16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EKİM 1985 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 •NOTLAR UGUR MUMCU GÖZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) min eli kimin cebinde, belli değildir. Ben size, bu pazar günü, keyfınizi kaçıracak bir öykü anlatayım: Efendim, şu "San Avni" adını duymayanınız yoktur. Şu ünlü kaçakçı canım, hani bir zamaniar İsviçre'de iş yapan Avni Karadurmuş.. Bu Avni Karadurmuş, İsviçre'de Yaşar Musullulu adını kullanırdı. Şan Avni'nin bir başka pasaportu daha vardı. 0 da "Atilla Öksüz" adına düzenlenmişti. "Eee" diyeceksiniz; Ne olriıuş? Ne mi olmuş? Şu olmuş: İsviçre polisi uyanıp peşine düşünce San Avni kirişi kırmış.. Nereye? Doğru Yunanistan'a.. Peki ne yapacak Sarı Avni Yunanistan'da? Şimdi burada bir dakika duracaksınız. Efendime söyleyeyim, bu Sarı Avni'nin İsviçre'nin Zürih kentinde "Sultan Turizm" diye bir seyahat şirketi varmış. Durun, durun, adresini de söyleyeyim: Sultan, Reisen a6 Reiseburo.Manesse Str. 10. Zürih.. Telefon numaralarını da vereyim: 241 21 78 ve 241 75 60.. Peki ne yapardı bu Sultan Turizm? Uçak bileti satardı. Kim için? THY Zürih Bürosu için.. Yani, devlet Sarı Avni'yi burada ararken, Sarı Avni de devletin hava yolları kuruluşu ile ballıbörekli ilişkiler içindeydi.. Daha bitmedi, biter mi? Bu Sultan Turizm'in Yönetim Kurulu Başkanı, Christian Şchmidt adlı İsviçreli bir avukattı. Gerekli olursa yazayım, İsviçreli avukatın Zürih'teki telefon numacaları da şöyle: 53 21 60 ev, 31 21 01 33 bu da yazıhanesi.. Sarı Avni'nin ortağı avukat Schmidt'i evinde ve bürosunda bulamayınca nerede arardınız? Türk Hava Yolları Zürih Şubesi'nde! Niçin? Efendim, Sarı Avni'nin ortağı, Türk Hava YoKan Zürih Bürosu avukatıydı. "Okır mu?" demeyin, olmuş.. Ne zamana kadar? Bu yılın ilk aylarına kadar. Sonra THY ile ilişkisi kesilmiş. Nasıl mı? Şöyle: Geçen yılın son ayında Zürih'e gidip, bu ilişkileri araştırmış ve yazmıştım. Ulaştırma Bakanı Atasoy, haberi öğrenince bu ilişkileri araştırdı, soruşturdu, sonra da avukat Schmidt'in ilişkisinin kesilmesi için emir verdi.. Sen devlet olarak "Sarı Avni"y] ara, Sarı Avni'nin ortağı, THY'nin avukatı olsun.. İş bu kadarla kalsa o da iyi.. Geliyoruz işin can alıcı noktasına.. , Bu "Sarı Avn/'"nin "Paul Waridel" diye bir İsviçreli ortağı daha vardı. VVaridel, Türkiye'de doğup büyümüştü; bu yüzden Türkçeyi anadili gibi konuşmaktaydı. VVaridel'in adres ve telefon numarasını da vereyim:t Bernhot Str.5, Zürih.. Telefon numarası 710 48 20. Bu VVaridel, Sarı Avni'nin sağ koluydu. 197780 arasında İtalya'da San Avni'nin gönderdiği uyuşturucu maddelerle yakalamp, üç yıl hapis yatan bu İsviçreli arkeolog, italyan Mafyası ile Sarı Avni arasındaki köprü gibiydi. VVaridel, geçenlerde, İsviçre'de 13 yıl ağır hapse mahkum oldu. ABD, New York Bölge Mahkemesi yargıçları, 14 Haziran 1985 günü VVaridel'in sorgusunu yaptılar. Çünkü, KaradurmuşVVaridel ilişkileri, İtalyan Matyası'nı da aşıyor, Amerika'daki kaçakçılık örgütlerine ulaşıyordu. "Pizza Operasyonu" gereğince sorgusu yapılan VVaridel, Amerikan yargıçlarına bakın ne dedi: Ben Yunan Gizli İstihbarat Örgütü adına çalışmaktaHaydaaa! "**' ' ' "Nerede yazıyor bunlar?" mı diyeceksiniz... New YorkABD Bölge Mahkemesi 14 Haziran 1985 gün ver s: 84 cr 286 (2nl)... sayılı dosyada. "Sen CIA ya da KGB ajanı mısın, nesin, nereden biliyorsun bunları" diye soranlar olursa, söyleyim. Bu belgeler, Türkiye'ye de gönderildi, Türkiye'de Türkçeye de çevrildi ve dosyasına kondu. Bu belgelere ulaşmak bu yüzden hiç de güç değil. Yeter ki, gazetecilik yap; yaparsan bulursun... Evet, Yunan istihbaratı ile ilgili açıklamalar, Türkçe metnin 120'nci sayfasından başlıyor.. İşe bakın şimdi: Bir Türk devlet adamı, THY uçağı ile Zürih'e gitseydi; demek ki, Yunan istihbaratı, gerektiğinde, bu yolculuktan anında haber alacaktı, niçin almasın? Sarı Avni, THY'nin biletlerini satıyor; bir İsviçreli ortağı THY Zürih Bürosu avukatı, öteki Yunan istihbarat elemanı!. Herhalde, şimdi "Silah ve uyuşturucu madde kaçakçısı Sarı Avni niçin Yunanistan'dadır?" diye sormazsınız. Neyse efendim, Yunan istihbaratı adına çalışan İsviçreli arkeolog VVaridel'in Amerikalı yargıçlara verdiği ifadenin 58'nci sayfasında Sarı Avni'nin bir eski Türk bakanından gemi aldığı da yazılı. Diyor ki VVaridel: Bakanın adını hatırlamaya çalıştyorum ama hatırlamıyorum... Bir eski Turizm Bakanı... Aliah Allah, Allah Allah!. Bu eski bakana haber yolladım "Bakın, adam sizi tanımlıyor" dedim. Eski bakan beni telefonla aradı, "Sarı Avni'yi hiç tanımam, kimseye de gemi satmadım" dedi. Bana, bazı okurtarım "Yahu niye kaçakçılık olaylannt bu kadar yazıyorsun?" diye sorarlar. Bakın araştırdıkça neler çıkıyor. Hiç şüphem yok. Sizin de olmasın, bu Abuzer Uğurlu'nun, bu Abdullah Çatlı'nın, bu Oral Çelik'in ve Ağca'nı^ ilişkilerini şöyle bir araştınn, hepsinden "istihbarat" ör' gütü kokusu çıkacaktır. Kusura bakmayın yine yordum sizi... Sıkıntının kaynağı Yunan Başbakanı (Baştarafi 1. Sayfada) tirecek sisteme girdiğini söyleyen özal, 6 Kasım ve 25 Mart seçimlerinin bugünkü siyasi tabloya etkileri olduğunu ifade etti. 6 Kasım seçimlerinde yüzde 10'un altında oy alan partilerin üyeleri olan milletvekillerinin 1988 seçimlerinde yeniden seçilmek isteyeceklerini, 84. madde müzakerelerinin altında yatan ana hedefin bu olduğunu söyleyen Özal, "Ben HP, SODEP'e girse ne olur, dedim. Anayasaya aykın olabilir, onun içîfcSODEP HP'ye giriyor, dediler. Ha Ali Veli'yle birleşmiş, ha Veli Ali'yle birleşmiş. Netice aynı. Ama biri anayasaya aykın olmuyor. Bunun için 84. maddenin güçlendirilmesi konusunu ortaya attık." biçiminde konuştu. Özal, milletvekillerinin parti değiştirmesinin hoş olmadığını ve geçmişteki bu tür hareketlerin ülkeyi 12 Eylül'e getiren etkenlerden biri olduğunu da belirtti. Daha sonra Türkiye'nin dış ilişkilerinden söz eden Özal, ülkenin şu anda bölgede "yegâne slabil ülke" olduğuna dikkati çekerek Yunanistan ve Bulgaristan ilişkileri konusunda şöyle konuştu: "Bugiin iki ülke konusunda sikınttmız var. Bulgaristan meselesine girmiyorum. Sebeplerini hepimiz biliyoruz. İkincisi Yunanistan konusu. Yunanistan'la olan ilişkilerimizi sadece bu ülkenin başındaki zatın, bugiin şu anda Başbakan olan zatın yanlış tutumlan, anlaşılmaz tavn, bu hadisenin büyük sebebi olmaktadır. Ama ileride hem Yunanistan hem de Bulgaristan'la bizim de arzu ettiğimiz makul bir diyalog başlanlabileceğine inanıyorum. Anlaşılmaz duruma düşenler bu soyledigim iilkeler olmaya başlamıştır. Bu da siyasette kazandığımız önemli raerhalelerden biridir." Yaklaşık iki saat süren konuşmasında Özal vergi iadesinin gelecek yıl bütün vergi mükellefierine yaygınlaştırılacağını, KDV'ye başlangıçta her şeyi çok iyi bilen "allamelerin karşı çıktığını" söyledi. Enflasyonun bu yıl yüzde 40'ın altında olacağını, ihracatın da 8 milyar dolara ulaşacağını tahmin ettiklerini söyleyen özal, vergi kaçakçıhğı konusunda da "Herkesten eşit oranda vergi alacağız. Vergiyi verilebilir hale getirdik. Vergi vermeyenin canına o k u y a c a ğ ı z " ifadesini kullandı. Öğleden sonraki oturumda bakanlar il başkanlarına akşam saat 20'ye kadar çalışmalar hakkında bilgi verdiler. Akşam yemeği sırasında Konya milletvekili Fahri Özdilek'in öldüğü yolundaki telefonla yapılan şaka kısa süren bir heyecana neden oldu. Özal, konuşmasından sonra Ankara'ya döndü. Toplantı Özal'dan sonra da sürdü ve parti örgütüne ilişkin sorunlar ile hükemetin çahşmaları ele alındı. Başbakan Özal, Hatay, Mersin ve Adana illerini kapsayan yurt gezisine yarın başlıyor. gecesinde Demirel ve Erbakan fıkraları FARUK BİLDtRİCİ ABAMT AN A P il başkanları Başbakan Turgut Özal'ın da katıldığı akşam yemeğinde doyasıya eğlendiler. II başkanlan toplantısı için kapatılan Abant Turban Oteli'nde davetliler dışında sadece iki aylık rezervasyonu bulunan ünlü yazor Yaşar Kemal kalabildi. Yaşar Kemal, otelde bulunmasına karşın Başbakan özal'ın bulunduğu süre içerisinde hiç ortalarda görünmedi. Sessizce çalışmasını sürdürmeyi yeğledi. Yemekten sonra Ankara İl Başkanı Rıfat Diker, peteklerle bezeli, Türkiye biçiminde 47 mumlu iki doğum günü pastasını ortaya getirtti. Diker, Başbakan Özal'ın doğum gününü iki gün önce il başkanlan birlikteyken kutlamak istediklerini söyledi. özal'ın 5Syaşına basmasına karşın 47 mumun ANAP il başkanlarının sayısını simgelediği belirriidi. Bir yerel sanatçının türkü söylediği sırada özal bir gazeteciyi yanına çağırarak, "Katsayı sizin için sürpriz oldu mu?'" diye sordu. Gazetecinin sürpriz olduğunu belirtmesi üzerine özal, katsayıyı sürpriz olması için arttırmadıklannı söyledi. Doğum günü pasıasının yenilmesinden sonra ANAP Genel Başkan Yardımcılığı Teknik Danışmanı Erkal Zenger, Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakanın seçim gezilerinden bazı "fıkralar"anlattı. Zenger, Demirel'in sesini taklit ederek, bir seçim gezisinde bir danayı kesmek üzere hazırlanan kasabın danantn başınt okşarken, o sırada yanında bulunan Barlas Küntayın müşaviri Kaya'mn başını okşadığını anlattı. Bu durum Zenger'in "politikaa müşterim" olarak adlandırıp, ismini vermediği Demiret'e aktarılınca, Demirel1 in de kendine özgü şivesiyie, "demek ki Kaya ile danayı karıştırmış" dediği kaydedildi. Bu espriden sonra Kars Milletvekili tlhan Akü'züm, Zenger'den Necmettin Erbakan'ın seçim gezisindeki "koka kola fıkrasmı" anlatmasını istedi. Bu fıkranm anlatılmasından sonra ANAP grup başkanvekili Rtrtev Aşçıoğlu bozulmuş bir ifadeyle Zenger'e "bu mu koka kola ftkrası, aferin" diye seslendi. Geceyi A bant 'ta geçiren Başbakan özal sabah erken saatlerde kalkıp da dışarıda her yerin karlı olduğunu gönince oıelden çıktı ve gazetecilere bir süre kar topu attı. ANAP PENCERE (Baştarafı 2. Sayfada) malı, bu alınmamalı, düşünüyoruz, hassas konu, iyi düşünmek lazım, hesap kitap işi, on defa düşünmek lazım, mahkumlar karamsarlığa kapılmasın, yüreğimiz yufka, yüzümüz yumuşak, insani mesele, zaman, zemin, şartlar, 14, 87, yeşil ışık yandı, işaret verildi, sol, sağ, teknik çalışmalara başlandıjnşallah eylüldeMeclis'te, Bakanlar Kurulu'nda, tekrar iyi düşünmek lazım, hassas konu, zaman, zemin, şartlar... Sürüp gidiyor. * Her şeyin en iyisini ve doğrusunu elbette "pek sayınlarımız" bilirler; acaba ne hale düştüğümüzü de biliyohar mı? Kendimizi tamamen inandırdık af çıkacak diye. Gözümüz basında, kulağımız TRTde. Ha bugün, ha yann diye canımız çıktı. Her birimiz ruh hastası olduk; aş'tan, ekmekten kesildik; uykulanmız kaçtı; günümüz, gecemiz, saatimiz, dakikamız afsız geçmiyor; varsa da af, yoksa da af, af, af... "Afkolik" olduk. Şu şöyle demiş, öteki, beriki... Yıllar geçiyor, hâlâ bir sonuç yok. Hasta okjuk, yataklara düştük, söküp atamıyoruz bir türlü içimizden... Ne huzurumuz kaldı, ne rahatımız bu af yüzünden. Vazgeçeceğiz, "yatıp bitirelim cezalarımızı" diyoruz, bırakmıyorlar bir türlü yakamızı. Yeşil ışık yandı, işaret verildi, en geç 29 ekim, umut, umut, habire umut... Yıkılmış durumdayız. Karanlık dünyamızın ışımasını beklerken, daha bir koyu karanlığın içinde, bizleri boş umutlarla, hayallerle avutmak iyi yüreklilikle hiç mi hiç bağdaşmaz. Ne olur "pek sayınlarımız" daha fazla oynamayın bizimle. Dertlerimiz, acılarımız, ıstıraplarımız bize yeter de artar bile... İşintze gelmiyorsa, gücünüz yetmiyorsa, vermeyecekseniz, yapmayacaksanız, bırakın; bırakın yakamızı da kaderimizle başbaşa yatalım karanlık dünyamızda; daha fazla oynayıp durmayın bizimle, bitsin artık bu oyun..." Okurumun mektubuna bir sözcük bile katmak gereksiz; sekiz yıldan beri yatan bu hükümlünün mektubu yüz bin mahkumun içinde bulunduğu durumu dile getiriyor. İtalya lider korsanı bıraktı (Baştarafı 1. Sayfada) ti. Daha önce Başkan Reagan, korsanlann İtalya'dan sonra ABD'de yarg^anmalan için elinden geleni yapacağını söyleyerek, Craxi'den, korsanlann, kendilerine verilinceye kadar İtalya'da tutulmasını istemişti. Mısır uçağı ile Roma'ya giden öteki 3 korsamn ise, Sirakuza'daki bir cezaevine götürüldüğü ve italyan savcıları tarafından sorgulamaya başlandığı bildirildi. Öte yandan, Sovyetler Birliği ABD'nin öfkesinin haklı olduğunu açıkladı. BBC'nin haberine göre Moskova radyosunda TASS Ajansı'nın bu konudaki yorumuna yer verildi. Hükümet organı Izvestia'da da yer alan yorumda, "ABD, bir yurttaşının öldürütmesi ve İlalyan gemisinin kaçınlması karşısında öfkelenmekte haklıdır" dendi. TASS, ABD'nin öfkesinin "anlayışla karşılandıgını ve haklı olduğunu" belirttikten sonra "Yeri ve zamanı ne olursa olsun terörist eylemlerin hoş gorülmeyeceğini, iyi ya da kötii terörist aynmı yapılamayacağjnı" kaydetti. TASS'ın jorumunda, "Ancak Mısır uçağının yolunun çevrilmesini onaylamıyoruz" dendi. BBC, Moskova'nın uçak olayına gösterdiği tepkinin "yumuşak" olduğuna dikkati çekti. TASS ayrıca ABD'yi çifl standart uygulamakla suçladı ve 1970'de bir Sovyet uçağını kaçırarak müreitebattan birini öldüren iki Litvanyalı korsana ABD tarafından sığınma hakkı tanındığını anımsattı. Mısır Devlet Başkanı Hiisnii Miibarek, "Achille Lauro" adlı ttalyan gemisini kaçıran Filistinli korsanların bulunduğu Mısır uçağının Amerikan avcı uçaklarınca "kaçırılmasını" korsanlık olarak niteledi. Miibarek, Mısır'ı ziyaret etmekte olan Sudan Başbakanı Cazuli Dafallah'la göruştükten sonra basına yaptığı açıklamada, "Amerikan eyleminin uluslararası ilişkilerde daha once göriilmedik bir şey" olduğunu söyledi. Mübarek, "Mısır uçağının, kqrsanlara yaraşır bir biçimde ABD uçaklan tarafından öniiniin kesildiğini duyunca şoke oldum" şeklinde konuştu. Gözlemciler, Mübarek'in, Amerikan operasyonunu ilk kez sert bir dille kınadı|ına işaret ediyorlar. KAHtRE'DE GÖSTERİLERDE EN AZ 20 YARALI Kahire Üniversitesi'nde toplanan 3 bin kadar öğrenci, ABD ve Mısır hükümeti aleyhinde sloganlar atarak, Israil hükümetini ve Camp David Anlaşmasını kınadılar. Güvenlik kuvvetlerinin gösterıcileri dağıtmak istemesi üzerine çıkan çatışmada en az 20 öğrenci yaralandı. ARAFAT FKÖ lideıi Yasar Arafat, ABD operasyonunu "terörist bir eylem" olarak tanımlad;. Arafat Senegal'in başkenti Dakar'da gazetecilere yaptığı' açıklamada, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'ten "Filistin adaletiyle" yargılanmaları için dört Filistinliyi kendine göndermesini istediğini, ABD'nin bu davranışıyla Mübarek'e hakaret ettiğini belirtti. FKÖ lideri, ABD'nin Ürdün ve Mısır'la Ortadoğu sorununa çözüm için görüşmelere başlamasının ardından giriştiği eylemin "çift taraflı oynadığını" ortaya koyduğunu bildirdi. Tutuklanarak cezaevine konan üç korsanın ise Ürdünlü, Suriyeli ve Lübnanlı oldukları açıklandı. a.a!nın haberine göre, önceki gece Roma'daki Campino askeri havaalanına inen Mısır uçağına iki İtalyan askeri uçağı eşlik etti. Kaçınlan İtalyan gemisinin yolcu ve mürettebatının bir kısmı ile Mısırlı güvenlik görevlileri ve 2 FKÖ yetkilisi de" Mısır uçağının içinde Roma'ya geldiler. Mısır uçağı ile Roma'ya gelen 17 Amerikalı yolcu daha sonra Frankfurt'a giderek buradaki ABD üssünden bir askeri uçakla Birleşik Amerika'ya hareket ettiler. Başkan Reagan ise korsanlann İtalya'nın yanı sıra ABD'de de yargılanmalan için elinden geleni yapacağını söyledi. Reagan Beyâz Saray'da düzenlediği basın toplantısında, Filistinlilerin yakalanmasının "Dünyndaki tüm teröristlere bir uyarı olduğunu" söyledi. Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Başkanı William U'ebster, Mısır'ın ABD'den "Achille Lauro"yu kaçıran dört Filistinli hakkında kanıt toplamak için yardım istediğini öne sürdü. TEPKtLER ABD'nin Mısır uçağını inişe zorlamasına çeşitli tepkiler g.elmeye devam ediyor. • FKÖ lideri Yaser Arafat, Mısır uçağının ABD jetleri tarafından zorla indirilmesi olayına ilişkin yaptığı açıklamada, ABD'yi şiddetle kınayarak eylemin "kovboy mantığının" sonucu olduğunu söyledi. • AP'nin haberine göre, Mısır, ABD'yi kınamasına rağmen Washington'la "özel iHşkilerini" siirdürmek istediğini belirtti. Türkiye'de soyulmayan (Baştarafı 1. Sayfada) silah, altın kaçakçıhğı gibi olayların yoğunluğu ve bu olaylara karşı yürütülen mücadelenin daha ağırhkh olması nedeniyle, tarihi eser kaçakçılığına günümüze kadar gerekli önemin verilemediğini kabul ediyor. Bu yüzden emniyet örgütünün elinde bu konuyla ilgili yeterli sayı ve nitelikte eleman bulunmuyor. Eski eser konusunda bilgi sahibi elemanlar ise güvenlik örgütünün başka idari hizmetlerini görüyorlar. Konuya özellikle 1982 sonlarında ağırlık vermeye başlayan güvenlik görevlileri, 1983 yılında Içişleri Bakanhğı Emniyet Genel Müdürlüğü ile Kültür ve Turizm Bakanhğı Müzeler Genel Müdürlüğü elemanlarından, "Tarihi eser kaçakçıhğı olaylarını inceleyecek, bu konuda operasyonlar düzenleyecek, kazıları ve arkeolojik araştırmalan denetleyecek" yeni bir birimin kurulmasını öneriyorlar. öneri üzerinde yapılan çalışmalarda, günümüze kadar herhangi bir sonuç ahnabilmiş değil. Emniyet yetkilileri aynca müzelerin bölgeleriyle ilgili aylık raporlar, kazı ekiplerinin ise çalışmalarla ilgili bilgilerin, tarihı eser kaçakçılığıyla ilgili her türlü durumlann kendilerine dü?enli bir biçimde iletilmesini istiyorlar. Emniyet örgütü, bilgi birikiminin darlığma örnek olmak üzere belirtiyor: Elimizde tarihi eser kaçakçıhğı olaylarıyla ilgili olarak fişlenebilmiş 150 kadar dosya var. Ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin emniyet kayıtları, bütün müzelerimizin bir veya birkaç kez soyulduğunu gösteriyor. Durum resmi belgelere "soyulmayan müzemiz yok" diye geçiyor. BİRtNCt EL KÖYLÜLER Güvenlik ekiplerinin araştırmalan, eski eser kaçakçıhğının basit yapısal özelliklerini şöyle sıralıyor: Tarihi eser kaçakçıhğında birinci el köylüler. Köylüler tarafından arama veya rastlanu sonucu gün ışığına çıkarılan parçaları toplayan ve dış pazarı sağlayan ikinci eli şimdiye kadar genellikie turistik eşya satıcıları, antikacılar ve kuyumcular oluşturmuş. İkinci el polis arasında "bölge bayileri" adıyla anılıyor. Bölge bayilerinin elinde bulunan tarihi eser parçaları, "dış pazar sağlayabilen" üçüncü el'e geliyor. Üçüncü el, ülkemizde İstanbul, Ankara, Izmir ve Antalya'da kümeleniyor. Polisin dilinde "Baş bayikr" olarak biliniyorlar. Kaçakçılığın bundan sonraki halkaları ülke dışında bulunuyor. Üçüncü elin uzanabildiği yere kadar mücadele gücü bulunan polisin bundan sonra yabancı ülke polisleriyle işbirliği içinde tarihi eser kaçakçılarına karşı savaşması olanaksızlaşıyor. Çünkü, yabancı ülkelerin çoğu, tarihi eser kaçakçılığını yasa dışı saymıyor. DİPLOMATİK AVANTAJLAR Polis, tarihi eserlerin en çok deniz yoluyla ve diplomatik avantajlann kullanılması yollarıyla kaçınldığını saptamış. Deniz yoluyla tarihi eser kaçakçılığında kullanılan en önemli yontem, "şamandra" yöntemi. İşin en önemli yanı, bu tür değerli parçaların turistik ve diplomatik yatlara kadar iletilebilmesi. Genelde fazlaca aranmayan yatlar, aramalara karşı, tarihi eseri bir iple suyun içine sarkıtıyorlar. Herhangi bir kontrol sırasında ipin kesilmesiyle dibe gönderilen parçanın üzerindeki şamandra bir süre sonra su yüzeyine çıkıyor ve eserin bulunduğu yerin kolayiıkla saptanmasını sağlıyor. Polisin yaptığı çalışmalar sonunda. tarihi eser kaçakçıhğının bellibaşh merkezleri ve önemli çıkış noktaları şöyle belirlenmiş: DOGL ANADOLU Van ili ağırhkh olmak üzere Muş ve Bitlis'ten toplanan Urartu uygarlığına ait arkeolojik eserler, önce Van'daki birkaç "bölge bayii"nde toplanıyor. tkinci el olarak bilinen bu kişiler, ellerindeki parçaları tstanbul, tzmir ve Antalya'ya ulaştınyorlar. Doğu Anadolu kaynaklı tarihi eserler tstanbul'dan Yunanistan, Bulgaristan, Federal Almanya veya Fransa, lzmir ve Antalya'dan ise bazı Afrika Ulkeleri ve İspanya üzerinden genellikle ABD'yc gönderiliyor. Eserlerin bir bölümunun ise Fransa ve tsviçre gibi Avrupa ülkelerinde kaldığı sanılıyor. KARADENİZ Bölge merkezi Amasya. Bu il dışında Kastamonu ve Samsun illerinde de zaman zaman tarihi eser kaçakç.lığı olaylarına rastlanıyor. Tarihi eser kaçakçıhğının en az görüldüğü böige özelügini konıyan Karadeniz kaynaklı parçalaun genellikle Ankara ve İstanbul üzerinden yurt dışına götürüldüğü görülüyor. Bölge hakkında derin bilgi yok. tÇ ANADOLU Bölge merkezi Ankara, Çankın, Kayseri, Konya, Niğde, Nevşehir illerinden elde edilen parçalar Ankara'da toplanıyor. Buradan da genellikle diplomatik avantajlardan yararlanılarak yurt dışına kaçmhyor. Bu konuda diplomatik avamajlannı kullanan elçilik ya da uluslararası kuruluşlar arasında en çok Federal Almanya Büyükelçiliği'nin adı geçiyor. Bölgede Konya bir alt merkez niteliğinde. Konya'daki ikinci eller kimi zaman Ankara yerine Adana, İstanbul ve lzmir üzerinden dış pazar olanaklarını yeğliyortar. Emniyet yetkilileri, Iç Anadolu bölgesine izinlerini geçirmek için gelen yabancı ülkelerdeki işçilerimizin de izin dönüşlerinde tarihi eser kaçırdıklannın saptandığını belirtiyorlar. 1DLINEY VE GÜNEYDOGU ANADOLU Bölgenin kaçakçılık merkezi Adana. Güney ve Güneydoğu Anadolu'dan bazı istisnalar dışında yurt dışına doğrudan çıkışı yok. İstisna olaylarda eserlerin genellikle Urfa, Kahramanmaraş gibi illerden Suriye, Irak ve İran'a, oralardan da asıl yabancı alıcılara kaçırıldığı biliniyor. Bölge merkezine gelen parçaların önemli bölümünün Gaziantep, Kahraman Maraş, Adıyaman, Şanlı Urfa ve İçeİ'den sağlandığı saptanmış. Adana'dan genellikle Antalya'ya, Aydın'ın Kuşadası ile Izmir'in Çeşme bölgelerine ve İstanbul'a gönderilen parçalar buralardan da yurt dışına çıkanlıyor. ANTALYA Tarihi eser kaçakçıhğının önemli bir merkezi. İsparta, Burdur, Afyon illerinden toplanan parçalann çıkış yeri. Bölgede Afyon, lzmir ve Antalya arasındaki en önenfti kavşak olarak dikkati çekiyor. İZMİR Ege bölgesinin merkezi. Manisa, Afyon, Aydın, Balıkesir, Kula, Dinar, Söke ve Van'dan gelen eserlerin çıkış noktası. Kimi zaman Güney ve Güneydoğu Anadolu kaynaklı eserler de fzmir'den kaçırılıyor. "tran, Almanya, Fransa" ilk bağlantıh dış pazarlamayı İzmir'deki kaçakçılar sağlıyor. Kuşadası ve Çeşme sadece Ege*nin değil, Türkiye'nin en önemli çıkış noktaları. İSTANBUL Çeşitli bölgelerden gelen paTçalara dış pazar bulan kaçakçılar "baş bayi" niteliğinde olup. Kapalıçarşı çevresinde yoğunluktalar. Gürkan: Fırtınaiaman zaman tepkilerinin dvırdu rin (Baştarafı I. Sayfada) tir. SHP 1988 seçimlerinde iktidar olacaktır" dedi. Gürkan, balodan sonra dün sabah geldiği İstanbul'da da İstanbul Milletvekili Giinseli Özkaya'nın muhtıraşıyla iligili olarak, "Saym Özkaya'nın sözleri ve eylemlcri Disiplin Kurulu'nda incelenmektedir. Ben Özkaya'nın dilinden konuşmak isıemem. Biz politikayı bugüne kadar görülmemiş bir biçimde an ve duru tırttuk. halk da bu tür politikacılar istiyor. Bunun dışındaki çirkinlikler kamuoyunda cezalandırılacaklır" biçiminde konuştu. Gürkan istanbul Milletvekili Bilal Şişman'ın durumunun da soruşturulduğunu belirterek, "Büyükşehir projesi ile ilgili olarak soruşturma yapıhyor. Şişman gerekirse MKYK'ya sevkedilecek" ifadesı ni kullandı. Gürkan, DSP olayının HP üzerindeki etkileri üzerinde de, "DSP'nin bizi karşısına almayacağını ummak isterim. Ajnı davanın savunuculan oldugumuzu anımsamalarını dilerim. Onun için böyle bir karşıtlık yaralılacağına inanmak istemiyorum" dedi. Fuar Göl Gazinosu'nda yapılan baloda genel başkanlarının ziyaretinden sonra HP ve SODEP'liler ikinci kez bir araya geldiler. "Halkçı Başkan" sloganlanyla karşılanan Aydın Güven Gürkan yaptığı konuşmada sosyal demokratların 35 yıldır iktidar olamadıklarını belirterek, "35 yıjdır demokrasiyi işletemedik. tktidar yolunda bizi çelmelemek isteyen güçler olacaktır. Gazetelerde görüyorsunuz, şu birleşmeye karşı çıktı, çalkantı var, gibi. Bu büyük davanın yüceliğine gölge düşüremeyeceklerdir. Istedikieri kadar caba gostersinler bu dava yürüyecektir" dedi. HP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan bir ara gazeıecilerin masasına gelerek sohbeı etti. Gürkan, "Partiniz içindeki fırtına duruldu mu?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Fırtına durdu. Parti içinde birieşmeyi içine sindiremeyenle EVET/HÂYIR Cindoruk (Baştarafi 2. Sayfada) cağız o kâğıdı, zararlı diye o kâğıttan oluşturulacak kitapları yeniden toplatıp, bir kez daha hamur yapacağız!.. Baksanıza, Kültür Bakanhğı bile kendi yayını olan birtakım değerli kitapları depolara tıkdırdı, oradan da hamur yapmaya gönderdi. Kaç kez sorduk, Sayın Bakan hep sustu sustu sustu!.. 'Can Çekişen Kitap'... Kitap can çekişmez, insanlardır farkına bile varmadan can çekişen, bir karanlıkta boğulan... Kültür karanlığıdır en büyük, en ölümcül karanlık... Bu bir ülkenin batağa gömülüşü anlamına gelir. Öyleyse dost kitapları sevelim. 'Bir de kendi kendimize kitabı yasaklamayalım.' Güzel yarınlara kitaplar bizi götürür, bunu iyi bllelim... Pazaroyun Çözümleri Uyaklı Türk adları 1 2 3 4 TULGA ŞARIKA TALHA DtDEM 5 6 7 8 SADİ SEMİRAMİS BİLHAN ADNAN (Baştarafı 1. Sayfada) hitap eden Cindoruk, Türk tanmının tuş olduğunu söyledi. DYP lideri Cindoruk, konuşmasında 6 Kasım seçimlerini eleştirdi, yeni bir seçim yapılması gerektiğini savunarak, "Ben, arkadaşlarun ve DYP demokrasiyi kesintisiz lutmak için halkımızdan tam destek istiyoraz" dedi. Dinleyicilerle karşıhklı diyalog kurarak sürdürdüğü konuşmasında "Konuşan Türkiye" imajını gerçekleştirebilmek için herkesin konuşması ve sıkıntısını anlatmasını isteyen Cindoruk'un sözleri, zaman zaman, "Muhteşem Süleyman, Başbakan Cindoruk" sloganı iie kesildi. Cindoruk, Erzurum'da gazetecilerin sorusu üzerine MDP Genel Başkanı Söylemezoğlu'nun birleşme konusundaki açıklamasını olumlu karşıladığıaı da belirtti. "Bunun şart ve zamanı oluşunca ayrılık kenditiğinden ortadan kalkar." dedi. Cindoruk, akşam düzeiıkiği basın toplantısında gazetecilerin sorulannı yanıtlarken de, "trtica kelimesinin ulu orta kullanıldıgını söyledi" ve "Tan gazetesi 800 bin satıyorsa, Türkiye'de irtica yok demektir" dedi. çıkması doğaldır. Olay bitmişlir. Beş kişi Disiplin Kurulu'na verildi. Ne sonuç çıkacagıİıı bilmiyorum" Gürkan DSP olayının HP'yi nasıl etkileyeceğine ilişkin bir soru Üzerine, "DSP'nin bizi karşısına almayacağını ummak isterim. Aynı davanın savunuculan oldugumuzu hatırlamalarını dilerim. " dedi. Halkçı Parıi Fatih ILçe örgütünün olağan 1. kongresi dün Fatih'teki Düğün Saray'ında yapıldı. SODEP il ve ilçe başkanlarının da bulunduğu kongrede bir konuşma yapan HP Genel Başkanı Gürkan, parti içinde bazı çalkaritılar olduğundan söz edildiğini belirterek şöyle konuştu: "İstanbul milletvekilleri olayı parti içi barışla sonuçlandı. Yalnız Disiplin Kurulu'na veya MKYK'ya gidenlerle ilgili çalışmalar sürüyor. Örgiitle milletvekilleri arasındaki sıkıntı giderildi." Gürkan, daha sonra şunları söyledi: "Sağ kitleler belki de demokrasiye özlem duymuyor. Biz demokrasiye ihtiyaç duyuyoruz. Biz Türkiye'de özerk ve özgiir üniversitelerden, biz yazan, çizen diişünen Türkiye'den, biz grevlerden, »eadikal hakiardan korkmuyoruz" Gürkan daha sonra irticaya dış destek sağlandığını belirterek, "Türkiye'de din hiçbir zamanda görülmedik biçimde siyasallaştırılmaktadır, yobazlaştırılmaktadır. İrtica odakları Türkiye'de çok ciddi dış destek almaktadırtar. İrtica odaklan Türkiye'de ilk kez çok ciddi bir biçimde örgütlüdür" dedi. Fatih ilçesi Yönetim Kurulu seçimler sonunda Başkan Hasan Mercan. üyeler Ali Rıza Erdogan, Metin Gayretli, Yılmaz Postoğlu, Bora Kamil Özesinci, Ertugrul Sayan, Halil İbrahim Kuşkaya, Hüsnü İsUnbullu, Nazife Fırat'tan oluştu. Beşiktaş IIçe Kongresi de dün yapıldı, YönetimKurulu şöyle oluştu: Başkan Müslim Eriş, üyeler Yılmaz Sarıca, Suat Akyüz, Sıızan Uçkun, İbrahim Aksoy, Naki Ateş, Mehmet Dil, Mustafa Ece, Tahir Sürmeli. Sayfada) yozlaştırmanın, her alanda Osmanlıya dönüşe heveslenmenin, Atatürk devrimlerinden ve özellikle laiklik ilkesinden ayrılma eğiliminin hızla geliştiği belirtilen bildiride "Sahnelenen oyun açıktır. Türkiye'yi Ortadoğu'ya ve şeriat düzenine bağlayarak çağdaşlaşma yolundaki atılımlan önlemek çabalan her gün biraz daha yogunlaştırılmaktadır" denildi ve gericiliğin ülkemizi bu bölgedeki kargaşaya sürükleyecek en büyük lehlike olduğu ileri sürüldü. Ayrıca SODEP'in eğitimde, dilde, laiklik ilkesinde ve ulusal tarihin yorumunda kamuoyunu uyanık olmaya çağırdığı açıklandı. Bildiride, Türkiye'nin dış dünya ile ilişkilerinin son derece kaygı verici bir oluşum içine girdiği, Batılı ülkelerle ilişkilerin hiçbir dönemde bugünkü kadar olumsuzluklarla dolu ve ulusal çıkarlarımızla bu kadar ters düşmediği kaydedildi. ABD ile savunma ve işbirliği anlaşmasının yeniden düzenlenmesi görüşmelerinin ülke çıkarları açısından son derece sakıncalı bir yola girdiği, TBMM'nin bu konuya henüz el koymamış olmasının ciddi eksiklik olduğu vurgulandı. UlkeI. (Baştarafı Sovyetler (Baştarafi 1. Sayfada) lerine dek uzandığînı öne sürüyorlar, konunun görüşulüp daha adil bir noktaya ulaşmasından yana müzakerelere girişme eğilimi göstermiyorlardı. Son olarak Ankara'ya gelen Sovyet Başbakanı Tikhonov'un önüne bu sorun Türkiye tarafından getirilmesine karşın, geçenlerde ölen Sovyet Başbakanı ile FIR hattı konusu ele ahnamadı. Ancak, Sovyetler FIR hattı konusuyla Karadeniz'deki balıkçılık sorununun bir zaman içinde ele alınabileceğini söylemekle yetindiler. Türkiye'nin bu konudaki duyarlığı sürdü ve geçen hafta Sovyetler Birliği Ankara Büyükelçiliği, Dışişleri Bakanhğı ilgili dairesine resmen başvuruda bulunarak FIR hattı konusunda Sovyet hükümetinin görüşmelere başlama isteğini bildirdi. Türkiye, Karadeniz'deki FIR hattının Türk sahillerine dek uzanmasını adil bulmadığını öne sürüyor. Bu hattın en azından Türkiye'nin karasuları dışına, hatta Karadeniz'in ortalarından geçecek bir hat üzerine oturtulması görüşünü savunuyor. ...VE AIDS TURKİYE'DE » İstanbul'da 3 kişide virüs saptandı: 35 yaşında bir ev kadını, 25 yaştnda bir delikanlı ve bir genelev kadını... •Dünyada virüsü ilk kez bulan Paris Pasteur Enstitüsü N o k t a ' y a açıkladı: Nasıl bulaşıyor? Belirtiler neler? Korunma yolları ve AIDS aşısında en son gelişmeler. • N o k t a ' n ı n özel araştırması: Kamuoyu AIDS'i tanıyor mu? •Tülay German anlatıyor: Paris'te AIDS'li yaşam • Af: Hükümet uyutuyor, HP bastınyor. I Nakşibendi şeyhi Mahmut Hoca ile söyleşi. ) Kız yurdunda bekâret muayenesi. HHPSODEP ortak komisyonunda sert tartışmalar. • özal'ın, Demirel'in, Vehbi Koç'un damak zevkleri. 'o. noKta Haftahk Haber Dergisi A m ÇIKTI (Gelişim ' Yayınlan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle