01 Ocak 2025 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Rum tarafındaki evlerini bırakarak Türk tarafına kaçması da rol oynamıştır. Türk kaçkınlar, yaşam koşullarının çok kötü olduğu sağlıksız barakalarda ve kulübelerde hayatlarını sürdürmek zorunda kalmıştır. İşsizlik oranı Türk tarafında oldukça yüksektir. Türk tarafında bisiklet ve motosiklet önemli bir ulaşım aracı olarak görülürken, Rum tarafında 8 kişiye bir otomobil düşmektedir ve hemen hemen her evde televizyon bulunmaktadır. Türk çarşıları da Rum tarafından oldukça farklıdır. Türklerde görünür yerlere farklı renklerde koyun postları asılır ve satılır. Bu, Türk bölgesine gelindiğinin tipik bir işaretidir. Türk dükkânlarında genel olarak Türk malları, restoranlarda ise Türk yemekleri vardır. Türk restoranlarında, kafelerinde, dükkânlarında, Türk esnafında hizmet Rum tarafına göre daha iyidir ve daha ucuzdur. Türklerin en sevdiği renk kırmızı iken, Rumlarınki mavidir. Bunu sadece bayraklarının renginde değil, hayatın her alanında görmek mümkündür. Boçkaryov, Devlet Başkanı yardımcısı Rauf Denktaş’tan, kitapçı Rüstem’e, terzi Osman’a kadar kurduğu kişisel ilişkilerden Türklere dair şu özellikleri çıkarmaktadır: Oldukça şüphecilerdir ve yabancılara güvenleri yoktur, inatçı ve ısrarcıdırlar. Eğitim seviyeleri yüksek değildir. Rumlara oranla daha az kaprisli ve şımarıklar; daha örgütlü ve disiplinlilerdir. Milliyetçi duyguları yüksektir. Kendilerine yapılan bir kötülüğü veya işlenen bir cinayeti unutmazlar ve kindardırlar. C S Boçkaryov, ailesiyle birlikte... TRATEJİ 17 yanlısıdır. O dönemde (19191922) TürkYunan Savaşı’na katılmıştır. Nazilerin işgali döneminde aşırı sağıcı Yunan örgütlerinde çalışır. 1944 yılında İngilizlerin Yunanistan’a asker çıkarmasıyla "Hitoslar" adlı terörist bir örgüt kurmuş ve Yunanlı komünistlerin öldürülmesiyle uğraşmıştır. Daha sonra uzun yıllar Kıbrıs’ta faaliyet yürütmüştür. Daha sonraları EOKA’yı kuran Grivas, hain ilan ettiği kişileri acımasızca ortadan kaldırmıştır. Hastanede ölmekte olan karısının gözlerinin önünde öldürülenden kilisede dua ederken vurulana, eşinin önünde yakılana, şehrin merkezinde çocuklarıyla el ele gezerken öldürülene kadar birçok kurbanı olmuştur. Kıbrıs devletinin kurulmasının ardından Ada’yı terk eden Grivas, Aralık 1964 olaylarından sonra geri dönmüştür. Yunan hükümeti tarafından askeri başdanışman yapılmıştır, ardından da Kıbrıs ordularını komuta etmiştir. Kendisini fanatik milliyetçi ve antikomünist olarak tanımlamaktadır. Grivas, Yunanistan’daki 1967 askeri darbesinin ardından aynısını Kıbrıs’ta yapmayı planlamış ve Kasım 1967’de Rumlar ve Türkler arasında silahlı çatışmaların doğmasına sebep olmuştur. 1967 sonunda Yunanistan’a geri dönen Grivas, 1 Eylül 1971’de yasadışı yollardan Ada’ya gelmiştir. Amacı Yunan cuntasının yardımıyla bir darbe gerçekleştirmektir. Grivas’ı bu şekilde anlatan Boçkaryov, CIA ve Albaylar Cuntası’nın Makariaos’a karşı birçok suikast girişiminde bulunduğunu da iddia eder. Makarios, zehirlenmek istenmiş, bunun üzerine aşçılığa kardeşini getirmiştir; kaza yapması için şoförü ayartılmaya çalışılmış, bunun açığa çıkması üzerine de bir akrabası şoförlüğünü yapmaya başlamıştır. Boçkaryov’un iddiasına göre bunun gibi 10 girişim olmuştur. Bir keresinde kilisede bile öldürülmek istenmiştir. Hatta savunma ve dışişleri bakanı olan Georgacis’in başını çektiği bir ekip de Makarios’un helikopterinin düşürülmesi planı içinde yer almıştır. Bu tür suikast girişimleri Sovyet yetkililerine yönelik de olmuştur. Bir dönem Sovyet elçiliği tarafından kendi kadrolarına şehirde iki kişiden az dolaşılmaması emri çıkartılmış, kısa bir süre için de kadın ve çocukların alışverişe gitmemeleri tavsiye edilmiştir. Bir gün Boçkaryov, 2 çocuğu ve eşiyle balkonda otururken silahlı saldırıya maruz kalmış, fakat kimseye bir şey olmamıştır. Daha sonradan ev sahibinin oğlunun Grivas’ın terör örgütüne mensup olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Boçkaryov, kiraladığı o evden hemen taşınmıştır. Sovyet askeri istihbaratının birçok kurum ve kuruluş içinde güvenilir kaynakları bulunmaktadır. Bu kaynaklardan gelen bilgiler doğrultusunda Boçkaryov, Grivas’ın darbe planlarını birkaç kez bozmuş, bu planları açığa çıkartmıştır. Kimi zaman gelen bilgi üzerine geceleyin evinden çıkıp yetkilileri bilgilendirmiştir. Hatta Grivas’ın karargâhından bile darbe planlarıyla ilgili gizili belgeleri ele geçirmiştir. Boçkaryov, başlarına gelen ilginç olayları da kaleme almıştır. Bunlardan biri haberleşmek üzere kullandıkları gizli yerlerle ilgilidir. Şehrin 1015 km. uzağında belirledikleri bazı kayaların içlerindeki yarıklara belgeler bırakılır, bu belgelerin gerekli kişiler tarafından alınması sağlanırmış. Ancak bu belge değiş tokuşları sırasında yarıkların içinden çıkan yılanlar, örümcekler, kertenkeleler oldukça fazla sorun çıkarmış, bunun için daha uygun yerler bulmak zorunda kalmışlardır. Kıbrıs, Boçkaryov’un GRU adına çalıştığı son yer olmuştur. Emekliye ayrılan Boçkaryov, bir 30 sene de Emekli Askeri İstihbaratçılar Konseyi’nde görev yapmıştır. Boçkaryov, Yunanistan’daki Albaylar Cuntası’nın adaya Grivas aracılığıyla yansıdığını yazıyor. Sovyet istihbaratçısı, Grivas’ın birçok darbe girişimini engellediğini de dile getiriyor. pasaportları olduğunu görmeden silahını üzerlerine doğrultmuş. Ancak 10 dakika içerisinde bir Türk subayı gelerek olay için özür dilemiş ve onlar için bütün anklav boyuca yeşil hat oluşturmuş. Boçkaryov ve arkadaşlarında oluşan izlenime göre Türk subayları, Sovyet subaylarına Ada’daki diğer orduların subaylarına gösterdiklerinden çok daha fazla saygı göstermişlerdir. Türkler, Sovyet askeri yetkililerini sık sık kabullere, kokteyllere, geçit törenlerine, sergilere davet etmişlerdir. Hatta Boçkaryov’un oğlu Yuri’nin Türk asker ve subaylarıyla masa tenisi oynadığı da olmuştur. Bu durumların Kıbrıslı Rumları rahatsız ettiği açıktır. Bu sebeple Kıbrıslı Rumların iktidarı altında devlet görevinde bulunan, fakat Türk sektöründe yaşayan yabancılar, Rum tarafına taşınmak zorunda kalırlarmış. Çünkü Rumlar onlara yan gözle bakmaya başlarmış. Hatta Türk tarafına gidip gelen diplomatların Rum iktidarı tarafından sıkı takibe alındığı herkes tarafından bilinirmiş. Ayrıca Rumlar, Türk asker ve subaylarının üniforma ve silahlarıyla Rum bölgelerinde gezmelerinden büyük rahatsızlık duyarlarmış. Bir keresinde teninin güneşten yanmış olması nedeniyle Türk zannedilerek takip edilen ve yumruklarla tehdit edilen Boçkaryov, arabasını durdurup Türk olmadığını söylemek zorunda kalmış. ÇATIŞMALAR VE TÜRK TARAFI Boçkaryov, Rumlarla Türkler arasındaki gerginliğin uzun bir geçmişi olduğunu, ancak esas olarak İngilizlerin Ada’yı almasıyla arttığını vurgular. İngilizler, iki halkı "böl ve yönet" ilkesi temelinde birbirine kışkırtmıştır. Kıbrıs devletinin kurulmasının ardından iki halk arasındaki sular durulsa da 1963 ve 1967 olayları düşmanlığı yeniden doğurmuştur. Boçkaryov, burada önemli bir noktaya temas eder ve o dönemde nüfusun yüzde 18’ini oluşturmasına rağmen Türklerin savaş kabiliyeti, hazırlık ve disiplin açısından Rumlara oranla daha üstün olduğuna dikkat çeker. Türk nüfusun yaşadığı her bölgede askeri birlikler oluşturulmuş ve sistemli bir şekilde eğitimden geçirilmiştir. Hatta zor şartlarda hayatlarını sürdürebilmeyi öğrenmeleri için askerler yemeksiz ve susuz dağlara bırakılmıştır. Bu şekilde kaynaktan sularını kendileri bularak, yılan, kirpi, kuş yakalayıp yemek niyetine yiyerek hayatta kalmayı öğrenmişlerdir. Türklerin bu cengâverliğine dair 1967 yılında yaşanan bir olay önemli bir örnektir. Türkler, bir gecede kendilerinden sayıca üstün olan Rum güçlerini püskürterek taktik açıdan büyük önem taşıyan St. Hilarion bölgesini ele geçirmişlerdir. O zamandan beri de bölge Türklerin elindedir ve vermeye de niyetleri yoktur. Boçkaryov’un ifadesiyle en cengâver Türkler, Kıbrıs’ın batı kıyısındaki Erenköy (Kokina) anklavında (Anklav, bir devletin topraklarının bir parçasının, başka bir devlet topraklarıyla çevrelenmesi durumudur. Diğer devlet sınırları içerisinde kalan bu toprak parçası bir devletin toprağı olabileceği gibi başlı başına bağımsız bir devlet de olabilir.) yaşayanlardır. Bu bölgedeki Türk devriyesi Kıbrıs hükümeti tarafından verilen belgeleri tanımamaktadır. O yüzden Boçkaryov ve diğer Sovyet yetkilileri o bölgeden Sovyet pasaportuyla geçmek zorunda kalırlarmış. Bir keresinde bir Türk askeri, GRİVAS VE KIBRIS’TA TERÖR Boçkaryov, Kıbrıs Rumları, Türkleri ve TürkRum çatışmasıyla ilgili izlenimlerinin ardından "General George Grivas: Terörün Ustası" başlığı altında Yunanistan’daki faşist Albaylar Cuntası’nın Kıbrıs’taki uzantısı Grivas’ı ele alır. Boçkaryov’un ifadeleriyle Grivas, Kıbrıslıların lideri rolünü oynamaya kalkmış olsa da politikadan anlamayan terörist eylemlerin ve konspirasyonun eşsiz bir ustasıdır. Oldukça sert ve tehlikelidir. Ayrıca çok kibirli, kaprisli ve kindardır. Grivas’a göre savaşta her yol mubahtır. Kariyerinin ilk yıllarında İngiliz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear