25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 evalüasyondan önce ihracatı 345, ithalatı ise 305 milyar Dolara ulaşan Çin, en çok ticareti AB ülkeleri ile yapıyor. Dış ticaret hacmi 650 milyar Doları bulan Çin’in resmi döviz rezervi ise yaklaşık 610 milyar Dolar. C S R Financial Times 7 Temmuz TRATEJİ H alkın yarısından fazlası demokratik hakların artırılmasını istiyor nüfusu ve 650 milyar Dolarlık dış ticaret hacmi ile yatırımcılar için bulunmaz bir pazar. Yılda yaklaşık 60 milyar Dolar yabancı sermaye çeken Çin’e yoğun talebin en büyük sebebini ucuz işgücü ve bürokrasideki kolaylıklar oluşturuyor. Yatırımcılar için cazip ortamların yaratıldığı Çin’in en önemli özelliği özelleştirmelerde devletin değil, girişimcininaktif rol oynaması. Türkiye’den farklı olarak Çin’de özelleştirilecek firma için devlete teklif veriliyor, devlet uygun bulursa kredi bile sağlıyor. Bu sayede bürokratik avantaj ve kolaylıkların sağlandığı piyasayı tercih eden yatırımcıların ortak buluşma yeri Çin oluyor. Türkiye ve Çin in’de gıda, deri, oyuncak ve otomotiv yedek parçası sektörlerinin yanında ileri teknoloji içeren ürünlere yaklaşık 60 milyar Dolarlık yatırım yapılmaktadır. Türkiye’nin Çin’deki meşru ve gayrı meşru yatırımının toplam 25 milyar Dolar olduğu düşünüldüğünde, TürkiyeÇin arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştiğini ancak ticaret açığının sürdüğünü söylemek mümkündür. TürkiyeÇin İş Konseyi Başkanı Yavuz Onay, Türkiye ile Çin arasındaki ticaret açığının turizm ile kapatılması gerektiğini söylemektedir. Ticaretteki en büyük engelin kotalar olduğunu iddia eden Onay, hammadde ve yarı mamul maddelere kota uygulanmaması gerektiğini, ucuz hammadde sayesinde küçük esnafın daha çok kar ettiğini ifade etmekte, ucuz hammaddenin Türkiye’ye girişinin engellenmesinin istenmeyen durumu körükleyerek ‘‘Çin malı’’ pazarının oluşmasına yol açacağını savunmaktadır. Ekonomik ilişkilerin boyutunun ekonomik yapılardaki benzerlikle de orantılı ol Azerbaycan değişim bekliyor duğu düşünüldüğünde Türkiye ile Çin, rakamlar itibariyle birbirinden ayrılmaktadır. 1.3 milyar nüfusa sahip olan Çin’de 1.5 trilyon Dolar’ın üzerinde olan gayri safi yurt içi hasıla 72 milyonluk Türkiye’de 300 milyar Dolar civarındadır. Gerek nüfus gerekse GSYİH itibariyle oldukça farklı olan bu yapıya rağmen yaşam standardı benzerlik arz eder. Enflasyon, dış ticaret ve döviz rezervleri bakımından Çin, Türkiye’ye göre avantajlı durumdadır. Ancak enflasyona rağmen büyümeyi seçen Çin, uzun dönemde yüksek enflasyon riski ile karşı karşıyadır. Bunun yanında büyüme rakamları benzerlik arz etse de Çin’in, yüksek büyümeyi istikrarlı hale getirmesine karşın Türkiye’nin uzun yıllar negatif büyümede saplanıp kaldığını belirtmek gerekir. Türkiye ile Çin arasındaki temel farkı nüfus oluştururken, döviz rezervlerindeki zıtlık da yatırım konusundaki farklılığı ortaya koymaktadır. Çin net bir döviz alıcısı olmasına karşın Türkiye dışarıya döviz kaptıran bir ülke konumundadır. Bunun yanında Çin’de 60 milyar Doları bulan yabancı sermaye ve düşük oranlı işsizliğe karşın Türkiye ancak 2 milyar Dolar sermayeyi ülkede barındırabilmekte ve yüksek işsizlik oranıyla mücadele etmektedir. Yabancı sermayenin içinde özellikle Batı kaynaklılar Çin’e konuşlanmışken Türkiye’ye Batı sermayesi neredeyse hiç uğramamaktadır. 1971’den bu yana devam eden diplomatik ilişkiler Başbakan Erdoğan’ın 1417 Ocak 2004 tarihlerindeki ziyaret ile de pekişmiştir. Buna karşın TürkiyeÇin İş Konseyi Başkanı’nın da belirttiği gibi Çin ile ticaret açığı turizm ile kapatılmalı, ticarete konu mal yalnızca hammadde olmalıdır. Ancak bu sayede ilişkiler istenen boyuta ulaşacak ve Türkiye ‘‘Çin pazarı’’na teslim olmayacaktır. asım ayı başında seçimlerin yapılacağı Azerbaycan’da halk başta ekonomik olmak üzere birçok konuda biran önce açılım yapılmasını bekliyor. Geçtiğimiz seçimlere oranla bu kez muhalefetin daha fazla hareketli olması dikkat çekiyor. K düzenlenen gösterileri, siyasi nitelikli görüşmeleri ve toplantıları, yabancı ülkelerden üst düzey temsilcilerin Azerbaycan’a yaptıkları ziyaretleri) bizzat gözlemlemek olanağımız oldu. Bunun yanı sıra, halkla, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle, siyasi partilerin yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde günümüzdeki duruma ve gelecekten beklentilerine ilişkin görüşlerini yerinde öğrenebildik. Değişim talebi zerbaycan’da siyasi görüş, toplumsal statü ve sınıf, taşıdıkları kültürel değer ayrımı yapmadan insanlara ülkenin bugününe ve geleceğine ilişkin görüşlerini sorduğumuzda ilginç cevaplar aldık. Aşağıda verdiğimiz rakamlar resmi bir kamuoyu yoklamasının sonuçları olmayıp, genel gözlemlerimizin tahmini sonuçlarıdır. Azerbaycan’da halkın genel görüşleri içerisinde en çok dikkat çekeni, halkın yaklaşık % 7580’nin bir şeylerin değişmesi gerektiği yönündeki talep/beklentisidir. Bu talep/beklenti mutlak anlamda siyasi değişiklik, iktidar değişikliği beklentisi/talebi değildir. Fakat, halkın çoğunluğu ülkedeki durumdan ve aynı zamanda gidişattan memnun değildir. Bu kesim ‘‘bir şeylerin bir an önce’’ değişmesi gerektiğine, aksi takdirde büyük olumsuzlukların kapıda olduğuna inanmaktadır. Yaklaşık % 2025’lik kesim ise ya gidişattan memnun, ya da ‘‘böyle gelmiş, böyle gider’’ görüşünü taşımaktadır. 2003 başkanlık seçimiyle birlikte muhalefet, seçim sonrasındaki yaklaşık iki yıllık uygulamalardan beklentilerini bulamadıkları için iktidara olan güveni azalan halk için ‘‘kurtarıcı süper güç’’ olarak alternatif umut kapısı olma özelliğini giderek güçlendirmektedir. Değişiklik isteyenlerin yaklaşık % 30’u, arzulanan değişikliklerin mevcut Devlet Başkanı İlham Aliyev tarafından gerçekleştirilebileceğine olan inançlarını halen korumaktadır. Değişiklik isteyenlerin yaklaşık % 35’i, bu deği Ç Araz ASLANLI A TUSAM Kafkasya Araştırmaları Masası Kasım 2005’te Azerbaycan’da yapılacak parlamento seçimleri öncesinde Azerbaycan’la ilgili spekülasyonlar hem Azerbaycan basınında hem de uluslararası medyada sıkça yer almaktadır. Yaşanacak sürecin ne şekilde sonuçlanacağı konusunda çeşitli kesimlerce farklı, ama kesin görüşler ortaya konmaktadır. Bütün bunlar, sırf diğer bazı eski Sovyet cumhuriyetlerinde yaşananlar dikkate alınarak yapılmakta ve doğal olarak bu tür değerlendirmeler çoğu zaman sağlam bir temelden yoksun kalabilmektedir. Kuşkusuz diğer cumhuriyetlerde yaşananlar, Azerbaycan’da yaşanabilecek bazı gelişmelerin habercisi olabilir. Ama, konuya ilişkin daha güvenilir yorumlar için çok sayıda verinin dikkate alınması, bu verilerin yerel koşullar ve uluslararası gelişmeler göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bölgeye ilişkin çeşitli verilerin takip edilmesi ve incelenmesi ile beraber, bölgede yapılacak gözlemlerin de olayların analizi açısından özel önem taşıyacağına ilişkin kanaatten hareketle Haziran 2005 ortalarından itibaren, Azerbaycan’da uzun süre bulunmayı uygun gördük. Bulunduğumuz süre içerisinde, Azerbaycan’da yaşanan siyasi faaliyetlerin önemli kısmını (iktidar ve muhalefet tarafından 6 Piyasalara egemen olması nedeniyle Çin tekstil ürünleri ihracı AB ile de yoğun kota tartışmaları pazarlık konusu oldu. (24 Ağustos) ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear