Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 ARALIK 2007 CUMA bilim/vaziyet Sağlıklı bir yaşamın gizi D vitamininde saklı Reyhan OKSAY vitamini tarihte “güneş ışığı tedavisi” olarak bilinirdi. 20. yüzyılın başlarında, antibiyotik henüz keşfedilmeden önce, verem hastalığının bilinen tek tedavisiydi. Kimse güneş ışığının bu hastalığı nasıl iyileştirdiğini bilmese de, güneş alan yörelerde istirahat eden verem hastalarının çoğunlukla sağlıklarını kazandığı görülüyordu. Yine aynı “tedavi”, 1822'de başka bir tarihi hastalığa çare oluşturuyordu. Çoğunlukla D vitamini eksikliğine bağlı olan, genellikle 6 18 aylık çocuklarda duruş bozukluğuna yol açan raşitizm, 18. ve 19.yüzyıllarda Avrupa'da, sanayileşmenin hız kazandığı, insanların güneş gören köylerden havası kirli kentlere göç ettiği yıllarda çok sık görülen bir hastalıktı. Varşovalı bir çocuk doktoru bu hastalığın Polonya'nın kırsal bölgelerinde nadiren görüldüğünü fark etti. Kentlerde yaşayan çocukları inceleyen doktor, raşitik çocukları güneş ışığına çıkardığı zaman iyileştiklerini gördü. 1824 yılında Alman bilim insanları balık yağının raşitizm tedavisinde harikalar yarattığını gözlemledi. Ancak o dönemde bu buluştan yaygın biçimde yarar sağlanmadı. Bunun nedeni bir yiyeceğin içerdiği mikrobesinlerin sağlık için önemli olduğu gerçeğinin doktorlar tarafından tam olarak anlaşılmaması idi. Doktorların raşitizm ve güneş ışığı arasındaki tedavi edici ilişkiyi anlamaları için aradan tam bir yüzyıl geçmesi gerekti. 20.yüzyılın başlarında dışarıdan müdahale ile raşitik hale getirilen sıçanların, güneş gören derilerle beslenmesi durumunda, balık yağının yadaki ilişki de aydınlanmış oldu. bilim insanları D vitamininin etkisi altınrattığı etkiye benzer bir iyileşme görüldü. C) Enflamasyonu engelleme da olan ve hücre savunmasında kritik bir Deri ile balık yağının sahip olduğu ortak Diğer çalışmalarda da 1.25D'nin bağırol oynayan genleri saptamış bulunuyor elementin ne olduğu en sonunda 1922 yışıklık hücresi etkileşimlerini değiştirerek 1980 yılından bu yana D vitamininin lında ortaya çıkartıldı ve bu elemente D viantienflamatuvar ajan olarak çalıştığı sapkansere karşı koruyucu rolü biliniyor. Çok tamini adı verildi. tandı. Örneğin, bağışıklık hücrelerinin sayıda epidemiyolojik çalışma güneş ışığıYaşamsal öneme sahip amin anlamına farklı alt türleri sitokin adı verilen faktörna maruz kalmakla bazı kanser türlerindegelen “Vital amine” giderek “vitamine” ler salgılayarak haberleşirler. Burada amaç olarak kısaltıldı ve yeni bir tıbbi konu olaspesifik bir bağışıklık tepkisini başlatmakrak bilim dünyasında yerini aldı. D vitamitır. D vitamini, sitokinin gereksiz haberleşninin vücutta sağladığı yararları ortaya çıme faaliyetlerini baskılayarak aşırıya karmak için yapılan daha sonraki araştırkaçmış enflamasyon tepkilerini düD VİTAMİNİ HAPLARININ malar, insanların yedikleri yiyeceklerzene sokar. den mikrobesinler sağladığı gerçeDOZU D vitamininin enflamasyoğini de ortaya koydu. nu engellemedeki doğal roRaşitizm ve D vitamini aralüne ilişkin ilk bulgular Ilıman bölgelerdeki insanlarda yaygın olarak görülen D vitamini sındaki ilişkiyi netleştirmek 1990'lı yıllardaki hayvan eksikliği haplarla gidermek mümkündür. Ancak bu hapların dozu hâlâ için yapılan araştırmalar, çalışmalarından elde tartışma konusudur. Amerikan Pediatri Akademisi çocuklar için günde mimolekülün kemiklerin edildi. Bu çalışmalarnimum (RDI) 200 uluslararası ünite (IU) öneriyor. Ancak pek çok uzman buoluşumundaki rolünü, da 1.25D'ye maruz nun yetersiz bir miktar olduğunu ve bu miktarın raşitizmi bile önleyemeyeceğini böbrekleri/bağırsaklakalmış sıçanların düşünüyor. Kuzey Amerika'da ve Avrupa'da yetişkinler için RDI'nin yaşa bağlı rı nasıl etkilediğini ve normal olarak yaolarak 200 IU ile 600 IU arasında değişmesi gerektiği söyleniyor. Geçen yıl Harvard kemiklerin içinde kalralanmalarda orTıp Fakültesi Halk Sağlığı Fakültesi'nden bilim adamları yaptıkları bir taramanın sosiyumun nasıl yol altaya çıkan enflanucunda halihazırda alınan D vitamini miktarının yetersiz olduğu kanısına vardılar. dığını da ortaya çımasyona karşı Bunun üzerine önerilen miktar en az günde 1.000 IU düzeyine çıkartıldı. Ancak bu dokardı. korunmuş oldukzun 25D düzeyini 30ng/ml'ye çıkartabileceği ileri sürülüyor. Ne yazık ki herkes için aynı Oysa son 25 yılda ları fark edildi. doz önerilemiyor, çünkü fiziksel tepkiler kişiden kişiye değişebildiği gibi yetersizlik mikD vitamininin işlevOysa D vitaminitarına göre de değişebilir.D vitamininde doz aşımı toksik etkilere yol açabilir. Bunun leri konusunda sürne maruz kalmaiçin uzun bir dönem günde 40.000 IU'nun üzerinde D vitamini hapı kullanmak geredürülen çalışmalar mış sıçanların bu kir. Ayrıca güneş ışınlarına bağlı D vitamini zehirlenmesi vakalarına bugüne kadar genişletildikçe, bu tür yaralanmalara rastlanmadı. Buna bir örnek vermek gerekirse, beyaz tenli yetişkin bir kadın, bikini güneş ışığı vitaminin karşı aşırı hassas olile güneşlendiği zaman 1520 dakikada 10.000IU D vitamini üretir. Daha uzun sükemikleri güçlendirdukları saptandı. D re güneşlenirse daha yüksek miktarlarda D vitamini üretmez, çünkü UVB ışığı mekten başka da işlevvitamininin bu özelvitamini bozar ve bu şekilde ciltte çok fazla miktarda D vitamini birikmesini leri olduğu anlaşıldı. Soliğinden yararlanılarak engeller.D vitamini yetersizliğinin neden olduğu olumsuzlukların ileri yaşnuçta çok sayıda araştırotoimmün hastalıkların larda katlanarak çoğaldığına ilişkin bulgular giderek artıyor. Bu olumma, D'nin kanseri önleditedavi edilme olasılığı orsuzluklar kemik kırığı, enfeksiyon, otoimmün hastalık vakalarında ğini ve bağışıklık sistemi teptaya çıktı. Çünkü bu tür ve bazı kanser türlerinde görülme sıklığındaki artışlar şeklinkilerini düzene soktuğunu orhastalıkların ortaya çıkış nede ortaya çıkıyor. Bu konuda yapılan araştırmalar, intaya koyuyor. Dahası D'nin ortadeni aşırı sitokin tepkileridir. sanların D vitamininin yararları konusunda daya yeni çıkan yararlarından maksiBu çalışmalar bilim adamlarına ha fazla bilinçlendirilmesinin gereklilimum ölçüde yararlanmak için, kandaşunu öğretti: Aralarında bağışıklık ğini ortaya koyuyor. ki miktarının pek çok insanda bulunanhücrelerinin de bulunduğu pek çok hücdan daha fazla olması gerekiyor. re tipi, kan dolaşımındaki 1.25D'den yararlanabiliyor ve yine dolaşımdaki 25D'yi VİTAMİNİ NEDİR/NE İŞE vitaminin aktif şekline dönüştürebiliyor. ki görülme sıklığı arasındaki ters orantılı YARAR? Sonuçta 1.25D'nin antienflamatuvar eyilişkiyi ortaya çıkardı. Hayvan çalışmaları lemlerinin yalnızca deri hücrelerine özgü ve hücre kültürleri bu ilişkiyi doğruluyor. D vitamini konusunda ortaya çıkan yeolmadığı anlaşılmış oldu. A) Tümör gelişimini baskılama ni bulguların ne anlama geldiğini anlamak Kaynak: Scientific American, Kasım 2007 Örneğin sıçanlarda baş ve boyun kaniçin D vitamininin ne olduğuna ve insan www.beyonddiscovery.org/content/view.articserlerinde, 1.25D'nin sentetik bir versiyovücudunda bu vitaminin nasıl kullanıldıle.asp?a=414 nu olan bir bileşimin (EB1089) tümör geğına bir göz atmak gerekir. lişimini %80 oranında gerilettiği göİnsanlar D vitamini olarak bilinen morüldü. Benzer sonuçlar hayvanlarda lekülü, yağlı balık ve balık yağı gibi sınırmeme ve prostat kanserlerinde de el D VİTAMİNİ lı sayıda yiyecek kaynaklarından ve bugün de edildi. Bu tepkileri ortaya çıkar KAYNAKLARI olduğu gibi vitamin haplarından elde eder. mak amacıyla yapılan araştırmalarda Fakat bu vitamini kendimiz de üretebiliEB1089'un, farklı genlerin faaliyetle D3 vd D2 vitaminleri doğal olariz. Bu da cilt, morötesi B ışığına (UVB) rini değiştirerek, hücrenin çoğalma rak bazı yiyeceklerde bulunur ve maruz kaldığı zaman ortaya çıkan kimyayeteneğini baskıladığı ortaya çık D vitamininin bu iki versiyonu bazı yiyesal reaksiyonlar üzerinden gerçekleşir. tı.1.25D'nin kanser hücreleri üzerin cek maddelerinin içine üretim Başka bir deyişle, D vitamini tam anlamıydeki gelişmeyi önleyici etkisi bu bul sırasında ilave edilir. Gıda la bir vitamin değildir, çünkü orta ölçekte guların ışığı altında da anlam kazanı maddelerinin içerdiği D vitaUVB'ye maruz kalınca bunu yiyecekleryor, çünkü aşırı UVB'ye maruz kalın mini, cildin UVB ışığı altında den almamıza gerek kalmaz. Oysa dünyaması sonucu cilt hücrelerinin ürettiği miktar ile karşılaştırılnın ılıman bölgelerinde yılın altı ayında DNA'larının hasar gördüğü ve kan dığında görece olarak çok azUVB ışıkları, cildin yeterli miktarda D viserleştikleri biliniyor. tamini sentezi yapmasına izin vermez. Bu dır. B) Bakterilere karşı doğal antibi Balık yağı (1 yemek kaşığı) 1.360 durumda D vitamini hapları alma zorunyotik luluğu doğabilir. IU D3 Son yıllarda pek çok araştırma Pişirilmiş tonbalığı, sardalya, usD vitamini terimi genel olarak D3 ve D2 merkezlerinde vücudun tüm genomu kumru veya somon (yaklaşık olarak birbirine çok benzer iki molekül taranarak D vitamininden etkilenen 100 gr.) 200360 IU D3 için kullanılır. D3 cilt hücreleri tarafından genlerin saptanmasına çalışılıyor. Örüretilirken, D2 bir bitki sterolünden elde Shiitake mantarları (Şitake neğin Montreal Üniversitesi'nden edilir. Bu iki molekül insan vücudunda famantarıJaponya'da yetişen Sylvie Mader ve ekibi 1.25D ile besal değildir. Faal hale gelmeleri için bir dikoyu renkli bir mantar)(talenen bağışıklık hücrelerinin bazı zi enzim tarafından değişikliğe uğratılarak ze 100 gr) 100 IU D2, (Kurutulbakterileri öldürdüğünü keşfetti. 25D haline gelirler. Karaciğer tarafından muş 100gr) 1.600 IU D2 Başka bir çalışmada ise Los Angeyapılan 25D, vücudun D vitaminine ihtiles'taki Kaliforniya Üniversitesi'nden Yumurta sarısı 20 IU D3 veya D2 yaç duyduğu an, yeniden bir değişim geçiPhilip Liu ve Robert Modlin, biyo Güçlendirilmiş süt ürünleri, portakal suyu rerek 1.25D denilen şekle dönüşür. Faal lojik olarak aktif 1.25D ile güçlendi veya mısır gevreği (bir porsiyon) durumdaki 1.25D, büyük ölçüde böbrekrilen bağışıklık hücrelerinin Mycobac 60100IU D3 veya D2. lerde üretilir. 1.25D molekülü genleri reium tuberculosis denilen tüberküloz Tüm vucudun güneş ışığına “açık” veya “kapalı” hale getiren bir anahbakterisine karşı savunmasını güçlen maruz kalması (yaz aylarında, tar gibi çalışır. Hücre savunmasının gerekdirdiğini ve doğal antibiyotik etkisi gün ortasında, 1520 dakika, li olduğu durumlarda 1.25D molekülü yarattığını ortaya çıkardı. Böylece gü açık tenli kişiler için) 10.000 devreye girerek, gerekli genleri “açar” ve neş ışığı tedavisi ile tüberküloz arasın IU D3. hücrenin direncini arttırır. Son 20 yıldır Yağmur Ekim C Fragman hava ve deniz birlikleriyle kendi göbeğini kendi kesme başarısını göstermişti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, siyasi otoritesinin kararlılığı sayesinde Kıbrıs’ta askeri yönden istediği sonucu almıştı. Dolayısıyla, “Kandil Operasyonu” için İslamcı iktidarın kanatları altındaki medyanın şişirdiği gibi fazla “şamata”ya gerek yok. Bu operasyonun sonuçları askeri olmaktan ziyade siyasidir. Bu operasyon sayesinde öncelikli olarak toplumun “gaz”ı alınmıştır ve ayrıca bazı ülkelere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyon yeteneği kanıtlanmıştır. Bu da kendi çapında bir “başarı” sayılır. Ayrılıkçı terör örgütüne gerçekten darbe indirilecekse, AKP “Eve Dönüş Yasası”ndan çark etti: U dönüşü yasası! 17 Damat Ferit’in sırları çözülmüş. Doğrudur, yandaşları çoğaldı! D TÜRK Hava Kuvvetleri’ne bağlı savaş uçaklarımızın Kandil Dağı ve çevresindeki ayrılıkçı terör örgütü kamplarına yönelik gece bombardımanı tarihe sanırım, “Kandil Operasyonu” olarak not düşülecek. Ancak İslamcı iktidarın kanatları altındaki işbirlikçi, mandacı ve müzakereci medya bunun tarihin en büyük hava operasyonu olduğunu yazıp çiziyor. Evet bu operasyon, tekniğin ve teknolojinin kullanılması açısından son derece başarılıdır ama örneğin Kıbrıs Barış Harekâtı’ndaki hava operasyonlarını bir kalemde çöpe atacak denli büyük değildir. Unutmamak gerekir ki, Kıbrıs’ta Irak’ın kuzeyindeki gibi ABD’nin istihbarat desteği, izni ve gözetimi yoktu. Tam aksine ABD’nin, İngiltere’nin, Yunanistan’ın engellemesi vardı. Ama Kıbrıs’ta Türk Silahlı Kuvvetleri, egemen ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti adına kara, daha çok “Kandil Operasyonu”na gereksinim vardır. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın askeri terminolojinin dışına çıkıp magazin dünyasına gönderme yaparak “Biri Bizi Gözetliyor” programına benzettiği operasyonun devamı var mı, yok mu ona bakmalıyız. ABD Başkanı tarafından, Başbakanı Büyük Ortadoğu Projesi’ne “eşbaşkan” yapılan Türkiye Cumhuriyeti’ne “Biri Bizi Gözetliyor”un “fragman”ı yeterli görüldüyse yandı gülüm keten helva demektir. Çünkü bir tek teröristin bırakın ölmesini burnunun bile kanamadığı bombardıman sırasında yerle bir edilen barakalar, ağıllar, ahırlar şüphesiz başka yerde yeniden yapılacaktır veya çoktan yapılmıştır. Sonuç; el televizyonundan “Biri Bizi Gözetliyor” seyredillir mi, “fragman”la da bu iş olur mu! Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Yusuf Ertan Şahin: “YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan aldığı ‘Aman dikkat et yoksa ipimizi çekerler’ feyziyle acaba yusuf yusuf olmuş mudur?” Operasyon TÜRK Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarına yönelik hava operasyonunun terör örgütüne büyük darbe indirip indirmediğini bilmiyorum ama, RTE’ye ve İslamcı iktidara biraz darbe indirdiğini biliyorum. Diyeceksiniz ki RTE ve AKP’nin Cumhurbaşkanı seçtiği Abdullah Gül, operasyon nedeniyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın şahsında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kutladı; herkes memnun! Aksini düşünmek zaten olası değil. Ama bir de şöyle düşünün. RTE, dağdakilere analarının yanına dönme çağrısı yapmış; teröristlere “yeni hayat” için ev, işyeri, para vaatleri ortalığa saçılmış ve kamplarda “eve dönüş” hazırlıkları başlamışken kampları bombalamak da neyin nesi oluyor. Şu demek oluyor: RTE’nin siyasi hesabıyla Genelkurmay’ın askeri planları birbirini tutmuyor. Ancak şunu da düşünmek gerek. Genelkurmay, bu operasyonu ABD’nin bilgisi, izni ve gözetimi altında yaptığına göre bu durumda ABD, AKP’yi zor durumda bırakmak mı istedi? Bence hayır. Bence ABD, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bir bakıma sınamak istedi. Özellikle Türk Hava Kuvvetleri’nin gücünü ve yeteneğini görmek istedi. İki farklı üsten havalanan savaş uçaklarımızın, havada yakıt ikmali yapması, gece görüş sistemini kullanarak önceden saptanmış hedefler üzerinde tam isabet sağlaması, elektronik harbin tüm gereklerini yerine getirmesi ve en küçük bir karışıklığa neden olmadan üslerine geri dönmesi gerçekten büyük bir başarıdır. Başarının kalıcı olması için bu tür operasyonların sürdürülmesi gerektiğini söylemeye sanırım gerek yoktur. Yeter ki ABD, savaş uçaklarımızın Irak’ın kuzeyine girmesine “izin” versin. Gerisi kolay.Bu arada izin verirseniz; operasyonun kamuoyuna duyurulmasındaki bir talihsizliği de tarihe not düşmek gerekiyor: Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın operasyona ilişkin açıklamayı, televizyonda numaracı cumhuriyetçilerin ağa babalarından birine yapması ve duygularını, Türkiye’nin Türklerin eline bırakılamayacak değerde bir ülke olduğuna inanan dolandırıcılıktan sabıkalı biriyle paylaşması hiç de hoş değildi. Bu da operasyonun tek “zayiat”ı olsa gerek. Keskin Hasan Baş: “Peron ve Salazar’ın ‘üç f’ formülünün Türkiye uyarlaması; türban, yardım paketi, etkin güçleri uyutum!” Sanatçı Can Tekeli: “Atatürk Türkiye’sinin sanatçısı Fazıl Say’a bakın, bir de Özal, Demirel Türkiye’sinin sanatçılarına; cahil desteğine destek ile hiçbir şeyden her şey yarattılar!” Saldırı Can Tekeli: “Cumhuriyet değerlerine yabancılaşarak bakan olan Günay’ın, Fazıl Say’ı ülkesine yabancılaşmakla suçlaması, bağlandığı kültürün temel özelliğidir; en iyi savunma saldırı!” Kapatma D Gülhan Elmas: “Norveç’te yüzde 40 oranında kadın yönetici çalıştırmayan şirketler kapatılacakmış. Orada şirketler burada kadınlar kapatılıyor!” Yandaş Hasan Baş: “Yardım paketi bekleyen halkım; şeriatçı güçler saldırganlaştığında, bel bağladıklarının yanında mı olacak, karşı saflarda mı?” Şeriata uygun ev yapıyorlarmış... “İki oda, bakla mescit!” Rahip bıçaklamışlar... “Hıristiyandan dost edinmeyin kuralını uygulamışlardır!” AB ile duraklama dönemine girilmiş... “İlerleme raporlarının sonu: Fazla ilerleme!” Diş Tabipleri iş tabipleri dün Nuruosmaniye’deki Diş Tabipleri Cemiyeti binasında senelik kongrelerini akdetmişlerdir. İctimaya bazı azalar iştirak etmedikleri için kongre ihzari (hazırlayıcı) mahiyette olmuştur. Dünkü ictimada İcrayı Tababet Kanunu’nun diş tabiplerine ait olan özel maddeleri müzakere edilmiştir. Permili (izinli) dişçilerin de diş tabibi unvanını almaması için cemiyetin sarfettiği gayrete rağmen kanun permili dişçileri de diş tabibi addettiğinden (saydığından) bu unvan mecburen kabul edilmiştir. Kanun diğer etibbaya (tıp mensuplarına) da diş çekmek ve diş etlerini tedavi etmek salahiyetini vermektedir. Bu kayda itiraz edilmiştir. Bundan başka kanun en az on D sene devamlı olarak diş tabipleri yanında kalfalık yapan ve bunun hakkında bir vesikaya (belgeye) sahip bulunan kalfaların bir sene dişçi mektebinin son sınıfında okuduktan sonra diş doktoru olabileceklerini kabul etmektedir. Dünkü ictimada bilhassa bu cihet çok münakaşa edilmiş ve ictimaya iştirak eden azanın hemen tamamı bu fikir aleyhinde söz söylemişlerdir. Bilhassa cemiyet reisi Hüseyin Hayri bey, ilmi malumatı olmayan kalfaların diş doktoru olamayacaklarını, fen asrında yalnız ameli (pratik) malumatın kâfi gelmediğini söylemiş ve azanın tamamı tarafından bu fikir kabul edilmiştir. Doktorlarla diş tabiplerinin aynı seviyede olmalarını temin ve Darülfünun Kanunu’nun dişçilere ait kısmının tadil edilmesi (değiştirilmesi) için de teşebbüslerde bulunulmasına karar verilmiştir. Ecnebi müstahzaratının memlekete ithalinin yasaklanması hakkındaki tahdidin refi (sınırlamanın kaldırılması), Eczahane Talimatnamesi’ndeki dişçilerin 14 ilaç üzerinde reçete yazacakları hakkındaki kaydın kaldırılması, fakat buna karşılık dişçilerin reçeteye yazamayacakları ilaçların azaltılmasına dair teşebbüslerde bulunulmasına karar verilmiştir. Nihayet tespit edilen kararları ihtiva eden bir layiha tanzim edilmiştir. Diş Tabipleri Cemiyeti reisi Hüseyin Hayri bey bugün bu layihayı hamil olarak Ankara’ya gidecek ve bu temennilerin kabulü için vekâlet nezdinde teşebbüslerde bulunacaktır. 10 Aralık 1927 Cumartesi