaklaşması, her iki ülkenin çıkannadır. Ancak Arap ülkeleri Ue olan baglarınız nedeniyle, bu yakınlaşmayı diplomaük kanaldan gerçekleştirmenin güçlüğünun farkındayız. Ancak askeri alanda, orneğin istihbarat ve karşıtstihbarat konusunda bir işbiriigi imkânı mevcut ve yararudır. Onlara gore, Türkiye ve îsrail arasında canlandınlacak istihbarat alışverişi sayesinde Türkiye, " o çok eksikligini duyduğu Ermeni terör hareketlerini istihbar imkânına"kavuşabılirdı Lobici açık konuşuyordu: Türk istibbaratı, muniemel Ermeni terör hareketlerini haber aimakta zayıf kalmaktadır. Bu konuda hazıriadıklan bazı raporlann boş çıkması nedeniyle devlet buyukkri tarafmdan dikkatlerinin çekildiği bilinmektedir. İsrail ile yapılacak işbiriigi, bu alandaki açıgınızı kapatabilir. tlk bakışta "hiç de fena degfl" demek mumkün olan bu teklif, geniş bir zaman birimi içinde düşünüldüğunde, Türkiye'nin Ortadoğu'da uzun fedakârhklarla sağladıği konsensus rolünu köstekleyebilecekti. Ve bir kere başlarursa, geri donüsü hayli güç yeni boyutlar kazanabilirdi. özal, olayın farkındaydı. Nitekim o gün teklife cevap vermemiş, cevap vermek niyetinde olmadığını da hissettirmişti. sağlayacak bir TSK müdahalesinin Amerika'nın gozunde kabul edilebilirlik ihtimalinin yüksekliginden bahsedi>orlar. Bizimkilerin bu goruşlerinin Türk Genelkurmayınca bilindiği aşikâr." Amerika, o yıllarda bölgede istikrarı arttıracak bir girişimin sadece "kabul edilebilecegini" hissettirmiyor, Yunanistan'da yapılacak seçimlerde sosyalistlerin işbaşına geçme ihtimalini yüksek bulduğundan seçimlerden önce Yunanistan'ın NATO'ya dönüşünü gerçekleştirmek için Turkiye'de sivil ve askeri çevrelere telkinlerde de bulunuyordu. Ancak, bu telkin ve tavsiyelerin kökeni, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadından çekilmekle yaptığı hatayı anladığı 1974 yılına kadar dayaruyordu. Yunanistan'ın Kıbrıs Banş Harekâtı'ndan sonra NATO'nun askeri kanadından çekildiği gunlerdi. Başbakan Büknt Ecevit, Ege'deki fiili Yunan ege Amerikan yönetimi, Turkiye'deki durumdan tedirgindi menliğini kırmak için "Yunanistan'a gerek yok, Ege'deki NATO sorumlulugunu biz üstieniriz" diye demeç verince, Atina telaşa kapılıp, tekrar NATO'ya dönmek istemiş, bunun uzerine Türkiye de ileri sürdüğu koşullar kabul edilmezse veto hakkını kullanacağını bildirmişti. Turk hukümeüni yumuşatmak için Amerika'nın bazı telkinleri oluyor, ama fazla ciddiye alınmıyordu. Amerika'da fırtına Ancak, o dönemde Birleşik Amerika'nın kaygı duyduğu bir başka unsur da, Turkiye'de antisemitik hareketlerin başlamış olmasıydı. Bu unsur, Washington için, Ankara'nm önemli zannet yemel ;'le son Aym günlerde Kıbrıs harekâtıyla, artık Ege de Türkiye'nin gündemine girdiğınden Milli Güvenlik Kurulu ılgınç açıklamalar yapıyordu. Dönemin Denız Kuvvetleri Komutanı Oramıral Kemal Ka>acan'ın bir toplantı sırasında Meis Adası'nın bir kaya adasıyla karıştırılarak Yunanis W ashinşton'un önceliklerı 1980 öncesinde Amerika nazarında önem taşıyan diğer unsurları Marvvin Howe şöyle sıralıyordu: "Bu krizin devam etmesine Batının daha fazla tahammulü yok. Çunkü Türkiye, NATO'nun stratejik eephesi içinde tran'ın kaybından sonra tslamın laik kanadının onculuğünu yapan (ek tampon ülke. Ankara'da görüşlerine başvurdugum 12 Eylül öncesinde MSP'nin yükselişi, Amerika 'nut yaklaşımıyla "/stom fundamentalizminin artması" Wascevreler, bölgenin güvenligini hington 'u giderek daha rahatsız etmeye başlamıştı. Türkiye 'de kadayıfın altının kııarıp kızarmadığı henüzgüçlendirmek için Yunanistan'ın NATO'ya dönüşüne imkân tartışılırken, Washington 'ungozünde kadayıfın altı yanmaya başlamıştı bile. Toplanuda bulunanlar, görüşlerini açıklamaya başladı. Kimi kapalı kapılar ardında diktatöre destek verilmesini, ama kamuoyu önunde tarafsız gözukülmesini, kimi de hem diktatöre hem de direniş kuvvetlerine göz kırpılmasım öneriyordu. öneriler, adanın komünizme kaymaması için diktatöre alternatif bir sosyal demokrat lider aranmasına kadar genişleyince, tam bu noktada oturumu yöneten şahıs Ecevit'e sordu: Böyle bir durumda, o sosyal demokrat lider siz olsaydınız, Sayın Ecevit, bu gorevi üstlenir miydiniz? Ecevit, hafıfçe yanında oturan' Haig'e doğru donerek, "gorevi kabul edebileceğini, adayı esenliğe çıkarmak için eiinden geleni yapacağını" söylemişti. Bunun hemen ardmdan, "Peki bn sosyal deraokrat lider, giderek sertieşip, Amerika'ya karşı düşmanca tavır alırsa, ne yaparsınız? sorusu ortaya atıldığında, bu kez herkesten önce, ABD eski Dışişleri Bakanı Haig yanıtlamıştı: O zaman önlemini alınz... O toplantıda bulunan herkes "önlemin" ne anlama geleceği ni bilecek kadar tecrubeliydi. Ecevit, Haig'i bir daha gormedi. Onlemini alırız Kadayıfın altı YARIN: Bir Atatürk'ün bayram rı için Ankara'ya gelen Yunanistan Dışişleri Bakanı Miçotakis, ilk iş olarak Amtkabir'e giderek Atatürk 'un manevi huzurunda saygı günu duruşunda bulunmuştu. Ankara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle