15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 C S TRATEJİ Görevi bırakmayacakmış gibi konuştu, Putin’den iddialı Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası asomuncuoglu@tusam.net D aha önceki gün ilk Rusya Federasyonu Devlet Başkanını uğurlayan Rus halkı, 26 Nisan 2007 tarihinde bugünkü devlet başkanının gelecekle ilgili planlarını canlı yayından seyretti. Seçim sürecine giren Rusya’da bu yılın sonunda parlamento seçimleri ve Mart 2008’de başkanlık seçimleri yapılacak. Putin’in sekiz yıllık iktidarı sırasında sekizinci olan ulusa seslenişin son olması kuvvetle muhtemeldir. Anayasaya göre Putin üçüncü kez devlet başkanı adayı olamaz. Daha önce iktidarda kalmak uğruna anayasayı değiştirmeyeceğini belirten Putin, söz konusu konuşmayı yaparken de son kez ulusa sesleniş konuşmasını yaptığını belirtti. Beklentilerin aksine Putin, iktidar süresi içerisinde kendi yaptıklarını değerlendirmek yerine, ileriye bakmayı tercih etti. Gerçekten de Rusya, yeni bir aşamaya geçti. Rusya artık zor geçen 1990’ları geride bıraktı. Bugün ekonomik olarak büyüyen ve dış politika alanında ABD dâhil her güce meydan okuma potansiyeline sahip olan bir Rusya var. Her açıdan Rusya’nın eski günlerine dönmeyeceğini sergilemeye çalışan Putin, Yeltsin ölmeden çok önce törensiz, tantanasız Yeltsin dönemini gömmüştü. Yeltsin dönemi Rus dış politikasının en önemli özelliği, Rusya’nın Batı karşısında önlenemez bir çekilme sürecinde bulunmasıydı. Mesele sadece Rusya’nın yurtdışındaki çıkarlarını koruyamaması ile ilgili değildi. Mesele, ABD’nin Rus iç siyasi sürecinde de etkinliğe sahip olmasıydı. Demokratikleşme süreci sonucunda Rus kimliğinin ve dolayısıyla çıkarlarının da değiştirilmesi amaçlanmıştı. Bu anlamda Rusya, ABD’nin ümitlerini tamamen boşa çıkardı. Üstelik bugünden bakarak denebilir ki, ABD’nin Rusya politikası olmasaydı ve Rusların kesinlikle dönmek istemedikleri Yeltsin dönemi olmasaydı, Putin Rusyasının ortaya çıkması mümkün olmazdı. Sovyetlerin dağılmasının ardından Yeltsin döneminde Rusya gerileme dönemine girdi. Bu dönemde ABD’nin Rus iç siyasetinde etkinliği hissedildi. Yeltsin’in ardından iktidara gelen ve yeniden toparlanmayı başaran Putin, anayasal olarak görevindeki son yılını yaşıyor. kanaatindedir. Son zamanlarda ABD’nin YELTSİN RUSYASI ÖLDÜ demokratikleştirme söylemine antitez üretmenin Bugünkü Rusya, 1990’ların Rusyasından kalın çizgilerle ayrılıyor. Mesela Nisan ayındaki Moskova’da düzenlenen muhalefet gösterilerini ele alalım. Dünya medyası bu gösterilere geniş yer ayırmasına rağmen, Rusya’da bu gösteriler herhangi bir ses getirmediği gibi, meydana çıkan göstericiler de son derece sınırlı kalmıştı. Özel timler aracılığıyla gösterinin sert bir biçimde dağıtılması, Batı’nın Rusya’ya yeni eleştiriler yöneltmesine sebep olmuştu. Ancak o gün alanlarda yapılan esas gösteri, birkaç bin liberalin ve yeni Bolşeviklerin gösterisi değil, Rus yönetiminin kararlılık gösterisiydi. Bu kararlılığın esas hedefi de zaten alanlardaki muhalifler değil, ABD idi. Moskova ve St. Petersburg’daki muhalefet gösterileri Londra’da yaşayan eski "Kremlin babası" Boris Berezovskiy’nin Putin karşıtı açıklamalarından hemen sonra gerçekleşmişti. Yeltsin döneminde Rus siyasetindeki etkinliğiyle tanınan özelleştirme zengini "oligark" Berezovskiy, Putin yönetimini devirmek için para aktarımında bulunduğunu belirtmişti. Ne var ki, hafife alınabilecek Berezovskiy’nin açıklamaları bu yöndeki yegane açıklamalar değildi. Nisan ayında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın arka arkaya yayınladığı belgelerde Rusya’nın demokratikleşmesi için ABD’nin bazı siyasi akımlara mali ve teknik destek verdiği ve vereceği ifade edilmişti. Söz konusu belgelere tepki gösteren Rus parlamentosunun alt kanadı Duma, bunun Rus iç siyasi hayatına karışmak anlamına geldiğini açıklamıştı. Yabancı ülkelerin Rus iç siyasi hayatını etkileme gücünü kısıtlamak için ilk yıllarından beri mücadele veren Putin, ABD’nin Rusya’yı karıştırmak istediği Putin’in ulusa seslenişi dünya basını tarafından ilgiyle izlendi. peşinde olan Putin, ulusa sesleniş konuşmasında esas olarak uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesi gerektiğinin altını çizdi. Putin, bazı ülkelerin benimsediği demokratikleştirme söylemi ve sömürgeleştirme döneminde uygarlaştırma söylemi arasında paralellik kurdu. Buna göre eski sömürgeci devletlerin amacı aslında kendi çıkarlarını gözetmek ve kârlarını artırmaktır. Bu bağlamda Putin, son zamanlarda Rusya’nın iç siyasi hayatını etkilemek için yurtdışından gelen mali yardımların arttığından bahsetti. Putin’e göre bu yöndeki en kirli yöntem ise Rusya toplumunu etnik ve dini temelde ayrıştırma çabalarıdır. Bu bağlamda Putin aşırıcılıkla mücadele konusundaki mevzuatın da sıkılaşması gerektiğini kaydetti. ABD’nin Rus STK’ları destekleme uygulamasını eleştiren Putin, diğer taraftan sivil toplumun öneminden bahsetti. Putin, STK’lara verilecek devlet desteğinin 2,5 kat artacağını belirtti. Açıkçası, ABD uygulamalarını eleştiren Putin, "yakın çevresinde" ABD’nin yöntemlerini uygulamaya çalışıyor. Rusya, özellikle Rus soydaşlarını destekleme, Rus dilinin etkinliğinin korunması, kısacası komşu devletlerin iç politikasına karışma konusunda STK’ların kullanımını artırmak niyetinde. GELİŞME STRATEJİSİ 2004 ulusa sesleniş konuşmasında Putin, Rusya’nın 1990’larda oluşan zorlukları aştığını ve istikrara kavuştuğunu açıklamıştı. Daha sonraki ulusa sesleniş konuşmaları, Rusya’nın uzun vadeli gelişme stratejisinin parçaları olarak tasarlanmıştı. Bu yılki konuşma da bunlardan biridir. Ancak öbürlerinden çok daha iddialı olduğu göze çarpıyor. Yeni teknolojilere vurgu yapan Putin, ülkenin gelişmesinde devletin yardımcı rol oynaması gerektiğini belirtti. Bu bağlamda Putin, gemicilik ve uçak yapımı sektörlerinde büyük devlet şirketlerinin kurulduğunu belirtti. Bu eğilime uygun olarak Rusya’nın sivil ve askeri atom endüstrisi alanında da dev bir yekpare şirket kuruldu. Stratejik amaç olarak belirlenen yeni teknolojilerin geliştirilmesi alanında özellikle nanoteknolojilerin geliştirilmesi de amaçlandı. Bu amaca özel olarak Rusya Nanoteknoloji Kurumu’nun kurulacağı belirtildi. Putin, altyapı ve sosyoekonomik problemlerin çözülmesi için uzun vadeli stratejilerin geliştirilmesinden de bahsetti. Tarım sektörünün canlandırılmasına özel önem veren Putin, ayrıca elektrik ve ulaştırma sektörlerinin de devlet öncülüğünde geliştirileceğini açıkladı. Bu kapsamda 26 yeni nükleer santralin kurulması, yeni büyük çaplı hidroelektrik santrallerinin kurulması, elektrik enerjisi üretiminde Rusya’nın muazzam kömür kaynaklarının kullanımının artırılması, limanların ve havaalanlarının devlet desteğiyle geliştirilmesi, VolgaDon ve VolgaBaltık kanallarının modernizasyonu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear