Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 Tarihsel ve güncel gerçekler ışığında ‘TürkYunan dostluğu’... C S TRATEJİ Atina fırsat kaçırmıyor Dr. Nejat TARAKÇI İzmir Ekonomi Üniversitesi UAİ ve AB Böl ntarakci@gmail.com on zamanlarda TürkYunan dostluğunu yeniden gündeme getirenlerin, iki ülke arasındaki tarihi ve coğrafi gerçekler ile halklar arasındaki sosyokültürel, dini ve ideolojik derinliklerin bilincinde olmadığı görülüyor. Küçük yaşlardan itibaren Yunan vatandaşlarının bilincine kazınan Hellenizm ideolojisi ile bunun en büyük engeli olarak kabul edilen Türk ve Türkiye karşıtlığı her alanda ve her seviyedeki ilişkilerde kendini gösteriyor. Diğer yandan İstanbul Patrikhanesi’nin giderek artan uluslararası etkinliği de TürkiyeYunanistanABD ve AB ilişkilerini de olumsuz yönde etkiliyor. Bu yazıda YunanistanHellenizmPatrikhane ilişkilerini değerlendirmek istiyoruz. S ‘MEGALİ İDEA’ Megali İdea, Yunanistan, Girit, Rodos, Kıbrıs, Anadolu, Rumeli, Balkanlar, Yakın Doğu ve Ortadoğu'yu, kısacası Türk topraklarının büyük bölümünü kapsayan ve başkenti İstanbul olan yeni bir "Büyük Bizans İmparatorluğu" kurma planıdır. Hedefleri; 1. Yunan ulusuna bağımsız bir ülke sağlamak, 2. Batı ve Doğu Trakya ile Selanik'in Yunanistan'a ilhakı, 3. Ege adalarının ilhakı, Bakoyanni 4. Girit ve Rodos'un ilhakı, 5. Kuzey Epir'in (Güney Arnavutluk) ilhakı, 6. Batı Anadolu'nun ilhakı, 7. Kıbrıs'ın ilhakı, 8. Pontus Rum Devletinin kurulması (Karadeniz Bölgesinde), 9. İstanbul'un ele geçirilmesi ve GrekBizans İmparatorluğunun kurulmasıdır. Bu günkü duruma baktığımızda ilk beş hedefin gerçekleştiğini, altı numaralı hedefin ise 1922’de Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından engellendiği görülüyor. Şu anda yedi numaralı hedefe ulaşmak için çalışılıyor. Bu yönde oldukça mesafe katedilmiş durumda. Sekiz ve dokuz numaralı hedefler için tarihi ve ideolojik zeminin hazırlandığını, uzun soluklu politik mücadeleye her alanda ve çıkan her fırsattan yararlanarak devam edildiği gözleniyor. Özellikle dokuzuncu maddede yer alan İstanbul’un fethi sadece Ortodoks camiasını değil tüm Hristiyanları da etkiliyor. Vatikan kaynaklarında şöyle yazıyor : İslam istanbul’u işgal ederek, Hristiyanlığın Başı’nı esir almış, onun Ekümenik Tahtı (Trone) olan Ayasofya’yı cami yapmıştır. Bu acı tüm Hristiyanları ağlatmaktadır. bastırıp dağıtması, ? Resmi adı Greece olan Yunanistan’ın, sporcu formalarında ve diğer uluslararası yarışmalarda Hellas ismini kullanması, ? Andreas Papandreau'nun partisi PASOK'un seçimlerde kullandığı:"Ege Savaşı Kürdistan dağlarından başlar" sloganı, ? PKK’yı açık ve gizlice desteklemesi, (militanların Yunanistan’da eğitilmesi, Abdullah Öcalan’ı saklamaları) ? Trabzon bölgesindeki istihbarat ve propaganda faaliyetleri, ? Patrikhane’ye sağlanan politik ve idari destek DÜŞMANLIĞIN KAYNAKLARI Bu gün, politikacıların karşılıklı olarak her fırsatta dile getirdikleri iyi komşuluk, barış ve kardeşlik söylemleri, neden Yunan halkının düşünce ve davranışlarına yansımamaktadır? Yunan isyanındaki OsmanlıYunan çatışması mı, yoksa İstiklal Savaşı’ndaki olayların unutulmaz anıları mı bu günkü TürkYunan düşmanlığının asıl nedenidir? Şu gerçeği kabul etmek zorundayız; Sebebi ne olursa olsun, Yunan halkının Türklere karşı olan olumsuz düşünce ve davranışları, tarihi çerçeveden çıkarak, ideolojik ve kültürel bir olgu olarak Yunan halkının bilincine kazınmış durumda. Kurtuluş Savaşı sonrası geçici yakınlaşmalara, İkinci Dünya Savaşı sırasında Yunan Adalarının Türkiye tarafından beslenmesine rağmen, Türk düşmanlığı ve nefreti, işgal sırasında İtalyan ve Almanların Yunan halkına karşı sergiledikleri onca olumsuz davranışın gerisine düşememiş ve bir türlü unutulmamıştır veya unutturulmamıştır. Bu şovenizm ve ırkçılıktan, Lozan sonrası mübadele ile Anadolu’dan göç eden Rumlar da nasiplerini almışlardır. Oysa sıradan bir Türk vatandaşında Yunanlılara veya herhangi bir yabancıya karşı bu denli ön yargılı, kitlesel ve intikamcı bir olumsuz yaklaşım görmek mümkün değildir. Yunanlıların Türklere karşı bu gün bile devam eden olumsuz düşünce ve davranışları, bir kısım Avrupa ülke vatandaşlarında görülen ve kaynağını Osmanlı tarihindeki HristiyanMüslüman çatışmasından alan düşünce ve davranışlardan çok daha derin, keskin ve ön yargılı gözükmektedir. Bu Türk düşmanlığı ve kininin, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra geçen 83 yılda yetiştirilen üç kuşağa aktarılması nasıl sağlanabilmiştir? Neden böyle bir stratejiye ihtiyaç duyulmuştur? Bu bir tarihsel savunma refleksi mi yoksa Megali İdea’nın vazgeçilmez bir davranış biçimi mi? Bu soruların yanıtlarının öncelikle Yunanlılar tarafından verilmesi gerekiyor. 1963’te Kıbrıs’ta Atlılar ve Sandallar köylerinde Türk kadın ve çocuklarına uygulanan katliamlara da yansıyan bu kin ve nefretten sorumlu olanlar, bunun nedenlerini de açıklamak zorundadırlar. Bugün Avrupa Parlamentosu’ndaki resmi temsilcilerden sokaktaki en sade vatandaşa kadar Yunan milletinin büyük bir çoğunluğunun, Türkiye ve Türklere karşı indoktrine olmuş ortak bir davranış biçimi sergiledikleri gözleniyor. İşte bu davranışlardan bazı örnekler; ? 5 Kasım 2003 günü oynanan GSOlimpiyakos maçındaki seyircinin Türk oyunculara karşı tavrı ve YAKIN GEÇMİŞ UYGULAMALARI Bir kısım düşünür ve yazarlar yukarıda açıklanan Yunan Megali İdea’sının 1922 yenilgisi ile sona erdiğini, bu tarihten sonraki Yunan hükümetlerinin bu ülküden vazgeçtiğini her vesile ile vurguluyor. Ancak izleyen 83 yılda meydana gelen olaylar, bu ülküden vazgeçildiğini değil çok daha keskin ve ihtiraslı bir şekilde mücadeleye devam edildiğini gösteriyor. Yunanistan’ın buna ilişkin olarak tek taraflı veya diğer ülkelerle işbirliği içinde gerçekleştirdiği uygulamalarını şöyle sıralayabiliriz; ? Ege’deki hava sahasının 10 deniz miline çıkarılması, (1931) ? Karasularının 3 deniz milinden 6 deniz miline çıkarılması, (1936) ? On iki Ada ve Meis’in Yunanistan’a ilhakı ve bu adaların silahlandırılması, (1947) ? Kıbrıs’ta anlaşmalarla kurulmuş yasal statükoyu darbe ile bozma girişimi, (1974) ? Ege’de Kıta Sahanlığı iddiası ile açık deniz alanında petrol araştırması, (1978) ? Ege’de aidiyeti belirsiz adacık ve kayalıklar üzerine bayrak dikme ve tesis kurmaya başlaması, (1992) ? Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ve ardından da sırasıyla Bulgaristan, Suriye, Arnavutluk, Ermenistan ile savunma ve askeri işbirliği anlaşmaları yapması, (1995) ? Kardak Adacığına asker çıkarması (1996) ? Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesini takiben Yunan Parlamentosu’nun hükümete uygun zaman geldiğinde karasularını 12 mile kadar genişletme yetkisi vermesi, (1995) ? Eski Yunan Kültür Bakanı Elena Merküri’nin Türkiye’yi 6’ya parçalanmış olarak gösteren haritaları