23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Güvenli gıda için üretim ve ürkiye, coğrafi ve çevre şartlarının uygun olması nedeniyle önemli düzeyde tarım ürünleri üretim kapasitesine sahiptir. Bu kapasitenin değerlendirilmesinde gıda sanayinin etkin bir yeri bulunmaktadır. Gıda sanayi hammaddesini tarım ürünlerinin oluşturduğu ve bu ürünlerin işlenerek, tüketiciye sunulmasını içeren faaliyetleri kapsamaktadır. Ülkemizde özellikle ekonominin liberalleşme sürecine girdiği 1980’li yıllardan itibaren kaydedilen hızlı gelişmeden, gıda sektörü de etkilenmiş ve gıda teknolojisinde kaydedilen gelişmeler sonucunda sektörde doğrudan ihracata yönelik üretim oluşturularak, uluslararası piyasalarda rekabet edebilir bir düzeye ulaşmıştır. Türkiye'nin ihracata yönelik büyüme sürecinde gıda sanayii hızlı bir gelişme içerisine girmiştir. Gıda sanayiinin GSYİH içindeki payı son onbeş yıllık dönemde yüzde 4,6’dan yüzde 4,8’e yükselmiştir. Bu değişim küçük gibi görülmekle birlikte ekonominin diğer sektörlerindeki büyümenin bunda etkili olduğu ifade edilmelidir. Diğer taraftan, gıda sanayiinin 19952002 döneminde sabit fiyatlarla üretim değeri artış ortalamasına bakıldığında, ekonominin genelinde üretim artış oranı yüzde 2,8 civarındayken, gıda sanayiinde bu oranın yüzde 3,2 olduğu görülmektedir. Gıda işletmesi sayısı 1994 yılından bu yana yüzde 24 artarak 2000 yılında 28.000’e yaklaşmıştır. Gıda işletmelerinin yüzde 65'ini un ve unlu mamüller, yüzde 11'ini süt ve süt mamülleri yüzde 12'sini meyvesebze işleme, yüzde 3,5'ini bitkisel yağ ve margarin, yüzde 3'ü şekerli mamüller, yüzde 1'i et mamülleri ve yüzde 4,5'luk kısmını tasnif dışı gıdalar, alkolsüz içecekler, su ürünleri sanayi oluşturmaktadır. Un ve unlu mamüller, süt ve mamülleri, meyvesebze işleme gibi alt sektörlerdeki oranların yüksek olması, halkın tüketim alışkanlıklarının yanısıra gelişmiş teknoloji uygulamayan (değirmen, mandıra, zeytin salamura işleme vb.) işletmelerin sayısal fazlalığından da kaynaklanmaktadır Gıda sanayii tarıma dayalı bir sanayi dalı olarak ülkemizde çok önemli bir yere sahiptir. İmalat sanayii üretimi içindeki ortalama yüzde 20’lik payı ve yaklaşık kayıtlı 100 bin kişiye sağladığı istihdamla gıda sanayiinde toplam sanayi katmadeğerinin ortalama yüzde 5’i üretilmektedir. Üretim kapasitelerinin yanlış yatırımlar nedeniyle ihtiyaç fazlası arttığı sektörde kapasite kullanımının düşüklüğü ileriye dönük olarak değerlendirilebilecek iyi bir potansiyel gibi görünse de hammadde ve pazarlama sorunları nedeniyle bunun avantaja çevrilmesi zor görülmektedir. 19952002 döneminde gıda sanayii üretimi ortalama yüzde 2,1 civarında büyümüştür. Bu büyüme 19952000 döneminde yüzde 3,4 gibi yüksek bir oranı gösterirken, 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizleri nedeniyle 20002002 döneminde gıda sanayii üretimi yüzde 1,2 gerilemiştir. Tarım politikası uygulamaları ile tarım sektörünün altyapı sorunları nedeniyle gıda sanayiine yeterli ve kaliteli hammaddenin düzenli şekilde temininde zorluklarla karşılaşılmaktadır. Gıda sanayiinin ihracatçı alt sektörlerinde yerli hammadde fiyatlarının dış rekabeti olumsuz etkilemesi ve ihracat iadelerinde Dünya Ticaret Örgütü taahhütleri dahilinde hareket edilmesi nedeniyle Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihracat kaydıyla ithalat yoluna gidilmektedir. Aynı zamanda, denetim hizmetlerinin yeterli seviyede bulunmaması ile küçük işletme sayısının fazlalığı ve dağınık yapısı, kayıtdışılığı, modern işletmelerle haksız rekabeti ve tüketici sağlığına uygun koşullarda ve kalitede üretim yapılamama riskini beraberinde getirmektedir. Yaşanan so T runlar dolayısıyla dış pazarlarda rekabet edebilirlik olumsuz yönde etkilenirken iç piyasaya daha düşük fiyatlarda ve kaliteli mamullerin sürümü güçleşmektedir. İmalat sanayii üretiminde önemli bir paya sahip olan gıda sanayii, bu sektörü olumsuz yönde etkilemekte olan ekonomik ve finansal sorunlarla, bilimsel ve teknolojik gelişmedeki yetersizlik ve kalifiye işgücü teminindeki zorluklar gibi bir dizi sorunla da karşı karşıya bulunmaktadır. AB ile 1996 yılından itibaren yürürlüğe giren Gümrük Birliği Kararı sonrasında gıda güvenliği konusuna büyük öncelik ve önem verilmektedir. Öncelikle 1995 yılında Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe girmiş, bundan sonra ise, Türkiye’de gıda konusunda eksikliği duyulan ve AB mevzuatına uyumu gereken tüm ülke mevzuatı hızla hazırlanarak yürürlüğe konmaya başlamıştır. Bu çerçevede, gıda maddelerinin üretim yerlerinde Türk Gıda Kodeksine uygunluğunun denetimi ve gıda kontrolü ile üretim izni ve denetimi ve gıda maddelerinin ithalat ve ihracat aşamalarındaki denetimler Gıda sanayinde, tarımdan kaynaklanan altyapı sorunlarının yanı sıra, kayıtdışılık, mali ve teknik açıdan güçsüz küçük işletmelerin yoğunluğu ve teknik personel istihdamının yetersizliği gibi sorunlar bulunuyor Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkisine, işletmelerin teknik ve hijyenik koşulları ile ürünlerin satış noktalarında sağlık yönünden denetimi ise Sağlık Bakanlığı yetkisine bırakılmıştır. Bakanlıklarda yeterli yetişmiş personelin bulunmaması ve teknik altyapı eksiklikleri AB standartlarında gıda güvenliği sistemlerinin uygulanmasını geciktirmektedir. Önümüzdeki dönemde denetim altyapısının Tarım ve Köyişleri Bakanlığı altında iyileştirilerek, denetimin tek elden yürütülmesi sağlanacaktır. Ancak, yeterli personel ve teknik altyapının sağlanması noktasında zorlukların aşılması orta ve uzun vadede gerçekleştirilebilecektir. Gıda güvenliğinin sağlanmasında reel sektörden kaynaklanan en önemli sorunlar; çok sayıda dağınık gıda işletmesinin bulunması ve bazı alt sektörlerde kayıt dışı üretim yapılması nedeniyle denetimlerin olması gereken sıklıkta ve titizlikte gerçekleştirilememesi, işletmelerin çoğunun sermaye yapılarının zayıf olması, gıda konusunda eğitim almış kişilerin yeterince istihdam edilememesi ve tarımgıda sanayii entegrasyonundaki zayıflık nedenleriyle gıda otokontrol sistemlerinin (HACCP ve GMP gibi) oluşturulmasında zorluklar bulunması olarak sayılabilecektir. SORUNLAR VE ÖNERİLER Gıda sanayinde, tarımdan kaynaklanan altyapı sorunlarının yanı sıra, kayıtdışılık, mali ve teknik açıdan güçsüz küçük işletmelerin yoğunluğu ve yeterli teknik personel istihdamının yetersizliği gibi sorunlar bulunmakta, bu da son yıllarda gıda sanayiinin üretim artışını olumsuz yönde etkilemektedir. Öte yandan, 1999 yılı ve sonrasında yaşanan ekonomik krizlerin getirdiği ortamda, kısılan iç talep sektörü ihracata yöneltmiştir. Ancak, tarımdan kaynaklanan kaliteli ve yeterli hammadde temini sorunu, işletmelerin finansman sorunları ve dünya gıda fiyatlarında yaşanan düşüş nedeniyle rekabet gücü sınırlı kalmıştır. Ayrıca, gelişmiş pazarlara girişte uygulanan teknik zorunluluklar, genelde kaliteli ve standart ürün üretimi konusunda sorunlar yaşanan gıda sanayiinin dış pazara yönelmesini kısıtlayıcı rol oynamıştır. Ülkemizin gıda ticaretinde ülke grubu olarak AB’nin ağırlığı devam etmektedir. Diğer Avrupa ülkeleri ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmaları ile büyütülmeye çalışılan gıda ticareti bekleneni vermemektedir. DTÖ İleri Tarım Müzakereleri, eğer tamamlanabilirse, ithalat korumasında öngörülecek indirimler bakımından önemle izlenmelidir. Tarımgıda sanayii entegrasyonu ve tarımsal istihdam açısından gelecekte daha 16
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear