29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

C S ‘barış oyunu’ ANNAPOLİS’TE BARIŞ, GAZZE’DE SAVAŞ Gelelim Annapolis'e konu olan Ortadoğu Sorunu'nun kanadı kırık tarafı Filistin'e, Filistin'in barıştan ne anladığına, neler beklediğine. Açılış konuşmasında defalarca "Başkan Bush"a olan minnettarlıklarını dile getiren, barışa bölge halkları olarak ne kadar ihtiyaçları olduğunu ve savaşın kimseye yarar getirmediğini anlatıp Bağımsız Filistin Devleti istediklerini söyleyen Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas, sanki yok saydıkları "öteki Filistin" gerçekten hiç yokmuş gibi tüm Filistin adına uzunca bir konuşma yaptı. Vurguladığı en temel nokta tahmin edildiği üzere Filistinlilerin bağımsız bir devlete kavuşması ve Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı oldu. Ama duygusal ve romantik sözlerle süslediği konuşmasında hep bir yan eksik kaldı. Batı Şeria/El FetihGazze/Hamas ayrışmasından sonra iyiden iyiye gerilen iplerin giderek kopma noktasına geldiği Filistin'de, en son birbirlerini çeteci, darbeci, hain ve hatta terörist ilan eden taraflardan uluslararası desteği elinde bulunduran El Fetih, Annapolis'te öteki Filistin'e, Hamas'a karşı bir gövde gösterisi yapmış oldu. Başka bir deyişle yine Hamas'a ve dolayısıyla Hamas'ın yanında, yakınında her kim(ler) varsa onlara dünyanın tanıdığı "gerçek Filistin benim" mesajını verdi. Ve yine Hamas’a ve Hamas yanlılarına "şayet gün gelir de Bağımsız Filistin Devleti kurulursa, o benim Filistin'im olacak" mesajını da satır aralarında vermeyi ihmal etmedi. Mesajlar alındı, verildi buraya kadar tamam ama peki ya elde ne kaldı? Annapolis ile başlatılan bu süreç Filistin için ne anlam ifade ediyor? Annapolis, her şeyden önce Filistin’in bölünmüşlüğünün 50’den fazla ülke ve BM başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş tarafından tescillenmesi ve "öteki Filistin"in daha fazla tecrit ile "terbiye edilip kıvama getirilmeye" çalışılacağı sinyallerinin verilmesi, kıvama gelmiyorsa da "hiçleştirilmeye" çalışılacağı anlamına geliyor. Hamas’ın mevcut kadrolarının direnişin şiddet içeren boyutuna yakın olduğu, tecrit edildikçe daha da hırçınlaşıp daha da marjinalize olacağı buna karşılık İsrail’in de Gazze’ye yönelik yeni bir operasyonlar dizisine girişebileceği göz önüne alınırsa bir yandan barış dillendirilirken bir yandan da şiddet sarmalının olanca hızı ile devam edeceğini görmek hiç kimseyi şaşırtmaz herhalde. Annapolis’te "barış" konuşulduğu sıralarda, İsrail ordusu Hamas’ın kalesi Gazze’ye "olağan ve rutin" operasyonlarından birini daha yapıyordu zaten. Olmert, Bush ve Abbas Annapolis’te... TRATEJİ 13 n ‘barış’ anlayışları farklı… ‘Barış’ sözcüğü, bölgede her devlet için tamamen ayrı anlamlar içeriyor. Suriye için Golan Tepeleri’nin geri alınması, Filistin için bağımsızlık, İsrail için ‘Yahudi kimliğe sahip’ bir ülke… Bu yaklaşımların yalnızca çok küçük unsurları karşı karşıya gelince ortada barış kalmıyor. 70’e yakın bir kesimi Annapolis sürecine de, barışa da inanmıyor. Görüldüğü üzere İsrail halkının bir kısmı süreçten rahatsız büyük bir kısmı da umutsuz ancak İsrail’i yönetenlerin kafasında çok daha farklı bir tablo olsa gerek ki "barış" konusunda bu kadar ısrarcı davranıyorlar. Öyle ki ne olduysa İsrailli yöneticiler yıllardır son derece katı bir şekilde karşı çıktıkları "Bağımsız Filistin" fikrine hararetli bir şekilde ısınmış görünüyorlar. Hatta İsrail başbakanı Ehud Olmert bakın neler diyor "Günün birinde iki devletli çözüm fikri çökerse, İsrail devleti de kısa süre içerisinde çöker" ve ekliyor Olmert "Çünkü o zaman yani eşit oy hakkı için Güney Afrika tarzı bir mücadeleyle yüz yüze kalırız ve bu İsrail'in sonu olur." Ve hemen hatırlayalım İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni Annapolis öncesinde Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner ile yaptığı görüşme sonrasında düzenlenen basın toplantısında ne demişti "Müstakbel Filistin devleti, İsrail'deki Araplar dahil, her nerede olurlarsa olsunlar tüm Filistinliler için bir çözüm olacak. Herkes iyice anlamalı ki, İsrail devleti Yahudi halkının ulusal anayurdudur." Yani İsrail bir "Yahudi Devleti"dir ve Araplar da Filistinliler de dahil olmak üzere İsrail’i tanıyanlar/tanıyacak olanlar İsrail’i resmen "Yahudi Devleti" olarak tanımalıdır. Bu noktada Olmert ve Livni’nin sözleri art arda dizildiğinde şöyle bir paragraf çözümlemesi çıkıyor ortaya, 6.57 milyon olan nüfusunun yüzde 20’si Araplardan oluşan İsrail "saf bir Yahudi devleti" olmak istiyor. Her ne kadar pratikte ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor olsalar da teoride hepsi İsrail vatandaşı olan Araplara bu durumda "yol görünmüş" oluyor. Haydi yine şeytanı karıştıralım işin içine ve satır aralarına bakalım. İsrail’in saf, pür bir Yahudi Devleti olması için Arapların ve diğer küçük grupların İsrail topraklarından bir şekilde çıkarılması gerekiyor. Çoğu hatta neredeyse hepsi Filistinli Araplardan oluşan ve kelimenin tam anlamı ile "ayrık otu" olarak görülen Arap İsraillilerin gönderilmesi için ise bir ülkeye ihtiyaç var. Geçmişteki acı tecrübeler ile sabit ki ne Ürdün, ne Lübnan, ne de Suriye ne de başka bir Arap ülkesi bu kadar Filistinliyi kabul edecek durumda ve heveste değil. Durumun İbranicesi şöyle "Bu "ayrık otlarına" bir yer bulmak gerek. Hazır Filistin’in bir kısmını ılımlı hale getirmişken geçici bir süre ile "Büyük İsrail" rüyasını bir kenara bırakalım ve Filistin Devleti"nin kurulmasına izin verelim ki Arap İsraillilerin gidecek bir yeri olsun. Böylece İsrail "Büyük" değil belki ama "Yahudi" olarak kalsın. Yani "Yahudi İsrail" için şimdilik "Büyük İsrail" hayalimizi rafa kaldıralım" Bu arada İsrail vatandaşı olan Arapların nüfus artış hızının Yahudilerinkinden çok daha fazla olduğunu, İran, Hizbullah, Hamas gibi tehdit unsurları nedeni ile İsrail’e gelen dış göçlerin azaldığını ve bu nedenle de 2020’ye gelindiğinde İsrail’de Yahudi ve Arap nüfuslarının eşitleneceği korkusunun iyiden iyiye yükseldiğini söylemeden geçmeyelim. Başka bir deyişle İsrail yönetimi İsrail’in Yahudi kimliğinin zarar göreceği kabusu ile yatıp kalkıyor ve bu nedenle istemeye istemeye de olsa Filistin Devleti’ne yeşil ışık yakıyor. Yoksa yarın bir gün Araplar Knesset’te çoğunluğu ele geçirebilir ve böyle giderse de İsrail’i Araplar yönetebilir… İşte İsrail bu dehşet tablosu ile karşılaşmamak için Filistin Devleti’ne razı oluyor. Olmert’in dediği gibi aksi takdirde İsrail Devleti’nin fiili Yahudi kimliği de çökebilir. Hem zaten bu koşullar altında sözde bir barış gerçekleşir de Bağımsız Filistin Devleti kurulursa, ne kadar bağımsız olacağı son derece tartışmalı olacak ve hatta hiç şüphe yok ki mevcut zeminde kurulacak müstakbel Filistin Devleti bağımsız değil "bağımlı bağımsız" bir karaktere sahip olacak. İşte böylesine bir ortamda, böylesine bir olaylar örgüsü içerisinde "kısır bir döngü" misali sağlanmaya çalışılana barış demeye diliniz varıyorsa alın size barış. Ama gerçekler tüm çıplaklığı ile ortadayken, yaşanan sürece "barış süreci" demekle kandırılan kim ya da kimler bunu zaman gösterecek. Çünkü açıkça görülüyor ki herkesin barışı kendisine... Kimsenin barışı birbirini tutmuyor. Hal böyle olunca da son söz olarak şunu söylemek neredeyse farz oluyor: "Ben barışa barış demem, barış benim (istediğim gibi) olmayınca…" HER ŞEY ‘YAHUDİ İSRAİL’ İÇİN Filistin cephesinde vaziyet böyle seyrederken İsrail’de de Annapolis’in Atlantik kıyılarında estirdiği barış rüzgarlarını hissetmek çok kolay olmadı. İsrail sokaklarında Annapolis’i protesto etmek için toplanan göstericiler hükümeti oldukça sert bir şekilde eleştirdiler. Konferanstan günlerce önce başlayan protesto gösterilerinin çoğu Olmert hükümetinin Filistinlilere gereğinden fazla taviz verdiğini düşünen ve bu yöndeki rahatsızlıklarını dile getirmek isteyen aşırı sağcı İsrailliler tarafından gerçekleştirildi. İsrail’de barışa düşen gölgelerden bir diğeri de halkın genel itibari ile barışa inanmadığını gösteren kamuoyu yoklamaları oldu. İsrail’in önde gelen araştırma enstitülerinden Dahaf Enstitüsü ve Diyalog Merkezi tarafından yapılan ve yine önde gelen gazetelerden Yediot Ahronot ve Haaretz’de yayınlanan kamuoyu yoklamalarına göre İsrail halkının yüzde
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear