Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 göze çarpmaktadır. Aşırı milliyetçi söylemler, ordunun büyütülmesi ve artan askeri harcamaların yanı sıra gündelik söylem ve hareketlerle Saakaşvili’nin cepheleşmeyi ve savaş ihtimalini artırdığını görmekteyiz. Strateji’nin önceki sayılarında yapılan iç gelişme değerlendirmelerine ek olarak Saakaşvili’nin Eylül ayının başında bir askeri kampa katılarak on gün boyunca yedek askerlerle birlikte eğitimden geçmesi ve takiben de Gürcistan ordusunun kapasitesinin 100 bin askere çıkartılması gerektiğini söylemesi bölgede hoş yansımalar yaratmamıştır. Bu türde gelişme ve söylemlerin Gürcistan içinde yeni kamplaşmalar ve bölünmeler yaratmasının ötesinde bölgede ve genel anlamda dünya politikasında sıkıntılı bir havanın doğmasına neden olmaktadır. Aynı dönemde Abhazya ve Güney Osetya merkezli gelişmelere de göz atıldığında farklı düzeyde de olsa bir takım yansımalar dikkat çekmektedir. Gerginliğin başladığı günlerde Saakaşvili’nin ‘Stalinist’ bir yaklaşımla Abhazya’nın kontrolünde olmayan ve Svanların yaşadığı Kodor’un yukarı kısmında ‘sürgünde Abhaz hükümeti’ kurmakla ve buranın ismini ‘Yukarı Abhazya’ diye değiştirmekle kalmayıp Sohum’a gidecek yabancı heyetlere Kodor’a da uğrama şartı getirdiğini görmekteyiz. Cevaben Abhazya Devlet Başkanı Sergey Bagapş’ın da Kodor’un yukarı kısmından Abhazya’ya girmeye kalkışan hiç kimseye izin vermeyeceğini açıklaması dikkat çekmekte. 27 Eylül’de Sınırdaki Çkhalta kasabasında geçtiğimiz aylarda kurdurulan ‘sürgündeki Abhazya hükümeti’nin binasının açılışını yapan Saakaşvili, "Bugün biz, yukarı Abhazya'da bulunuyoruz ve bütün dünyaya Abhazya'dan asla ayrılmayacağımızı söylüyoruz. Buradan 70 kilometre ötede bir gün mutlaka döneceğimiz Sohum bulunuyor" açıklamasını yapmaktan da kaçınmadı. Bilindiği üzere 27 Eylül Sohum'un Abhazlarca Gürcülerden alınmasının 13. yıldönümü. Saakaşvili sınırda bu gövde gösterisini yaparken Abhazya'da 27 Eylül sabahı tüm devlet yöneticileri, yabancı konuklar ve diyasporadan gelen temsilcilerin katılımıyla bir yandan şehitlikler ziyaret edilip, anıtlara çelenk bırakılırken bir yandan da Özgürlük Meydanı'nda konserler düzenlenerek havai fişek gösterileriyle bağımsızlık kutlamaları yapılmaktaydı. 30 Eylül'de de Abhazya Gürcü işgalinden tamamen kurtuluşu çeşitli etkinliklerle kutladı. Abhazya İçişleri Bakanlığı'nın bildirisinde de barış sürecine dâhil olan BM, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Rusya'nın yanı sıra BM Genel Sekreteri'nin Gürcistan'ın Dostları Grubu ile AB'yi Tiflis'in gerginliği tırmandıran eylemlerini objektif olarak değerlendirmeye çağırdı. Bu yaklaşım gerginlikte sertlik yanlısı görünen Gürcistan’ın elini zayıflatan bir adım olarak görülmektedir. Güney Osetya’da da benzer bir hava hâkim ve süreç devam etmekte. Gürcü yönetiminin bu restleşmenin hangi noktaya doğru gittiğini daha akılcı biçimde değerlendirmesi gerekmektedir. C S TRATEJİ gezisinde Gürcü yönetimine bu yönde mesajlar verdi. ABD yönetiminin de her iki ülke ve yönetimleriyle dostane ilişkilerine vurgu yaparak tarafları serinkanlı davranmaya çağırması Gürcistan’a dolaylı bir mesaj olarak algılanmalıdır. Gürcistan’ın diğer bir dayanak noktası olarak görülen NATO’dan da benzer tepkiler beklenmelidir. Olayların geliştiği sırada NATO Savunma Bakanları Slovenya’nın Portoroz kentinde Kasım sonunda Riga’da NATO’nun Soğuk Savaş’ın Sovyet karşıtı askeri ittifak örgütünden uluslararası modern bir savaş makinesine dönüşümünün değerlendirileceği toplantıya hazırlık mahiyetinde NATO’nun savunma harcamalarının artırılması ve acil müdahale kapasitesiyle ilgili görüşmelerde bulunmaktaydılar. Bakanlar Gürcistan’daki gelişmeleri bu çerçevede bir anda kucaklarında buluverdiler. Toplantının ikinci günü Rus bakan Sergey Ivanov’la bir araya gelinecek gün olduğu kadar krizin zirvesi olarak da önemlidir. NATO Genel Sekreteri’nin her iki tarafı da ılımlı olmaya ve gerginliği yumuşatmaya çağırmasına rağmen Ivanov burada Tiflis yönetimini açıkça Abhazya ve Osetya’da ki duruma askeri yöntemlerle çözüm aramakla suçlayarak bazı NATO üyelerinin de (özellikle yeni üye olan Bulgaristan, Romanya, Estonya, Litvanya ve Slovenya eski Sovyet cumhuriyetleri kastediliyor) Gürcistan hükümetine Sovyet yapımı silahlar sağlayarak bu yangına körükle gittiklerini öne sürdü. Bu anlamda NATO içinde Gürcistan’ın istediği yönde bir politikanın şekillenmesi de zor görünmekte. Saakaşvili Rusya ise Tiflis’e karşı elindeki bütün kozları kullanıyor. Gürcü şaraplarını satın almaktan vazgeçen Moskova yönetiminin Gürcistan’la ilgili elindeki dosyaları elden geçirmesinin ötesinde yaklaşan kış aylarında enerji ambargosu uygulaması ciddi sonuçlara neden olabilir. Saakaşvili, sorunlar karşısında ABD ve AB’den beklediği desteği bulamayabilir. konuları tartışmayı dahi reddetmesi nedeniyle her geçen gün daha da sıkılaşan ilişkilerin yanı sıra Rusya, Gürcistan’ın nasırına basabileceği her fırsatı sonuna kadar ve etkili biçimde kullanmaktadır. Buna örnek olarak Gürcistan’ın önemli bir ihracat kalemi durumundaki şarabın gıda güvenliği neden gösterilerek Rusya’da satılmasının yasaklanması, Batı yanlısı devrimlerle iktidara gelen yönetimlere karşı Rusya yanlısı siyasal partilerin açıkça desteklenmesi ve Gürcü vatandaşlarının Rusya seyahatlerinin zorlaştırılarak Rusya’da iş bulmalarının hatta serbestçe dolaşabilmelerinin imkânsızlaştırılması verilebilir. ENERJİ AÇMAZI Gürcistan yönetimi açısından diğer önemli bir nokta olarak da enerji meselesi akılda tutulmalıdır. Geçen kış Gürcistan’ın başına gelenler hatırlandığında Rusya’nın bu kozunu hiç çekinmeden kullanacağının bir kanıtı olarak kabul edilebilir. Her ne kadar bu bağımlılığı aşmak adına Gürcistan’da nükleer enerjinin kullanımı son günlerde sıkça tartışılıyor olsa da Gürcistan gibi ekonomisi sınırlı, istikrarın pamuk ipliğine bağlı olduğu bir ülke de bunun tartılacağı aşikâr. Ayrıca gerekli nükleer yakıt konusunda da Rusya’nın yine tek bölgesel kaynak olduğu gerçeği bağımlılıktan kurtulmaktan çok yeni bir bağımlılık anlamına gelecektir. Diğer ciddi alternatif olan hidroelektrik santral inşası konusu ise ayrı bir sorun. Sovyet dönemi sırasında gündemde olan fakat bir kenara atılan Hudon projesi ise Svaneti bölgesinde yaratacağı ciddi çevre sorunları, bölgenin sismolojik yapısı, terörist saldırı ihtimali ve verimli bir vadinin sular altında kalması gibi sebeplerle sorunlu bir alternatif. Ayrıca bu Gürcistan’ın ihtiyacı olan kısa vadeli çözüm anlamına da gelmiyor. Tüm bunların dikkate alınarak Gürcü yönetiminin daha akılcı ve soğukkanlı politikalar geliştirmesi bir zorunluluk olarak belirginleşmekte. Türkiye açısından ise konunun, gelişmeler de dikkate alınarak gerek bölgesel gerekse küresel faktörler dikkate alınarak değerlendirilmeye devam edilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. ABD VE AB’NİN TUTUMU Gürcistan’ın bölgesel ilişkilerde gerginliği tırmandırarak sonuca ulaşması ihtimal dâhilinde görülmemektedir. Gürcistan yönetimi artan gerginlikte yanında Batı dünyasını bulacağını düşünüyorsa bunun bir hayalden öteye geçmeyeceği belirtilmelidir. Nitekim bu olaylar sırasında Gürcistan’da bulunan AB temsilcisi 1 Ocak 2007 itibariyle Bulgaristan ve Romanya'nın AB’ye gireceğini hatırlatarak, "Bu, AB sizin Karadeniz dolayısıyla komşunuz olacaktır anlamına gelmektedir ve bu da muhakkak bölgedeki anlaşmazlıklara olan ilgi ve dikkati artıracaktır" diye konuşması, Batı dünyasının bölgeye ilgisini yoğunlaştıracağı anlamına gelmektedir. Ama Gürcistan’ın takip ettiği sertlik politikası ya da Rusya ile açık mücadele ve hatta sıcak çatışma haline dönüşmesi AB’nin çıkarlarıyla örtüşmemektedir. Dış ilişkiler ve Avrupa Komşuluk Politikasından sorumlu Komiser Benita FerreroWaldner Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioj’la birlikte 23 Ekim tarihlerinde Bakanlar seviyesindeki AB Üçlüsünün Güney Kafkasya RUSYA KOZLARINI KULLANIYOR Süreçle bağlantılı olarak Rusya’nın elindeki kozları açıkça kullandığını görmekteyiz. Abhazya ve Güney Osetya ile kurulan ve Gürcistan’ın bu