Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tarım yabancıların eline geçecek Orhan ÖZKAYA (Emekli Tapu ve Kadastro Genel Müdür Yardımcısı) B dayatmalarına boyun eğerek ülkenin köylü nüfusunu, %10’ların altına indirmek için çaba harcamak ve tarım ekonomisini giderek terk etmek yıllardır ağır bedeller ödenmesine neden olmak tadır.Köylülüğü AB ölçütlerine çekebilmek için masa başı oyunlarla, büyük şehir yasalarında değişik likler yaparak,sınır düzenlemeleri ile köyleri mücavir alan içine aktararak sanal kentler yaratmak şark kurnazlığından başka bir anlam taşımaz;ayrıca bu kendimizi,halkımızı aldatmak demektir.Aksine ara besk kentler yaratmak olur bu tür uygulamalar.Gerçeği haritalarla oynayarak değiştiremezsiniz. Köylü yü köylülükten sınır oyunları ile kurtaramazsınız.Aksine,köylüyü üretimden uzaklaştırarak,tarıma kota lar konmasını dayatan AB’ye ödün vermeden kendi ayaklarının üzerinde duran ve yükselen tarıma dev let desteği vermek ve hatta arttırmak köylüyü kalkındırır,ülkeyi yabancıya muhtaç etmez.Köylü, "Köy Enstitüleri" projesi ile dünyanın en aydın bireyi konumuna gelecek iken,aydınlanma devriminin en güçlü savunucu olacağı açıkken ve Atatürkçülüğün en bilinçli ve yılmaz bekçisi durumunda ilerlerken onun önünü kesmek,yolunu tıkamak emperyalist tuzakların ülkemizde yarattığı tahribatlara seyirci kalınması ülke kalkınmasına en büyük zararı vermiştir.Kırsal alan daralÜlkemizin Ülkemizin tılmamalı,köylülük tasfiye edilverimli verimli tarım tarım memeli…Çağdaş insan,köy arazileri arazileri kültürünün en önemli öğesi olayabancıların yabancıların rak her ortamda yerini alır.Bueline eline geçiyor. geçiyor. gün, AB toplumunun uyuşturucu tuzağına düşmüş gençliği,ailenin yok olması,dayanışma kültürünün bireyin çıkar ilişkilerine terk edilmesi insanlığın tercihi olamaz.Bizim imece kültürümüz,kolektif dayanışma mız,kooperatifçilik geçmişimiz,aile birliğimiz insanlığın keşfedeceği değerler olarak beklemektedir. ÇUŞ’LAR TARIM ÇİFTLİKLERİ KURUYOR: Çok uluslu şirketlerin tarımdaki rolü artarak sürüyor.Son olarak gerine gerine halkın karşısına çıkıp; buğday üreticisine 30 bin lira.pirim ödeneceğini söyleyip,buğday üretiminin 30 tonla sınırlanacağını, bunun 10 tonuna peşin ödeme yapılacağını,kalanında bir ay içersinde ödeneceğini açık alan söylevin de dile getirmek;halkın gözünün içine baka baka;buğdayda kota geliyor demektir.TMO’nin piyasa düzenlemesini tüccara bırakması anlamına geliyor bu açıklama…AB ülkelerinin tamamı, ABD, İngil tere ve İsrail tarım ekonomisine çok ciddi devlet desteği vermekte olduğu bilinen bir gerçek iken, bu ülkelerin tamamında yabancılara tarım alanlarının satışı tamamen yasak olduğu halde bizdeki bu vur dumduymazlık ve egemenliği küreselliğe terk ediş neyin nesi? Köylülüğü "yenmek" amacıyla köylüyü Afrika halkının düştüğü kölelik düzeyine indirgemek olacak iş mi?..Ne üreteceğine yabancılar karar vermekte,pazara el konmakta, tütün,şeker pancarı,pamuk,buğday,ayçiçeği,mısır,zeytin, çay,fındık, seb zemeyve üretimi ile hayvancılığa,balıkçılığa ağır kotalar getirerek kırsal alanı yok etmek, tarımı çö kertmek ülke nüfusunun yarısını işsiz bırakmaktır.Bir ülkede,ister sanayi ülkesi olsun ister sanayi ötesi işsizliği önlemenin yegâne yolu tarımsal üretimden geçer.Dünyanın en büyük ve vazgeçilmez en stratejik fabrikası topraktır.İnsanlığın bu büyük ve ilk fabrikasını ve onun işçileri olan köylüleri küçüm seyerek,kent soylu yapacağız diyerek hiçbir yere varılamaz.Tarım devriminden sanayi devrimine geç A miş ve arkasından bilgi toplumunu kurduğunu savlayan ülkeler bile varlıklarını,Afrika kıtasının ma den zenginliklerini,Ortadoğu petrollerini sömürerek ülkelerine aktarmalarına muhtaçtırlar.Bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri de tüketim toplumuna çevirerek emperyalist sömürü çarklarını sürdürmekte dirler.bunun içindir ki Çok Uluslu Şirketler,tütüne PhilipsMorris aracılığı ile el koymakta, Wircinia tütününü ülkemizde kurduğu sigara fabrikalarıyla tütün tarımını yok etmiştir.Cargill ile mısır, ayçiçe ği,buğday,pamuk üretimimizi kontrol altına alıp ABD’de depolarda bekleyen tatlandırıcıları ülkemize pazarlayarak mısır şurubunu dayayarak, halkımızın pancardan ürettiği şekerini bitirmekte ve ağzının tadını kaçırmaktadır.Danone,Nestle,Kagomeco,Unilever ve Teekane,Dr. Oetker,RJ RaynoldsBAT gibi yabancı ve yerli işbirlikçi şirketlerle hayvan ürünlerinden gıda ve tarım ürünlerine kadar,"Yabancı Sermayeyi Teşvik Yasası", "Yabancılara Taşınmaz Satışı Yasası","Turizmi Teşvik Yasası","Endüstri Bölgeleri Yasası",Serbest Bölgeler Yasası gibi daha bir yığın Brüksel kaynaklı yasalarla satın aldığı topraklarda kurduğu çiftliklerde Türk tarımının ve Türk köylüsünün,çiftçisinin canına okunmaktadır. KÖYLÜ KENDİ TOPRAĞINA YABANCILAŞTIRILIYOR: Yabancılara taşınmaz satışına izin veren yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana, verimli tarım arazileri yurdun her bölgesinde çok büyük miktarlarda elden çıkmış ve çıkmaya devam ediyor. Bu güne kadar satılan ara zi miktarı bilinememektedir.Zira tüm bilgiler karartılmış,5 aydır gerçek kişilerin aldığı rakamlar verilmemektedir. 28.Ekim.2004 itibariyle 66 ülke vatandaşından 52.884 kişi 388.430dekar arazi almış durumdadır.Yani 388 km2.Bu da 315 km2 olan Malta adasından büyük tür.Bu arazilere kullanma hakkı (zilyetlik) devirleriyle alınanlar dahil değildir. Şirketlerin aldığı mik tarlar ilgili devlet kurumunun web sitesinde hiç verilmemektedir.Maden arama ruhsatı adı altında ya bancı çok uluslu şirketlere verilen imtiyazlar kamuoyundan gizlenmektedir.İsrail GAP bölgesinde ki ta rım alanlarını kurduğu devlet şirketleri ve yerli bilinene holdinglerle aldığı basına yansıyan haberlerle bilinmektedir.Yine İsrail,kendi ülkesinde bir karış arazi satışına ne kendi halkına ve ne de yabancılara satmamaktadır.Topraklarının % 80’den fazlası devletin; %13’ü Yahudi Ulusal Fonu’nun kalan miktar da İsrailli Yahudi vatandaşları ile Arap asıllı İsraillilere aittir.Ama İsrail,ülkemizin Mezopotamya ova sına,tanrının İsrail oğullarına vaat edilmiş topraklar olarak kutsadığı inancı ile sahiplenmek istemekte dirler.Bu nedenle Güneydoğu Anadolu’da,Urfa’da toprak almaktadırlar.Konya ovasına da inerek 40 bin dekar araziyi Konya Karapınar ve Ereğli ilçelerinin Ambarlar ve Kavuklar köylerinin 40 bin dekar en verimli tarım arazilerini almışlardır. Ayrıca civar köylerde de satın almak için ince lemeye devam etmektedirler.Bütün bunları, "Tarımsal İşbirliği ve Kalkınma Projesi" adı altında yapmaktadırlar.Bir başka ismi de "Konya Ovası Projesi"dir.Yine, Mersin Erdemli ilçesinde bulunan "Alata Tarımsal Araş tırma ve Geliştirme Çiftliği"ni de alma hazırlıkları,İsrail elçisinin yöredeki incelemelerinden sonra ta mamlamak üzerelerdir. Karadeniz’de çay üreticisi devlet desteğinden yoksun,fındık üreticisi FİKOBİRLİK’te bekleyen 2001 ürününü satamamış durumdayken;Mersin’de muz üreticisi yabancı muz karşısında gerilerken, Ege’de her türlü tarım,girdi fiyatlarının ateş gibi el yakması devam ederken ve son olarak Rusya kendi çiftçisini korumak amacıyla,Türk meyve ve sebzesine,sudan bahanelerle giriş yasağı getirirken,tarımın sorunlarını bütün bunların dışında değerlendirebilmek olanak dışıdır.Tarımın çöküşü ile yoksullaşa, yoksunlaşan ve her türlü devlet desteğinin özelleştirmeler nedeniyle geri çekildiği bir ortamda, çaresiz kalması sonucunda birer birer toprakları yabancıların eline geçen köylümüz elbetteki daha fazla daya namaz. ORMAN KÖYLÜLERİNİ KALKINDIRMA YASASI İLE YAĞMALANAN ORMANLAR: 2424 sayılı "Orman Köylülerini Kalkındırma Yasası" ve 35734086 sayılı "Zeytinciliği Koruma Yasası" ve 6831 sayılı Orman Yasası’nın 2b maddesi ile orman niteliğinin yitirmiş alanların tarıma kazandırılması amacıyla çıkartılan yasalar hep, köylünün kalkındırılması gayretlerini taşıyor!..Ancak, ne hikmetse köylü de bir türlü kalkınamamakta,güzelim orman alanları, süper lüks villalar yapanların eline geçmektedir.Köylü eline tutuşturulan mahkeme kararları ile, rayiç değer tebligatları ile bu tür arazileri alamamakta…Zilyetlikle atalarından beri ekip biçtiği topraklarını söz konusu yasaların getirdiği rayiç değer üzerinden satılması koşulu nedeniyle alamamaktadır.Oysa o topraklar kendisinin yıllardır kullandığı zeytinlikler, tarım alanları,kültür arazileri olmasına karşın miktar fazlası gerekçe siyle elinden alınmak isteniyor.Yasa onun yararına olmaktan çıkmış,toprağını elden çıkarmasına sebep olmuştur.Özellikle 2b diye bilinen ve orman vasfını yitirdiği iddia edilen orman alanlarının satışı ile ilgili yasa defalarca çıkartılmış olmasına karşın köylünün yoksulluğu dolayısıyla kaçak yapılaşma yapanlara yaramıştır.Son olarak iktidar,2b satışlarından 25 milyar dolar beklediğini açıklamış ve Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesine,Anayasa Mahkemesi ‘nce iptal edilmiş olmasına karşın tekrar yeni bir tasarı ile gündeme getirmek üzeredir. Türk tarımı çöküşle birlikte yabancıların eline geçerken,yeniden halkımızın kurtuluş savaşı yılların da emperyalist işgalcilere karşı yapmış olduğu dayanışmayı,direnci ve en önemlisi de kendi öz gücüne güvenci göstermesi gerekir.Bu gücüne sarılmak zorundadır.Onu bir başka yabancı güç kurtaramaz. Kurtuluş,yüce Atatürk’ün ilkelerinde olup,sönmeden etrafını aydınlatmaktadır.Tam bağımsızlığa, halk çılığa,cumhuriyetçiliğe,laikliğe,ulusalcılığa,devrimciliğe ve en önemlisi de,devletinin her alanda ken disini kanıtlamış sarsılmaz yapısına,gücüne geri dönmek ve devletini toprağının,bayrağının yıkılmaz güvencesi yapmak zorundadır.Tıpkı askere giden gençliğin,"En büyük asker bizim asker!.." diye düğü ne uğurlanır gibi vatana canını fedaya hazır oluşunun haykırışı gibi...Halkımız vatanın her köşesinde "En büyük vatan,bizim vatanımızdır. Vatan satılmaz,devlet yıkılmaz!.."diye bütün dünyaya haykırma lı ve ezilen uluslara yeniden örnek olmalıdır.Tıpkı, Atatürk Türkiye’sinde olduğu gibi… 24