Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
tarafından da altı kalın kalemle çizilerek gündeme taşınmıştı. Pakistan İçişleri Bakanı Navaz Han C S TRATEJİ Pakistan'a yakın vadede uzak olduğunu gösteriyor. 9 PAKİSTAN’IN AÇMAZI Pakistan, içinde bulunduğu bu kıskaçtan kurtulmaya çalışıyor. Ancak, istikrar ve güvenlik ile demokrasi ve özgürlük kavramları arasındaki uzlaşmaz çelişki, sıkıntıyı daha ileri noktalara taşıyor. Batılı anlamda demokrasi ve özgürlük radikal İslamcıların önünü açacak. Bu kaçınılmaz görünüyor. Demokrasi adına verilecek tavizler, demokrasi ortadan kaldıracak radikal İslami sistemi yönetime taşıyacak. Diğer yanda istikrar ve güvenlik konusundaki tavizsiz yaklaşımlar yine bu grupların ve siyasetteki muhalif cephenin ellini güçlendirecek. Propagandalar bu çerçeveye oturacak, radikal İslam kendisine daha kolay zemin bulacak. İşte Pakistan, 8 Ocak seçimlerine bu açmazlar ile birlikte gidiyor. Seçimleri önemli kılan bir başka nokta ise ülkenin 2007 yılı içindeki yaşadıkları... 2007'nin Pakistan için sıkıntılı geçeceği daha yılın başında belli olmuştu. Yüksek yargı ile Devlet Başkanı Pervez Müşerref arasındaki çekişme ülkedeki havanın sertleşmesine neden oldu. Aslında, bu çekişmenin temelinde de yine ülkenin üzerindeki radikal İslam tehdidi vardı. Yüksek Yargı'nın Lal Mescidi olaylarına karışanlara ilişkin ılımlı tutumu, Müşerref'in tepkisine neden oldu. Bu noktada atılacak geri adım, Pakistan'ı geri dönülmez bir noktaya sürükleyebilirdi. Karşılıklı cephelerin netleşmesinden sonra Müşerref düğmeye bastı, ülkede olağanüstü hal ilan edildi. Bu arada eski Başbakanlar Benazir Butto ve Navaz Şerif'in yakın aralıklar ile ülkeye dönmesi, siyasi hareketliliği en üst noktaya taşıdı. BIÇAK SIRTI... Peki, 8 Ocak'ta yapılacak seçimler Pakistan'ın bugün içinde bulunduğu sorunları çözecek mi? Ülkenin derdine deva olacak mı? Bu sorulara bölgeyle uzaktan yakından ilgili hemen hiç kimse kolay kolay "evet" yatını veremiyor. Çünkü, 11 Eylül saldırılarının ardından ortaya çıkan yeni dengeler bir kenara bırakılsa bile ülkenin jepolitik ve jeostratejik konumu, küresel güçlerin Pakistan üzerindeki ilgisini korumasındaki en büyük etken. Pakistan hem Uzakdoğu ile Ortadoğu üzerinden Batı'ya uzanan hem de Orta Asya'dan Arap Denizi ile Hint Okyanusu'na açılan yolların kesişme noktasında bulunuyor. Ülke doğuda Hindistan, kuzeydoğuda Çin, batıda İran, batı ve kuzeybatıda Afganistan ile komşu. Pakistan Güney Asya üzerinden Hint Okyanusu ve Çin'e, Orta Asya üzerinden Hazar ve komşu bölgelere, Batı Asya üzerinden de Basra Körfezi'ne açılıyor. Siyasi haritaya dikkatli bakıldığında Pakistan'ın belki de Ortadoğu ile birliktedünyanın en sıkıntılı coğrafyasında bulunduğu hemen göze çarpıyor. Özellikle de küresel enerji rekabetinin doruk noktasına ulaştığı bir dönemde Pakistan'ın Avrasya'dan açık denizlere yönelik geçiş ülkesi konumunda bulunması, ülkenin jeostratejik önemini daha da arttırıyor. Pakistan'ın Afganistan ile olan sınırının denetim dışında bulunması, ülkenin jeostratejik önemi üzerinde oynanan oyunları kolaylaştırıcı bir özellik taşıyor. Afganistan'daki "savaş lordları" ve "uyuşturucu patronları" bu sınır üzerinde adeta cirit atıyor. Bölgenin tek doğal geçidi olan Hayber dışında, Afganistan ile Pakistan arasındaki 2 bin 560 kilometrelik sınırda tam 166 tane geçiş rotası bulunuyor. Sovyet işgali döneminde Kızılordu Afganistan'da 10 yıl kalmasına karşın bu bölgeyi kontrol altına alamamış. ABD'nin Afganistan'daki politikaları, iki ülke sınırındaki yerel yapıyı "sürekli bir direniş" hareketi içine sokmuş. ÇOK PARÇALI YAPI... Pakistan bu seçimlerle aslında yakın tarihi ile de hesaplaşacak. Çünkü, bugün itibarıyla görünen o ki, bu hesaplaşma olmadan Pakistan'daki siyasi dengeler de sağlıklı biçimde yerine oturmayacak. Seçimlerin yapılmasına kısa bir süre kala genel tablo içinde Pakistan'daki siyasi partiler iki ana blok içinde toplanmış durumda. Liderliğini Navaz Şerif'in yaptığı Bütün Partiler Demokratik Hareketi (APDM) bir yanda, liderliğini Benazir Butto'nun yaptığı Demokratik Restorasyon Grubu (ARD) diğer yanda bulunuyor. Benazir Butto Pakistan'da siyasi bir efsane olan erkek kardeşi Zülfikar Ali Butto'nun siyasi mirasını sahiplenmiş durumda. Ancak, 1971 yılındaki seçimleri "ekmek, giyecek ve barınak" gibi sosyalist söylemlerle kazanan ve iktidara gelen, ekonomide sıçrama yapan, ülkeyi hemen her açıdan istikrara kavuşturan Zülfikar Ali Butto'nun siyasi mirasını kız kardeşi Benazir Butto, deyim yerindeyse har vurup harman savuruyor. Pakistan halkı, Benazir Butto'nun adının karıştığı yolsuzluklar nedeniyle ciddi bir güvensizlik içinde... Halen iktidarda olan PMLQ da seçimlerde önemli bir aktör. Çünkü Devlet Başkanı Pervez Müşerref bu partinin arkasında duruyor. Cemaati İslami ile Müttehid Meclisi Amal (MMA) ise diğer siyasi oluşumlar. Bu gruplar stratejisini ABD karşıtlığı ve İslami değerlerin daha çok korunması üzerine kurmuş durumda. Yani bir anlamda radikal unsurlara da göz kırpıyorlar. Ülkede Ülkede 17 bin medresede 2 milyon çocuk ‘cihad’ kültürüyle eğitimden geçiyor. Afganistan’dan kısmen kovalanan radikal dincilerin Pakistan’a kaçtığı kabul ediliyor. Ülkenin bölgedeki konumu tüm küresel güçlerin ilgisini çekiyor. Seçim sonrası koalisyon en MEDRESE SORUNU... Bütün bu sorunların yanı sıra Pakistan çok mantıklı tahmin olurken, kalıcı ciddi anlamda bir medrese sorunu da yaşıyor. Pakistan'da yaklaşık 170 milyonluk nüfusun istikrardan umudu olan pek yok… büyük bölümü eğitimsiz. Okuma yazma oranı giderek tırmanan ABD karşıtlığı ve Afganistan'dan kaçarak Pakistan'da tutunmaya çalışan radikal İslamcı grupların etkisi düşünüldüğünde, bu iki partinin siyasi yapı üzerindeki etkisini değerlendirmek daha doğru bir yaklaşım olarak öne çıkıyor. Tehriki İnsaf Partisi lideri İmran Han ise bloklar dışında durmayı tercih ediyor. İmran Han'ın hedef kitlesinde ise gençler bulunuyor. Pakistan nüfusunun yüzde 54'ünün 19 yaşın altında olması, İmran Han'a göz ardı edilmeyecek kadar önemli bir avantaj sağlıyor. Ancak gerek ülkedeki dengeler gerekse seçim sistemi, 8 Ocak'tan sonrası için koalisyon hükümeti olasılığını güçlendirmiş durumda. Ancak bu noktada, koalisyonun hangi yapı üzerine kurulacağı sorusu ortaya çıkıyor ki, ülkenin gelecek dönemini de bu yapının şekillendirecek olması liderler arasındaki pazarlığın önemini daha da arttırıyor. Kurulacak koalisyonun yapısına göre Pakistan'ın geçiş dönemine mi yoksa istikrar dönemine mi gireceği büyük ölçüde belli olacak. Ancak, bölgesel ve küresel gelişmeler, istikrarın yüzde 49 dolaylarında. Toplam nüfusun yüzde 54'ü ise 19 yaşın altında. Yani ülke oldukça genç ve eğitimsiz bir nüfusa sahip. Bu eğitimsiz nüfusun en önemli dayanak noktası ise medreseler. Medreseler, ülkedeki Müslüman nüfus için büyük önem taşıyor. Pakistan'daki dini eğitimin yapısını şekillendiren güçler, Pakistan gibi jeostratejik ve jeopolitik açıdan büyük önem taşıyan bir ülkeyi de kontrol eder duruma geliyorlar. Medreseler, devlet yardımı almadan, İslami cemaatlerin yardımı ve kendilerine verilen zekatlar ile varlıklarını sürdürebiliyorlar. Öğrencilere yoğun biçimde "cihad" fikri aşılanıyor. Ülkede toplam 17 bin medrese olduğu tahmin ediliyor. Bu medreselerde 2 milyon civarında çocuk okuyor. En dikkat çekici olan nokta ise söz konusu medreselerin tamamına yakını devlet denetiminin dışında eğitim yapıyor olması... İşte tehlike de bu noktada ortaya çıkıyor. Böylesine genç ve eğitimsiz nüfusun medreseler gibi denetim altında olmayan İslami eğitim sisteminden, daha doğrusu tornasından geçiyor olması, ülke içinde önemli bir radikal İslamcı potansiyalini de beraberinde getiriyor.