Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Hasan KANBOLAT hasankanbolat@hotmail.com aradeniz, antik çağlarda Akdeniz’den sonra ikinci önemli merkez olmuştur. MÖ 10. yüzyıllarda Ege insanı hiç tanımadığı bu denize açılmış, altın ve demir madenleri işletmiş, Karadeniz insanı ile temas etmiştir. Tanımadıkları Karadeniz’e açılan Egeli denizciler, adalardan yoksun bu denizde hırçın dalgalarla, kuvvetli akıntılarla, fırtınalarla ve tanımadıkları kavimlerle karşılaşmışlardır. Karadeniz’de karşılaştıkları olumsuzluklardan etkilenen bu insanlar, Karadeniz’e "dost sevmeyen deniz" anlamında "Pontos Aexeinos" demişlerdir. "Aexeinos"un Farsça bir kelime olan ve "karanlık, muzlim" gibi anlamlar içeren "Ahşaena"dan geldiği belirtilir. "Aexeinos" adının verilişi ile ilgili bir başka iddia ise, Nuh’un oğullarından Yafes’in torunu olan Aşkenaz’ın bu bölgede yaşamış olmasıdır. Zamanla gemi yapım teknolojisinin ilerlemesi ile birlikte Karadeniz’e dayanıklı gemilerin yapılmıştır. Karadeniz sahillerinde kurulan koloni şehirler vasıtasıyla bu bölgenin zenginlikleri Ege ve Akdeniz’e taşınmıştır. Böylece, Karadeniz’e bakış değişmiş ve bu denize "konuksever deniz" anlamında "Pontos Euxinos" denilmeye başlanmıştır. 21. yüzyılda Karadeniz tarihte nasıl anılacaktır? "Pontos Aexeinos" olarak mı, yoksa "Pontos Euxinos" olarak mı anılacaktır? Karadeniz’de kalıcı barışı kim sağlayacaktır? Karadeniz’in yeniden değişen jeopolitiği bu soruları nasıl cevaplandıracaktır? Bölge son yıllarda yeni küresel güçlerle tanıştı… C S TRATEJİ 11 KEİ’nin 15. kuruluş yıldönümü İstanbul’da 25 Haziran 2007’de yapılan Zirve ile kutlanmış ve örgüte yeni bir yönelim ve canlılık kazandırılmak istenmiştir. Bu çerçevede KEİ bünyesinde çevre, ulaştırma, enerji, ticaret, telekomünikasyon ve örgütlü suçlarla mücadele alanlarına öncelik verilmesine karar verilmiştir. KEİ, Karadeniz’de sermaye, işgücü, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımının sağlanmasına yönelik bir kuruluştur. Ancak, üye ülkelerin diğer üye ülkelerde karşılaştıkları tarife dışı engellerin belirlenerek ortadan kaldırılmasını amaçlayan çalışmalar ve KEİ bölgesinde mal ve hizmetlerin dolaşımının kolaylaştırılması amacıyla üye ülkelerde mevcut sınır geçişleri ve gümrük mevzuatlarının uyumlaştırılmasına yönelik görüşmeler başarıya ulaşamamıştır. Ayrıca, KEİ’nin temel düşüncelerinden biri Karadeniz’de bürokrasiyi azaltarak ticaretin, yatırımların ve girişimciliğin önünü açmaktır. Ancak, Karadeniz bölgesinde donmuş ihtilafların sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik işbirliğini engellemesi, istikrarın sağlanamaması, Rusya Federasyonu’nun içe dönük ekonomi politikalarına yönelmesi ve diğer KEİ üyelerinin AB ile bütünleşmeyi ulusal hedef haline getirmesi ile KEİ bu işlevini de kaybetmiştir. Buna rağmen, Karadeniz’in ABD’nin Rusya Federasyonu’nu çevreleme politikasının önemli bir parçasını oluşturması ve AB’nin yeni komşuluk politikasının uzantısı olması nedeniyle stratejik ve özellikle enerji ve ulaştırma koridoru olması nedeniyle ekonomik öneminin artmasından dolayı bölgeye uluslararası ilgi giderek yükselmektedir. Bölgeye artan bu ilgiye paralel olarak KEİ’nin çalışmalarına ilgi gösteren ülke ve uluslararası kuruluşların sayısında da önemli düzeyde artış gözlenmektedir. Artık, sadece Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerden oluşmayan KEİ, çok geniş bir coğrafyayı, başka bir deyişle Güneydoğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya ülkelerini ve 370 milyonluk bir nüfusu kapsamıştır. Günümüzde KEİ’ye on iki üye (Türkiye, Yunanistan, Sırbistan, Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Moldova, Ukrayna, Rusya Federasyonu, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan), on dört (ABD, Almanya, Avusturya, AB Komisyonu, Fransa, İtalya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Hırvatistan, Beyaz Rusya, Tunus, Mısır, İsrail) gözlemci bulunmaya başlamıştır. Son olarak Avrupa Birliği Komisyonu, İstanbul Zirvesi’nde KEİ’ye gözlemcilik statüsünü almıştır. K Karadeniz’de yeni yapılanma Sovyetlerin dağılmasının ardından Rusya, Karadeniz’deki önemli limanlarını yitirdi. Türkiye tarafından önerilen KEİ günümüzüde 12 üyesi, 14 gözlemcisi olan bir yapıya büründü. AB ve ABD’nin bölgede etkin olma arayışı, Türkiye açısından KEİ’nin önemini artırıyor. ifade edilen Batı dünyasına (ABD, AB, NATO vb.) doğru günümüzde devam eden bu jeopolitik kayış süreci, Karadeniz’in Doğu ile Batı arasında tarihsel sıkışmışlığını da yansıtmaktadır. Böylece, Karadeniz’deki DoğuBatı kutuplaşması bölgenin yakın geleceğini belirleyecek en önemli unsurlar arasında yer almaya aday gözükmektedir. Bu bağlamda, Karadeniz’i değerlendirebilmek için Osmanlı Devleti, Çarlık Rusyası ve Sovyetler olmadan bir Karadeniz tarihinin eksik olacağı, buna karşın Sovyetlerin dağılması sonrası Batı’nın Karadeniz’e yıldan yıla daha fazla nüfuz etmesi ile birlikte Karadeniz için yeni bir tarihin yazılmaya başlandığını görmek gerekmektedir. Karadeniz böylece, son on yılında tarihinde hiç yer almamış iki yeni dünya gücü (ABD ve AB) ile karşı karşıya kalmıştır. Birbirleriyle koordineli hareket eden bu iki siyasi, ekonomik ve askeri gücün Karadeniz’in yakın ve uzak geleceğini nasıl etkileyeceği henüz belli SOVYETLERİN DAĞILMASI 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası, Karadeniz (Ukrayna, Rusya Federasyonu, Gürcistan) ve Hazar kıyılarında (Azerbaycan, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Türkmenistan) yeni devletler ortaya çıkmıştır. Moskova, Karadeniz ve Hazar’da önemli limanlarını kaybetmiştir. Varşova Paktı’nın da dağılması ile birlikte Bulgaristan ve Romanya Moskova’nın nüfuz alanından çıkmıştır. Böylece, Sovyetler Birliği döneminde Karadeniz (Türkiye kıyıları hariç) ve Hazar (İran kıyıları hariç) Sovyet deniziyken, günümüzde Karadeniz Avrupa denizi, Hazar ise Avrasya denizi haline dönüşmektedir. Sovyetlerin mirasçısı olan Rusya Federasyonu ise Karadeniz’de Kuzeybatı Kafkasya, Hazar’da ise Kuzeydoğu Kafkasya kıyılarına sıkışmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası Karadeniz yeniden şekillenmeye başlamıştır. Karadeniz’e kıyısı olan (Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Gürcistan) veya Geniş Karadeniz Bölgesi (Balkanlarda Moldova, Makedonya, Arnavutluk, BosnaHersek, Hırvatistan, Güney Kafkasya’da Azerbaycan ve Ermenistan) içinde yer alan ülkeler Rusya Federasyonu’ndan uzaklaşarak Batı’ya yakınlaşmaya başlamıştır. Balkan ve Güney Kafkasya’da bulunan Karadeniz ülkelerinin ortak özellikleri genelde ya eski Varşova Paktı üyesi (Bulgaristan, Romanya) ya da eski Sovyetler Birliği cumhuriyeti (Moldova, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan) olmalarıdır. Söz konusu ülkelerin Batı’ya yakınlaşma konusundaki bu stratejik kararları nedeniyle önümüzdeki on yıllarda Batı’ya daha yakın, AvrupaAtlantik dünyasının bir parçası haline gelmiş ve Avrupa Birliği (AB) ile NATO üyeliğine kabul etmiş Karadeniz ülkelerinin olabileceği muhtemel bir gelişmedir. Kimlik arayışında olan bu ülkelerin Doğu (Rusya Federasyonu, Bağımsız Devletler Topluluğu, Avrasya vb.) dünyasından AvrupaAtlantik dünyası olarak Erdoğan ve Saakaşvili BÖLGESEL İSTİKRAR Dünya’da bölgesel işbirliği örgütlerinin çökmesinin nedenleri, dışa kapalılık, hedeflerin yüksek tutulması ve ticaretin geliştirilmesi için yeterli finansmanın sağlanamaması, bölge içi ticaretin geliştirilememesi olmuştur. KEİ içindeki tıkanıklarda benzer nedenlerden kaynaklanmıştır. Ancak, günümüzde Karadeniz, DoğuBatı arasında hem güvenlik, hem enerji hem de ulaştırma koridoru durumundadır. 15. yıldönümünü kutlamaya başlayan KEİ, bu imkanları Karadeniz ülkeleri arasında bir çatışma konusu olmaktan çıkarıp uzlaşma hususu yapabilirse, bölgesel işbirliğini canlandırabileceği ve varlığını anlamlı kılabileceği düşünülmektedir. Böylece KEİ, sadece ekonomik faaliyetlere değil, bölgesel istikrar ve refaha da katkı sunabilecek, bölgesel bir kuruluştan uluslararası bir kuruluşa yönelebilecek, önümüzdeki on yıllarda ekonomi ağırlıklı yapısını terk ederek daha geniş bir görev alanına sahip olabilecek ve adını "Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı"ndan, "Karadeniz İşbirliği Teşkilatı"na dönüştürebilecektir. değildir. KEİ’NİN ÖNEMİ Karadeniz’in yeniden değişen jeopolitiğine uygun yeni politikaların oluşturabileceği en sağlam zemin, Türkiye’nin kuruluşunda öncülük yaptığı ve 1 Mayıs31 Ekim 2007 tarihleri arasında altı ay dönem başkanlığını yapmaya başladığı KEİ olabilir. Nitekim,