15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Çin artık uyduları da vurabiliyor… C S TRATEJİ Bugün için özellikle batı ülkelerinin olası bir savaş için İran ve Çin’in potansiyel uzay araç ve silah faktörlerini de dikkate alacakları açık. Bu ülkelerin uzay çalışmalarına ve uzay teknolojisine ağırlık vermeleri bunu bir gereklilik olarak dayatıyor. Ancak şimdilik açık olan, Çin’in ve İran’ın elindeki uydusavar sistemlerinin ancak dünyanın çevresinde alçak yörüngede seyreden uydulara karşı etkin olabileceğidir. Uzay çalışmaları yürüten ülkelerin çeşitli uydu sistemlerinin bugün değişik kapasitelerde uygulamaya sokulmuş olması, uzayın giderek yeni bir savaş alanı haline getirildiğini gösteriyor. Uyduların doğrudan doğruya bir ülkeye veya orduya saldırması şimdilik söz konusu olmamakla beraber "güç ekleyici unsur" olarak, gözetleme, izleme, iletişim, yer ve yön tayini ve füze ikaz alanındaki önemleri yaşamsal bir unsur. ABD’nin her alandaki politikası bugün için saldırgan bir yaklaşımla hasımlarından bir adım önde olmak üzere kurgulanmış gibi görünmektedir. ABD bu stratejiyi askeri alanda olduğu gibi endüstrileşmede de uygulamak istiyor. Bu bağlamda ABD’nin uzaydan füzesavar sistemleriyle kontrol ve engelleme amacı güden "Yıldız Savaşları" projesinin devamı olan "Yıldız Savaşlarının Oğlu" denebilecek bir projeyi başlatmış olduğu da söylenmekte. Bu kapsamda "Ulusal Uzay İstihbarat Merkezi" ismiyle yeni bir birimin kurulması da söz konusu. Böylelikle potansiyel tehditler daha çabuk izlenebilecek. Bugün Çin’in uzay gücünden ciddi anlamda rahatsız olan ABD’nin 2002’de Rusya Federasyonu ve Çin tarafından gündeme getirilen her çeşit silahın uzayda kullanılmasının yasaklanması önerisini reddetmiş olması da üzerinde durulması gereken bir husus. "Küresel Isınma" konusundaki çalışmalara da katılmayan ABD’nin yine uzayla ilgili yasaklayıcı bir anlaşmaya yanaşmaması bunun bumerang gibi geri dönüp kendini vurabilecek boyuta ulaşacağını kestirememesi ile ilgili. Bunu ancak şimdi kavramaya başlayan Amerikalıları son gelişmeler rahatsız etmiş gibi gözüküyor. eçtiğimiz 17 Ocak 2007 günü Çin Halk Cumhuriyeti’nin kendisine ait eski bir meteoroloji uydusunu yeni geliştirmiş olabileceği söylenen kinetik bir uydusavar cihazıyla vurması uzayda başka yeni aktör ve güçlerin de sahneye çıkacağının bir habercisiydi. İmha edilen uydu 1999 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nce uzaya gönderilmiş olan Feng Yun 1C (FY1C) cinsi bir meteoroloji uydusuydu. Dünyaya yakın ve alçak kutupsal bir yörüngede seyreden bu uydunun yakınlarına erişen bir balistik füzedeki söz konusu uydusavar cihazın uyduyu parçalaması ile ortaya geleceğin uzay savaşlarının provası olarak yorumlayabileceğimiz önemli birkaç husus çıkmakta. Öncelikli olarak deneme, Çin’in bu teknolojiyi yakalamış olduğunu göstermektedir. Bu olay aynı zamanda uzayın barışçı amaçlarla kullanılmasına aykırı bir eylemi gündeme getirmektedir. Bu eylemin uzay çalışmalarına önem veren İran gibi Amerika’ya meydan okuyan ülkeleri de heveslendirmesi de kaçınılmazdır. Tüm bunlar aynı zamanda ABD, Avustralya, Japonya, Fransa, Güney Kore ve Kanada gibi ülkelerin yürüttükleri gelişmiş uzay teknolojilerinin ve uydularının tehdit altında olduklarını da söz konusu eder. Nitekim sayılan Çin’in uzay aracı ülkeler de Çin’in Shenzou bu denemesini diplomatik kanallardan protesto ettiler. Ayrıca bu denemeyle uzayda paramparça edilen eski uydunun başıboş alçak bir yörüngede dolaşan binlerce küçük parçasının uzaya gönderilmiş veya gönderilecek başka uydulara ve Uluslararası Uzay İstasyonu dâhil, uzay mekiklerine ve öteki araçlara bundan böyle verebileceği zarar da önemli bir tehlikeyi beraberinde getirmekte. Çin’in yaptığı bu deneme, sanayinin her alanında atılım yapan Çin Halk Cumhuriyeti’nin askeri alanda da sürdürdüğü bilinen son derece sofistike projelerinin bir örneği olduğu gibi Çin’in gelecekteki olası bir savaşı her alanda sürdürebilme yeteneğine eriştiğinin de bir göstergesi. Hiç şüphesiz Çin’in uzay çalışmaları bu tür uzay savaşı yeteneklerinin arttırılması için geniş bir yelpazede üretilen yüksek itici güç kapasiteli roket sistemleri, uydusavar sistemleri ve bir dizi başka askeri amaçlı uzay araç sistemlerini kapsaması bakımından geleceğe dönük önemli işaretler vermekte. Bu deneme esasen Çin’in askeri alandaki her çeşit gayretine paralel olarak uzun süredir bir uydusavar sistemi üzerinde çalıştığı şüphelerini kanıtlamış olması açısından da önemli. Bu sistemleri amaçlayan bir gücün barışçı amaçlar güttüğünü söylemek bundan böyle pek mümkün olamayacak. Bu tarz sistemlerle, uzayda konuşlandırılacak avönleme araçları anlamında görev yapan sistemleri ve düşman haberleşme, gözetleme ve hatta karşı uydusavar sistemlerini tahrip etme amaçlanıyor. Çin’in lazerden etkilenebilecek optik sistemlere zarar verebilecek tahrip yetenekli araçlar geliştirdiği de biliniyor. Bunun yanı sıra uzay çalışmaları bağlamında ağır balistik füze sistemleri ve katı yakıtlı küçük füze sistemleri geliştirdiği ve bunlarla uzaya küçük ebatlardaki uyduları kolaylıkla göndermeyi amaçladığı da alınan bilgiler arasında. Geliştirilen tüm bu teknolojiyle Çinlilerin uzayda askeri yeteneklerin dışında, sivil ve ticari uygulamaları da rahatlıkla gerçekleştirebilmeleri mümkün olacak. G Uzay savaşları provası Çin’in dünyanın yörüngesindeki uyduları vurabilme yeteneği kazanması, uzay savaşlarının provası olarak algılandı. Çin’in atış menzilinde uydusu bulunan ülkelerin Pekin’i hemen protesto etmesi, gelişmenin önemini gösteriyor. Bu bağlamda Çin’in elektronik savaş kapasitesinin özellikle saptama, önleme, yön bulma ve elektronik karıştırma yeteneklerinin de giderek arttırıldığı bilinmekte. Yine Çin’in lazer silahları konusunda da ciddi çalışmaları olduğu ve elektro optik algılayıcıları ve insan görüşünü tahrip edebilecek portatif lazer cihazları dâhil başka radyo frekanslı silahları geliştirdiği de söylenmekte. Bugün gelinen noktada Çin’in 1990’larda hızlı adımlarla ön plana çıkardığı uzay teknolojilerine ek olarak Yüksek Enerji Lazer Silahları çalışmalarını yerden yönlendirilen uydusavar lazer silahları kategorisinde de geliştirdiği iddia edilmekte. UZAYIN ÖNEMİ Bugünün savaş konseptinde, geliştirilmiş füze sistemleri ve uzay araçlarının füze ve uydusavar silahlarına uygulanmasıyla erişilebilecek savaş gücü oldukça önemli. Bu güç, gelecekte olası bir savaşta hasmının uzayda konuşlandırılmış haberleşme ve gözetleme sistemlerine zarar verebilenin savaşı kazanmasını sağlayabilecektir. Hatta bu güç yardımıyla askeri gücü hasmından daha az olan bile ani bir vuruşla savaşı kazanabilecektir. Bu noktada uzayda etkin olacak platformlar ve sistemlere sahip olma önem kazanıyor. Geleceğin savaş konseptinin, düşmanın cephe gerisindeki radar, haberleşme tesisleri ve komuta merkezlerinin, akıllı silahlar, elektronik saldırı ve elektromanyetik dalgalı silahları ile uğratılacağı saldırıdan da önce yıldırım harekâtıyla uzay cephesindeki stratejik düşman platformlarının tahribine öncelik vererek savaşı başlatmaya dayanacağı savını kuvvetlendiriyor. Bütün bu olgu ve gerçekler yüce Atatürk’ün "İstikbal Göklerdedir" söylemenin ne kadar ileri bir görüş olduğunu ve rehber olması gereğini ortaya koyuyor. Uzayla ilgili çalışmalar yapan ülkelerin bu çalışmalarının yakından izlenmesi ve iyi bir istihbarat alınması bu ülkelerin savaş yeteneklerini bilebilmek açısından da çok önemli. Aksi taktirde ani saldırılar ve sürprizlerle karşılaşmak son derece tehlikeli bir olasılık. Kaldı ki ABD Silahlı Kuvvetleri’nin kullanmış olduğu düzinelerce uydunun Irak Savaşlarında, Afganistan’daki 2001 ve 1999’daki Yugoslavya operasyonlarındaki yararları ve özellikle son Körfez Savaşı’nda Irak Ordusu’nun uydular aracılığıyla kör edilerek hızla sonuca gidilmesi uzay yetenekli orduların önemini gösteriyor. Ayrıca uzay yeteneğinin özellikle savaş konusunda ön alıcı veya önleyici savaşların bir gereği de olduğu ortada. B ugün, meteoroloji, haberleşme, GPS (Küresel Yer Tayin Sistemi) ve izlemegözetleme alanında bir dizi uydu sivil ve askeri–casusluk amaçlı olarak kullanılmakta. Bu uydular, yeryüzü etrafında 200 km ila 110 bin km arasındaki yörüngelerde bulunurlar. Yörüngelerin dünyadan uzaklığı uyduların kullanım amaçlarına göre değişir. Fotoğraf uyduları 200–600 km. yükseklikteki alçak yörüngelere yerleştirilmektedir. Bu yörüngelerin diğer bir özelliği de kutupsal olmalarıdır. Böylece yerküre altlarına döndükçe bu uydular dünyanın her yerini görüntüleyebilme olanağına sahiptir. Bu tür uydulardaki cihazlar 1530 cm büyüklüğündeki cisimleri seçebilecek duyarlılıktadır. Elektronik Uydular ise karşı tarafın askeri hareketlerini elektromanyetik dalgalar ile izlemekte kullanılmaktadır. Erken uyarı uyduları karşı tarafın nükleer saldırıya geçip geçmediğini belirlemekte kullanılır. Bu uydular uluslararası balistik füzeler daha fırlatılırken arkalarındaki alev sütununu kızılötesi algılayıcılar ile saptamakta ve 30 dakikalık bir erken uyarı sağlayabilmektedir. Bunlar genelde 7 bin ile 36 bin km yükseklikteki yörüngelere yerleştirilir. Haber alma uyduları genellikle yeryüzünden 36–40 bin km uzaklıkta yerleştirilmektedir. Bu sebeple iletişim bağlantısı günde 24 saat kesintisiz olarak sürdürülebilmektedir. Casus uydular genelde; optik (açık görüntü sağlamada), kızılötesi ve ultraviyole (kapalı görüntü sağlamada), radar görüntülü (bulut ötesi görüntü alan sistemler), entegre kombinasyonlu sistemler (tümünü kapsayan sistemler), radyo dalgası (haberleşme tespit ve önleme amaçlı) ve okyanus gözlem (denizlerdeki gemileri izlemek amaçlı) gibi çeşitlere ayrılır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear