25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 Mustafa ÖZBEK Türkiyem Topluluğu Sözcüsü "Savaşa giderken bir, denize girerken iki, evlenirken üç defa düşün." u güzel sözün de vurguladığı gibi evlilik, ilişkilerin anlayış ve samimiyetle, özellikle doğrulukla yürütülmesi gereken ciddi bir müessesedir. Dolayısıyla tarafların bu konuda mutabakata varmadan önce iyi düşünüp, taşınmaları hem kendilerinin hem de evliliğin sıhhati için önemlidir. Evin reisi olarak görülen erkeğin, bir koca olarak, bir baba olarak sorumluluklarını unutması, gözünün dışarıda olması bir evliliğin kâğıt üzerinde olmasa bile fiilen bittiğinin işaretidir. Bu durumda bireylerin hem aile hem de komşular, akrabalar nezdinde bir kredisi, itibarı olmaz. B Bu ne biçim reislik? söylemek herhalde haksızlık olmaz. Hükümet kadrosu içindeki 'bakan etiketli' bazı kişilerin, hem geçmişleri hem de sahip oldukları anlayış ile Türk milletine 'güven vermek' yerine, acı çektirdiklerini görüyoruz. Oldukça fiyakalı ifadelerle sorunlarımıza çare olmak amacıyla uygulamaya konacağı söylenen 'Acil Eylem Planı'nın bir 'fiyasko' olduğu ortaya çıktı. Türkiye, özellikle 'kendi içindeki' sorunları, yaraları tedavi edemez durumda. İşte tüm bunlar dış sorunlar karşısında güçlü olmamızı ve milli bir dayanışma oluşturmamızı engelliyor. Türkiye'nin Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya coğrafyasıyla olan ilgisini dışlamaya asla izin vermeyecek hem tarihi hem de kültürel derinliği var. Ama bu derinlik, iktidarın dış politikada olması gereken kararlılık ve kendine güven ile bir türlü buluşamadığı için Türkiye'nin 'Bölgede etkili ülke' olduğu iddiası havada kalıyor. Türk dış politikasına bugün hakim olanlar, iç huzursuzluğun yanı sıra kararlılık ve kendine güvenden, saygıdan yoksun göründüğü için bölgeye 'hakim' olan Türkiye'yi, bölgede olan bitene 'seyirci' konumuna düşürdü. Başrol oyuncusu, artık 'figüran' rolüne bile razı.. C S TRATEJİ kendisine yönelik tehdide de, kendisine uzanan dostluk eline de hakkıyla cevap verebilecek güce ve olgunluğa sahip olduğunu söylemişti. Aradan yaklaşık 60 gün geçti. Bugün Türkiye’nin izlediği politik kararlılığın(!) yukarıda hükümet programında yer alan ifadeler ile aynı parametrede olduğunu, paralellik taşıdığını söylemek mümkün mü? Hayır... Irak’ın toprak bütünlüğünün ve ayrı bir Kürt devleti kurulmamasının Türkiye’nin kırmızı çizgisi olduğunu Mısır'daki 'sağır sultan' bile duymuşken, iktidarın dış politikasının bu temel gerekliliklere itibar etmemesi, sonuçta sadece kendinin değil Türkiye'nin de itibarının yara almasına yol açmıştır. Bu konuda ortaya çıkan politik ve diplomatik esneklik, muhataplar tarafından 'her şeye razı olduğumuz' şeklinde yorumlanmaktadır.. Bu durum, bölgede güçlü bir Türkiye olmasını istemeyen, başta ABD olmak üzere küresel güçlerin de işine geliyor. Bazen oyalayarak bazen de hakaretler ederek, figüranlık rolü de 'önemli bir şeymiş' gibi gösteriliyor. Böylesine düşük profilli bir role razı olan politik aktörler, hem devlet hem de millet olarak sahip olduğumuz maddi ve manevi değerleri de 'önemsemeyerek' Türkiye'nin dış politikadaki 'olmazsa olmazlarının' yani kırmızı çizgilerinin yok edilmesine ve yok olmasına göz yumuyorlar. İşte onun için Türkiye’nin boş bıraktığı bu bölgede Amerika, İngiltere, İsrail bir güç olmaya başladı. DEVLET MEMNUN DEĞİL, MİLLET MEMNUN DEĞİL Bugünkü siyasi iktidar da tıpkı, eşine ve çocuklarına karşı görevini yerine getirmeyenler gibi, evliliğin ciddi ve sorumluluk yüklü olduğunu ihmal edip, Türk Milletine karşı sorumluluklarını, verdiği sözleri unuttu. Ne devlet ne de millet için bir ‘reis’ olamadı… Bir iktidar olarak Türk Milleti'ne rahat nefes aldıracak iç ve dış politikaları uygulama niyetinde ve kararlılığında olmadı. Her şeyden önce bu iktidar, Türkiye ailesiyle aynı duyguları, aynı heyecanları taşımadı, paylaşmadı. "O zaman 22 Temmuz sonuçlarını nasıl izah edeceksiniz?" diyenlere, bu seçimler konusunda, bu izdivaçtan nemalanmayı devam ettirmek isteyen iç ve dış çevrelerin maddi ve manevi desteklerini yabana atmamaları gerektiğini söyleyelim... Türk Milleti ile bugünkü siyasi iktidar arasında fevkalade önemli bir kan ve doku uyuşmazlığı var. Bugün bu uyuşmazlığın hem devlet hem de millet olarak bizleri büyük sorunlarla baş başa bırakan işaretlerine şahit oluyoruz. Kısaca söylemek gerekirse Türkiye Ailesi, evi yönetenlerden memnun değil... Tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve çağdaşlaşmak Türkiye'nin dış politikasında Ulu Önder'in inşa ettiği temel ilkeler olarak belirlenmiştir. Elbette ki Mustafa Kemal’in, uluslararası ilişkilerde ezilmişlik duygusuna kapılmayan, ülkenin sorunlarına soğukkanlı, gerçekçi ve ilkeli bir şekilde çözüm getiren kişiliği, asker ve devlet adamı kimliği, birbirinden ayrılmaz bu ilkelerin Türk Dış Politikasının temel ilkeleri olarak hayata geçmesinde önemli role sahip olmuştur. Mustafa Kemal'in var olduğu süre içinde kendini gösteren bu ilkeler, bugün 'var olma savaşı' veriyor. Türkiye’nin dış politikadaki temel hedeflerinden ve ilkelerinden uzaklaştığı bir dönemdeyiz. HANİ VERDİĞİNİZ SÖZLER?.. Oysa, 60. Hükümetin Başbakanı, 31 Ağustos'ta sadece 'lafta kalan' Hükümet Programını okurken, bugün içine düştüğü 'hazin tablonun' tamamen dışında sözler etmiş; Kerkük meselesinin bütün etnik ve mezhebi unsurların katılımıyla hakkaniyet ilkelerine dayalı bir çözüme kavuşturulmasının öncelikli olacağını, Irak'ta istikrarsızlıktan beslenen terör tehdidine karşı da her türlü tedbirin en etkin şekilde alınacağını, Hiçbir komşu ülke toprağının ülkemize yönelik terörist eylemler için bir üs olarak kullanılmasına izin verilmeyeceğini… Türkiye'nin Rice ve Erdoğan... YENİ STRATEJİK ORTAK Bakmayın siz George Bush'un, Condolizza Rice'ın 'stratejik ortak' sözlerine. Bölgede Amerika'nın kimlerle ilişki kurduğuna, kimleri kullandığına baktığınızda, kimin Amerika'nın müttefiki olduğunu görürsünüz. Türkiye’nin başına PKK maskesi giymiş katil peşmergeleri musallat eden, üstelik bunlara bir de utanmadan kendi kanlı üniformasını giydiren Amerika, şimdi Türkiye'yi oyalıyor olmanın neşesiyle yeni oyunlar tezgâhlıyor... Türkiye’de bazı siyasetçilerin ‘Oval Ofis Ayarından’ geçip, ağız değiştirmeleri bu yöndeki kaygıları arttırıyor. Türkiye’yi Irak'taki kukla hükümetle muhatap eden Amerika, Irak'ın kuzeyinde oluşmasını istediği 'Made In USA' damgalı statüye Türkiye'nin karşı çıkmasından, itirazlarından rahatsızlık duyuyor. Beslemelerinin eline verdiği Amerikan silahlarıyla, Mehmetçiklerin katili olan Amerika, şimdi de işgal ettiği topraklarda kendi peydahladığı siyasetçi ve diplomat kılıklı yaratıkların adam yerine konmasını istemektedir. Ama Türkiye'nin siyasi reisi, Büyük Ortadoğu Projesi koordinatörü kartvizitinden olmamak için bu tehlikeye karşı kayıtsız kalmakta hatta ve hatta Amerikan Politikalarına esir olmaktadır. Amerika'nın Türkiye'ye olan yaklaşımı dostça değil, kalleşçedir. Süleymaniye'de Türk askerinin başına çuval geçiren bu stratejik müttefik(!) şimdi de Türkiye'yi tıpkı Irak gibi 'Amerikan müstemlekesi' yapma niyetindedir. Türkiye’nin bugünkü iktidarı ise bu gerçeği görmek yerine bu gerçekten kaçmaktadır. BAŞROLDEN FİGÜRANLIĞA 3 Kasım 2002 tarihi ile birlikte Türkiye'de birçok şey değişmeye başladı. İktidara gelenlerin, devletin temel kurumlarına, onların işleyişine, laik düzene bakışlarındaki şaşılık hemen fark edildi. Bu ülkenin iktisadi yaşamında büyük önemi olan kuruluşlar, ardında taşıdıkları şaibe dosyalarıyla, şaibeli kişilere satıldı. Başta eğitim ve sağlık alanında olmak üzere 'Sosyal Devlet ilkesinden uzak' bir anlayışın egemen olduğu ülkemizde işsizlik, gelir dağılımdaki adaletsizlik, borçlanma sistemindeki başıbozukluk, olumsuz ticaret dengesi, rejime yönelik saldırılar, medyanın sorumsuzluğu ve yolsuzluklar bir gün olsun gündemden düşmüyor. Bunun sebebinin 'basiretsiz bir hükümetten' kaynaklandığını HAKARETE KARŞI SESSİZLİK Bugün Türkiye'nin dış politikada içine düşürüldüğü 'çaresizlik' aslında siyasi iktidarın sahip olduğu aşağılık kompleksinden kaynaklanıyor. Ne yazık ki Bush'un karşısında ayak ayaküstüne atıp, rahat bir tavır sergilemek, bu ezilmişliğin olmadığı anlamına gelmiyor. ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkilerimize, Irak Politikası ve Ermeni Soykırımı konusundaki yetersizliğimize,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear