Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Hayvancılık Bakanlığı bir zorunluluk H. Yalçın KÖKSAL Veteriner Hekimler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ir genel seçim daha yaşadık. Sonuçlarının ülke insanımız için hayırlı olmasını dilerim. Bu günlerde hükümet organlarının yapılandırma çalışmaları devam ederken bende yeni kurulacak hükümete, 34 yıllık bir hekim ve de ülke yararına gönülden inandığım bir konuda hatırlatma yapma gereği duyuyorum. Ülkemizin pek çok çözüm bekleyen sorunları arasında, tarım ve hayvancılık ile ilgili de çözüm bekleyen ve yıllar geçtikçe katlanarak artan sorunlarla da karşı karşıya kalındığı malumdur. Her ne kadar tarım ve hayvancılık iç içe mütalaa edilse de, teşkilatlanma bakımından bu iki dalı ayrı ayrı değerlendirmek sorunların çözümü açısından önemlidir. Bunun aksi geçerli olsa idi yıllardır içinden çıkılamayan sorunlarla bugün baş başa kalınmaz idi. Hayvansal ürünler beslenmemizde ve sağlıklı nesiller yetiştirmemizde son derece önemli bir yer tutar. Hayvanlarımızın hastalıklardan ari yetiştirilmesi ise alınacak verim kalitesinin yüksek tutulmasının yanı sıra hayvanlardan insanlara geçen ve zoonoz dediğimiz hastalıklardan insanlarımızın korunmasını da beraberinde getirecektir. Gıda ürünlerinin sınıflandırılması yapıldığında, kahvaltı soframızdaki süt, peynir, hayvansal kaynaklı yağlar, bal, yumurtadan başlayarak diğer öğünlerde vaz geçemediğimiz beyaz ve kırmızı etin yanı sıra sakatat ürünleri ve/veya bunlardan üretilen tüm ürünlerin beslenmemizdeki önemi rahatlıkla görülecektir. Bu ürünlerin ham elde edilişlerinden, mamul hale gelmelerine ve insanlarımızın sofralarına ulaşımına kadar geçen süreçte zincirin tüm halkalarında bilgi ve tecrübeleri ile ehil kişilerin emek ve kontrol çalışmaları göz ardı edilmemelidir. Yani hayvancılıkla gıda bir bütün tarzında ele alınmalı ve yapısal çalışmalarda, tarım ve tarım ürünlerinden ayrı olarak düşünülmelidir. 1984 yılına kadar bu hizmetler Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülürken (hala hangi öngörü ile olduğu saptanamayan bir kararla) bu genel müdürlük kaldırılmış ve tüm bu hizmetler Tarım Bakanlığı bünyesinde şube müdürlükleri seviyesinde yapılmaya başlanmış ve teşkilatın hizmet olanakları küçültülerek iş göremez bir seviyeye indirgenmiştir. Neticesinde hem B hayvan ırklarının ıslah çalışmaları, hem yetiştirme çalışmaları, hem koruyucu hekimlik çalışmaları daha önceki başarı seviyelerini koruyamamışlardır. Bu durum giderek zoonozlar karşısında insan sağlığını da korumasız bırakmıştır. Bu konuda en çarpıcı örnek Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ve Kuş Gribi hastalıkları olduğu gibi verem, bruselloz gibi dile getirilmeyen ama varlıkları inkar edilemeyen hastalıklarda da kendini göstermektedir. Bence bu konuların çözüm anahtarı Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı adı ile yeni bir bakanlık ihdas etmekten ve bu bakanlık organlarının yeniden revize edilecek görev ve salahiyet yasa ya da tamimleri ile vakit geçirmeden teşkilatlanmayı sağlamaktan geçer. Ülkede refahın sağlanması; üretim, ihracat ve istihdam üçgeninden geçer. Hayvancılığın bugün içinde bulunduğu dar boğazların aşılması neticesinde, göçlerin önlenebileceği ve geri dönüşlerin başlayacağı da bir gerçektir. Kaliteli ve kontrollü üretimlerin sağlanması bunun yanı sıra koruyucu hekimliğin istenilen seviyeye ulaştırılması ile ihracatımızın önünde bulunan tüm engellerin aşılmasını sağlayacak ve entegrasyon çalışma ları çerçevesinde hiç de küçümsenmeyecek oranda istihdam yaratılabilecektir. Yıllar yılı, her vesile ile hayvancılık ile ilgili ayrı bir yapılanma istemlerimizi bugüne kadar anlatamamış olmamız bugün içinde bulunduğumuz aşılması zor noktaya gelinmesine sebep olmuştur. Ancak aşılması gereken olumsuzluklarla başa çıkmak zor da olsa imkansız değildir.Yeni bir yapılanma sektörde hareketlilik sağlayacak, yetiştiricilerle bire bir kurulacak iletişim sayesinde onların eğitilmesi ve yönlendirilmesi ve bunun sonucunda sahiplenildiklerini hissetmeleri sayesinde yıllardır karamsarlıkla yürüttükleri uğraşılarına dört elle sarılmaları sağlanacaktır.Bu gün özellikle, büyük kentlerimizin varoşlarına yığılan ve gelecekle ilgili hayallerini her geçen gün kaybeden ve bu nedenle de istemeden de olsa yasa dışı olaylara katılan insanlarımızı tekrar topluma kazandırmanın bir yolu da onların tekrar terk ettikleri topraklara dönmelerinden geçer. Özetle hayvancılık sektörünün içerisinde bulunduğu olumsuzluklardan kurtarılmasının yolu, yeniden yapılanmadan geçer.Bu yapılanmanın şekli ise mutlaka ve mutlaka ayrı bir bakanlık çatısı altında hayvancılığı düşünmekten ve bu uygulamayı acil olarak hayata geçirmekten geçer. Makarnalık buğday kuraklıktan daha az etkilendi EDİRNE (A.A) Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Ergin Erzurumlu, yaşanan kuraklıktan makarnalık durum buğdayının, ekmeklik buğday kadar olumsuz etkilenmediğini söyledi. Erzurumlu, Türkiye'nin yaşadığı ciddi kuraklığın makarna buğdayındaki kaliteyi etkilemediğini belirtti. Makarnalık durum buğdayının, Türkiye'nin her bölgesinde yetiştirilmediğini, belli bölgelerde ekildiği için de kuraklığın durum buğdayını kalite olarak çok etkilemediğini ifade eden Erzurumlu, şunları kaydetti: ''Makarnalık durum buğdayını çiftçimiz çok fazla üretmiyor. Bölge olarak en çok Güneydoğu Anadolu'da üretilirken il bazında baktığımızda, Konya, Karaman, Çorum, Çankırı, Manisa, Denizli illerinde fazlaca üretiliyor. Durum böyle olunca her yerde üretilen ekmeklik buğday gibi kuraklıktan makarnalık durum buğdayı çok fazla etkilenmedi.'' Makarna üretiminde İtalya'nın önde olduğunu belirten Erzurumlu, Türkiye'de henüz makarna kültürünün gerçek anlamda oluşmadığını, bu yüzden de makarna tüketiminin beklenen düzeye ulaşmadığını söyledi. Erzurumlu, şöyle dedi:''Makarna üretiminde İtalya 3 milyon 46 bin tonla birinci sırada. İtalya'yı 1 milyon 165 bin tonla ABD, 1 milyon tonla Brezilya, 858 bin tonla Rusya ve 512 bin tonla Türkiye takip ediyor. Türk makarna fabrikaları teknolojik olarak İtalyan üreticilerle rekabet edebilecek düzeyde, kalite olarak da İtalyanlarla aynı seviyedeyiz. Ancak, ülkemizde henüz makarna kültürü tam anlamıyla yerleşmediği için üretimimiz tüketimimizle orantılı.'' 28