25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

kabul edilmesi, ? Kuzey Irak’ın güvenliği, enerji dağıtımı, istikrarı ve imarında Türkiye’ye öncü rol verilmesi ve ? Irak’ın bütünlüğünün korunmasında Merkezi Irak Yönetimi, ABD ve Türkiye’nin bir garantörlük anlaşması çerçevesinde işbirliği süreci yaratması elzemdir. Kuzey Irak için yapılacak pek çok şey bulunmaktadır: Kuzey Irak konusunda olması gereken Türkiye’nin uzun vadeli bir dış politika kapsamında bölgedeki güvenlik ortamını hiç olmazsa 1990’lı yıllardan beri şekillendirmesi ve 2003 yılında yakaladığı fırsatı kaçırmayarak, Kuzey Irak’ta denetimi sağlamasaydı. Bunu görecek ve uygulayacak ne siyasi irade ne istihbarat fonksiyonları (istihbarat üretimi, örtülü operasyonlar, propaganda ve psikolojik savaş kabiliyetleri) ne de silahlı kuvvetler dışındaki yumuşak güç unsurlarını esas alan bir güvenlik yapısı hala mevcut değildir. Türkiye’nin bugüne kadarki sadece Silahlı Kuvvetlere dayalı "caydırma" stratejisinin ABD desteği nedeniyle Kürt liderler üzerinde yeterince etkili olmadığı ortaya çıkmıştır. Kuzey Irak’taki ulusal çıkarlarımız devletimizin bekası (varlığını sürdürmesi) ile ilgilidir ve gelinen aşamada güç politikaları kullanılması artık zorunlu hale gelmiştir. Ancak güvenlik sorunlarının çözümünde, güç politikalarının uygulanmasında silahlı kuvvetler en son başvurulacak çare olmakla birlikte, her güvenlik sorununa silahlı kuvvetler ile cevap verme alışkanlığımız hala devam etmektedir. Bununla beraber uzun vadeli bir stratejiyi desteklemek üzere kısa vade de yapılacak pek çok şey bulunmaktadır. Bu kapsamdaki stratejileri Silahlı Kuvvetlerin doğrudan kullanılmadığı, yumuşak güç unsurları ile derhal uygulamaya geçilmesi gereken "güvenlik kalkanı" ve Kuzey Irak’taki Kürt denetiminin tasfiyesini işgal yolu ile öngören "tampon bölge" stratejisi olarak iki ayrı grupta görmek gereklidir. Nihai durumda Kuzey Irak’taki KürtABD ittifakının yerini ABD ile çıkar bileşkesi sağlamış bir Türk denetim sistemi almalıdır. Türkiye, yumuşak güç konsepti dahilinde ülke inşası kabiliyetini Kuzey Kıbrıs’tan sonra burada da göstermelidir. Bu vizyon; öngörü, cesaret ve beceri istemektedir. Eğer gelecek nesillerin bizleri bunları göstermemekle suçlamasını istemiyorsak bulunduğumuz görevlerin ve bize yüklenen ulusal çıkarlarımızı sağlama, ülkenin refah ve güvenliği için gerekenleri yapma yükümlülüğümüzün gereklerini yerine getirmeliyiz. Hükümet artık yapılacak olası operasyona mali kaynak bulma makamı olmaktan çıkmalı, bölgeye yönelik kapsamlı, alt unsurlarını bünyesinde barındıran bir strateji planı geliştirilmeli. Türkiye’nin operasyon ve öncesinde yapabileceği çok şey var… şirketleri ve ABD ile iyi geçinen bazı Türk şirketlerine ve kişilerine rant sağlamaktan başka bir fayda sağlamayan Habur sınır kapısından yapılan ticaretin, Türkiye’den giden elektriğin ve benzinin kesilmesi, Türk müteahhitlik hizmetlerine son verilmesi başlangıç için önemli birer tedbir olacaktır. Yumuşak güç kullanımı kapsamında ABD ile önce bir güvenlik mutabakatı oluşturulması ve TürkABD kabiliyetlerinin işbirliğini sağlayacak bir eş güdüm sağlanması yararlı olacaktır. C S TRATEJİ 19 sağlanırken Kuzey Irak’ta yönetimin siyasi, ekonomik ve sosyokültürel boyutları da Türkiye tarafından örülmelidir. Söz konusu gücün bölgede kalışının uzun süreli olacağı sadece Kuzey Irak için değil tüm bölge için güvenlik unsuru olacağı hesaplanmalıdır. Bu harekat gerek Kerkük ve Musul, gerek Türkmenler gerekse PKK ve bölgedeki bağımsız devlet isteklerinin önündeki en gerçekçi ve kalıcı çözümün anahtarı olarak yumuşak güç unsurları ile birlikte tasarlanmalı ve kararlılıkla icra edilmelidir. Silahlı Kuvvetlerimizin güç ve kabiliyetleri, bölgedeki gruplar ile karşılaştırılmayacak kadar üstün ve sonuç alıcıdır. Olabilecek dış baskılar zaten yapılmıştır ve bundan daha öteye gidemeyecektir. Türkiye, gerekli uluslararası hukuki dayanaklara da sahiptir; yeter ki kendi kendimize sorun çıkarmayalım. Sonuç olarak Kuzey Irak’ta vakit gittikçe geç olmadan yeni stratejiler uygulama zamanı gelmiştir. Bu stratejilerin hedefi Kuzey Irak’ta ne Kürt ne de ABD denetimi değil Türk denetimi sağlamak olmalıdır. Bu nedenle öncelikle yumuşak güç ve örtülü operasyonlar ile bir dönüşüm başlatılmalı, bu dönüşüm tampon bölge oluşturulmasını öngören bir askeri harekat ile tamamlanmalıdır. Böyle bir harekata silahlı kuvvetlerimizin hazır olduğundan şüphemiz yoktur. Hükümetin de kendini sadece kaynak sağlayıcı rolünden sıyırıp yeni bir güvenlik reformu dahilinde gerek yumuşak güç projeksiyonu gerekse özel savaş, ülke inşası ve istihbarat kurgumuzun geliştirilmesi ile ilgili ödevlerini bir an önce tamamlaması gereklidir. Böyle bir yönetim ise askerlerle tam uyum içinde çalışabilecek sözde değil özde Atatürkçü bir iktidar ile sağlanabilir. Bu milletin dün olduğu gibi bugünde olabilecek tüm olumsuzlukları ve fedakarlıkları göğüsleyeceğine ve ülkesi için bir şeyler yapmak isteyen insanların her zaman yanında olacağına inanalım. TAMPON BÖLGE Kuzey Irak için ‘Tampon Bölge’ oluşturma stratejisi gittikçe kaçınılmaz gözükmektedir: Bu stratejiye geçişe neden olacak gerekçeler genellikle "güvenlik kalkanı" ile öngörülen inisiyatifin sağlanamaması ile ilgilidir. Kısaca Kerkük’ün statüsü, Türkmenler, bölücü terör ile ilgili beklentilerimizden daha öncelikli olmak üzere Kuzey Irak’taki Kürt denetiminin ortadan kaldırılamaması, bu grupların ve ABD’nin bölgede bildiğini okuması üzerine Kuzey Irak’ta denetimi askeri açıdan öncelikle sağlamayı öngören bir işgal harekatı ile Kerkük ve Musul’un da dahil olduğu bir bölge kontrol altına alınmalıdır. Harekatın kapsamı Irak’ın bütünlüğü ve istikrarı garanti edilene kadar Irak’ın kuzeyindeki denetimi sağlamak, silahsızlandırmak, ülke inşası ve istikrar sağlamayı müteakip nihayet bölgeyi Merkezi Irak Yönetimi’ne bir mutabakat kapsamında devretmektir. Bu harekat ile Kuzey Irak’taki siyasi ve idari yapı yeniden düzenlenmeli ve Türkiye’nin güvenliği ile ilgili istikrarlı bir ortam sağlanana kadar tampon bölgedeki kontrol devam ettirilmelidir (Şekil 2). Barış ve İstikrar Gücü tarafından güvenlik Bir grup terörist... GÜVENLİK KALKANI Kuzey Irak için öncelikli strateji yumuşak güç kullanımını öngören ‘güvenlik kalkanı’ olmalıdır: Türkiye, bu strateji dahilinde Kuzey Irak’taki güvenlik ortamını kendi çıkarlarına göre şekillendireceği bir güvenlik politikası ve güç projeksiyonu uygulamalıdır. Temel hedefi öncelikle bugünkü Kürt liderleri tasfiye ederek, Kuzey Irak’taki siyasi, ekonomik, sosyokültürel ve güvenlik parametrelerini ele geçirmek ve inisiyatifi ele almak olacak bu politikanın aktörleri ise proaktif siyasi, ekonomik ve kültürel güç unsurlarımız yanında örtülü operasyon ve psikolojik savaş kabiliyetlerimiz olmalıdır. Bu kapsamda hükümet, düşünce merkezlerimiz, üniversitelerimiz, siyasi partilerimiz, şirketlerimiz, bankalarımız, yardım kuruluşlarımız, medyamız, vakıf ve derneklerimiz ile Kuzey Irak’ın şekillenmesi ile ilgili bir vizyon ve güç sistematiği oluşturulurken güvenlik alanında özel savaş unsurları ile Kürt yönetiminin bir an öncesi tasfiyesi öncelikli askeri hedef olmalıdır. Güvenlik kalkanı stratejisi kapsamında, Kürt liderlerin tasfiyesine kadar olan dönemde, zorlayıcı diğer tedbirler olarak; Kürt gruplarının can damarı olan, esasen PKK’ya ve Kuzey Irak’taki Kürt liderlere komisyon veren Türkiye’deki bazı Güneydoğu Anadolu aşiret Dipnotlar: 1 Önerilen Güvenlik Reformu ve Güç Projeksiyonu için bakınız: SAİT YILMAZ; "Türkiye İçin Yeni Yaklaşım”, Cumhuriyet Strateji, Sayı: 152, (28 Mayıs 2007), S.1617. 2 Küresel Hegemonya Sisteminin Nasıl İşlediği ve Türkiye’ye Yansımaları için bakınız: “21. Yüzyılda Güvenlik ve İstihbarat”, Alfa Yayınları, (İstanbul, 2006). 3 Haber: “Askerin Irak Kaygısı” Cumhuriyet Gazetesi, (25 Haziran 2007), s.8 4 William R. Polk: “Irak’ı Anlamak”, Çev.: Nurettin Elhuseyni, NTV Yayınları, 2. Baskı, (İstanbul, 2007), s.136, 150152
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear