25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFEİKÎ r 10 Ekim 1966 CUMHURİYET PLANDA BAŞARISIZLIK Hâk. Alb. Nahit SAÇUOGLU ASKERÎ YARGITAY tkinci beş yıllık kalkmma plânmın hazırlıkla nnm yapıldiğı fu sıralarda basınımızda, bilhassa 1 üid beş yıllık plânın başanya ulaşmamasının sebeplerl üzerinde çeşitli fikirler 1leri sürülmü;, hedef ve stratejinin tâyinlnde düşülen hatalarla malî, hukuk! ve diğer bazı engeller başansızlığın bajta gelen sebeplerl olarak gösterilmiştir. Halbuki başansızlığın, sözü edilenlerin dışmda, cok önemli blr başka sebebl daha raevcuttur. Bn sebep, müesseseler knrulurken modem ldare teknik ve prensipleri ihmal edilerek, hükumetlerin ya bozuk organizasyonlarla veyahut da Iüzumlu organlardan tamamen mahrum olarak ij görmek mevkiinde bırakılmış olmasıdır. Modern ldare teknlklerlne göre blr Iş'de başan elde edilmesi, (T) Yapılacak üj'in lyi blr feküue hazırlanıp bütün veçheleriyle tam olarak ortaya çıkarılmasına, (T) tyi uygulanmasına, (3) tş'in başından sonuna kadar koordinasyon re kontrol faaliyetinln devamlı ve müessir ;ekilde saelanması gibl üç safhadan geçirilmesine ve bu iıç safhanın her birine ait işleri görmek maksadiyle dc (hazırlayıcı), (icracı), (Koordine ve kontrol edici) karakterde olmak üzere birbirinden ayrı ve birbirtni tamamlayıcı üç organm kurulmasına bağlıdır. Ancak bu organlarm başanlı olabilmeleri için de gelişl Ifüzel değil, ihtiyaç ve fonksiyonun özelliklcri ile organizasyon prensiplerine uygun teşkilâtlar halinde meydana getirilraelcr! şarttır. ÜYESİ ayın Dr. Beşır Hamitoğulları'nın Eğitim ve Kalkınma sorununa perspektif görünüş kazandıran bir dizi makalesini ibretle okuduk, Ortaya konan gerçek ye görünüme hiçbir katkıda bulunmaksızın sadece komıyu kamu oyunun dikkaünde taze tutmuş olmak için bazı gözlem ve düşüncelerimizi sunacağı? Makalede ilk, orta ve yüksek öğretimin bugünkü çıkmaz durumu didik didik önümuze serilmekte ve uçlardaki (îlk ve Yüksek Öğretim) şişkınliğın, dengeyi duyulur biçimde bozduğu belirtilmektedir. Gerçekten de özelükle koylerdekı ılkoğretım. kalkınmaya hiçbir katkıda bulun mamakta, proğramın klâsik egıtsel amaçlarına ulasabilme yonünden de pek kısır bır dongü ıçinde salınıp durmaktadır. örneğin, ilkotoıl çıkışlı bir köy delikanlısı ile okumamışı arasında, harfleri biribirine «vurarak» okuma dışında aynlık göremiyoruz. Hele «skerlikten sonra, bu aynlık da ortadan kalkmaktadır. Buradan, «malî ve beşeri» güç ısraiı olduğu sonucuna varılır. Ama bu, köy çocuklannın okutulması gereksizliğini değil, tersine, ilköğretime yapılan yatınmı Oeğerlendirmek için bir üst kademe öğretimine kaydmlması zcrunlu ğunıı ortaya koyar. tır. Kanaatfanlzee, hükumetleri de, plânı da basaruızlığa göruren yollardan biri, bnradan bajlamaktadır. 0 P L A N 1 UYGULAYACAK (ÎCRA VE İDARE) ORGANIMIZDJ DUBUMU: Bir plân ne kadar Jyi yapılmıs olursa olsnn ondan beklenen netleenin elde edilmesi iyi uygulanmasına, uygulamanm lyi olması ise bunu yapaeak iera ve ldare organlarmın yeterliğine bağlıdır. Uygulama aslında blr is yapmaktadır. Sanayicl ve işletmecilere göre bir organm yapacağı iş'de yeterli olması ve başan sağlayabilmesi: a) İyi bir organizasyon, b) Elverişli vâsıta, c) lyi inşa edilmij kalifiye insan gücü (Personel\ gibi asgari üç unsura «ahip kılınması ile mümkün olur. Âmme idarecilerl ise bu unsurlara (hedefin tesblH, siyasetin tâyini. plânlama, metodlar, haberleşme, halkla nıünasebetler. koordine ve kontrol)ü de ekleyerek unsur adedini on blre kadar çıkanrlar. Ve ancak bunlar tamamlandığı takdirde, idarede veya bir teşkilâtta başanlı ıtakım çali}ması)nm sağlanabileceğini 1leri »ürerler. Onlara göre idare, teknik bir faaliyettir. Bu faaliyetin başanlı olması ise idarenin tekniğine uygun kurulup işletllmesine bağlıdır. İdare teşkilâtrmızda gerekli reform henüz yapılamadığına göre elde yurt çapında bir kalkınma plânı nygulamaya yeterll mekanizma yok sayılır. Bu itlbarla Türkiyemizde plânın iyi yapılması, ldare ve personet reformumuz tamamlanıncaya kadar, umul;i'> neticeyi tek başına elde etmeye yetmiyecektir. Q KOORDİNASYON VE KONTROL ORGAN1MIZIN: DURUMU: Koordinasyon ve kontrol organı bir plândan beklenen neticeyi elde etmeden en önemlili rollerden birine sahiptir. Bu organ sayesinde bir taraftan işde çatışma ve tekerrürler önlenerek, emek, zaman ve paradan tasarrui edilmesi fankân dahlline «o kulurken diğer taraftan da iş'in ne durumda olduğu ve plân tatbikatının neresinde bulunulduğu kolayea tesbit edilerek is ahenginin sağlanması •• hatalann zamanında düzeltilmesi mümkün olur. Organm bu teknik fonksiyonu yanında bir de mü essir murakabeyi sağlaması neticesi toplumda ve âmme hizmetj görenlerde mesuliyet şuur ve hissinl yararmak gibi sosyal ve moral mahiyette iklnci bir fonksiyonu da vardır. Bu organın kuruluş ve Işleyisi hakkmda bazı temel esaslar mevcuttur. Organ. bu esaslara uygun olarak kurulup işlemiyorsa kendinden beklenen hizmeti göremez. 0 Koordinasyonun esas maksada, i^ yapunında ahengin sağlanması olduğuna göre, bunun işin her safhasmda (plânlamada, icrada ve kontrolde) yapıl ması lâzımdır. Bu safhalardan biri ihmal edilirse iş'de ahenk ve güvenliklerde sorumluluk duygusu tehlikeye girer. 9 Teknik alandaki târifine göre kontrol, (elde edilen neticelerin ulaşılması gereken hedef veya var edilmiş standartlarla mnkayesesi) demektir. Bu târife göre koordinasyon yapılırken kendiliğinden bir nevi kontrol de yapılmıs olur. Bundan çıkan netice ise koordinasyon ve kontrolü yapacak organın birbirinden ayrı değil. aynı sevki idareye tâbi bir daire halinde kurıılmasıdır. • Bu organ, koordine ve kontrolü yaparken bazan iş'in plânda tesbit edilen hedefe ulaşamadığı"nı görecek ve bu neticeden ya icracılan, ya da plânı sorumlu bulacaktır. Organm iki taraftan birine (kusur sendedir) diyebilmesi için tarafsız olması, tarafsız olabilmesi için de hem icranın ve hem de plânlama dairesinin dısında kurulmus bulunman lâzımdır. 0 Organ Koordine ve kontrolünü hem plân ve hem de icra üzerinde yapacak, gördüğü kusur ve aksamalann giderilmesi maksadile tavsiyelerde bulunacaktır. Bu tavsiyelerinin bazan icranın en üst kademesini teşkil eden bir veya blrkaç Bakanlığa yapılması ve Bakanlıklarca yerine getirilmesi gerekeceğinden, organın, Bakanlıklann üstünde bir otoriteyi yani Başbakanı harekete getirebilecek bir yor ve seviyede, kısacası B.ışbakanın nezdinde kurulması icap etmektedir. # Başbakanuı Bakanlıklara müessir olabilmesi için de evvelâ kendisinin bu konuda sarih hukuki yetkilerle teçhiz edilmiş bulunması lâzımdır. tş'in icabı bu olduğu halde ne yazık ki Anayasamızda Başbakanm, Bakanlarm başı veya Âmiri mî, yoksa Bakanlar arasında birinci mi olduğu hususu münakaşaya imkân verecek kadar müphemdir. Bu hususun mutlaka açıklığa kavuşturulması lâzımdır. 0 Bu konuda Başbakanın durumunun açıklığa kavuşturulması ile de iş bitmez. Çünkü koordinasyon işin her safhasında. kontrol ise ynrt çapında olacağmdan Başbakanm bunu tek başma yapmasına imkân yoktur. Kendisine karşı sorumlu bir organa ihtiyacı olacaktır. BİZDEKt DLRUMA GELİNCE: Yukarıda izah edilen esaslara uygun ve kanuni yetkilere sahip olarak kurulmus bir koordinasyon ve kontrol organı mevcut değildir. Plânlama Müsteşarlığına bağlı Koordinasyon Dairesi ise ancak bağlı bulunduğu teşkilât içi koordinasyonu müessir şekilde sağlayabilir. Bünyesî, kuruluş yeri ve esasen işlememeye mahkum kifayetsiz yetkileri sebebiyle yukarıda belirtildigi şekilde bir koordinasyon ve kontrol organı olarak iş göremez. Bu maksat için kurulmus yeterll ve yetkili bir organdan mahrumiyet ise bir taraftan memleketi murakabesizliğin yaratacağı türlü tehlikelere mâruz bırakırken, diğer taraftan da. plânın başan şansını azaltmaktadır. Tatbikatta plân başarısızhğı, hükumet haşansızlığı olarak kabul edilir. Zira bir hükumetin başan derecesi, onun, kendinden evvelki hükumetlerle mukayesesi suretiyle ortaya çıkanlamaz. Bu yanlış bir ölçüdür. Hükumetlerin başarısı da diğer teşkilâtlarda olduğu gibi, tesbit edilen hedefe ve standartlara müddeti içinde ve iş kalitesi bakımından ulaşın ulaşamaması ile ölçülür. Veya siyasi hukuk yönündcn toplumu, devlet halinde yaşamanın Anayasada öngörülen mutlu gaye ve hedeflerine ulas tırabilme derecesile ölçülür. EGITIMVE KALKINMA S • ••• • ••• • ••• Milliyetçiler hesabına üzücüdür İbrahim Elrnali olayı büyfidükçe büyüyor. İktidana başı, gerilerinde «Elmab'yı isteriz» dövizleriyle karşüanıyor, İstanbul'da toplantüar düzenleniyor, Adalet Partisini tutan gazeteler veryansm ediyorlar, parti teşkilâtı kaynaşıyor. Bn kıyametin anlamı nedir? İbrahim Elmalı'yı görevden almak için sebepler yeterlidir. Teşkilât içindeki haksız tâyinlerin gürültüsü ayyuka çıkmıştır. öylesine ki Hoca efendinin 50"yi aşkın tasamıfu hakkında Danıştay durdunna karan vermiştir. İbrahim Elmalı efendi mezhepçilik yapnuş, Alevi ve Sünnî vatandaşlar arasında huzursuzluk yaratmıştır; bağunsız radyoya müdahale etmeye kalkışmıştır. Savcılık. Elmalı hakkında hüâfetçilik yaptığı iddiasıyla kovuşturmaya geçmiştir. Bütün bunlar ve bunlara eklenecek bir çok olay, İbrahim Elmalı'yı Diyanet Işleri Başkanlığından uzaklaştırmak için yeterli gerekçedir. Demek ki İhrahim Elmah'nın görevinden aUnmasını protesto etmek, bir adaletsizliği protesto etmek değildir. Ayyuka çıkan protesto gösterflerine din baknnından blr değer vennek de mümkün değildir. Islâmda aslolan adalettir. Diyanet Işleri Başkanı bir sürü haksız işlem yapar ve görevli din adamlanna zarar verirse, İslâmın ilkelerine aykın davranmış olur. Hazreti ömerüı adaleti tarih sayfalannda ün yapmıştır. Bu geleneğe saygılı olanlar, koltuğa oturnr oturmaz din görevlileri arasında keyfince ve çıkarınca tayinler yapan bir hoca efendiyi önce İslâm dini adına protesto etmelidirler. O halde. yağan telgraflar, dnzenlenen toplantılar, gazetelerln yayınları, çeşitli gösteriler, İbrahim Elmalı olayının temelindeki gerçegi aramak için yola çıkanlan bangi kapmın ağzına RÖtürmektedir? Demek, şimdiye kadar söylenenler ve ileri sürülen iddialar doğnıdur. İbrahim Elmalı'yı nurcular desteklemektedir. Devletin din temellerine dayanmasını öngören bir akımın salikleri, lider beUedikleri ibrahim Elmalı'yı tutmakta. desteklemektedirler. Süleyman Demirel ve arkadaslan ise bu durumda «aşağı tükursen sakal, yukan tükürsen bıyık» meseline göre tereddutlere dalmışlardır. Çünkü seçimlerde nurculuğa alabildiğine tâvis vererek ve geri kuvvetlere sonsuz vaadlerde bulunarak oy goygoyculuğu yapmışlardır. «Biz sandıktan çıktık» diyenlerin sandıktan bangi usullerle çıktıkları şimdi daha da kesinlikle belli olmaktadır. Ne var ki seçim sandığı tek başma Türkiye'ye hâkim değildir. Atatörk vardır, Anayasa vardır, bağımsız kurumlar vardır, sağlam güçler vardır. Özeilikle Milli Güvenlik Kurulunnn nnrculuk konusunda titizlikle durduğunu bilmiyen yoktur. Şeyhülislâm edâsmdaki bir Diyanet İşleri Başkanı bardağı taşıran davranışlanyla Süleyman Demirel iktidarını hele askerlerin karşısında müşkül duruma düşürmiiştür. Zira. Hoca efendi durumu idare edememiş, uslu akülı yerinde oturmasını bilememiştir. Böylece Adalet Partisi içindeki nurcu çevrelerle nurculan kullanan çevreler arasında kavga baslamıştır. Nurcular Süleyman Demirel'e: Sen bizi aldattın; önce kandırıp oylarunrzı aldın, şimdi de bize ihanet ediyorsun™ demektedirler. Süleyman Demirel ve arkadaşlan İse: l'slu oturun, işleri bozmayın da biz ticaretimize devam edelim... demektedirler. Buna rağmen duruma hâkim olamamaktadırlar... Protesto gösterileri çığ gibi büyümektedir. Bu protesto gösterileri, ne İslâm besabınadır, ne de bir haksulığa başkaldırmadır, düpedüz nurculuk akımının gösterUeridir. Ve burada milliyetçilere acı bir ders de vermiştir. Çünkü: Bu memlekette nice devlet memuru, nice müdür ve genel müdflr haksız yere işlerinden atılmıştardır. Ama biç biri için Elmalı olayındakı büyük tepki doğmamıştır. İhsan Topaloğlu millî petrol dâvası yolunda haksızlığa uğramıştır, Tahsin Yalabık madenlerimizi yabancı çıkarlanna karşı savunduçu için görevinden uzaklaştmlmıştır. Ne yazık ki haksızlığa ve gaynmiüi davranışlara karşı doğan tepki cılız kalmıştır. Adaletsizliği meslek edinmiş bir Diyanet tşleri Başkanı çevresinde kıyamet koparılmıştır ve milliyetçiliği yüzüuden görevinden haksız yere uzakiaştmlan bir genel müdür aynı ilgiyl görmemiştir. Durum Türkiye'de milliyetçi akım hesabına üzücüdür. Ve ümmctçilik dalgalarınuı, milliyetçilik dalgalarından daba kabarmış bulunduğunu göstermek bakımmdan önemlidir. nin, taşıma suyla döndürüimek istendiğini göstermektedir. Şu halde, Millî Eğitim örgütünün beyni durumunda olan kurulu, itici bir kuvvetle bilimsel alana sokup bu keşmekeşe son vermelidir. Nadir ŞENER oğretmen • ••• :::: •••• •••• •••• •••• İİİİ Hortlamaların sonu ne olacak vet, bu hortlamalann sonu ne olacak?.. Hepimizin düsüncesi de buraya uzanıyor. Sayın Kenan Esengin, yazısımn sonuna doğru «Siyasi iktidar, dört yüz yıldan beri, bizl felâketten felâkete götüren bu hortlamaIara artık son vermelidir» dıyerek, bunların başarılamamalannın kötü neticeler doğuracağını ilâve ediyor. Dünyamn neresinde olursa olsun, rejim, değişikliŞe uğradı mı, orada yeni rejim rahat bir gelişme imkânı bulamaz. Kat'iyetle söyliyebilirim ki, bu, değişmez bir kanundur. Ancak, bu ^rüç lükleri yenmedeki zaman süresi, bastakilerin gayretli çalışmalarına bağhdır. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Batıya yönelmek isteyen, ıslahat taraftan padışahlar ve sadrazamlar ortaya ç»kmıştır. Ama bunlar, cahil ve yobaz bir toplum içinde zorunlu olarak engellenmişler ve isteklerini tahak kuk ettirememişlcrdir. Ancak Tanzimatın ilânı, herşeye rağmen başanya ulaşamamışsa da, daha sonraları için bir başlangı; teşkil etmıştir. E piyasası neden kurulamıyor diye sudan sebepler aranırken bankaların bu yolsuz işlemleri kimsenin akhna gelmiyor. Batı memlekeUerinde sermaye pı yasasını malî müesseseler yani bankalar kanalize ederler. Çok ke re hesap sahipleri alacaklan aksiyorüarı Bankacüara daruşarak alır lar. Bîzde ise son altı yü içinde yedi özel Bankanm tasfiye haline geçtikîerini veya aralarmda birîeşerek, isim değiştirerek ayakta durmaya çahştıklannı görüyoruz. Bu durumda tasarruf sahipleri elbette Bankalara para yatırmaktan çekinirler ve paralarmı bir çıkın içinde saklamayı tercih ederler. Bu gibi yolsuzluklar ıçin daha siddetli cezalar uygulanamaz mı? Makale sahibinin haklı olarak behrttiği gibi Bankalara yüz bin liradan fazla borç takarak sırt üstü yatanlar zaman zaman gazetelerle ilân edilerek genel oya duyurulamaz mı? Sorumlu makamlar ve Bankalar Birlîği bu konuda neler düşünürler? Fakat her halde bu başı bozuk gidişe bir an önce son verilmesi ve durumlan şüpheli Bankalann senetlerinin Merkez Bankasınca reeskont edilmemesi lâzım geldiği kanısındayım. Organlar RGANLARA GELİNCE: Bunlar, ya bütün teşkil eden ya da bir bütüne nisbet edilmeleri mümkün olan belli iş (vazife)lcri yaparlar. Yapılması gereken belli bir iş için belli bir organ vücuda getirilmemiş ise vazife sahipsiz, sorumluluk muallakta bırakılmış demektir. İşte bu sebeplerle çağımızın idare prenslp va teknikleri her iş için, ona en uygun gelen organ ve organtzasyonlar vücuda getirmeyi, başannın temel gartlarından saymıştır. Bu temel şartları ortaya koyduktan sonra memlpketimizde plânın başarılı olması için (Hazırlama), ıfcra1. (Koordine ve Kontrol) Fonksiyonlarım yaparak organ veya organizasyonlarımızm maksada yeterl' lerecelerini incelevebiliriz. | | PLÂNI HAZIBLAYACAK (YAPACAK) ORGANLARIMIZIN DURVMU: Bir plânın hazırlanmasında. ieinde yaşantlan siyasi rejim ile plânın karakter ve şümulüne göre değişik model ve metodlar uygulanır. Demokratik rejimlerde bir plânın yapılması. genellikle Parlâmento tarafından kabul safhası hâriç asgari üç safhadan geçmesini ve her safha için de o safhanın Işlerini görecek birbirinden farkiı üç •yrı organm vücuda getirilmesini icab ettirir. # Her plânın evvelâ ulaşmak istediği mâkul blr (HEDEF)inin olması, sonra bu hedeflere ulas mak İçin tercih edilmiş hareket tarzlarına ISiya»etHere sahip bulunması, Siyaset'lerin de ulas.ilması istenen hedeflerin mahiyet ve şümulüne gö re icahında dünya jartları, memlcket realiteleri ve ilmin icapları nazara alınmak surctiyle tatbikl mümkün, sağlam (Prenslp)lere Istinat ettirilrgesi gereltir. "~ '.iÖedef ve ptensip tesbirl ile siyaset tâylnl k$lay ve kısa zamanda yapılacak işlerden değildir. Rurada yapılacak hata, stratejik hata karakterinde olacağmdan, her jeyl alt üst edebilir. Binaenaleyh plânı hazırlamanuı ilk safhasını teşkil eden bu iş yâni (Hedef, siyaset ve ilkelerl tesbit) için özel ve yeterll bir organa ihtiyaç vardır. # tkinci organ, plânı yapacak organdır. Mesela: Plâıı teknisyenlerinden kuruiu bir plânlama dairesi gibt Bu daire plânı, birincl organm tesbit ertiği hedef. ilke ve siyasetlere uygun olarak yapmaya çalışır. • Şajet Plânlama Daire'l eldeki imkâniar la tesbit edileıı hedeflere ulaşmanın. ya da öngörülen siyasetleri plânlamanın mümkün olamıyacağı kanaatına varırsa. siyaseti tâyin organı ile Plânlama Dairesi arasında bir göriış ayrılıjı çıkmıs demektir. Böyle bir durumda mâkul ve mümkün olanı bularak aradaki görüs farklaruıı gidermek icin E. Amiral C. Mutuk'un deyimi ile (teknik süzgeç) vazifesi görecek üçüncü bir organa ihtiyaç vardır. ::: BİR MİSAL B •••• •••* SALON AYDINI M • ••• • ••• • ••• :::: •••• a. •••• • ••• akale, Yüksek öğretimin de yurt gerçekleri dışında bir öğretim yöntemi uyguladığı görüs ve tanıkhğımızı doğrula makta, bilimsel görüsten yoksun «Salon Aydını. yetıştirildigi gerçeğinı ortaya koymaktadır. Ayrıca, branş dışı ıstihdam bıçımınde ortaya çıkan tepedeki sışkınllk de emek ve paıa ziyanı olarak nitelenmektedır. Eğitim öğretimin belkemığı olan Orta öğretime ^elince: Her ders yılı başında ve sonunda ortaya çıkan «Ur» lar, bu kesımdeki düzensizliğin tipik yaniarını yansıtmaktadır. Başan oranındaki düşüklük; bir gün arayla yapılan aynı dersin tınavında çok değişık notların takdır edilmesi; diplomatı yığınların, kalkınmaya katkıda bulunaeak kesimlerde ıstihdam edilmemesı, aklımıza gelenlerdir. Bu çıban başlarınm patladığı zamanlar çok olmuştur. Bir orneği, bu güz doneını sınavlarında Mersin îlkögr^tnıen Okulu'nda göriildü. Şöyle ki: Ytezın, oğretmen okulunu bıtirme sınsvlarına hazırlama kursu açıldı. Kursa yalnız lise çıkıslı öğrenciler katıldı. Sınavlara başlamadan bir süre önce, avantadan diploma edinme yoluna başvurulacağı haberi alındı. Smavın sıkı kontrol altında yapılması, kursiyerleri boykot ve isyana sürükledı. Gençleri bu yola sürüklıyen nedenler yelpazesinde onları günahsız kılanı, diploma aiamadıkları takdirde yaşam grafiğinın sosyal ve ekonomsal çızgısırın bırden sıfıra düşecegi endışesidır. SAİDİ KÜRDÎ M tteşrutıyet ilân edildikten padişahın haklarının bâzıl a n elinden alındıktan sonra yeni reformlara girişilmek istenmiş, ancak, yine «rejim aleybtarı cöıde dindarlar» dan kurulu isvancıların menfur hareketlerıy le gerçekleşememiştir. Bu isyanların en tehlikelilerinden biri olan 31 Mart Vak'asının elehnşılanndan olan «Saidî Kiirdî» bütün ömrü boyunca bu yenılıklere engel olmuş, Cumhurivetin İlânından sonra r ı ' ' Cibi görünmesuıe r ı | n ; rine giîzli saf köylülenmurPoarlak dın slöganlarıyla kandırarak, yeni fcir KÜRDİSTAN DEVLETt'nin temeilerini atmaya çahşmıştır. Daha başka bir yığm gericilik hareketi... Sayın Esengin'in dediği, bu kadar yüklü, gâyeci bir akımın sindirilmesini iktidardan beklemek, hepimizin bu işte âciz olduğumuzu gösterir kanısındayım. u konuda çok ilginç bir misâl vereyim. îyi tanıdığım bir arkadaş son yıllarda emekliye ayrı lınca emekli ikramiyesinin bir kıs muu bir Bankaya yaürmıştı. Fakat araya giren bazı kimselerin delâleti ile 30,000 lira yatırdığı bu Bankada iki sene vade için kendisine 50.000 liralık bir hesap açıldı Yani iki sene sonra yatırdığı otuz bin liraya karşıhk elli bin lira çekerek yirrni bin lira kâr ederek bir ev alacaktır. Pakat bu Banka ait] ay sonra iflâs etti. Dostumun mevduatının geri verilmesi de tasfiye heyetince sıraya konuldu Şimdi Devlet bu Bankaya yapacağı yardımlarla 30.000 liralık mevduata karşı 50.000 lira ödemek durumun da kalacaktır. Ama kunbilir ne kadar sıra bekliyecektir? Bu olaylar çok ibret verici misallerdir. Aydınlanmızm, bilim adamlanmızın, iktisatçılanmızm bu konular üzerine daha ciddi bir şekilde eğilerek çareler aramaları ve fikirlerini açıkça ortaya koyma ları lâzımdır. Bu bir memleket hizmetidir. Saygılarımla. Nizamettin ÖZSÜREN Emekli Albay Başka yolıımuz yoktur SONUÇ • «•I • ••L. • ••• • *«« • ••• • ••• • ••• BAKANLIĞIN GÖRÜŞÜ B Bizdeki dur um • Plânı yapacak olan teknlsvenlerden kurulmuş daire (Plânlama Dairesi) \ıicude getirilmiştlr. # Plânlama Teşkilâtımız (Teknik süzgeç) ten mahrum hırakılmıştır. Bu yüzden siyasi karar almaya yetkili olanlarla plâncılar arasında zuhur ede cek anlaşmazlıkların mâkul sekilde çözülebilmesi, tehlikeye girmiştir. • 51 sayılı Kanuııun 12 a. maddesine göre (iktisadi ve sosyal heieflerle politikanın tâyininde esas teşkil edecek hususlar) Yüksek Plânlama Kurulunca tesbit edilecektir. Demek ki Yüksek Plânla ma Kurulu, plânın hazırlanmasında, hedef ve siyaset tesbit edip prensip koyan ilk organ vazifesini görecektir. Ancak kanun bu organı Başbakan (veya yardımcısı) ve üc Bakam ile Plânlama Daire sinin Müstesarı ve üc Daire Baskanından teşkil etmistir. Kurulda, siyasetten sorumlu politikacılarla plânın lıazırlayıcısı olan teknis>enlcrin aralarmda yapılması Iüzumlu olan normal işhirliği ve istişare hudutları aşılarak bu şekilde bir arada bulundurulması işin mahiyetine uymayan bir keyfiyettir. Cünkü bu suretle, plânı hazırlayanlar kendi yaptıklarım karara bağlatmak mevkiine getirilmis olu yor'ar. Bu hal taraflardaıı birinin digerine ve pek tabii olarak onun düştiieü hatalara önceden ancraie olması gihi plânın isabet ve sıhhati icin çok tehlikeli netireler yaratabilir. Diser taraftan hâkim siyasi kuvvete u>mamaları halinde plân cıların vazifelerini terk mecburiyetinde kalmaları seklinde sonu<lar da doğurabilir. Nitekim. başka sehepleri de bulnnmakla beraber. oıkan ihtilâfları rtzecek teknik siize^rtpn mahrum olnıamız yüzüııden plânda hem heklenen başan sağlanamamış ve hem rie dört senpde üc Miistısnr il» ceşitli teknisye'i Plânlama n»ire<iindeıı avrılmıştır. r | 1 ürkiyede Devle» Plânlnma Teskilâtı kurulıırken hedcfi teshit. siyaset ve prensipleri tâyin yeri hnkıın'ndan düşülen hata hunlardan da ibaret desildir. Zira Devlet Plânlama Dairesi yalni7 (snsyal. ekoııomik ve kiiltiirel kalkınmnlyı sağ la^acak olan plânı hazırlayacak ve Yüksek Plânlama Kumlu H bu iic sahaya ait hedef, prensip n ve siyasetleri tâyin edecektir. Halhuki bir memleketin kalkinmssı yalnız sosval. eknnomik kültürel dive ele alınr.ıaz. Kalkınmanm. askerî vesair yönleri de icine alarak topyekun olması. sağlam bir feNefe ve metoda dayanması lâzımdır. Bueiin Tüvkivemizde millî hedeflerin ve bu he deflere uzlııı veya kısa vâdede hizi çötürecek milli fivaset ve prensipleıin neler olması lâzım geldiğini hükumetle'e sıhhat ve selâhiyetle hazırlayacak plânlamayı da içine alan bir organ kurulmamış B • ••* • ••• llll AKANLIĞIN OÖRÜŞÜ: Su yüzüne vuran görünüm ve belırtiler, «kurulnşun» görüşsüzlük içinde buljnduilunu ortaya koymaktadır. Bunu ıspatlıyan iki kanıt sunmukla yetıneceğiz: 196364 ders yılmda Tokat llköğretmen Okulunda bir sohbet toplantısı yapan Bakanlık Î.Iü fetüşlennden (tki taneydıler) bırı, eğitim düzenınden herkesın yakındığını, ancak çözüm yolu gösterenlerin çıkmadığını, Bakan lıktakilerden mucize beklemekte haksız olduğumuzu belırttı. Buradan şu sonuç çıkıyor: Sistem bozuk, fakat çözüm formülü henuz bulunmuş değil, içinizde bilen varsa yararlamnz. îkincisi, Sayın Nadir Nadi'nin bir başyazısını bu sütunlarda cevaplandıran Millî Eğitim Bakanı Sayın Orhan Dengiz'in, Bakanlığa gösterilecek yoüarm yardım olarak değerlendirileceğini Uân etmesidır. Değısık iki iktidarın ayrı iki sorumlusunu aynı paralelde görmek, derdin büyük ve ulusal olduğu gerçeğini ve de bu değirme urada iki mesele ortaya çıkmaktadır: Bırincisi bu zih nıyetin yayılmasını önlemek; Bunun için de genç ne<ıllerimızi gerektiği kadar bu akımlara karşı ve Atatürkçü olarak yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Ikincisi ise bizzat bu kara zihniyeti vasıtalı yoldan uyarmak; zira onlan yollanndan ne kanun döndürebilir ne ceza.. Bunun için de, bu kara zihniyetin ruhuna hi tabedebilmek mes'elesı vardır. Onların ruhunu anladıktan sonra gerçekleri yavaşvavaş aşılayabi)me\e çalısmalıdır. Bu şekilde, bir gün bu zihnıyeti ortadan kaldırabiliriz kanısındayım. Mesnt ÖZGEN A. Ü. Eğitim Faküitesi Ş. KARAAĞAÇ Neden ifıâs ederler artısma köşesinde Em. General Nazım Şakır'ın «Başka Yolumuı Yoktur. başlıkh yazısuu üzülerek okudum. Bu zat Türkiye'deki bütün sorumlu mevkilerin yabancı ellere teslim edilmesini kurtuiu? çaresı olarak görmektedir. Üzülerek söylemek gerekir ki, yurdumuzu ait kademelerden en üst kademelere kadar bir aşağılık duygusu sarmış tır. Acaba neden yabancılann kar şısında bu kadar ezilmek, bu kadar küçülmek? Bu duygu bir yana, zaten Nazım Şakır'ın isteği çoktan yerine getirilmiştir. Bütün bakanlıklar yabancı uzmanlarla doldurulmuştur. Bay Şakır ne ıstemektedir. Bütün bakanlan da mı dışarıdan getirelim? Hatta baş bakanı da mı? Bu düşünce, tıpkı 1919 larda aydın geçınenlerin düşündüklerin* benzemektedir. Onlar da, bu milletin kendisini kurtarabileccğini kabul etmiyorlardı. Kurtulusu manda olmakta görmüşlerdı. A • kılları almamıstı bu milletın bir Atatürk çıkarabileceği. Yine milletçe aynı o günlen yaşıyoruz. Ama biz Türk gençliği olarak inamyoruz ki, bu milleti kurtaracaklar yine bu milletin içinden çıkacaktır. Bahattin DUYUM AMASYA T MEVLİDİ SERİF GRlPİN LABORATUVARI ile PLJRO TUVALET SABUNU ve FAY FABRlKALARI sahip ve müessisi E C Z A CI Necîp Akar'.r, Vefatının 9 uncu senei devrt%esi münasebetiyle aziz ruhuna ithaf olunmak üzere 14 Ekim 1966 cuma günü cuma nımızını müteakip Beyazıt Camii SerUinde Hacı H. Hasan Akkus, H. Zekl AJtın, Hacı H. Ali Gülses, Hacı H. İbrahim Çanakkaleli. H. Aziz Bahriyeli, H. Fevzl Mısır, H. tsmail Danıj, H. Kemal Erdağ. Fatihli Karde;ler ve Duahan Hacı H. Nusret Yeşllçay'm lştirakiyle okutulacftk Mevlidi Şerife arzu eden akraba, dost ve din kardeşlerimizin tesrifleri rica olunur. AİLESl Yeni A]ans: 8077 11852 İstanbul Liman Başkanlığından: 26 ekim 1966 çarşamba günü saat 10 00 da güverte ve makine lostromoluğu sınavlan yapılacağından, deniz hizmetleri sınava girmeğe müsait olanların 24 ekim 1966 pazartesi günü akçamına kadar Başkanhğımıza müracaat ları ilân olunur. (Basm 21370/11882) ayın Hilmi Özgenin «Bankalar Neden İflâs ederler» konulu yazısını ibretle okudum Neler oluyormuş da haberimiz olmuyormu^. Yurdumuzda sermaye S 5 Ekim 1966 tarihli gazetemlzin, Tartısma sütununda yayınlanan «Sağlık Memuru ve Öğretmenler» başhklı yazının son cümlesinde bir dizgi vanlışhğı olmuş ve «yapmaktadır» kelimesi «yapmamaktadır» şeklinde çıkmıştır. Düzeltir, özür dileriz. DÜZELTME 1964 Sonuç çık olarak söyleyelim ki bugün Tfirk Devlet teşkilâtı; O Millî hedeflerin ve siyasetlerin ne olması lâeım geldiğini tekniğine uygun şekilde ve salâhiyetle hükumetlere hazırlayacak bir organa ve bu organ ile Plânlama Dairesi arasmda çıkacak uyuşmazlıklan çözecek bir (teknik süzçeç)e ve Başbakan nezdinde müessir murakabe ve koordinasyonu sağlayacak uçüncü bir organa kavuşturulmadıkça; i~' O Modern idare tekniklerine uygun blr idare ve personel reformu başarılmadıkça; @ Anayasada, ön gördüğü gayelere ulaşmak Için serek bazı nrganlan ıslah edip sıhhate kavuşturacak ve gerekli organlar arasında parçalan iyi imtizaç ettirilmiş bir makine ahengi ile friksiyonsuz çalışmayı saekvacak değişiklikler yapılmadıkça, Türkiye İçin çok hayatî olan plândan beklenenlerin tam olarak elde edilmesine ve dolayısile hükumetlerin de istenildiği nisbette başarılı olmasına imkân yoktur. Zira bugünkü haliyle işler. ya noksan, y» da elverissiz âletlerle yapılmaktadır. Y1HNDA ÖGKKTİMK BAŞLASAN VE İKİ YILLIK ÖGRETİMİNİ 1412 ÖGRENCİ İLE TAMAMLAYAN Vatan Caddesinde Kiralık Arsalar T. C. Emekli Sandıgı İstanbul Irtibat Müdürliigiinden: 1 Vatan caddesinde etrafı tahta perde ile çevrili üç blok halindeki arsalar açık artırma suretiyle ayrı ayrı kiraya verilecektir. 2 Artırma 25 ekim 1966 günü saat 14.00 de Sirkeci Mimar Kemalertin Caddesi No: 2 deki Müdürlüğümüz Satınalma Komisyonundn vapılact.ktır 3 Şartnamesi her gün çalışma saatlen içinde Müdürlüğümüz Emlâk Servisinden parasi2 olarak alınabilir (Basın 21372/11873) A İSTAIIBULISIK ••a. 6Z£L YÜKSEK OKUIU GUNDÜZ İ • ••• • ••• M İ M A R L I K ve İN5AAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMLERİNE| KONTENJAN DAHtLÎNDE ÖĞKENCİ KAYDINA DEYAM ETMEKTEDİR •••• •HHiniiiiiiüiiiiiiiinHiiHiiiinüüiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiHl^İİ 1) Gündüz öğretimine yalnız lise ve dengi okulların mezunları alınır. Öğretim 5OOO. TL. sı olup ilk taksit 3.000. TL kayıt yapıluken almır. ücreti Doktor ve Hemşire Aranıyor Müracaat: VATAN TEDAVİ KLİNİĞİ AKSARAY Tel: 912, 1418 arası 21 74 18 Cumhuriyet 11889 PRİMLE ÇALIŞACAK GÜLÇİN ALPAGUT ile TUNCER KOBTJ Nisanlandılar 9 10 966 Cumhuriyet UMU 2) Yönetrnenliğimizin 27 nci maddes' uyannca, Teknik Ünlverslte, Maçka Teknik Okulu. Yıldıa Teknik Okulu ve GUzel Sanatlar Aiademisi ünühanlannı kazandıklannı tevsü eden öğTenoilertn yatırdüt lan öğretim Ucreti tsde olunur. Sümerbank Kayseri Pamuklu Sanayii Miiessesesi Adana Beı Fabrikası Müdürlüğünden Fabrikamız anbarlannda mevcut muhtelif cins Tâli Hasilât ve Hurda malzeme 17/10/1966 pazartesi ffünü saat 10 da pazarhk suretiyle satışa çıkanlacaktır. 2) İsteklilerin belirli gün ve saatte geçici teminatlarile birlikte Fabrikamıza müracaatlan. 3) Fabrikamız bu satı?ı vapıp yapmamaVta tamamen gerbesttir CBasın C 1454 21089'11885) 1) Müracaat: Beşiktaş Iskele me ydanı tel: 487008479229483623 Reklâmalık <032'U8f5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle