Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 KASIM 2007 CUMA ÇİZMEDEN YUKARI haberler MUSA KART AÇI MÜMTAZ SOYSAL POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Sınır Değiştirilmelidir ASHINGTON seferi, beklenenden farklı bir sonuç vermiş sayılmaz. Ana düşünce, tek yanlı ya da birlikte yapılacak köklü bir operasyon kararı olmamış, ağırlık “istihbarat alışverişi”ne kaydırılmıştır. Olsa olsa, “nokta” nitelikte ve daha çok “göstermelik” büyüklükte operasyonlar için bir “izin” koparılmış olabilir. İlk bakışta, kurulan yeni “üçlü” mekanizmanın daha öncekinden farkı, emekli generaller ve siviller arasında değil, komuta mevkilerinde bulunan daha da üst rütbeli Türk ve Amerikalı generaller arasında öngörülmüş olmasıdır. Ancak, Irak’tan Ankara’ya bilgi gönderecek olanların şimdiye kadar PKK’ye karşı en azından “hoşgörülü” davranmış, hatta bazı durumlarda işbirliği yapmış ve onlara kolaylık sağlamış kimseler ya da makamlar oluşu, istihbaratın niteliği, doğruluğu ve işlevselliği bakımından zihinlerde doğal bir kuşku uyandırmıyor mu? Bu ülkede patlayan mayınlar, adam öldüren silahları Amerikan makamlarından Irak güvenlik güçlerine aktarılmış, oradan da PKK’ye geçmiş değil miydi? Hatta Türk ordusunun ele geçirdiği silahlar arasında doğrudan doğruya Amerikan depolarından kaçırılmasına göz yumulanlar da yok muydu? Neresinden bakılırsa bakılsın, Bush’la yapılan görüşmelerde sağlanmış olduğu söylenenleri aslında yeni bir oyalama taktiğinin belirtileri saymak çok mu yanlıştır? Washington’dakiler kimi Türk yetkilileri aptal yerine koymuş olsalar da o yetkililerin Türk halkını da aptal yerine koymakta oluşları çok ayıp değil mi? Aslında, Türkiye’yi şu sıra yönetenlerin yapmaları gereken tek ciddi iş, TürkIrak sınırının değiştirilmesini resmen istemekten ibaret olmalıdır. İstem, Irak makamlarına yönelik görünse de gerçekte işgal ordusuyla o ülkeye egemen olmuş olan “stratejik müttefik” ABD’ye yönlendirilmelidir. Zaten o sınırı çizdiren de manda altındaki Irak değil, 30 Ekim 1918 “ateşkes”inin koşullarına uymayıp kuzeye çıkan İngilizler olmamış mıydı? Bu sütunlarda defalarca belirtildiği gibi, Lozan’da uzlaşma olmayınca ikili konferansa ve ardından Milletler Cemiyeti’ne aktarılan sorun, emekli bir Estonyalı generale çizdirilip o sıra başı dertte olan Ankara hükümetine kabul ettirilen bir sınırdır. Irak, o sınırı kendi kanıyla çizmiş değil ki? Türkiye, savunulması olanaksız, arazi durumu dolayısıyla önlem dinlemeyen, çeşitli yerlerinden kalbura çevrilmeye elverişli olan o sınırın değiştirilmesini ve askerlerce incelenip kararlaştırılacak bir çizgiye kadar güneye çekilmesini istemekte yerden göğe haklı olacaktır. Ne yazık ki, bu çağın diplomasisinde de hâlâ geçerli olan yöntem, haklı hedeflerin arkasına askeri gücün ağırlığını koymak biçiminde özetlenebilir. Diyelim ki, bu ülke halkının özverileriyle oluşan TSK’nin gücünü sonu belirsiz operasyon hevesleri için kullanıp başka genç canları da feda etmek bir maceradır; peki herkesin güvenini ve saygısını hak etmiş olan bu müthiş güç, haklı bir davanın hiç değilse diplomasi yoluyla kazanılması için siyasileri zorlayamaz ve ağırlığını bu davranışın arkasına koyamazsa ne için ve ne zaman koyacak? W Almanya’da Türkler Almanya’da Türk toplumu huzursuz... Bir hüzün ve yalnızlık... İlk kuşak da öyle, ikinci ve üçüncü kuşaklar da... Söyledikleri şu: “Yabancı düşmanlığı giderek artıyor.” Belçika, Fransa, Avusturya, İtalya’da ve öteki AB ülkelerinde de aynı kaygıları taşıyor Türkler... Önce tanık olduğum bir olayı anlatacağım... Duisburg Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Cumhuriyetimizin 84. kuruluş yıldönümü etkinliklerine katıldım Tolga Çandar ve Metin Gür’le birlikte... Toplantı bir tiyatro salonunda yapıldı ve büyük ilgi gördü... Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği Genel Başkanı Abdullah Coşkun, Duisburg Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Hasan Açıkkal, Dursun Arı’yla sohbet ettik ve Türkiye’yi konuştuk... Atatürkçü Düşünce Derneği Lokali’ni görünce şaşırdım. Her şey yerli yerindeydi. Konferans salonu, barı, toplantı odaları... Bir gün sonra uzun boylu genç bir adam yanıma yaklaştı ve sordu: “Konuşmanızın konusu ne olacak?” Ben “Kimsiniz” diye sorunca yanıt verdi: “Düsseldorf İkinci Konsolosu Nuray İnöntepe...” Yanıtım şu oldu: “Eğer dinlerseniz öğrenirsiniz...” Etkinlik İstiklal Marşımızla başladı, ardından saygı duruşuna geçildi... İşte bu sırada sahne arkasından Dursun Arı, Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı” adlı şiirinden bir bölüm okudu... Sonra ne mi oldu? Konsolos Yardımcısı, sahneye çıkıp konuştu... ??? Yardımcı Konsolos önce, “Etkinlik niye 30 dakika geç başladı?” diye herkesi fırçaladı, sonra Dursun Arı’nın okuduğu şiiri kimin yazdığını, ne anlama geldiğini bilmediği için de şöyle dedi: “Şehitlerden medet umup dilencilik yapmayın...” Konsolos Yardımcısı arka sıralarda oturuyordu, sonra en öne geldi. Metin Gür’ün konuşmasına yer yer karşı çıktı, not aldı. Ben konuşurken de sürekli not alıyordu. Aldığı notları da duyarlı birimlere gönderecekti. 12 Eylül 1980 sonrası süreçte Türkiye’de sivil polislerin yaptığı bu görevi AKP döneminde ise konsolos yardımcıları yapıyordu yurtdışında. Dayanamadım ve kendisini uyardım bir ara: “Ben bu sözlerimi Türkiye’de TV’lerde söylüyor, gazetemde yazıyor, panellerde konuşuyorum, not almanıza gerek yok, beni bilen bilir...” O inatla tüm konuşmalarımı deftere yazdı. Etkinlik sonunda da yine söz alıp şöyle dedi: “Farklı düşüncelerde olabiliriz. Demokrasiler özgürce konuşma ortamıdır.” 20 yıldır yurtdışında etkinliklere katılırım... Böyle bir olayla ilk kez karşılaşıyorum... Demek ki Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Atatürkçü Düşünce Dernekleri’ndeki toplantıları izletip, konuşmacılar üzerinde baskı kurmak istiyor... Peki, Düsseldorf Konsolos Yardımcısı, Cumhuriyetimizin 84. yıldönümü etkinliklerinde nasıl olur da “Farklı düşüncelerde olabiliriz” diyebiliyor? Konsolos Yardımcısı laik demokratik Cumhuriyeti acaba nasıl görüyor? Kendisi hakkında bilgiler aldım... Bir tarikat bağlantısı yok, ama böyle çıkışlar yaparak AKP’ye gülücükler dağıtıyor galiba... ??? Türkiye’nin yurtdışı temsilciliklerinde (özellikle ABD, Avustralya, Almanya, İngiltere, Avusturya, Hollanda, Belçika) tarikatlar baştacı ediliyor... 29 Ekim resepsiyonlarında baş köşede ağırlanıyorlar... Milli Görüş, Fethullahçılar, Nakşiler, Süleymancılar Almanya’da el üstünde tutuluyor... Almanlar, ABD ve İngilizler gibi Fethullah Gülen’i Türkiye’de yeni bir “Türkİslam Modeli” yarattığını yazıp çiziyorlar... Bielefeld Eğitim Forumu Teşvik Derneği, Alman devletine bağlı çalışıyor ve Fethullahçılara her çeşit katkıyı sağlıyor... Bu konulara değineceğim... Başta belirttim: Almanya’da Türk toplumu tedirgin... Almanya’da işsizlik önce Türkleri vurmuş. Türkçe ve Türk kültürü dersleri eyaletlerde kaldırılıyor bir bir... Almanya Türk Öğretmenler Federasyonu Genel Başkanı Mete Atay’ın anlattıkları çok önemli... hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 ATAOL BEHRAMOĞLU DA KATILACAK Berlin 10 Kasım’da Atatürk’ü anıyor BERLİN (Cumhuriyet) Atatürkçü Düşünce Derneği BerlinBrandenburg 10 Kasım 2007 cumartesi günü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 69’uncu ölüm yıldönümünü Berlin Türkevinde düzenlenecek bir toplantıyla anıyor. Saat 09.05’te An der Urania 15 adresindeki Türkevi’nde bir saygı duruşuyla başlayacak anma toplantısının ilk bölümünde Tiyatrom Sanat Merkezi gençleri Nâzım Hikmet’in “Kuvayı Milliye Destanı”ndan bir bölüm sergileyecekler. Berlin Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği’nin de katılacağı birinci bölümün ardından gazetemiz yazarı ve şair Ataol Behramoğlu “Atatürkçü Düşünce Işığında Türkiye’de Aydınlanma Devrimi” konulu bir konuşma yapacak. ADDBerlin Yönetim Kurulu Başkanı Olcay Başeğmez, 10 Kasım’lara yeni bir anlam verilmesi çağrısında bulunarak, “10 Kasım sadece Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anma günü olmaktan çıkartılıp Türkiye’de Kemalist düşünceyi daha geniş kitlelere, özellikle gençlere aktarabilme yolunda bir dönüm noktası olmak zorundadır” diye konuştu. ADD etkinlikleri Duisburg Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Cumhuriyetimizin 84. yıldönümü etkinlikleri görkemli geçti. Türkiye’den gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya ve Tolga Çandar’ın katıldığı etkinlikte Türkiye’de ve Almanya’da siyasal islam konusu tartışıldı. Tartışmada Almanya’da Metin Gür ve Dursun Arı’da birer konuşma yaptılar. Tolga Çandar’ın müzik dinletisi ise ilgiyle izlendi. mumtazsoysal@gmail.com hürriyet renkli ilan