Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
uluslararası bir çağrı ve beraberinde bir Castro kampanya başlatıldı; "ABD saldırısına ret çağrısı". Toplanan imza sayısı şimdilik 30,000 civarında. Fidel’den sonraki dönem hakkında oldukça fazla yazıldı, çizildi, çok spekülatif bir konu bu. Ama bu, ne ilk ne de son. Geçmişte onu Parkinson hastası da yaptılar! Ancak Fidel, söylentinin hemen ertesinde yaptığı uzun konuşmalarla gereken yanıtı vermişti. Bütün bu kampanyaların arkasında, ülkenin düzenini bozma arayışları, uluslararası kamuoyunda kafa karışıklığı yaratma ve kamuoyunun Küba'ya güvenini sarsmaya çalışmak yatmaktadır. İkinci Başkan Raul Castro nasıl biri? ABD'ye bakışı nasıl? Raul Castro hakkında da aşırı spekülasyon yapılıyor. Fidel yıllardır başkan, Raul de hep ikinci adam olmuştur. Fidel gibi, kendini gösteren bir kişiliği, televizyonlara çıkıp uzun demeçler veren bir yapısı yok. Ancak devrimin başından beri, aynı çizgide ilerleyen bir kişiliği olmuş, hep aynı siyasi ifadeyi kullanmıştır. O’nun da Fidel gibi Küba'nın tarihiyle iç içe oluşmuş bir kişiliği vardır. Devrim mücadelesinde iki kardeş, diğer yoldaşlarıyla birlikte mücadele etmişlerdir. Altını çizmek gerekir ki, İkinci Başkan oluşu, Fidel’in kardeşi olduğundan değildir. İkinci Başkan yardımcısıdır, çünkü Fidel’le aynı tarihsel süreçten gelmiş biridir. Moncada kışlası baskınında yer almıştır. 26 Temmuz hareketinin kurucularındandır. Kardeşi Castro’yla tutuklanmış ve Meksika’ya sürgüne gönderilmiştir. Orada Che’nin Fidel’le tanışmasını sağlamış ve Granma yatıyla Küba’ya, hep birlikte dönmüşlerdir. Küçük grupları birleştirerek organize olmalarını ve dağlara çıkmalarını sağlamıştır. Sierra Maestra mücadelesinin iki cepheye ayrılma kararını Raul vermiş, İkinci Cephe Komutanlığı’na gelmiştir. Gerilla savaşında büyük başarıları vardır. Daha sonrasında Silahlı Kuvvetler Başkanlığı’nı yapmıştır. Büyük bir organizatördür. Önemli bir askeri kişiliği vardır. Devlet işleri dışındaki yaşamındaysa, ailesine çok önem verir. Partinin de İkinci Sekreteridir. Parti organizasyonu ve ideolojik çalışmalarda yönetebilecek ve yönlendirebilecek donanıma sahiptir. Küba’nın ve Komünist Parti’nin yönetiminde öyle bir yapılanma vardır ki, farklı nesillerden kişiler birlikte çalışırlar: Bazıları 1950’li yıllardan beri devrimci mücadelenin içinde olmuşlar, bu mücadele sırasında doğan bazılarıysa, mücadeleye daha sonra katılmışlardır. Yani, farklı nesillerden kişilerin parti ve ülke yönetiminde söz sahibi olduğu, çok geniş katılımlı, bir işleyiş var. Fidel, çok hızlı bir iyileşme sürecinde; hastalığı sırasında 10 kilo kaybetmiş, ama kendini iyi hissettiğini, yeniden çalışmaya başladığını, kendisi için yazılmış bir kitabın redaksiyonunu gözden geçirdiğini ve Bağlantısızlar Hareketi Ülkeleri Devlet Başkanlarını karşılamak için hazırlanmamız gerektiğini söylemiştir. Bu toplantıya çok önem veriyoruz. Toplantının Küba'da yapılıyor olması, ayrıca çok önemli. 118 ülkeden temsilciler ve Devlet Başkanları katılıyor. Bağlantısızlar Hareketi 45 yıl önce kurulmuş, çok farklı aşamalardan geçmiştir. 60'lı yıllarda sömürgeciliğe karşı önemli rol oynamıştır. Afrikalı ülkelerin özgürlüğü ve Filistin olayında etkileri olmuştur. Zaman içinde değişimlere uğrayıp eski önemini yitirmeye başlamıştı. Ama bakıyoruz ki, özellikle günümüzde, bu hareketin önem kazanması ve etkin olması gerekiyor. Çünkü dünya tek bir yöne doğru gitmekte ve tek kutuptan söz eder hale gelmekte. Üçüncü Dünya Ülkeleri’ne C S TRATEJİ 7 konularında ortak kararlar vermeleri gerektiğini, düşünüyorum. Ortak sorunlarını, ancak, bir araya gelip, güç birliği yaparak çözebilirler; kendilerine dayatılmaya çalışılan ekonomik ve ideolojik yaptırımlara, ancak böyle direnebilirler. Küba ve diğer üye ülkeler bu prensipleri onaylamaktadırlar. Bu hareketin yeniden güçlenmesi ve söz sahibi olabilmesi, bu açılardan çok önemlidir. Önümüzdeki dönemde, Hareket’in Küba’nın Başkanlığında sürdürülecek olması da ayrı bir önem taşımaktadır. Bağlantısızlar Hareketi’ni, ALBA, ŞİÖ gibi oluşumlarla karşılaştırır mısınız? Kesinlikle ALBA'dan daha geniş bir harekettir; ALBA, Latin Amerika’nın işbirliği ve entegrasyon projesidir. Şanghay 5'lisi de Asya'ya özgü bir birlikteliktir. Oysa, Bağlantısızlar Hareketi’nde o kadar çok ülke var ki… ALBA için geçerli olan ilkeler bu oluşumda da yer alıp destekleniyor olacaktır. Amaç, hiçbir ülkeye bağımlı kalmamaktır. Türkiye bu toplantılara daha önce katıldı mı? Türkiye "davetli ülke" statüsünde, ilk kez katıldı. Bağlantısızlar Hareketi’nde üç kategoride ülke var. 118 üye ülke, birinci kategoridedir. Bu ülkeler konuşmalar yapacak, oy kullanacaktır. İkinci kategoride gözlemci ülkeler, üçüncüdeyse davetli ülkeler vardır. Birçok ülkeden oluşan ve New York’ta toplanan bir komisyon vardır; toplantılara katılmak isteyen ülkeler bu komisyona başvurur ve değerlendirmeye alınır, sonra da davet edilirler. Türkiye’de davetli ülke olarak katılmak üzere başvurdu. Havana’da bir Türk heyeti de bulundu. Gelişmiş ülkelerin, G8’lerin katkısı var mı? Gelişmiş ülkeler üye değiller. Yalnız bazıları davetli olarak katılıyorlar. Bağlantısızlar Hareketi’nde G8 benzeri bir birliktelik yoktur. Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin düşünce benzerliklerinin olması, bu hareketi ortaya çıkarmıştır. Kuruluş amacı, siyasi ölçütlerin tartışılması, bu ölçütlerin, üyeler arasında uygulanmak üzere koordinasyonun sağlanmasıdır. BM'nin de önemli bir rolü vardır; Bağlantısızlar Hareket’inden bir üye sürekli olarak BM’de, bulunur ve uluslararası sorunlarda koordinatörlük görevi yapar. Amaç, gerektiğinde ortak bir şekilde savunma yapmaktır. Bağlantısızlar Hareketi’ni 45 yıl önceki çizgisine göre değerlendirir misiniz ? Bazı şeyler değişti, bazıları da aynı şekilde sürüyor. Bir Latin Amerika ülkesi olarak Küba da bu harekette yer almaktadır ve Hareket’in, ikinci kez Başkanlığını yapacaktır. Kuruluş döneminde, insanlar bu hareketi her iki kutba uzak ülkelerin bir akımı olarak algıladı. O dönemde, NATO ve Varşova Paktı’na bağlı olmayan ülkelerin oluşturduğu bir hareket olarak görüldü. Hareketin politikaları, genellikle sosyalist ülkelerin düşünceleriyle örtüşen bir tutum sergiledi. Ancak, her zaman bu bloklara uzak üçüncü bir hareket olarak görüldü ve Üçüncü Dünya görüşünü savunan bir çizgisi oldu. Günümüzde, hareketin ilkelerinin çoğunun hâlâ tüm geçerliliğini koruduğunu ve şimdilerde o zamankinden çok daha önem kazandığını görüyoruz. 60’lardaki iki kutuplu dünyanın bitmesine rağmen, büyük emperyalist güçlerin, özellikle Üçüncü Dünya’yı oluşturan ve hemen hepsinin Bağlantısızlar Hareketi'ne üye diğer ülkelere hakim olma ve sömürme ihtirasları hâlâ mevcuttur. ‘Ülkesini savunmak için Küba halkı hazırlıklıdır. Saldırı gerçekleşirse, ABD yönetimi çok yüksek bir bedel öder. Bu olasılıklar göz önüne alındığında, ABD'nin yöneticileri çok ta akıllıca düşünememektedirler. Kendilerini çok güçlü görmekteler. Irak’ta düştükleri durum ortada ve çok yüksek bedel ödüyorlar.’ baskı yapılarak oraya çıkmış bir söylem değildir bu. Bir çok ülkede, bu hareketin yeniden etkin olması ve yeni bir kutup olarak yer alması istenmektedir. Hem neoliberalizme hem de tek tarafçılığa karşı olup, barış konularında savaşçıl yöntemlerin kullanılması, nükleer silahların ortadan kaldırılması gibi konularda mücadele edilmeye çalışılıyor. Bu hareket içinde İran, Kuzey Kore, Pakistan, Hindistan gibi nükleer teknolojiye sahip ülkeler de var, bu konuda ne diyorsunuz? Küba olarak biz, bu silahların ortadan tamamen kaldırılması taraftarıyız ve bunu savunuyoruz. Saydığınız ülkelerin çoğu bu prensibi kabul etmiş durumdalar. Ülkelerin gelişimi özgürdür. Ülkelerin iç işlerine karışılmasına karşıyız. Gelişmiş ülkelerin nükleer silahların yok edilmesine öncü olması ve öncelikle onların silahlarından arınmaya başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin Bağlantısızlar Hareketi’nde, birleşmesi gerektiğini; bu platformda bağlantısız ülkelerin gelişme ya da gelişmemesine ilişkin etkenleri sorgulamalarını, ne tür sorunları olduğunu ve bu sorunların nasıl çözüleceği