19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 196O'lı yillann başından lübaren Avrupa ülhelerine, fakat özellikle Federal AU manya'ya çeşitli neden ve düşüncelerle çalışmaya giden Türk işçilerinin sayıtı günümüzde yuvarlak sayılarla bir milyona. eş ve çocuhlarla iki milyona ulaşmış bulunmaktadır. Batı Avrupa ülhelerine işgücü göçü olayı Türkiye için yeni bir olaydır. Fakat, bu olay bütün çağlarda zorunlu ya da gönüllü nitelikli olarak çeşitli yönleri ve sorunları ile var olagelmiştir. Ve şunu vurgulayalım: tşgücü göçü çağımızın bir olgusudur. Göç, gönderen ve habul eden ülkelerin bilinçli ve özgür hararları ya da istekleri sonucu gerçekleşmektedir. Bu kararların ahnmasında iki tarafın da hendisine özgü nedenleri bulunmaktadır. Konuyu ülkemiz ve Batı Avrupa ülkeleri, fakat, özellikle Federal Almanya açısmdan değerlendirdiğimizde aşağıdahi durumlar önümüze çıkmaktadır: Bir kez, gönderen ülke bakımından göçün nedenlerini ekonomik ve ekonomi dışı nedenler olarah ele alabiliriz. Kuşkusuz, ekonomik nedenlerin başmda işsizlık gelmektedir. Türh hükümetleri, işsizligi çözmenin bir yolunu da göçleri özendirmekte aramışlardır. Bunun yanında dış ödeme dengesinin hronik olarak aleyhte kapanması, göç eden işçiler'n binktirimlerine aşırı bir umut bağlamaya götürmüştür. Fakat, ne işgücü göndermeh işsizlih sorununa, ne de giden işçilerden geleceh dövizler ödeme dengesi açıklarına sağlıklı ve köklü çözüm getirebilecek önlemlerdir. Konuya kişisel açıdan baktığımızda da ekonomik nedenler ağır basmaktadır. Gerçekte, göç eden kişi her şeyden önce işsizlikten kurtulmayı, daha iyi bir gelire ulaşmayı amaçhyor. Bu ihl etkenin ağırlığm son derece belirleyiddir. Ekonomi dışı nedenlere gelince, bunların, dil öğrenmeh, mesleğinde daha ileri bilgilere ulaşmah, yeni ve ileri bir toplumda yaşamak bazı siyasal baskılardan kurtulmak ve gelişmiş bir ülkede çalısmak gibi nedenlere bağlandığını söyleyebiliriz. Yabancı işgücü kabul eden 'ülkelerin behlentilerine gelince: Önce ıhi gerçeği vurgulamak istiyoruz. Yabancı işgücü kabul eden ülkelerin sağladıklan yararlar hiç bir zaman gönderen ülheden daha az değildir. Yabancı işgücünün katkısı olmaksızın bu ülkeler ne sanayüerini, ne toprahlarını yeterince kullanabiHrler, ne de bazı işlerinin (ağır ve tehlikeli, sağhğa zararh ve hor görülen işler gibi) görülmesini sağlayabilirlerdi Ayrıca, yabancı emeh yerli emekten daha ucuz olduğu için dışsatımları uluslararası pazarlarda son derece elverişli Hyat koşullan elde etmişlerdir. Öte yandan işçi gönderen ülkeler işçi alan ülkeler için bir işgücü kaynağı ya da OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 MAYIS 1983 Göcmen İsciler îşçilerimizin şimdiye kadar gönderdiği dövizin birkaç katı harçansa bile, Avrupa'da ülkemiz ve insanlanmız hakkmda doğmuş olan haksız ve gerçekçi olmayan görünümü silme olanağı belki uzun bir siire bulunamayacaktır. Prof. Dr. Cahît TALAS ambandır. Gerektikçe bu kaynağa başvurarak ekonomilerinin gereksinmelerini karsüarlar. Oysa, bu kaynağın oluşmasına her hangi bir katkıda bulunmamaktadırlar. Bir ekonomıh bunalım durumunda da yabancı işgücü kendi ulkesine döndüğü ya da öncelikle işinden çıkanldığı için denilebilir ki, işsiz halan ya da ulkesine dönen yabancı işçi sayısı kadar yerli işçi işsizlikten korunmaktadır. ler» değil «göçmen İ5çiler»dir. Gerçi Federal Almanya'nın kimi resmi çevreleri, «Biz yabancı işçileri sürekli olarak ülkemizde kalsınlar diye çağırmadık», diyorlar. Fakat, kabul etmeh gerekir hi, sorunların çözümü yalnız kendi istençleri doğrultusunda olmayabilir. Yabancı işçileri bir tür «mal» olarak görmek son derece yanlış ve haksız çözümlere götürebilir. Kaldı ki. kimi Batı Avrupa ülkelerinde yabancı işgucüne gereksinim, aslında sürekli de olabiUr. Federal Almanya'da şimdi aşırı derecede büyümüf olan yabancı işçi düşmanhğı Türk işçilerine dönüktür. Geçen sonbafıarda Bursa'da düzenlenen bir seminerde Federal Almanya Çalışma Bakanlığı Müstegarı şu görüşü ortaya koyabilmis ve demiştir ki: «... bizim bir Türk sorunumuz vardır... Almanya'daki Türk çocuklannm yansı sorunlu çocuklardır... Türkler'den başka yabancılar Almanya'da devamlı olarak kalmak istemiyorlar...». Bu açıklama son derece tartışılabilir niteliktedir. Ayrıca, çok daha gerçekçi ve insancıl olan Kühn Raporu'nurt çofe gerilerinde kalmışttr. Yukarıdaki açıklamanın yanında daha önemli olan; Heidelberg Manifestosu adı altında ve üniversite profesörlerinin oluşturduğu bir heyetin kamuoyuna sunmuş olduğu belgenin yansıttığı talihsiz zihniyettir. Bu Manifesto aşırı olmasa bile miU liyet, ırk ve din aynmı gözeüci bir nitelik taşımaktadır. Federal Almanya'da estirilen Türk düşmanhğı rüzgârlarında kuşkusuz bu tür düşüncelerin de payı bulunmaktadır. Yeni Politikalar Dünyada ekonomik bunalım uzayıp işsizlih yaygınlaştıkça ve yabancı işçilerin bir bölümu çeşitli nedenlerle yaşadıklan ve çalıştıklan toplumlarla uyumsuzluklaTinı sürdürmede direndikçe, yeni politikalara konu olmaktadırlar. Bu yeni politikalar da özellikle Türh işçilerine konu aU maktadır. Türkiye'nin bu yeni politikalar karşısında ilgili makamlarınm, eskimiş açıklamalarından öteye giden ve iyice düşünülüp belirlenmiş ve açıhlik hazanmıs tutarlı bir politikası ufukta görünmüş değildir. Türh Işçilerinl konu alan ve özellikle Federal Almanya'da oluşan ve öyle anlaşılıyor ki gidereh katüaşacak olan yeni politikalarm temelinde işsizlik. uyumsuzluk, toplum düzeninin yabancı işçiler tarafından bozulması ve bir ölçüde de ırkçı politikalar bulunmaktadır. Bilindiği üzere Federal Almanya'da 1982 yılında işsizlik oram yüzde 10'na ulaşmıştır. Uyumsuzluk ise, bizim işçilerimizin bir bölümü için son derece açık ve belirgindir. Bu durumun sorumluluğunu yalnız kişilere, onların katıhklarına, bağnazlığa ve eğitim yetersizliğine bağlamah doğru değildir. Burada Türh hükümetlerinin gozü kapah politiltalannın önemli rolü vardır. Onun dışmda Federal Almanya'da yabancı işgücünün ikinci kuşağımn eğitimleri konusunda yeterli ölçülerde canlı bir poUtikanın izlenmemiş olduğunu da vurgulamak gerekir. Bir gerçeği kabul etmeh zorunluğu doğmuştur. Yabancı işçiler artık «konuk işçi bancı Işçllerin de kartuaşmalan gerekirdl. Lâik ve demokratih bir toplumda din aynUığı da bir düşmanlık öğesi olarah düşünulemez. O halde iki ülke halkı arasmdaki iyi ilişkilere spor karşılaşmalarına ve genç Türk insanlarının kendilerini yakmaya kadar uzanan düşmanlıhlara hangi etkenler kaynak oluyor? Bu düşmanhkların özellikle 1970'li yillann ortalarından başlayarak yayılmasının gerçek nedenleri nelerdir? Bunlar üzerinde düşündüğümüzde çok yanlı ögeler önümüze çıfeıyor. Gelişmekte olan bir toplumdan sanayi sonrası bir dönemi yaşayan başka bir topluma 9oç eden iki milyon insandan haynahlanan bir çok sorun olabilir. Bu insanlann çoğunun eğitimi yetersiz olduğundan, yeni geldikleri toplumun yaşam biçimine hemen uyamamışlardır. Türk işçilerinin önemli bir böliımü ve özellikle 19701974 yıllan arasında gidenler Türkiye'nin en geri kalmış kırsal bölgelerinin insanlarıdır. Eğitimleri son derece yetersizdir. Bu insanlann herhangi eğitici ve ahştırıcı bir önlem almaksızın Batılı ulkelere gönderilmeleri önemli bir yanhştır. Bunun yanında Istenmeyen Turk görünümunün yaratılmasında din sömürücülenmizin önemli bir rolü olmuştur. Bir Türk görevlisine göre •Federal Almanya'da olumsuz bir Türk görünümunün doğmasma en önemli katkı•ı amacı belirsiz Kur'an Kurslan yapmışy tır. Süleymancjlık hareketi Millî Görüş Teşkilâtı, burada önde gelen bir etken olmuştur.» Ailerdn de çocuklar üzerindehi dinsel basftuan ikinci ve üçüncü kuşakların Federal Almanya toplumu ile uyumsuzluğa ve sorunlu çocuklar niteliğine düşmelerinin başka bir yanını oluşturuyor. Kuşkusuz, Federal Almanya'da işsizliğin artması da gerici ideolojilerın yeniden doğmasma elverişli bir ortam hazırlamıştır. Bu ortam, yeni Nazilerin gözünde bir düşmana karşı harekete geçmeğe elverişli sayümıştır. Bu göç olgusunda akılcı ve gerçekçi bir değerlendirme yapıldığı zaman daha çofe hazananın, göç alan ülkeler olduğunu habul etmek gerekir. Çünkü, görünen odur ki, Türkiye giden ilk kuşağın önemli bir bölümü ile ikinci ve üçüncü kuşakların belki tamamını Federal Almanya' da ve göçmen işçi kabul eden öteki Batı Avrupa ülkelerinde bırakacaktır. Bunun sonunda da yitiren Türkiye olacaktır. İşçi göçunden bekledikleri, gidereh ihmal olunabilir ölçülere düşebilecektir. Ayrıca, işçilerimizin şimdiye kadar gönderdikleri dövızlerin bir Izaç hatı harçansa bile, Avrupa' da ülkemiz ve insanlanmız hakkmda doğmuş olan haksız ve gerçekçi olmayan görünümü silme olanağı belki çok uzun bir süre bulunamayacaktır. Ekmek Mısır ekmeği, buğday ekmeği, çavdar ekmeği, kepek ekmeği, yufka ekmeği... Çeşitli ekmek var. Ekmek, nimet demektir. Eski görgünün çarkından geçmiş kişl yerde bir ekmek parçası gördü mü eğilir, alır, öper, başına koyar. ayak altında kalmasın diye yüksekçe bir yere koyar. Sofrada önüne konan yemeğe burun kıvıran şımarık çocuğa kaşlar çatılır; sert bir sesle azarlanır küçük: Nimete küfran ha!.. Ekmeğinin son lokmasını masada bırakan klşi, hem ayıplanır, hem uyarılır: Günahtır. ekmeğini bitir. Ahşap konakta yaşsyan çccuklu. torunlu, dedeli. nineli, baldızlı, enişteli büyük ailede günlük konuşmalar arasında ekmegin adı sık sık geçer: Ekmek carpsın ki... • Eskiden dilenciler evlerin kapısmı çaldıkları zaman para değil ekmek isterlerdi: Allah rızası için bir dilim ekmek... Varlıkh aile. dilenciye bayatlamış ekmek dilimlerlni vererek lyilil: yapmanın tadını çıkarırdı. Zenginlerin lyilik duygularını doyurmak için yoksullarm yaratıldığma inanan bir dünyada yaşamyordu. Madame de Maintenon da bu kafada imlş: « Sadakayı alan kisi, Tanrının grözünde sadakayı verenle eşit olduguna göre iyilftt yapanlarm duydugu zevki kıskanmak günah sayılnıalıdır.» • Artık ekmeğln «nîmet» olduğu bir dünya geride kalıyor. Gerçi yaşadığımız çağda yeryüzünün büyük bir bölümü açlıktan kırılıyor: ama. Amerika'nm buğday fiyatlarını düşürmemek için toprağmı ekmeyen çiftçiye prim verdiği biliniyor; günümüzde ekmek ve buğday, Tanrının nimetl değil, uluslararası arenada ekonomik savaş aracıdır. Acaba neden? İnsanlar birbirlerlni ekmeye çalıştıklan için.. însan birblrini nasıl eker? Seklz yüz metre yarışta birlncl gelen arkada kalanı eker: bilançoda kârı yüksek olan şirket rakibini eker: daha çok silah satan devlet komşusunu eker; arkadaşının sevdigi kızı koluna takan damat arkadaşını eker: nükleer yarışta daha uzun menzilll füze üreten süperdevlet, ötekinl eker... tnsanlar hep birbirlerlni ekmeye çabalarlar; bu yarışın iyi ya da kötü yanları vardır. Tarihte uluslann savaşlarda blrbirini hem ekmek hem de biçmek için çabaladıklarmı okuyoruz. Günümüzde Japonlar otomobil ve elektronik endüstrisinde Avrupa'yı ekmedi mi? • Ekmek, tohum atmak demek. Atalar diyorlar ki: Ne ekersen onu biçersin. Befki? m Madalyonun Öbür Yüzü Federal Almanya'da Türh işçilerini hedef alan son derecede olumsuz politilialann nedenleri üzerinde düşündüğümüz zaman bazı gerçekleri, durumları ve bizim tarafımızdan kaynaklanan talihsizlikleri de görmezlik edemeyiz. Bir kez hemen şunu söyleyebiliriz. Düşmanlıklar yalnız işsizlih sorunundan kaynahlanmamaktadır. Eğer böyle olsaydı, aynı durumla öteki ya İUST OKTAY AKBAL K <. • Î^T1 Yaşam için Şiir: I !• " , . 1 p r v » ' * 1 ' "> tijLiia'"'. •>' ^ögretmenîn, ögrencinîn Ç soruları sorunları Karapınar'da hasta sevk uygulaması yanlıs . Kasabamızda sağhk ocağı var. Üç yılhk aradan sonra sağlık ocağımız yeniden dok tora kavuştu. Doktorun galışi, yurttaşlan olduğu kadar memurlan da sevindirdi. Hçeyo inmo derdinden kurtuldular. Çoluk çocuklannı yol masrafı v e eziyetine katlanmadaa baktırabiliyorlar. Hastalanan ögretmenler de sağlık ocagı doktorundan yararlanabiliyorlar. gereğinde rapor alabiliyorlardı. Ne yazık ki, bu durum uzun sürmedi. Bir gün Milli Eğitim Müdüründen telefon geldi: «Hasta öğretmenleri kasabadakl sağlık ocağına sevketmeyln. Muayene olmak isteyenler Sultandag ilçesine sevkedile cek» (Karapınar kasaba*»! Sultandag ilçesine bağlı). Te lefon emriyle uygulama baş ladı Şimdi kasabamızdaki resmi doktordan yararlanamıyoruz Gereksiz yere yol masrafına ve eziyete katlanıyoruz. Bu mantığa göre ilçede görev yapan öğretmenlerin de ildeki sağlık merkezlerine sevkedilmeleri gerekiyor. Öğretmenin g'Jrev yaptığı yöredeki resmi doktora muayene olmasını engelleyen yasa ve yönetme lik hükmü var mı? Öğretmenleri tedirgin eden bu uy gulamayı değiştirmeye hangi makam yetkilidir? Kerem AS AFYON Bu yanlış ve duygusal bir uygulamadır. MEB sağlık «mevzuatı»na göre, hastalanan Öğretmeni, eşini, çocuklarını ya da bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerl Okul Müdürlüğü EN YAKIN RESMİ DOKTORA sevk eder. Acil durumlarda öğret menin özel doktordan ahp resmi bir sağhk kuruluşuna onaylattığı rapor da geçerli olur. MEB'na bağlı sağ'.ık merkezi bulunan yBrelerde sevk işlemi bu merkezlere yjıpıhr. Karapınar kasabasmda önceleri doğru yapılan hasta sevk lşlemlerlnin sonradan Milli Eğitim Müdürünün telefon emriyle neden değlştirildiğini anlamak güç MuammerTUNCER EÖzetleE • U.Uğur'a (Havza, Sam san) ve T.özer'e (Salihll Manisa): Sorunuzun yanıtı nı Milli Eğitim Bakanllğı1 nm öbür sütunlara aldığımız açıklamasında bulabilirsiniz. • H.E.'ye, Yozgat: Anlattıklarınıza bakıhrsa öğretmeninizin tutumü çağdaş eğitim kurallanyle bağ daşmıyor. Ancak yine de öğretmeninizle doğrudan sürtüşmeye girmemelisiniz. Durumu sınıf öğretmeninizle ya da grup rehberi nizle açık seçik konuşun. • Aianya'dan tlkokul öğretmeni B. Fırtına'mn bir dileği: «Eröğretmenlik uyajulamasmın yeniden baş latüması Öğretmensizlik çe ken okullar açısmdan son de rece yararlı olacaktır. Yet kililerin bu konuyu bir kez daha ele almalannı diliyoruz.» • F.Saml Numanoğlu, Ankara: Sorununuzu gerekli süre içinde Pakülto ile çözümleyemediğinize göre, durumunuzu rektörlüğe yansıtmanızda yarar olabilecegi kanısındayız. • tlhami Duranlar'm (Edirne Eğ. Enst. Mat. Bl. mexunu) bîr dileği: «Atama isteğime Milli Eğitim Bakanlığı'ndan aldığım ya. nıtta, «5zel şartlan taşımadığun» nedeniyle atamamın yapılmadığı belirtiliyor. Savcılıktan ve okuldan İyi hal belgeleri gönderdim. Hiç bir suçum yok Durumumu Sayın Ba kanin ilgisine sunmanızı diHyorum.» Fakülte de§istirebilir miyim ? Öğretmen yetiştiren bir okul olan Atatürk Eğitim Fft kültesi Fransız Dili vo Edebiyatı Bölümü'nde okumak* tayım. Başta ulaşım olmak üzere, yenemedigim bir takım güçlükler nedeniylo fakülte değiştirmek istiyorum. Evime yakm saydığım Î.Ü. Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi'ne geçmek istiyorum. Aynı branş ounasma karşm bi r takım zorluklann olması kaçmılmazdır Bunu biliyorum. Bu zorlükları aşabilir miyim? Notlanmm iyi olması ve birinci sınıf öğrencisi ohnam göz önüne almırsa fakülte değiştirmem olanakh mıdır? Durmuş ÇELİK ÎST. Bu konuda Yüksek Öğretim Kurumu tarafmdan hazırlanıp yürürlüğe konan yönetmelikte benzer öğrntim programlan uygtılayan fakülteler arasında öğrencl naklini kolaylaşüran hüküm ler var. Fakülte yönetimine başvurmanız gerekiyor. ı ^':'"^ >>i>Ym &<•"> *in>aq ^ • Genç bir şalr, OKtay Akıncı «Yasam Icta 91»» adlı dergide şöyle yazıyor: «Zor olam başarmak tnutlulugn genç gairlerln olsun.» Şllrde kalıcılık «zor olam başarmak»la gerçekleşir. Akmcı'nın dediği gibi şalr «konumuna üişkin sorular»a yanıt vermek zorundadır: «Ben kinılnı, toplumun hangi öbeğindenim, hangi koşullarda neyi üretirlm, neyi tüketirim. Tazdıklarımla kimi, neyi, ne kadar ve kimler için değiştirip güzelleştirebilirim? tnsan yttreğine, insan beynlne nlaşmanın o zor yolunu hangi düzeyde yetkin, nasıi bir Uriinle aşabilirim?» «Yaşam tçin Şiir»de genç $airler kadar, olgunluk çağmdakl ünlü şairlerin dizelerl de yer alıyor. Bu sayısında da, Cemal Süreya, özdemir Ince'nin yanı sıra Cengizkan, Akıncı, Ahmet Ada, Oya Uysal, Hüseyin Yurttag vb. şairlerin en yeni şlirleri var. Altı sayfalık bu küçük dergi, şüre vurgunlann seveceklerl bir yapıt Şiirler şilrler şlirler!... Kitaplar masanm bir yanında üst üste yığıldı yine... Ümit Yaşar'mkiler «Tüzyıl Yananm Yanmayı ögrendimse», Abdülkadir Bulut'un «Gözyaşları da Çiçek Açar», Şükran Kurdakul'un «Bir Yürekten Bir Yaşamdan», Attila İlhan'ın «Bütün Şiirlerto dizislnin ilk kitabı: «Duvar», Ataol Behrarnoğlu'nun «Şiirler: 19591982»si, Ayhan Hünalp'ın «Uzak Maviler», Gültekin Samanoğlu'nun «Uzun Vuran Gölge»... Bir şiirde ne çok şey saklıdır! Bir dize, nlce duyarlılığın, nice özlemin, nice gizli lsteğln dışa vuruşudur, sözcükler halinde karşımıza çıkmasıdır. Şüre tutulmak diye bir olay vardır; kişl dizeler kurarak kendini. duygularını anlatmak alışkanlığını bir kez almaya görsün; yaşam boyu sürer bu. Kimileri ün kazanır, kimileri kazanamaz. Ama şilrle iç içe yaşamak yine de bir mutluluktur. Klşinin yaçamasmı anlamlı kılar. Şükran Kurdakul'un «Bir Yürekten Bir Yaşamdan»ını açtım. Nevzat Üstün 1982 Şiir Ödülünü kazannıış. Şu lşe bakın, Nevzat genç yaşta bir araba kazasında öltip gidecek, adına bir ödül kurulacak, onu da yakm bir arkadaşı alacak! Bunu yıllar önce biri söylese inanılır mıydı? Ama yaşamm acı şaşırtmacaları var... Kurdakul, şlirinde sorular sorar. kendine, başkalanna Her şiir, her başarılı şiir, sorulan âa yanıtları da içinde taşır. Kurdakul da «Tarihce»de soruyor: «Ben de yaşadım. baba'nem de yaşadı Seferberlik, müUreke savaş Nasıl evden ocaktan oiduk Çocuklar niçin yetim kaldı Ben de gördüm, Baba'nem de gördü Açlı&ı, kırımı, arkadan vnrmayı Okııyup yazmadan önce öğrendim Onlar nasıl yaşadı Bunlar niçin öldü.» Şükran Kurdakul'un ilk şlirlerinl okuyunca adına bakarak bir genç kızla karşılaştıgımı sanmıştım. Bir dergide şairlere yamt verlyordum, Şükran'a da «kadınca duygulara yer vermemekte niye dlreniyorsunuz bu kadar?» diye sormuştum. Sonradan anlaşıldı Şükran'ın «erkek»ligi... Dlzelerlnden de belliydi zaten... «Gücümün bordasma vuran deniz Dizeler güzelîyle blrlikte gelir Şiirler ki ugruna hapislere düşeriz de Hangtel yiter. hangisi kahr elimizde» dlyor. «Uzak Maviler». Ayhan Hünalp'ın son kitabı. Otuz yılı bulan bir dostluk var aramızda. Şairllk serüvenlerl. gazetecilik dalgaları, yaçam çalkantılan... Bu arada şiir yazmak, sürekli direnmek,.. «Böylesine sürüp gîdecek karanhklar Bu köpek bftylesine havlayacak Gözlerim hep böyle ölürcesine yollarda kalacak» demiş. Hünalp, eskl Hünalp değil, «Uzak Maviler» derken romantik duygulanmalann maviliklerini anlatmak istemiyor. tçinde yaşadığımız acılı dönemlerin şlirlerlnde «mavilik» ne arar, hepsi kara, kapkara: «Vilayetimiz Sıvas Ka/amız Gürün tstanbul Hlerinde Sürün Allahım sürün^deki gibi insanla(Arkası 11. Sayfada) Bakanlığın acıklaması 1 Hangi branşlarda na kadar öğretmene ihtiyaç du yulduğu Bakanhğımızca tes pit edilerek kamuoyuna ilan edilecektir. Bu ilana göre başvuruda bulunan adaylardan gerekli koşullan taşıyanların atamalan kadro ve ihtiyaç durumuna göre atama döneminde gerçekle? tirileaektir. 2 1.3.1979 tarihinde 657 sayılı kanuna göre kadrolu devlet memuru olarak fiilen görev yapanlarin maaş dereceleri 2182 sayılı kanun hükümleri gereğince bir derece yükseltilmektedir. Bu nedenle ilgili Bakanlığımıza başvurduğu takdirde durumu incelenebilecektir, Milli Eğitim Bakanlığı Genel Sekreterliği Çünkü bir atasöz'ü daha varr • ."'.',.., Rüzgar eken fırtına biçer. ' v '*l ! ( «Ne ekersen onu biçersin» özdeyiş! doğru o1sa, rüzgar ekenin yine rüzgar biçmesi gerekmez mi? Ama olmuyor, ne ekersen onu biçmlyorsun; fırtına eken kasırga biçiyor: terör eken işkence biçiyor: yalan eken dolan biçiyor: düşlem eken düş kırıklığı biçiyor: yolsuzluk eken namussuzluk biçiyor; haksızhk eken adaletsizlik biçiyor; kin eken intikam biçiyor. Bunun İçin ektlğimize özen göstermek gerekiyor. Dikta tohumu eken tepkl, dengesizlik tohumu eken çılgınlık. aptallık tohumu eken dangalaklık, onursuzluk tohumu eken şerefsizlik, suç tohumu eken ceza biçer. Kimi zaman neyi nasıl ekeceğini bümeyen kişller vardır ki bunlar için güzel bir halk türküsü yakılmıstır: Arpa ektinı, dan çıktı. İMZA GÜNÜ KEMAL ÖZEK yeni kitabı SATILIK ROTAÎİF » Şuper Albert 70 tipi *H" 32 sayfalık »İki katlama ünitesi • 8 sayfalık gazeteyi 16 sayfalık gazete ile içiçe basabilecek katlama ünitesi > Döküm kazanları, otomatik bobin vericılerı, frezeler, dizgi makinaları ve gerekli tüm aksesuarlarıyla birlikte. Aynntıh bilgi için Tel: 20 97 03/2128 64 56 (Çalışma saatleri içinde) ARAYA GİREN GÖRÜNTÜLER'î imzalıyor. ÖZCAN ÖZBİLGE YAZKO ödülü kazanan kitabı KARA TENLİ ŞİİRLER'i imzalıyor. NİŞANTAŞI AKADEMİ KİTABEVt Bugün 16 19 arası Fen bilgisinden geçebilir miyim? • Fen bilgisi dersinden birincl dönemde kamaniB iki geldi. İkinci dönemde durumumda biraz degişik. lik oldu. Birinci yazüıdan üç, ikinci yazüıdan dört al. dım. Üçüncü yazıUdan ise, beş ya da altı bekllyorum. Ama ne yazık ki, bu ders ten geçebilmem için ikinci dönemdeki not ortalamamm en az yedi olması gerekiyor. ögretmenimiz kur tarma yazılısı yapacağmı söylüyor. Bu yazüıdan yedi, sekiz alsam bile ortalamam tutmayacak. Bu du rum karşısmda çalışma is teğimi yitiriyorum. Ne yap malıyım? D. Eren Istanbnl • Çalışma isteğinizin kı rüması için bir neden gör müyoruz. Bu derstan geç. me sansınızı benüz yitirmiş değilsiniz. Kamenize yedi gelmesi İçin matematik ortalamayı tutturmanız koşulu yok. Kurtarma yazılısından 7 alırsanız, öğ retmen kanaat notu olarak yedi verebilir. Smıf geçme yönetmeliğine göre «Kanaat notu, öğrencinin bir dö nenıde aldığı notlann bileş kesi olarak takdir edllrae. U ve bunlarla açıklanabil. melidir.» A ve B HALKLA İLİŞKİLER Dosyalamadan telefon arızasınm tamirine kadar bir kuruluşun her işini çekip çevirecek, sorumluluk duygusuna sahip, 30 yaşın üstünde İLAN SOSYAL SİGORTALAR KURUMU ÎSTANBUL SATJNALMA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Kurumuınuz Sağlık Tesıslerinin ihtiyaçlannı karşılamak üzere Depo Stoku olarak 100 000 kilogram (1000 gramlık) İ O O kilogram (100 OO gramhk) olmak üzere com'an 110000 küogram Türk Kodeksi evsai'ındaki Coton Hydrophyla teklif alma sureti ile satınalınacaktır. 2 Ihaleye iştirak etmek istiyen firmalarm. idari Şartname esasları dahilinde hazırlıyacaklan teklif mektuplannı en geç 3 6.1983 Cuma günü mesai saati sonuna kadar Beyoglu Kalyoncu Kulluk Cad. Mallı Han'dakı Müdürlüğümüze vermelerı veya aynı gün ve saatte bulundurulmak üzere posta ile göndermeleri gerekir. 3 Postada vâki gecikmeler kabul edümez. 4 Bu işe ait îdari Şartname mesai saatleri dahilinde 1 No'lu Satınalma Komisyonumuzdan temin edüebilir. 5 Kurumumuz Arttırma, Eksiltme ve thale Kanununa U.'Jİ olmadığından. ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. (Basın: 17970) Yönetici Sekreter arıyor. Kendi lşlndeymiş gibi özgür fakat clddi bir çalışma ortamı arıyan tallplerin kısa özgeçmiş ve yeni çekilmiş bir fotoğrafla P.K. 76, Teşvikiye adreslne, başvurmaları rica olunur. AYDIN 1. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN 1982/17 Aydm Merkez Kozdibi mahallesi 208 sayılı hanede nüfusa kayıtlı bulunan Mehmet oğlu Kadriye' den doğma 1947 doğumlu Mehmet Kavak'ı 1976 yılından beri gaip olduğundan bahisle eşi Neriman Kavak tarafından gaiplik davası açıldığmdan bu kişi hakkında malumatı olan kimselerin ilan tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemernize müracaat etmeleri ilan olunur. (Basm: 18202) SATILIK 20 adet Orijinal Rocklongplay satılıktır. 52 60 65
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle