Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Dünyada Gıda Enflasyonunun Nedenleri Raporu: Tarımda mahşerin üç atlısı A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraatçiler Derneği (TZD) dünya genelinde kendini başta gıda enflasyonu olarak gösteren gıda sıkıntılarının "küresel ısınma, petrol fiyatlarındaki artışın biyoyakıt olarak kullanılan hububat fiyatlarını arttırması ve tarımdaki talebin arzın önüne geçmesi" nedenleriyle ortaya çıktığını bildirdi. TZD tarafından 9 Mart 2008’de yayımlanan "Gıda Enflasyonu Nedenleri ve Alınabilecek Önlemler" başlıklı raporda yapılan tespitler ve gerekçeleri şöyle: Küresel ısınma ve kuraklık başta buğday olmak üzere tarım ürünleri rekoltesini düşürüyor: Bir süre önce BM tarafından yayınlanan "Kıtlığın Ötesinde: Güç Dengesizliği, Yoksulluk ve Küresel Su Krizi" başlıklı bir raporda, 2025 yılına gelindiğinde gelişmekte olan ülkelerde su sıkıntısı ve bunun yol açtığı ürün kıtlığı nedeniyle yaşamı risk altında bulunan nüfusun 3 milyara ulaşacağı belirtiliyordu. Yine BM tarafından düzenlenen ve 170 ülkenin temsilcilerinin katıldığı "Birleşmiş Milletler Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Konferansında", ormansızlaşma ve kuraklık gibi nedenlerle her yıl 100 milyon hektar verimli alanın yitirildiği ve bu durumun bir milyar 200 milyon insanının temel besin ihtiyacını tehdit ettiği vurgulanıyordu. 2007 yılı bir süre önce insanlara kehanet gibi gelen bu öngörülerin açıkça doğrulandığı bir yıl oldu. Yıl boyunca dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan kuraklık nedeniyle dünya buğday üretiminde görülen büyük düşmeler, buğday fiyatlarında rekor artışlara, piyasalarda arz kıtlığına ve ihracatçı ülkelerin ihracata koydukları vergileri artırmalarına yol açtı. ihtiyaç sahibi alıcılar konumunda olmanın dezavantajını yaşıyorlar. Büyük bir buğday üreticisi olan Çin’in de kuraklık nedeniyle buğday ithalatına gideceğini açıklaması piyasaları daha da sıkıştırıyor. Bu durum, başta ekmek olmak üzere hububat ağırlıklı beslenen azgelişmiş ülkelerde ekmek fiyatlarında artışa ve spekülasyona yol açıyor. Spekülasyon olayı yalnız bizimki gibi buğday açığı veren ve acil ithalata ihtiyaç duyan ülkelerde değil, ABD gibi en büyük buğday ihracatçısı ülkelerde de yaygınlaşıyor. Bunun en büyük nedeni son aylarda gayrimenkul piyasasından başlayıp diğer finansal alanlara yayılan kriz belirtilerinin uluslararası spekülatörleri daha garantili bir alan olarak gördükleri gıda piyasasına yöneltmiş bulunması. Bu durum son aylarda "gıda enflasyonu" olarak nitelendirilen aşırı fiyat artışlarının ana nedenlerinden birini oluşturuyor. Buğday başta olmak üzere hububat fiyatları artık piyasaya çıkmadan beklenti üzerinden şekilleniyor. ve soya fasulyesinin giderek artan biçimde biyoyakıt üretiminde kullanılması et, yumurta ve süt fiyatlarında artışa yol açıyor. Uluslararası Tahıl Konseyi verilerine göre, 20072008 yılları arasında etanol üretiminde kullanılan tahıl miktarı yüzde 50 artarak, 35 milyon tona çıkacak. Bu da gıda olarak tüketilen tahıl miktarında 20 milyon tonluk bir açık anlamına geliyor. PETROLDEKİ ARTIŞ Petrol fiyatlarındaki artış, tarlada girdi olarak mazotun ve doğalgaz kullanılarak üretilen gübrenin (nitrojen) fiyatını artırdığı gibi ithalata bağımlı ülkelerde denizaşırı nakliyat fiyatlarının artmasında da bir etken oluyor. Türkiye’de son bir yılda gübre fiyatlarında yüzde 50’ye varan bir artış oldu. Benzer bir eğilimin uluslararası piyasalarda da görüldüğüne tanık oluyoruz. Örneğin ABD’de geçen yıl tonu 300 dolardan satılan diamonyum fosfat bu yılın Şubat ayında 792 dolardan satıldı. ABD hükümeti önümüzdeki yıl benzin tüketiminin yüzde 15’inin etanol ve diğer biyoyakıtlardan karşılanmasını kararlaştırdı. Bu karar ABD mısır üretiminin en azından üçte birinin biyoyakıt üretiminde kullanılması anlamına geliyor. Etanol üretimin artması nedeniyle mısır fiyatlarında son iki yılda fiyatlar iki katına çıktı. Rezervler azaldı. Bu durumun önümüzdeki yıllarda da sürmesi bekleniyor. Gıda maddelerinde talep artışının arzın önüne geçmesi fiyat artışını körüklüyor: Özellikle hayvansal ürünlerde fiyatları artıran bir diğer etken de talebin üretimden hızlı artmasıdır. Son yıllarda gelişmekte olan ülkelerde kişi başına düşen milli gelirin artması ile ülkelerin gıda talepleri özellikle et ve süt ürünlerinde artıyor. Bu ülkelerin son 15 yılda et talebi (kanatlı ve kırmızı etlerde) 23 misli, süt ve süt ürünleri talebi yüzde 50 oranında artmıştır. Bu sürecin artarak devam etmesi bekleniyor. Önümüzdeki on yıl içinde dünya et ve süt üretimine ve tüketimine ilişkin yapılan şu projeksiyonlar üretim artışının gelişmiş ülkelerde tüketim düzeyi ile uyumlu giderken özellikle Çin gibi gelişmekte olan ülkelerde talebe ayak uydurmakta nasıl zorlanacağını göstermektedir. Et ve süt tüketimi gelişmiş ülkelerin çok altında olan Türkiye’nin durumu da Çin örneğine uymaktadır. Gelişmiş ülkeler gerek üretim gerekse kişi başına tüketim açısından üst sınırlara varmış olmaktan ötürü önümüzdeki on yılda beslenme açısından nispi bir istikrar yaşama imkanına sahiptir. Ancak üretimleri yetersiz, buna karşılık tüketim düzey ve beklentileri hızla artmakta olan Çin, Türkiye, Hindistan vb. ülkelerde halen üretim ve tüketim düzeyi arasında var olan önemli farklar önümüzreki on yıl içinde (eğer üretim düzeylerini artıracak planlar uygulamaya konulamazsa) bir uçurum halini alacaktır. Bu durumun doğal sonucu ise aşırı fiyat artışları nedeniyle bu ürünlere nüfusun giderek azalan bir bölümünün ulaşabileceği gerçeğidir. Türkiye ve Irak şu anda dünya piyasasında en acil ihtiyaç sahibi alıcılar konumunda olmanın dezavantajını yaşıyorlar Küresel ısınmaya bağlı kuraklığın süregen bir nitelik taşıyacağı yolundaki beklentinin yaygınlaşması spekülasyonu körüklerken, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde açlık ve kötü beslenme oranında artışa neden oluyor. Ancak, bu beklentinin bir süre sonra tersine dönmesi de mümkün. Çünkü artan fiyatlar büyük üretici ülkeleri üretim planlarını gözden geçirmeye zorluyor. Nitekim ABD, piyasadaki gelişmeler karşısında bu yıl kışlık buğday üretimini büyük ölçüde artırmaya karar verdi. Geçen yıl Avustralya’da hüküm süren kuraklığın azalması da bu ülkenin dünya piyasasına arzını önemli ölçüde artıracak gibi görünüyor. ABD ve Avustralya ile sınırlı kalmayacak bu gelişmeler sonucu dünya buğday üretiminde önümüzdeki yıl 50 milyon tonun üzerinde bir artış öngörülüyor. Hububatta fiyat artışına petrol fiyatlarındaki ve biyoyakıt üretimindeki artış da katkıda bulunuyor: Küresel ısınma ve artan spekülatif eğilimlerin yanı sıra hububat fiyatlarındaki artışı körükleyen iki önemli etken daha var: bunlar uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarının rekor düzeyde artması ve buna bağlı olarak hububatın giderek artan biçimde biyoyakıt olarak kullanılması. Özellikle hayvan yeminde kullanılan mısır BUĞDAY KRİZİNİN ÇAKMAĞI 25 Şubat 2008 günü, dünyanın en büyük buğday ihracatçısı ülkelerinden biri olan Kazakistan’da kaliteli buğday fiyatları bir günde yüzde 25 oranında arttı. Bunun üzerine Kazakistan ihracatı kısıtlamak için daha önce Rusya ve Arjantin’in yaptığı gibi ihracat vergisini artırma yoluna gitti. Bu durumun dünya çapındaki buğday arzını kısıtlayarak fiyatları daha da artırıcı bir rol oynaması bekleniyor. Bu olaydan bir hafta kadar önce Amerikan piyasalarında da yüksek kaliteli ekmeklik buğday fiyatlarında bir günde kile başına 4.75 dolarlık artış olmuş ve buğdayın kilesi 24 dolara yükselmişti. Bu durum, buğday ithal eden ülkeler ve büyük alıcılar arasında bir paniğe neden olmuştu. 15 Şubat’ta Amerikan buğday piyasalarında Mart hasadı buğday için yapılan ön bağlantılarda kile fiyatı 19.88 dolara kadar yükseldi. Bu rakam geçen yılın rakamının yüzde 79 üzerindeydi. ABD dolarının zayıflaması ve alıcı ülkeler paralarının dolar karşısında değer kazanması ABD’yi ihracatı artırmaya zorluyor: Bu durum ABD stoklarını son otuz yılın en düşük oranlarına indirmiş bulunuyor. Türkiye ve Irak şu anda dünya piyasasında en acil 20