Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası asomuncuoglu@tusam.net Rusya’nın ‘yumuşak gücü’: C S TRATEJİ pekiştirmek amacıyla devletin kontrolünde dev enerji şirketlerini yaratma yoluna gitti. Rusya’nın enerji sektöründeki amacı, enerji kaynaklarının üretiminden dağıtımına kadar her aşamada söz sahibi olabilecek konuma ulaşmaktır. Bu doğrultuda Rusya, ülkelerin dağıtım altyapısına doğrudan katılmaya ve tüketiciye kadar ulaşmaya çalışıyor. Üstelik söz konusu dağıtım sadece kendi ürettiği enerji kaynaklarını değil, aynı zamanda Türkistan enerji kaynaklarını da kapsamaktadır. Ukrayna ile verilen "doğal gaz savaşı" esasında Rus doğal gazı üzerinde değil, Türkmen doğal gazı üzerinde yapılmıştı. Bunun sonucunda daha önce Özbekistan ve Kazakistan’dan geçen doğal gaz boru hattının işletmesini ele geçiren Rusya, Türkmen gazı üzerindeki egemenliğini Ukrayna’ya kabul ettirmiş oldu. Ukrayna doğal gaz krizinin çoğu zaman gözden kaçırılan diğer bir sonucu da, Rusya’nın Ukrayna’yı artık kendisine bağlı olmayan ve yakın gelecekte de olmayacak olan bir ülke olarak kabul etmesidir. Esasında Rusya’nın Ukrayna’ya karşı doğal gaz fiyatlarını yükseltmesi, eski Sovyet alanında geçerli olan postemperyal kayırmaların iptal edilmesinden başka bir şey değildir. Rusya, BDT alanında yeni tip ilişkiler kurma amacında olduğunu açıkça göstermiştir. zellikle Ukrayna ve Rusya arasında 2006 yılının başında yaşanan doğal gaz krizi sırasında Batı’da yapılan yayınlarda Rusya’nın davranışı kabul edilemez olarak yorumlandı. Rusya’nın Ukrayna’ya uyguladığı ayrıcalıklı fiyat uygulamasını kaldırması, Ukrayna’yı "turuncu devrimden" ötürü cezalandırması ve Ukrayna’nın Batı seçimini değiştirme girişimi olarak sunuldu. Rusya ise fiyat yükseltilmesinin arkasında herhangi bir siyasi sebebin bulunduğunu reddetti. Rusya, davranışlarını tamamen ekonomik sebeplerle açıkladı. Bu yaklaşımı, Rusya’nın önde gelen Batıcı araştırmacılarından Dmitriy Trenin bile destekledi. Buna göre Soğuk Savaş’tan sonra bir dönüşüm geçiren Rusya, bugün "dünyanın en az ideolojik ülkelerden birisidir" ve Rus elitinin ilgi odağı tamamen ekonomik çıkarlardır. "Gazprom için iyi olan, Rusya için iyidir" gayri resmi sloganının geçerli olduğunu vurgulayan araştırmacı, bütün değerlerin ve hatta askeri gücün artık ikinci planda olduğunu belirtiyor. RusyaUkrayna doğal gaz krizi sırasındaki Rusya’nın resmi tutumu bu görüşü destekliyor gibidir. O dönemde Rusya, Batı’ya "serbest piyasa ekonomisine geçmemi istemiyor muydunuz" şeklinde kinayeli bir tutum takındı. Bu anlamda Rusya’nın, etrafındakileri ve yaratıcısının kendisini korkutan Frankenştayn gibi bir "tüccar devlet" haline dönüştüğü düşünülebilir. Ne var ki, esasında ekonomik güç, Rus dış politikasının amaçlarından birisi olsa da, aynı zamanda onun aracıdır da. Ö Öncelikli Hedef "Yakın Çevre" Renkli "devrimler" eski Sovyet ülkeleri ve Rusya arasında daha farklı ilişkilerin kurulması gerektiğini gösterdi. Özellikle Ukrayna’daki "devrimden" sonra Rusya, artık komşu ülkelerin her kesimiyle ilişkileri kurma ihtiyacını acil olarak hissetti. etkinlik kazanma yolu tercih edildi. Özellikle 2000’li yıllarda büyük Rus şirketlerinin yabancı şirketlerle komşu devletlerden ekonomik pay kapma yarışına daha aktif girdiği gözlendi. Üstelik Rus şirketlerinin desteklenmesi devlet politikası haline geldi. Zaten birçoğunun doğrudan devletin pay sahibi olduğu büyük şirketler üst düzey lobicilik desteğine sahiptir. Bugün yurtdışında en çok doğrudan yatırım yapan gelişmekte olan ekonomiler arasında Rusya üçüncü sırada bulunuyor. Doğal olarak bu yatırımların yoğunlaştığı alan BDT coğrafyasıdır. Yurtdışında yatırım yapanlar arasında özellikle enerji şirketlerinin boy gösterdiğini görüyoruz. Enerji sektöründe sahip olduğu gücü artırmayı planlayan Rusya, Enerji Dış Politikası Konsepti üzerinde çalışmaları başlattı. Yıllardır enerji diplomasisini kullanan Putin yönetimi, Rusya’nın bu gücünü ‘AKINTIYA KARŞI YÜZÜLMEZ’ Renkli "devrimler" eski Sovyet ülkeleri ve Rusya arasında daha farklı ilişkilerin kurulması gerektiğini gösterdi. Özellikle Ukrayna’daki "devrimden" sonra Rusya, artık komşu ülkelerin her kesimiyle ilişkileri kurma ihtiyacını acil olarak hissetti. "Turuncu devrimin" akabinde Kırgızistan’da yaşanan süreç, Rusya’nın davranış değişikliğini sergiledi. Rusya, Akayev yönetiminin korunmasına ilgi gösterse bile, bu ilgi hiçbir zaman belirli bir çizgiyi aşmadı. Kırgızistan’daki iktidar değişikliğini oldukça soğukkanlı karşılayan Rusya, etkileyemeyeceği olaylara karışmaya çalışmadı. Üstelik yeni yönetimle alakalı olarak, Rusya’nın yakından tanıdığı insanlar oldukları ve Rusya’nın işbirliği Ukrayna, Rsya’nın yapmaya hazır doğalgazı kesmesiyle olduğu hemen ifade büyük sıkıntı yaşamıştı. edildi. Daha sonraki süreçte Rusya’nın artık komşu devletlerdeki muhalefetle düzenli ilişki içerisine girdiği gözlendi. Rusya daha önce de komşu devletlerdeki yönetim dışı gruplarla görüşmeler yapsa da buradaki fark, artık ilişkileri sadece sözüm ona "Rusya yanlılarıyla" sınırlandırmaması olmuştur. Şimdilik fazla kamuoyuna yansımasa da Rusya, komşu devletlerdeki her tür muhalif güçlerle ilişkiye geçmeye başladı. Bugün Rusya, Türkistan devletlerinde mevcut olan cılız muhalefetle dahi görüşmeler ‘EKONOMİK DİPLOMASİ’ Aslında Putin döneminde öncelikli olarak ekonomik güce önem verilmesi anlaşılır bir yaklaşım tarzıdır. Buna sebep olan ise sadece günümüzün gerçekleri değildir. 1990’larda arka arkaya ekonomik krizlerle sarsılan Rusya’nın bir devlet olarak varlığı tehdit altındaydı. Üstelik ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinin Rus iç politikasındaki nüfuzları da son kertede Rusya’nın ekonomik zafiyetinden kaynaklanıyordu. Dolayısıyla Putin’in iktidara geldiği ilk günlerden başlayarak Rus ekonomik gücünün artması, Rusya’nın yeniden canlanmasının ön şartı olarak görüldü. Pragmatik bakış açısıyla tanınan Putin, kısa süre içerisinde BDT alanındaki Rus nüfuzunun kaçınılmaz olarak azaldığını da gördü. Yeni süreç yeni yöntemler gerektiriyordu. Yeni yöntem olarak komşu ülkelerde ekonomik