25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

26 EKİM 2007 CUMA spor GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Toplum ve Medyayla Kavgayı Kimse Kazanamaz kavgayı kim kazanabilmiş ki! Ne var ki, insanlarımızda otokritik denilen insani özellik pek görülmüyor. Herkes kendini “vazgeçilmez” kişi olarak düşünüyor. Koltuk denilen meretten bir türlü ayrılamıyorlar. Yanlız Fatih Hoca değil, tepeden tırnağa kadar... Gerek politikada gerek sosyal hayatta çarpıcı örnekleri sık sık görüyoruz. Bence Fatih Terim’in bu kadar tepkiden sonra istifa etmesi gerekirdi. Gerek kendisi gerek de ailesi rahatlardı. Peki, ona görev veren Federasyon, ne yapıyor? Sözüm ona toplandılar, Yunan maçındaki durumumuzu müzakere ettiler. Sonuçta da ülkemizde âdet olduğu şekilde “Uyum içindeyiz” mesajını verdiler. Kol kırılır yen içinde kalır misalini hiç sevmem. Kırılır ama sonra da kangren olur. Federasyon ikinci başkanının konuşmalarından anlaşıldığına göre Fatih hakkındaki karar, Norveç maçından sonra verilecek. Sanki pusuya yatmışlar. Açıkça operasyon yapmaktan korkuyorlar. Bir anlamda arabanın tekerleğini veya Nasrettin Hoca’nın hikâyesinde olduğu gibi testinin kırılmasını bekliyorlar. Bu yöneticilik değil, eyyamcılıktır. Özetle; hiçbir yönetim, hiçbir kişi topluma karşı gelemez. Gelmesine de olanak yoktur. Toplum bizi yürüdüğü yoldan yürütür. Hem de kafamıza vura vura... Ya onunla yürürsünüz ya da toplum dışı olursunuz. Peki, toplum her zaman doğruyu yapar mı? Yapamaz... Yapamadıklarını da siyasal seçimlerinde üzüntü ile görüyoruz. Bizim ülkenin gerçekleri bu. Söylenecek bir şey yok. C 19 ‘Penaltılar 15 yılımı perdeledi’ Tuğba HACIBAYRAMOĞLU alatasaray’ın efsane kadrosunun en önemli isimlerindendi… Sonradan girdiği pek çok önemli maçta skoru değiştiren etkili oyuncularından biriydi. O da Sarı Kırmızılı takımdaki pek çok arkadaşı gibi sessiz sedasız futbolu bıraktı.. Bugünlerde takım çalıştırmak adına kolları sıvamış ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da antrenörlük yapıyor. Arif Erdem’le dün ve bugüne dair keyifli bir futbol sohbeti yaptık… Galatasaray ile birlikte Fenerbahçe’de sizi istiyormuş ama Galatasaray’ı tercih ettiniz. Neden? ARİF ERDEM: 199091 senesinde Galatasaray’a geldim… Fenerbahçe’nin eski futbolcusu Ömer Kaner benim Zeytinburnu’nda hocamdı. O benim Fenerbahçe’ye gitmemi çok istiyordu. Ama o zamanki yönetici Yurdeşen Karahasan ve Ökkeş Polat beni Alanya’ya kaçırdı.1520 gün kaldıktan sonra da G.Saray’a imza attım. Eskiden çok olurdu futbolcu G kaçırma vakaları sizden sonra bitti galiba… Şimdi neden olmuyor? A.E.: Sanırım benden sonra bitti. Artık futbolcular parayı en çok vereni tercih ediyor.. Galatasaray’a gelmeden önce Beşiktaş maçlarına gidermişsiniz… A.E.: Evet o dönemler arkadaşlarla Beşiktaş maçlarına giderdik. Metin, Ali, Feyyaz’lı dönemlerdi. Beşiktaş tribünleri çok coşkuluydu. Vahap Beyaz’ı, penaltıları sorsam. Çünkü Arif etiketini üzerinize yapıştı kaldı. A.E.: O penaltı benim 15 senemi perdeledi. İstanbulspor ile oynuyorduk. Hakem Vahap Beyaz’dı. Son dakikalar 18 içine top aşırtıldı top beni aştı Engin göğsüme doğru tekme savurdu ben sendeledim düştü parmağımda çime takılınca kalkamadım penaltı verdi. Ben şimdi 30 metre geride hakeme gidip penaltı değil diyebilir miyim? Bir baktım hakem penaltı çalmış. O penaltı benim 15 senelik futbol hayatımda ön plana oturdu. Vahap Beyaz için ne diyebilirim. Ama benim 15 senelik futbol hayatımda konuşulması gereken bir çok şey varken hep penaltılar gündeme geldi. Ama sadece o maç değil bir çok maç var… A.E.: Hayır benim hatırladığım sadece bir iki pozisyon var. Niye o zaman penaltıcı Arif sıfatını aldınız? A.E.: İyi ama işte o penaltı çok etkili bir penaltıydı can alıcı. Şampiyonluğumuza vesile oldu. Penaltıcı Arif değilsiniz yani? A.E.: Bana göre değilim. Benden önce Rıdvan Abi, Selçuk Abi, Aykut Kocaman bunların hepsinin seceresini çıkarsınlar bakalım... Ben mi daha iyi düşüyormuşum onlar mı? Bunlar hepsi Türk futbolunda bilinen isimler... Ben topa dokunmuşum adam gelmiş bana dokunmuş ben düşmeyecek miyim yani. Tabii ki düşeceğim. O pozisyonlardan sonra çok darbe yedim ama penaltı vermediler. Hakeme sorduğumda “Arif adın çıkmış” dedi. 18 içinde biraz süratımdan biraz kıvraklığımdan ötürü defans oyuncuları da kendilerini durdurmalı. Adam bana doğru geliyor düşebelirim de düşmeyebilirim de bana kalmış hakem de çalıyor ki haklıyım. Futbola erken veda ettiniz… A.E.: Futboldan farklı bir şey beklemek aldatcı olur. Günümüzde futbol kulüplerinde böyle şeyler yaşanmıştır. Futbolcu kendi karakterini sergilerse kazanır. Benim hiçbir beklentim yok. Sonuçta ben Galatasaray’a 15 yıl hizmet etmişim. Galatasaraylı Arif olmuşum. Ben kendimi, vücudumu ruhumu herşeyimi vermişim Galatasaray’dan da maddi manevi çok şey kazanmışım. 50 yaşına kadar futbol oyanayacak değilim. Fazla bir bektim yoktu. Futbolculuktan sonra antrenörlüğü tercih ettiniz. Ancak Türkiye’de antrenör sayısı ne kadar çok ise takım sayısı o kadar az.. İşiniz zor olmayacak mı? A.E.: Türkiye’de Türk hocalara değer verilmiyor ama Türk insanı da buna layık mı? Yıllardır antrenörlük konusunda aynı isimler dolaşıyor. Artık yeni nesil yeni jenerasyon ortaya çıkmalı. Eğer bu değişim sağlanırsa yeni isimlere kapı açılırsa o zaman Türk futbolu kazanır. KİMSEYE KIRGIN DEĞİLİM Jübileniz yapılmadı kırgınlığınız var mı? A.E.: Hayır yok kimseye yok. Başka yerde oynayamaz mıydınız? A.E.: Oynardım ama Galatasaray’dan sonra başka bir yerde oynamayı uygun görmedim. Sonuçta 2 sene daha oynadım. O iki sene için 15 seneyi heba etmek istemedim. Hakan Şükür hala oynamaya devam ediyor…. A.E.: Ama özelliklerimiz farklı benim pozisyonumda daha çok koşmak gerekiyor. Hakan Şükür biraz daha durarak da oynayabilir. Netice Hakan Şükür tarzı santrafor Türkiye’de hala aranıyor. Öyle biri hala yok. Hakan Şükür kendisi de iyi profesyonel. Siz de Feldkamp ile çalıştınız. Pek çok önemli oyuncuyu gönderdi. Hakan Şükür ve Lincoln gibi oyuncuları kadro dışı bırakabiliyor… A.E.: Feldkamp çok disiplinli bir hocadır. Agresiftir. Dünyanın en büyük futbolcusu olursa olsun eğer onun dediklerini yapmıyorsa onun için sıfırdır. Şu anda Galatasaray’da oynayan futbolcuların hepsi onun dediklerini harfi harfine yapmak zorundadır. Onun dediğin bir harfıni değiştirdiğiniz anında siler giderdi. Feldkamp çok hızlı ve azimli bir teknik direktör. Şu anki görüntülere baktığınızda Türkiye’de en olumlu sinyali veren Galatasaray. Şu anki görüntü devam ederse Galatasaray uzak ara şampiyonluğu götürür. lkemiz, hem sosyal hem de siyasal açıdan bir çalkantı halinde... Medyanın ön sayfalarında terör, arka sayfalarda ise milli takımda çöküntü... Üstüne üstlük de dünyada hiçbir ülkenin sahneye koyamayacağı bir referandum komedisi... Türkiye bunlara layık değil. Bu topraklar büyük adamlar yetiştirdi, Atatürk, İsmet İnönü gibi... Ama nedense şimdi yetiştiremiyor. Oysa bugün, böyle insanlara o kadar çok ihtiyacımız var ki.... Ön sayfaları geçelim, arka sayfalara bakalım. Avrupa Şampiyonası grup eleme karşılaşmasında halkımızın kabullenemeyeceği bir sonuç alındı; Yunanlılara yenildik. Büyük ölçüde şansımızı zora soktuk. Fakat biz, umut toplumuyuz. Kaf Dağı’nın ardında olsa bile yine de umutlanırız. Grup ikincisi Norveç’i kendi alanlarında yeneceğiz. Hem de bu halimizle... Böyle olabilir mi? Belki... Çünkü futbolda olmaz, olmaz. Yani her şey olabilir. Ama bence Fatih Terim’siz... Son günlerde bu futbol adamı, gerek medya gerekse kamuoyu tarafından hakarete varacak şekilde eleştirildi. Bu nedenle büyük strese girdi. Aslında kim olsa girerdi. Psikolojik açıdan bir çöküntü içinde.. Ekranda onun bu durumunu anlamak için psikolog olmaya gerek yok. Konuşmaları, mimikleri, onun ne durumda olduğunu bize anlatıyor. Artık Terim, doğruları bırakın, doğrulara yakın doğruları bile yapamayacak durumda. Ama bunları düşünmüyoruz. Medya ve toplumla kavgaya girişiyor. Şimdiye dek böyle bir Ü derenar?hotmail.com. www. halitderingor.net EMRE YANLIŞ YAPTI Türk futbolunda gerilim bitmiyor. Siz gerilimi çok yüksek mücadelelere çıktınız... A.E.: Biz bu işin spor olduğunu hala öğrenemedik. Biz de çok yaşadık gerilimli günler. Leedsliler’in acısını düşünün biz oraya gittiğimizde tepkilerini gösterdiler bağırdılar, çağırdılar ama bir tanesi sahaya girmedi. Burada olsa 50 kişi sahaya girerdi. Biz oraya çıktığımızda o uğultuyu hiçbir zaman unutamam. Bizi tükürüğe boğarlar dedik. Bizim de takımımız çok kaliteydi pat pat golleri bulduk. Biz o an hepimiz tribünden aşağıya inerdik. Şu duyguları aşamadık futbolda hırsın agresifiliğin sertliğin yeri var ama hepsi saha içinde. Ne olursa olsun bu bir spor. Pasta çok büyüdü herkes pay almak istiyor. Tepkiler, kavgalar büyüyor, bunların önü kesilmezse yarın öbür gün daha büyük şeyler yaşabiliriz. İsviçre maçında saha dışında koştuğumuz kadar saha için de koşsaydık kazanırdık. Emre’nin Macaristan maçında yapmış olduğu hareket için ne diyorsunuz? Sonuçta sizin yakın arkadaşınız... A.E.: Emre çok hırslı bir çocuk. Emre’nin hareketini tasvip etmiyorum ki Emre benim elimde büyümüş bir çocuk. Çok dolduruşa gelen hırslı agresif kaybetmeye tahammül edemiyor. Ama futbolcuları o kadar gerdiler ki vatan haini gibi gösterdiler. Futbolda her şey olabilir. Saha içinde futbolcu gününde değildir, formsuzdur kötü oynamış olabilir ama biz ne yaptık; vatan haini ilan ettik. Bir Malta’yı yenemedik diye. Topa hayatı boyunca 2 kere vurmayan adam spor yazarlığı spor yorumculuğu yapıyor. Oryantiring koşarken satranç oynamak Çetin SUSAN “Koşarken satranç oynamak...” Fiilen olanaklı olmasa da, böyle adlandırılan bir spor dalı var: Oryantiring... Her türlü arazide (tercihen ormanlık) yapılabilen, yarışmacıların, hedefleri harita ve pusula yardımıyla en kısa zamanda bulmaya çalıştıkları bir doğa sporu... Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın olarak uygulanan türü, koşarak ya da yürüyerek yapılanı... Ayrıca bisiklet veya mukavemet kayağıyla da yapılıyor bazı ülkelerde. Hatta tekerlekli sandalyenin yol alabileceği uygun parkurlarda, engelliler için de yarışlar düzenleniyor. Türkiye Oryantiring Federasyonu verilerine göre, çoğu üniversite ve belediyelere ait 50’yi aşkın kulübümüz faaliyette. Lisanslı sporcu sayısı ise binin üzerinde. Federasyon Şubat ayından başlayarak, her ay başka bir ilde, 67 resmi “kademe yarışması” düzenliyor. Ayrıca iki de uluslararası yarışmamız var ki, bunlardan İstanbul’da gerçekleşenini, Uluslararası Oryantiring Federasyonu (IOF) geçen yıldan itibaren, dünya sıralamasına puan veren yarışmalar (WRE) kapsamına aldı. Bu yılki “ist5days”, yine İstanbul Orienteering Spor Kulübü (İOG) tarafından, 4.kez düzenleniyor. Dünyada 2 kıtada birden yapılan tek yarışma olan “İstanbul 5 Oryantiring Günleri”, yarın 28 Ekim Pazar günü sona erecek. Geçen yıl 5 kıta 24 ülkeden 430 sporcunun mücadele ettiği yarışta bu kez 800’e yakın katılımın olması bekleniyor. 10 ilâ 75 yaş ve üstü, bayanlar ve erkeklerin 30 değişik kategoride yarışacakları organizasyonda, ölçüm hatasına yer bırakmayan dijital hafızalı özel yüzükler takılacak. Bu kadar çok kategorinin olma nedeni ise, yaş ve cinsiyetten kaynaklanan fiziki farklılıkların yol açabileceği adaletsizliğin önüne geçebilmek. Ayrıca oryantiringle ilk kez tanışacaklar için de bir özel parkur hazırlanmış, dileyen herkes “Open” adı altındaki bu kategoride kendini deneyebilecek. 1918’de İsveç’te doğduğu kabul edilen ve adını da İsveçre’den alan bu spor dalı, İskandinav ülkelerinden tüm dünyaya yayılmış. 1961’de kurulan Uluslararası Oryantiring Federasyonu’na bugün 60’dan fazla ülke üye. Türkiye Oryantiring Federasyonu’nun, Eylül ayında İstanbul’da düzenlediği 10.Balkan Şampiyonası’nın ardından gerçekleşecek İstanbul 5 Oryantiring Günleri, hem bu sporun doğası gereği hem de organizasyonuyla, Türkiye ve İstanbul’un tanıtımı için önemli bir fırsat sunuyor. Kulüp yetkilileri de, bu fırsatın iyi değerlendirilebilmesi için gösterdikleri özverili çabalarına, medyadan ve halktan katkı bekliyorlar. Oryantiringi, doğayla iç içe yapılan zevkli, eğlenceli bir uğraş olarak nitelendirmek mümkün. Bedensel ve düşünsel aktiviteyi bir arada gerçekleştiren bu sporla gelişen kimi bireysel özelliklerin, kişinin günlük yaşamına da olumlu katkıları olabiliyor. İstanbullu oryantiringçiler, her Pazar herkese açık antrenman yapıyorlar ve aralarına yeni katılanlara da eğitim veriyorlar. Bu konuda bilgi edinmek için: “www.iog.org.tr”yi, yarın başlayacak organizasyon için “www.ist5days.com”u ve Federasyon’un resmi sitesi olan “www.oryantiring.org”u ziyaret edebilirsiniz. Beşar Esad artık F.Bahçeli Spor Servisi Resmi bir gezi nedeniyle Türkiye’de bulunan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Fenerbahçe’yi ziyaret etti. Beşar Esad, gerek Türkiye’de, gerekse F.Bahçe’de gördüğü sevgi ve ilginin, Suriye ve Türk halkları arasındaki yakınlığın bir göstergesi olduğunu söyledi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile F.Bahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu’na gelen Suriye Devlet Bakanı Beşar Esad, stat girişinde Başkan Aziz Yıldırım ve Yönetim Kurulu üyeleri tarafından çiçeklerle karşılandı. Daha sonra 1907 tribününe geçen Esad, burada hazır bekleyen tüm futbolcuları ve Teknik Direktör Zico ile tek tek tokalaşıp tanıştı. Daha sonra saha içine inen Esad, Saracoğlu’nun çimlerine çıkıp, kendisi için getirilen topla bir süre oynadı. Beşar Esad, daha sonra kulüp binasına geçti. Burada Başkan Aziz Yıldırım, Esad’a çeşitli hediyeler verdi. Esad’ın son durağı ise Fenerbahçe TV’deki canlı yayın oldu. Fotoğraf: fenerbahce.org
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear