Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Avrupa Catering Birliği Türkiye Platformu Başkanı Bozdağ “Su konseyi ve gıda kongresi toplanmalı” İ STANBUL (A.A) Avrupa Catering Birliği Türkiye Platformu Başkanı Hüseyin Bozdağ, küresel ısınma sonucu tarımda önemli verim kaybı yaşayacak Türkiye'de tarım topraklarının hoyratça kaybedilmesi ve su kaynaklarının cömertçe kirletilmesi nedeniyle gıda üretiminde nicelik ve nitelik açısından azalma olduğunu kaydetti. Hüseyin Bozdağ, küresel ısınmanın kuraklık ve gıda üzerinde etkilerine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, kurak ve yarı kurak iklim kuşağında yer alan Türkiye'de, kuraklık ve çölleşme sorunlarının küresel ısınma ile daha da artacağı dikkate alındığında sulamanın, toprakların tuzlanması yani arazi kalitesinin bozulması ve çölleşme sorununu da beraberinde getirdiğini kaydetti. Dünyada halen pek çok sulama projesinin, kısa vadeli ve akılcı olmayan planlamalar yüzünden tarım topraklarında tuzlanmaya neden olduğunu belirten Bozdağ, ''Gıda üretimi için hayati önem taşıyan toprak varlığının en önemli unsuru olan suyun ülkemizde hoyratça kullanımı ve geleceğe dönük master programların yapılmaması sonucu dünyanın en önemli tarım potansiyeline sahip ülkemiz ne yazık ki, tarım ürünleri ithal eder konuma gelmiştir'' dedi. Bozdağ, Türkiye'nin yüz ölçümünün 78 milyon hektar olduğunu, bunun 28 milyon hektarlık kısmının ekilebilir arazilerden meydana geldiğini, ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarının ise 8,5 milyon hektar olduğunu, bu alanın 4,9 milyon hektarlık kısmının sulamaya açılabildiğini belirtti. Türkiye'nin yenilenebilir su potansiyelinin 234 milyar metre küp olduğunu, bunun 41 milyar metre küpünün yer altı suları, 193 milyar metre küpünün yer üstü sularından meydana geldiğini ifade eden Bozdağ, çeşitli amaçlara yönelik kullanımlarda teknik ve ekonomik anlamda tüketilebilecek yüzey ve yer altı suyu miktarının da 110 milyar metre küp olduğunun belirlendiğini kaydetti. Bozdağ, Türkiye'de kişi başına düşen kullanılabilir su potansiyelinin 3 bin 690 metre küple, dünya ortalaması olan 7 bin 600 metre küpün oldukça altında olması nedeniyle, Türkiye'nin su fakiri olmamakla birlikte su kısıtı bulunan ülkeler arasında olduğunu bildirdi. Bütün bunların sonucunda toprak ve suya bağlı bir üretim şekli olan gıda üretiminin de olumsuz etkilendiğini belirten Bozdağ, ''Gelecekte küresel ısınma sonucu tarımda önemli verim kaybı yaşayacak ülkemizde tarım topraklarının hoyratça kaybedilmesi, su kaynaklarının cömertçe kirletilmesi nedeniyle gıda üretiminde nicel azalma olduğu gibi kalite de her geçen gün düşmektedir'' dedi. Hüseyin Bozdağ, tarımsal üretim planlaması yapılmadığından, sulamaya açılan bölgelerde ekilecek bitki deseninin köylünün inisiyatifine bırakıldığını ifade ederek, ''Buna sulama konusundaki bilgisizlik de eklenince sulamadan yeterli randıman alınamadığı gibi topraklarımızın üretkenlik kapasitesi de düşmektedir. Sürekli baraj ve gölet inşa etmenin yanında çiftçi, sulu tarım konusunda eğitilmeli ve denetim altında tutulmalıdır'' görüşünü aktardı. Tarım Bakanlığı'nın 1984 tarihli reorganizasyonu ile kapatılan Topraksu Genel Müdürlüğü'nün yeniden kurularak toprak ve su kaynaklarının yönetimi tek elde toplanmak suretiyle mücadeleye başlanması gerektiğini ifade eden Bozdağ, şunları kaydetti: ''Son dönemlerde barajlardaki su seviyelerinin iyice azalması, yağışların olmaması ve mevsim normallerinin çok üzerinde görülen sıcaklar nedeniyle tarım ürünleri adeta kavrulmuş, bunun sonucu da sebzemeyve fiyatları oldukça yükselmiştir. Türkiye son 37 yılın en düşük enflasyonunu yaşıyor, ancak gıda fiyatları yükseliyor. Kuşkusuz bunda kuraklığın rolü olduğu gibi, bunu bahane ederek fiyatları yükselten fırsatçılar da var.'' Hüseyin Bozdağ, Türkiye'de kuraklığa bağlı zararın 5 milyar YTL olduğu düşünüldüğünde bundan gıda sektörünün etkilenmemesinin mümkün olmadığını belirterek, ''Yaşanan fiyat artışları 7 milyon insana iş olanağı sağlayan yemek sektörünü de derinden etkilemiş, genel maliyetlerde yüzde 13, gıda maliyetlerinde yüzde 27 bir artış oluşmuştur'' dedi. Gıda sektörünün olumsuz gelişmelerin sonucunda büyük sorunlarla boğuşur duruma geldiğini ifade eden Bozdağ, şunları kaydetti: ''Gıda ve gıdaya bağlı sektörlerin küresel ısınmanın doğal sonucu olduğu kadar, yönetimsel eksik ve plansızlıktan kaynaklanan kuraklığın, bu çok yıkıcı sonuçlarına devletin yardım ve desteği olmadan karşı koyabilmesi mümkün değildir. En kısa sürede yeni hal yasasının çıkarılması, su konseyi ve buna bağlı olarak gıda kongresi toplanması ve gerekli önlemlerin alınması yaşamsal önem kazanmıştır.'' Tugis açıklaması Dondurma, bisküvi, çikolata abur cubur değil 32 İSTANBUL (A.A) Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS), dondurma, bisküvi, çikolata, aromalı süt, meyveli süt ve yoğurt ürünlerinin ''abur cubur'' olarak nitelenmesini fevkalade yadırgadıklarını belirterek, ''Bu tanımı reddediyoruz'' açıklamasında bulundu. TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş ve Genel Sekreter Selçuk Maruflu imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, IPSOS KMG kuruluşu tarafından hazırlanan ve dün bazı gazetelerde yer alan ''Abur Cubur Raporu''na kullanılan ''abur cubur'' ifadelerine dikkat çekildi. Açıklamada, ''Dondurma, bisküvi, çikolata, aromalı süt, meyveli süt ve yoğurt ürünlerinin abur cubur olarak nitelenmesinin fevkalade yadırgıyor ve bu tanımı reddediyoruz'' denildi. Bu ürünleri üreten ve sendika üyesi olan sanayi kuruluşlarının, en hijyenik, gıda güvenliğine büyük önem veren şartlarda ve bu ürünlerin gıda ve beslenme değerlerini en üst düzeyde koruyarak çalıştıkları ifade edilen açıklamada, ''Bu kuruluşlarda binlerce işçi istihdam edilmektedir. Bu ürünler abur cubur değillerdir. Dünyanın her tarafında, özellikle gelişmiş ülkelerde besleyici özellikleriyle tüketilmektedirler'' denildi. Açıklamada, TÜGİS olarak bu mamullerle ilgili abur cubur tanımının şiddetle reddedildiği vurgulandı.