Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İran’ı kanatları altına almışken, maalesef Tahran’ın düşüncesiz adımları ŞİÖ’de rahatsızlık yaratmış ve İran, Çin’in girişimleriyle ŞİÖ’de etkisizleştirilmiştir. Tüm bu ortam içerisinde Fransa, İran’la bozulan ilişkilerini de göz önünde bulundurarak Avrasya’da yer almak için Çin’e yanaştı. Avrasya coğrafyasında Çin’in göz ardı edilemez etkisi ve giderek artan gücü, bir zamanlar, Çin’de ve yakın çevresinde sömürgeci bir güç olan Fransa’yı da etkilemişti. Çin milliyetçiliği açısından Fransa’nın Çin’den medet umması hayal edilemez bir zaferdi. Sarkozy’nin Çin ziyaretinden... C S TRATEJİ 15 gerekçelerle ŞİÖ’den uzak tutulmuştu, Fransa’nın üye edilmesi bu ülkelerle de güvenirlik açısından sorunlara neden olabilirdi. Esas itibariyle, Çin, ŞİÖ ile AB arasında bir stratejik diyalogun başlamasını istiyordu Fransa bu konuda iyi bir köprü olabilirdi. Fakat Fransa’ya ŞİÖ’ye girme imkanı verildiği an Yunanistan’ın da burada olmak isteyeceği açıktı. Böyle bir durum ise, Türkiye ile karşı karşıya gelmek anlamına geliyordu. Türkiye, Çin’in bölge politikaları açısından önemli bir ülke, gerek İran, gerekse Yunanistan, hatta Güney Kıbrıs Rum kesimini yanında tutabilmek için önemli bir kozdur. Kuşkusuz, Fransa’nın Kıbrıslı Rumlardan askeri üs edinmesi Çin açısından da önemliydi. Akdeniz’de Rumlarla birlikte petrol aramayı düşünen Çin, Türkiye ile olası bir gerginlik yaşamamak için askeri tedbirleri de elden bırakmamaya çalışıyor. Fransa’nın bölgede askeri güç bulundurması Çin’i bu konuda rahatlatacaktır. Çin için Fransa’nın diğer bir önemi ise AB nezdinde Çin’e konulan silah ambargosunun kaldırılması için lobi faaliyetinde bulunmasıdır. Çin, bunun karşılığında silah ambargosunun kaldırılmasıyla Fransız silah şirketlerinden silah alacağını dair Chirac’a söz vermiştir. Lobicilik faaliyetlerine teşekkür manasında Çin, geçen yıl Airbus şirketine 150 adet Airbus 320 yolcu uçağı siparişi vermiştir. Bunun yanında 500 adet tren lokomotifi siparişi de vermiştir. CHİRAC’IN ZİYARETİ Tesadüfe bakın ki Chirac, Sarkozy gibi Çin’i geçen yıl Kasım ayında ziyaret etmişti. O dönemde Fransa’nın geleneksel Avrupa’ya ve ABD’ye bakışı da bu politikanın şekillenmesinde en büyük etkendi. Fransa’nın Çin dış politikasını şekillendiren en önemli nedenler şu şekilde sıralanabilir: ? Fransa’nın Avrupa’da ABD ile yaşadığı üstü kapalı rekabet ve birleşik ve büyük Avrupa hayali ? Almanya’da iktidara gelen Merkel’in Irak’ın işgalinden bu tarafa ABD ile soğuk bir dönem yaşayan AlmanyaFransa mihverini bozarak, ABD ile dünya politikasında daha uzlaşmacı bir politika benimsemesi ? Enerji güvenliği Tüm bu noktalar ele alındığında görülür ki, Merkel ile rekabet içerisinde bulunan Fransa, Sarkozy’nin iktidara gelmesiyle ikinci Merkel olmuştur. ABD ile yakın ilişkiler başlamıştır. Fakat Fransa’nın burada kaçırdığı en önemli nokta enerji güvenliğidir. Rusya’nın son bir yıldan beri Füze Savunma sistemi nedeniyle ABD ile yaşadığı açık kriz ve bu yönde enerji alanında yaşanan kamplaşmada Fransa’nın nerede duracağı önemlidir. ABD, bir enerji üreticisi değildir. Uluslararası sistem üzerindeki gücü nedeniyle enerji üzerinde bir takım etkiye sahiptir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki ABD’nin bugünkü etkisi ancak Orta Doğu enerji havzasıyla sınırlı kalmıştır. Diğer bir büyük enerji havzası ise Rusya’nın kontrolü altına girmiştir. Rusya, enerji dağıtımında dünyada tekel olma yolunda ilerlemektedir. ABD’nin aksine Rusya, enerjiyi kontrol etmekle birlikte, aynı zamanda enerjiyi tek elden dünya piyasalarına dağıtmaktadır. Fransa’nın önündeki seçenekler sınırlıdır. Enerji açısından ABD’nin kendisinin de pek fazla güvende olmadığı Orta Doğu’ya bağımlı olmak risklidir. Aynı şekilde Rusya’ya bağımlı olmak da risklidir. Chirac’ın yaklaşımını değiştiren Sarkozy’nin, ‘ABD’nin özel temsilcisi gibi davrandığı’ değerlendirmeleri yapılıyor. Çin, Sarkozy’nin Rusya’yı kendilerine karşı oynama düşüncesinde olduğuna inanıyor. arasında Kosova, İran nükleer sorunu gibi sorunlardaki fikir ayrılıklarının derinleşmesine, ikili ilişkilerde soğukluk yaşanmasına neden oldu. Bunun sonucu olarak da Sarkozy’nin Rusya ile Avrasya’da bir açılım yakalaması imkânsız hale geldi. Washington yanlısı söylemleri Fransa’nın gerek Orta Doğu’da, gerekse Asya’da itibar kaybetmesine neden oldu. Merkel döneminde Almanya’nın uluslararası politikada ne denli etkisiz ve sessiz hale geldiği gözlerden kaçmamaktadır. Sarkozy, bu durumu düzeltebilmek için, Ekim ayında Rusya’yı ziyaret etti. Ziyaret sanılanın aksine iyi geçti. Gözlemciler, Sarkozy'nin son Rusya ziyaretinde istenilen sonuçların kaydedildiği ve bunun ikili ilişkilerin gelişmesine yeni bir başlangıç sağladığını belirtiyor. Ancak iki ülkenin birçok uluslararası sorunda farklı tutum almasından dolayı halen bazı anlaşmazlıklar yaşandığı, ikili ilişkilerin gelişmesinin her iki tarafın daha çok çaba harcamasını gerektirdiği, Sarkozy'nin son Rusya ziyaretinde elde edilen somut sonuçların zamanla netlik kazanacağı da dile getiriliyor. AKDENİZ’DE ORTAK TATBİKAT Geçtiğimiz Eylül ayında Çin ve Fransız donanmaları Akdeniz’de ortak tatbikat yaptılar. ÇinFransa Dostluk 2007 Tatbikatı, Fransa’nın güneyinde bulanan Tuluon şehrinin açıklarında yapıldı. İki ülke donanmaları arasında ilk kez bu tür bir tatbikat düzenlendi. Beş aşamalı olan bu tatbikat arama ve kurtarma operasyonları üzerine kurgulanmıştı. Çin, bu tatbikata 500 personel ile birlikte Guangcov destroyeri ile destek gemisi Veyşanhu ile katılmıştır. Buradan da anlaşılıyor ki Çin, Akdeniz bölgesiyle de ilgilenmektedir. Zaten İtalya ve İspanya ile de stratejik ortaklık anlaşması yapması manidardır. Sonuç olarak, Sarkoyz’nin ziyaretinde ne silah ambargosu gündeme gelmiş, ne de Çin, herhangi bir sipariş vermiştir. Ziyaret ve görüşmeler klasik diplomatik usuller içerisinde gerçekleştirilmiştir. Geçtiğimiz yıl Chirac’ın ziyaretiyle karşılaştırdığımızda Sarkozy’nin ziyareti oldukça yüzeysel kalmıştır. Chirac’ın ziyaretinde Çin ve Fransa Afrika’dan Uzakdoğu’ya kadar birçok konuyu görüşmüş ve işbirliği kararı almıştır. Sarkozy’nin yaptığı görüşmelerde ise, adeta Washington yönetiminin özel temsilcisi gibi hareket ederek ABD’nin Çin’den atmasını istediği bir takım adımları, Fransa’nın adına istemiştir. Çin’in yanıtı ise ABD’ye nasıl bir yanıt verdiyse, Fransa’ya da aynı yanıtı vermiştir. AB’nin Çin’e yönelik silah ambargosu konusu ise Fransa tarafından hiç gündeme getirilmemiştir. Pekin yönetimi, Sarkozy’nin Ekim ayında Rusya’yı ziyaret ederek oynamak istediği oyunu da gayet iyi bilmektedir. Sarkozy, Chirac’ın aksine Rusya’yı Çin’e karşı oynamayı düşünmektedir. ÇİN’İN FRANSA STRATEJİSİ Fransa’nın yeniden oyuna dönme çabaları Pekin’de dikkatle izleniyor. ABD’nin Irak’ta enerji pazarında kendisiyle birlikte hareket etmeyen ülkelere pay vermeyeceğini açıklamasıyla Çin de enerji politikalarını ve Orta Doğu’ya bakış açısını değiştirmişti. Çin, yeni dönemde zengin bakir yeraltı kaynaklarına sahip olan Afrika ile yakından ilgilenmeye başlamıştı. Bu nedenle özellikle Kuzey Afrika’da etkisinin olduğuna inandığı Fransa ile işbirliği temel önceliğiydi. Çin, Akdeniz ve Orta Doğu’da söz sahibi olmak istiyordu. Bu, birazda kendisine yüklenen süper güç adaylığından kaynaklanıyordu. Kuşkusuz bir takım bölge ülkeleri de Çin’i bu bölgede görmek istiyorlardı. Fransa da Avrasya ve Uzakdoğu coğrafyalarına girmek istiyordu. Bu açıdan Pekin’in desteği önemliydi. Çin, Fransa konusunda ŞİÖ’yü kullanmayı düşünüyordu. Fransa’yı bir şekilde örgütle ilişkilendirmesi gerekiyordu. Bu açıdan gözlemci üyelik statüsü gereken ortamı sağlıyordu; ancak Fransa’nın her ne kadar askeri kanada üye olmasa da NATO’ya üye olması ve Soğuk Savaş döneminde Batı Bloku’nun önemli bir üyesi olması başta Rusya engeline takılacaktı. Kaldı ki Türkiye gibi kimi bölge ülkeleri NATO üyeliği, Batı Bloku ve ABD müttefiki gibi FRANSA RUSYA İLİŞKİLERİ Sarkozy, Mayıs ayında Fransa cumhurbaşkanı olmasından sonra birçok kez Rusya'ya yönelik eleştirilerde bulunmuş, Mayıs ayında Rusya'daki insan hakları durumunu eleştirerek, Rusya'yı zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarından yararlanarak, Avrupa ve komşu ülkeleri tehdit etmekle suçlamıştı. Kısa süre önce Sarkozy, Bulgaristan'ı ziyaret ederken Rusya'nın dünyadaki sorunları "daha da karmaşık hale getirdiğini" söylemiş ve büyük bir ülke olmanın gerektirdiği "sorumluluğu" üstlenmediğini ifade etmişti. Sarkozy'nin bu açıklamaları Rusya ve Fransa