Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C S Zirvesinin sonuçları… TRATEJİ 13 Karadenizde çarpışıyor ürünüdür. Bir taraftan DoğuBatı enerji koridoruna desteğini sürdürdüğünü belirten ABD, diğer taraftan Türkmen gazının Batı yönünde değil, Güney yönünde akması için uğraşıyor (Transafgan projesi). Pek bahsedilmiyor, ancak Hazar geçişli boru hattının gerçekleşmemesinin en önemli sebebi, ABD’nin bu boru hattına sadece sözde destek göstermesidir. 1990’lı yıllarda BaküTiflisCeyhan’ın bir türlü gerçekleşememesinin sebebi de tamamen aynıydı. Türkiye’nin hem Batı için hem de Rusya için "güvenli enerji koridoru" olma iddiası, bilinçli ve tutarlı bir politikadan çok, karşı taraftan gelen önerilere gelişigüzel tepki verilmesi şeklinde gerçekleşiyordu. Hâlbuki karşı tarafın (ABD, AB veya Rusya olsun) derdinin kendi çıkarları olduğu açıktır. Bu çıkarlar Türk çıkarlarıyla uyuşabilir de uyuşmayabilir de. Bazı durumlarda Rusya, ABD veya AB Türkiye’ye "güvenli enerji koridoru" şeklinde bakabilir. Ancak arz eden açısından da (Rusya, İran, Kazakistan vs.) talep eden açısından da (AB, ABD) enerji güvenliğinin gerçekleşebilmesi için bu tip "güvenli koridorların" mümkün olduğunca çoğaltılması şarttır. Dolayısıyla enerji güvenliği sorununda Türkiye de, tek bir tarafın projesine bağımlı Liderler Boğazda anı fotoğrafı çektirdi. kalamaz, kalmamalıdır. sürdürülüyor. Bu çabaların özellikle Ermenistan ile Dünya güçlerinin enerji için kıyasıya rekabet ilgili kısmı açıkçası Türk karşıtıdır. Zira ABD ve AB, içerisinde bulundukları bu ortamda Türkiye’nin Ermenistan’ı Batı etki dairesine katmak ve Rusya’dan kendisini sadece "enerji koridoru" rolüne layık koparabilmek için Ermenistan’dan ziyade Türkiye’ye görmesi eksik/yanlış bir politikadır. Açıktır ki eski baskı yapma politikasını seçti (sınır kapıları meselesi, dönem politikaların günü geçmiştir. Artık Rusya sözde soykırım vs.) Aynı enerji konusunda olduğu karşısında Batı’ya, Batı karşısında Rusya’ya dayanma gibi Türkiye’nin Büyük Karadeniz projesi zamanı değildir. ABD’nin çabalarına rağmen hızla konusundaki tutumu da ikirciklidir. Bir taraftan çok kutuplu dünyaya doğru ilerleyen dünyamızda Türkiye, Karadeniz bölgesinin Batı’ya eklemlenmesi Türkiye’nin kendisi başlı başına bir kutup olma konusunu desteklerken, diğer taraftan ABD ve potansiyeline sahiptir. Rusya ve Batı ile başarılı ve AB’nin bu yöndeki bazı politikaları açıkça Türk dengeli ilişkilerin anahtarı, sadece kendi milli çıkarlarına aykırıdır. Dolayısıyla Türkiye, hem çıkarlarına uygun olarak hareket eden bir dış bağımsız bölgesel projeleri destekliyor hem de Batı politikadır. Bu bağlamda Karadeniz bölgesindeki dış projesinin içinde yer almaya devam ediyor. politika hedefimiz başkalarının projelerinin taşeronu Bugün bulunduğumuz noktada Karadeniz olmak değil, kendi projelerimizin takipçisi olmak bölgesinde mutlaka bir bölgesel işbriliği şemasının olmalıdır. bulunması gerektiği kuşkusuzdur. İşte bu durumda KEİ bu ihtiyaçları gidererek dış güçlerin doldurmaya ARADENİZ’İN KENDİ PROJESİ OLMALI çalıştıkları sözümona "boşluğu" doldurabilirdi. Son bir yıl içerisinde KEİ’nin canlandırılması ile ilgili Aslında Soğuk Savaş’ın hemen bitiminde kurulan olarak verilen çabaların yeterli olmadığı söylenebilir. KEİ, kurulduğu döndemde ABD’nin yeni dünyaya Zira KEİ’deki sorun sadece KEİ’nin çalışma alanıyla şekil verme çabalarından birisiydi. Özal’ın fikri ilgili değil, üye ülkelerinin dış politikalarında bulunan olarak sunulan KEİ, Rusya dahil bazı eski Doğu bazı yapısal sorunlardır. KEİ içindeki üye ülkeler Bloku ülkelerinin Batı ile ilişkilerini düzenleme arasındaki çıkar uyuşmazlığı ve sorunları bu zirvede şemalarından birisi olarak düşünülmüştü. Bu şemanın de dışa vuruldu. Azerbaycan ve Ermenistan, Ukrayna işlemediği kısa sürede anlaşılınca Karadeniz ve Rusya arasındaki sorunlar gibi. Bu yeni bir şey bölgesinde NATO ve AB gibi kurumların kullanılması değildir ve gerçekten de uzun yıllardır teşkilatın gündeme geldi. Bunlar aracılığıyla bölgenin hızla çalışmasını engelleyen sorunlardır. Ancak bize göre Batı’nın etki dairesi içerisine girmesi sağlanmaya sorunun bu şekilde ele alınması yetersiz bir analiz başlanmıştı. Bugün artık sadece Karadeniz ülkelerinin olurdu. Her bir faal bölgesel uluslararası teşkilatın NATO ve AB üyeliği değil, bu ülkelerde ABD askeri içerisinde lokomotif bir veya birkaç güç bulunur. varlığı da tesis edildi. Sürekli olarak güç boşluğuna Karadeniz bölgesinin bugünkü jeopolitiği ve güvenlik sorununa vurgu yapan ABD, değerlendirildiğinde sözkonusu bölgede ve teşkilatta Karadeniz’deki askeri etkinliğini yaymaya çalışıyor. bu rolü üstlenecek iki gücün bulunduğu kabul Bölgede güvenlik ve istikrarı zedeleyen bu girişimler edilmelidir: Türkiye ve Rusya. Dolaysıyla bölgede bugün Güney Kafkasya ve Ukrayna’ya yönelik olarak etkin bir bölgesel işbirliğinin başlatılması için bu iki Türkiye birçok konuda olduğu gibi gücün arasındaki güvene dayalı işbirliği şarttır. kendi ulusal çıkarlarını, ulusal bir ÇIKAR BİRLİĞİ bölgesinde çevre sorunundan strateji oluşturarak aşmayı denemek Karadeniz başlayarak güvenlik sorununa kadar Rusya ve arasında önemli bir çıkar birliği yerine, sorgulamadan Batılı ülkelerin Türkiye bulunuyor. Belki de tarihte ilk defa olarak yaşanan durum, iki ülkenin vizyon eksikliğinden dolayı yanında yer alıyor. Ermenistan ve bu etkin bir bölgesel işbirliğinin itici gücüne On beş yıldan fazla bir süre boğazların statüsü konularında dönüşemiyor. içerisinde gelişen işbirliğine rağmen, iki ülke güven eksikliğinin tam anlamıyla olduğu gibi bu yaklaşım Ankara’yı arasındaki giderilemediği seziliyor. Buna rağmen geçen süre Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler zaman zaman çaresizleştiriyor. içerisinde hem içsel, yani coğrafik yakınlık, ekonomik yapılar, enerji gibi faktörlerden dolayı, hem de ABD’nin Avrasya kıtasına yönelik müdahaleci politikası gibi dışsal sebeplerden dolayı gelişme göstermişti. Özellikle ABD’nin Karadeniz bölgesine yönelik olan planları konusunda Rusya ve Türkiye’nin ortaklaşa gösterdikleri mukavemet ABD’de tehlike olarak algılanmıştı. Akdeniz’deki Aktif Çabalar harekatının Karadeniz’i de kapsamasını isteyen ABD’ye karşı çıkan iki komşu ülke, kendi güçleriyle Karadeniz’de güvenliği sağlayabileceklerine vurgu yapıyorlar. Bu bağlamda Türkiye’nin Karadeniz Uyumu inisiyatifine destek veren Rusya, kendi gemileriyle Karadeniz’de devriye çalışmalarına katıldı. 2006’dan başlayarak ABD, Karadeniz’in en önemli iki askeri gücün birbirine daha da yaklaşmasını engellemek amacıyla Karadeniz stratejisinde Türkiye’ye öncelikli rol verdiğini göstermeye çalıştı. Ne var ki, ABD’nin Karadeniz stratejisinin özü değişime uğramadığı gibi, bu stratejinin özellikle Ermenistan ile ilgili kısmı Türkiye’nin aleyhine işlemeye devam ediyor. Karadeniz bölgesi, büyük güçlerin çarpışma alanı olmaya devam ediyor. Bu durumun bölgede bulunan bütün devletleri olumsuz olarak etkilediği, barış ve istikrarı zedelediği açıktır. Bugüne kadar bölgede meydana gelen birçok çarpışmada da bu jeopolitik rekabetin izlerini görmek mümkündür. Bölge ülkeleri bu bölgede kendi sorumluluklarını anlamadıkları ve kendi bölgesel stratejilerini gerçekleştirmedikleri sürece bu durum devam edecektir. Karadeniz bölgesinin kendi projesinin bulunması ve dış güçlere meydan vermeyecek bölgesel işbirliğinin tesis edilmesi bölgesel güçlere bağlıdır. Bu bağlamda bölgenin en güçlü devletleri olan Türkiye ve Rusya’ya önemli bir görev düşüyor. Özellikle Türkiye’nin, kendisini zayıflatan kimlik sorgulamalarını bitirmesi ve bir an önce Türk milli çıkarlarına uygun kapsamlı bir strateji üzerinde çalışmaya başlaması gerekiyor. Bu anlamda Türkiye’nin KEİ dönem başkanlığının büyük bir fırsat olduğu kaydedilmelidir. Ancak Türkiye’de milli çıkar konusundaki kafa bulanıklığı devam ettiği sürece bu tip fırsatların boşa gideceği açıktır. Enerji konusunda olduğu gibi Karadeniz bölgesi konusunda da kendi çıkarlarından önce Batı’nın çıkarlarını gözetmesi Türkiye’yi kaybetmeye mahkum bir duruma sokacaktır. K