Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ekonomilerin inşa ettirilmesi cesaretlendirilmektedir. Söz konusu nokta, küreselleşmenin ülkeleri, teknoloji ve ideolojiyle standartlaştırması, sisteme dahil etmesi konusuyla bağlantılıdır. Enerji güvenliğini zenginleştirme, enerji pazarlarını açma, küresel sisteme entegre etme, özelleştirilen enerji piyasalarıyla bağlantılı olarak ele alınabilir. ABD açısından G8 ve APEC (AsyaPasifik Ekonomik İşbirliği), ABD küresel ekonomik güvenliği açısından kullanılabilir düzeydedir. TÜRK EKONOMİSİNİN GÜVENLİĞİ Toplumsal meşruiyet şansını yıllar önce yitirmiş yönetim yapımız, AB, IMF gibi kurumlardan aldıkları vizelerle, gününü kurtarabilmektedir. Türkiye’de aslında yaşanan, yapısal bir yönetim krizinden başka birşey değildir. Söz konusu yapısal yönetim krizinin temelinde, siyaset sosyolojisi açısından bir meşruiyet krizi bulunmaktadır. Yukarıda söz ettiğimiz vizelerle günü kurtarmadan kastımız, Y ÜLKE ? STRATEJİK ORTA BO EKONOMİSİ Türkiye’deki yönetici elitin K YÜ ? DÜNYANIN 20 BÜ içinde bulunduğu aczi ifade ARASINDA etmesi açısından önemlidir. NLÜK NEDENİ ? SU, STRATEJİK ÜSTÜ I 1995’te ‘Gümrük Birliği’ , AR ? ENERJİ NAKİL HATL AVRUPA) 1999’da ‘Aday Üyeliğin YA AS A RT (O KAVŞAĞINDA Kabulü’, 2004 ‘Müzakere R ÜSTÜ YE VE TI AL R YE ? GENİŞ Tarihinin Alınması’ gibi AB DOĞAL KAYNAKLARI oylamalarındaki sonuçlar, R İÇ VE DIŞ BORÇ ? 240 MİLYAR DOLA yönetici elitin vizelerini ortaya LATA DAYALI HA ? TÜKETİME VE İT koyan başlıklardır. 3 Ekim BÜYÜME 2005’te, müzakarenin başlaması ? İŞSİZLİK tartışmalarında, 4 Ekim’de "halk N AB İLERLEME ? TARIM NÜFUSUNU ne der" değil de, "borsa ne olur" TUSUNDA YÜZDE RAPORLARI DOĞRUL endişesi, hem siyasal yapıda, DİRİLMESİ 17 35’TEN YÜZDE 6’YA İN YARATMA, 60 hem kitle iletişim araçlarında ve M MİLYON YENİ İSTİHDA dolayısıyla sokaktaki yurttaşta YNAK KA Lİ MA RO EU MİLYAR gündemi kaplamıştır. Meşruiyet GEREKSİNİMİ krizi, adil olmayan seçim sistemi MSİL KRİZİ ? MEŞRUİYET VE TE ve yüksek barajlarla, oy kullanmayanların sayısının artmasıyla, eş zamanlı olarak, bir Dünya temsiliyet krizine de sürüklenmekte, Bankası siyasal iktidarlar meşruiyetlerini, küresel Merkezi kuruluşların referanslarından almaktadırlar. Ancak adı geçen referanslar, bir sonraki seçimde etkili olamamaktadır. aklıevveller de, bu kanaati ileri götürmekte, "AB’ye üye olamazsak Kürtler’i kaybederiz" abartmasını dile getirmektedirler. Yüzyıllar süren Osmanlı dönemi ve 83 yıllık Cumhuriyet döneminde sanki AB bu birliği sağlamış gibi, yine mütareke aydını profili C S TRATEJİ Dünya Bankası Başkanı Wolfowitz 9 TÜRKİYE’NİN GÖRÜNÜMÜ sergilemektedirler. AB perspektifinin bir başka boyutu ise, ekonomik güvenlik kavramıyla açıklanmaktadır. Bu bağlamda, birtakım ekonomistler neoklasik ve neoliberal iktisat kuramlarının bol rakamlı yaklaşımlarıyla, "yeterli sermaye birikimimiz yok, MÜZAKERE AYDINI YAKLAŞIMI AB perspektifinin ülkemizdeki varlığının bir boyutu, uygarlık projesi kavramıyla açıklanmaktadır. Burada zaman zaman bazı çelişkiler de ortaya çıkmaktadır. AB belgelerinde, Türkiye’nin tam üyelik için ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel açıdan belli bir gelişmişlik düzeyini yakalaması talebi zaman zaman, "O zaman AB’ye ne gerek var" düşüncesini güçlendiren bir sav olarak ortaya atılmaktadır. AB perspektifinin gerçekte ne anlama geldiğini bilenler açısından, ilk duyulduğunda hoş gelebilecek bu yaklaşımın ardında, "Ben nasıl olsa kendi olanaklarım ve yönetim tarzımla adam olamayacağım, bari AB sayesinde tam üye olmasam bile standartlarımı geliştiririm" düşüncesi tamamlamaktadır. AB’nin Türkiye’nin, sosyoekonomik yapısını, Türkiye hiçbir çaba göstermeden, fonları ve olanaklarıyla kalkındırmasının düşünülmesi, tembellik, teslimiyetçilik, kimliksizlik ve kişiliksizlikle açıklanabilir. Bazı doğrudan sermaye yatırımı, finansal kaynak akışı için, üyelik olmasa da perspektif devam etmeli" kolaycılığını, ikna edici iktisadi analizlerle ortaya koymaktadırlar. Ekonomik güvenliğin küresel uyumla sağlanabileceği, siyasal iktidarların, küresel kuruluşların meşrulaştırıcı araçları konumuna sürüklenmeleri sonucuyla izah edilmektedir. Meclise gelen yasalar, AB ve IMF talepleriyle açıklanmakta, ulusal irade kavramı bir dekor olmaktan öteye geçememektedir. "Ekonomik kriz olur, borsa çöker" kabusu ve tehdidi, siyasal iktidarları esir almaktadır. ABD’nin Türkiye’den talepleri, özellikle Ortadoğu zemininde, gün geçtikçe zıtlaşan bir konumu ifade etmektedir. Irak’ın parçalanması, Türkiye’ye artan PKK tehdidi, olası İran operasyonu ya da İran’ın da parçalanması ülkemizin çıkarlarına aykırı, ABD çıkarlarına uygun bir konumdadır. Taleplerin reddedilmesi durumunda ise, küresel piyasalara güven verememe adı altında, sermaye piyasalarında hareket, kısa vadeli sermaye hareketlerinde artış ve yabancı fonların çekilmesi ülkemizin ve diğer az gelişmiş ülkelerin üstünde, "Demokles’in kılıcı" gibi durmaktadır. Genç nüfusu, zengin yer altı ve yer üstü kaynakları, ekonomik hacmiyle ülkemiz, iyi yönetilememe sorunuyla karşı karşıyadır. AB’nin 2004 Ekim ayında hazırladığı Strateji Belgesi’nde talep edilen, tarım nüfusunun yüzde 35’ten yüzde 6’ya indirilme talebi bile, 17 milyon kişiye tarım dışı alanda istihdam sağlama, 10 yıl boyunca toplam 60 milyar Avro para ayırma gereksinimini ortaya koymaktadır. AB’nin 20072013 bütçesinde Türkiye’nin tarım uyumuna ayrılan fon toplam 6 milyar Avro’dur. Aynı belgede Türkiye’nin serbest dolaşıma girmesi halinde 4 milyon Türk’ün AB ülkelerine göç edeceği, o yüzden Türkiye’de kalifiye işgücünün, meslek eğitiminin özendirilmesi çerçevesinde yetiştirilmesi salık verilmektedir. Türkiye’nin, uluslararası ilişkilerini, ekonomik temelden yoksun çözümlemek olanaklı gözükmemektedir. Sadece değerler üstünden yapılan çözümlemeler, sosyoekonomik altyapı ilişkilerini görmezden gelen saptamalar, heyecan verici olmaktan öteye geçememektedir. Ekonomik güvenlik kavramını, siyasal ve toplumsal meşruiyet, ulusal çıkarlar, küresel kuruluşlarla ilişkiler ama hepsinden önemlisi ULUSAL GÜVENLİK kapsamında değerlendirmek, geleceğimiz için önemli bir vizyonu ifade edecektir.