22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

olumsuz etkileniyor. Sanayiye hammadde sağlayan tarımsal ürünlerin ekimi giderek maliyetli hale getirildi. Örneğin pamuk ekiminin önünde çok büyük engeller var. Sanki çiftçi bu alandan çekilsin, yabancı çiftçinin ihracatı artsın isteniyor. Bu konuda ithalatı teşvik edici gizli bir politika var sanki. Nitekim mazot gibi, tohum gibi, gübre gibi yüksek üretim maliyetleri nedeniyle tekstile hammaddesi olan ve sanayiyi besleyen pamuk ekimi azaldığı gibi görece pahalı olan pamuk Yunanistan’dan daha ucuza ithal edilir oldu. Oysa tarımda da stratejik ürünler vardır ve Türkiye için pamuk bunlardan biri olmalıydı. Kağıt üzerinde ülkenin kalkınmasına yönelik çalışmalar var, KOSGEB’ler var, vergi indirimi, çeşitli teşvikler var, kalkınmada öncelikli ilan edilmiş kentler var. Ancak burada da dengesizlikler ve sorunlar yaratılıyor. Bu kez de KOBİ’ler arasında kent ölçütünde haksız rekabet yaratılıyor. Yöneticiler planlama, güdümleme ve bütüncül kalkınma anlayışına sahip değil veya bu konuda yeteneksizler. Bir işadamı olarak gelecek için öngörüleriniz neler? Ülkede kötü yönetim anlayışı devam ederse umut yok. Ben de durumumu buna göre değerlendiriyorum. Girişimciler istihdam yaratmakta büyük sıkıntı çekiyorlar. Türkiye’de rant gelirleri bu kadar karlıyken üreterek büyümek olanaklı görünmüyor. Sıcak paranın finansal kurumları terbiye ettiği, yaşamsal önemdeki stratejik kurumların yabancılara devredildiği, giderek küresel dünya sisteminin belirlenen bir unsuru olduğumuz bu ortamda üreterek kazanma olanağı yok ediliyor. Ulus devlet gibi ulusal ekonomi de ulusal üretici de tasfiye oluyor. Bir işadamı olarak küresel çıkar gruplarıyla çıkarlarınızı örtüştürmediğinizde siz de tasfiye ‘Ulusal politikalar üreten, halkın gerçek temsilcisi olabilen, akılcı bir yönetime ihtiyacımız var. Türkiye’nin en belirgin sorunu akılcı ve ulusal öncelikleri olan yönetimden yoksun oluşudur. Küresel finans merkezlerince yönetilen bir ülkenin düze çıkması beklenemez.’ olma riskiyle karşılaşıyorsunuz. Sistem bu şekilde belirleniyor. Bu ortamda üretici, girişimci olmak gerçekten zor ve riskli. Ulusal politikalar üreten, halkın gerçek temsilcisi olabilen, akılcı bir yönetime ihtiyacımız var. Türkiye’nin en belirgin sorunu akılcı ve ulusal öncelikleri olan yönetimden yoksun oluşudur. Küresel finans merkezlerince yönetilen bir ülkenin düze çıkması beklenemez. Ulusdevletin küresel emperyalizme bağımlılaştırılması ve devletin ulusal kurumlarının tasfiyesi içinde bulunduğumuz koşulları ne derece belirliyor? Bir firmamız, kendi alanında yabancı bir firmayı satın alınca basında gururlanacak bir tablo C S TRATEJİ 23 gibi sunuluyor. Oysa alınan yabancı firma Batıda bu alanda faaliyet gösteren onlarca markadan biridir. Bu satın almayla bizdeki Telekom’un satılmasıyla, PETKİM’in, TEKEL’in satılmasıyla aynı şey değildir. Bunlar karşılaştırılamaz şeyler olmasına karşın Türkiye’deki küreselleşmeci çıkar gruplarınca, medya eliyle, özelleştirmelere ve yabancılaştırmalara dayanak arama çabasıdır. Bir markanın satın alınmasıyla bir ülkenin finansal sistemi, bankacılığı karşılaştırılamaz. Bugün ülkemizde bunlar yaşanıyor. Finansal kurumlar, sosyal kurumlar, yerel yönetimler, ulusal üreticiler ve hatta tarım yabancılaştırılıyor. Tüm bunlar sizin de belirttiğiniz gibi, küresel emperyalizm sistemine bağımlı bir sistem yaratıyor. Çözüm için ne öneriyorsunuz? Bir sanayici olarak işim gereği sık sık yurtdışına çıkıyorum. Bir çok kez gittiğim ülkelere bile giriş yaparken vize sorunuyla karşılaşıyorum. Dünyada ulaşım ve iletişim kolaylaşırken, özgürleşirken Türkiye hala bunlardan yoksun bırakılmak isteniyor. Bu durum ülkemizin algılanışı ve dünya üzerindeki konumu hakkında yeterince fikir veriyor. Bir girişimci, bir yurttaş olarak bu durumu gurur kırıcı buluyorum. Türkiye 1930’lardaki anlayışı bugünün koşullarına yeniden taşımak zorunda. Artık nitelikli iş gücüne de, deneyimli girişimci kadrolara da sahip bir ülkeyiz. Bu çerçevede üreten, ithal ettiğini değil ürettiğini tüketen, paranın her eve alın teriyle girdiği bir ülkenin heyecanını duyumsamamız gerekiyor. Devletin planlamacı, güdümleyici ve kalkınmacı anlayışa yeniden sahip olması, bu sorumluluğu üstlenmesi zorunludur. Böylece sıkıntılarımızı aşar, dünya ekonomisinde belirlenen değil belirleyici; karar uygulayıcı değil karar veren, daha onurlu ve saygın bir ülke olabiliriz. S T R A T E J İ Barış DOSTER K İ T A P L I Ğ I Kanlı Deprem ürkiye ile ABD’nin çıkarlarının çeliştiğini, önceliklerinin farklı olduğunu görmeyen kalmadı. Washington’un Irak’ın kuzeyindeki oluşuma ve terör örgütüne verdiği destek, Kurtuluş bu yöndeki planlarını öyle bir mantık örgüsü içinde suSavaşı ile kurulan laik Cumhuriyet’ten sık sık nuyor ki, yazılanların gerçeğe dönüşmesinin kuvvetle "ılımlı İslam" olarak bahsetmesi, Süleymaniye’de Türk muhtemel olduğuna inandırıyor. Bunu askerinin başına çuval geçirmesi, Türyaparken de, hem diplomasi konusunkiye’yi bölen haritalar yayınlaması, daki bilgilerimizi tazeliyor, hem de yılz Karadeniz’e açılma çabaları, Lozan Yazar: Alaettin Parmaksı a lardır Türkiye’nin yediği dost kazığının ve Montrö’yü delme girişimleri, pat Bilgi Yayınevi2007, 480 sayf boyutlarına işaret ediyor. rikhane konusundaki tavrı, Kıbrıs’taki Yazar, ABD’nin askeri gücünü farklı tercihleri, içişlerimize yaptığı de, doğrudan ve dolaylı mesaj verme yöntemmüdahaleler uzlaşmazlık alanlarından bazıları sadece. lerini de, aba altından nasıl sopa gösterdiğini örBu yalın gerçek, iki ülkenin "stratejik ortak" olduğu yaneklerle ortaya koyuyor. 1992’de Muavenet lanını söyleyen ve buna inananların sayısını azalttı. İkizırhlısının vurulmasıyla, Irak’taki gelişmeler, li ilişkiler üzerinde çalışan araştırmacılara bolca malze1 Mart tezkeresinin reddiyle Süleymaniye’deme verdi ve TürkiyeABD ilişkilerini kurguroman tarki çuval hadisesi arasındaki bağlantıları kuzında işleyen kitapların sayısı ve niteliğinde artışa neruyor. ABD helikopterlerinin terör örgütü den oldu. PKK mensuplarına attığı yardım malzemeKısa süre önce okurla buluşan "TürkAmerikan Salerini anımsatırken, hem belleklerimizi tavaşı, Kanlı Deprem" adlı kurgu roman da bu kapsamda zeliyor, hem de Türkiye’nin bağımsız bir dikkat çekiyor. Yazarı Alaettin Parmaksız, uzun yıllar dış politika izlemesinin, ABD’nin çıkarHakkâri Dağ ve Komando Tugayı’nda, Genelkurmay larına ne kadar ters olduğunu vurguluBaşkanlığı’nda önemli görevler yapmış bir emekli tümyor. Amerikalıların, "Daha güçlü bir general. Parmaksız, bilgisini, birikimini, gözlemlerini, Türkiye, ABD için daha zor ve hatta deneyimlerini başarılı bir kurgu ve dille yansıtıyor esedaha güvenilmez bir müttefiktir" şekrine. Kitaptaki isimlerin ve olayların önemli bölümünün lindeki inançlarını öylesine sağlam delillerle gerçek ya da gerçeğe çok yakın olması, okuru adeta kiokura sunuyor ki, kurgu roman değil de, arşiv belgeletabın içine çekiyor. TürkiyeABD ilişkilerinin geldiği riyle beslenen bir araştırmainceleme kitabı okuduğuboyutu aktaran yazar, ABD’nin ülkemizi işgal amacını, nuz hissine kapılıyorsunuz. T Türk Amerikan Savaşı, Kitapta ABD’nin saldırdığı Türkiye, kendisinin bir Avrasya gücü olduğunu geç de olsa fark ediyor, kalıplaşmış NATO üyeliğini ve Avrupa Birliği adaylığını sorguluyor. Türk Ulusu, ABD’nin Türk Ordusu’yla hesaplaşmasının, sadece askeri değil, aynı zamanda siyasi, diplomatik, ideolojik nedenleri olduğunu görüyor. Kitapta, bölge merkezli bir dış politika izleme yönündeki talebin, niçin askerlerden geldiğini iyi anlayan ABD’nin, TSK hakkında zehir zemberek ifadeler içeren raporlarına dikkat çekiliyor. Kore Savaşı’ndan sonra Türk Ordusu’nu yere göğe sığdıramayan Amerikalıların, sıkça ordunun siyaset üzerindeki baskısından yakınırken, 1 Mart tezkeresi sonrasında ise Türk Ordusu’nu "kendisinden beklenen liderliği yapmadığı için" eleştirdiğini anlatan yazar, kahramanları da unutmuyor. Hem bordo berelilerin hem sıradan yurttaşların kahramanlıklarını anlatıyor. Günümüzün Yüzbaşı Selahattinleri, Tıbbiyeli Hikmetleri, Seyit Onbaşıları, Yahya Çavuşları, Şahin Beyleri, Şehit Kamilleri, Nene Hatunları da kitapta yer alıyor. Eser, ekonominin, teknolojinin ve savunmanın ulusal olmasının önemine değinirken, Türkiye’nin kurtuluş reçetesinin, Cumhuriyetin kuruluşunda yazılı olduğunun altını çiziyor. STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear