22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 Milli Savunma Bakanı Gönül ve Başbakan’ın açıklamaları sınır ötesi operasyonun ABD’ye endekslendiğini gösteriyor C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 26 EKİM 2007 CUMA Erdoğan karar için Bush’u bekliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hükümetinin elinde Meclis’in verdiği sınır ötesi operasyon için yetki tezkeresi bulunmasına karşın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu konuda nihai kararını ABD Başkanı George W. Bush ile 5 Kasım’da yapacağı görüşme sonrasına bıraktı. Son olarak Dağlıca’da meydana gelen saldırının ardından gözler, hükümetin takınacağı tutuma çevrildi. Ancak, gerek Başbakan Erdoğan gerekse Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün yaptığı açıklamalar, hükümetin bir sınır ötesi operasyonu ABD’ye endekslediğini bir kez daha gösterdi. Erdoğan İngiltere’ye giderken uçakta, olası bir sınır ötesi operasyonun sadece terör örgütü PKK’ye yönelik olacağının altını çizerken, K. Irak’la ilgili olarak ABD’yle birlikte hareket edileceğini ve belki de birlikte bir tavır geliştirileceğini söyledi. Erdoğan böylece, ABD’nin icazeti olmadan adım atılmayacağı mesajını da vermiş oldu. Aymazlığa Son Verme Zamanı oliberal ekonominin belki geçici, ama şimdilik mutlak egemeni, tembel Avrupa değil, cüretkâr ABD olmuştur. ??? ABD’nin Ortadoğu’da kalıcı bir şekilde tutunabilmesinin yolu Irak’ta ya da bölge ülkelerinin herhangi birinde sonsuza kadar işgalci olarak kalmak değildir. Onun büyük planı, stratejik olarak büyük önem taşıyan bu bölgede sopayı sağlam tutacak ikinci bir İsrail’dir. Tarih boyunca devlet olamamış Kürtlerin, kendi ulusal varlıklarını ABD ile, emperyalistlerle işbirliğinde görmelerinin, kader birliği etmeleri gereken komşularıyla, bulundukları sınırlar içinde, barış içinde çözüm aramak yerine, onlara ihanet etmelerinin nedeni budur. ABD açısından bunun koşulları olgunlaşmış, Irak parçalanmanın eşiğine getirilmiş, komşularıyla arası tıpkı İsrail gibi her daim kavgalı bir Kürdistan kurmanın zamanı gelmiştir. Bu stratejinin başarısı sürekli olarak “stratejik ortak” olduğundan söz edilen Türkiye ile iplerin gevşetilmesine, giderek kopartılmasına, şu eski hesabın görülmesine bağlıdır. ??? Türkiye’nin artan ölümlerle, sıklaşan terörle yeni bir aşamasının başladığı açık seçik ortada olan durumu kavramasının zamanı geldi, geçiyor. Ama aymazlık egemendir: Barzani, Talabani, PKK, ABD koruması istiyor, ona güveniyorlar. Türkiye ise bu üçlü çeteyle hesaplaşabilmek, terörle baş edebilmek için ABD’den izin bekliyor. Oysa Türkiye’nin kurtuluşu, ABD icazetiyle yaşamaktan, siyasetini ABD’ye göre düzenlemekten kurtulmaktadır. Bulundukları konum gereği anlamaları daha zor, ama bu gerçek Kürtler için de geçerlidir. ??? Türkiye gerçeği anlamaya sondan değil, baştan başlamalıdır. Türkiye artık Amerikancılıkları sırıtan neoliberallerle hesaplaşmak, postmodern zıpırlıkları elinin tersiyle itmek, karşı karşıya olduğu büyük tehlikeyi adıyla anmak zorundadır. Türkiye’yi çözmek, parçalamak, şu eski hesabı görmek istiyorlar. Düğmeye bastılar. Zaman ilerliyor. Hızla öğrenmemiz gereken gerçek, düşmanla işbirliği yapılarak düşmanın yenildiğinin hiç, ama hiçbir zaman görülmediğidir. guray.oz@cumhuriyet.com.tr Gerek Başbakan Erdoğan gerekse Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün yaptığı açıklamalar, hükümetin bir sınır ötesi operasyonu ABD’ye endekslediğini bir kez daha gösterdi. Erdoğan İngiltere’ye giderken uçakta, Kuzey Irak’la ilgili olarak ABD’yle birlikte hareket edileceğini ve belki de birlikte bir tavır geliştirileceğini söyledi. sinde, “Amerika’nın bir şeyler yapması gerek. Kamuoyu baskısı çok büyük. Ne olursa olsun çocuklarımız ölüyor. Sınırı geçmeyi düşünüyoruz ama hemen değil. Bu işi Amerikalılar ile birlikte yapmak istiyoruz” dedi. Gönül’ün bu sözleri de hükümetin ABD’nin icazeti olmadan, sınır ötesi operasyon yapmayacağını ortaya koydu. Gates’in Gönül ile görüşmesi sonrasında, “Tek başlarına harekete geçmeye çekindiklerini gördüm ve rahatladım” dediği öğrenildi. Erdoğan, İngiletere’ye giderken yaptığı açıklamada, özellikle ulusalcı çevrelerin askeri operasyon konusunda AKP hükümetinin ABD’den icazet arayışı içinde olduğuna ilişkin yaklaşımlarına tepki göstermişti. ABD seyahatinde Bush’la açıkça konuşacağını ifade eden Erdoğan, “Kendisinden bizzat duymak istiyorum. Ulusalcılar, ‘icazet almaya gidiyor’ diyor. Biz kimseden icazet, izin almayız. Kendi kararımızı kendimiz verecek, kendi göbeğimizi kendimiz kesecek liyakatteyiz” ifadelerini kullanmıştı. Terörist saldırının hemen ardından ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın istediği birkaç günlük süre de doldu. Ancak, Washington yönetimi bu konuda yine adım atmadı. ABD’nin, AKP’nin iç politikadaki sıkıntısı giderecek şekilde bir formül arayışında olduğu belirtildi. Ancak söz konusu formülün, ErdoğanBush görüşmesinde şekilleneceği dile getirildi. Ankara ile Washington arasında yaşanan telefon trafiğinde, ABD’nin özellikle Kürt lider Mesud Barzani’nin hedef alınmamasını istediği, Erdoğan’ın da bunun üzerine tek hedefin PKK olduğuna vurgu yaptığı belirtildi. RTAK OPERASYON DOĞRULANMADI ABD Dışişleri Bakanlığı, PKK’ye karşı ABD ile ortak operasyon yapma olasılığını doğrulamadı. Bakanlık sözcüsü Sean McCormack, “Diplomatik kanalların denenmesi gerekiyor. Bizim odaklandığımız konu bu” dedi. ABD Dışişleri Bakanı’nın danışmanı ve Irak koordinatörü David Satterfield ise PKK teröristlerine karşı bölgesel Kürt yönetiminin bir eylemde bulunmamasını eleştirdi. Satterfield, “Bu terörist gruba yönelik anlamlı bir eylem gerçekleştirilmeden çok uzun zaman geçti. Kürt liderler, bunu bizden ilk kez duymuyorlar’’ dedi. O GATES: RAHATLADIM Bakan Gönül de önceki gün ABD’li mevkidaşı Robert Gates ile görüşme Zaman gazetesi, devam eden yargılama sürecini reklam kampanyasıyla etkileyip dincileri aklamaya çalıştı Cumhuriyet’i hedef gösterdi Saldırıları gerçekleştiren ve halen tutuklu bulunan Alparslan Arslan, Danıştay saldırısında, üyelere “Allah’ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız” diyerek ateş açmıştı. Babası İdris Arslan da “Laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine düşmanlık ediliyor” demişti. G AZETEMİZE VE İstanbul Haber Servisi Zaman gazetesi, “Cumhuriyet’e dinciler saldırmış...”, “Meğer saldıranlar çeteymiş” ifadelerine yer verdiği reklam kampanyasında, gazetemize ve Danıştay’a saldıranlar hakkında kesinleşmiş yargı kararı olmamasına karşın “dincileri” aklamaya çalıştı. Reklam kampanyasıyla yargı sürecini de etkilemeye çalışan Zaman’ın, aynı zamanda, yargılaması halen süren saldırganlardan Alparslan Arslan’ın ifadelerinde yer alan “Saldırıların amacı, Allah’ın dinine, peygamberine, Müslümanlara alçakça hareketlere ceza vermektir” sözlerini görmezden gelerek kamuoyu oluşturma çabası dikkat çekti. DANIŞTAY’A SALDIRI: 1 YARGIÇ ÖLDÜ Gazetemiz 5, 10, 11 Mayıs 2006 tarihlerinde üç kez el bombalı saldırıya hedef oldu. Gazetemizin Şişli’deki merkez binasına atılan el bombalarından iki tanesi patlamadan etkisiz hale getirildi. 11 Mayıs’ta saat 16.21 sıralarında atılan bomba ise patladı. Bahçeye atılan bomba nedeniyle binadaki camlar kırıldı, hizmet araçları zarar gördü. Saldırganlar, her seferinde yaya olarak kaçtı. Son bombayı tekbir getirerek gazete binamıza atan saldırgan, altı gün sonra da “kamusal alanda türbana geçit vermeyen” Danıştay üyelerini kurşun yağmuruna tuttu. 17 Mayıs 2006 tarihinde düzenlenen saldırıda başına kurşun isabet eden Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin yaşamını yitirdi, 4 yargıç yaralandı. Danıştay üyeleri, fotoğraflarıyla birlikte “İşte o üyeler” başlığı ile dinci Anadolu’da Vakit gazetesince hedef gösterilmişti. ARSLAN: DİN ADINA YAPTIM Zaman’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) reklam panolarına asılan ilanlarında, geçen yıl gazetemize yönelik üç ayrı bombalı, Danıştay’a yönelik silahlı Danıştay 2. Daire üyeleri ve gazetemize yönelik saldırıya ilişkin dava Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Gazetemize son bombayı atan ve Danıştay üyelerine silahla saldıran Alparslan Arslan’ın da aralarında bulunduğu 6 sanık tutuklu olarak yargılanıyor. Anadolu’da Vakit gazetesi çalışanlarının, Danıştay üyelerini terör örgütlerine hedef gösterdikleri gerekçesiyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları dava da henüz sonuçlanmadı. saldırıyı yeniden gündeme taşıdı. Kırmızı mavi renkler kullanılan reklamda, konuşma balonu içinde “Cumhuriyet’e Zaman’ın ilanının aksine, saldırıların faili Arslan, kendi ifadesinde, “saldırıları din adına yaptığını ve çete ile ilişkisi olmadığını” açıklamıştı. Alparslan Arslan, ifadesinde özetle şunları söylemişti: “Davanın, ulusalcılar ve derin devletle herhangi bir alakası yoktur. Saldırının amacı, Allah’ın dinine, peygamberine, Müslümanlara yapılan alçakça hareketlere ceza vermektir.” dinciler saldırmış...”, ikinci afişte ise “Meğer saldıranlar çeteymiş”; “Tam anlamak için.. tamamlamak için Zaman...” ifadeleri dikkat çekiyor. ir büyük planın önemli aşamalarından birisine geçilmesi için düğmeye bastılar. Toz duman içinde at izi it izine karıştı, gerçeği örten sis koyulaştı. Gerçek gün gibi ortada. Terörist bir örgüt dolanıp duruyor, can üstüne can alıyor, vurup kaçıyor. Gidip komşu ülkenin dağlarına, büyük kentlerin varoşlarına saklanıyor. Ortadaki gerçeğin görünen kısmı, yüzümüze vuran ateşin alevi odur. Silahı doğrultan, tetiği çeken odur. Ama ister misiniz şu gerçeğin bir de arkasına, görünmeyen yüzüne bakalım? Bunun için ipi geriye sarmakta, dile getirilmeyen gerçekleri görmekte, geriye, olabildiğince geriye gitmekte büyük yarar vardır. ??? Öncelikle kabul edilmesi gereken gerçek şöyledir: Batı, Türkiye’nin kurtuluşunu ve kuruluşunu hiçbir zaman affetmemiş, içine sindirememiştir. Üstelik Türkiye, tarihin her açıdan önemli, zengin, karmaşık, tehlikeli bir coğrafyasındadır. Bu zenginliğin içinde dinler, kavimler, kökleri sağlam uygarlıklar da vardır, petrol de. Türkiye’yse teslim olmayı reddetmiş, Arap ülkelerinin kaderine benzer bir kaderi elinin tersiyle itebilmiştir. Bunu başarırken en zor yolu, tek yolu, aydınlanmayla, uygarlıkla emperyalist Batı’yı birbirinden ayırma yolunu seçmiştir. Batı’nın sinsi kızgınlığının iki koldan ortaya çıkmasının, ülkemizin dincilik ve terörle tehdit edilmesinin belki de en temel nedeni budur. Onlar intikamın soğuk yenen bir yemek olduğunu biliyorlar. Onlara yön veren sadece olanı biteni sindirememek değil, emperyalist genlerinde, kapitalist özlerinde bulunan, gittikçe kıtlaşan kaynakları paylaşma, stratejik noktaları ele geçirme güdüsüdür. Sovyetler Birliği dağılınca yürürlüğe konulan planlarda büyük önem taşıyan ülke olarak Türkiye, kimi aymazların sandığı gibi pastadan pay alacaklar arasına değil, paylaşılacaklar arasına yerleştirildi. ??? ABD, ötekileri de bir yana iterek öncelik aldığı büyük planda Ortadoğu’yu temel hedef seçmiştir. Kıtlaşan kaynakların dünyasında hep Avrupa’nın egemenliğinde, sultasında kalmış bölgenin yeni hâkimi artık ABD’dir. Ekonomide büyüyen, ideolojide öncelik alan, hızda da ötekileri geçer. Ne B ALMANYA’DAN HSYK’YE YİMPAŞ ŞİKÂYETİ Türkiye’ye sızan gruplar içinde Barzani istihbaratının elemanları da var Barzani PKK’yi kullanıyor Bahadır Selim DİLEK ANKARA Son 3 hafta içinde iki büyük terörist saldırının ardından Türkiye, Irak’ın kuzeyine ilişkin yaklaşımlarını yeniden gözden geçirirken Ankara’da, “Barzani ‘büyük Kürdistan’ hayalini gerçekleştirmek için terör kartını Türkiye’ye yönelik kullanıyor” değerlendirmeleri öne çıktı. Barzani’nin özellikle ABD işgalinin ardından 1990’lı yılların başında Suriye lideri Hafız Esad’ın uyguladığı “terörü dış politika aracı olarak kullanma” politikasını yürütmeye çalıştığı belirtildi. Edinilen bilgilere göre bölgeden gelen istihbaratlar, Türkiye’ye sızan gruplar içinde Barzani’nin istihbarat elemanlarının bulunduğunu da gösterdi. Aynı istihbaratlara göre Türk askerlerine fazla sayıda kayıp verdiren saldırıları yapan PKK militanlarını yönetenler arasında, ABD’nin geçen yıllarda “özel kuvvet eğitimi” verdiği Kürt peşmergeler de yer aldı. Peşmergeler, PKK’li teröristlere kendi karakollarında ve Türkiye sınırına yakın bölgelerdeki mezra ve köylerde barınma olanağı da sağlarken, Barzani’nin de söz konusu peşmergeler aracılığı ile ilk elden bilgi aldığı gibi, eylemlerin dozunu da denetim altında tuttulik saldırıların planlanmasında ve uygulanmasında ABD’de özel kuvvet eğitimi almış peşmergelerin önemli rol oynadığı bilgisi Ankara’da da değerlendiriliyor. Bu durum, son dönemde giderek tırmanan ve şekil değiştiren terörist eylemlerin, tamamen Barzani’nin “Türkiye’ye yönelik bilinçli politikası” olduğu belirtildi. Ankara’da yapılan diğer değerlendirmelere göre özellikle 2003’teki ABD işgalinin ardından kendisini “muhatap aldırma” çabasının boşa çıktığını gören Barzani, ABD askerleri Irak’tan çekilmeden önce, hem diplomatik, hem askeri hem de stratejik mevzi kazanmak için terör örgütü PKK’yi daha etkin kullanma çabası içine girdi. AKP’nin, sınır ötesi operasyon için TBMM’den tezkere ile yetki almasına karşın, askerin Irak’ın kuzeyine kapsamlı bir sınır ötesi operasyon yapmasına yeşil ışık yakmayacağı hesabını yapan Barzani, PKK konusunun bölgesel Kürt yönetimi ile Türkiye arasında siyasi olarak ele alınmasını sağlamak için terör örgütünü daha yoğun kullanmaya başladı. Gerek ABD’nin gerekse AB ve bölge ülkelerinin sınır ötesi operasyon yerine “diyalog” çağrısında bulunması, Kürt lideri “PKK’nin daha etkin olarak kullanılması” politikasında cesaretlendirdi. Açılış açılış geziyor, cezası erteleniyor Aykut KÜÇÜKKAYA Almanya’da yaşayan 50 Yimpaş mağduru, iki yıllık hapis cezası Yargıtay’ca onanarak kesinleşen Yimpaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’ın hapis cezasını ikinci kez üç aylık süreyle erteleyen Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı’nda görevli savcıları, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) başvurarak şikâyet etti. Yimpaş mağdurlarının vekili Papakçı Hukuk Bürosu’ndan Avukat Acun Papakçı, HSYK’den, sağlık durumunu gerekçe gösteren Yimpaş’ın patronu Uyar’ın şirketiyle ilgili mağaza açılışlarına katıldığının ve basın toplantılarında bulunduğunun basına yansıdığı bir ortamda kesinleşmiş hapis cezasıyla ilgili ikinci kez erteleme kararı veren savcılar hakkında “soruşturma” başlatılmasını talep etti. Almanya’nın tüm dünyada Interpol kanalıyla aradığı, İsviçre’nin kara para aklamak suçlamasıyla soruşturma yürüttüğü Uyar’ın, 31 Aralık 1999 tarihinde işlediği suç nedeniyle aldığı hapis cezası 7.5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasına 17 gün kala 13 Haziran 2007 tarihinde Yargıtay’ca onandı. Yimpaş’ın patronu, sağlık durumunu gerekçe göstererek Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu ve cezasını 26 Haziran’da üç ay süreyle erteletti. Uyar’ın cezası 26 Eylül’de üç ay süreyle ikinci kez ertelendi. Aldığı hapis cezasının zamanaşımına uğramaması için avukatlarıyla hukuk mücadelesi veren Yimpaş mağdurları, erteleme kararını alan yetkilileri 4 Kasım 2007 tarihinde vekilleri avukat Papakçı aracılığıyla HSYK’ye şikâyet etti. Papakçı, ertelemenin 26 Aralık 2007 tarihinde dolacağını bu süreye kadar HSYK’den yazılı bir yanıt beklediklerini söyledi. Uyar’la birlikte aynı cezayı alan dönemin 10 Yimpaş yöneticisinin cezalarının birer ikişer gün arayla ertelenmesi dikkat çekiyor. Kesinleşmiş hapis cezaları bir kez daha ertelenmezse Uyar’ın da aralarında bulunduğu sanıklar 8’er ay hapis yatacak. ğu belirtildi. Son dönemde gelen bilgilere göre Türkiye’ye sızan her 50’şer kişilik PKK grubunun içinde en az 67 özel eğitimli peşmerge yer almaya başladı. Söz konusu özel eğitimli peşmergelerin PKK içinde görevlendirilmesine gerekçe olarak da “terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde daha rahat hareket edebilmesinin sağlanması” gösterildi. Özel kuvvetler eğitimi almış peşmergeler, Kürt General Aziz Veysi başkanlığındaki Zawite Özel Ordusu’na bağlı bulunuyor. Bu ordunun karargâhı da Türkiye sınırına yarım saatlik mesafede ki Duhok kentinin 12 kilometre doğusunda bulunuyor. Zawite Özel Ordusu 1992 yılında kuruldu ve bu özel ordunun subayları doğrudan ABD ve İsrail tarafından eğitildi. İngiliz Arnes şirketi ve ABD Halliburton şirketi, Kürtler ile 300 milyon dolarlık bir anlaşma yaparak, Barzani’ye bağlı peşmergelere özel eğitim verdi. Özel kuvvetlerin eğitim programına tabi tutulan peşmergelere, komando eğitimi, suikast, suikasta karşı koruma, yakın koruma ve istihbarat eğitimi sağlandı. Özellikle son dönemde Türk askerine yöne
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear