Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Strateji 15 Eylül 2008 / 220 duyar. İşte bu nedenle Nazilli basma Merinos Fabrikası açılış kokteyli... Fabrikası’nın açılış öyküsünde anlatıldığı gibi, o yüzlerce makinanın gökgürültüsünü andıran uğultusunu ‘bu bir musukidir’ diye tanımlar. O işletmeler aynı zamanda o yöreyi baştan başa değiştirecek, geliştirecektir. Bu nedenle Gazi’ye göre her tesis milli sevinci artırmakta ve Cumhuriyet heyecanı ve coşkusunu daha da pekiştirmektedir. İşte bu sevinç ve coşkuyla o gece belediye salonunda fabrikanın açılışı şerefine ve Ata’nın onuruna verilen baloya gelir. Rahatsızlığına rağmen Gazi çok mutludur . Bundan sonrasını Can Dündar’dan dinleyelim; ‘Dinç görünüyordu. Yüzüne kan gelmiş gibiydi. Açılış valsini her zamanki gibi kendisi yaptı. O gün orada olanlar vals boyunca topuklarının bir kez bile yere değmediğini anlatıyorlar. Vals bittiğinde Ata'nın rahatsızlığını bilen yaverleri biraz dinlenebileceği için sevindiler. Ancak yanılmışlardı. Atatürk vals çalmaya devam eden orkestrayı aniden durdurup 'Zeybek!' diye bağırdı. Orkestra şaşkın, bir zeybeğin nameleri mırıldanmaya başlamıştı ki Atatürk; 'Hayır! Hayır o değil Sarı Zeybek!' dedi. Birden tüm davetliler pistin Bursa Merinos Fabrikası kurulunca, yeterli yün etrafını çevirerek bu muhteşem gösteriyi izlemeye olmadığını gören o zamanki yöneticiler 300 kadar hazırlandı. Az sonra Zeybek havasıyla birlikte merinos koyunu ithal edilmesine karar verir. Gazi'nin ölüme meydan okuyuş dansı başladı. Halkalı Ziraat Okulu’na getirilen koyunların başına Perhizine dikkat ederse dokuz ay daha yaşayacağı bir çoban verilir. Çobanın yaylıma çıkardığı söylenen birinin dizlerini yere vura vura Zeybek koyunların toynakları yaralanır; yürüyemez hale oynamasını herkes şaşkınlıkla izledi. Balo sabahın gelir. erken saatlerine kadar devam etti. Atatürk Değişik yorumlar yapılır. Sonunda karar verilir salondakileri ve valinin eşini nazik bir reveransla ki, koyunların yaylıma çıktığı otlakların toprakları selamlayıp, merdivenlerden dimdik indi. Arabasına binmeyerek, o Şubat soğuğunda yalnız başına yürümeye başladı. Yorulmuş olacak ki yaverlerine dönerek 'Bizim bir arabamız vardı değil mi?' dedi. 'Bunca yolu yürüyerek mi gideceğiz yoksa?' Arabaya bindi. Pencereyi kapattı. Başını yorgunca pencereye dayadı. Yaverine; 'Çabuk ol çocuk, üşür gibi oldum' dedi. Gözlerini kapatırken ağzından şu cümle çıktı. 'Çok güzel bir geceydi!'. Bu Atatürk'ün ölümle olan son dansıydı...’’(Can Dündar, Sarı Zeybek Belgeseli) Aynı zamanda O’nun çok sevdiği Bursa’ya da son gelişi oldu.... C S TRATEJİ 23 Müessesesi’ nin Ulus Meydanı’ ndaki mağazasından aldığım ve Ankara’ nın saygın terzisi Afife Ecevit’ e diktirdiğim koyu gri lastikotin tayyörümle arkadaşımın nikah töreninde çekilmiş fotoğrafım var. Erkekler de bu kumaşdan smokin yaptırırlardı...’’ Önceki pek çok yazıda sıkça vurgulandığı gibi, yurdun değişik yörelerinde kurulan her tesis aynı zamanda sosyal devletin de temsilcileridir. Bursalılar baloyla Sümerbank Merinos’un geniş salonlarında tanışır. Aile doktoru kavramını tüm personeline ve çolukçocuklarına verdiği bedava sağlık hizmetiyle o getirir. Lojman, tüketim kooperatifi gibi sosyal hizmetleri o başlatır. Kent halkına futbolu o sevdirir. Kısaca, Merinos fabrikası, kentin ekonomik, sosyal ve kültürel değişiminin ve gelişiminin başaktörlerindendir. Türkiye’nin gelişimine büyük etkisi olan Sümerbank, 70’li yılların ardından fabrika yatırımlardan alıkonularak borçlandırıldı. 1991’de Özelleştirme kapsamına alınan Sümerbank, 2004 yılında ise tamamen etkisizleştirildi. SONA DOĞRU... MERİNOSUN KOYUNU... Fabrika üretimin başlarında oldukça sorunlar yaşadı. Bu sorunlardan en ilgincini, Nadir Avşaroğlu, TMMOB yayını olan ve Mayıs 2008’de çıkan MühendislikMimarlık Öyküleri3’de bu fabrikanın öyküsünü aktarırken şöyle dile getirir; ‘’Merinos Kumaş Fabrikası, Türk ekonomisi için, Bursa için çok çok önemli bir fabrikadır. Bursa ve hatta yurdumuzda tekstil sektörünün belli bir yere gelmesi bu fabrikadaki çeşitli araştırmalar, çalışmalar ve tecrübeler sonucunda geliştirilmiştir. Merinos fabrikasının kuruluşuyla Karacabey ve Bandırma`da Merinos cinsi koyun yetiştirilmeye başlanılmıştır. İlk koyunlar bambaşka sorunlar demektir. Köy Enstitüsü mezunu olan İbrahim Türk anlatıyor; yaralanmaya sebep olmaktadır. Çare olarak Rami Çizme Fabrikası’nda koyunlara çizme diktirilir. Çizme giydirilen koyunlar bileklerinden kırılmaya başlar, koyun sayısı hızla azalır. Çok sayıda koyun telef edildikten sonra anlaşılır ki, merinos koyunu yaylıma çıkmaz, sabit beslenir. ‘’ Sorunlar hızla aşılır. Fabrikanın kumaşları kalitesiyle yurtiçi ve dışında çok aranır olur. Bodrum Yarımada Gazetesi Köşe Yazarı Olcay Akkent bir yazısında bu kumaşlarla ilgili beğenisini şöyle anlatır; ‘’Bursa Merinos Fabrikası’ nın ürettiği yünlü kumaşlar çok makbuldü. Ama en ünlüsü Lastikotindi. Sümerbank Alım ve Satım 1970’li yıllara değin sürekli gelişen fabrika vatandaşın ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin yünlü kıyafetlerinin üretimini başarıyla sağlar, kumaşları yurtdışında da aranır olur . Daha sonra bilinen senaryolar gerçekleşir; fabrika yatırımlardan alıkonur, borçlandırılır, siyasi yakınlarıyla artan personeli, kapasitenin çok altında üretimiyle yük olarak gösterilen hale getirilir. 1991’de Özelleştirme kapsamına alınır ve hikayeye son nokta 2004 yılında konur. Sonrası ilk başta anlatılmıştı. Evet, kaç kuşak onun ismini ve ürettiği kumaşların kalitesini hep saygıyla andı. Yaklaşık 400 bin metrekare alana yayılmış, Avrupa’nın bu sayılı büyük yünlü tesisinde bir zamanlar 6 bin kişi çalışıyordu. İşletmenin temelini İsmet Paşa atmıştı. İnşaatını demiryolları seferberliğinde ülke demiryollarının çoğunu döşemiş ve bu nedenle Atatürk tarafından ‘Demirağ’ soyadı verilmiş, ülkemizin ilkve tabii ki tek özel sektör seri üretim uçak fabrikalarını ve uçak okulunu kurmuş Nurettin Demirağ yapmıştı. Fabrikayı Mustafa Kemal açmış, belki de ülkenin önemli bir sanayi kuruluşu kazandığı o güzel günün coşkusuyla o gece hastalığının yorgunluğuna aldırmadan dizlerini vura vura ‘Sarı Zeybek’ oynamıştı. Son kez. Bu fabrika da artık yok. Mustafa Kemal’in titiz araştırmalarıyla ve özenle bu tesis için seçtiği ‘merinos’ ismi de ihaleyle bir halı firmasına kiralandı. Bursa’ya soluk aldıran fabrikanın meşhur yeşil alanları umarız korunur. Ziyaret eden bir gazeteci burası için şöyle der; ‘’ kentin nefes almasını sağlayan bu yer yağmur ormanı gibi görünüyordu... Ağaçları, böcekleri, kedileri insanlar gibi terketmemiş burayı! Burası Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası'nın bahçesi...’’ Umarız Bursa kentinin gelişiminde çok büyük pay sahibi, Cumhuriyetin önemli miraslarından bu yer, kendisine emanet edilen Anakent Belediyesi’nce gerekli şekilde korunur, o günlerin anılarıyla yeni nesiller buluşturulur. Bir ülkenin gelişmişliği ve kurumsallığı geçmişine verdiği değerle ölçülür. Çünkü o geçmiş, geleceğin üzerine inşa edileceği temeldir. Temel yok edilirse, gelecek çok çürük olacaktır.