Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 Halkoylamasına katılım oranı yüzde 67.5 olarak gerçekleşti. Katılanların yüzde 68.9’u ‘evet’ oyu verdi C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ azeteler onun ölümünü veriyorlardı. Arkasından, Diyarbakır’da uğurlanması unutulmazdı... Kürtlerin zengin bir edebiyatı vardır. Ne var ki, o edebiyatın çağdaş sayfasını, birinin gelip başlatması gerekiyordu. Bunun onuru, Mehmed Uzun’undur. Büyük güçlükleri aşarak, çağdaş Kürt edebiyatının ilk sayfasında, o ve romanları yer aldı. Romanları yazarken, çağdaş Kürtçeyi de yaratıyordu. Ve özyurdunda değil yâdellerde; acıdır... Kürt edebiyatının, uluslararası alanda ün yapmış, yaşayan en önemli bir temsilcisidir. Barış da en büyük özlemi oldu, hasretini çekti. Toprağa verildiği gün, Yaşar Kemal tabutunun önünde konuşurken, şöyle demiş: “Yaşamı boyunca konuşmalarıyla, eserleriyle savaşa karşı koymuştur. Ne olursa olsun, kim karşı koyarsa koysun, Türkiye barışa kavuşacaktır. Yakında bu savaş barışla bitecektir.” Bu dileğe, bütün kalbimizle katılıyoruz. Barış, yalnız yüceliği için değil, bu yüce yazara verilmiş bir sözün de adıdır artık; ona inanarak yaşayalım! Anısının önünde saygılarla eğilerek... ? Bir süredir, politika, yazdıklarımda başköşede oturmuş halde. Bu yazıyla, konularımı tekrar yazarlara ve kitaplara doğru yayıyorum. Konuğum da, önce Hüseyin Batuhan. Birkaç yıl önce aramızdan ayrılıp giden Batuhan’ın, bakıyorum yeri doldurulmamış; kitapları da hiç eskimemiş. İşte, Bilim ve Şarlatanlık! İşte, Bilim, Din ve Eğitim Üzerine Düşünceler! İnanma sorumluluğu, bilinci uyandırmak ve bilimsel şüphe götürmek: Bütün ciddiliğiyle bir filozoftu Batuhan. Benim kuşağım, onu 50’lerde yayımladığı, Batı’da Tolerans Fikrinin Gelişmesi ile tanıdı. Kitapla, koskoca bir felsefe tarihini de elimize tutuşturuyordu. Geçenlerde bu kitabın yeniden yayımlanması beni çok mutlu etti. Nobel Yayınları’ndan. Turhan Yörükân, Hüseyin Batuhan’ı tanıtan bir çalış 26 EKİM 2007 CUMA En düşük katılımlı referandum ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve seçimlerin dört yılda bir yapılmasını öngören anayasa değişikliği paketi gerçekleştirilen halkoylamasında yüzde 31.08 “hayır” oyuna karşılık, yüzde 68.92 oyla kabul edildi. Katılım oranının yüzde 67.5 ile bugüne dek yapılan beş halkoylaması içinde en düşük düzeyde kalması dikkati çekti. Kabul oyları toplam seçmen sayısının yüzde 45.5’ini oluşturdu. Cumhurbaşkanının halk tarafından “5 +5” formülüne göre seçilmesi, milletvekili seçimlerinin dört yılda bir yapılması, TBMM’de yapılacak oylamalarda toplantı yeter sayısı olarak 184 katılımın aranmasına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı anayasa değişikliği paketi halkoyuna sunuldu. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) açıkladığı geçici sonuçlara göre Türkiye genelindeki kayıtlı 42 milyon 663 bin 690 seçmenin, 28 milyon 813 bin 185’i oy kullandı. Kullanılan oyların 28 milyon 161 bin 324’ü geçerli, 651 bin 861’i ge Mehmed Uzun’u Uğurlarken... masına, filozofun bir iki çalışmasını da ekleyerek, kitabı yeni bir kisveyle sundu. Adı da, Semiyotik, Fanatizm ve Tolerans. Her yönüyle, güncel de. Okurlara, hararetle tavsiye ediyorum. Hüseyin Batuhan’ı da saygılarla anarak... 1923 Cumhuriyet Devrimi, çağdaş tarihimizin en önemli olayı ise, onun başeseri de “laik eğitim”dir. “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar, bu eğitimde yetiştiler. 1950’den başlayarak da, o eğitim ihanete uğradı: 12 Eylül o ihanetin son raddesidir; 2002’de tek başına dinci güçlerin iktidara gelmesi ise, apayrı bir parantezdir. 20022007 yılları, AKP’nin TBMM’de çöreklenmesi yılları; Mustafa Gazalcı, Meclis’te bir CHP milletvekili. Kuşatmaya karşı göğüs geren bir aydın ve eğitimin uzmanlarından biri. Onun, EğitDer Yayınları’ndan çıkan Kuşatılan Cumhuriyet Eğitimi, olayı bütün fecaatı ile anlatıyor. Bu kitabı okumazsanız, olayın boyutlarını anlayamazsınız. Ama ileriye doğru, yeni bir gayretle davranmanız için onu okumalısınız. Bir de esefi duyacaksınız: Gazalcı, son seçimlerde listeye alınmadı; tıpkı Gülsün İnönü Bilgehan gibi. CHP’yi de, bu ellerden kurtarmalısınız! ? 12 Eylül, en başta çektirdiği acılardır. Sanatçılar, değişik yoldan, bu acıları şiire, romana, tiyatroya ve sinemaya taşıdılar. Resim de, bu acıları unutamazdı: Alime Mitap’ın fırçası da, “Eylül Karanlığından”da acıları tuvallere taşıyor. Hepsi de, 12 Eylül’ün hapishanelerinde, başta da devrimciler olmak üzere insanlara çektirilen acılar: Ölümler, işkenceler, bekleyişler, ana kucağında bir çocuk, torununa sarılmış bir nine, bir idamdan arta kalan nesneler... İçim götürmüyor, acı veriyor, bakamam demeyiniz. İşkenceleri, zulmü, faşizmi, bunlara bakarak da olsa, tanımalısınız. “Daha insanca bir dünya”ya böyle böyle de inanacaksınız. Sanatın gücü... Alime Mitap’ın Etki Yayınları’dan çıkan, Eylül Karanlığından’ını görmenizi isterim... YSK’nin açıkladığı geçici sonuçlara göre, 42 milyon 663 bin 690 seçmenin, 28 milyon 813 bin 185’i oy kullandı. Oyların 28 milyon 161 bin 324’ü geçerli, 651 bin 861’i geçersiz sayıldı. Halkoylamasında geçerli oyların 19 milyon 410 bin 813’ü “evet’’, 8 milyon 750 bin 511’i “hayır’’ çıktı. Oylamaya katılmayan, geçersiz oy kullanan ve “hayır” diyenlerin toplamı da 23 milyon 252 bin 877’ye ulaştı. çersiz sayıldı. Halkoylamasında geçerli oyların 19 milyon 410 bin 813’ü “evet’’, 8 milyon 750 bin 511’i “hayır’’ çıktı. Bu sonuca göre oylamaya katılmayan, geçersiz oy kullanan ve “hayır” diyenlerin toplamı da 23 milyon 252 bin 877’ye ulaştı. Kabul oyları toplam seçmen sayısının yüzde 45.5’ini oluşturdu. YSK Başkanı Muammer Aydın, sonuçlar belli olduktan sonra hükümetin ve cumhurbaşkanının görev süresi tartışmaları ile ilgili yöneltilen sorulara “O ileride tartışılacak konu. Benim erkenden bir şey demem mümkün değil. Hukukçular arasında çeşitli görüşler var. Kişisel görüşüm şudur veya budur deme şansım yok’’ yanıtını verdi. İL ‘HAYİR’ OYU VERDİ Pakete yedi il “hayır” dedi. Anayasa paketine en fazla “hayır” oyu, aynı zamanda Doğu ve Güneydoğ’daki “hayır”cı tek il olan Tunceli’den çıktı. Tunceli’de toplam seçmenin yüzde 58.37’si sandık başına giderken, bunlardan yüzde 35.53’ü “evet” oyu kullandı. Yüzde 64.47’si ise “hayır” dedi. Tunceli’yi yüzde 64.16 “hayır” ile Kırklareli izlerken, diğer “hayır”cı iller Aydın, Edirne, İz 7 mir, Muğla ve Tekirdağ oldu. Bu sonuçlara göre de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, yerel seçimlerde “düşürülecek kaleler” listesine aldığı İzmir, “hayır”cı tek büyükşehir oldu. Halkoylamasında yüzde 97.57 ile en yüksek “evet” Bitlis’ten çıktı. Bu ili yüzde 96.58’le Batman, yüzde 95.81’le Bingöl izledi. Ankara ve İstanbul da “ evet”çi iller arasında yer aldı. Halkoylamasına en düşük katılım yüzde 52.98’le Diyarbakır’da olurken en yüksek katılım yüzde 97.75’le Bartın’da gerçekleşti. KEZ REFERANDUMA GİDİLDİ Yurttaşlar 5. kez halkoylamasına giderken katılım oranı olarak bunların içinde en düşük düzeyde kalan halkoylaması oldu. Katılımın çok daha düşük olabileceği, ancak katılmayanlara 19 YTL para cezası verileceğinin ilan edilmesinin katılımı artırdığı değerlendirmesi yapıldı. 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan seçimlerde katılım oranı yüzde 84’e ulaşmıştı. Türkiye’de ilk halkoylaması 1961 Anayasası için yapıldı. 9 Temmuz 1961’deki halkoylamasına katılım yüzde 80.7 oldu. İkinci halkoylaması, 7 Kasım 1982 tarihinde 1982 Anayasası için yapıldı. Halk oylamasında, kayıtlı seçmenin, yüzde 90.32’si katıldı. Türkiye’de üçüncü halkoylaması, 1982 Anayasası’nın Geçici 4. maddesi ile getirilen 10 ve 5 yıllık siyasal yasakların kalkıp kalkmaması konusunda yapıldı. 6 Eylül 1987’de gerçekleştirilen halkoylamasına katılım oranı yüzde 94.6 oldu. 4. halkoylaması ise, anayasanın 127. maddesindeki yerel seçimlerin bir yıl erkene alınıp alınmaması konusunda oldu. 25 Eylül 1988’de yapılan halkoylamasına katılım oranı yüzde 88.82 oldu. ARTIŞMALAR SONA ERMEDİ AKP, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili tartışmaları ortadan kaldırmak için halkoylamasından önce anayasa değişikliği yaparak “11. cumhurbaşkanının seçimi”yle ilgili geçici maddeleri çıkardı. Ancak tartışma bitmedi. Halkoylaması sonrasına yansıyan noktalar şöyle: ? Gümrüklerde oy veren seçmenler “11. cumhurbaşkanının” seçimi ile ilgili geçici maddelerin yer aldığı metne, geçici maddelerin çıkarılmasından sonra oy kullananlar ise başka bir metne oy verdiler. Bu karmaşayla ilgili tartışmalar sürüyor. ÜL'ÜN GÖREV SÜRESİ TARTIŞMALI G 5. Teröristlerin tuzağı Mehmet FARAÇ DİYARBAKIR Hakkâri’de 12 askeri şehit eden PKK’lilerin, 8 askeri ise hava saldırılarından korunmak ve siyasal beklentilerinde koz olarak kullanmak üzere kaçırdıkları ileri sürülüyor. Askerleri kalkan olarak kullanan teröristler, Talabani ve Barzani’nin yaptığı uzlaşma çağrılarına “siyasi çözüm” talebiyle yanıt veriyor. Güneydoğu’da ise terörün yarattığı yılgınlık, çaresizliğin sınırsız girdabında kilitleniyor. Dağlıca bölgesinde 12 askerin şehit edilmesi batı kentlerinde infiale yol açarken, Güneydoğu’da hâkim olan endişeyi de doruğa çıkarıyor. Bölge insanının terörden kaynaklanan yılgınlığı artıyor, çaresizlik ancak suskunlukla dışa vuruluyor. Bölgenin en büyük kenti Diyarbakır’da yayımlanan Güneydoğu Ekspres gazetesi, “Vahşet: 12 fidan kesildi, 16 fidan kırıldı” manşetinin altında “İtidal...” diyerek terörün “ağır bir sosyal travmaya yol açtığı”na dikkat çekiyor. Bu başlık siyasal beklentilerini teröre endeksleyenler dışında aslında bölge halkının çok büyük bölümünün duygularını da yansıtıyor. Kent sokaklarında konuştuğumuz Diyarbakırlılar, “Bıktık artık” diye isyan ediyor, ülkenin tüm etnik gruplarının geçmişte olduğu gibi kardeşçe birbirlerine sarılması gerektiğini vurguluyor. Ancak tüm bunlara karşın son 15 günde 25 askeri şehit eden PKK bu yılgınlığı görmek istemiyor. Toplumda yaşanan kaosu göz ardı eden örgüt, 23 yıldır kanla çizmeye çalıştığı siyasi haritaya yeni güzergâhlar eklemek istiyor, terörü tuzak olarak kullanmaya devam ediyor! T OPERASYONLAR SÜRÜYOR Hakkâri’de 12 askerin şehit olduğu saldırı sonrasında bölgede operasyonlar sürüyor. Teröristlerin kaçış güzergâhını oluşturan Oramar olarak adlandırılan 250 kilometrelik dağlık sınır kesimine sürekli askeri personel, araç, mühimmat ve korucu taşınıyor. Tüm sınır kesimine obüs olarak adlandırılan uzun menzilli toplar da gönderildi. (REUTERS / AP) DTP’lilerin bu konudaki bir diyalogda muhatap kabul edilmesini de istiyor. Örgüt, Kuzey Irak’taki kukla devlet ile DTP arasından çıkış bulmaya çalışıyor. Bu çağrılar, PKK’nin “şiddet yoluyla siyaset”i dayatma stratejisini bir kez daha deşifre ediyor. Yani örgüt hangi koşulda olursa olsun, siyasi çözüm uğruna eylemlerin süreceği tehdidini de savurmuş oluyor. Dağlıca’daki saldırı sonrası 8 askerin kaçırılması da bu tuzak, tehdit ve dayatma politikasına hizmet ediyor. Örgüt yoğun çatışmalara rağmen hem saldırı sonrası gelişecek hava operasyonlarından etkilenmemek hem de siyasal çıkarlarında baskı unsuru olarak kullanmak için 8 askeri kaçırmayı göze alıyor. Askerlerin, TSK birliklerinin sınır ötesi operasyon düzenleyeceği Kandil Dağı ve çevresindeki PKK karargâhlarında kalkan olarak kullanılacağı tahmin ediliyor. Hatta 12 askerin şehit edildiği son saldırının salt rehine almak üzere gerçekleştirildiği ihtimali de ağırlık kazanıyor. Bu olasılık örgütün aslında nasıl bir çaresizlik içinde olduğunu gösteriyor. PKK, eylemle ay nı zamanda uluslararası kamuoyuna bölgede bir savaş olduğu izlenimi de vermeye çalışıyor. SALDIRININ ÜÇ NEDENİ... Mayınlı saldırılar, tuzaklar, vurkaç eylemleriyle hedefine ulaşamayan PKK, 200’den fazla militanla saldırı gerçekleştirerek güçlü ve organize olduğunu vurgulamaya çalışıyor. Kalabalık gruplar yalnızca bu endişeyi değil örgütsel çözülme ve yılgınlık ekseninde PKK’ye yönelik olumsuz propagandayı da yıkmayı amaçlıyor. Aynı zamanda bu kitlesel saldırı yöntemi, örgüt tabanına sınır ötesi operasyonun püskürtülebileceği yolunda anlamsız ve sonuçsuz bir mesajı da iletiyor! Geçmişte PKK içinde uzun süre mücadele veren bir kaynağın mail aracılığıyla yaptığı uyarılar örgütün son eylemlerinin belki de en önemli gerekçesini anlatıyor: “Amaç, Türkiye’de etnik milliyetçiliği körüklemek, TürkKürt çatışması yaratarak, Türkiye’yi terör batağının içine çekmektir. Son dönemde yaşanan mantık, ‘terör için terör’ amacı taşıyor. Asıl gözden kaçırılmaması gereken nokta, marjinalleşen ve tabanını kaybeden PKK’nin, bugün paramiliter ve taşeron bir örgüt haline geldiği gerçeğidir. Kalıcı çözüm; PKK’nin, terörle mücadele konsorsiyumu tarafından tek hamlede tasfiye edilmesidir!” G KORKU VE KALKAN!.. Nitekim bu tuzağın bir başka boyutu da askerlerin kaçırılmasıyla dışa vuruyor. Barzani’nin öncek gün Hewler’de Talabani ile birlikte, Türkiye’nin “barışçıl bir plan sunmasını” istemesi de PKK’nin bu planına hizmet ediyor. Örgüt, yan kuruluşlarından Kürdistan Toplumlar Birliği (Koma Civaken KurdistanKCK) aracılığıyla “siyasi çözüm projesini görüşmeye hazır olduklarını” duyurarak adeta alay ediyor! PKK, salt iki peşmerge liderinin çağrısına sarılmıyor, Kuzey Irak’taki federal hükümet ile TBMM’deki ? Cumhurbaşkanı Gül’ün görevinin devam edip etmeyeceği konusundaki tartışmalara nokta konmadı. AKP yönetimi, değişikliğin 12. cumhurbaşkanı için geçerli olacağını, 12. cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği görüşünü savunuyor. Eski Danıştay Başkanı Nuri Alan ise, anayasa değişikliğinin Resmi Gazete’de yayımlandığı gün Gül’ün görevinin hukuken sona ereceğini, çünkü 11. cumhurbaşkanının durumu hakkında bir geçici madde düzenlemesi yapılmadığı görüşünü dile getiriyor. CHP lideri Deniz Baykal da, bu görüşe katılıyor. Gül’ün bazı tasarruflarının yargıya götürülebileceği ve bu süreç sonunda görevinin sona erdiğinin hükme bağlanabileceği yorumları yapılıyor. ? Anayasa değişikliği cumhurbaşkanının halk tarafından beş yıl için seçilmesini öngörüyor. Bu durumda, TBMM tarafından 7 yıl için seçilen Gül’ün görev süresinin ne zaman sona ereceği de tartışmalı. ? Anayasa değişikliği ile seçimlerin dört yılda bir yapılması esası getirildi. Beş yıl için seçilen TBMM’nin görev süresinin ne zaman dolacağı ve ne zaman seçime gidileceği konusunda da farklı görüşler dile getiriliyor. Anma töreninde Ahmet Taner Kışlalı’nın fotoğrafı ile birlikte çerçeveletilen bir yazısı, ODTÜ’lü gençlerce eşi Nilüfer Kışlalı’ya hediye edildi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Ahmet Taner Kışlalı anıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bombalı suikasta kurban giden gazetemiz yazarı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı katledilişinin 8. yıldönümünde törenlerle anıldı. Anma törenleri 21 Ekim’in halkoylamasına denk gelmesi nedeniyle gerçekleştirildi. Aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu 21 Ekim 1999’da aramızdan ayrılan Kışlalı için ilk tören Çayyolu’ndaki evinin önünde düzenlendi. Buradaki törene, Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı, kızı Nilhan ve Kışlalı ailesinin yanı sıra eski ve yeni CHP milletvekilleri, CHP il örgütü, Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan, ADD Genel Sekreteri İzzet Polat Ararat, ÇYDD Ankara Şubesi Başkanı Ülkü Günay, Çayyolu Platformu, ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu , Ankara Cumhuriyet Okurları (CUMOK), gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, gazetemiz yazarlarından Işık Kansu ile Çayyolu sakinleri katıldı. Atatürk, katledilen aydınlar ve Hakkâri’de şehit olan askerler anısına saygı duruşunda bulunulmasıyla başlayan törende konuşan CHP Ankara İl Başkanı Yaşar Çatak, Kışlalı’nın, “bir mücadele adamı” olduğunu, küreselleşme ve yeni dünya düzeni istemlerinin karşısında hep ulusalcılığı savunduğunu söyledi. Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı ise Kışlalı’nın “Batının iki yüzü” yazısından bir bölüm okudu ve onun “bir davanın savunucusu olduğu için öldürüldüğünü” anlattı. Törende ayrıca Kışlalı’nın fotoğrafı ile birlikte çerçeveletilen bir yazısı, ODTÜ’lü gençlerce eşine hediye edildi. Konuşmaların tamamlanmasının ardından, katılımcılar ellerinde Türk bayrakları ve kırmızı karanfiller eşliğinde, Ahmet Taner Kışlalı Parkı’na yürüdü. Çevredeki binaların, Türk bayraklarıyla donatılması dikkat çekti. Parktaki Kışlalı Anıtı önündeki törenin ardından, Karşıyaka Mezarlığı’na geçildi ve Kışlalı’nın gömütü başında tören düzenlendi. Daha sonra Ankara Üniversitesi’nde, Kışlalı adına yaptırılan sanatevinde gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay tarafından, “Aydınlarımız ve Ahmet Taner Kışlalı” başlıklı bir konferans verildi. ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Orgeneral Bedrettin Demirel İlköğretim Okulu’nda referandum sandığında türbanıyla görev yapan bir kadını görüntüleyen arkadaşlarımız Çetin Yiğenoğlu ile Yusuf Baştuğ sandık görevlisinin saldırısına uğradı. Fotoğraf makinesinden görüntüleri sildirmeye çalışan saldırgan, “Sizin yüzünüzden insanlar inançları doğrultusunda yaşayamayacak mı?” dedi. Gazetecilere fiili saldırıda bulunan ve Çukurova Kadın Doğum Hastanesi’nde çalıştığı öğrenilen sandık görevlisi Murat Söner ve iki arkadaşı çekilen fotoğrafları sildirmek için sinkaf edip tehditler savurdular... Seçim odası kapısının kapatılmasıyla zor durumda kalan arkadaşlarımız 155 polis im ‘Cumhuriyet’e sandık başında saldırı datı aradılar... Saldırıdan kendilerini güçlükle korumaya çalışan arkadaşlarımız bazı okul görevlileriyle yurttaşların, polislerin sınırlı müdahalesiyle kurtuldular. Adana’da, Kürt kökenli yurttaşların yoğun olarak yaşadığı Dağlıoğlu Mahallesi’ndeki oylamayı izlemeye giden Yiğenoğlu ile Baştuğ, 15.00 sıralarında Orgeneral Bedrettin Demirel İlköğretim Okulu’nda 2099 nolu sandıkta oylamaya katılanların oranlarını öğrenmek istedi. Bir ara, sandık kurulunda yurttaşlara nasıl oy kullanılacağını anlatan türbanlı Leyla Kösedağ’ı gören Yusuf Baştuğ, görüntüyü hemen fotoğrafladı... Ancak sandık görevlisi Murat Söner’in anında fiili saldırısına uğradı. Sandık Başkanı Gülay Karataş’ın engel olmak istemesine karşın çekilen fotoğrafların ısrarla silinmesini isteyerek küfür ve hakaretler yağdıran Söner, fotoğraf makinesini de alma ya çalıştı. “Siz şimdi ‘türbanlı görevliler vardı’ diye yazacaksınız. Sizin gibiler yüzünden insanlar inançları doğrultusunda yaşayamayacak mı? Erkekseniz o fotoğrafları silmeden buradan çıkın. Sizin kellenizi koparırım” yolundaki tehditlerini sürdüren Söner, arkadaşlarımıza yönelik saldırısını bir süre sürdürürken hiçbir engelle karşılaşmadı. Arkadaşlarımız, polislerin, yurttaşların ve Okul Müdürü Bahri Bahadır’ın çabalarıyla saldırganın elinden kurtarıldı. Sandık başında görev yaparken fotoğraflanan türbanlı Leyla Kösedağ’ın ise sandık kurulu görevlisi olmadığı, aynı okulda hizmetli olarak çalıştığı belirtildi.