15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

tetiklemektedir. Söz konusu saldırı, kitle iletişim araçlarında, toplumun gerçek duygularını ortaya koymasını sağlayacak sözcülerin engellenmesiyle, toplumsal bir gerginliği beslemekte, rahatsızlığı arttırmaktadır. Yurttaşlar, her gün kendilerinin, uluslarının, devletlerinin aşağılanmasından bıkmışlar, adeta patlamaya hazır bomba haline getirilmişlerdir. Aşağılama kampanyası, TCK’nın aşağılamayı yasaklayan 301. maddesine karşı olan eylemlerde de görüldüğü gibi, aşağılamanın serbest bırakılmasını talep etmekte, adeta tüm bir ulus, bilinçli olarak kışkırtılmaktadır. Söz ettiğimiz çevrelerle birlikte, siyasal iktidar da, yönettiği devleti, dünyaya şikayet etmektedir. İlginç olan nokta şudur ki, 301. maddeyi, yeni ceza yasasının içinde, yürürlüğe koyan da, iktidar partisinin ta kendisidir. Ancak, kampanyanın savunucuları, bu gerçeği görmezden gelmekte, maddeyle ilgili, sanal güç odakları icat etmektedirler. Bu çerçevede, bölücü örgüte karşı mücadelenin cephesi, söz ettiğimiz süreçte genişlemiş, BarzaniPKK işbirliği, Türkiye’deki, tarikatçıliberal koalisyonu ve ABD yaklaşımıyla pekişmiştir. Bölücü örgütle cebelleşen Türk Silahlı Kuvvetleri, bu kampanyada, baş hedef ilan edilmiş, komplo teorileriyle, halkın gözünden düşürülmeye çalışılmıştır. Silahlı Kuvvetler, bu mücadelede adeta yalnız bırakılmıştır. C S Talabani TRATEJİ Barzani 23 siyasallaşmasına zemin hazırlanmaktadır. Ne yazık ki, benzer yaklaşımlar, devletin en üst düzeyinde görev yapmış insanlar tarafından da dile getirilmektedir. Böylece toplum şoka uğratılmakta, değerler altüst edilmekte, Anadolu topraklarında tarih boyunca hiç yaşanmamış ‘etnik kavga’ yaratılmaya çalışılmaktadır. Büyük kentlerin varoşları, etnik kavga açısından, adeta bir laboratuvar olarak kullanılmaktadır. Gelinen nokta iç açıcı değildir. Ancak karamsar olmaya da gerek yoktur. Şımartılmış ve besleme bir elit koalisyonunun, kitle iletişim araçlarıyla halka karşı açtıkları aşağılama kampanyasının sonunu getirecek olan, ulusal kurtuluş geleneğine sahip olan Türk ulusudur. 1919 koşullarından daha ağır durumda değiliz. Aydınlanmış, ulus haline gelmiş, devlet yapısı güçlü bir halkımız var. Psikolojik harekatı durdurmak için, elbirliğiyle hareket etmek durumundayız. Mustafa Kemal Atatürk’ün "Gerçekleri söylemekten korkmayınız" sözü kılavuzumuz olmalıdır. Siyaset, günlük bir rant kavgası olmaktan çıkıp, ne zaman kamunun emrine girerse, o zaman, halkın gereksinimlerine yanıt verebilir. Küresel reçeteler ve feodal işbirlikçiler arasında mekik dokuma ve denge sağlama çabaları, siyaseti çürütmekte, toplumdan kopartmaktadır. Atatürk’ün "İdarei maslahatçılar asla iktidar olamazlar" sözü, ne demek istediğimizi daha iyi anlatmaktadır. Hergün kendisine gazete ve televizyonlar aracılığıyla hakaret edilen sessiz çoğunluk, ulusun kendisidir. O zaman, sessiz çoğunluğun kendisini, kamuoyu zemininde en azından şımartılmış elit azınlığı kadar hissettirmesi gerekmektedir. Bunun aksi, oligarşik bir sosyokültürel hegemonyayı besler. Türk ulusu, üzerine giydirilmeye çalışılan deli gömleğini aşacak güç ve iradededir. Tıpkı, 1919’da olduğu gibi... Dipnotlar: 1 Jean Baudrillard, The Seismic Order, Merve, Verlag, 1991. 2 Hürriyet, 02/09/2003, s.1. 3 Deniz Tansi, Jeopolitik,Kış 2004, "Amerikanİslam Sentezi", s.134135., Çantay Kitabevi, İstanbul. SESSİZ ÇOĞUNLUĞUN HİSSEDİLMESİ PKK’nın 2004 Haziran’ından itibaren yeniden eylemlerine başlaması, 2006’da sözde ateşkes ilan etmesi, adım adım bir stratejinin ortaya konduğunu göstermektedir. Bölücü örgüt, Irak’taki yeni statükodan da yararlanarak, siyasallaşmaya çalışmaktadır. Örgüte sempatisini esirgemeyen siyasi uzantısının son kongresinde, parlamentoya bağımsız adaylarla gireceğini açıklaması, tarikatçıliberal koalisyonunun, etnikçi unsurlarla zenginleşeceğini göstermektedir. Üstelik, söz konusu yaklaşımlar, bazen farklı partiler çerçevesinde de kendisini ortaya koymaktadır. ‘Türkiyelilik’ kavramı, ‘ademi merkeziyetçi parçalama’ yöntemleri tarikat ve cemaatçilik yaklaşımıyla besleniyor. Türk toplumu, 1919 ruhuyla bu tehlikeyi de aşabilir. Bölücü örgüt, Irak’ın kuzeyinde, Kürdistan Çözüm Partisi adıyla siyasallaşmıştır. Bölgedeki siyasal unsurlardan biri durumuna gelmiştir. Türkiye’de de, gerek parti, gerek bağımsız adaylar aracılığıyla, ‘federasyon’, ‘iki kurucu ulus’,’eyaletleşme’ gibi kavramlar, dile getirilerek, bölücülüğün S T R A T E J İ K İ T A P L I Ğ I İstanbul’dan ayrıldığı 16 Mayıs 1919’dan Samsun’dan Havza’ya hareket ettiği 25 Mayıs 1919 arasındaki 9 gün içerisinde yaşananları ilmek ilmek anlatıyor. Yazar, kitabında Kurtuluş Savaşı destanının yazılmaya başlandığı bu günleri dönemin kaynaklarına dayanarak yazmış. Yazarın son derece akıcı bir üslupla, roman tadında ele aldığı çalışmasında bulunan neredeyse bir asır önce yaşanmış olayların, isimler ve mekanlar dışında bugün de aynen yaşandığına hayretler içerisinde tanık oluyoruz. Özellikle kitabın 27. sayfasında yer alan bir İngiliz Amiral ile dönemin "işbirlikçi hainlerinden" biri arasında geçen diyalog, dünü de bugünü de son derece çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Kitapta tüm bunların dışında yazıların arasına serpiştirilmiş şiirler, maniler, türküler, karikatürler ve fotoğraflar da bulunuyor. Bir tarihin nasıl yazıldığını, Atatürk ve silah arkadaşlarının nasıl bir bağımsızlık savaşı verdiklerini, Kuvvayı Milliye ruhunun gücünü ve kudretini öğrenmek ya da anımsamak isteyenler kitabı okuyabilir. ürkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Türk Milleti olarak son derece hassas bir dönemden geçiyoruz. Yine bir "sırat köprüsü" var önümüzde. Millet’in meclisi Millet iradesi dışında başaran kuşağın yaptığı gibi her koşulda "vatan karmakarışık bir durumda. Halk, ellerinde savunması" yapmak. Bunun için başvuracağımız bağımsızlığın sembolü ay yıldızlı bayraklarla yegâne kaynak ise Mustafa Kemal Atatürk’ten meydanlarda. Hak ettiği gibi, tarihine, ulusal başkası değil. O’nu daha iyi anlamak, bugüne kimliğine yaraşır bir yönetimin hatta yarınlara dahi hasretini dindirmek istercesine ışık tutan dillerde bağımsızlık, laiklik Yazar: Ertuğrul Kapusuzoğlu düşüncelerini türküleriyle milyonlar Mavikuş Yayınları, 448 sayfa özümsemek sokaklarda… Başka bir deyişle için Türk Milleti yine zorlu bir bağımsızlık daha Atatürk’ü yeniden okumak gerekiyor. doğrusu tam bağımsızlık sınavında. Bu zorlu Bugüne değin Atatürk ve Milli sınavdan yine sapasağlam bir şekilde Mücadelemiz üzerine binlerce kitap çıkacağımıza şüphe yok ancak, Cumhuriyetimizin yazıldı. Ancak bugün içerisinde ilanının üzerinden 80 yılı aşkın bir süre geçmiş olduğumuz durum gösteriyor ki olmasına karşın halen "aynı sorunlarla" Atatürk’ü anlamak için binlercesi daha boğuşuyor olmak son derece üzücü hatta yazılabilir. Bu hassas süreçte en çok kahredici. ihtiyaç duyduğumuz şeylerden biri Türk Milleti benliğine yönelik büyük bir harekât, olan Milli Mücadele ruhunu derin bir psikolojik savaş ile karşı karşıya. anımsamak için yeniden Atatürk’ü ve Unutulmamalı ki her savaş silahla, topla, tüfekle düşüncelerini okumamız gereken bir olmaz. Öyle savaşlar vardır ki toplumun, milletin dönemde Ertuğrul Kapusuzoğlu’nun ruhunu hedef alır hem de tek bir kurşun atmadan. kaleme almış olduğu "16 Mayıs25 Bugün tam da bu şekilde bir oyun içerisine Mayıs 1919 Milattan Sonra çekilmek isteniyoruz. Hedef toplumsal ruhumuz, Samsun" adlı kitap bu konuda bizlere kılavuz ulus bilincimiz ve devletimizin temelleri… Bu olacak nitelikte bir çalışma. Yazar eğitimci kimliği durumda bizlere düşen ise yıllar önce kurtuluşu ile kaleme aldığı çalışmasında Atatürk’ün T Milattan Sonra Samsun STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear