25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

26 OCAK 2007 CUMA tarihçe BRÜKSEL GÜNLÜĞÜ ELÇİN POYRAZLAR Türkiye Sovyet Dostluğu: Hayali Cihana Değer Erdoğan AYDIN er İstanbullu veya İstanbul’a gelen herkes Taksim meydanını ve onun neredeyse hiç değişmeyen simgesi o muhteşem güzellikteki Cumhuriyet Anıtı’nı bilir. Peki ama Cumhuriyeti simgeleyen bu çok önemli anıtta yer alan belirgin çok az kişiden ikisinin Rus generali olduğunu kaçımız biliriz? Anıt, cumhuriyetin önderleri Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü’nün hemen arkasında Mareşal Kliment Yefremoviç Voroşilov ve General Mihail Vesilyeviç Frunze’yi resmetmektedir. Rus ve Komünist düşmanlığının kuşaklar boyu siyaseti belirlediği bir ülkenin en önemli meydanında, kurucu önderinin hemen arkasındaki 4 kişiden ikisinin komünist ve Rus olması inanılır gibi değil. İnanılır gibi değil, çünkü bu ülkenin pek çok şehrinde, pek çok töreninde pek çok üniversitesinde, kurucusuna atfen “Komünizm nerede görülürse ezilmelidir” diye sahtekarlık örneği plakalar asılmıştır. Daha önemlisi sol fikir ve taleplere karşı sistematik bir tenkil politikası izlenmiştir yıllar boyu. Cumhuriyetin kuruluşunu simgeleyen bu anıta iki Kızıl Ordu generalinin konulmasının bizzat Mustafa Kemal’in isteği ile gerçekleştiği bilinmektedir; ki zaten başka türlü de olamazdı. 1928’de, İtalyan yontu ustası Pietro Canonica’ya yaptırılan bu anıt, genç kuşaklara ve eski hilafet merkezine Cumhuriyeti ve Kurtuluş Savaşını anlatmak amacını taşımaktadır. Gerek General Frunze gerekse de Mareşal Voroşilov, Lenin’in isteğiyle Kurtuluş Savaşı’nın yürütülmesi ve desteklenmesinde fiilen katkı sağlamış, gerek düşmana karşı savaşın gerekse de İngiliz provokasyonlarıyla iki ülke arasında yaşanan tıkanma noktalarının aşılmasına yardımcı olmuş Sovyet subayları. İki Kızıl Ordu komutanının böylesi anlamlı bir anıtta yer alışı, hem genç Cumhuriyetin Sovyetler Birliği’ne bakış açısını göstermekte hem de Sovyetlerin ve Sovyet generallerinin Cumhuriyetin kuruluşuna katkısını resmen teyit etmektedir. Belli ki Sovyetler Birliği’nin Türkiye’nin kurtuluşu ve kuruluşuna yaptığı anlamlı yardımın, dosta düşmana karşı altı çizilmek, ülke olarak vefa borcu teyit edilmek istenmiştir. Ne ki Cumhuriyet kurucusunun bu anlamlı jestine neden olan Cumhuriyetin kuruluşundaki Sovyet katkısı, sonraki dönem yöneticilerince özellikle unutturulmaya ve gizlenmeye çalışılacaktı. Öyle ki Cumhuriyet Anıtı’na dair tanıtımlarda bile bu gerçek yer almayacaktı. Sosyalizm düşmanlığı üzerinden yapılan tahkimat nedeniyle iki Bolşevik generalin, İstiklal yürüyüşünde Mustafa Kemal ile omuz omuza yoldaşlık gerçeği, ülkenin sonraki yöneticileri için yok edilmeye çalışılan bir kâbus anısı olacaktır. Çünkü onlar artık ülkenin istiklal ruhunu değil, tam tersine emperyalizm işbirlikçiliğini temsil etmektedir. Frunze’ler, Voroşilov’lar, Aralov’lar, hatırı sayılır bir kesim için ‘sapkın’ bir dönemin, bir ‘aşırlığın’, ‘çocukluk hastalığının’ tarihten silinmesi gereken kötü anılarıdır. Oysa bütün o ince güzelliği ile Cumhuriyet Anıtı, II. Dünya Savaşı sonrası atmosferinde bize unutturulan bir gerçeği, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı verilen kurtuluş savaşında biricik dostumuzun Sovyetler Birliği olduğu gerçeğini bağırmaktadır. C Çember 13 a içindesin çemberin ya “Y da dışında yer alacaksın.” AB makinasının Türkiye için yavaşladığı şu günlerde çember benzetmesini aklımdan çıkaramıyorum. Geleceğini ve anayasasını arayan Avrupa kendi varoluşunu sorgulamaktan Türkiye dosyasını uzaklaştırarak kaçıyor. AB Türkiye’yi kısa vadeli gündeminde askıya almış durumda. Türkiye AB’nin sorunlu konusu. ??? Sorunu ertelemek çözmek anlamına gelmez. Ancak sorunun çözümünü ertelemek zamanı geldiğinde tartışmaları başka bir yöne kaydırma fırsatını getirebilir. 5 Aralık 2006 tarihinde Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın yaptığı gibi. O gün iki lider Türkiye’nin AB sürecinin kısa vadeli geleceğini belirlemiş oldular. Merkel Türkiye’nin Güney Kıbrıs’a limanlarını açmamış olmasını Chirac ile görüştüklerini ve bu konuya yönelik değerlendirmenin Türkiye’de yapılacak Kasım seçimleri ile 2009 yılındaki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri arasında yapılacağını açıkladı. Merkel’in açıklamasına göre “değerlendirme” Komisyon’un yıllık ya da özel raporlarıyla yapılacak ve üye ülkeler bu konuda karar verebilecek. Bu değerlendirme Türkiye’nin limanlarını Rumlara açmamış olmaması konusunda mı yapılacak yoksa Türkiye’nin AB üyeliği mi sorgulanacak? İşte sorunun çözümünü ertelemenin tehlikesi de bu. ??? Şimdi AB’nin başında birbiriyle iyi geçinemeyen iki partili koalisyon hükümeti olan bir Almanya var. Bir tarafta Türkiye’nin üyeliğini destekleyen Sosyal Demokratlar diğer tarafta Türkiye karşıtı Hristiyan Demokratlar. Türkiye’nin AB üyeliğine bu hükümetin karar vermeyeceği açık ancak Merkelli bir AB dönem başkanının Ankara’yı destekleyen bir tutum içine girmesini kimse beklemesin. Asıl soru 2009 AP seçimleri öncesi Türkiye’nin üyeliği AB içinde yeniden tartışmaya açılabilir mi? Bunda Türki H 37.812 ADET TÜFEK Sovyetler Birliği, 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması ile, Büyük Millet Meclisi’nin Misak’ı Milli’sini resmen tanıyıp, kapitülasyonları hükümsüz saydığını ilan ediyor. İngiliz emperyalizminin basıncı nedeniyle resmi metinde geçmemekle birlikte Sovyetler Birliği, bu anlaşma çerçevesinde Türkiye’ye 10 milyon altın Ruble ve iki tümeni donatacak kadar silah vermeyi taahhüt ediyor. (Bkz., Alptekin Müderrisoğlu, Kurtuluş Savaşının Mali kaynakları, s.635). Yardımlar bu anlaşmadan da önce başlamıştır. Nitekim Temmuz 1920’de Moskova’da Halil Paşa’ya verilen yüz bin lira değerindeki külçe halindeki altın 8 Eylül 1920 günü Erzurum’a ulaştırılacaktı. Hastanedeki kantarda tartılarak teslim İstanalınan bu külçelerin iki yüz kilo kadarı Doğu ordusu için alıBu oyuna gelenler de vardır. Genel Kurmay Başkanı konurken diğerleri Ankara’ya gönderilecekti (Age., s. Fevzi Çakmak ve Albay Kazım Dirik Kafkasya’ya sal635). dırılmasını ister. Oysa Karabekir oyunu iyi okur: Diğer yandan 3387 tüfek, 3623 sandık cephane ve “Türkiye’yi bir ateş çemberinin içinde eritmek ve 3000 dolayında süngüden oluşan ilk silah ve cephane hiç değilse Ruslarla bizim ittifak etmemiz olanağını yardımı da 1920 Eylül sonlarında Trabzon’a varacakkaldırarak Doğu Cephesi birliklerinin batıya aktarıltı (Age., s.636). masını engellemek ve böylece Yunanistan’ın istilası“Moskova Antlaşmasının imzalanmasından sonra nı kolaylaştırmak için mi Londra Konferansı açılSovyet yöneticileri yardımı arttırma kararı almışlardı?” diye sorar (İstiklal Harbimiz, s.864). “Londra dı. Bu sırada, II. İnönü muharebesinin kazanılması Konferansının içyüzünün, Türkleri Kafkas emelleri üzerine, Yunanlıların Anadolu’da yaptıkları tahribapeşinde sürüklemek, Ruslara karşı savaştırmak ve tı karşılamak için Türk hükümetine hediye edilen 30 Ruslarla birlikte hareket etmesini engellemek için bin altın Ruble, 9 Nisan 1921 günü Sovyet elçisi Mdidüzenlenmiş bir oyun” olduğunu söyler, “bizi her vani tarafından Mustafa Kemal Paşaya sunulmuştu. yandan saran İtilaf Devletleri propagandasının dehşetine” ve “Bakü, Tiflis ve başka yerlerdeki temsilMoskova Antlaşmasının imzalanmasını izleyen güncilerimizin karşı devrimin yatağı olmasına” (Age., lerde Türk heyeti üyelerinden ekonomi Bakanı Yus.882) dikkat çeker. suf Kemal Tengirşenk ile Doktor Rıza Nur, 4 milyon Bu dönem Sovyet yardımlarının durdualtın Ruble ile Moskova’dan ayrılmışlar, ğu, buna karşın, Yunanistan’ın An25 Nisan 1921 günü Sarıkamış’a varAtatürk, kara’yı işgale hazırlandığı dömışlardı.” Fevzi Çakmak ve İsmet nemdir. İngilizler ise, AnkaArdından “Mayıs Haziran İnönü’nün hemen arkasında yer ra’daki pek çok yöneticiyi 1921’de, 1.4 milyon, Kasım Sovyetlerin Türkiye’ye sal1921’de 1.1 milyon ve alan General Frunze ve Mareşal dıracağına inandırmıştır. Mayıs 1922’de 3.5 milVoroşilov, Lenin’in isteğiyle Kurtuluş Karabekir bu noktada, yon olmak üzere 10 milSavaşı’nın yürütülmesi ve “İtilaf ajanlarının Mosyon altın Rublelik yardesteklenmesinde fiilen katkı sağlamış, kova’da, Tiflis’te ve Badım yapıldığını göstergerek düşmana karşı savaşın, gerekse de tum’da delegelerimize mektedir. İngiliz provokasyonlarıyla iki ülke müthiş bir propaganda Böylece bu çok kritik yaparak, kuvvetlerimizi dönemde Sovyetler Birliarasında yaşanan tıkanma doğuda alıkoymaya çalışği Kurtuluş Savaşına topnoktalarının aşılmasına yardımcı tıklarına kuşkum kalmadı” lam 11 milyon altın Ruble ve olmuş Sovyet diyecektir. Oysa A. Fuat Cebe100 bin lira değerindeki külçe subaylarıdır. soy, Ankara’ya, “Bolşeviklerin İngialtını yanında, 37.812 adet tüfek, lizlerle anlaşarak Kafkasya yönünden 324 adet ağır ve hafif makinalı tüfek, bize hücum etme olasılığından” söz eden rapor 44.587 sandık mermi, 66 adet top ve 141.173 adet göndermektedir. Sovyetler de Türkiye’nin kendi aleytop mermisi ile destek olmuştur (Age, s.64042). Üshine Fransızlarla anlaştığı kuşkusunda olduğundan ittelik bu çok ciddi yardımı yapan ülkede o sırada, İntifak taleplerini reddeder. Bu akıl tutulması, Lenin’in gilizlerce yönlendirilen beyaz ordularla iç savaş yapılFrunze’yi, durumu aydınlatmak üzere Mustafa Kemal makta ve tam bir yoksulluk yaşanmaktadır. Buna karile doğrudan görüşmeye göndermesiyle aşılır. şılık ülkenin halife padişahı ise İngiliz işbirlikçisi olarak iç ayaklanmalar ve ölüm fetvalarıyla Kurtuluşu bastırmaya çalışmaktadır. RUNZE YOLDAŞ ye’ye mesafeli bir Almanya’nın payı ne olur? ??? 2010’lu yıllarda Balkan ülkelerinin teker teker girmeye başladıkları AB’yi biz düşüneduralım, Türkiye karşıtı çevrelerde çok olumsuz planlar ısınıyor. Berlin’de Avrupa’nın geleceğinde Türkiye’nin yerini sorgulayan çevreler üç çemberli bir Avrupa’dan söz ediyorlar. Bulgaristan ve Romanya gibi hazır olmadan üye yapılan ülkelerle AB’nin işlevsel sınırına ulaşıldığından olsa gerek, 27 üyeli bir ailenin nasıl yoluna devam edeceği büyük bir tartışma konusu. Bunu fırsat bilen aklıevveller farklı halkalı bir AB yaratma düşü peşinde koşuyor. İlk çemberde elbette AB’nin en eski, en büyük ve FransaAlmanya eksenine en yakın üyeleri yer alacak. Buna “avro” bölgesi denecek. Çekirdek Avrupa AB’nin işleyişinde motor görevi üstlenecek. İkinci çember ortak para birimine sahip olmayan ancak iç pazar, dış politika, savunma ve enerji konularında ortak bir düzlemde birleşen üyeleri içine alacak. En son çember ise “imtiyazlı ortaklık” çemberi. AB’nin bir türlü içine “sindiremediği” aday ülkeleri bir şekilde kendine bağlayarak göç, terörizm, genç işgücü ve yeni pazarlara ulaşma konularında elini rahatlatacak bir işbirliği sağlayacak. Sizce Türkiye hangi çember içinde yer alacak? ??? Almanya dönem başkanı tüm üye ülkelerin kabul edebileceği bir anayasa için çalışmalara tam gaz devam ediyor. Türkiye konusu altı aylık süreçte gündemde olmayacak. Ancak AB’nin yeni anayasası ister istemez Avrupa’nın geleceğini şekillendirecek. Bir dönem gelecek, sözü geçen ve bugün siyasi bir fikirden öteye gitmeyen “çok çemberli Avrupa” yaşama geçebilecek. İşte o zamana kadar Türkiye kendine dayatılan çemberde yer alıp almak istemediğini soracak. Çünkü Türkiye ya içinde yer alacak çemberin ya da dışında... elcpoy?yahoo.fr Almanya’da Uğur Mumcu için toplantılar FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) – Gazetemiz yazarı Uğur Mumcu, katledilişinin 14’üncü yılında Almanya’daki çeşitli etkinliklerle anılıyor. Bazı etkinliklere Cumhuriyet yazarı Şükran Soner de katılacak. TSD Duisburg tarafından düzenlenen bir toplantı, 26 Ocak saat 19.00’da Alte Feuerwache, Friedenstr. 57 adresinde yapılacak. katılacak ve “Uğur Mumcu’nun penceresinden bugüne bakış” başlığı altında bir sunum gerçekleştirecek. Şükran Soner, HDB Ulm tarafından düzenlenen 4 Şubat’taki bir etkinlikte de saat 19.30’da okurlarıyla baş başa olacak. Cumhuriyet yazarı, HDS Stuttgart’ın 4 Şubat saat 14.00’te Kulturhaus Arena, Ulmerstr. 241 adresinde gerçekleştireceği toplantıda da değerlendirmelerini aktaracak. Bu arada, 4 Şubat’ta TSD Frankfurt tarafından düzenlenen bir başka toplantı, Eckenheimer Landstr. 93 adresindeki dernek lokalinde saat 14.00’te başlayacak. F MÜŞTEREK MÜCADELEMİZ Aslında emperyalizme karşıtlık iki ülkenin de temel sorunudur. Nitekim 23 Nisan 1920 günü Meclisin açılmasından hemen sonra Mustafa Kemal, Lenin’e mektubunda; “Emperyalist hükümetler aleyhine, bunların esareti altındaki insanları kurtarmak için Sovyetler ile işbirliği yapmayı ve Sovyetler Menşevik Gürcistan’a karşı harekete geçerse, Türkiye’nin de emperyalist Ermeni hükümetine karşı harekete geçmesi ve Azerbaycan’ı Bolşevik zümresine sokmayı kabul ettiğini” bildirecektir. “Müşbul Taksim Meydanı’ndaki terek mücadelemiz için kuvvetleriCumhuriyet Anıtı’nı herkes bilir. Ama bu mizi teşkilatlandırmak” gereksiniminden söz edeceği mektubuanıtta yer alan iki kişinin Rus generalleri olduğunu nu şöyle sürdürecektir: kaç kişi bilir? Cumhuriyetin kuruluşunu simgeleyen bu “Bütün çalışmalarımızı ve anıta iki Kızıl Ordu generalinin konulmasını bizzat askeri hareketlerimizi Rus BolMustafa Kemal istemiştir. şevikleriyle birleştirmek zorunluluğunu kabul etmekteyiz. Bolşeviklerin emperyalist hükümetlere karşı savaşmayı ve bütün ezilen milletleri emperyalistlerin hegemonyasından kurtarmayı amaç edinmiş olduklarına inanıyoruz. Ayrıca ülkemizi işgal eden emperyalist kuvvetleri saf dışı bırakmak, emperyalizme karşı girişilen genel savaşı sürdürebilmek amacıyla yurt içindeki gücümüzü arttırmak için Sovyetler Birliğinin bize ilk önce (5 milyon altın lira) vermesini, yapılacak görüşmelerde tutar sayısı kararlaştırılacak (silah ve cephane) ve bundan başka (askeri teknik ve tıbbi malzeme), birliklerimizin ihtiyacını karşılayacak (gıda maddeleri) sağlanmasını istemekteyiz. Saygı ve selamlarımızla samimi duygularımızı lütfen kabul buyurunuz, efendim TBMM Başkanı Mustafa Kemal” (Bkz., Rasih N. İleri, Atatürk ve Komünizm, s.102) OSTLARIN ARASINA İNGİLİZ KEDİSİ GİRİYOR Ancak gelen yardımlara ve stratejik çıkar birliğine karşın1921’de iki ülke ilişkilerine kuşkular düşer. Türkiye Rusya’nın İngiltere ile yaptığı ticaret anlaşmasından, Sovyetler ise Türkiye’nin Fransa ile anlaşmasından kendileri aleyhine büyük kaygılara kapılır. Bu kaygıların kaynağı ise başarılı İngiliz dezenformasyonudur. Kafkasya’yı elinde tutmak ve Yunan işgalini başarıya ulaştırmak için Türkiye’yi Sovyetler ile savaştırmayı amaçlamaktadır. Bu arada Londra Konferansıyla Kurtuluşçuları bölmeye çalışır. D Bu doğrudan diyalogla tüm sorunlar çözülür. Moral ve güven hızla yükselir. Meclis, “Zafer kazanmış Kızılordu’nun en değerli ve kahraman komutanlarından biri ve halen Ukrayna Orduları Başkomutanı Frunze’yi Ankara’ya göndermesini ve hele bu kararı Sakarya Savaşından hemen önce, düşmanlarımızın kesin bozgunumuzun yakın bulunduğunu ilan ettikleri bir zamanda bize bildirmesini” öven bir telgraf yollarken Frunze de, Moskova’ya, “geri kalan 3.5 milyon altın Ruble’yi hemen yollayın ve yeni yardımlar sağlayın” talebinde bulunur. (D. Avcıoğlu, Milli Kurtuluş Tarihi, s.850) Buna karşın Mustafa Kemal, Frunze’ye: “Türkiye’nin yaşamsal koşulları, en çok tehlikelerle sarılı olduğu zamanda bile, ‘Karadeniz’in öbür tarafında sadık dost ve müttefikleri bulunduğunu hatırlayın’ diye kullandığınız cümleyi, Türk halkı ve TBMM hükümeti adına hoşnutlukla ve teşekkürle senet sayarım. Buna karşı Çar boyunduruğundan kurtulmuş olan Rus ve Ukrayna milletlerinin de her durumda Türk milletinin sadakatine, sarsılmaz dostluğuna güvenebileceğini size garanti ederim” şeklinde coşkun konuşmalar yapar. “Frunze yoldaş, bizim de pek değerli bir arkadaşımız olmuştur. Buraya gelmesi, daha birçok noktalardan değerli oldu. İhtimal ki, Rusya ile Türkiye halkı arasında bazı yanlış anlamaların varolduğu sanılmakta idi. Bunlar birtakım bahtsızların yaydıkları aldatıcı söylentilerden meydana gelmiş olabilir. Gerçekte ise bunlar kesinlikle temelsizdir” (Age., s.8513) der. Mustafa Kemal 4 Ocak 1922’de Lenin’e gönderdiği mektupta; “...İki halkın hangi koşullarda ve ne ölçüye kadar birbirlerini anlayıp sevdiğini ve eski kavgaların, zalim yöneticilerin kışkırtmaları ile çıktığını, son savaşta subayların birbirleriyle nasıl isteksizce savaştığını görmüş olanlar, yeni durumun sürekli ve istikrarlı olduğunu kabul etmekte gecikmeyeceklerdir (...) milletlerarası politika alanında, TürkFransız anlaşması, Rusİngiliz anlaşması gibi koşulların zoru ile meydana gelmiştir. Bu anlaşma gelecekte imzalayacağımız anlaşmalar gibi, dostluk anlayışımızı zedeleyemez. Size TBMM’nin Sovyet Rusya’ya karşı izlediği politikanın değişmediğini, söylentilerin gerçeğe dayanmadığını söylemek isterim” der. Mart 1922’de Millet Meclisinin Üçüncü Toplanma Yılı’nı açarken ise, TürkSovyet ilişkilerinden şöyle sözedecektir: “... Tam ve gerçek bağımsızlığımızı açık ve içten olarak en önce tanıyıp bize dostluk elini uzatan Sovyetler Birliği ile kardeşçe bağlarımızın pekiştirilmesi, dış politikamızın esasıdır (sürekli ve şiddetli alkışlar, çok doğru ve yaşasın dostlarımız sesleri)” (Age, s.8567) ŞÜKRAN SONER DE KATILACAK Münih DGB Haus’da, 2 Şubat saat 19.30’da THD Münih tarafından düzenlenen toplantıya Şükran Soner Polonya’dan bilim ve sanata ödül ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski, piyanist İdil Biret ve Gülsin Onay, Türkİslam Eserleri Müzesi Müdürü Seracettin Şahin, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras ile yazar ve bilim adamı İrfan Ünver Nasrattinoğlu’na “Polonya kültürünün tanıtımına yaptıkları büyük katkılardan dolayı”, “Polonya Cumhuriyeti Şövalyelik Haccı Üstün Hizmet Madalyası” verdi. söyleyen Kaczynski, bu görüşün, ülkesi ve halkının Türk halkı ve devletiyle olan dostluk ve kardeşliğinden kaynaklandığını ifade etti. Konuk cumhurbaşkanı “Türkiye’nin AB’yi hem ekonomik hem de askeri açıdan güçlendireceğini” söyledi. “Türkiye’nin kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrini ve buradaki müzeyi ziyaret ettiğini” belirten Kaczynski, gördüğü kılıçlar ve giysilerin ülkesindekilerle benzerlik taşıdığına işaret ederek, iki ülke tarihi arasında büyük yakınlık olduğunu sözlerine ekledi. Kaczynski, daha sonra, Polonya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde ödül törenine katıldı. Büyükelçi Grzegorz Michalski, “İdil Biret ve Gülsin Onay’ın üstün yetenekleri sayesinde Türkiye’de Chopin’i dinleyebiliyoruz” diye konuştu. ‘TÜRKİYE AB’Yİ GÜÇLENDİRİR’ Kaczynski, temaslarda bulunmak üzere Ankara’ya geldi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, konuk cumhurbaşkanını Çankaya Köşkü’nde resmi törenle karşıladı. “Polonya’nın Türkiye’nin AB üyesi olması gerektiğini düşündüğünü”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear