23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sol siyaset ve tarım Mahir GÜRBÜZ Ziraat Yüksek Mühendisi esin güvenliğini sağlama misyonundan, sanayi ticaret ve diğer kesimlerdeki bir çok rolüne kadar çeşitli gerekçelerden ötürü tarım, kuşkusuz tüm siyasetlerin ilgilenmesi gereken bir süreçtir. Toplumsal yaşamın ve ekonominin bir çok boyutuna yaptığı doğrudan ve dolaylı etkiler yüzünden, tarım kanımızca yalnızca kırsal toplumun değil, tümüyle ekonominin, bütünüyle toplumun dolayısıyla Türkiye’nin çok temel bir sorunsalı özelliğini taşımaktadır. Bu nedenlerdir ki tarım, ülkeyi yönetmeye aday tüm siyasal yaklaşımların sorumluluk duymaları ve duymaya çalıştıkları gereken alanların başında gelmektedir. Siyasetlerin geneli bakımından geçerli olan bu sorumluluğun, sol açısından bize göre çok daha farklı bir anlamının bulunması gerekmektedir. Bu anlamın genel ilk gerekçesi, "tarımın tüm sektör hizmet alanları ve bütün toplum kesimleri için gerekli bir süreç olduğu" gerçeğidir. Tüm toplumsal kesimler ve sektörler bütünlüğünde dengeli bir gelişmeyi öngörmesi gereken sol açısından, tarım sadece köylünün sorunu değildir. Tarımı savunmak ise köylülüğü savunmak olarak görülemez. Bu nedenledir ki; tarım sorunu çözülmeden Türkiye sorununun çözülemeyeceğini kavramak, sol siyasetin tarıma bakışının birincil gerekçesi olmalıdır. Sol siyasetin tarım konusunda bulunması gereken özel sorumluğunun ikinci genel ve temel gerekçesini ise "tarım ile insan yaşamı" arasında var olan zorunlu ilişki birliği oluşturmaktadır. "İnsan odaklı kalkınma ve gelişme yaklaşımını" somut çözüm politikalarına dönüştürmesi beklenen toplumcu sol siyaset bakımından, "insanın beslenmesini, dolayısıyla toplumun yaşam güvenliğini sağlamak" olmazsa olmaz ideolojik bir doğrultu olmalıdır. Önemli olan, sol siyasetin hiçbir komplekse kapılmadan bu yaşamsal zorunluluğun gereğini yerine getiren tarımın misyonun ayırdına varması ve bunun gereği politika ve stratejileri oluşturabilmesidir. Sol siyasetin tarımı sahiplenmesi, ekonomi ve toplumsal yaşamın geneliyle ilgili gerekçelerin yanında, bu sektör ve kırsal topluma özgü özel nedenlerle de aynı ölçüde gerekli bulunmaktadır. Gerek sektörün emeğe dayalı üretkenlik özelliği, gerekse tarımsal toplumun içinde bulunduğu dengesiz ve adaletsiz koşullar, kanımızca tarımın sahiplenilmesini sol siyaset açısından ideolojik bir zorunluluk haline getirmektedir. Tarımda üretim büyük ölçüde kitlesel insan emeği ile gerçekleştirilmektedir. Emek yoğun üretim yapan sektörde, üretici yarattığı artı değerden hak ettiğini alamamakta ve bu nedenle giderek yoksullaşmaktadır.. Ama başka seçeneği bulunmadığı için, üretime bu koşullarda devam etmektedir. Toplumun örgütlenmeye en çok gereksinim duyan B kesimi olmasına rağmen, tarım toplumu hayata müdahale edecek güçte ekonomik nitelikli örgütlenmeye bir türlü kavuşturulmamıştır. Bu anlamda denilebilir ki toplumun en örgütsüz kesimi tarım üreticileridir. Aynı nedenlerle, kırsal toplum kendisi ile ilgili kararların oluştuğu hiç bir plan ve karar sürecine katılamamakta, ürününün piyasasında etkili olamamakta ve siyasette yer alamamaktadır. Bütün bunlardan dolayı, tarım toplumu giderek üretemez koşullara sürüklenmekte, gelir dağılımı dengesizliğini en ağır koşullarda yaşamaktadır. Bütün bunların sonucu olarak, tarım toplumu ya da kırsal toplumda yaşam kalite düzeyi geridir, bu toplum bugün bile insanca yaşam koşularından çok uzaktır. Özetlenmeye çalışılan bu nesnel koşullar, sol siyasetlerin bize göre tarım üreticilerini temel ittifak kitlesi saymalarını gerektirmektedir. Ne var ki; sektör olarak tarımı, toplumsal katman olarak kırsal kesimi sahiplenmek gereklidir ama, yeterli değildir. Öncelikle, bu sahiplenmenin halk dalkavukluğundan ya da populist bir yararcılıktan uzak, içtenlikli ve gerçekçi ve nesnel gerekçeleri olduğunun ortaya koyulması ve kanıtlanması gerekir. Ardından, böylesi içtenlikli bir yaklaşımla "sol değerlerle – tarımın gelişme gereklerini" bütünlük içinde görebilen, olayın özünü kavrayan, bilim ve yönlendirilecektir? Üretimde verimlilik, kalite ve düşük maliyet sağlamak için, üreticinin bilim ve teknik ile buluşması ve uygun fiyatlarla girdi kullanabilmesi, hangi teknik ve yöntemlerle sağlanacaktır? Üretilenin gereğince pazarlanabilmesi ve işlenip değerlendirilmesi için, tarım ürünü pazar ve işleme süreci nasıl iyileştirilecektir? Üreticinin demokratik ve ekonomik nitelikli ve kırsal toplumu özgürleştirecek bir örgütlenme hangi yaklaşım ve yöntemlere dayandırılacaktır? Çağdaş tarım işletme yapısı oluşumunu, rasyonel üretim doğrultusunun gerçekleşmesini, üretimin pazarla eklemleşmesini, bilgi ve teknolojinin sektöre egemen olmasını ve etkin üretici örgütlenmesinin sağlanmasını özendirmek için ne tür destekleme politikaları ve yöntemleri uygulanacak ve bunların bağıntılı olduğumuz dış süreçlerle uyumu nasıl gerçekleştirilecektir? AB sürecinde tasfiye olmamanın ve onlarla eşit koşullarda yarışmanın yolu nasıl bulunacaktır? Bütün bu süreçte devlet ne rol ve sorumluluk yüklenecektir? Bize göre, sol siyasetin sektörü içtenlikle sahiplenme yanında, bir bölümü üstte özetlenen sorulara sol kimlikle bağdaşan politika ve stratejiler oluşturarak yanıt bulması gerekir. Yaklaşan genel seçimle ilişkili olarak sol siyasetin bu tür bir kapsamlı çalışma yapmış olduğunu ummak istiyoruz. Bildirgelerden yansıyan "mazot fiyat indirimi" türünden tekil çözümleri aşan makro stratejilerin bulunduğuna da inanmak istiyoruz. Mazot fiyatının yüksekliği kuşkusuz giderilmesi gereken önemli sorun. Fiyatın indirilmesi de önemli. Ama, son günlerin siyaset arenasında örnekleri sıkça görüldüğü üzere, bu fiyatın indirileceğini söylemek için sol olmaya da hiç gerek yok. Önemli olan bu tür tekil ve oy beklentili güncel değerlendirmelerin ötesinde, sorunu özünde ve bütün içinde görebilmek ve ona eş düşen rasyonel ve bütünlükçü sektör stratejilerini oluşturabilmektir? Bilim ve teknik sektöre ulaşamamış, üretimde verimlilikkalite ve üstün katma değer sağlanamamış ve üretilen değerine değerlendirilememiş ise düşük mazot fiyatıyla, tarımın sorununun çözülemeyeceğini kavramak gerekir. Ürün fiyatıgirdi fiyatı karşılaştırmaları yapmayı sol siyaset sanan, genel sorunu kimi ürünler özelindeki tekil sorunlara indirgeyen, ulusal yaklaşımlarla öz gücümüzü geliştirerek dünya ile yarışmayı öngörmek yerine yalnızca "dışarı bizi sömürüyor" yolunda yakarışlarla yetinmeyi sol tavır sayan ve özünde kolaycıilkesiz popülizmi benimseyen yaklaşımları aşmak gerekmektedir. Dünya gelişmelerini izlemek gibi ilk bakışta haklı görünen bir gerekçe ile sol kimlikle bağdaşmayan ve sağa öykünen ilkesizliklerle bir şey olunur ama, kanımızca sol olunmaz. Solun ideolojisini temel başvuru kaynağı sayan, dünya ve Türkiye’yi bu çerçevede algılayan ve bu yaklaşıma eş düşen rasyonel ve bütünlükçü stratejileri oluşturan sol anlayışlara tarımda da gerek var. teknik temelinde çözüm arayan ve bu çözümleri somutlayan rasyonel nitelikli strateji ve makro projelerin oluşturulması gerekir. Örneğin; ekonomi ve toplumun temel gereksinimini karşılamak yanında, dışa karşı yarışma gücünü edinecek ve "üretken ve yarışmacı tarım" diye özetlenebilecek bir yöngörü, sol ideoloji temelinde hangi stratejilere dayandırılacaktır? Tarımın ekonominin yükü değil Türkiye’nin gücü olduğu ne tür projelere dayandırılacaktır? Kırsal özellikli köylülük yapısı, ekonomik nitelikli tarım işletmeciliği dokusuna nasıl dönüştürülecektir? Ekonomi ve toplumun talebini karşılama açısından, daha fazla katma değer sağlayan, daha kaliteli, doğal kaynakları en rasyonel kullanan ve dış pazarda yarışma gücünü edinebilecek bir üretim nasıl 25
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear