23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Market markalı ürün sayısı artıyor Prof. Dr. Oğuz YURDAKUL Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi ünümüzde giderek artan ve çeşitlenen insan ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik üretimin ve üretici işletme sayısının giderek artması ve rekabetin çoğalması, işletme faaliyetleri içinde pazarlama faaliyetlerini ön plana çıkarmış ve yöneticilerin uğraştığı temel sorun haline getirmiştir. Teknolojinin gelişmesi sonucu, özellikle ikinci dünya savaşından sonra, tüm dünya ülkelerinde, halkın temel ihtiyacı olan tarım ürünleri üretiminde önemli gelişmeler sağlanmıştır. Gelişmekte olan ülkeler hala tarımsal üretim yetersizliği ile boğuşurken ve üretimlerini artırmaya çalışırken, gelişmiş ülkelerde tarımsal üretim fazlalıkları büyük sorunlar yaratmaya başlamıştır. Aynı dönemde, ülkelerde gelir ve eğitim düzeyinin yükselmesi sonucu, tüketicilerin gıda ürünleri ile ilgili talep yapısı da önemli değişimler göstermiştir. Önceleri sadece daha sağlıklı, daha kolay hazırlanabilir ve tüketilebilir ürünlere olan talep artmış, ilerleyen dönemlerde, özellikle sağlıklı ürün konusunda, tüketicilerin hassasiyeti büyük ölçüde artış göstermiştir. Bunda, gelir ve eğitim düzeylerinin artması kadar, 1990’lı yıllarda ortaya çıkan deli dana hastalığı, son yıllardaki kuş gribi vakalarının da büyük payı vardır. Tüketiciler sebze ve meyvelerde ilaç kalıntısına, hayvansal ürünlerde ise ürünün her bakımdan G "güvenilir" olmasına büyük önem vermektedirler. Güvenilir gıda; amaçlandığı biçimde hazırlandığında, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri itibariyle tüketime uygun olan ve besin değerini kaybetmemiş gıda maddesi olarak tanımlanmaktadır. Özellikle yüksek gelirli tüketiciler bu özelliklere sahip gıda ürünlerine daha yüksek bedel ödemeye gönüllüdürler. Üretilen ürünlerin pazarlama sorunlarının giderek artması ve yoğun rekabet karşısında firmalar; yeni ürün geliştirme, yeni pazar bölümleri arama, yeni dağıtım stratejileri bulma, promosyon vb çalışmalara daha fazla önem vermeye başlamışlardır. Bunun sonucu olarak pazarlama anlayışı da değişmiştir. Önceleri ürüne odaklı olan ve farklı satış yolları ile işletme karını Memişoğlu Tarım Ürünleri, TAT markasıyla ihracat yapıyor MERSİN (Cumhuriyet) Bakliyat dünyasında ‘Tat Bakliyat’ markasıyla faaliyet gösteren Memişoğlu Tarım Ürünleri Şirketi Genel Müdürü Şerafettin Memiş, Türkiye’nin bakliyat ihracatında Ortadoğu ülkeleri, Batı Avrupa ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkelerinin ilk sıralarda yer aldığını bildirdi. Mersin’de 45 bin metrekare alan üzerine kurulmuş fabrikada, günlük 700 ton bakliyat işleyen ve 1991’den bu yana faaliyet gösteren Memişoğlu Tarım, son teknolojiye sahip paketleme tesisi, çeltik fabrikası, mercimek fabrikası, kalite kontrol laboratuarı ve gümrüklü depolara da sahip. Şirket, önümüzdeki sene içinde bulgur fabrikasını da faaliyete geçirmeyi planlıyor. Başlıca ürün çeşitleri içinde nohut, kırmızı mercimek, fasulye, pirinç, barbunya, yeşil mercimek, sarı mercimek, bulgur, mısır, aşurelik buğday, börülce ve bakla bulunan şirket, İngiltere, İtalya, Fransa, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri, Sri Lanka, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, İsrail, Irak, Suudi Arabistan, Macaristan, Hollanda ve Belçika’ya ihracat gerçekleştiriyor. Memişoğlu Tarım’ın, TAT tescilli markasıyla yurtiçi ve yurtdışı pazarında önemli paya sahip olmasını kaliteden ödün vermemesine borçlu olduğunu söyleyen Memişoğlu Tarım Ürünleri Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü Şerafettin Memiş, TAT markasında ISO 9001:2000 kalite yönetim sistemi ve TSE HACCP TS 13001 gıda güvenliği yönetim sistemlerinin uygulandığını söyledi. Memiş, "Yeniliklere büyük önem veren Tat Bakliyat, ilk pratik açılıp kapanabilen paketi üretmiştir. Tat Bakliyatın en önemli farklılığı kaliteden ödün vermemesi ve yurt içi ve yurt dışında güvenilirliliği ile tanınmasıdır. Ürünlerimizin yüzde 30’unu 40 ülkeye ihraç ediyoruz. 2007 yılında ihracatımızı yüzde 50’ye çıkarmayı hedefliyoruz" dedi. Türkiye’nin bakliyat ihracatında Ortadoğu ülkeleri, Batı Avrupa ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkelerinin ilk sıralarda yer aldığını belirten Memiş, Doğu Avrupa ülkeleri, Güney Amerika ülkeleri, Rusya Federasyonu ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin de Türkiye için potansiyel arz eden ülkeler olduğuna dikkat çekti. "Tarımın sanayileşme uğruna yok edilmesi nedeniyle kendi kendine yeten bir ülkeden tarım ürünleri ithal eden bir ülke konumuna geldik" diyen Memiş, "Tarıma bilimi sokmamız gerekmektedir. AB ülkeleri ile aynı emeği ve giderleri harcıyoruz, bu sebeple biz bir alırken onlar 3–4 katımız verimi alıyor. Ülkemizde bulunan 28 bin işletmeden 2 bini büyük ölçekli işletmedir. Geriye kalanı küçük ölçekli uygun teknoloji ve gıda hijyenine sahip olmayan işletmelerdir. Baklagillerde üretim planlanması, destek ve tohum ıslahı gerekmektedir. Kayıt dışı ürünlerle mücadele edilmeli, satış noktalarındaki denetimler artırılmalıdır" diye konuştu. maksimuma ulaştırmayı hedefleyen pazarlama anlayışı terkedilmiş, öncelikle tüketici tatminini amaçlayan, tüketici odaklı pazarlama anlayışı ön plana çıkmıştır. Bu pazarlama anlayışında firmalar tüketici eğilimli olarak çalışmak, öncelikle tüketiciyi tatmin etmek durumundadır. Tatmin olan tüketici ürünü tekrar alır, çevresindekilere ürün ve üreticisi lehinde konuşur, rakip firma marka ve reklamlarına daha az dikkat eder ve aynı firmanın ürettiği diğer ürünleri de alır. Tüketici eğilimli pazarlama anlayışında firmalar tüketicilerin ihtiyaçlarını, tüketicinin bakış açısından belirlemek zorundadır. Firma ürününü değil, tüketiciyi sevmelidir. Pazarlama çabaları pazarlama departmanı içindeki tüm birim ve diğer departmanlarla koordine edilmelidir. Pazarlama departmanı içinde tüketici bakış açısından hareketle satış miktarı, fiyat, reklam, marka yönetimi vb konular iyi bir şekilde yürütülürse firma hedeflerine ulaşabilir. Modern pazarlama anlayışının amacı firmaların hedeflerini başarmaya yardımcı olmanın yanı sıra, aynı zamanda tüketici ve toplum refahını da gözetmektir. Örneğin fastfood sektörü tüketiciye damak tadı sunma yanında, tüketicinin beslenmesini de dikkate almak durumundadır. Modern pazarlama anlayışında firmalar üretim, hammadde, paketleme vb konularda doğal kaynakları ve çevreyi de gözetmelidir. Türkiye’de de, özellikle son 1520 yıllık dönemde, gıda ürünlerinde kalite kavramı her anlamda yaşama girmiştir. Özellikle insan ve çevre sağlığı için risk taşıyan ürünlerde kalite bir rekabet aracı olmuştur. Teknolojik gelişmeler üretim artışı sağlar ve ürün raf ömrünü uzatırken, diğer yandan insan sağlığı ile ilgili riskleri de artırmıştır. Üretimde kullanılan kimyasalların ürün üzerinde bıraktığı kalıntılar, genetik mühendisliğinin gelişmesiyle ortaya çıkan ve üretimi yaygınlaşan genetik olarak değiştirilmiş ürünler, üzerinde çok tartışılan konulardır. Türkiye’de son yıllarda gıda ürünleri pazarlama yapısında görülen temel gelişmeler şöyle özetlenebilir: ¦ Gıda ürünlerinde kaliteye verilen önem giderek ve hızla artmaktadır. Tüketicilerin talepleri bu yönde değişmektedir. ¦ Gıda pazarlamada küçük marketlerin payı giderek azalmakta, süpermarket ve hipermarketlerin payı artmaktadır. Ev dışı tüketim yoluyla pazarlanan gıdaların payı da artış göstermektedir. ¦ Pazarlama yöntemi olarak marka kiralama (franchising) nın önemi artmaktadır. ¦ Gıda perakendeciliğinde market markalı (private label) ürün miktarı da artmaktadır. Bu uygulama ile marketler, marka imajlarını geliştirmeyi ve tüketiciye güven vermeyi amaçlamaktadır. 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear