Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ve savaşla çözülemeyeceğini tarih bir kez daha göstermiştir" diyerek, Ortadoğu’da yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu, ABDİsrail bakış açsının doğru olmadığını ima ett. Cintao’nun Suudi Arabistan ziyaretinden... C S TRATEJİ 17 ordusunun Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ikili ilişkilerini her alanda geliştirmek istedikleri şeklinde belirtti. Türkiye de Asya’da farklı boyutlarda boy göstermeye başladı. Örneğin Haziran ayı başında Türkiye, Çin’in önderlik ettiği AsyaPasifik Uzay İşbirliği konvansiyonunu imzalayarak, AsyaPasifik Uzay İşbirliği Örgütü’ne üye oldu. Böylece Türkiye, uzay çalışmalarında Çin’le birlikte çalışarak daha aktif hale gelebilecek. ÇİN’İN ORTADOĞU POLİTİKASI Çin, son yıllarda büyüyen ekonomisine paralel olarak Ortadoğu bölgesine yönelik ilgisini artırdı. Her ne kadar Çin’in Ortadoğu bölgesiyle ilişkileri 1950’lere kadar gitse de, 1990’ların ortalarından itibaren ideolojik yaklaşımdan ekonomik yaklaşıma dönüşerek daha faydacı bir boyut aldı. Tüm Soğuk Savaş dönemi boyunca, Çin’in, Mao’nun üç dünya kuramı çerçevesinde oluşturduğu çerçeve içerisinde Ortadoğu’ya yönelik politikası şekillendi. Günümüzde ise, dünya politikasıyla tam anlamıyla bütünleşik bir dış politika stratejisi izleyen Çin, 2001 yılında da ekonomisini, Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olarak dünya ekonomisiyle bütünleştirdi. Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik, Çin’i bölgesel güç’ten, küresel güce terfi etmesi için zorladı. Sonuç olarak, Çin, Lübnan’da bölge ülkelerinden bile daha aktif hâle geldi. Çin’in bölgede temel önceliğinin ekonomik olması, onun politik amaçlarının göz ardı edilmesine engel değil. ABD’den farklı olarak Çin, bu bölgede Arap merkezli bir politik açılım sunuyor. Bazı gözlemcilere göre, Çin, 1950’lilerde Sovyet Birliği’nin Arap rejimlerinin yanındaki rolünü üstlenmek istiyor. Ancak unutulmaması gereken en önemli konu, Çin’in İsrail ile olan ilişkilerini de çok iyi bir şekilde ele aldığıdır. Bölgede Arap dünyası ve İsrail arasında çok iyi hesap edilmiş bir denge politikası güdüyor. Arap dünyası Çin için hem mallarını satabileceği bir pazar, hem de petrol alabileceği en önemli kaynak. Oysa İsrail de Çin’in ihtiyaç duyduğu yüksek teknolojiye dayalı Amerikan silah teknolojisini alabileceği yegâne ülke. Dolaysıyla, Çin, bu iki taraf arasında dengeyi çok iyi koruyor. Çin dış politikasındaki denge mekanizmasının kökü binlerce yıl geriye gider. Çin hanedanlıklarının uyguladığı en önemli stratejilerden bir tanesidir. ABD, ÇİN’İ KÖŞEYE SIKIŞTIRDI 4 Temmuz günü kuzey Kore’nin balistik füze denemeleriyle, son yıllarda ABD’ye karşı küresel diplomaside hep kazanan Çin, ilk defa mevzii kaybetmeye başladı. ABD’nin, Kuzey Kore ile yaşanan krizde geriye çekilerek, sorunun çözümünü dünyanın yeni süper gücü olmaya aday olan Çin’e bırakması, Pekin’i tam anlamıyla köşeye sıkıştırdı. Çin’in bütün çabalarına rağmen doğal müttefiki olan Kuzey Kore’nin adım atmaması, içinde Çin’in de üstü kapalı bir şekilde uyarıldığı bir BM Güvenlik Konseyi kararının çıkmasına neden oldu. Çin ise, bu başarısızlığın faturasını, Kuzey Kore’deki büyükelçisine çıkararak, bu ülkeye yeni bir büyükelçi atadı. Eli güçlenen ABD, Çin’e ikinci diplomatik darbeyi de BM Güvenlik Konseyi’nde, BM gözlem noktasının vurulmasının ardından Çin’in hazırladığı kınama kararına engel olarak vurdu. BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan Çin, kendi vatandaşının öldürülmesini dahi kınatamaması, Çin dış politikası için tam bir yıkım oldu. Çin, Ağustos ayında Pekin’i ziyaret eden Venezüella Devlet Başkanı Hügo Şavez’le bir takım anlaşmalar imzalayarak, ABD’ye misillemeye yapmaya çalıştı. Ardından, ABD’nin arka bahçesi olarak gördüğü Güney Amerika’yı geçtiğimiz günlerde Çin Parlamento Başkanı Wang Bangguo ziyaret etti. Brezilya, Uruguay ve Şili’yi kapsayan gezisinde, özellikle Uruguay’la askeri işbirliğine ilişkin görüşmelerin yapılması ve Brezilya’nın Çin’le işbirliğine hazır olduğunun mesajını vermesi, ABD’ye karşı stratejik bir yanıt olarak yorumlandı. Bunun yanında Çin, son günlerde BM güvenlik Konseyi kararını da tartışmaya açarak İran konusunda daha yapıcı yeni bir karar hazırlanmasını dile Cintao’nun getirmeye başladı. Son günlerde körfez ABD’nin İran’a yönelik baskıları ziyaretinden... artarken, Çin’in de İran’a desteği artıyor. Bu nedenle Çin her koşula hazırlıklı olmak için geçtiğimiz hafta kara kuvvetlerinin gerçek savaş koşullarında uzun mesafe manevra kabiliyetini sınamak için büyük bir askeri tatbikat başlatması da dikkat çekicidir. Sonuç olarak, Çin, bir görevlisini İsrail saldırısında kaybetmesinden dolayı Arap dünyasının büyük sempatisini topladı. Bu nedenle Lübnan’da BM adına girişilecek görevde en önde bulunmak için çalışıyor. Ancak Çin’in esas amacı, Filistinİsrail sorununda İsrail’in arkasında duran ABD’ye karşı Arapların arkasında durarak sorunun çözümünde bir denge oluşturmaktır. Ortadoğu’ya bakışında İsrail ile Araplar arasında ince bir denge politikası sürdüren Pekin, genel anlamda ABD’nin karşısında denge unsuru olmak istiyor. Bu amaçla da Arap merkezli politikalar geliştiriyor. üzere, Çin dış politikasının yapım sürecinde ordunun rolü büyüktür. Çin ordusu, anayasaya göre, Çin rejiminin ve devletinin yegâne koruyucusudur. Bu nedenle Çin ordusu, Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilişkilerini geliştirmek istiyor. Bu isteği, Temmuz ayında Pekin’i ziyaret eden Harp Akademileri komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu başkanlığındaki heyeti kabulü sırasında Merkez Askeri Komite’nin başkan yardımcısı Şu Cayhov, Çin ÇİN TSK İLE İŞBİRLİĞİ İSTİYOR Çin, Ortadoğu bölgesinde caydırıcılıktan da vazgeçmiyor. Bu nedenle, İran ve bölgedeki Şii gruplarla ve Iraklı Kürtlerle ilişkilerini daha da sağlamlaştırıyor. Fakat bölgedeki oynanan oyunun kuralları Çin’i zorluyor. Marjinal gruplarla girdiği işbirliği süreci Çin’i zora sokuyor. İran nedeniyle ABD, Iraklı Kürtler nedeniyle de Türkiye ile karşı karşıya gelme riski bulunuyor. Bu nedenle, Çin, Türkiye ile en azından askeri ilişkileri geliştirmek istiyor. Her ne kadar Çin hükümeti Türkiye’ye karşı biraz mesafeli ve soğuk olsa da, Çin ordusunun yaklaşımı farklı değerlendiriliyor. Bilindiği