Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 C S The Independent 18 Ağustos TRATEJİ B ombalar metroyu değil insan haklarını vurdu... İngiltere’de Nazi rüzgârı Mahmut Niyazi SEZGİN TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası mnsezgin?tusam.net abancıların, Avrupa toplumları içindeki konumu bugüne kadar çok tartışıldı, bundan sonra da çok tartışılacak. Ancak ilginç olan, Londra’daki son bombalı saldırılardan sonra, Orta Doğu’daki her ülkede yaşanan herhangi bir olumsuzluğun, ‘‘Batılı dış güçlerin oyunu’’ olarak düşünülmesine benzer bir şekilde, Avrupa’da da terörden işsizliğe, ekonomik durgunluktan sosyal meselelere kadar her tür olumsuzluğun faturasını yabancılara çıkaran sapkın bir zihniyet gelişiyor. Yabancıları, özellikle Müslümanları, ‘‘içimizdeki düşman’’ olarak algılayan bu zihniyet, kolektifçi düşünce sistematiğinin ağır bastığı Doğu toplumlarında görülse belki yadırganmayabilirdi. Fakat ferdiyetçiliği, dünya görüşünün merkezine koyan Batı toplumlarında suçu şahsilikten çıkararak kolektifleştiren böyle bir anlayışın ortaya çıkmış olması oldukça garip gözüküyor. Her insanı, ‘‘irade ve sorumluluk iktidarına sahip özgür bir fert’’ olarak tanımlarken, bütün Müslümanları topluca hareket eden bir kütle olarak değerlendiren bu zihniyet, ancak çifte standart ya da dini ve kültürel bağnazlıkla açıklanabiliyor. Mantık temelinden yoksun ve çözüm değil daha fazla sorun üretmeye meyilli olan bu zihniyet, önü alınamadığı takdir Y de ki işleyen uluslararası sürecin parametrelerinde bir değişiklik olmadığı müddetçe önünün alınması zor gözüküyor medeniyetler çatışmasını alevlendirmekten başka bir işe yaramayacağa benziyor. Nitekim böyle de oluyor. Her olaydan sonra Müslümanlara karşı önyargılar artıyor, camilere, okullara ve kişilere yönelik saldırılar katlanarak tırmanıyor. Bunun yanında Müslümanlara karşı devlet baskısı da şiddetleniyor. Vakıflar, dernekler ve her türlü kurum mercek altına alınıyor. ‘‘Potansiyel terörist’’gözüyle bakılan 15 milyonu aşkın Avrupalı Müslüman’ın hayatları günden güne zorlaşıyor, kendilerini kuşatan sosyal baskı çemberi git gide daralıyor. Hatta İngiltere’de ‘‘Müslüman Temas Grubu’’ adıyla ülkedeki Müslümanları takip etmekle görevli özel bir istihbarat birimi oluşturuluyor. Dahası terörle mücadele adına özgürlükler ve insan hakları kısıtlanıyor. İngiltere’de saldırıların hemen arkasından jet hızıyla hazırlanan yeni Terörle Mücadele Yasası, bunun en somut örneğini oluşturuyor. Hukuku öldüren yasa ve 21 Temmuz 2005 tarihlerinde başkenti Londra’da birbirinin kopyası iki bombalı saldırı yaşanan İngiltere’de, terör ve terörle mücadele konularına ilişkin tartışmalar, giderek çağ dışı bir zemine doğru kayıyor. Saldırıların arka erhangi bir Orta Doğu ülkesinde gerçekleşen anormal olaylar her seferinde batılı devletlere mal edilirken, aynı yaklaşım ters yönden batılı ülkeler tarafından da benimsenmeye başlandı. Bu zihniyeti önümüzdeki dönemlerde bir medeniyetler çatışmasına neden olabilir. H 7 sından yabancıların potansiyel terörist muamelesi gördüğü İngiltere’de yaşayan Müslümanların önemli bir kısmı, ülkenin önde gelen gazetelerinden The Guardian’da sonuçları yayınlanan bir ankete göre, baskı ve hukuksuzluktan bunaldıkları için İngiltere’den ayrılmak istiyor. Terörle tanışmış olmanın paniğini yaşayan İngiltere kamuoyunda, özgürlükgüvenlik ikilemindeki hassas dengenin, güvenlik lehine çoktan bozulduğu görülüyor. Bu ortamda; insan hakları, demokrasi ve temel hukuk kaidelerini hiçe sayan, hatta en son misalleri geçen yüzyılın ilk yarısında görülen bazı uygulamalar gündeme getiriliyor. Son bir aydır terörle mücadele adına İngiltere’de yapılanlar, medeni siyaset ve hukuk anlayışı açısından korku ve dehşet verici nitelikte. Bunlardan bir tanesi ‘‘Müslüman Temas Grubu’’ adıyla ülkedeki Müslümanları takip etmekle görevli özel bir istihbarat birimi oluşturuluyor olması. Bunun yanı sıra jet hızıyla hazırlanan yeni Terörle Mücadele Yasası, bilinen bütün hukuk ve muhakeme usul kurallarını ihlal ediyor. Yeni yasaya göre terör eylemlerine yönelik hazırlık içinde olduğu iddia edilen kişilere karşı hapis cezası öngörülüyor; hükümete, istediği kuruluşu bir terör örgütünün uzantısı ilan etme yetkisi veriliyor; telefon ve internet kayıtları ile her türlü istihbarat bilgisinin mahkemelerde delil olarak kullanılmasının yolu açılıyor, şüphelilerin rahatlıkla sınır dışı edilebilmesi mümkün hale getiriliyor, terör ve terörle bağlantılı suçlar, vatana ihanet suçu kapsamına alınmaya çalışılıyor, hükümete camileri kapatma ve terörizmle en küçük bir ilgisi olduğundan şüphelenilen kişilerin iltica taleplerini otomatik olarak geri çevirme yetkisi veriliyor. Üstelik İngiltere bu konuda yalnız da değil. Almanya, Fransa ve İtalya, İngiltere’yi yakından takip ediyor. Diğerleri de hazırlık aşamasında. Modern Engizisyon ündeme getirilen son uygulama ise bütün bu vahşeti tamamlayıcı nitelikte. Yalnızca terör suçlarını konu edinecek özel bir mahkeme kuruluyor. Özel ve titiz bir güvenlik soruşturmasından geçen yargıçların görevlendirileceği mahkeme, ‘‘preventive detentionönleyici gözaltı’’adı verilen gizli duruşmalar süreci içinde zanlıları, hiçbir sebep göstermeden ve haklarında dava açmadan 3 ay gözaltında tutabilecek. Bu süreçte istihbarat birimlerinin gizli kamera ve dinleme cihazlarıyla topladığı istihbarat G ? The Independent 22 Ağustos The Independent 19 Ağustos